24 Kasım 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CMYB C M Y B 20 KASIM 2009 CUMA CUMHURİYET SAYFA DİZİ 9 D i n l e n i y o r s u n . . . İ z l e n i y o r s u n . . . S u s t u r u l d u n . . . Korku imparatorluğu YARIN: ESKİ DGM SAVCISI METE GÖKTÜRK, TÜRKİYE KAMU-SEN GENEL BAŞKANI BİRCAN AKYILDIZ, YAZAR MUZAFFER İZGÜ 4 Süleyman Çelebi: AKP’nin uygulamaya çalõştõğõ yeni iktidar biçiminin karşõlõğõ diktatörlüktür ‘Toplumablukaaltõnda’ DENİZ TATARER DİSK Genel Başkanõ Süleyman Çelebi, Türkiye’nin karşõ karşõya kaldõğõ en büyük so- runun temelinde Başbakan Recep Tayyip Er- doğan ve AKP hükümeti temsilcilerinin ken- dilerini “salt iktidar” olarak görmelerinin yattõğõnõ belirterek “Tek belirleyen olma is- teği, kendilerini ‘Cihan-õ Âlem’ saymaları ve yeni bir iktidar biçimi uygulamaya çalış- malarının literatürdeki karşılığı çeşitli dik- tatörlük biçimleridir. Mahalle baskısı ve kadrolaşmayla toplum ‘abluka’ altına alın- mıştır” dedi. Çelebi, Yargõtay ve İstanbul Cumhuriyet Başsavcõsõ Aykut Cengiz Engin’in dinlenme- siyle yeniden gündeme gelen kurumlar üzerin- deki siyasi baskõya ilişkin gazetemize değer- lendirmelerde bulundu. Çelebi, siyasi iktida- rõn, muhalefet dinamiklerini peşinen cezalan- dõrma yöntemleri, yargõ üzerinde, medya üze- rindeki ağõrlõğõnõ bariz bir şekilde hissettirdi- ğini belirterek, son günlerde yeniden gündeme gelen “telekulak” olaylarõnõn toplumda gü- vensizlik ve korku yarattõğõnõ söyledi. ‘12 EYLÜL DÖNEMİNDEKİ GİBİ’ Çelebi,“Yargıtay gibi bir kurumun bile dinlemeye alındığı, başsavcıların dinlendi- ği, Danıştay gibi bir kuruma girip silahlı saldırıda bulunulan bir ülkede vatandaş kendini nasıl güvende hissedecektir? Devlet kurumlarındaki aşırı kadrolaşmayı ve ma- halle baskısını da saymadan geçemeyiz. Toplum abluka altına alınmış, farklı dü- şüncelere tahammül kalmamıştır. Farklı düşünenler potansiyel ‘suçlu’ olarak görül- mektedir” diye konuştu. AKP hükümetinin basõn üzerinde sürdürdüğü baskõnõn toplumun farklõ seslerinin duyulmasõnõ engellediğini de ifade eden Çelebi, hükümet politikalarõna kar- şõ oluşturulan “kitlesel eylemlerin” dahi med- yada hak ettiği ilgiyi görmediğini benzer bir medya baskõsõnõn 12 Eylül askeri darbe döne- minde yaşandõğõnõ anõmsattõ. ‘AKP İKTİDARINDAN EMEK VE MESLEK ÖRGÜTLERİNE BASKI VAR’ AKP iktidarõnõn “tek başına yönetme ar- zusu”nun emek ve meslek örgütlerine karşõ baskõ ve müdahaleyi de beraberinde getirdiği- ni söyleyen Çelebi, yurttaşlara “Susma, sus- tukça sıra sana gelecek” sloganõyla ses- lendi. Çelebi, sözlerini şöyle sürdürdü: “Ekonomik Sosyal Konsey gibi sos- yal tarafların, görüş ve önerileri- ni, taleplerini dile getirecekleri platformlar, iktidarın kendi görüşlerini dikte ettiği, keyfe keder toplanan, işlevsiz or- ganlar haline getirilmiştir. Bunun yanında iktidar, kendine muhalif emek ve meslek örgütlerinde kendine yandaş olabile- cek yönetimlerin seçil- mesi için, mevzuat de- ğişikliği yapmak dahil çeşitli girişimlerde bu- lunmakta, bunu bece- remediği örgütler üze- rinde de çeşitli baskı mekanizmalarını dev- reye sokmaktadır. Bu süreçte DİSK ve DİSK üyesi bütün sendikalar anayasa, yasa ve uluslar- arası ILO sözleşmelerine aykırı bir şekilde denetlen- mişler, 100 bin TL’yi aşan vergi cezalarına çarptırılmış- lardır. AKP’li bazı belediyeler- de, işten atma tehditleriyle sendi- ka değiştirme operasyonları düzen- lenmektedir. Çaykur ve Tarım Ba- kanlığı işletmelerinde bizzat AKP’li bü- rokratlar tarafından yapılan benzer ope- rasyonları kamuoyu yakından izledi. 2007, 2008 yıllarında 1 Mayıs’ı Taksim’de kutlamak isteyen DİSK, KESK, TTB ve TMMOB’nin ve üyelerinin karşılaştığı bas- kılar dehşetengiz manzaralarla hafızalarda. 2008 1 Mayıs’ında DİSK binası saatlerce abluka altına alındı, gaz bombalı saldırılara maruz kaldı. Bu durum, sendikal yaşamım- da, ciddi endişeye düştüğüm, can güvenliği kaygısı yaşadığım ender anlardan birisiydi. DİSK Genel Merkezi, gazlı saldırılara ve kötü muameleye ne sıkıyönetim dönemle- rinde ne de 12 Eylül’de uğradı. Dileriz ki, bugün susmaya devam edenler, sustukça sı- ranın onlara geleceği gerçeğini görsünler. Wolfgang Borchert’in ‘Sonra Yapõlacak Tek Şey Var’ şiirinde dediği gibi, bütün bu yaşa- dıklarımıza yüksek sesle ‘Hayõr’ demesini becermeliyiz.” MELTEM YILMAZ Eski Çalõşma Bakanõ Yaşar Oku- yan, AKP iktidarõnõn baskõ, yõldõrma ile eleştiriye olumsuzluk anlamõnda Cumhuriyet tarihinin en olumsuz ör- neklerinden biri olduğuna dikkati çe- kerek, “Bu baskı ve yıldırma politi- kalarının toplumsal olarak işe ya- ramadığını söylemek, şimdilik mümkün değil. Çok sayıda insanın geri çekildiğini, sustuğunu görüyo- ruz. İktidar, tam bir biat istemek- tedir” dedi. Baskõ, yõldõrma, eleştiriye taham- mülsüzlük denilince akla askeri mü- dahale dönemlerinin geldiğini anla- tan Okuyan, sivil dönemlerde de baskõ politikalarõnõn yaşanabileceği- ni AKP iktidarõ döneminin buna ör- nek oluşturduğunu, hatta bu dönem- deki hukuksuzluklarõn 12 Mart ve 12 Eylül dönemiyle kõyaslanabileceğini söyledi. Okuyan, şunlarõ anlattõ: “AKP neden böylesi bir tahammül- süzlük örneği gösterdi diye düşün- düğümüzde, iki noktada odaklaş- mak gerektiği inancındayız: Birin- cisi, iktidar olabilmek ve iktidarda kalabilmenin yolu olarak, ABD ve AB ülkelerinin desteğine ihtiyaç duymaları, bu ihtiyacın sonucunda da, o ülkelerin tavsiye ve telkinleri ile Türkiye’nin dış ve iç politikala- rını şekillendirmeye kalkışmaları. Bu gerçek, BOP, ılımlı İslam isim- lendirmeleri ile Bush döneminin politikalarının peşine takılarak yü- rümeyi, Obama’nın aynı içerik ama daha sinsi politikalarında da görev üstlenmeye amade bir çizgi- de ısrarla yürümeyi getirmiştir. Getirmiştir de, geleneksel İslamcı siyasetlerle ve tabanıyla da bir çe- lişki ortaya çıkmıştır. Bu çelişkinin iç dünyalarında bir suçluluk duy- gusu yaratmış olduğuna eminiz.” ‘İKTİDAR KENDİ ZENGİNİNİ YARATTI’ İkinci bir nedenin de, iktidardaki ekibin içerisinde yer alan yükselen “yeni sınıf” olduğunu belirten Oku- yan, “Bu kesim iktidar gücünü zenginleşme aracı olarak görmek- tedir. Hiçbir kural tanımayan, sı- kıştığı her yerde ihale kanunu baş- ta olmak üzere yasalarla bin bir çeşit yöntem icat ederek oynayan, ne olursa olsun zenginleşen bir ‘yeni sõnõf’. Cumhuriyet tarihinin her döneminde az veya çok yolsuz- luk olayları olmuştur. Ama, bu dö- nemdeki kadar çok ve yoğun bir yolsuzluk, hırsızlık, kamu gücünü kullanarak zenginleşme olayı, hiç- bir iktidar döneminde yaşanma- mıştır. İşte bu tablo da, suçluluk telaşını yaratan ikinci ana damarı oluşturmuştur” değerlendirmesinde bulundu. Okuyan, iktidardakilerin giderek ağõrlaşan suçluluk telaşõ ile kendine güvensizliğin artmasõnõn da, eleştiriye tahammülsüzlüğün artma- sõna ve baskõya neden olduğuna dik- kat çekti. Baskõnõnnedeniiktidarõnsuçlulukduygusu Okuyan, AKP iktidarõ dönemindeki baskõ, yõldõrma ve hukuksuzluğun Cumhuriyet tarihinin en olumsuz örneklerinden biri olduğunu söyledi Medyaya yönelik baskõlara da işaret eden Okuyan, “İlhan Selçuk ne- den yargılanıyor, Mustafa Balbay niçin hâlâ tutuklu, Tuncay Öz- kan niye susturulmaya çalışıldı? Özel görüşmeleri yayımlayan kaç ta- ne gazeteci hapse atıldı da, son olarak Başbakan’ın telefon konuş- malarını yayımlayan gazeteciler apar topar hapse yollandı” sorusu- nu yönelterek, demokrasi ve hukuk mücadelesinin korkularla verilecek bir mücadele olmadõğõnõ belirtti. Okuyan, “AKP’nin gidişi sandıkta ola- caktır. AKP giderken, demokrasimiz, ulusal birliğimiz daha da güç- lenecek, hukuk devletimizin eksiklikleri tamamlanacaktır. Bunun da yolu, siyasi birliktelikten geçmektedir” dedi. MEDYA VE İŞADAMLARI KORKUYOR ‘Piyasalar kaygılı’ LONDRA (ANKA) - İngiliz ekonomi gazetesi Financial Times (FT), Türki- ye’de üst düzey yargıç ve savcıların “telefonlarının dinlenmesi” skandalının piyasaları istikrar konusunda kaygı- landırdığını yazdı. Financial Times’da, Türkiye muha- biri Delphine Strauss imzalı, “Ankara dinlenme tartışmaları konusunda uyarı yaptı” başlıklı haberde, “Ekonomistler, AKP ile laiklik karşıtları arasındaki tır- manan gerginliklerin işareti olan, din- lenme konusundaki gürültünün piya- saları olumsuz etkilediği uyarısını yap- tılar” iddialarına yer verildi. Ergenekon davasında “kökleri İslam”da olan AKP karşıtlığı ile bilinen birçok insan dahil, çok sayıda tanınmış kişinin yargılandı- ğının belirtildiği haberde, dinlemelerin sanık hakları ve gözetleme konusun- daki kaygıları da arttırdığı ifade edildi. “Hukuki bir dayanağı” olduğu için din- lemelerin AKP’nin kapatılması istemli yeni bir davaya yol açmayacağı ileri sürülen haberde, haberlerin yoğunlaş- tığı dönemde borsalardaki düşüşe dikkat çekildi. Haberde görüşü alınan uzmanların dinleme ile ilgili bilgilerin ordu ile hükümet arasında gerginliğe neden olduğu ileri sürülen ihbar mek- tuplarının ortaya çıktığı döneme rast- lamasına işaret eden görüşlerine de yer verildi. “AKP’nin ordu ile olan zor ilişkisinde zaten riskli bir rotayı izlediği bir dönemde dinlenme skandalı, iç si- yasi istikrarın görünümü ile ilgili kaygı- ları arttırıyor” görüşünün dile getirildiği haberde yargının üst düzey görevlile- rinde AKP karşıtlığının hâkim olduğu iddiasında bulunuldu. Haberde, “Yargı ile derinleşen siyasi çatlağın AB katı- lım sürecinde Türkiye için bir öncelik olan yargı reformu planlarını karma- şıklaştıracağı” yorumuna yer verildi. DİSK Genel Başkanı Süleyman Çelebi, siyasi iktidarın, muhalefet dinamiklerini peşinen cezalandırma yöntemleri, yargı üzerinde, medya üzerindeki ağırlığını bariz bir şekilde hissettirdiğini belirterek son günlerde yeniden gündeme gelen “telekulak” olaylarının toplumda güvensizlik ve korku yarattığını söyledi. Çelebi “AKP’nin tek belirleyen olma isteği, kendilerini ‘Cihan-ı Âlem’ saymaları ve yeni bir iktidar biçimi uygulamaya çalışmalarının literatürdeki karşılığı çeşitli diktatörlük biçimleridir” dedi. ‘Telekulak cumhuriyeti’ Haber Merkezi - Alman Süddeutsc- he Zeitung gazetesi ‘Telekulak Cum- huriyet’i başlığıyla verdiği haberinde şöyle yazdı: “Burada gazeteciler önemli görüşmelerde hemen cep te- lefonlarını kapatıyorlar. Gerçi bunun yeterli olmadığını uzmanlar da söylü- yor. Kapalı cep telefonu üzerinden de konuşmalar dinlenebiliyor. Bakkal bile poltikacılara küfredeceği zaman, ön- ce yanında çalışan çırağa cep telefo- nunu verip dışarı gönderiyor, sonra küfrediyor. Ankara’daki Alman Bü- yükelçiliği’nden bir diplomat cep tele- fonunun dinlenmesini engellemek için şarjın çıkarılmasını tavsiye ediyor. Türkiye’nin kendi vatandaşlarının özel alanına girmesi yeni bir şey değil. An- cak yargı mensuplarının dinlendiğinin ortaya çıkmasıyla bu tartışma yeni- den alevlendi. Dinlemelerin arkasında Adalet Bakanlığı var... Adalet Bakanı ellerinde bunun için mahkeme kararı bulunduğunu söyledi. Ama İstan- bul’daki sıradan bir mahkeme Yargı- tay gibi yüksek bir mahkemenin din- lenmesi talimatını verebilir mi? Yeni skandalın yarattığı dalga Türk kamuo- yunu huzursuz etti. Adalet Bakanı, Türkiye de yılda ortalama 70 bin kişi- nin dinlendiğini, bunun Avrupa ortala- masına denk düştüğünü söyledi. Yanlış, çünkü Almanya’da 2008 yılın- da 16 bin 500 kez telefon dinlenmiş.” Şaşırmayın.... ...Şahane memleketten biraz daha manzara aktarayım mı? Aktarayım da gülün. Biliyorsunuz, bir süre önce bir hâkim, TİB’i bastı. Hani şu meşhur din- lemelerin yapıldığı merkez. Zannederim NASA gibi bir yer olmalı, bu kadar ada- mı dinleyebildiğine göre. Neyse, hâkim bey TİB’i bastı ve TİB’in Yargıtay’ın te- lefonlarını dinlediği ortaya çıktı. Ne beklersiniz? Yargıtay suç duyurusunda bulunacak ve TİB yönetimi hakkında soruşturma açılacak değil mi? Siz çok beklersiniz. Soruşturma açıldı ama TİB yöneticileri hakkında değil. TİB’i basıp rezaleti ortaya çıkaran hâkim hakkında. “Sen nasıl olur da milletin huzurunu bozar, yargının kendini kötü hissetme- sine neden olursun” diye herhalde. Du- rumumuz şahane. Yakında katilleri, hır- sızları yakalayan polisler, yolsuzluğu bulan müfettişler de mahkemeye sevk edilirse hiç şaşırmayın. Hırsızlar, katiller ve yolsuzluk yapanlar sevk edilirse o zaman şaşırmak serbest. Fatih ALTAYLI 19 Kasım 2009 / Habertürk Eski Çalışma Bakanı Yaşar Okuyan, iktidar- dakilerin giderek ağırlaşan suçluluk telaşı ile kendine güvensizliğin artmasının, eleştiriye tahammülsüzlüğün artmasına ve baskıya neden olduğuna dikkat çekti.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear