28 Kasım 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CMYB C M Y B 1 KASIM 2009 PAZAR CUMHURİYET SAYFA DİZİ 9 BİTTİ CMYB C M Y B MAHMUT LICALI - 4 - Cumhuriyet - Türk Mucizesi’nin yaza- rõ Turgut Özakman ile kitabõnda ele al- dõğõ cumhuriyet dönemiyle ilgili yaptõğõ- mõz söyleşinin son bölümü ve kitaptan alõntõlar şöyle: - Üçlemeyi yazmadan önce ne düşü- nüyordunuz, amacınıza ulaştınız mı? ÖZAKMAN - Başlangõçta bir üçleme düşünmemiştim. Kitaplarõ ayrõ ayrõ ve ba- ğõmsõz olarak düşünmüştüm. Sonradan bir üçleme yapõlõrsa Çanakkale’yi, Mil- li Mücadeleyi ve Cumhuriyeti yazarsam yakõn Türk tarihinin tümünü önemli bö- lümleriyle anlatmõş olurum kanaatine vardõm. Ben aynõ zamanda üniversite ho- casõyõm. Çocuklarõm liseden geliyorlar, ben onlarla konuşuyorum. Çocuklarõn ya- kõn tarihimiz hakkõnda hemen hemen hiç- bir şey bilmediğini gördüm. Zaten içim de yanõyordu. Doğrusu öğrenilsin diye yazdõm. Ben tiyatro yazarõyõm, senaris- tim. Ben binlerce sahne uydurabilirim. Bu konuda yeteneğim var. Ama hiçbir ki- tabõmda kendimden bir sahne yaratma- dõm. Hepsi belgeye dayalõ gerçek hikâ- yelerdir. Onun için Şu Çõlgõn Türkler 374’üncü, Diriliş 102’nci baskõda. Kor- sanlarõ saymõyoruz bile. Ben amacõma ulaştõğõmõ sanõyorum. Cumhuriyet ile bir- likte bu üçleme tamamlanacak ve gerçek tarihi anlatmõş olacağõm. Atatürk kar- şõtõ da aynõ belgeye bakõyor, ben de ay- nõ belgeye bakõyorum. O uyduruyor, ben uydurmuyorum. Atatürk karşõtlarõ bütün belgeleri almõyor. İngiliz belgelerini okumadan, Meclis’teki tutanaklarõ bak- madan, İstanbul hükümetinin belgeleri- ne bakmadan yazõyorlar. ‘ÖLÜMÜNE KADAR BİR MUCİZE DİYE BAKILDI’ - Özellikle son yıllarda artan bir Ata- türk sevgisi var. Anıtkabir milli bay- ramlarda dolup taşıyor. Siz bunu ne- ye bağlıyorsunuz? ÖZAKMAN - Biz bir kara yõğõn, ku- ru kalabalõk değiliz. Gerçekten bir mil- letsek Atatürk’ü sevmemek zaten eli- mizde değil. Atatürk’ü sevmeyen insanlar kandõrõlmõş ya da yanõltõlmõş olabilirler. Yoksa bir insan vatanõnõ armağan eden bir adamõ saygõyla anmaz mõ? Her gece ailesine dua ederken onun adõnõ da an- mamazlõk edebilir mi? Atatürk’ün ölü- münün arkasõndan çekilen fotoğraflarõ gördünüz mü? Dünyada hiçbir millet bi- zim Atatürk’e ağladõğõmõz gibi ağlama- dõ. Atatürk’ün yaptõğõ inanõlmaz bir olaydõr. Atatürk’e ölümünün sonuna kadar bir mucize diye bakõldõ. Dünyada ülkesini savaşta zafere kavuşturan birçok komutan var. Milletini daha ileri bir top- lum yapmak için çalõşmõş birçok önder de var. Ama yokluk, yoksulluk içinde iki- sini birden başarmõş bir kişi var: Atatürk. Sõfõr imkânla, işgal edilen vatanõnõ kur- tarmõş, emperyalizmi ve yardakçõlarõnõ yenmiş, ülkesini tam bağõmsõz yapmõş, bununla kalmamõş, milletini çağdaşlaş- tõrmak, kadõn-erkek eşitliğini sağlamak, halkõnõ uyandõrmak, kalkõndõrmak için devrimler gerçekleştirmiş, bir doğu ül- kesinde demokrasinin kapõsõnõ açmõş böyle bir önder, bilge, millet atasõ hiçbir ülkenin tarihinde yer almõyor. ‘DÖRT KUŞAK GEÇTİ HÂLÂ SEVİYORUZ’ Başõmõzdan ayrõlõşõndan bu yana 71 yõl, dört kuşak geçmiş. Dünya başka bir dünya olmuş. İklim bile değişiyor. Ama biz Ata- türk’ü hâlâ büyük bir saygõ, sevgi, minnetle ve özlemle anõyoruz. Atatürk bu yok- sul, ilkel, geri, çağdõşõ top- lumu çağa açan, Anadolu aydõnlanmasõnõ başlatan, Türkiye’yi kalkõndõran in- sandõr. Bu nedenle de Ba- tõlõlar genel olarak Atatürk saygõmõzõ ve vefamõzõ an- lamõyorlar. Kavrayamõyor- lar. Tarihlerinde böyle biri yok çünkü. Anlayamayan bazõ yurttaşlarõmõz da var yazõk ki. Çünkü tarihimizi doğru bilmi- yorlar. Bilseler bu haksõzlõğõ ve vefa- sõzlõğõ yapmazlar. - Atatürk yaşadığı dönemde siz de çocuktunuz. Bize Atatürk ile ilgili ya da o dönemle ilgili bir anınızı anlatır mısınız? ÖZAKMAN - Bizim çocukluğumuz- da Atatürk Bakõrköy’e geldi. 5 dakika sonra bütün Bakõrköy, oradaki Viyana Gazinosu önünde toplandõ. Nereden duy- dular, ne çabuk duydular? Çok şükür ben Atatürk’ü gördüm. Hepimiz hemen he- men yoksul çocuğuyduk. Çok zor şartlar içerisindeydik. Fakat çok başõ dik in- sanlardõk. Çünkü sahiden yedi düveli di- ze getirmiş bir milletin çocuğu olmanõn gururunu yaşõyorduk. Bakõrköy’deki İs- tasyon Caddesi’ne dev bir bayrak asõlõr- dõ. Kaldõrõmlardan gitmezdik de bayra- ğõn asõldõğõ caddenin ortasõndan giderdik. Başõmõzõ bayrağa sürtüp geçmek isterdik. Orada Yunan ve Fransõz bayraklarõ asõ- lõydõ. Bir gün senin bayrağõn geri döndü. Bu ne kadar müthiş bir olaydõ. - Kitaplarınızı gençler okusun diye yazdığınızı belirttiniz. Ama 7’den 77’ye her yaştan okuyu- cunuz var. Bunu nasıl değerlendiriyorsunuz? ÖZAKMAN - Her yaş- ta gençlik olur. Gencin ya- şõ olur mu? Kafasõ genç olan herkes gençtir. Herkes tarihini doğru olarak öğ- renmek istiyor. Kitaplara her yaştan kişinin ilgi gös- termesinin nedenlerinden biri bu olabilir. Gençler, Cumhuriyetin ne kadar büyük bir nimet olduğunu anlamak için Afganistan’õ, Irak’õ, İran’õ Pakistan’õ, Emirlikleri, Suudi Arabistan’õ, Suriye’yi Mõsõr’õ, Libya’yõ, Tunus’u Cezayir’i, Fas’õ, Müslüman Afrika’yõ düşünsünler. Cumhuriyetin önünde hazõr bir model yoktu. Yolunu düşünerek, arayarak, de- neyerek açtõ. Şartlardan, ihtiyaçlardan, im- kânlardan, tarihten yararlandõ. Para yok, kredi yok, yetişmiş yeterli sayõda eleman, uzman yok, araç-gereç yok. Osman- lõ’dan borca batõk bir miras kalmõş. O altõn kuşağõn iki gücü vardõ sadece: Akõl ve yurtseverlik. Bu iki güçle yola çõktõlar. Mucizeler yarattõlar. Her şeyi başarabildiler mi? 15 yõla sõğabilecek her şeyi çok fazlasõyla başardõlar. Eksikleri ta- mamlamak sonraki kuşak- lara düşerdi. Sonraki nesiller görevlerini yaptõlar mõ? Bu- nu duygusallõğa, partizanlõ- ğa kapõlmadan dürüstçe sor- gulamamõz gerek. Şunu bil- menizi istiyorum: Bu kitabõ yazarken her şeyden fazla gerçeğe saygõ duydum. Sizlere Cumhuriyet döneminin doğru, gerçek, dürüst, sevgi ve vefa dolu, özenli bir fotoğrafõnõ sunu- yorum. - Önce “Şu Çılgın Türkler”, sonra “Diriliş - Çanakkale 1915”, son olarak da “Cumhuriyet - Türk Mucizesi”ni yazdınız. Okurlara bir okuma sırası tavsiye ediyor musunuz? ÖZAKMAN - Doğrusu birincisi Di- riliştir. İkincisi Şu Çõlgõn Türkler, üçüncüsü Cumhuriyet’tir. Kitaplarõmõ hiç okumayanlara sõralama tavsiyem Diriliş, Çõlgõn Türkler ve Cumhuri- yet sõralamasõna göre okunmasõdõr. - Kasım ayı içerisinde senaryo- sunu yazdığınız “Dersimiz Ata- türk” adlı film de gösterime gi- recek. Filmde Atatürk’ün han- gi yönleri ele alınacak? ÖZAKMAN - İlköğretim ço- cuklarõ için yazdõm. Ama ço- cuklar anne ve babasõyla birlik- te gidebilirler. Atatürk’ün hayatõ var ve Atatürk’ün insan tarafõ- nõ gösteren sahneler var. Ata- türk’ün çocuk sevgisi, öğret- menlere ve doğaya saygõsõ... Bunlarõ anlatan bir film ola- cak. Filmin içinde tartõşma- lõ hiçbir konu yok. ‘TEK FARKI DOĞRU OLMASI’ - Dersimiz Atatürk gösterime gir- meden Can Dündar’ın “Mustafa” ad- lı filmiyle karşılaştırılıyor... ÖZAKMAN - Neyi karşõlaştõrõlacak ki? Senaryonun tamamõnõ bir rejisör, bir yapõmcõlar bir de ben biliyorum. Karşõ- laştõrõlacak bir yanõ yok. Benim de eme- ğimin geçtiği bu filmin öbür filmden tek farkõ doğru olmasõ, gerçeklere uygun ol- masõ. Atatürk’ü doğru, dürüst, sevgi ve saygõyla anlatmasõ... Hiçbir özel yorum yapmadan, gerçekleri zorlamadan ço- cuklarõn anlayacağõ şekilde tartõşmalõ hiç- bir sahne, hiçbir söz yok. Turgut Özakman: Dört kuşak geçti; Atatürk’ü hâlâ seviyor; büyük saygõ, sevgi, minnet ve özlemle anõyoruz ‘Dünyada bir örneği yok’ M. Kemal Paşa, Nuri Conker’i yemeğe çağõrmõştõ. Yemekte barõştan söz edildi. Kesintisiz sekiz yõl sa- vaşõ yaşayan halk sonunda barõşõ tadacaktõ. Barõş key- fiyle söz oradan oraya uçuyordu. Yemekten sonra La- tife yukarõ çõktõ, iki arkadaş baş başa kaldõlar. Eski günleri, Selanik’i, gençliklerini, Çanakkale’yi, birlikte savaştõklarõ Conkbayõrõ’nõ, Milli Mücade- le’nin ilk günlerini konuştular. Lozan görüşmeleri, müttefiklerin oyunbazlõklarõ, İsmet Paşa-Rauf Bey arasõndaki kõrgõnlõklar, bu nedenle hemen her Ba- kanlar Kurulu toplantõsõna katõlma zorunluluğu Pa- şa’yõ yormuştu. Çocukluk arkadaşõ Nuri ile proto- kolsüz, rahat konuşma Paşa’yõ dinlendiriyordu. Latife Hanõm hõzlõ adõmlarla birdenbire aşağõya indi. Sinirli görünüyordu, “Kemal...” dedi, “..Çok geç oldu. Hâlâ oturacak mısınız?” Nuri Conker şaşõrdõ, kõzardõ. Ömrünce böyle bir saygõsõzlõk görmemişti. Latife Hanõm gibi genç bir hanõmõn M. Kemal Paşa’ya adõyla hitap etmesi de tuhafõna gitti: “Affedersiniz Hanımefendi..” Kekeleyerek ayağa kalktõ: “..Kal.. Kalkıyordum zaten.” M. Kemal Paşa buz gibi bir sesle, “Otur Nuri!” dedi. Nuri Conker çaresizlik içinde oturdu. “Nereye gidiyorsun? Daha konuşacaklarımız var.” Latife Hanõm’a baktõ: “Sen yatabilirsin. İyi ge- celer.” Latife Hanõm, bu tarz uyarõlarõ her zaman susa- rak karşõlayan Paşa’dan hiç böyle bir tepki bekle- miyordu. Bocaladõ, gözleri doldu, “Pekâlâ” dedi, “..Ben yatıyorum. Siz istediğiniz kadar oturun.” Fõrlayõp yine yukarõ çõktõ. İkinci devre kadõn erkek Türk seyirci- lerin kulaklarõ sağõr eden haykõrõşlarõ ile başladõ: “Haydi aslanlaaaaar!” Fener takõmõ ikinci devreye fõrtõna gi- bi başladõ. Devre arasõnda moral depo- ladõklarõ, İngiliz karmasõnõ doğru de- ğerlendirdikleri anlaşõlõyordu. Koşmuyor uçuyorlardõ sanki. Seyirciler bayraklarõ sallamaya başladõlar. Stat tutuşmuş gi- bi oldu. 60. dakikada Zeki Rıza tutulmaz bir şut- la eşitliği sağladõ. Gol Fener takõmõnõ da, seyircileri de daha coşturdu. İngiliz kar- masõ bocalamaya başladõ. Sonra o hari- ka dakika geldi. 74. dakika. Zeki Rõza topu biraz sürdü, karşõsõna çõ- kan İngilizi çalõmladõ ve General Har- rington’un hayalini çökerten şutu attõ. Top mermi hõzõyla uçup ağlarõ havalan- dõrdõ. Kaleci topu görmemişti bile. Bin- lerce ağõzdan top patlar gibi bir haykõ- rõş yükseldi: “Goooooooool!” Taksim yõkõlõyordu. Maç Fenerbahçe’nin baskõsõ altõnda so- na erdi. General Harrington kupayõ, takõm kap- tanõ Hasan Kamil Sporel’e verdi. Hasan Kamil Bey kupayõ ağõrbaşlõlõkla aldõ ve seyircilere dönerek havaya kaldõrdõ. Türkler çõldõrdõ. İşgalci İngilizleri destekleyenler ses- sizce kayboldular. “Küçük hanımlar, küçük beyler! Sizler geleceğimizin gülü, yıldızı, talih ışığısınız. Memleketi asıl aydınlağa sizler boğacaksı- nız. Ne kadar önemli, değerli olduğumuzu düşünerek, ona göre çalışınız. Kızlarım, ço- cuklarım, sizlerden çok şey bekliyoruz.” Durdu, sordu: “Çok çalışacaksınız değil mi?” Çocuklar avaz avaz bağõrdõlar: “Söz!” “Arkadaşlarımla birlikte ne yaptıksak sizler için yaptık. Sizin mutluluğunuz, onu- runuz için yaptık. Başınız dik gezin, kimse- nin kulu kölesi olmayın diye yaptık. Bir da- ha bu acı günleri yaşamayın diye yaptık. Ödülümüz sizin temiz, güzel sevginizdir.” Fevzi Paşa’nõn gözleri yaşardõ. Çocuklar sevinç çõğlõklarõ atarak, M. Ke- mal Paşa ile öteki paşalarõn bacaklarõna, ellerine sarõldõlar. ATATÜRK’ÜN LATİFE HANIM’A ÇIKIŞI FENER’İN İNGİLİZ ZAFERİ FİKRİYE’Yİ ÜZEN GAZETE HABERİ Fikriye geç kalmõştõ. Üzerinde sabahlõğõ, boynunda kehribar tespih vardõ. Küçük masada kahvaltõ tepsisi duruyordu. Canõ hiç istemiyor- du ama iyileşmesi için yemesi gerekti. Tam masaya otururken kapõ ne- şeyle açõldõ. Gelen sanatoryumdaki Türk hastaydõ. “Bonjur güzelim. Evden bir sürü eski, yeni gazete yollamışlar. Bi- rinde ilginç bir haber var. Bak.” Gazeteyi uzattõ: “Gazi Paşa İzmirli bir hanımla evlenmiş.” Bir anda dünya taş kesildi. Gazeteyi almak için elini uzatmõştõ, ate- şe değecekmiş gibi korkuyla geri çekti: “Hayır, yooo, hayır!” Kadõn yanlõş bir şey yaptõğõnõ anlamõştõ. Odadan kaçtõ. Fikriye kapõyõ kilitledi. Şiddetle yasaktõ ama artõk önemi yoktu. Bir sigara yaktõ. Sonuna kadar içti. Küçük bir bavulu yatağõnõn üzerine koydu. Ufak tefek eşyalarõnõ düzensiz bir biçimde bavula atmaya baş- ladõ. Hava kararõnca sanatoryumdan kaçacaktõ. İngilizler Nehru ile öteki Hint liderlerini hap- setmişlerdi. Liderler, kaldõklarõ koğuşlarõ Türk zaferi şerefine çiçekli dallarla süslediler. Bu olay Müslüman olmayan sömürgelerde de bağõmsõzlõk ve özgürlük ümidini yerleştirecekti. Tarihin akõşõ değişiyordu. Tunus’un Kairouan şehrinde yaşayan Bouhdi- ba Efendi haberi alõr almaz şükür secdesine ka- pandõktan sonra duaya durdu: “Bize de Mustafa Kemal Paşa gibi bir serdar, Türk ordusu gibi bir ordu nasip et yüce Allahım.” ‘BİZE DE ATATÜRK NASİP ET ALLAHIM’ ‘NE YAPTIYSAK SİZLER İÇİN YAPTIK’ Mustafa Kemal Atatürk son yolculuğuna gözyaşlarıyla uğurlandı.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear