Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
CMYB
C M Y B
24 KASIM 2009 SALI CUMHURİYET SAYFA
HABERLER 7
DÜZ YAZI
ORHAN BİRGİT
Yangına Körükle Gitmek
Gündemi sürekli olarak değiştirmek, iktidar
partisinin işine geliyor. Erdoğan, dışımızdaki
ülkelerin çoğunda hızı kesilmiş olan krizin,
insanlarımızı öyle teğet geçerek değil; canlarından
bezdirici etkiler yaptığını unutturmak için olmadık
yöntemlere başvuruyor.
Başbakanın konuşmalarını izlerken, bir gerilim
filminde gecenin bir yarısı, elindeki benzin şişesi
ile kasabadaki evleri ateşe vermekten çekinmeyen
bir kundakçının canlandırıldığı korku yaratan
sahneleri seyrettiğim günleri anımsıyorum.
Cumhuriyetin kuruluş yıllarındaki iç kalkışmaları
yeniden gündeme taşımak türünden bir
sorumsuzluk, bırakınız o cumhuriyetin
başbakanı olmayı; sağduyu sahibi hiçbir
yurtsevere yakıştırılamaz.
10 Kasım günü aziz Atatürk’ün anısını
tazelemek amacı ile TBMM’deki görüşmeler
sırasında CHP adına söz alan Onur Öymen’in
uzun konuşmasındaki o tek tümcenin, usta bir
diplomat tarafından kullanılması ne kadar yanlış
ise; arkasında İngiliz gizli servisinin
kışkırtmalarının da bulunduğu “Dersim
İsyanı”nı Kerbela olayı ile örtüştürmeye
kalkışmak da sadece yanlış değil; gelecek
kuşaklarımızı da etkileyebilecek kadar
tehlikelidir.
Erdoğan’ın, Kahramanmaraş, Sıvas Madımak
gibi, tarihimizdeki en son acı mezhep çatışmalarını
gündeme taşıyarak nereye varabileceğini, öyle
anlaşılıyor ki, hafta sonunda Kızılcahamam’daki
kampta kendisinden öğrenmek isteyen tek
milletvekili çıkamamıştır.
Gömlek hatırlatması
Bereket, CHP Genel Başkan Yardımcısı
Tamaylıgil, o eksikliği tamamlamak amacıyla,
AKP liderine, Madımak kundakçılarının, kendisinin
çıkardığını söylediği Milli Görüş gömleğini
giyenlerden olduğunu anımsatarak önemli bir
yakın tarih dersi vermiştir.
Bu tür kışkırtıcı davranışların, ülkeyi sadece 12
Eylül 1980 öncesindeki günlere götürmekle
kalmayacağını, Allah korusun, sokak çatışmalarına
da yol açabileceğini herkesten daha çok
olanaklara sahip bulunması gereken Hükümet
Başkanı görmelidir. Haftasonunda İzmir’de DTP
konvoyu ile örgütsüz olarak sokaklarda dolaşan
İzmirliler arasında yer yer oluşan gerilim, bir
bakarsınız kendisini bilmez bir zavallı ya da fırsatı
yakalayan bir kışkırtıcı ajan tarafından da
önlenmesi güç bir etnik çatışma haline dönebilir.
Öyle bir durumu Tanrı kimseye, özellikle de
huzuru, iç barışı sağlamakla görevli olduğu kadar
sorumluluk da taşıyan bir başbakana hiç
yaşatmasın.
Ama çıktığı her konuşma kürsüsünde Kerbela
olayını çağrıştıracak kadar kendisini kaybederek
ayrımcılık yapmayı marifet sayan İktidar Partisi
Lideri, diyelim ki Tunceli gibi yarım yüzyıldır
CHP’nin kalesi olarak bilinen bir yerde dünkü
istifalar gibi önemli taşların yerinden oynamasını
sağladı.
Onlara bakarak, Alevi yurttaşları kazanmaya
başladığını sanacak olursa, sadece büyük bir
yanılgıya düşer.
Politik başarıların yolu, bölücülük ve
kışkırtıcılıktan değil; sürekli barıştan ve gerçek
kardeşliği sağlamaktan geçer.
Atatürk, bunun için ümmetçilikten değil, ulus
devletten yana olmuştu.
Faks: 0 216 302 82 08 obirgit@e-kolay.net
Balbay, gazetemizin Ankara bürosunun santralõnõn dinlenmesini ‘olağanüstü bir haksõzlõk’ diye niteledi
‘Böylesi ortaçağda sorulmaz’
HATİCE TUNCER
ÖZLEM GÜVEMLİ
İkinci Ergenekon davasõnda tutuk-
lu yargõlanan gazetemiz Ankara Tem-
silcisi Mustafa Balbay, çapraz sor-
gusunda, Cumhuriyet’in Ankara Bü-
rosu’nun santralõnõn dinlenmesine
ilişkin “Bu olağanüstü bir haksızlık.
Roma hukukunda geçtik bunları.
Ortaçağda sorulmaz böyle soru-
lar” dedi. Balbay’õn avukatlarõ, kanun
dõşõ elde edilen notlardan soru sorul-
mamasõ taleplerinin reddedilmesinin
“geri dönüşü olmayan mağduriye-
te” yol açacağõnõ söylediler.
İstanbul 13. Ağõr Ceza Mahkeme-
si tarafõndan Silivri Cezaevi Kampu-
su’nda görülen Ergenekon davasõnõn
19. duruşmasõ dün yapõldõ. Duruşma-
ya, Balbay’õn savcõlõktaki ek sorgu-
sunun kaldõğõ yerden okunmasõyla
başlandõ. Şener Eruygur ve İlhan
Selçuk ile buluşmasõna ilişkin değer-
lendirmelerle ilgili Balbay, “Notla-
rımın üçüncü hali önünüzde. Oku-
duğunuz yarım bir not” dedi. Bu sõ-
rada tutuklu sanõk Birol Başaran,
Mahkeme Başkanõ Köksal Şengün’ün
bu bölümleri daha önce okuduğuna
ilişkin itirazda bulundu. Balbay da
“Ben de kaldığımız yeri 69. sayfa
olarak işaretlemiştim. Ama sorgu-
dan kaçıyor gibi görünmek isteme-
diğim için bir şey söylemedim” di-
ye konuştu. Yasin Hayal ile ilgili bir
notun okunmasõ üzerine Balbay,
Hrant Dink cinayetinin herkes gibi
kendisini de etkilendiğini ifade ederek,
“Konuyla ilgili MİT Müsteşarı Em-
re Taner’e kadar birçok kişiyle gö-
rüşmeler yaptım. Sorumluluk üst-
lendim. Trabzon nasıl bir şehir,
Anadolu’da böyle başka şehirler var
mı diye araştırmalar yapıp yazılar
yazdım” dedi.
Özden Örnek’e ait günlüklerle il-
gili belgelerin Nokta’da yazõ dizisi ol-
duğunu anõmsatan Balbay, kendisin-
de bulunan Örnek ile ilgili belgelerin
de gazetecilerin tümünde bulunduğu-
nu tahmin ettiğini belirtti.
‘Gizlice mi görüşseydim?’
Aytaç Yalman, Tuncer Kılınç ve
Şener Eruygur ile görüşmelerin hep-
sinin makamlarõnda yapõldõğõna dik-
kat çeken Balbay, “Genelkurmay
Başkanlığı terör merkezi mi? Ma-
kamında görüşmeyecektim de giz-
lice mi görüşecektim” diye sordu.
‘Mağduriyet 2007’de başladı’
İddianamedeki kayõtlara göre 28
Mart 2008’den beri dinlendiğini kay-
deden Balbay, Yeni Şafak gazetesin-
de 23 Eylül 2009’da yayõmlanan
“Operasyon öncesi Balbay’a ran-
devu” başlõklõ habere de atõfta bu-
lundu. Dönemin Genelkurmay 2. Baş-
kanõ Ergin Saygun ile 2007’nin Ha-
ziran ayõnda yaptõğõ telefon görüş-
mesinin haberleştirildiğini kaydeden
Balbay, “Sizin önünüzde var mı bu
telefon kayıtları?Demek ki çok ön-
ceden dinlenmeye başlamışız. Bu-
rada bir mağduriyet var” dedi.
Balbay, gazetemizin Genel Yayõn
Yönetmeni İbrahim Yıldız ile yaptõ-
ğõ bir telefon konuşmasõnda bir kişi ile
ilgili “gradosu düştüğü” dediğinin ve
bu sözünün iddianamede “gladyosu
düştü” diye yazõldõğõnõ söyledi. Bal-
bay, “Grado, bilirsiniz değer, düzey
demek. Ben şimdi ‘Godot’u bekli-
yorum’ desem Balbay ‘gladyoyu
bekliyor’ diye yazacaklar” dedi.
Gazetenin Ankara Bürosu’nun sant-
ralõnõn da kendisinin üzerine yazõldõ-
ğõnõ vurgulayan Balbay, “Bu ola-
ğanüstü bir haksızlık. Roma huku-
kunu geçtik, ortaçağda sorulmaz
böyle sorular. Santraldan yapılan
görüşmeler benim gibi gösterilmiş”
dedi. Balbay, Kanaltürk’ün satõlmasõ
üzerine Tuncay Özkan hakkõnda
başkasõ ile yaptõğõ konuşma ile ilgili
de şunlarõ söyledi: “Tuncay Özkan ile
yıllarca Cumhuriyet’te birlikte ça-
lıştık. Gönül umduğuna küser. Ka-
naltürk’ü sattığını öğrenince hem
üzüldüm hem kızdım. Ayrıca böy-
le dedikodularla ilgili Babıâli’de
kitaplar yazılır.” Savcõlõkta, “Erge-
nekon Terör Örgütü” ile ilgili ken-
disine hiçbir belge gösterilmediğini ve
soru da sorulmadõğõnõ ifade eden Bal-
bay, “Ben ‘Ergenekon Terör Örgütü’
tanımını kullanmadım. Hiçbir terör
örgütü ile ilgim olamaz. Savcılıkta
da öyle söyledim” dedi.
Hurşit Tolon, Şener Eruygur ve Atilla Uğur’dan hiçbir belge
almadığını yineleyen Balbay, açılamayan şifreli belgenin
de kendisine ait olmadığını, kendisine gelen maillere iliş-
kin soruyu burada da tekrar yanıtladı. Balbay, “Kamuo-
yuna açık insanlarız. Yazımın altında mail adresim olur.
‘Şunu yapmak gerek, bunu yapmak gerek’ diye günde en
az 10 mail alırdım” dedi. Dönemin TESK Başkanı Derviş
Günday’ın MHP lideri Devlet Bahçeli’ye yazdığı “kişiye
özel” ibareli mektubun kendisinde bulunmasını da şöyle
açıkladı: “O dönem TESK’in kimliği ile ilgili bir tartışma
vardı. Derviş Günday, Bahçeli ile ilgili yakınmalarını içe-
ren bir mektubu ‘haber yapılabilir’ diyerek okumam için
bana göndermiş.” Balbay, Sesar’dan gelen bir mail ile il-
gili de “SESAR’ı araştırma merkezi olarak bilirim, İsmail
Yıldız’ı tanımam. Her gün gelen 10’larca mailden biri. İs-
teseler bu şekilde bir milyon belge bulabilirler” dedi.
Balbay, telefon görüşmelerine ilişkin iletişim tepsit tutanak-
larını okuyup incelemesinin bile 5-6 gününü aldığını belir-
terek tepkisini şöyle dile getirdi: “Bırakın bir gazeteci ola-
rak vatandaş olarak bile o telefon görüşmelerinden suç çı-
kartılamayacağını düşünüyorum. Günlük konuşmaların-
dan suç unsuru çıkarılmasına ‘pes’ diyorum. (Mustafa)
Özbek ile yaptığım telefon konuşmaları soruluyor. Öz-
bek’in güçlü bir sendikası var, bunu Türkiye’nin yararına
kullanabilir miyim diye kafa yoran bir insan. Fırat Kozok,
Başbakanlık muhabirimiz. RTÜK üyesi Şaban Sevinç ile
görüşüyor. Amacı ne olabilir diye bana soruyorlar. Orta-
çağda sorulmaz bu. İbrahim Yıldız gazetemizin Genel Ya-
yın Yönetmeni. Günde en az 5 kez görüşürüz. Hangi habe-
ri yapalım, hangi haberi büyütelim diye konuşuruz. Be-
nim dışımda yapılmış telefon görüşmeleri konu edilerek
hukukta tanımlaması zor bir yola girilmiş.”
‘HUKUKTA TANIMLAMASI ZOR’‘HİÇBİR BELGE ALMADIM’
Dijital veriler
delil değildir
Duruşmada söz alan Balbay’õn avukatõ Aydın
Metin, Balbay hakkõndaki tutukluluk kararõnõn
nedeninin bazõ notlarõ içeren dijital veriler oldu-
ğunu düşündüklerini anlattõ. Metin, Bahçeşehir
Üniversitesi Hukuk Fakültesi Ceza ve Ceza Usul
Hukuku Anabilim Dalõ öğretim üyelerinden Prof.
Feridun Yenisey ve Dekan Yardõmcõsõ Prof. Ay-
şe Nuhoğlu’na “bilgisayarlarda arama ve bu
arama sonucu elde edilen verilerin delil değe-
ri” konusunda başvurduklarõnõ belirterek hazõrla-
nan görüşleri heyete sundu. Metin, soruşturma sõ-
rasõnda diğer sanõklara ait yerlerde yapõlan arala-
malarda bulunan harddisklerin seri numarasõnõn
tutanaklara geçirilmesine karşõn Balbay’a ait
“notlar”õn bulunduğu iddia edilen bilgisayarõn
harddiskinin seri numarasõnõn tutanağa geçirilme-
diğini söyledi. “Bu ciddi bir usul eksikliğidir”
diyen Metin şöyle devam etti: “Bilgisayar verile-
rine el konulurken aslolan sistemde bulunan
verilerin yedeklenmesi ve bir kopyasının istek
durumunda sanık vekilime verilmesidir. Kop-
ya ya da imaj almak sorunsa bilgisayarın o an-
ki durumunu gösteren hash değerinin alınma-
sıdır. Hash değeri el koyma anında bilgisaya-
rın değeridir ve alındıktan sonra bir müdahale
olursa 2. kez alınan hash değeri aynı olmaz.”
Bilgisayara müdahale tespit edilemiyor
Savcõlarõn onayõna karşõn Balbay’õn bilgisayarõ-
nõn imajõnõn verilmediğini belirten Metin, Bal-
bay’õn bilgisayarõna 1 Temmuz 2008’de el konul-
duğunu ancak kopyalanmasõnõn ve hash değerinin
7 Temmuz 2008’te alõndõğõna dikkat çekti. Metin
şunlarõ anlattõ: “Uzmanlara göre 1 Temmuz ile
7 Temmuz arasında bilgisayarlara yapılan mü-
dahalenin tespit edilmesi mümkün değil. Bal-
bay bu notlara ilişkin ‘3 el değiştirmiş’ dedi.
Balbay, ‘5 Temmuz’da ifade verdim. Bana bilgi-
sayardan notlar soruldu’ dedi. Bunun nasıl oldu-
ğunu bulduk. 1 Temmuz ile 7 Temmuz arasın-
da bilgisayara müdahale edilmiş.”
1 Temmuz 2008’de İstanbul’a getirilen Casper
Marka bilgisayara ilişkin 4 Temmuz 2008’de İs-
tanbul Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü’nde 57
sayfalõk inceleme tutanağõ hazõrlandõğõna dikkat
çeken Metin “Savcı ve mahkemenin atadığı bi-
lirkişi tarafından inceleme yapılır. Kolluk gücü
belgeleri inceleyemez, zarfını dahi açamaz” de-
di. Balbay’õn soruşturmada el konulan bilgisayarõ-
nõn kolluk tarafõndan açõlõp incelenmesinin
CMK’ye aykõrõ olduğunu vurgulayan Metin “Ya-
sa ‘sadece el koyabilir’ diyor. Açıp içine baka-
maz. Bu delil mahkemenin huzuruna steril or-
tamda, el değmeden getirilmemiştir” dedi.
‘Dijital verilere ilişkin soru sorulmasın’
Metin, ceza hukukçusu Prof. Bahri Öztürk’ün
“Türkiye’de suç artık sadece hukuka uygun el-
de edilmiş delillerle ispatlanacaktır. Bunun ku-
ralı istisnası yoktur” görüşlerine dikkat çekerek,
“İddianamede 1. No’lu delil olarak sunulan
notlar ve gizli görüşme kayıtlarından çapraz
sorguda soru sorulmamasını talep ediyoruz”
dedi. Mahkeme heyeti “Balbay’ın avukatlarının
CMK’ye aykırı olarak elde edildiğini iddia et-
tikleri dijital verilere ilişkin çapraz sorguda so-
ru sorulmaması talebini” reddetti. Bilirkişi ince-
lemesinin mahkemenin her aşamasõnda yapõlabi-
leceğin kaydeden heyet kararõnda “Kanuna aykı-
rı delillerin değerlendirilmesinin hükümle bir-
likte karara bağlayacağını” açõkladõ.
Balbay’ın avukatı Metin:
Silmesem
tavana çıkardı
Savcõ Nihat Taşkın,
Balbay’a 1 numaralõ delil
olarak sunulan günlük
notlarõnõn hangi kõsmõnõn
kendisine ait olup olma-
dõğõna ilişkin açõklama
yapmadõğõnõ, savcõlõkta
bu günlüklere itiraz et-
mediğini belirterek “Ye-
ni bir savunma biçimi ile
karşımızdasınız. İtira-
zınızı savcılıkta değil de
mahkemede yapma ne-
deninizi açıklar mısınız”
diye sordu. Balbay, “Sor-
gumu Taşkın yaptı.
1998-2005 dönemine ait
notlarımı günlükler di-
ye önüme koydular. Sor-
maya hakkım yok ama
savcı sorgumda günlük-
leri sordu mu? Hayır.
Belgeleri, gizli çekimi
sordu. Evet görüştüm
dedim. Daha ilk soruda
diyorlar ki ‘C.A, G.E...’
böyle başladığında nasıl
yanıt verebilirim. Bu şe-
kilde sorulunca ucu bu-
cağı belli değil. Toptan
reddedebilirdim ama
aklımda kaldığı kadarı
ile yanıt verdim. Ben
gazeteciyim ve bunların
suç olduğunu düşünme-
dim. Tutuklandıktan bir
hafta sonra medyada
‘Balbay günlükleri’ diye
haberler çıkınca öğren-
dim. Savcılık huzurunda
montaj demedim çün-
kü bütününü görme-
miştim” dedi. “11 yıl ön-
ceki görüşme ile 5 yıl ön-
ceki görüşme arasında
50 sayfa mı olur” diye
soran Balbay, günlük tut-
madõğõnõ yineledi.
Sorgularõnda tedirgin
olduğunu dile getiren
Mustafa Balbay, “Mesle-
ğime halel gelir diye
korktum. Soruları mes-
leğime saldırı olarak al-
gıladım. Benim mesle-
ğim bu kadar görmez-
den gelinemez” dedi.
Medyadan öğrendim
Savcõlõk sorgusu sõra-
sõnda delillerin hukuk dõ-
şõ yollarla elde edildiğini
bilmediğini söyleyen Bal-
bay, “Günlük notlarını
bir hafta sonra medya-
dan, 20 gün sonra id-
dianamede deliller açık-
lanınca gördüm. Sanki
Balbay sadece askerler-
le görüşüyor gibi göste-
riliyor. Görüşmelerimin
beşte biri Ahmet Necdet
Sezer ile. Cumhurbaş-
kanı terörist mi, Cum-
hurbaşkanlığı terör
merkezi mi?” dedi.
Savcõlõktaki sorulara
mahkemede de yanõt ver-
diğini anõmsatan Balbay’a
Taşkõn “İlk ifadede gün-
lükler sorulmadı çünkü
tarafımızdan da bilin-
miyordu. Günlükler bil-
gisayarınızın silinmiş
belgeler bölümünde bu-
lundu. İkinci kez ifade
vermenizin nedeni bu-
dur. Ne zaman sildiği-
nizi hatırlıyor musunuz?
Günlüklerin bir kısmını
silip bir kısmını tuttunuz
mu? Neye göre ayıkla-
ma yaptınız” diye sordu.
Balbay, “Silmeseydim,
ne kadar sağlam bilmi-
yorum ama tavana ka-
dar çıkardı” dedi.
BALBAY’IN ÇAPRAZ SORGUSU
Terör üssü mü aranıyor?
‘BİLGİ SUÇ HALİNE GETİRİLİYOR’
Savcı Pekgüzel, Atilla Uğur’un ve Levent Er-
söz’ün kendisi ile yaptığı görüşmeleri “emir
üzerine” gerçekleştirdiklerinin söyledikleri-
ni belirterek “Size emir hakkında bilgi ver-
diler mi” diye sordu. Balbay, “Emri ben mi
vermişim. MİT Müsteşarıyla da Cumhur-
başkanıyla da Başbakanla da görüştüm. On-
lara kim emir verdi?” dedi. Savcının, “Not-
larında geçen Mehmet İlhan diye biri ger-
çekten var mı” sorusunu Balbay “Kaynakla-
rımı açıklamak zorunda değilim. Bu bizi çok
geriye götürür. Bilgiyi suç haline getiriyor-
sunuz!” diye yanıtladı. İlhan Selçuk ile Şe-
ner Eruygur görüşmesine ilişkin notun ken-
disine ait olup olmadığının sorulması üzeri-
ne Balbay, “Hukuki yollarla elde edilmemiş
delillere yanıt vermek suç olur. Ben bu suça
ortak olmak istemiyorum” dedi.
‘BÜTÜN DARBELERE KARŞIYIM’
Balbay bütün telefon görüşmelerinden suç un-
suru çıkartılabileceğine dikkat çekerek
“Abdullah Gül ile Irak hakkında görüştüm.
Bu Irak’ı işgal edeceğim anlamına mı geli-
yor” deyince Pekgüzel, “Sıra ona da gele-
cek” dedi. Balbay, Kanaltürk, ART, Ulusal
Kanal ve Kanal B’nin birleştirilmesine iliş-
kin telefon konuşmalarının sorulması üzeri-
ne “Ben darbelerin tümüne karşıyım. Tür-
kiye’nin tekrar o ortama girmemesi çabasın-
dayım. Perşembe akşamı koğuşa gittiğimde
gazeteleri okudum ve size gösterebileceğim
yazıları kestim. Kaygılar dile getiriliyordu.
Görevimin başında olsam ben de o kaygıla-
rın içinde olacaktım. Savcının sorduğu ko-
nuşmaların 10 katını yapacaktım. Doğan
Heper ‘Türkiye bölünmeye götürülüyor’ di-
ye yazmış. Heper bölücü mü?” diye konuştu.
Savcõ Mehmet Ali Pekgüzel, İl-
han Selçuk ile bir telefon görüşme-
sinde geçen “CHP Genel Başkanı
Deniz Baykal ile Aralık ayında bu-
luşma” ifadesinde geçen Aralõk bu-
luşmasõnõn ne olduğunu sordu. Bal-
bay şu yanõtõ verdi: “Selçuk başya-
zarımız. İlhan Selçuk ayda bir ya
da iki ayda bir Ankara’ya gelir.
Birçok kesimle görüşürüz. İddia-
nameye kimileri girmiş kimileri
girmemiş. ‘Baykal kapõlarõ açsõn, Sa-
rõgül veya başkasõ yeni parti kurmak
zorunda kalmasõn. CHP kapõlarõ
açarsa Türkiye siyasetinin önü açõ-
lõr’ diye düşünüyordu Selçuk. Bu
konuyla ilgili Baykal ile çay içer-
ken konuştuk.”
Pekgüzel, “Aralık buluşmasına”
ilişkin net yanõt istediğini söyleyin-
ce Balbay, “Yanımda sürekli teyp
ile mi dolaşayım. Bu tür toplantı-
lar yapıyorduk. 5 yıldızlı oteller-
de olurdu, yanımızda korumalar
da olurdu. Ankara’da metreka-
reye 4 toplantı düşer. Bu da on-
lardan biriydi” diye konuştu.
Görüşmenin Kent Otel’de yapõlõp
yapõlmadõğõna ilişkin soruyu Balbay,
kesin olarak hatõrlamadõğõnõ söyle-
di. Pekgüzel’in Selçuk ile arasõnda-
ki konuşmada grup kurulmasõndan
bahsedildiğini söylemesi üzerine
Balbay şunlarõ söyledi: “Bazen
Washington Restaurant’da da bu-
luşurduk. Eğer yeni terör örgütü
yaratılmak isteniyorsa savcı Mül-
kiyeliler Birliği’nde gündüz 3, ak-
şam 5 tane kurar. Tirebolulular
Derneği’nde 2 tane kurabilir, hem
de diplomatları da görüp uluslar-
arası bağlantılı” dedi.
Balbay’õn avukatõ Aydõn Metin
savcõnõn sorularõna yoruma dayalõ ol-
duğu için itiraz etti. İlhan Selçuk’a
bilgi verdiğine, CHP ile bağlantõsõ
olup olmadõğõna ilişkin soruya Bal-
bay, “yok” diye yanõt verdi.
‘İddianamede
yok soruluyor’
Dünkü duruşmada savcõlar Mehmet Ali Pekgü-
zel ve Nihat Taşkın, Balbay’õn notlarõ olduğu
iddiasõyla bazõ bölümleri okuduklarõ sõrada
avukat Aydõn Metin, “İddianameden takip
ediyorum, 1 Mart’tan sonra savcının oku-
duğu bölüm iddianamede yok. Savcı nere-
den soruyor” dedi. Pekgüzel “Hepsi günlük-
lerde var” diye açõklamada bulunurken Metin
“Bu bölümler eklerde ise delillerin tartışıl-
ması anlamına gelir ki buna çok ciddi itira-
zımız var” diye konuştu. Başkan Şengün’ün
“İddianamede var mı” sorusu üzerine Pekgü-
zel “Bölüm bölüm var” dedi. Taşkõn ise, Bal-
bay’õn davanõn sanõklarõndan Atilla Uğur ve
Levent Ersöz ile görüşmesinin gizli kayõtlarõna
ilişkin sorular yöneltti. Balbay, bu konudaki
sorularõ da yanõtladõğõnõ ifade etti. Ancak avu-
kat Mehmet İpek, bu bölümün de iddianame-
de olmadõğõnõ savunarak savcõlarõn sorularõnõ
iddianamedeki sayfa numaralarõnõ söyleyerek
sormalarõnõ istedi. Savcõ Taşkõn ise “Soruları-
mızı sayfaları not ederek hazırlamadık.
Böyle bir yöntem de yok. Zaten belirtildiği
gibi birçok tekrarı yer alıyor” dedi.
İddianamede ‘arama’
Savcõ Taşkõn, Atilla Uğur, Levent Ersöz ve
Balbay görüşmesinin gizli kayõt dökümünün
emekli Orgeneral Şener Eruygur’dan ele geçi-
rildiğini söyledi. Savcõlar, mahkeme heyeti,
avukatlar ve Balbay, soruya dayanak olan ka-
yõt dökümünün iddianamenin hangi sayfasõnda
olduğunu bulmaya çalõştõlar. Bir süre sonra
Başkan Şengün, 845. sayfada savcõnõn soru yö-
nelttiği bölümü buldu.
‘Bizim dışımızdaki görüşmeler’
Savcõ Nihat Taşkõn’õn Cumhuriyet Çalõşma
Grubu’nun Cumhuriyet gazetesinin tirajõnõn
arttõrõlmasõ için çalõşma yaptõğõ ve kõşlalarda
indirimli satõlmasõnõn yollarõnõ aradõklarõna
ilişkin bir soru sordu. Balbay bu soruya şu ya-
nõtõ verdi: “Bunların hiçbirinde Balbay adı
geçmiyor. Bizim dışımızda Cumhuriyet ga-
zetesi ile ilgili yapılan görüşmeler bizi bağ-
lamaz. Ayrıca gazetenin Ankara Temsilcisi
olarak, bir çalışanı olarak gazetenin tirajı-
nın arttırılması yollarını arayabilirim.”