24 Kasım 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CMYB C M Y B GÜNDEM MUSTAFA BALBAY Baştarafı 1. Sayfada gidecek, nasıl bir sonuç istiyorsanız ona göre belge üretebilecek yöntemler gelişti. Telefon dinleme kayıtlarını da ekleyince ortaya Orwel’ın 1984 romanını da yaya bırakan sonuçlar çıkıyor. Telefon ve ortam dinlemelerine iki farklı bakış var: 1. Her türlü dinleme saldırısına uğratılabilecek kişiler ve kurumlar. Bu kapsamdakilerin telefonları, yasal olup olmadığına bakılmaksızın dinlenebilir, haber yapılabilir. Suç unsuru olmasa bile suçmuş gibi gösterilebilir. 2. Telefon konuşmaları suç unsuru taşıyabilecek ama hiçbir şekilde dokunulamayacak kişiler. Bilgisayarlar konusunda iş daha da çatallaşıyor. Geometrik bir hızla gelişen iletişim teknolojileriyle uzanamayacağınız yer, üretemeyeceğiniz belge yok desek yeridir. Sanal ortam, gerçek ortamı solladı. Ya da ne sanal ne gerçek; o da birbirine karıştı. Bu tartışmalar kendi dünyası içinde süredursun, işin içine hukuksal sorunlar girince, yasalar, bilgisayarın karşısında daktilo gibi duruyor! Tarih boyunca da, hukuk sık sık toplumun gerisinde kalmıştır. Ancak günümüzdeki değişim geçmiştekilerle karşılaştırılabilecek cinsten değil. Diyelim ki polis bir kişinin çantasına el koydu. İlk gereken, çantanın içindekilerin dökümünün yapılmasıdır. Suç unsuru varsa o an belli olur. Sonradan “üretim” yapamazsınız. Aynı kişinin bilgisayarına el konunca ne yapmak gerekir? Çanta örneğindeki gibi içinde ne varsa dökümünün yapılması ya da bir kopyasının çıkarılıp sahibine verilmesi gerekir. Böylece, bilgisayarda şu vardı, bu yoktu tartışması ortadan kalkar. Bu çok yalın ve kolayca uygulamaya konabilecek gerçek bizde tartışma konusu! Nasıl, el konulan çantanın içindekilerin dökümü yapılmamışsa içine sonradan başka şeylerin konmuş olabileceği kuşkusu giderilemezse aynı şeyler bilgisayarlar için de geçerli. Uluslararası alanda “bilişim hukuku” adı altında yeni bir hukuk dalı gelişiyor. Belli bir yol alan ülkeler “Siber Suç Sözleşmesi” başlığıyla ortak bir metin de oluşturdular. Kolayca tahmin edilebileceği gibi Türkiye bu sözleşmeyi henüz imzalamadı. Bunun yerine yasalarımızda teknolojik gelişimden çok da habersiz olmadığımızı gösteren değişiklikler yapıldı. Türk Ceza Yasası’nın (TCY) 134. maddesinde bilgisayarlara nasıl el konabileceği açıkça yazılı. Güvenlik güçleri burada yazılı kurallara uyup uymama konusunda, “demokratik seçim” haklarını kullanmışlar, bazıları için uyma, bazıları için de uymama kararı almışlar. Silivri davalarında, yasaların dışına çıkılarak yapılan el koymalardan elde edilenlerin delil değeri taşıyıp taşımadığına henüz karar verilmiş değil! Pek çok tartışmalı durumdan biri de şu: Onlarca kişiye gönderilen bir veri, sizin bilgisayarınızda da varsa ve bu verinin “suç unsuru” içerdiği iddia ediliyorsa ne olacak? Bir mektubu ya da yazılı veriyi yok edebilirsiniz ama, bilgisayarınıza giren, kovsanız da gitmiyor! Hukuk bütün bunlara eninde sonunda yanıt verecek. Ancak kendi hukukuyla, daha doğrusu hukuksuzluğuyla hareket eden bir başka yapı var: Medya... Medyanın genel sorunlarına yeri geldikçe değindik. Yukarıda sözünü ettiğimiz sorunların medyada “haber” olarak yer alışı hukuksal tartışmanın da ötesinde “peşin cezaya” dönüşüyor. Tanımı zor bir durum... Dijital gözaltı mı desek! GÜNCEL CÜNEYT ARCAYÜREK Baştarafı 1. Sayfada konuşmayı anlattı. Uğur, 12 Mart 2004 günü baş başa yaptıkları görüşmede Özkök’ün Balbay hakkındaki “düşüncelerini” açıklıyor... İfadesinde Atilla Uğur; Genelkurmay Başkanlığı görevini 28 Ağustos 2002’de Org. Hüseyin Kıvrıkoğlu’ndan devralan Özkök’ün, “...Sen geleceği olan bir albaysın, neden başkomutanın, yani benim aleyhimde yazı yazan gazeteci ile görüşüyorsun…” dediğini söyledikten sonra: Mahkeme heyetine Özkök’ün, “yasadışı dinleme yaptıklarını duyduğunu ve sizi uyarıyorum” demediğini belirtiyor ve sonra şu eklemeyi yapıyor: “…Anladığım kadarı ile Özkök’ün esas kızdığı konu, gazeteci Balbay ile yapılan (yaptığı) görüşme idi” diyor. Fakat, emekli Albay Uğur, Genelkurmay Başkanı Özkök’ün Mustafa Balbay’a kızgınlığının nedenini açıklamıyor. Savcılık veya mahkeme heyeti de emekli albaya Özkök’ün Balbay’a kızgınlığının nedenini sormuyor. Evet, koskoca bir Genelkurmay Başkanı, bir gazeteciye bu denli neden kızıyor? Emrindeki subaya o gazeteci ile konuşmamasını neden emrediyor? Sorunun yanıtı gayet basit: Mesleği gereği Balbay kimi gerçekleri yazılarında konu edindiği için… Bu yanıt yeterli mi? Hayır! Zira Özkök’ün Balbay’a “had safhadaki” kızgınlığı; AKP ile yaptığı “kapalı” görüşmeleri bir yazısında ayrıntılı kimi bilgiler vererek yazmasından kaynaklanıyor. On beş yıl her sabah saat 11.00’de Balbay’la bir saat güncel haberler ve olaylar üzerinde konuştuk. Öyle bir gündü. Balbay, bana Özkök’ün AKP ile dolaylı (veya aracı) kanalıyla yaptığı görüşmelere ait bilgiler aldığını söyledi. Bu bilgileri yazısında kullanıp kullanmamayı görüştük, tarttık. Yazmasında hiçbir sakınca olmadığı sonucuna vardık. Balbay neden yazacaktı bu bilgileri? Zira o güne kadar gelmiş geçmiş Genelkurmay Başkanlarının hiçbiri, siyasal bir parti ile Özkök’ün yaptığına benzer görüşmeler yapmamıştı. Özkök, olağan dışı bir davranış gösteriyordu. Şeffaflıktan söz edilen bir (bu) ülkede; olağan dışı davranışı bir gazetecinin kamuoyuna duyurması görevi değil miydi? Balbay’ın; Özkök’ün -adını da verdiği bir AKP milletvekili aracılığıyla- görüşmeler yaptığını içeren yazısının Cumhuriyet’te yayımlanmasından sonra… …Siyasal kulislerde askerin AKP’nin (3 Kasım 2002’de) seçimi kazanıp hükümeti kurması durumunda elbette ulusal iradeye saygılı olacağını ve kuşkusuz gereken icraatı yapacaklarını içeren söylentiler yaygınlaştı. Ve… Balbay, birden Özkök’ün boy hedefi oldu. Aldığı bilgilerin sağlığından emin olan Balbay; Özkök’ün yazılı yapamadığı, dolaylı biçimde iletilen yalanlamalarını elbette kullanamazdı. Nitekim kullanmadı. Balbay’la ben, Genelkurmay Başkanı’nı özenle izlemeye, yeri geldiğinde Özkök’ü iktidarla yakın olduğunu gösteren hareketlerini eleştirmeye devam ettik. 3 Kasım 2002’den sonraki süreçte; sürekli yalanlamasına karşın Genelkurmay Başkanı’nın RTE ile “şiir gibi ilişkiler” içinde olduğu yaygınlaştı. AKP’nin Başbakanı’nın Özkök’e “hocam” diye hitap ettiği yazıldı. Laiklik karşıtı iktidar uygulamalarına ulusal iradedir dilediğini yapar gibi yumuşak bakışıyla bünyede ve bünye dışındaki tepkileri dokunduran yazılar, yorumlar yayımlandı. Görevden ayrılırken veda ziyareti yaptığı AKP’li TBMM Başkanı Bülent Arınç’la AKP’nin Başbakanı RTE, hiçbir Genelkurmay Başkanı’na uygulanmadık biçimde kapılara kadar geçirdiler Özkök’ü. Arınç, Özkök hakkında yüceltici sözler söylerken gözyaşlarını tutamadığını saklamıyordu. Dinci bir iktidarın önderleri tarafından, protokol dışı böylesi iltifatı ile uğurlanmak için Özkök ne yapmıştı acaba? Cumhuriyet’teki Güncel başlıklı eleştirisel yazılarımız dışında Kanaltürk’te her pazar canlı yayımlanan Politika Durağı programında yine Özkök’ü eleştirirken söylemediğimiz bir sözcüğü alarak hakkımda (tazminat davası da değil) bir yıldan başlayan ağır hapis cezası istemiyle dava açtı. Şu ünlü 301. maddeden cezalandırılmamı isteyen davayı açma iznini görevden ayrılacağı 28 Ağustos 2006’dan bir gün önce imzaladı. Aylar sürdü mahkeme, beraat ettik. Balbay hakkında Albay Uğur’a söylediği “düşüncelerini” yeni öğrendik. Balbay, 246 gündür içeride yatıyor. Özkök haberinde olduğu gibi.. gazetecilik gereği yaptığı çalışmaların, yazdığı yazıların karşılığı olarak! ankcum@cumhuriyet.com.tr SAYFA 7 KASIM 2009 CUMARTESİCUMHURİYET 8 HABERLERİN DEVAMI İstanbul B 20 Edirne B 21 Kocaeli B 24 Çanakkale B 21 İzmir B 24 Manisa B 24 Aydın B 24 Denizli B 23 Zonguldak PB 20 Sinop PB 19 Samsun B 23 Trabzon B 21 Giresun B 18 Ankara S 20 Eskişehir S 21 Konya PB 18 Sıvas S 18 Antalya A 26 Adana A 25 Mersin A 25 Diyarbakır B 21 Şanlıurfa B 21 Mardin B 18 Siirt B 20 Hakkâri B 15 Van B 16 Kars S 12 Oslo Y 15 Helsinki Y 5 Stockholm Y 8 Londra B 11 Amsterdam Y 12 Brüksel Y 9 Paris Y 9 Bonn Y 7 Münih Y 9 Berlin PB 11 Budapeşte B 12 Madrid Y 16 Viyana Y 10 Belgrad B 17 Sofya Y 17 Roma Y 18 Atina Y 22 Zürih Y 10 Moskova K 3 Aşkabat PB 15 Astana PB - 4 Taşkent PB 15 Bakû PB 15 Bişkek Y 10 Tiflis Y 20 Kahire A 26 Şam A 24 Ülkemiz genelinde ya- ğış beklenmiyor. Ba- tı kesimleri parçalı, çok bulutlu ve açık geçecek. Sabah sa- atlerinde yurdun iç ve doğu kesimlerinde sis görülecek. Hava sı- caklığı hafta sonunda 1 ila 3 derece artarak mevsim normalleri üzerinde seyredecek. Cumhurbaşkanõ Gül, rahatsõzlõğõnõ ileten birliğe sert yanõt verdi: Karõşma AB ile El Beşir krizi Dış Haberler Servisi - Ulus- lararasõ Ceza Mahkemesi’nin savaş suçlarõ nedeniyle hakkõn- da tutuklama emri çõkardõğõ Su- dan Devlet Başkanõ Ömer el Be- şir’in İslam Konferansõ Örgütü (İKÖ) toplantõsõ için Türkiye’ye gelecek olmasõ, Avrupa Birliği (AB) ve Türkiye arasõnda kriz yarattõ. AB duyduğu rahatsõzlõ- ğõ Ankara’ya iletirken, Cum- hurbaşkanõ Abdullah Gül, “On- lar ne karışırmış ki! Kim kime nota veriyormuş” sözleriyle sert bir yanõt verdi. Hakkõndaki tutuklama kararõ- na rağmen Sudan Devlet Baş- kanõ Ömer el Beşir’e kapõsõnõ açarak eleştiri oklarõnõn hedefi olan Türkiye’ye ilk resmi tepki AB’den geldi. Edinilen bilgile- re göre, Büyükelçi yurtdõşõnda olduğu için dün İsveç’in Anka- ra Büyükelçiliği Mashalatgü- zarõ Urban Anderson Dõşişle- ri Bakanlõğõ’na gelerek, Afrika Dairesi’nden Genel Müdür Yar- dõmcõsõ Muris Dirik ile görüş- tü. AB’nin El Beşir’in gelecek olmasõndan duyduğu rahatsõzlõ- ğõ ileten Anderson, Türkiye’nin katõlõm sürecinde Avrupa Birli- ği politikalarõyla uyumlu olma- yõ taahhüt ettiğini anõmsattõ. Av- rupa Birliği’nin Ankara’ya ya- zõlõ bir nota ilettiği, notada Tür- kiye’nin katõlõm sürecinde Av- rupa Birliği politikalarõyla uyum- lu olmayõ taahhüt ettiği anõm- sattõğõ da kaydedildi. Dõşişleri Bakanõ Ahmet Davutoğlu AB’nin El Beşir’in ziyareti do- layõsõyla Türkiye’yi protesto et- tiği iddialarõnõ yalanladõ. Davu- toğlu, bu konuda bir notanõn söz konusu olmadõğõnõ söyledi. ABD Dõşişleri Bakanlõğõ’nõn Avrupa ve Avrasya işlerinden so- ‘Balbay, dinlendiğini bilmiyordu’ Uluslararasõ toplum, Darfur’da in- sanlõğa karşõ suç ve savaş suçu iş- lemekten hakkõnda Mart 2009’da tutuklama emri çõkarõlan El Beşir’in Türkiye’de gözaltõna alõnmasõnõ istiyor. Uluslararasõ Ceza Mahke- mesi’ne taraf olmadõğõ için Türki- ye’nin alõnan tutuklama kararõna uy- ma zorunluluğu bulunmuyor. Tür- kiye’ye bugün gelmesi beklenen Beşir ise, mahkeme kararõnõ tanõ- mõyor ve mahkemeyi “neo-sö- mürgeci” planlarõn bir parçasõ ola- rak tanõmlõyor. El Beşir Türki- ye’ye daha önce de iki ziyarette bu- lunmuştu, ancak El Beşir İKÖ top- lantõsõna gelirse, Uluslararasõ Ceza Mahkemesi’nin aldõğõ tutuklama kararõndan sonra Türkiye’yi ilk kez ziyaret etmiş olacak. Ankara, El Beşir’in Türkiye’de tutuklanma- yacağõnõ duyurmuştu. ANKARA (ANKA) - Uluslararasõ Ce- za Mahkemesi tarafõndan, hakkõnda tu- tuklama kararõ verilen Sudan Devlet Baş- kanõ Ömer el Beşir’in Türkiye’de düzen- lenecek İslam Konferansõ Örgütü zirvesi- ne katõlmasõna izin verilmemesi ve mah- kemeye teslim edilmesi istendi. Uluslararasõ Ceza Mahkemesi Koalisyo- nu’ndan yapõlan açõklamada, El Beşir hak- kõnda, 4 Mart 2009’da Uluslararasõ Ceza Mahkemesi tarafõndan tutuklama kararõ çõ- karõldõğõ anõmsatõlarak, kararõn, Darfur’da in- sanlõğa karşõ suçlar ile savaş suçlarõ işledi- ği iddiasõna dayandõğõ belirtildi. Açõklama- da, 139 ülkenin taraf olduğu mahkemeye Türkiye’nin henüz taraf olmadõğõ vurgulandõ. Açõklamada, “Ancak Türk Ceza Kanu- nu’nun 13. maddesinde atıf yaptığı in- sanlığa karşı suçlar, soykırım gibi suçlar için ‘evrensel yargõlama yetkisi’ni kabul et- miştir. Bu maddeye göre El Beşir’in işle- diği iddia olunan suçlarla ilgili Türkiye’de yargılanması mümkün hale getirilmiştir. ‘Hiç bir koşulda kabul edilemez’ Davos’ta, Gazze’de çocukları öldüren- leri alkışlamanın insanlık suçu olduğunu ifade eden bir başbakan ile Birleşmiş Miletler ve diğer uluslararası platform- larda uluslararası adaletten bahseden hükümet yetkililerinin, Darfur’da ger- çekleştirilen insanlığa karşı suçlar ve sa- vaş suçları nedeniyle uluslararası bir mahkemede hesap vermekten kaçan bir kişiye ev sahipliği yapıyor olması, hiçbir koşulda kabul edilemez. Türkiye, hak- kında tutuklama kararı bulunan Sudan Devlet Başkanı El Beşir’in Türkiye’de yapılacak olan İslam Konferansı Örgü- tü zirvesine katılmasına izin vermeme- li ve bu ziyaret gerçekleştiği takdirde El Beşir’i Uluslararası Ceza Mahkeme- si’ne teslim etmelidir” denildi. İnsan Haklarõ İzleme Örgütü’nün Ulus- lararasõ Adalet Programõ yetkilisi Elise Keppler de yaptõğõ açõklamada, Türki- ye’nin, El Beşir’in tutuklamasõ gerektiği- ni kaydetti. Türkiye’nin, El Beşir’i kabul et- mesi halinde imajõnõn zarar göreceğini be- lirten yetkili, Türkiye’nin BM Güvenlik Konseyi üyesi olduğuna dikkat çekti. ‘Türkiye siyasi dönüşüm yaşıyor’ WASHINGTON (ANKA) - Batõ basõnõnda Tür- kiye’nin Doğu’ya yönelerek “eksen kayması” yaşadõğõ iddialarõ yoğunlaşõrken Wall Street Jo- urnal (WSJ) gazetesinde yayõmlanan “Türki- ye’siz bir NATO?” başlõklõ makalede Türki- ye’nin NATO üyeliği sorgulandõ. Makalede, “Ankara’nın dramatik siyasi dönüşümünün, NATO’nun temel değerleriyle tutarlı ol- madığı” görüşü ileri sürüldü. NATO’nun Tür- kiye’de en kötü senaryoya ilişkin düşünmeye başlamasõ zamanõ geldiğinin ileri sürüldüğü ma- kalede, “Çünkü, giderek İslamlaşan devlet NATO ortağı olmayı sürdürürse de Türki- ye, güvenilmez bir ortak olacak gibi görü- nüyor” iddiasõnda bulunuldu. ABD’nin önde gelen düşünce kuruluşlarõndan Washington Enstitüsü’nün Arap Siyaseti Programõ Direk- törü David Schenker’in imzasõnõ taşõyan ma- kalede Türk hükümetinin Suriye ve İran’a da- ha yakõnlaşõrken İsrail ile tatbikatõn iptal edil- mesine dikkat çekildiği makalede AKP hükü- metinin, yurtiçinde vergi cezalarõyla “laik medyayı batırmaya çalıştığı”, siyasi muha- liflerini “hükümeti devirme suçlamaları” ile hedef aldõğõ savunuldu. SAVAŞ SUÇLUSU SUDAN LİDERİ HAKKINDA ARAMA KARARI VAR rumlu üst düzey yetkilisi Philip Gordon, Washington’da Yabancõ Basõn Merkezi’nde düzenlediği toplantõda ziyarete ilişkin, “Tür- kiye’nin Sudan’a vereceği me- sajın, ABD ve Avrupa’nın tu- tumuyla tutarlı olmasını um- duklarını” söyledi. Gordon, ABD’nin İran’a yönelik ekono- mik yaptõrõmlarõnõn koşullarõnda bir değişiklik olmadõğõnõ, belir- terek, “Diğer ülkeler için de İran ile iş yapmanın zamanı ol- madığını düşünüyoruz” dedi. ‘Ekonomik çıkarlar’ Öte yandan El Beşir’in Türki- ye ziyareti dünya basõnõnda da yer buldu. ABD’de yayõmlanan Wall Street Journal gazetesi, Ankara’nõn, El Beşir konusun- daki tutumunda ekonomik çõ- karlarõn önemli rol oynadõğõ, AKP’ye yakõn işadamlarõnõn Su- dan ile ticaretin artõrõlmasõ ça- balarõnda öncülük yaptõğõ görü- şünü dile getirdi. Gazete, Türki- ye’nin, El Beşir’in ziyaret ede- bildiği “en Batılı ülke” olacağõ yorumunu da yaptõ. Elazığ’da bulunan Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ise nota iddiasının ardından Elazığ’da gazetecile- rin sorusu üzerine yaptığı açıklamada AB’yi sert bir dille eleştirdi. Ziyaretin AB’yi ilgilendirmediğini söyleyen Gül, El Beşir’in katılacağı İSE- DAK toplantısının bölgesel bir toplantı olduğunu belirterek, şunları kaydetti: “İslam Kon- feransı Teşkilatı çerçevesi içerisinde yapılan bir toplantı bu. İkili bir ziyaret değil. Bunlar çok taraflı ziyaretler, milletlerarası bir örgütün üyeleri olarak herkes ziyaret ediyor. Dolayısıy- la da herkesin böyle görmesi, böyle anlayışla davranması gerekir.” (Fotoğraf: AA) Uluslararasõ Ceza Mahkemesi: Teslim edin Türkiye Gazileriyle Elele TÜRK SİLAHLI KUVVETLERİ ELELE VAKFI OYAKBANK Ankara Turan Güneş Ş. 505 0 505 YTL Tel: 0312 431 99 36, www.elele.org.tr ‘İkili ziyaret değil’ İkinci Ergenekon davasõnda Atilla Uğur’un çapraz sorgusuna devam edildi HATİCE TUNCER İkinci Ergenekon davasõnda tutuklu sanõk emekli Albay Atilla Uğur, Jandarma Genel Komutanlõğõ İstihbarat Başkanlõğõ’nda çeşitli kesimlerden insanlarla yapõlan görüşmele- rin “sağlama ve sigorta” amaçlõ kaydedil- diğini söyledi. Gazetemizin Ankara Tem- silcisi Mustafa Balbay’õn kayõtlarõnõn ken- disinden habersiz yapõldõğõnõ belirten Uğur “O zamanlar ahlaklı olmadığını düşünü- yordum. Ama bu olanlardan sonra ‘iyi ki yapmõşõz’ diyorum. Ya biri çıksa darbe ya- palım dediğimi söyleseydi” diye konuştu. Uğur çapraz sorgusunda Balbay’a “Genç Su- baylar Tedirgin” haberinin kaynağõnõn so- rulduğunu ancak sorularõn da kendilerine ko- mutanlar aracõlõğõyla verildiğini söyledi. İkinci Ergenekon davasõnõn dünkü duruş- masõnda emekli Albay Atilla Uğur’un çap- raz sorgusuna devam edildi. Söz isteyen Bal- bay, önceki günkü çapraz sorguya dikkat çe- kerek “Savcıların, Atilla Uğur’a sorularını önyargılı ve cımbızla çekip biçimlendire- rek sorduklarını gördüm” dedi. Balbay “Görüşmelerim hep TBMM’nin karşı- sındaki Jandarma Genel Komutanlığı İstihbarat Başkanlığı’ndaki Levent Er- söz’ün makam odasında olmuştur. Hiçbir özel konu konuşulmamıştır” diyerek Atil- la Uğur’un onaylayõp onaylamadõğõnõ sordu. Uğur, onaylayarak “Balbay’ın görüşmele- ri İstihbarat Başkanlığı’nın resmi makam odasındadır” dedi. Ağabey demem Balbay, kendisinin Uğur’a Kürşat Ağabey diye hitap ettiğine ilişkin iddiaya dikkat çe- kip “Tamamen özel notlarıma eklemeler yapılmış. Ben Atilla Uğur’a ‘Sayõn Alba- yõm’ diye hitap ederim” diyerek Uğur’a bu- nun doğru olup olmadõğõnõ sordu. Uğur “Ben çok gizli ve nitelikli işler yapan bi- riyim. İmralı’daki sorguya tabii ki Atil- la Uğur olarak girmem” diye açõklamada bulundu. Balbay, “Netleşmesi açısından çok önemli. ‘Balbay, Ersöz ve Uğur ile görüş- mesinden rahatsõz olmuştu’ diye bir yorum var. Benim haber kaynağımı sordular. ‘Genç Subaylar Tedirgin’ haberimin kay- nağının sorulması, evet hoşuma gitmedi. Ben kendilerinden bir belge almadım. Ben Ankara’da en eski gazetecilerden biriyim. Pek çok haber kaynağım var” diye konu- şarak Atilla Uğur’a onaylayõp onaylamadõ- ğõnõ sordu. Balbay’a herhangi bir evrak ve- rilmediğini belirten Uğur, Balbay’a “Ha- berinin kaynağını sorduğum doğrudur” diye konuştu. Balbay’õn “İstihbarat Başkanı Ersöz ve Uğur ile görüşmem sırasında kaydımın alındığından haberim yoktu” sözleri üzerine Atilla Uğur “Evet kaydının alındığından haberi yoktu. Benim habe- rim vardı” diye konuştu. Uğur, avukat Zeki Aksoy’un Ayõşõğõ, Ya- kamoz, Sarõkõz darbe planlarõndan bilgisi olup olmadõğõnõn sorusu üzerine “Darbe, rektörleri, gazetecileri toplayarak olmaz, 1980’de teğmendim, darbenin nasıl ol- duğunu gördüm” diye konuştu. Üye hâkim Hasan Hüseyin Özese’nin so- rularõnõ da yanõtlayan Uğur, örtülü ödenek- ten yapõlan ödemelere ilişkin kayõtlarõn sak- lanmadõğõnõ ve 3-4 ay içinde imha edildiği- ni anlattõ. Duruşma 17 Kasõm’a ertelendi.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear