26 Aralık 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CMYB C M Y B SAYFA CUMHURİYET 3 EKİM 2009 CUMARTESİ 6 HABERLER CUMARTESİ YAZILARI ATAOL BEHRAMOĞLU TürkYanıylaŞaşkınOlmak Hülya Avşar savcılık soruşturması sonrasında ad- liyeden çıkışında gazetecilere ilginç bir şey söyle- di. “Bu konu için burada olmaktan Kürt tarafımla gu- rurluyum ama Türk tarafımla son derece şaşkınım” dedi. Bence üzerinde dikkatle durulup düşünülmesi ge- reken sözler. Hülya Avşar bir röportajında söyledikleri nedeniyle savcılığa çağrılmış. Soruşturma konusu olan sözleri şöyle: “Türküm ama bu Kürtleri yok saymak anlamına gelmez. Yıl- larca anayasa değiştirilmiş. Bir kez de onlar için de- ğiştirilsin.” Bu sözlerde savcıyı iligilendirecek ne var diye- ceksiniz. Zaten savcı da soruşturmada Avşar’a bu- na benzer bir şeyler söylemiş. Sanatçı birinin ihbarı üzerine savcılığa çağrılmış. Eh, yaşadığımız ülkede ve yaşadığımız şu zamanda bunda şaşılacak bir şey yok. Herhangi bir alçağın, psikopatın, manyağın, ki- şisel bir düşmanınızın, zihni karıştırılmış herhangi bir yurttaşınızın gidip polise sizin için Ergenekoncudur ya da bölücüdür demesi, sabahın köründe yatağı- nızdan kaldırılıp derdest edilerek Gayrettepe’deki hücrelerden birine atılmanıza yeterlidir. Hülya Av- şar yine de ucuz atlattığı için şükretmeli. Gelelim Avşar’ın adliye çıkışında söylediği sözlere... Kürt tarafıyla gururlu olmasında anlaşılmayacak bir şey yok. Dilimizde “aslını inkâr eden haramzadedir” diye bir söz vardır. Herkesin kendi etnik aidiyetiyle gurur duymasın- dan daha doğal bir şey olamaz. Cümlenin ikinci bölümünde ise iş karışıyor. Hülya Avşar Türk tarafıyla acaba neden şaşkın? Ve bir soru daha: İnsanın birden fazla etnik aidiyeti olabilir mi? Hem Kürt hem Türk nasıl olunuyor? Türkiye’de insanlar etnik aidiyetlerini fazla sor- gulamaksızın, bunu sorun yapmaksızın yaşayıp gi- diyorlardı. Ya da, etnik kökenlerinin dışında ve üstünde, bu ülke insanlarını birleştiren ortak değerler vardı. Ya da kim bilir, belki bize öyle geliyordu... Fakat her ne ise, şimdi durum değişti. Şimdi herkes yedi ceddini araştırmaya koyuldu. Bu nedenle de, bana öyle geliyor ki, şu anda bü- tün Türkler biraz şaşkın. Ülkemizde bilmem kaç tane etnik köken bulun- duğuna göre, demek ki biz, hepimizi birleştiren ulu- sal-kültürel bir aidiyet kavramı olarak düşündüğü- müz “Türk”ten başka her şey, Kürt, Çerkez, Aba- za, Rum, Ermeni, Çingene, Boşnak, Laz, Arap, Sür- yani, Türkmen, Yörük vb. vb. imişiz... Peki, Türk kim? Her ne kadar Başbakanlık makamında bulunan kişi “Türk”lüğü de bu etnik aidiyetler (onun ifadesi ile “alt kimlik”ler) arasında saymakta ise de, yaşa- dığımız coğrafyada, yaklaşık bin yıllık bir süreçte, özellikle de kentleşme-ulusallaşma süreçlerinin ulaşmış olduğu aşamada, birbiriyle az çok karış- mamış etnik aidiyetler bulunabilecek mi? Bütün bu alt kimliklerden ayrıldığında geriye ka- lacak olan “Türk” alt kimliği acaba nedir, kimleri kap- sar, bu sorunun yanıtını bilen var mı? Başbakan’ın kendisi bu yanıtı verebilir mi? Değerli eşinin Arap, kendisinin de yanlış anım- samıyorsam eğer bir başka alt kimlikten olduğunu söyleyen Başbakan, “Türk”lük birleştirici bir üst kim- lik değil de alt kimlik ise, kendisi ve ailesi ile “Türk olmak” arasında nasıl bir bağlantı kuruyor? Biz bir millet (ulus) olduğumuzu sanıyor ve ön- celikle de bu anlamıyla “Türk” olduğumuzu düşü- nüyorduk. Benim, farklı etnik aidiyetlerine de sımsıkı sahip olarak, kendilerine gönül rahatlığıyla Türk diyen, üs- telik gayrimüslim tanıdıklarım var. Onlar bunu yaparken Türkiye’ye ait olduklarını, bu tarihin ve coğrafyanın bir parçası olduklarını, or- taklıkların ayrılıklardan daha fazla olduğunu, “Türk” sözünün etnik bir aidiyetin değil, bir alt kimliğin hiç değil, birleştirici bir üst kimliğin adı olduğunu dü- şünüyorlardı... Şimdi iş değişti... Kendimizi kandırmaya gerek yok... Günümüz Türkiye’si artık “üniter” bir ulus değil, federatif bile değil, etnik aidiyetlerin üst kimlik ye- rine geçmeye başladığı bir süreçte, adına ülke bi- le denemeyecek kozmopolit bir orta malı coğrafyası olmaya ve aşuremsi bir insan topluluğuna dönüş- meye doğru hızla çözülmektedir. Böyle bir ortamda insanların Türk yanlarıyla şaş- kın olmamaları için neden yok. Aslında, böyle bir şaşkınlığı yaşamayanlara şa- şırmak gerekiyor. ataolb@cumhuriyet.com.tr Faks: (0212) 343 72 64 CHP’den koşullu destekANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - CHP ve MHP, Baş- bakan Tayyip Erdoğan’õn DTP’lilerin zorla ifade verme krizinin önlenmesi için anaya- sa değişikliği yapõlmasõ öneri- sini değerlendirdiler. CHP Sözcüsü Mustafa Öz- yürek, dokunulmazlõklarõn ye- ni baştan ele alõnmasõnõ deste- lekleyecekleri vurgulayarak şöyle konuştu: “Sadece 14. maddeye atfı kaldıran bir düzenleme şahsa, kişiye özel bir düzenleme olur ki, bunu doğru bulmayız. Eğer 83. madde değişecekse bunu bü- tünüyle düzenleyelim. Niye yolsuzluk yapan gidip yargı- da hesabını vermesin, niye milletin parasını çalan, iha- leye fesat karıştıran gidip yargıda hesabını vermesin? Fikir suçuyla ilgili düzenle- melerde sorun varsa, onları da düzenleyelim. Elbette si- lahlı kalkışma olmadan, si- lahlı kalkışmayı teşvik etme- yen düşünce açıklaması dü- şünce özgürlüğü kapsamın- dadır. Ama terör faaliyetine kalkışan birisine de doku- nulmazlık tanıyamazsanız. Dokunulmazlıkları yeni baş- tan ele alan düzenleme varsa, konuşuruz, destekleriz. Ama bu olmazsa da, belli kişilere dönük işleyen yargıyı geçer- siz kılmak üzere bir düzenle- me yapılırsa bunu hukuki, doğru bulmayız. Yargı bir karar verdi, bir kanun çıka- ralım, geçersiz kılalım, tavrı doğru değildir. Anayasa gibi bir temel yasanın somut, eşit, herkese uygulanacak şekilde düzenlenmesi gerekir. Ana- yasa değişikliği zaman alır, di- yorlarsa Meclis’te bekleyen bütün dokunulmazlık dosya- larını indirelim, herkesin do- kunulmazlığını kaldıralım, diyoruz.” Özyürek, “Çözüm bulunmazsa, DTP’li vekiller zorla ifade vermeye mi götü- rülecek” sorusu üzerine “Hiç- bir milletvekilinin zorla ifa- deye götürülmesini isteme- yiz” dedi. ‘Tümüyle kaldırılsın’ MHP Grup Başkanvekili Ok- tay Vural ise parti olarak do- kunulmazlõklarõn “güçlendi- rilmesini” değil tümüyle kal- dõrõlmasõnõ istediklerini belir- terek, “Başbakan’a hodri meydan diyorum. Anayasa değişikliği teklifi vermek için yeterli sayıları var. DTP ile birlikte öneriyi imzalasınlar, Meclis’e getirsinler. 367 oyu bulamazlarsa, halkoyuna gö- türmek için de sayıları yeterli. Buyursunlar, halka götür- sünler” dedi. Vural, dokunulmazlõklarõn tümüyle kaldõrõlmasõ için ha- zõrlõklarõ bulunduğunu işaret ederek, buna hükümetin katkõ vermesi çağrõsõnda bulundu. Ancak Başbakan’õn istiyorsa, DTP’liler için halka gidebile- ceğini belirten Vural, bu giri- şimi, “PKK’lileri affetme gi- rişiminin ilk adımı” olarak ni- telendirdi. Vural, “Bu ülkede, insanları karşı karşıya geti- ren ve terör örgütünün pro- pagandasını yapan bir zih- niyetin dokunulmazlıklarını güçlendirmek istiyorsa, bu- yursun yapsın” dedi. ÇİZMEDEN YUKARI MUSA KART musakart yahoo.com Farklı kimliklere karşı hoşgörüsüzlük eğilimi tehlikeli biçimde yükseliyor. Gül’den DTP mesajı ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Cumhurbaşkanõ Abdullah Gül, Azerbaycan’õn Nahcivan Özerk Cumhuriyeti’ne hareketinden önce Esenboğa Havalimanõ’nda açõklamalarda bulundu. Gül, bazõ DTP’lilerin ifade kriziyle ilgili olarak yasal düzenleme yapõlabileceği değerlendirmelerine ilişkin görüşünün sorulmasõ üzerine, “Mahkemeler ve hâkimler mevcut kanunlarõ uygulamakla görevlidir. Mahkemeler yeni yasal düzenleme olursa ona göre hareket ederler” dedi. Çifte standartlı Terör tazminatı İZMİR (Cumhuriyet Ege Bürosu) - Kuşadasõ’nda bir dolmuşta PKK’nin koyduğu bombanõn patlamasõ sonucu yaşamõnõ yitiren İngiliz Helyn Bennett’in ailesi, Türkiye’nin 1 milyon sterlin tazminat ödemeyi kabul ettiğini açõkladõ. Aynõ olayda yaşamõnõ yitiren 3 Türk yurttaşõna ise 70’er bin lira ödendiği öğrenildi. İngiliz aile bu tazminatõ mahkeme kararõyla değil, Türk hükümetiyle yapõlan görüşmeler sonucunda aldõ. Tazminatlar arasõndaki büyük fark “Türkiye’de canõn bedeli bu denli ucuz mu?” tartõşmasõnõ gündeme getirdi. Öğrencilere bildiri cezası ADANA (Cumhuriyet Bürosu) - Çukurova Üniversitesi (ÇÜ) Balcalõ Yerleşkesi’nde Demokratik Gençlik Hareketi üyesi olduklarõ iddia edilen 5 öğrencinin rektörlükçe üniversite yerleşkesinde izinsiz afiş asma, bildiri dağõtma ve imza standõ açmanõn yasaklanmasõna karşõn, bu eylemi gerçekleştirdikleri bildirildi. İfadeleri alõnan öğrencilere, “Kabahatler Kanunu’na muhalefet” ettikleri gerekçesiyle yaklaşõk 2 bin lira ceza kesildiği açõklandõ. Otomatik kapıda sıkışan çocuk öldü İstanbul Haber Servisi- Okuldan evine dönen 4. sõnõf öğrencisi Ramazan Çelik, Emek Mahallesi Söğüt Sokak’ta elindeki su şişesini yere düşürdü. Önünden geçtiği fabrikanõn araç giriş kapõsõndan içeriye yuvarlanan şişeyi almak isteyen Çelik, otomatik kapõnõn kapanmasõ üzerine kapõ ile duvar arasõnda sõkõştõ. Çelik’in olay yerinde hayatõnõ kaybettiği anlaşõldõ. Fabrikanõn güvenlik görevlisi gözaltõna alõndõ. Zorla tutulan 7 kadın kurtarıldı İstanbul Haber Servisi- İnsan ticaretinin önüne geçmek için kurulan “157” numaralõ ihbar hattõna, Özbekistan’dan “temizlikçi ve bakõcõ” olarak getirilen bazõ kadõnlarõn fuhşa zorlandõklarõ bilgisi geldi. 3 evde yapõlan aramada, Özbekistan uyruklu 7 kadõn kurtarõldõ, 5 kişi gözaltõna alõndõ. İptaledildi amasorular yanõtsõzkaldõ MAHMUT LICALI ANKARA - Öğrenci Seçme ve Yerleştirme Merkezi (ÖSYM), Polis Akademisi Meslek Yük- sekokulu’na (PMYO) giriş sõnav sorularõnõn bir cemaate yakõnlõğõyla bilinen dershane tarafõndan dağõtõldõğõ iddialarõ nedeniyle sõnavõ iptal eder- ken sorularõn nasõl ve kim tarafõndan sõzdõrõldõğõ netlik kazanmadõ. ÖSYM Başkanõ Prof. Dr. Ünal Yarımağan, sõnav sorularõnõn merkezin içinden, matbaadan ya da sõnav merkezlerinden sõzdõrõl- mõş olabileceğini kaydetti. ÖSYM tarafõndan 20 merkezde 13 Eylül 2009 tarihinde gerçekleştirilen PMYO sõnavõndan önce dağõtõlan sorularõn ÖSYM’nin içinden mi, sõnav merkezlerinden mi, yoksa matbaada basõm işlem- leri yapõlõrken mi sõzdõrõldõğõ belirlenemedi. So- rularõ çalan kişi ya da kişilerin sorularõ neden ce- maat bağlantõsõ olan dershaneye verdiği de bilin- mezken, ÖSYM konu hakkõnda idari soruşturma başlatõlmasõ için YÖK’e başvurdu. ‘Sızdırılıp sızdırılmadığı kesin değil’ ÖSYM Başkanõ Prof. Yarõmağan sorularõn sõzdõrõlmasõnõn kesin olmadõğõnõ, sõzdõrõldõysa da bunun nasõl yapõldõğõnõ bilmediklerini kaydetti. ÖSYM’nin eline benzer sorularõn sõnavdan 1.5 saat sonra geldiğini belirten Yarõmağan, “Sınav- dan bir gün önce gelseydi yüzde 100 sızdırıldı- ğını söyleyebilirdik. Bu soruları ÖSYM’ye ulaştıranlar soruların sınavın yapıldığı gün- den önce ellerinde olduğunu söylüyorlar” de- di. Sorularõn sõnav tarihinden önce dağõtõldõğõ yö- nündeki iddialarõ ancak savcõnõn tespit edebilece- ğini anlatan Yarõmağan, PMYO sõnavõnda yönel- tilen sorularõn hazõrlanmasõ aşamasõnda ÖSYM içindeki bazõ kişiler tarafõndan çalõndõğõ iddiala- rõyla ilgili olarak da şunlarõ kaydetti: “Sınav so- rularını ÖSYM hazırlıyor. Yapılan soruştur- mada tüm iddialar araştırılacak. ÖSYM’nin içinden sızdırıldığı iddiaları da incelenecek. Matbaadan da sızdırılmış olabilir. Sınav 20 merkezde yapıldı. Sorular bu 20 merkeze iki gün önce gitti; oralardan da sızdırılma olasılı- ğı var. Ama bizim önümüzde bir kanıt yok. Biz şu anda hiçbir şey bilmiyoruz. Açıkcası so- ruların sınavdan önce sızdırıldığını kesin ola- rak söyleyemiyoruz. Sınav saat 11.30’da biti- yor ve saat 10.30’dan itibaren adaylar dışarı çıkabiliyorlar. Deneme sınavı soruları bize 10.30’dan sonra saat 13.00’e doğru geldi. 2.5 saatlik bir süre içerisinde teorik olarak en azından 5-10 öğretmen pekâlâ bu değişiklikle- ri yapabilirler. Sınavdan çıkan adayların so- ruları akıllarında tutarak veya sayfa kopara- rak çıkarmaları da mümkün. Sınav kitapları- nı da inceledik yalnızca bir salondan iki soru kitapçığı eksik çıktı. Bunlar araştırılıyor.” Erçelebi: Kimin sızdırdığı bulunsun DSP Genel Sekreteri Hasan Erçelebi de, yap- tõğõ yazõlõ açõklamada, sõnavõn iptal edilmesinin hükümetin bütün ayrõmcõlõğõna ve partizanlõğõna karşõn devletin dimdik ayakta durduğunun gös- tergesi olduğunu belirtti. Sõnavõn iptal edilmesi- nin yeterli olmadõğõnõ vurgulayan Erçelebi, sõnav sorularõnõ cemaatlere kimin teslim ettiğinin, ilgili devlet makamlarõnca ortaya çõkarõlmasõnõ istedi. İstanbul Haber Servisi - Bos- tancõ’daki çatõşmanõn ardõndan Dev- rimci Karargâh örgütü ile ilgili ha- zõrlanan iddianamede, Vatan gaze- tesi internet sitesinin eski genel ya- yõn yönetmeni Aylin Duruoğlu’nun kullandõğõ sabit telefon ve cep tele- fonu numaralarõnõn görüşme dö- kümlerinde, Ergenekon soruştur- masõ kapsamõnda hakkõnda işlem ya- põlan kişilerle dolaylõ irtibatlarõnõn tespit edildiği öne sürüldü. İstanbul Cumhuriyet Savcõsõ Ka- dir Altınışık’õn, 27 Nisan 2009 ta- rihinde Bostancõ Emanet Sokak’ta “Devrimci Karargâh” terör örgü- tüne yönelik operasyonla ilgili yü- rüttüğü soruşturma ile ilgili hazõr- ladõğõ 17 sanõklõ iddianame, Duru- oğlu’nun örgüt üyeleri ile irtibatla- rõ nedeniyle operasyonlar kapsa- mõnda teknik takibe alõndõğõ kay- dedildi. Duruoğlu’nun evindeki ara- mada ele geçirilen cep telefonu ha- fõza kartõnda yapõlan incelemede ise Duruoğlu’nun elinde poz verdi- ği yüzlük desteler halinde, üzerle- rinde özel bir bankanõn etiketi bu- lunan 250 bin ABD Dolarõ olduğu ve paralarõn önünde çekilmiş fo- toğraflarõnõn bulunduğu öne sürül- dü. Resimlerin tarihinin 4 Şubat 2008 olduğunun belirtildiği iddia- namede, fotoğraftaki paraya dair Duruoğlu’nun bankada hesap akõ- şõna ilişkin kaydõn olmadõğõ, ban- kada da seri numaralarõ tespit edilen fotoğraftaki paralarõn kimlere teslim edildiğine yönelik kaydõn bulun- madõğõna dikkat çekildi. Dolaylı irtibat tespiti İddianamede Duruoğlu’nun gö- rüşme dökümlerinde, Ergenekon soruşturmasõ kapsamõnda hakkõnda işlem yapõlan şahõslar ile dolaylõ ir- tibatlarõnõn tespit edildiği iddia edil- di. Duruoğlu’nun 24 Nisan 2009’da Bostancõ’da polisle girdiği çatõş- mada öldürülen Orhan Yılmaz- kaya ile fiziki takiplerde birlikte gö- rüldüğü, bu görüşmelerde Yõlmaz- kaya’nõn gizliliğe riayet ettiği, bu- luşmalarõn randevulu olup telefon kullanmadõğõ da iddialar arasõnda yer aldõ. İddianamede bulunan “Nisan Bülteni” isimli belgede ise “Doğu Perinçek başkanımızın emirleri” alt başlõğõ ile devam eden maddeler arasõnda Duruoğlu’nun tahliye edil- mesine ilişkin kampanyalara, genç teğmenlerin destek vermesinin is- tenildiği belirtildi. PMYO sõnavõndan önce dağõtõlan sorula- rõn ÖSYM’nin içinden mi, sõnav merkezle- rinden mi, yoksa matbaada basõm işlemleri ya- põlõrken mi sõzdõrõldõğõ belirlenemedi. Ergenekon’la bağlantılı iddiası Örgütün “Bedreddini Hareketi” ile “6 Haziran Hareketi” ve “Devrimci Sol” örgütlerinin birleşmesi sonucu oluştuğu belir- tildi. Örgütün eylemleri internet sitesinden “Devrimci Karar- gâh’a Bağlı Şehit Ongan Müfrezesi” olarak üstlenildiği ifade edilen iddianamede, “Ongan” isimli kişinin 23 Ocak 1990’da İstanbul İMKB binasõna bomba koyarken ölen, Hikmet Kıvıl- cımlı’nõn görüşlerini benimseyen 16 Haziran Hareketi örgütü üyesi olan Bülent Ramazan Ongan olduğu belirtildi. Örgütün bazõ üyeleri ile Yõlmazkaya’nõn PKK/KONGRA-GEL terör ör- gütünün Kuzey Irak’taki Zap Kampõ’nda eğitildikleri belirtildi. ‘ P K K K A M P L A R I N D A E Ğ İ T İ M ’ İstanbul Haber Servisi - Yürüyüş adlõ dergiyi satarken polis kurşunuyla vurulan ve felç kalan Ferhat Gerçek davasõnda bir sanõk polis daha “yalnızca havaya ateş açtığını” ileri sürdü. İki duruşma arasõnda mahkemeye ifade veren sanõk Hasan Bayraktar da önceki duruşmada ağõz birli- ği yapan arkadaşlarõnõ doğruladõ ve “Havaya 2 el ateş ettim, o kadar” dedi. Gerçek’in avukatlarõnõn ise ateş ettiğini itiraf eden polislerin tutuklanmasõ talebi reddedildi. Mahkeme eksikliklerin gideril- mesine karar vererek duruşmayõ erteledi. Yenibos- na’da 7 Ekim 2007’de vurulan ve belden aşağõsõ felç olan 17 yaşõndaki Gerçek için “Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Yasası’na Muhalefet”, “Polise Mukavemet ve Hakaret” ile “Nitelikli Mala Zarar Verme” iddiasõyla 15 yõl hapis cezasõ istenirken onu tekerlekli sandalyeye mahkûm eden 7 polis 9 yõl hapis istemiyle tutuksuz yargõlanõyor. Sanõk polis: Havayaateşaçtõm FERHAT GERÇEK DAVASI Devrimci Karargâh örgütüne ilişkin hazõrlanan iddianamede Duruoğlu’nun görüşmeleri yer aldõ İfade krizi konusunda CHP ve MHP’den ‘dokunulmazlõklar tümüyle kaldõrõlsõn’ önerisi geldi POLİS OKULU SINAVI Adalet Bakanı, Sakık’la görüştü ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Başba- kan Tayyip Erdoğan’õn TBMM’nin açõlõş re- sepsiyonunda verdiği DTP’lilerin ifade verme kriziyle ilgili mesajlarõn ardõndan DTP millet- vekili Sırrı Sakık, Adalet Bakanõ Sadullah Er- gin’le anayasa değişikliğini görüştü. Sakõk, gö- rüşme sonra yaptõğõ değerlendirmede, DTP’li- lerin ifade verme krizini aşmak üzere henüz or- tada net bir proje olmadõğõnõ, formül arayõşõnõn sürdüğünü belirterek “Geçmişte de, 1994’te de böyle bir süreci yaşamıştık. Yapılmak iste- nen değişiklik Anayasa Mahkemesi’nden dönmüştü. Şimdi de aynı duruma gelmemesi için ortak bir zeminde konuşmak lazım” di- ye konuştu. Edinilen bilgiye göre görüşmede Er- gin de, krizin aşõlmasõ için muhalefetin deste- ğine ihtiyaç duyulduğunu belirtti. Öte yandan DTP’nin hukukçu milletvekillerinin de anaya- sa değişikliği üzerinde çalõştõğõ belirtildi. ‘8 milletvekili aranıyor’ DTP’li Hasip Kaplan da, Alman Birliği Gü- nü resepsiyonunda soru üzerine “Hükümet bu konuda çalışma yapacağını açıkladı. Meclis’e gelirse 367 rakamı gerekiyor. DTP ve AKP’nin rakamına 8 milletvekili gerekiyor. Yani dokunulmazlık konusunda vicdani davranacak 8 milletvekili aranıyor” dedi.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear