Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
CMYB
C M Y B
GÜNDEM MUSTAFA BALBAY
Baştarafı 1. Sayfada
gidecek, nasıl bir sonuç istiyorsanız ona göre
belge üretebilecek yöntemler gelişti.
Telefon dinleme kayıtlarını da ekleyince
ortaya Orwel’ın 1984 romanını da yaya
bırakan sonuçlar çıkıyor. Telefon ve ortam
dinlemelerine iki farklı bakış var:
1. Her türlü dinleme saldırısına
uğratılabilecek kişiler ve kurumlar. Bu
kapsamdakilerin telefonları, yasal olup
olmadığına bakılmaksızın dinlenebilir, haber
yapılabilir. Suç unsuru olmasa bile suçmuş
gibi gösterilebilir.
2. Telefon konuşmaları suç unsuru
taşıyabilecek ama hiçbir şekilde
dokunulamayacak kişiler.
Bilgisayarlar konusunda iş daha da
çatallaşıyor. Geometrik bir hızla gelişen
iletişim teknolojileriyle uzanamayacağınız yer,
üretemeyeceğiniz belge yok desek yeridir.
Sanal ortam, gerçek ortamı solladı. Ya da
ne sanal ne gerçek; o da birbirine karıştı.
Bu tartışmalar kendi dünyası içinde
süredursun, işin içine hukuksal sorunlar
girince, yasalar, bilgisayarın karşısında daktilo
gibi duruyor! Tarih boyunca da, hukuk sık sık
toplumun gerisinde kalmıştır. Ancak
günümüzdeki değişim geçmiştekilerle
karşılaştırılabilecek cinsten değil.
Diyelim ki polis bir kişinin çantasına el
koydu. İlk gereken, çantanın içindekilerin
dökümünün yapılmasıdır. Suç unsuru varsa o
an belli olur. Sonradan “üretim”
yapamazsınız.
Aynı kişinin bilgisayarına el konunca ne
yapmak gerekir? Çanta örneğindeki gibi
içinde ne varsa dökümünün yapılması ya da
bir kopyasının çıkarılıp sahibine verilmesi
gerekir. Böylece, bilgisayarda şu vardı, bu
yoktu tartışması ortadan kalkar.
Bu çok yalın ve kolayca uygulamaya
konabilecek gerçek bizde tartışma konusu!
Nasıl, el konulan çantanın içindekilerin
dökümü yapılmamışsa içine sonradan başka
şeylerin konmuş olabileceği kuşkusu
giderilemezse aynı şeyler bilgisayarlar için de
geçerli.
Uluslararası alanda “bilişim hukuku” adı
altında yeni bir hukuk dalı gelişiyor. Belli bir
yol alan ülkeler “Siber Suç Sözleşmesi”
başlığıyla ortak bir metin de oluşturdular.
Kolayca tahmin edilebileceği gibi Türkiye
bu sözleşmeyi henüz imzalamadı. Bunun
yerine yasalarımızda teknolojik gelişimden
çok da habersiz olmadığımızı gösteren
değişiklikler yapıldı. Türk Ceza Yasası’nın
(TCY) 134. maddesinde bilgisayarlara nasıl el
konabileceği açıkça yazılı. Güvenlik güçleri
burada yazılı kurallara uyup uymama
konusunda, “demokratik seçim” haklarını
kullanmışlar, bazıları için uyma, bazıları için
de uymama kararı almışlar. Silivri davalarında,
yasaların dışına çıkılarak yapılan el
koymalardan elde edilenlerin delil değeri
taşıyıp taşımadığına henüz karar verilmiş
değil!
Pek çok tartışmalı durumdan biri de şu:
Onlarca kişiye gönderilen bir veri, sizin
bilgisayarınızda da varsa ve bu verinin “suç
unsuru” içerdiği iddia ediliyorsa ne olacak?
Bir mektubu ya da yazılı veriyi yok
edebilirsiniz ama, bilgisayarınıza giren,
kovsanız da gitmiyor!
Hukuk bütün bunlara eninde sonunda yanıt
verecek. Ancak kendi hukukuyla, daha
doğrusu hukuksuzluğuyla hareket eden bir
başka yapı var:
Medya...
Medyanın genel sorunlarına yeri geldikçe
değindik. Yukarıda sözünü ettiğimiz
sorunların medyada “haber” olarak yer alışı
hukuksal tartışmanın da ötesinde “peşin
cezaya” dönüşüyor.
Tanımı zor bir durum...
Dijital gözaltı mı desek!
GÜNCEL CÜNEYT ARCAYÜREK
Baştarafı 1. Sayfada
konuşmayı anlattı.
Uğur, 12 Mart 2004 günü baş başa yaptıkları
görüşmede Özkök’ün Balbay hakkındaki
“düşüncelerini” açıklıyor...
İfadesinde Atilla Uğur; Genelkurmay
Başkanlığı görevini 28 Ağustos 2002’de Org.
Hüseyin Kıvrıkoğlu’ndan devralan Özkök’ün,
“...Sen geleceği olan bir albaysın, neden
başkomutanın, yani benim aleyhimde yazı yazan
gazeteci ile görüşüyorsun…” dediğini
söyledikten sonra:
Mahkeme heyetine Özkök’ün, “yasadışı
dinleme yaptıklarını duyduğunu ve sizi
uyarıyorum” demediğini belirtiyor ve sonra şu
eklemeyi yapıyor:
“…Anladığım kadarı ile Özkök’ün esas kızdığı
konu, gazeteci Balbay ile yapılan (yaptığı)
görüşme idi” diyor.
Fakat, emekli Albay Uğur, Genelkurmay
Başkanı Özkök’ün Mustafa Balbay’a
kızgınlığının nedenini açıklamıyor.
Savcılık veya mahkeme heyeti de emekli
albaya Özkök’ün Balbay’a kızgınlığının nedenini
sormuyor.
Evet, koskoca bir Genelkurmay Başkanı, bir
gazeteciye bu denli neden kızıyor? Emrindeki
subaya o gazeteci ile konuşmamasını neden
emrediyor?
Sorunun yanıtı gayet basit:
Mesleği gereği Balbay kimi gerçekleri
yazılarında konu edindiği için…
Bu yanıt yeterli mi? Hayır! Zira Özkök’ün
Balbay’a “had safhadaki” kızgınlığı; AKP ile
yaptığı “kapalı” görüşmeleri bir yazısında
ayrıntılı kimi bilgiler vererek yazmasından
kaynaklanıyor.
On beş yıl her sabah saat 11.00’de Balbay’la
bir saat güncel haberler ve olaylar üzerinde
konuştuk.
Öyle bir gündü. Balbay, bana Özkök’ün AKP
ile dolaylı (veya aracı) kanalıyla yaptığı
görüşmelere ait bilgiler aldığını söyledi.
Bu bilgileri yazısında kullanıp kullanmamayı
görüştük, tarttık.
Yazmasında hiçbir sakınca olmadığı
sonucuna vardık.
Balbay neden yazacaktı bu bilgileri?
Zira o güne kadar gelmiş geçmiş
Genelkurmay Başkanlarının hiçbiri, siyasal bir
parti ile Özkök’ün yaptığına benzer görüşmeler
yapmamıştı.
Özkök, olağan dışı bir davranış gösteriyordu.
Şeffaflıktan söz edilen bir (bu) ülkede; olağan
dışı davranışı bir gazetecinin kamuoyuna
duyurması görevi değil miydi?
Balbay’ın; Özkök’ün -adını da verdiği bir AKP
milletvekili aracılığıyla- görüşmeler yaptığını
içeren yazısının Cumhuriyet’te
yayımlanmasından sonra…
…Siyasal kulislerde askerin AKP’nin (3 Kasım
2002’de) seçimi kazanıp hükümeti kurması
durumunda elbette ulusal iradeye saygılı
olacağını ve kuşkusuz gereken icraatı
yapacaklarını içeren söylentiler yaygınlaştı.
Ve… Balbay, birden Özkök’ün boy hedefi
oldu.
Aldığı bilgilerin sağlığından emin olan Balbay;
Özkök’ün yazılı yapamadığı, dolaylı biçimde
iletilen yalanlamalarını elbette kullanamazdı.
Nitekim kullanmadı.
Balbay’la ben, Genelkurmay Başkanı’nı
özenle izlemeye, yeri geldiğinde Özkök’ü
iktidarla yakın olduğunu gösteren hareketlerini
eleştirmeye devam ettik.
3 Kasım 2002’den sonraki süreçte; sürekli
yalanlamasına karşın Genelkurmay Başkanı’nın
RTE ile “şiir gibi ilişkiler” içinde olduğu
yaygınlaştı. AKP’nin Başbakanı’nın Özkök’e
“hocam” diye hitap ettiği yazıldı. Laiklik karşıtı
iktidar uygulamalarına ulusal iradedir dilediğini
yapar gibi yumuşak bakışıyla bünyede ve
bünye dışındaki tepkileri dokunduran yazılar,
yorumlar yayımlandı.
Görevden ayrılırken veda ziyareti yaptığı
AKP’li TBMM Başkanı Bülent Arınç’la AKP’nin
Başbakanı RTE, hiçbir Genelkurmay
Başkanı’na uygulanmadık biçimde kapılara
kadar geçirdiler Özkök’ü.
Arınç, Özkök hakkında yüceltici sözler
söylerken gözyaşlarını tutamadığını
saklamıyordu.
Dinci bir iktidarın önderleri tarafından,
protokol dışı böylesi iltifatı ile uğurlanmak için
Özkök ne yapmıştı acaba?
Cumhuriyet’teki Güncel başlıklı eleştirisel
yazılarımız dışında Kanaltürk’te her pazar canlı
yayımlanan Politika Durağı programında yine
Özkök’ü eleştirirken söylemediğimiz bir
sözcüğü alarak hakkımda (tazminat davası da
değil) bir yıldan başlayan ağır hapis cezası
istemiyle dava açtı.
Şu ünlü 301. maddeden cezalandırılmamı
isteyen davayı açma iznini görevden ayrılacağı
28 Ağustos 2006’dan bir gün önce imzaladı.
Aylar sürdü mahkeme, beraat ettik.
Balbay hakkında Albay Uğur’a söylediği
“düşüncelerini” yeni öğrendik.
Balbay, 246 gündür içeride yatıyor.
Özkök haberinde olduğu gibi.. gazetecilik
gereği yaptığı çalışmaların, yazdığı yazıların
karşılığı olarak!
ankcum@cumhuriyet.com.tr
SAYFA 7 KASIM 2009 CUMARTESİCUMHURİYET
8 HABERLERİN DEVAMI
İstanbul B 20
Edirne B 21
Kocaeli B 24
Çanakkale B 21
İzmir B 24
Manisa B 24
Aydın B 24
Denizli B 23
Zonguldak PB 20
Sinop PB 19
Samsun B 23
Trabzon B 21
Giresun B 18
Ankara S 20
Eskişehir S 21
Konya PB 18
Sıvas S 18
Antalya A 26
Adana A 25
Mersin A 25
Diyarbakır B 21
Şanlıurfa B 21
Mardin B 18
Siirt B 20
Hakkâri B 15
Van B 16
Kars S 12
Oslo Y 15
Helsinki Y 5
Stockholm Y 8
Londra B 11
Amsterdam Y 12
Brüksel Y 9
Paris Y 9
Bonn Y 7
Münih Y 9
Berlin PB 11
Budapeşte B 12
Madrid Y 16
Viyana Y 10
Belgrad B 17
Sofya Y 17
Roma Y 18
Atina Y 22
Zürih Y 10
Moskova K 3
Aşkabat PB 15
Astana PB - 4
Taşkent PB 15
Bakû PB 15
Bişkek Y 10
Tiflis Y 20
Kahire A 26
Şam A 24
Ülkemiz genelinde ya-
ğış beklenmiyor. Ba-
tı kesimleri parçalı,
çok bulutlu ve açık
geçecek. Sabah sa-
atlerinde yurdun iç ve
doğu kesimlerinde sis
görülecek. Hava sı-
caklığı hafta sonunda
1 ila 3 derece artarak
mevsim normalleri
üzerinde seyredecek.
Cumhurbaşkanõ Gül, rahatsõzlõğõnõ ileten birliğe sert yanõt verdi: Karõşma
AB ile El Beşir krizi
Dış Haberler Servisi - Ulus-
lararasõ Ceza Mahkemesi’nin
savaş suçlarõ nedeniyle hakkõn-
da tutuklama emri çõkardõğõ Su-
dan Devlet Başkanõ Ömer el Be-
şir’in İslam Konferansõ Örgütü
(İKÖ) toplantõsõ için Türkiye’ye
gelecek olmasõ, Avrupa Birliği
(AB) ve Türkiye arasõnda kriz
yarattõ. AB duyduğu rahatsõzlõ-
ğõ Ankara’ya iletirken, Cum-
hurbaşkanõ Abdullah Gül, “On-
lar ne karışırmış ki! Kim kime
nota veriyormuş” sözleriyle
sert bir yanõt verdi.
Hakkõndaki tutuklama kararõ-
na rağmen Sudan Devlet Baş-
kanõ Ömer el Beşir’e kapõsõnõ
açarak eleştiri oklarõnõn hedefi
olan Türkiye’ye ilk resmi tepki
AB’den geldi. Edinilen bilgile-
re göre, Büyükelçi yurtdõşõnda
olduğu için dün İsveç’in Anka-
ra Büyükelçiliği Mashalatgü-
zarõ Urban Anderson Dõşişle-
ri Bakanlõğõ’na gelerek, Afrika
Dairesi’nden Genel Müdür Yar-
dõmcõsõ Muris Dirik ile görüş-
tü. AB’nin El Beşir’in gelecek
olmasõndan duyduğu rahatsõzlõ-
ğõ ileten Anderson, Türkiye’nin
katõlõm sürecinde Avrupa Birli-
ği politikalarõyla uyumlu olma-
yõ taahhüt ettiğini anõmsattõ. Av-
rupa Birliği’nin Ankara’ya ya-
zõlõ bir nota ilettiği, notada Tür-
kiye’nin katõlõm sürecinde Av-
rupa Birliği politikalarõyla uyum-
lu olmayõ taahhüt ettiği anõm-
sattõğõ da kaydedildi. Dõşişleri
Bakanõ Ahmet Davutoğlu
AB’nin El Beşir’in ziyareti do-
layõsõyla Türkiye’yi protesto et-
tiği iddialarõnõ yalanladõ. Davu-
toğlu, bu konuda bir notanõn söz
konusu olmadõğõnõ söyledi.
ABD Dõşişleri Bakanlõğõ’nõn
Avrupa ve Avrasya işlerinden so-
‘Balbay, dinlendiğini bilmiyordu’
Uluslararasõ toplum, Darfur’da in-
sanlõğa karşõ suç ve savaş suçu iş-
lemekten hakkõnda Mart 2009’da
tutuklama emri çõkarõlan El Beşir’in
Türkiye’de gözaltõna alõnmasõnõ
istiyor. Uluslararasõ Ceza Mahke-
mesi’ne taraf olmadõğõ için Türki-
ye’nin alõnan tutuklama kararõna uy-
ma zorunluluğu bulunmuyor. Tür-
kiye’ye bugün gelmesi beklenen
Beşir ise, mahkeme kararõnõ tanõ-
mõyor ve mahkemeyi “neo-sö-
mürgeci” planlarõn bir parçasõ ola-
rak tanõmlõyor. El Beşir Türki-
ye’ye daha önce de iki ziyarette bu-
lunmuştu, ancak El Beşir İKÖ top-
lantõsõna gelirse, Uluslararasõ Ceza
Mahkemesi’nin aldõğõ tutuklama
kararõndan sonra Türkiye’yi ilk
kez ziyaret etmiş olacak. Ankara, El
Beşir’in Türkiye’de tutuklanma-
yacağõnõ duyurmuştu.
ANKARA (ANKA) - Uluslararasõ Ce-
za Mahkemesi tarafõndan, hakkõnda tu-
tuklama kararõ verilen Sudan Devlet Baş-
kanõ Ömer el Beşir’in Türkiye’de düzen-
lenecek İslam Konferansõ Örgütü zirvesi-
ne katõlmasõna izin verilmemesi ve mah-
kemeye teslim edilmesi istendi.
Uluslararasõ Ceza Mahkemesi Koalisyo-
nu’ndan yapõlan açõklamada, El Beşir hak-
kõnda, 4 Mart 2009’da Uluslararasõ Ceza
Mahkemesi tarafõndan tutuklama kararõ çõ-
karõldõğõ anõmsatõlarak, kararõn, Darfur’da in-
sanlõğa karşõ suçlar ile savaş suçlarõ işledi-
ği iddiasõna dayandõğõ belirtildi. Açõklama-
da, 139 ülkenin taraf olduğu mahkemeye
Türkiye’nin henüz taraf olmadõğõ vurgulandõ.
Açõklamada, “Ancak Türk Ceza Kanu-
nu’nun 13. maddesinde atıf yaptığı in-
sanlığa karşı suçlar, soykırım gibi suçlar
için ‘evrensel yargõlama yetkisi’ni kabul et-
miştir. Bu maddeye göre El Beşir’in işle-
diği iddia olunan suçlarla ilgili Türkiye’de
yargılanması mümkün hale getirilmiştir.
‘Hiç bir koşulda kabul edilemez’
Davos’ta, Gazze’de çocukları öldüren-
leri alkışlamanın insanlık suçu olduğunu
ifade eden bir başbakan ile Birleşmiş
Miletler ve diğer uluslararası platform-
larda uluslararası adaletten bahseden
hükümet yetkililerinin, Darfur’da ger-
çekleştirilen insanlığa karşı suçlar ve sa-
vaş suçları nedeniyle uluslararası bir
mahkemede hesap vermekten kaçan bir
kişiye ev sahipliği yapıyor olması, hiçbir
koşulda kabul edilemez. Türkiye, hak-
kında tutuklama kararı bulunan Sudan
Devlet Başkanı El Beşir’in Türkiye’de
yapılacak olan İslam Konferansı Örgü-
tü zirvesine katılmasına izin vermeme-
li ve bu ziyaret gerçekleştiği takdirde El
Beşir’i Uluslararası Ceza Mahkeme-
si’ne teslim etmelidir” denildi.
İnsan Haklarõ İzleme Örgütü’nün Ulus-
lararasõ Adalet Programõ yetkilisi Elise
Keppler de yaptõğõ açõklamada, Türki-
ye’nin, El Beşir’in tutuklamasõ gerektiği-
ni kaydetti. Türkiye’nin, El Beşir’i kabul et-
mesi halinde imajõnõn zarar göreceğini be-
lirten yetkili, Türkiye’nin BM Güvenlik
Konseyi üyesi olduğuna dikkat çekti.
‘Türkiye siyasi
dönüşüm yaşıyor’
WASHINGTON (ANKA) - Batõ basõnõnda Tür-
kiye’nin Doğu’ya yönelerek “eksen kayması”
yaşadõğõ iddialarõ yoğunlaşõrken Wall Street Jo-
urnal (WSJ) gazetesinde yayõmlanan “Türki-
ye’siz bir NATO?” başlõklõ makalede Türki-
ye’nin NATO üyeliği sorgulandõ. Makalede,
“Ankara’nın dramatik siyasi dönüşümünün,
NATO’nun temel değerleriyle tutarlı ol-
madığı” görüşü ileri sürüldü. NATO’nun Tür-
kiye’de en kötü senaryoya ilişkin düşünmeye
başlamasõ zamanõ geldiğinin ileri sürüldüğü ma-
kalede, “Çünkü, giderek İslamlaşan devlet
NATO ortağı olmayı sürdürürse de Türki-
ye, güvenilmez bir ortak olacak gibi görü-
nüyor” iddiasõnda bulunuldu. ABD’nin önde
gelen düşünce kuruluşlarõndan Washington
Enstitüsü’nün Arap Siyaseti Programõ Direk-
törü David Schenker’in imzasõnõ taşõyan ma-
kalede Türk hükümetinin Suriye ve İran’a da-
ha yakõnlaşõrken İsrail ile tatbikatõn iptal edil-
mesine dikkat çekildiği makalede AKP hükü-
metinin, yurtiçinde vergi cezalarõyla “laik
medyayı batırmaya çalıştığı”, siyasi muha-
liflerini “hükümeti devirme suçlamaları”
ile hedef aldõğõ savunuldu.
SAVAŞ SUÇLUSU SUDAN LİDERİ HAKKINDA ARAMA KARARI VAR
rumlu üst düzey yetkilisi Philip
Gordon, Washington’da Yabancõ
Basõn Merkezi’nde düzenlediği
toplantõda ziyarete ilişkin, “Tür-
kiye’nin Sudan’a vereceği me-
sajın, ABD ve Avrupa’nın tu-
tumuyla tutarlı olmasını um-
duklarını” söyledi. Gordon,
ABD’nin İran’a yönelik ekono-
mik yaptõrõmlarõnõn koşullarõnda
bir değişiklik olmadõğõnõ, belir-
terek, “Diğer ülkeler için de
İran ile iş yapmanın zamanı ol-
madığını düşünüyoruz” dedi.
‘Ekonomik çıkarlar’
Öte yandan El Beşir’in Türki-
ye ziyareti dünya basõnõnda da
yer buldu. ABD’de yayõmlanan
Wall Street Journal gazetesi,
Ankara’nõn, El Beşir konusun-
daki tutumunda ekonomik çõ-
karlarõn önemli rol oynadõğõ,
AKP’ye yakõn işadamlarõnõn Su-
dan ile ticaretin artõrõlmasõ ça-
balarõnda öncülük yaptõğõ görü-
şünü dile getirdi. Gazete, Türki-
ye’nin, El Beşir’in ziyaret ede-
bildiği “en Batılı ülke” olacağõ
yorumunu da yaptõ.
Elazığ’da bulunan Cumhurbaşkanı Abdullah Gül
ise nota iddiasının ardından Elazığ’da gazetecile-
rin sorusu üzerine yaptığı açıklamada AB’yi sert
bir dille eleştirdi. Ziyaretin AB’yi ilgilendirmediğini söyleyen Gül, El Beşir’in katılacağı İSE-
DAK toplantısının bölgesel bir toplantı olduğunu belirterek, şunları kaydetti: “İslam Kon-
feransı Teşkilatı çerçevesi içerisinde yapılan bir toplantı bu. İkili bir ziyaret değil. Bunlar çok
taraflı ziyaretler, milletlerarası bir örgütün üyeleri olarak herkes ziyaret ediyor. Dolayısıy-
la da herkesin böyle görmesi, böyle anlayışla davranması gerekir.” (Fotoğraf: AA)
Uluslararasõ Ceza Mahkemesi: Teslim edin
Türkiye Gazileriyle Elele
TÜRK SİLAHLI KUVVETLERİ
ELELE VAKFI
OYAKBANK Ankara Turan Güneş Ş. 505 0 505 YTL
Tel: 0312 431 99 36, www.elele.org.tr
‘İkili ziyaret değil’
İkinci Ergenekon davasõnda Atilla Uğur’un çapraz sorgusuna devam edildi
HATİCE TUNCER
İkinci Ergenekon davasõnda tutuklu sanõk
emekli Albay Atilla Uğur, Jandarma Genel
Komutanlõğõ İstihbarat Başkanlõğõ’nda çeşitli
kesimlerden insanlarla yapõlan görüşmele-
rin “sağlama ve sigorta” amaçlõ kaydedil-
diğini söyledi. Gazetemizin Ankara Tem-
silcisi Mustafa Balbay’õn kayõtlarõnõn ken-
disinden habersiz yapõldõğõnõ belirten Uğur
“O zamanlar ahlaklı olmadığını düşünü-
yordum. Ama bu olanlardan sonra ‘iyi ki
yapmõşõz’ diyorum. Ya biri çıksa darbe ya-
palım dediğimi söyleseydi” diye konuştu.
Uğur çapraz sorgusunda Balbay’a “Genç Su-
baylar Tedirgin” haberinin kaynağõnõn so-
rulduğunu ancak sorularõn da kendilerine ko-
mutanlar aracõlõğõyla verildiğini söyledi.
İkinci Ergenekon davasõnõn dünkü duruş-
masõnda emekli Albay Atilla Uğur’un çap-
raz sorgusuna devam edildi. Söz isteyen Bal-
bay, önceki günkü çapraz sorguya dikkat çe-
kerek “Savcıların, Atilla Uğur’a sorularını
önyargılı ve cımbızla çekip biçimlendire-
rek sorduklarını gördüm” dedi. Balbay
“Görüşmelerim hep TBMM’nin karşı-
sındaki Jandarma Genel Komutanlığı
İstihbarat Başkanlığı’ndaki Levent Er-
söz’ün makam odasında olmuştur. Hiçbir
özel konu konuşulmamıştır” diyerek Atil-
la Uğur’un onaylayõp onaylamadõğõnõ sordu.
Uğur, onaylayarak “Balbay’ın görüşmele-
ri İstihbarat Başkanlığı’nın resmi makam
odasındadır” dedi.
Ağabey demem
Balbay, kendisinin Uğur’a Kürşat Ağabey
diye hitap ettiğine ilişkin iddiaya dikkat çe-
kip “Tamamen özel notlarıma eklemeler
yapılmış. Ben Atilla Uğur’a ‘Sayõn Alba-
yõm’ diye hitap ederim” diyerek Uğur’a bu-
nun doğru olup olmadõğõnõ sordu. Uğur
“Ben çok gizli ve nitelikli işler yapan bi-
riyim. İmralı’daki sorguya tabii ki Atil-
la Uğur olarak girmem” diye açõklamada
bulundu. Balbay, “Netleşmesi açısından çok
önemli. ‘Balbay, Ersöz ve Uğur ile görüş-
mesinden rahatsõz olmuştu’ diye bir yorum
var. Benim haber kaynağımı sordular.
‘Genç Subaylar Tedirgin’ haberimin kay-
nağının sorulması, evet hoşuma gitmedi.
Ben kendilerinden bir belge almadım. Ben
Ankara’da en eski gazetecilerden biriyim.
Pek çok haber kaynağım var” diye konu-
şarak Atilla Uğur’a onaylayõp onaylamadõ-
ğõnõ sordu. Balbay’a herhangi bir evrak ve-
rilmediğini belirten Uğur, Balbay’a “Ha-
berinin kaynağını sorduğum doğrudur”
diye konuştu. Balbay’õn “İstihbarat Başkanı
Ersöz ve Uğur ile görüşmem sırasında
kaydımın alındığından haberim yoktu”
sözleri üzerine Atilla Uğur “Evet kaydının
alındığından haberi yoktu. Benim habe-
rim vardı” diye konuştu.
Uğur, avukat Zeki Aksoy’un Ayõşõğõ, Ya-
kamoz, Sarõkõz darbe planlarõndan bilgisi
olup olmadõğõnõn sorusu üzerine “Darbe,
rektörleri, gazetecileri toplayarak olmaz,
1980’de teğmendim, darbenin nasıl ol-
duğunu gördüm” diye konuştu.
Üye hâkim Hasan Hüseyin Özese’nin so-
rularõnõ da yanõtlayan Uğur, örtülü ödenek-
ten yapõlan ödemelere ilişkin kayõtlarõn sak-
lanmadõğõnõ ve 3-4 ay içinde imha edildiği-
ni anlattõ. Duruşma 17 Kasõm’a ertelendi.