Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
CMYB
C M Y B
20 KASIM 2009 CUMA CUMHURİYET SAYFA
HABERLER 7
DÜZ YAZI
ORHAN BİRGİT
TC Değil Telekulak
Cumhuriyeti
Avrupa Birliği’ne üye adayı ülkemizde, üç yılda
tam 113 bin 270 kişinin dinlendiğini bildiren
gazetenin haberinde bence önemli bir eksiklik
var.
Anayasasında haberleşme özgürlüğünün
güvence altında olmasına karşın 113 bin 270
kişiyi bu güvence dışında tutabilecek kadar gözü
pek bir merak ülkesi haline gelen ülkemiz, acaba
bu yarışmada kaçıncı sırada yer alıyor?
Sorunun kısmen de olsa yanıtını veren bir
Alman gazetesi var, Almanya’da bir yılda 16 bin
500 telefonun dinlendiğini bildirirken, bizde
Yüksek yargıyı da içine alan son dinleme
olaylarını irdeleyen haberini Süddeutsche
Zeitung, “Telekulak Cumhuriyeti” başlığı
altında veriyor.
AKP ve yalaka yardakçıları diledikleri kadar
“Demokratik Açılım”dan söz etsinler. AB’nin
kapısını aralatabilmek amacıyla yapılan bu göz
boyayıcılığını, evin eski sahiplerine
yutturabilmemizin ne denli güç olduğunu,
Süddeutsche Zeitung’un yazarının bir bölümünü
aldığım gözlemleri yeterince ortaya koyuyor:
“Burada gazeteciler önemli görüşmelerde
hemen cep telefonlarını kapatıyorlar. Gerçi
bunun yeterli olmadığını uzmanlar da
söylüyor. Kapalı cep telefonu üzerinden de
konuşmalar dinlenebiliyor. Bakkal bile
politikacılara küfür edeceği zaman önce
yanında çalışan çırağa cep telefonunu verip
dışarı günderiyor. Alman Büyükelçiliği’nden
bir diplomat cep telefonunun dinlenmesini
engellemek için şarjın çıkartılmasını tavsiye
ediyor. (...) Adalet Bakanı, ellerinde bunun için
mahkeme kararı bulunduğunu söyledi. Ama
İstanbul’daki sıradan bir mahkeme, Yargıtay
gibi yüksek bir mahkemenin dinlenmesi
talimatını verebilir mi?..”
Maazallah darbe olmuş olsa..
Yüksek yargıyı da kapsayan dinleme rezaletini
protesto amacıyla 47 Baronun temsilcilerinin,
önceki gün İstanbul’da düzenledikleri yürüyüşün
son aşaması olan Taksim’de bir kışkırtıcı
yalakanın alandaki otellerden birisinden sarkıttığı
“Darbeci Baro” yazılı bezi, aynı akşam TV
haberlerinde izlerken düşündüm:
“Bu kışkırtıcı amaçlı bez parçasında yazılanlar,
gerçekdışı bir iftira değil de, doğruları yansıtan bir
gözlem olsa. Ve maazallah öyle bir darbe yapılsa..
Darbecilerin öncelikli işlerinden birisi haberleşme
özgürlüğümüzü askıya almak olmayacak mı?”
Halkın özgür iradesi ile seçerek iş başına
getirdiği iktidar, farkında olmadan darbecilerin
kullandığı yöntemlere öylesine sarılıyor ki, dış
basın onların bu marifetleri yüzünden bizi
Telekulak Cumhuriyeti olarak isimlendiriyor.
Mahalle bakkalının politikacılara sövme
yöntemleri anlatılıyor. Yabancı diplomatların eski
Demirperde ülkelerinde görev yaparken
başvurmak zorunda kaldıkları önleme usullerinin
günümüz Ankarası’nda yeniden geçerli olduğunu
belirten anekdotlar yazılıyor.
Sadece bu ayıp bile AB yolcusu iktidar
partisinin demokratik açılım masallarını
sıfırlamaya yetecek ölçüdedir.
50’li yılların “fısıltı gazetesi” dönemini de
görmüş geçirmiş bir yurttaş olarak, benden
uyarması:
O ölçü, bu gidişle Abdullah Gül’den Telekulak
Cumhuriyeti Başkanı, Erdoğan’dan Telekulak
Cumhuriyeti Başbakanı diyecek kadar alıp
büyüyebilir.
Eskişehir Valisinin Açıklaması
Sayın Orhan Birgit,
11.11.2009 tarihli yazınızda “Eskişehir’de bir
Erdoğan Valisi” adlı nitelemenizle
başlıklandırdığınız şahsıma ilişkin birtakım
dayanaksız iddia ve yorumları üzülerek okudum.
“İki hafta önce Eskişehir’de yeni atanan valinin
açık sözlülüğünü anlattılar” diye başlayan ve
duyduklarınıza göre temellendirdiğiniz
“anlatılanlar”da; özetle, ziyaretime gelen Saadet
Partililere iktidar oylarını bölmemelerini
söylediğimden hareketle tarafsızlık kurallarına
meydan okuduğum gibi yorumlarda
bulunuyorsunuz.
Size anlatılanlarda bir tek doğru bulunmaktadır:
Eskişehir’e yeni atanmam dolayısıyla birçok
kurum ve kuruluş temsilcileri ve heyetleri gibi
Saadet Partisi Eskişehir Örgütü yöneticilerinden
oluşan bir heyet de “hoş geldiniz” ziyaretinde
bulunmuştur. Ancak, ilgili heyetin 10.03.2009
tarihindeki ziyaretinde, yazınızda belirttiğiniz
şekilde bir diyalog gerçekleşmemiştir.
25 yıllık bir kamu yöneticisi olarak bir valinin
görev, yetki ve sorumlulukları çerçevesinde görev
ifa edebilecek bilinç, bilgi ve birikime sahip
olduğumu düşünüyorum. Doğrusu, uzun bir
bürokrasi geçmişi ve gazetecilik deneyimi olan
şahsınızın anlatılanların gerçekliğini
sorgulamaksızın köşesine taşımasını da
anlamakta güçlük çekmekteyim. Bu nedenle, bu
düzeltinin köşenizde yayımlanmasını rica ederim.
Mehmet Kılıçlar
Eskişehir Valisi
Faks: 0 216 302 82 08 obirgit@e-kolay.net
‘Aziz Nesinlik bilgiler’
İddianamede Aziz Nesin hikâyelerine çağrõşõm
yapacak birçok konu olduğunu ifade eden Bal-
bay, İlhan Selçuk’un gazeteden başkalarõyla
yaptõğõ konuşmalarõn bile kendi bölümüne ya-
zõldõğõna dikkat çekti. Ankara’da beş yõldõzlõ
bir otelde düzenlenen yüksek yargõ mensupla-
rõnõn, emekli askerlerin, akademisyenlerin ka-
tõldõğõ toplantõlarõn gizli toplantõ olarak değer-
lendirildiğini anlatan Balbay, “Katılanların
hepsinin koruması vardır. Polis gözetimin-
de gizli toplantı mı olur. Ankara’da günde
en az 5-6 böyle toplantı yapılır. Her gün ye-
ni bir hükümet kurulur” diye konuştu.
10. Cumhurbaşkanõ Ahmet Necdet Sezer ile
görüşmenin iddianamede suç olarak gösterilme-
sine değinen Balbay, “Bir gazetecinin cum-
hurbaşkanı ile görüşmesi onun gücüdür. Bu-
nun gazetecinin ana suçu haline gelebileceği,
40 yıl düşünsem aklıma gelmezdi” dedi.
HATİCE TUNCER
ÖZLEM GÜVEMLİ
İstanbul 13. Ağõr Ceza Mahkeme-
si’nde görülen 2. Ergenekon davasõnõn
17. duruşmasõ gerçekleştirildi. 53 kişi-
nin tutuklu yargõlandõğõ davaya bir sü-
redir katõlmayan tutuksuz yargõlanan
emekli Orgeneral Hurşit Tolon da ka-
tõldõ. Gazetemiz yazarlarõndan Hikmet
Çetinkaya, Şükran Soner, Ataol Beh-
ramoğlu, Orhan Bursalı, Ümit Zile-
li ve Haber Müdürümüz Hakan Ka-
ra’nõn yanõ sõra Cumhuriyet Okurlarõ da
duruşmayõ izledi. Mahkeme heyeti Baş-
kanõ Köksal Şengün’ün, sorgu ve sa-
vunmasõnõ yapmak üzere sanõk kürsü-
süne çağõrdõğõ Mustafa Balbay, sözle-
rine “Nihayet 9 ay sonra karşınızda-
yım” diye başladõ. Eğitim ve meslek ha-
yatõnõ anlatan Balbay, notlar, belgeler ve
telefon görüşmelerinde halkõ nasõl silahlõ
isyana teşvik ettiğini iddianamede bu-
lamadõğõnõ belirterek “Savcılar bu ko-
nuyla ilgili sorarlarsa yanıt vermeye
çalışacağım” dedi. “Suçlamaları red-
dediyorum” diyen Balbay, “Halkı de-
ğil silahlı isyana teşvik, silahsız isya-
na bile teşvik etmedim. Hükümetle-
rin silahlı isyanla yıkılabileceğine
inanmıyorum, bu düşünceyi benim-
semiyorum. Buna ait bir bulgu çı-
karsa mesleğimi bırakırım” dedi.
“Bu salon dar be, desem, Balbay
darbeden bahsetti, diyecekler nere-
deyse” diyerek iddianameye yönelik
eleştirilerini sürdüren Mustafa Balbay,
şöyle devam etti: “Gazeteci, yaşadığı
çağın tanığıdır. Ama beni tanığı de-
ğil, sanığı yapmak istiyorlar. Notlar
gazetecinin mesleki yatak odasıdır,
belge değeri yoktur. Kendisi için ba-
zı şeyleri anımsamak için tutar o
notları. Kendi notlarımı tekrar ince-
ledim. Orijinal halinde tarih bulun-
mayan notlar sizin önünüze gelince-
ye kadar tarih eklenmiş. Notlarım 2-
3 elden geçirilmiş.”
‘Gazeteciler haber kaynağõnõ
açõklamaya mecbur bõrakõlamaz’
Notlarõnõn delil değeri taşõmadõğõnõ,
kesilip biçilerek oluşturulduğunu söy-
leyen Balbay, Basõn Yasasõ’nõn 12.
maddesinde “Gazeteciler haber kay-
nağı açıklamaya mecbur bırakıla-
maz” denildiğini anõmsatarak mahke-
me heyetinin bunu gündemlerine al-
masõnõ istedi. İlk büyük belgelere da-
yalõ haberciliğini hayali ihracat olay-
larõyla ilgili yaptõğõnõ anõmsatan Balbay,
o günlerdeki adõyla İzmir Devlet Gü-
venlik Mahkemesi’nde dava açõldõğõ-
nõ, tanõk olarak davaya çağrõldõğõnõ
kaydetti. Balbay, “1987’de o iddia-
nameyi hazırlayan savcılar, bugün-
kü iddianameyi hazırlayan savcıla-
rın mantığıyla hareket etseydi, bel-
ki beni de tanık değil sanık sandal-
yesine oturtacaktı. Çok şey biliyor-
sun, demek ki sen de bu organizas-
yonun içindesin diyecekti” diye ko-
nuştu. İki kez siyasete girme teklifi al-
dõğõnõ ancak bunu kabul etmediğini
açõklayan Balbay, “Cumhuriyet ga-
zetesinin bir siyasi partiye yakın
durmasını da doğru bulmadığım
için aldığım teklifi çok yakınlarım dı-
şında kimseye açıklamadım” dedi.
Albay Hasan Atilla Uğur’un sa-
vunmasõnda “Balbay’ın kaydının
alındığından bilgisi yoktu” şeklinde-
ki söyleyeceklerine ekleyeceği bir şey
bulunmadõğõnõ vurgulayan Balbay,
şöyle devam etti: “İddianamenin 985-
989. sayfaları arasındaki bölümde 18
suçlama saptadım. Jandarma Ko-
mutanlığı’nda benim bilgim dışında
kayıt altına alınan görüşmemde Le-
vent Ersöz’ün bana söylediği en kri-
tik cümle ‘İstediğiniz haberi doğrula-
tabilirsiniz.’ Gündemde terör olayları
var, haberimi Tapu Kadastro Mü-
dürlüğü’ne mi doğrulatacağım? Ta-
bii Jandarma’ya doğrulatacağım.”
Namerde boyun eğmemek
Balbay, Jandarma Komutanlõğõ’nda
gizlice çekilen görüntüleri ile ilgili id-
dianamede 3 ayrõ çözüm bulunduğunun
altõnõ çizerek “Birinde ‘ASAM nasõl bir
kurum?’ diyorum. Başka bir yerde bu
‘Aslõ Hanõm nasõl?’a dönmüş” dedi.
Balbay, gizli kayõtlardaki en kritik
cümlesinin “Halkla görüşüyorum,
vatandaşın darbenin en gerekli ol-
duğunu düşündüğü dönem bu dö-
nemdir” dediği bölüm olduğunu dile
getirerek “Sokaktaki vatandaşın dü-
şüncesini dile getiriyorum. Ama id-
dianamenin başka bir yerinde bu
cümle ‘Balbay darbe gerekli diyor’ şek-
line dönüşüyor” dedi.
Balbay, iddianamede, dönemin Cum-
hurbaşkanõ Ahmet Necdet Sezer, Baş-
bakan Abdullah Gül, Dõşişleri Baka-
nõ Yaşar Yakış, MİT Müsteşarõ Şen-
kal Atasagun, Yargõtay Başkanõ Eras-
lan Özkaya, 10 büyükelçi, Maliye
Bakanlõğõ Teftişler Kurulu Başkanõ
ile yaptõğõ görüşmelerin Ergenekon
terör örgütü tarafõndan ayarlandõğõnõn
savunulduğunu ifade etti. Bu görüş-
melerin de “gazetenin borç içinde yüz-
mesi” nedeniyle yapõldõğõnõn savu-
nulduğunu Balbay, “Borç içinde yüz-
mesi, gazetenin gücüdür. Namerde
boyun eğmememizdir. Borçtan kur-
tulmak için aradığımız işbirlikleri, te-
rör örgütü faaliyeti gibi gösteriliyor.
Bize çok teklifler geldi. ‘Yönetimi bi-
ze verin, plazanõn 4 katõ sizin olsun’ de-
diler. Kabul etseydik Cumhuriyet
olamazdık. Sırtımızı holdinge değil
okurlara dayamak istedik” dedi.
Susturmanın parçası
“Bu davada Cumhuriyet gazete-
si öyle bir noktadadır ki hem gaze-
te bombalandığı için mağdurdur
hem de teröristtir” diyen Balbay şöy-
le devam etti: “Cumhuriyet gazate-
sinin terör örgütlerinin hedefi ha-
line gelmesi medyayı susturmanın
bir parçasıdır.”
Daha sonra başkan Şengün tara-
fõndan Balbay’õn savcõlõk ifadeleri
okunmaya başlandõ. Şengün’ün giz-
li ibareli belgelerin hepsi ile ilgili “ay-
nı cevabı veriyorum” ifadesini kul-
landõğõnõ belirtmesi üzerine Balbay,
“Savcıya ‘Ankara’daki habercilerin
hepsinde bu tür belgeler vardõr. Kay-
nağõmõ açõklamak zorunda değilim’
dedim. 4 gündür gözaltındaydım ve
gece yarısı olmuştu. Savcı Taşkın
‘bu tür sorulara yanõtõnõz bu mudur’
diye sorunca ‘Evet’ dedim. Ortaya
yeni belgeler çıkarılacağını bilmi-
yordum. Ben bu belgeleri görme-
dim” diye konuştu. Bugüne ertelenen
davada savcõlõk ifadelerinin okun-
masõnõn ardõndan Balbay’õn çapraz
sorgusuna geçilmesi bekleniyor.
Destek
sürüyor
Balbay ve aydınların Er-
genekon soruşturması
kapsamında tutuklanma-
sına karşı gazetemiz okur-
ları ve çeşitli sivil toplum
kuruluşu yönetici ve üye-
lerinin sürdürdüğü pro-
testo gösterisine dün de
Cumhuriyet’in Şişli’deki
merkez binası bahçesinde
devam edildi. Balbay’ın
Ergenekon davasının
dünkü duruşmasında ifa-
de verdiği saatlerde ger-
çekleşen eylemde, Balbay
ve tüm aydınlar serbest
kalana dek eylemlerin sü-
receği belirtildi. (Fotoğraf:
SERKAN YILDIZ)
G
azetemiz Ankara Temsilcisi,
yazarõmõz Mustafa Balbay, “Gazeteci
olarak yaptõğõm çalõşmalarõn, terör
faaliyeti olarak değerlendirilmesini
reddediyorum” diye konuştu.
B
albay, “Rasgele notlarõ birleştirerek,
hedef doğrultusunda bütünlüğü olan
bir günlükmüş gibi koymuşlar. Benim
notlarõmdan esinlenilerek üretilmiş,
harmanlanmõş, delil olarak sunulmuş” dedi.
İ
ddianamede Cumhuriyet’in mali açõdan
güç durumda olduğuna ilişkin
göndermelere Balbay “Borç içinde
yüzmesi, gazetenin gücüdür. Namerde
boyun eğmememizdir” diye karşõlõk verdi.
2004-2005 arasõnda gazetecilik
nedeniyle 4 ödül aldõğõnõ belirten
Balbay, ödül aldõğõ haberlerin
bugün kendisine ceza olarak su-
nulduğunu vurguladõ. Balbay,
Cumhuriyet gazetesinin Ankara
Bürosu’nun telefonlarõ kendisine
ait telefonlarmõş gibi sorular ha-
zõrlanmasõnõ eleştirerek “Roma
hukukunda suçun kişiselliği
diye bir kavram vardır. Bu
uygulanmazsa, 100 yıl geriye gi-
deriz” dedi.
İddianamede Cumhuriyet ga-
zetesinin terör örgütü gibi göste-
rilmesine tepki gösteren Balbay,
gazetenin demokrasi anlayõşõnõn
en dar olduğu dönemlerde bile
böyle suçlanmadõğõnõ söyledi.
Balbay, bugüne kadar yayõmlanan
23 kitabõndan bazõlarõnõ heyete
takdim ederek suç delili diye id-
dianame eklerine konulan belge-
lerin çoğunu yazdõğõ kitaplarda
yayõmladõğõnõ anlattõ.Balbay,
“Bugünlerde çok tartışılan bir
konu olduğu için ‘Bu GDO’lu
bir iddianame’ diye düşünüyo-
rum. ‘Ne tutturabilirsek’. Bu
durum delil üretmek değil de
nedir?” ifadelerini kullandõ.
Balbay, 1 Temmuz 2008’de
gözaltõna alõndõktan sonra 5 Tem-
muz’de serbest kaldõğõnõ, 19 Ocak
2009 tarihinde bilgisayarlarõnõn
kendisine iade edilmesi istemini
savcõ Nihat Taşkın’õn kabul ede-
rek talimat verdiğini anõmsattõ. 5
Mart 2009’da yeniden gözaltõna
alõndõğõnõ belirten Balbay, ken-
disine “Doğan Avcõoğlu’nu ta-
nıyor musun, Aydõn Doğan’ı
tanıyor musun, Ahmet Necdet
Sezer’le bağlantın nedir” gibi
sorular sorulduğunu anlattõ. Eski
bilgisayarõnda kalan notlara iliş-
kin sorular sorulduğunu belirten
Balbay, savcõ Zekeriya Öz’ün
bilgisayarlardan silinen belgele-
ri geri alan bir programdan ken-
disine bahsettiğini söyledi. Bal-
bay “Eski bilgisayarlardan alın-
mış, planlanmış, yeni bilgisa-
yarıma kopyalanmış, silinmiş.
Kimin bu komployu yaptığını
söyleyemem, ama bunu sizinle
paylaşmak istiyorum” dedi.
Cumhuriyet’te 2006’da bilgi-
sayar sisteminin tamamen yeni-
lendiğini söyleyen Balbay, “2006
yılında sistem yenilenirken not-
larımı iptal ettirdim. O konu-
larda kitap yazdığım için gerek
kalmamıştı. Başka bir bilgisa-
yar karakterinden bilgisaya-
rıma 1.5 dakika içinde kopya-
lama yapılmış” dedi. Balbay,
kendisine atfedilen ve Özden
Örnek’e ait olduğu söylenen
günlüklerle birlikte 2003-2004
yõllarõndaki bir darbe tasarõmõnõn
önemli kanõtõ olarak gösterilme-
ye çalõşõlan notlarõn kendisine
ait olmadõğõnõ vurguladõ. Bal-
bay, dosyalarõn oluşturulma tari-
hi dikkate alõndõğõnda bir salise
içinde onlarca sayfa yazõ yazõl-
dõğõnõn görüldüğüne dikkat çe-
kerek, “Bu mümkün olamaya-
cağına göre, geriye tek bir ola-
sılık kalıyor: Bu notlar orijinal
değildir, olsa olsa bir başka
yerden kopyalanmıştır” dedi.
İkinci Ergenekon davasõnda tutuklu olarak yargõlanan Balbay savunmasõna başladõ
Namerde boyun eğmedik
‘KOMPLO
YAPILDI’
‘BU GDO’LU
BİR İDDİANAME’
Kendi imzasõ ile yayõmlanan 23 Mayõs 2003 tarihli ga-
zetede çõkan “Genç subaylar tedirgin” başlõklõ haberin
darbe planlarõnõn parçasõ olduğu iddialarõna ilişkin de şun-
larõ söyledi: “Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hilmi
Özkök tarafından Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’la
Başbakanlık’taki 1.5 saat süren baş başa bir görüş-
me gerçekleşti. Bütün gazeteciler bu görüşmede ne-
lerin konuşulduğunu doğal olarak
araştırıyordu. Ulaşabildiğim, bana
ulaşan bilgileri haberleştirdim. İkisi
arasında görüşmenin haberi terör ör-
gütü faaliyeti ise o zaman terör örgü-
tü içinde onlar da var. Haberin Cum-
huriyet Çalışma Grubu tarafından
yaptırıldığı iddia ediliyor. Ama id-
dianameye göre, grubun kuruluş tarihi
Aralık 2003. Benim haberim mayısta
yapıldı. Bana kimse bilgi sızdırmadı.
İçeriğini öğrendim, yazdım”
Haberde dönemin kaygõlarõnõ yan-
sõttõğõnõ dile getiren Balbay, “Yıllar son-
ra görüyorum ki yazdığım tedirgin-
likten daha fazlası varmış” dedi. Bal-
bay, haberin ardõndan Özkök’ün ha-
berde doğru noktalar bulunduğunu söy-
lediğini, yalanlamadõğõnõ ifade etti.
Özkök ile zaman zaman sõcak zaman
zaman da soğuk bir ilişkisi olduğunu an-
latan Balbay, şunlarõ söyledi: “Bir
kokteylde onun isteği üzerine 45 da-
kika konuştuk. Of the record dedi.
Beni sevse de sevmese de paylaşma-
dım konuştuklarımızı. Özkök, ken-
disine kimi endişelerin tekliflerin
iletildiğini, kendisinin de bunları
başbakan ile paylaştığını söyledi. Be-
nim haberim de tam buraya oturu-
yor. Ben de endişeleri haber yaptım.
O zaman Cumhuriyet ortalığı karıştırıyor diyenler
şimdi ‘o dönem darbe hazõrlõğõ varmõş, Cumhuriyet de
darbe planlarõ yapõyormuş’ diyorlar”
Balbay, Türk Metal Sendikasõ Başkanõ Mustafa Öz-
bek’i de 2004’e kadar tanõmadõğõnõ anlatarak daha son-
ra birlikte çalõşmalar yaptõklarõnõ söyledi. Balbay, Avrasya
TV’de Emin Çölaşan ile birlikte program yaptõklarõnõ be-
lirtti. Sadece Strateji ekinin sendika tarafõndan yasalar çer-
çevesinde çõkarõldõğõnõ kaydetti. Bir yandan medyayõ yö-
netmekle bir yandan borç batağõ içinde olmakla suçlan-
dõğõnõ söyleyen Balbay, şöyle devam etti: “Ankara’da
birçok gazeteci arkadaşım var. Fikret Bila arkadaşım.
Emin Çölaşan ile program yaptık. Cüneyt Arcayürek
ile her gün mutlaka 1 saat görüşürüz.
İlhan Selçuk başyazarımız. Anka-
ra’ya geldiğinde baş başa mutlaka ye-
mek yeriz. Ondan çok şey öğren-
dim. Görüşmelerimde kısa notlar tu-
tardım.”
Selçuk’a saygı duyarım
İddianamede, İlhan Selçuk’un me-
sajlarõ getirip götürmekle suçlandõğõnõ
belirten Balbay, “İlhan Selçuk’u se-
verim, saygı duyarım. Onun için ge-
rekirse ölürüm ama benim gazeteci-
liğim İlhan Selçuk’tan bağımsızdır”
diye konuştu. Davanõn en mağdurunun
kendisi olduğunu dile getiren Balbay,
“En büyük tedirginliğim, haber kay-
naklarıma karşı mahçup olmaktı” de-
di. Balbay, Şener Eruygur, Hurşit To-
lon, Atilla Uğur’dan bilgi belge aldõ-
ğõnõn iddia edildiğini belirterek “Eruy-
gur’dan Irak ile ilgili belgeler al-
dım. O belge de ‘buyrun 3 belge’ di-
yerek protokolle verilmez. Gazeteci-
nin haber kaynağını açıklamama
hakkı değil görevi vardır” dedi.
Gazetecilere belge ve bilgi gelmesi-
nin mesleki açõdan önemli olduğunun al-
tõnõ çizen Balbay “İddianamede, ga-
zetecinin gücü olabilecek bir şey, ga-
zetecinin suçu olmuş durumda” diye konuştu.
Katledilen Ahmet Taner Kışlalı ile oda komşusu ol-
duklarõnõ anlatan Balbay, “Bana ‘Ehliyet dahi almaya-
caksõn. Sen de hedeftesin’ dediler. Terör örgütlerinin
hedefi olmuş bir gazeteci, karşınıza terörist suçla-
masıyla geliyor. Yazarları bombalı saldırılarda kat-
ledilen gazete, terör üssü yapılıyor” dedi.
BİLGİ VE BELGE GAZETECİNİN GÜCÜDÜR
Koordinasyon
görevi
İddianamede, örgütte üst
düzey kişilerin
koordinasyonunu
sağlamakla suçlandõğõnõ
söyleyen Balbay
“Cumhurbaşkanõ Ahmet
Necdet Sezer, MİT Müsteşarõ
Şenkal Atasagun, o dönem
Genelkurmay İkinci Başkanõ
İlker Başbuğ ile örgütün
koordinasyonunu
sağlõyormuşum. Eğer
Türkiye Cumhuriyeti
Devleti’nin üst düzey
yöneticilerinin
koordinasyonunu bir
gazeteci yapõyorsa, o devlete
yazõk. Veya ne mutlu o
gazeteciye” diye konuştu.
İddianamede “Gazetecilik
faaliyetinin terör faaliyeti
olarak sunulduğunu”
belirten Balbay, “Pervasõzca
saldõrõ. Delil üretilerek
tahammüden suçlama” dedi.
Balbay: Sadece gazeteciyim.