14 Kasım 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CMYB C M Y B SAYFA CUMHURİYET 30 KASIM 2009 PAZARTESİ 10 DIŞ BASIN dishab@cumhuriyet.com.tr DEĞİŞEN DÜNYADAN HÜSEYİN BAŞ Kopenhag, Gezegenin Kader Zirvesi... Kopenhag İklim Zirvesi yaklaştıkça (7-18 Aralık 09) konuyla ilgili gelişmeler de hızlanıyor. Fransız Cumhurbaşkanı Sarkozy ve İngiltere Başbakanı Brown’a bakılırsa zirvede somut adımların atılmasının ciddi şansı var. Nitekim Birleşik Devletler’in sera etkili gaz salınımlarını 2020 yılına kadar yüzde 17, 2025’te yüzde 30, 2030’da yüzde 42 oranında azaltacağını açıklamasının yanı sıra Başkan Barack Obama’nın kısa bir süre için de olsa zirveye katılması olasılığı; Hindistan, Brezilya, özellikle de Çin dahil bir dizi ülkenin aynı yönde ‘azaltma’ kararları almaları zirvenin başarısı konusunda uygun bir zemin yaratmış görünmektedir. Gerçekten de ABD’nin sera etkili gaz salınımlarını yüzde 17 oranında azaltacağını açıklamasının ardından Brezilya da bu tür gaz salınımlarını yüzde 39, Çin ise yüzde 40 ila yüzde 45 oranında azaltmayı hedeflediğini beyan etmişlerdir. Bütün bu gelişmeler, küresel ısınma gibi son derecede karmaşık sorunun çözümüne ilişkin iyimserliğin somut kanıtları arasında sayılmaktadır. Ancak soruna temkinli, giderek kötümser yaklaşımlar da yok değil. Zira Kyoto’dan bu yana geçen zamanda, dünya ülkelerinin geliyorum diyen büyük doğal felaketlerin önlenmesi çabalarında nasıl ayak sürüdükleri anımsandığında kötümserlerin eleştirilerine de kulak vermek gerekiyor. Örneğin Washington’un, sera etkili gaz salınımlarını 2005’e göre 2020 yılına kadar yüzde 17, 2025’e kadar yüzde 30, 2030’da yüzde 42’ye çekileceğini öne sürmesi, kötümserler için ‘Dağın fare doğurması’ anlamına gelmektedir. Sera etkili gaz salınımında Çin’in ardından ikinci sırada yer alan ABD, sera etkili gaz salınımında Çinin kişi başına üç ton salınımına karşılık 24 tonla bu konuda açık ara önde görünmektedir. ABD’nin gaz salınımlarını yüzde 17 azaltması, 1990’a göre yüzde 7’lik bir azalmaya tekabül etmektedir. BM verilerine göre gezegenin ortalama sıcaklık artışını 2 dereceyle sınırlı tutmak için sera etkili gaz salınımının 2050’ye kadar, yarısı oranında azaltılması gerekmektedir. Uzmanlara göre Birleşik Devletler, yüzde 17’lik bir azaltma taahhüdü ile ‘kırık not’ almıştır. Buna karşılık Çin Başbakanı Wen Jinbao, ülkesinin 2020’ye kadar söz konusu gaz salınımlarını 40-45 oranında azaltacağını açıklamıştır. Enerji güvenliği ve ekonominin gelişmesini bugüne kadar ülkenin zengin kömür kaynaklarından karşılayan Çin, bu yüzden yoğun biçimde ‘temiz enerjiye’ yönelmiş bulunmaktadır. Avrupa Ekonomik Kalkınma ve İşbirliği Örgütü’ne göre küresel ısınmanın sınırlandırılması için enerjide ‘karbon’un acil olarak sınırlandırılması şart. Oysa bugün ve yakın gelecekte enerjideki statüko, gezegen için son derecede tehlikeli. Çare, enerjide karbon salınımını en aza indirmekten geçmektedir. Zira yapılan araştırmalara göre 2030’da kömür, petrol ve gazın enerji üretimindeki payı yüzde 80’lere tırmanacak. Ayrıca tüketim de üç çeyrek oranında artacak. Elektrik üretiminde kömürün payı yükselecek, Petrol ise küçük bir azalmaya karşın önemini koruyacak. Bu durumda 2100’de gezegenin sıcaklığı 6 derece artmış olacak ki bu, onarılması imkânsız zararlara uğranacağı anlamına gelmektedir. İyimser bir yaklaşım ise enerjide yeni bir stratejinin benimsenmesidir. BM uzmanlarına gör çare, sera etkili gaz salınımlarının milyarda 450 parçaya indirilerek küresel ısınmayı iki derecelik artışla sınırlamanın sağlanmasıdır. Uluslararası Enerji Ajansı’na göre temiz enerjiye dönüşüm için yirmi yılda gerçekleşecek ek harcama 10 bin 500 milyar dolar. Bunun 4 bin 700 milyar doları ulaşım, 2 bin 500 milyar doları inşaat, 1700 milyar doları ise elektrikle ilgili. Bu ek harcamalar ne denli büyük görünse de dünyanın yıllık toplam zenginliğinin sadece yüzde 0.5 ila yüzde 1.1’ine tekabül etmektedir. Küresel ısınmanın sınırlandırılmasının önündeki engeller salt bunlardan ibaret değil. Bu savaşta yoksul ülkelere yardım da gerekiyor. Bu önemli konuda da henüz anlaşmaya varılmış görünmüyor. AB’ye göre bunun için yoksul ülkelere 2020’ye kadar her yıl yüz milyar Avro yardım yapılması gerekiyor. Var olmak ya da olmamak. İşte bütün mesele! Angela Merkel, başbakanlõkta oturduğundan beri Almanya’nõn sözü İsrail’de daha bir ağõrlõk kazandõ İsrail’e karşõ sesini yükseltmek SUSANNE KNAUL Yeni Alman Dõşişleri Bakanõ rahat bir soluk alabilir. Yakõndoğu’daki ilk gezisi şimdilik iyi gitti. Daha fazlasõ beklenemezdi. Sonuçta Guido Westerwelle göreve geldiğinden bu yana yaklaşõk bir ay geçti. Bu süre, karmaşõk Yakõndoğu malzemesine yönelik bir uzman eğitimi için yeterli değil. Ama Berlin’den gelen bu yeni başdiplomatõn, bu malzemeyi mümkün olan en kõsa sürede telafi etmesinde yarar var. İşgal ettiği makamõn nüfuzu, kullanmaksõzõn kendi haline bõrakõlamayacak kadar büyük çünkü. Geçmişteki o pek çirkin Möllemann olayõnõn(*), Guido Westerwelle’nin bu ziyaretinde bir rolü olmadõ. Westerwelle’nin İsrailli mevkidaşõ, aşõrõ sağcõ Avigdor Liebermann, Federal Almanya için sadece övücü sözler kullandõ ve bu ülkenin Yakõndoğu’daki işlere daha çok katõlmasõ yolundaki arzusunu dile getirdi. İsrail ile Filistinlilerin birbirlerine yaklaşmak için pek açõk yetersizlikleri bağlamõnda düşünüldüğünde, bu teklifin kabul edilmesi gerekir. Obama’yla el ele baskıyı arttırabilir Tartõşma götürmez bir gerçek var: Almanya’nõn yakõn tarihi, Yahudi devletiyle ilgili olarak Federal Almanya’yõ dar sõnõrlar arasõnda bõrakmaktadõr. Elbette her Alman hükümeti İsrail’in varoluş hakkõnõn korunmasõnõ sağlamak zorundadõr. Ancak bununla birlikte, Yakõndoğu’daki barõş sürecini sonuçsuz bõrakma tehdidi içeren iskân politikalarõnõn mahkûm edilmesinde, Dõşişleri Bakanõ Westerwelle, sesini yükseltebilir. Gerçi Guido Westerwelle, bir topluluğun başõnõ çeken isim olmaya uygun değil. Çünkü Almanya’nõn nüfuzu bu alanda yeterli değil. Ama ABD Başkanõ Obama ile el ele baskõyõ elbette arttõrabilir. Olabilir. Angela Merkel, başbakanlõkta oturduğundan beri Almanya’nõn sözü Kudüs’te daha bir ağõrlõk kazanmõş durumdadõr. Bir “takım oyuncusu” olarak Westerwelle, bundan sonraki ziyaretinde şimdikinden daha atak bir tutumla öne çõkabilecek durumdadõr. (*) Jürgen Möllemann, Westerwelle’nin bugün başkanlõğõnõ yaptõğõ Hür Demokrat Parti’nin (FDP) bir ara önde gelen ismiydi ve Filistin sorununda açõk Arap yanlõsõ konumuyla İsrail’in çok sert tepkisini almõştõ. Westerwelle’nin politik kariyerinin başlarõnda yardõmcõlõğõnõ da yaptõğõ Mölleman, 2002 yõlõnda İsrail’in Filistin’deki politikalarõna sert eleştirilerde bulundu ve yoğun biçimde antisemitizmle suçlandõ. Arap dünyasõna silah satõşõndaki yasalarõ zorlayan aracõlõklarõna dair bazõ iddialar gündeme getirildikten sonra üzerindeki baskõ iyice yoğunlaşan eski bakan, yõllardõr düzenli olarak yaptõğõ paraşütle atlama sporu sõrasõnda, Haziran 2003’te “paraşütü açõlmadõğõ” için yere çakõldõ. İntihar etmiş olabileceği de ileri sürülen bu eski bakanõn ölümü üzerindeki sõr perdesi hâlâ aralanmõş değil. (Çev.) Almancadan çeviren: Osman Çutsay (Tageszeitung, Almanya, 24 Kasım 2009) ALESSANDRO PORTELLI Denizciler ve şairler ülkesi olduğumuz gerçek. Brescia’ya bağlõ bir kasabada “White Christmas” (Beyaz Noel) adõ altõnda Noel’i firsat bilerek etnik bir temizliğe girişmek düşüncesi ancak bu dehalar ülkesinde döllenebilirdi. Heyecanlandõrõcõ bir fikir. Öncelikle “Noel’de hepimiz iyi kalpli meleklere dönüşürüz” diye anlatõlan yalan masallarõ savurup süpürdüğü için: Kötü niyetli olmak adõna Noel’den esin almak, laik kültürü bir kenara iterek Hõristiyan kökenimiz adõna etnik bir temizliğe girişmek… Birkaç yõl önce oturduğum semtin halkõ aynõ bölgede ikamet eden bazõ Roman ailelerin semt dõşõna taşõnmasõ gündeme gelince bir arkadaşõm, “Bu ırkçılık değil, kötü niyet” demişti. O zaman da yazmõştõm, şimdi tekrar ediyorum. Her ikisi arasõnda bir ayrõm yapmasam da (õrkçõlõk, kötü niyetli bir tavõr), bu sözcüğü yerinde buluyorum. Bir süre önce Kuzey Birliği partili bir bakan, göçmen vatandaşlara karşõ kötü olmak gerektiğini söylemişti. Milano’da Rubattino Caddesi ile Roma’da Casilino’da Roman vatandaşlarõ gecekondularõndan kapõ dõşarõ ediyorlar, Napoli’nin başkenti olduğu güneyde Campania bölgesindeki Faslõ işçileri de. Kuzeydeki kasabalarda ikamet eden halktan, oturma izni olmayan komşularõnõ ihbar etmeleri isteniyor ve ihbarcõ olmayõ kabullenen kuzeyliler Milano’nun koruyucu azizi Ambrogio’nun simgesini taşõyan bir madalya ile ödüllendiriliyor. Ulusal İttifak Partisi’nin lideri Gianfranco Fini “Irkçılar, adi adamlar” diyor. Hayõr, õrkçõlar bir tek pislik adamlar değil, aynõ zamanda kötü niyetli kişiler. Etnik temizlik... Kuzeyde Lombardiya bölgesinin kirlenmiş kültürü adõna Bing Crosby’nin “White Christmas” adlõ parçasõndan esin alan etnik temizlik fikrini dâhice buluyorum... İngilizce bir sözcüğe dayanarak yapõlan etnik temizlik, õrkçõ bir uygulamadan başka bir şey değil. Bu projeye “Bianco Natale” (Beyaz Noel’in İtalyancasõ) denseydi, beyaz siyah ayrõmõ daha bir vurgulanacaktõ, oysa “White Christmas” demekle üstü örtülü, belli belirsiz bir õrkçõlõk yapõlõyor. “Biz yoksul dağlılar, karlar altında bir Noel düşlemezdik. Kar yağmaya başladığında, düş kâbusa dönüşürdü” diyen arkadaşõm haklõydõ. Hõristiyanlõğõn “White Christmas” projesinin ardõndan Bresciana ve çevresinde yaşayan oturma izni olmayan kaçak göçmenlerin nasõl bir Noel düşlediklerini bilemem. Ama Coccaglio’dan kapõ dõşarõ edilen göçmenlerin bir ahõra sõğõnacağõnõ, kendileri gibi gözlerini bu dünyaya kaçak olarak açacak çocuklarõnõ hayvan yemliklerinde dünyaya getireceklerini tahmin ediyorum. İtalyancadan çeviren: Aslı Kayabal (Il Manifesto, İtalya, 24 Kasim 2009) Almanya’nõn yeni Dõşişleri Bakanõ Westerwelle’nin İsrail ziyaretinde mevkidaşõ aşõrõ sağcõ Liebermann, Almanya’nõn Yakõndoğu’daki işlere daha çok katõlmasõ yolundaki arzusunu dile getirdi... Tartõşma götürmez bir gerçek var: Almanya’nõn yakõn tarihi, Yahudi devletiyle ilgili olarak Almanya’yõ dar sõnõrlar arasõnda bõrakmaktadõr. Elbette her Alman hükümeti İsrail’in varoluş hakkõnõn korunmasõnõ sağlamak zorundadõr. Ancak bununla birlikte, Yakõndoğu’daki barõş sürecini sonuçsuz bõrakma tehdidi içeren iskân politikalarõnõn mahkûm edilmesinde, Westerwelle sesini yükseltebilir. Irkçılar ve kötü niyetliler “Hõristiyanlõğõn White Christmas projesinin ardõndan Bresciana ve çevresinde yaşayan oturma izni olmayan kaçak göçmenlerin nasõl bir Noel düşlediklerini bilemem. Ama Coccaglio’dan kapõ dõşarõ edilen göçmenlerin bir ahõra sõğõnacağõnõ, kendileri gibi gözlerini bu dünyaya kaçak olarak açacak çocuklarõnõ hayvan yemliklerinde dünyaya getireceklerini tahmin ediyorum.” ‘BeyazNoel’laikkültürbirkenaraitilerekyapõlanetniktemizliğeişaretediyor Fotoğraf:AFP DUYURU Federal Almanya İslam Cemaati Başkanõ Prof. Dr. Abdurrahim Vural, Ber- lin Eyalet Mahkemesi’nde yargõlandõğõ ve üç yõl altõ ay ceza aldõğõ davada, Av- rupa İnsan Haklarõ Mahkemesi’nce aklanmõştõr. Mahkeme, bu davada adil yargõ- lanma ilkesini ihlal etmesi nedeniyle Almanya’yõ tazminata mahkûm etmiştir. Bu zor zamanõnda Sayõn Vural’a yardõmlarõnõ esirgemeyen dost ve üyelerimize teşekkür ederiz. Bu arada bütün Müslümanlarõn mübarek Kurban Bayramõ’nõ tebrik eder, hayõrlara vesile olmasõnõ dileriz. Federal Almanya İslam Cemaati adına Av. MEHMET AYHAN
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear