14 Kasım 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CMYB C M Y B GÜNCEL CÜNEYT ARCAYÜREK Baştarafı 1. Sayfada CHP lideri Baykal, son olayları böyle yorumladı. Başbakan da teröristlerin gelişiyle yaşananların halkta yarattığı tepkiyi kabul ediyor. RTE’nin Pakistan’ı ve İran’ı ziyareti açılım tartışmalarına ara verilmesini sağladı. Bu ara klasik gelişmeler yeniden sahne aldı. Türkiye’nin gündeminde uzun süre yer alan ‘İrticayla Mücadele Eylem Planı’nın “orijinal belgesi bir ihbar mektubuyla birlikte” Ergenekon savcılığına geldi. Savcılık belgeyi Adli Tıp’a gönderdi. Belgenin altındaki imza “Albay Dursun Çiçek’e aittir” yanıtını aldı. Olayın, yasaların emrettiği gibi gizliliğe özen gösterilerek geliştiği sanılırken... ...gelenek bozulmadı; bir subayın yazdığı ve savcılığa gönderdiği ihbar mektubunun tam metni yandaş basına; Taraf’a, Star’a, Bugün’e, Yeni Şafak ve Zaman’a “sızdırıldı”. Gizli kalması gereken belgelerin, bilgilerin, telefon konuşmalarının yandaş medyaya sızdırılması olayları hâlâ esrarını muhafaza ediyor. Adalet Bakanlığı -Mehmet Ali Şahin’in bakanlığı sırasında- bu konuda soruşturma açtı ve İstanbul Savcılığı’ndan sızdırma olaylarının aydınlatılmasını istedi. Bir yığın rakamsal açıklamalar var ortada, ama belgelerin nereden nasıl sızdırıldığına ilişkin bir açıklama yok! Bu durum hem savcılıkta hem de askerde köstebek olduğunu kanıtlıyor. Ne çare savcılıktaki ve askerdeki köstebekler bir türlü saptanamıyor. Örneğin “bir subay” günlerdir aslı aranan belgeyi tartışmalar başlar başlamaz, üstelik “dosyasından çaldığını” açıklıyor. Muhbir subay ihbar mektubunu günlerce savcılığa göndermiyor ve açılım kargaşasının yaşandığı şu sıralar ortaya çıkarılıyor. Darbe tartışmaları yeniden alevleniyor. Tam bu sırada Başbakan RTE’nin Pakistan ziyaretiyle ilgili çarpıcı bir yorum-haberi dün Radikal manşetten verdi. Başbakan’la İslamabad’da bulunan Murat Yetkin; “RTE’nin Pakistan ziyaretinin şifresi”ni açıklıyor. “Şifre” şöyle: “Türkiye Pakistan’da darbeyi önleme derdinde-Pakistan’da darbe an meselesi-Türkiye orduyu vazgeçirip bir ‘ulusal birlik hükümeti’ne destek vermesi için ikna çabalarında-Gilani hükümetinin günleri sayılıyor. Genelkurmay Başkanı Kayani’nin bir darbeyle yönetime el koyması bekleniyor.” Bir köstebek darbe olasılığını -herhalde- Başbakan Gilani’ye duyurmuş; haber yayılmış. Pakistan’dan bizim hükümete ve oradan da Murat Yetkin’e kadar ulaşmış! Bu haber-yorum yalanlanmazsa kimi olasılıklar kendiliğinden gündeme girecek. RTE, Pakistan Başbakanı’na darbe girişimini nasıl engelleyeceğine ilişkin ne gibi önlemler tavsiye etti sorusu güncelleşecek. Oysa bizdeki darbe söylentileriyle Pakistan’daki söylentiler farklı. Bizde zamanın Genelkurmay Başkanı, emrindeki yüksek komutanların darbe hazırladıklarını Başbakan’a bildiriyor. Pakistan’da ise olası darbeye Genelkurmay Başkanı hazırlanıyor. Öyleyse ne yapmalı? “Kardeş” Pakistan’a “kardeşçe” öğütler: Pakistan Başbakanı, Genelkurmay Başkanı ile anlaşmalı. Gilani, Pakistanakon adını vereceği bir mahkeme kurdurmalı. Darbeci mi değil mi araştırmadan ülkede ne kadar Gilani muhalifi varsa... aydın, ilim adamı, gazeteci, yazar... içeriye tıkmalı! İşte o zaman Gilani gönül rahatlığıyla konuşabilir: Pakistan’da demokrasi (tabii bu rejime demokrasi denilebilirse) ancak böyle yaşayabilir, yaşatılabilir! SAYFA 27 EKİM 2009 SALICUMHURİYET 8 HABERLERİN DEVAMI İstanbul B 21 Edirne B 21 Kocaeli B 21 Çanakkale B 22 İzmir Y 22 Manisa Y 24 Aydın Y 24 Denizli Y 22 Zonguldak PB 21 Sinop PB 21 Samsun B 23 Trabzon B 22 Giresun B 22 Ankara B 23 Eskişehir B 22 Konya Y 20 Sıvas Y 20 Antalya Y 26 Adana Y 27 Mersin Y 26 Diyarbakır Y 26 Şanlıurfa Y 29 Mardin Y 22 Siirt Y 25 Hakkâri B 18 Van B 15 Kars B 18 Oslo Y 7 Helsinki Y 9 Stockholm Y 8 Londra B 17 Amsterdam Y 14 Brüksel Y 13 Paris PB 15 Bonn Y 13 Münih Y 12 Berlin Y 13 Budapeşte Y 17 Madrid PB 26 Viyana Y 14 Belgrad Y 16 Sofya Y 17 Roma B 21 Atina Y 21 Zürih B 14 Moskova Y 8 Aşkabat B 20 Astana B - 1 Taşkent B 22 Bakû Y 15 Bişkek B 22 Tiflis Y 16 Kahire B 28 Şam Y 28 Yurt geneli parçalı ve çok bulutlu, Güney ve Kıyı Ege, Akdeniz, İç Anadolu’nun gü- neyi,Doğu Anado- lu’nun batısı ile Güney Doğu Anadolu bölge- leri sağanak yağışlı geçecek. Hava sı- caklığı güney ve iç kesimlerde 3-5 dere- ce azalacak. “Bu görüntüler hoş değil. Herkes kendine gelsin” Cumhurbaşkanı Gül Bey böyle söylüyor. PKK’nin zafer kutlamaları karşısında... Otuz bin insanımız gitmiş, binlerce şehit vermişiz, sayısız gazimiz, gencimiz, yıllardır gözyaşı döken analar, babalar, kardeşler, eşler... Derken barış diye dağdaki insanlara bir bayram kutlaması yaşatmak!.. AKP iktidarının başarısızlığı değilse kimin? Her attığı adımı yanlış, her giriştiği işi bozuk, her atılımı, açılımı, ülkeyi, halkı içinden çıkılmaz batağa sürükleyenler neyin bayramını sunuyor? Barış getirecekmiş, analar ağlamayacakmış, bundan böyle bir daha yaşanmayacakmış kardeşin kardeşe kıyması! Yollarda bombalar patlamayacakmış, baskınlar olmayacakmış, ülke barış içinde yaşayacakmış!.. Böyle dediler, böyle konuştular, böyle bir aldatış havası yaratmak istediler! Hiçbir hükümetin başaramadığı bir işe kalkıştılar, olup biteni daha da karmaşıklaştırdılar... Daha ilk gün Başbakan öfkelendi: “Dikkatinizi bir noktaya çekmek istiyorum. Allah adına bu mudur samimiyet? Sorumluluk sahibi insanlara yakışan bir manzara mıdır o tavırlar? Hangi yüzle milletin karşısına çıkıp biz huzur istiyoruz, biz kardeşliğin pekişmesini istiyoruz, biz sürecin başarıyla sonuçlanmasını istiyoruz, diyeceksiniz? Hangi yüzle çıkıp da samimi olduğunuzu iddia edeceksiniz? Ülkenin bir kesimini rencide ederek, hissiyatını zedeleyerek, kışkırtarak birliği bütünlüğü savunduğunuzu hangi yüzle ifade edeceksiniz?” Otuz-kırk PKK’linin gerilla giysileriyle, Apo bayraklarıyla Türkiye’ye girişi, yargıçların sınıra taşınışı, “Aman Apo mapo demeyin” diye susturup hepsini aklama çabaları bir oyun mu, bir gerçek mi? Açılımcılar kralı Tayyip Bey’in bile daha ilk gün PKK’liler ve onların destekçileri için söyledikleri işte ortada! Bir çıkmaza girmişlerdir... Avrupa’dan gelecekler de İstanbul’da kim bilir hangi kutlama törenleriyle karşılanacaklar? Dağdan sözde barış için inenler bu zafer havası ile Başbakan’ı ve açılımcıları daha çok üzüntülere, daha doğrusu utançlara sokmayacak mı? İpin ucu bir kez kaçtı mı, yeniden yakalamak büyük sorundur... Hemen şu günlerde bir yerlerde bir mayın patlarsa, bir sınır karakoluna bir saldırı olursa! Daha açılımın ertesi günü saldırı başlatılmadı mı, barış uçuşu yapan uçaklarımıza ateş edilmedi mi? Bunlar daha başlangıç... Şehit analarının gözyaşları boşa gitti demek! Türlü sakatlıklarla, acılarla baş başa bırakılan, ellerine üç beş kuruş verilerek bir yana itilen binlerce gazimiz! Halkımız bu bağışlanmaz tutuma karşı susmakla yetinecek mi? Başbakan doğru söylüyor; “ülkenin bir kısmı rencide edilirse, hassasiyet zedelenirse” o ülkede gerçek bir barış kurulabilir mi? Cumhurbaşkanı ise daha ilk günden umudunu yitirmişe benziyor: “Görüntüler hoş değil, herkes kendine gelsin” diyor. Sorun sorun üstüne, Ermenistan’la anlaşma, İsrail’le kavga, bin yıllık kardeş Azerbaycan’dan kopuş, Kürtlerle yakınlık, derken, ipin ucu elden kaçtı... İşte, AKP’nin başarılı politikası; her adımı ülkeyi yeni bir çıkmaza sürüklemek!.. EVET / HAYIR OKTAY AKBAL Nedir Bu Kutlamalar! HATİCE TUNCER İkinci Ergenekon davasõna ba- kan İstanbul 13. Ağõr Ceza Mah- kemesi’nin Beşiktaş ve Silivri’de iki ayrõ heyet ile davalara bak- masõnõn hukuksuzluk olduğu öne sürüldü. Bazõ sanõklar mahke- meyi, “HSYK’nin yetkilerini hile yoluyla gasp etmek” ile suçladõlar. Sanõklar ve avukatla- rõnõn, mahkemenin görevli ve yetkili olup olmadõğõnõn karara bağlanmasõ istemi mahkeme ta- rafõndan “iki heyet kurulmasının HSYK’nin bilgisinde olduğu” gerekçesiyle reddedildi. Orgeneraller Şener Eruygur, Hurşit Tolon, gazetemiz Anka- ra Temsilcisi Mustafa Balbay’õn da aralarõnda bulunduğu 53’ü tu- tuklu 108 sanõklõ 2. Ergenekon da- vasõna devam edildi. Davanõn 9. duruşmasõnõ mühendis olan Ah- met Küçük dõşõnda hepsi hu- kukçu olan CHP milletvekilleri Şahin Mengü, Turgut Dibek, Atilla Emek, Atilla Kart, Birgen Keleş, Halil Ünlütepe, Rahmi Güner, Ahmet Küçük, İsa Gök, Fatih Atay, Malik Ejder Özde- mir, Ali Rıza Öztürk ve Ali İh- san Köktürk de izledi. Tuncay Özkan’õn genel başkanõ olduğu Yeni Partililer ve gazetemiz okur- larõ izleyici sõralarõnõ doldurdu. Tutuklu sanõk eski İstanbul Or- ganize Suçlar Müdürü Adil Ser- dar Saçan, Mahkeme başkanõ Köksal Şengün’ün bulunmadõğõ 12 Ekim 2009 tarihli duruşmada reddi hâkim talebinde bulunduk- larõnõ ve “olağanüstü mahkeme olup olmadığı” konusunda karar verilmesini talep ettiğini anõmsattõ. İddia makamõnõn yasada yeri ol- madõğõ için bu talebin reddi yö- nünde görüş belirttiğini söyle- yen Saçan, İstanbul 13. Ağõr Ce- za Mahkemesi’nde iki heyet oluş- turulduğuna dikkat çekti. CMK’nin çeşitli maddelerini oku- yan Saçan, “Beşiktaş’taki adli- yede daimi bir başkanvekili yargılama yapıyor. Siz de hep buradasınız, bu heyet hiç de- ğişmemektedir. Siz kanuna kar- şı hile yöntemleriyle Adalet Ba- kanlığı, HSYK’nin yetkisini gasp ettiniz” dedi. Mahkeme, heyetin çekilme gibi bir düşüncesi bulunmadõğõnõ açõkladõ. Duruşmanõn öğleden sonraki bölümünde savcõ Mehmet Ali Pekgüzel, iddianamenin genel bölümlerinin okunduğunu ifade ederek “Deliller ve ifalerin at- lanarak sanıklar hakkındaki hukuki değerlendirmelerin” okunacağõnõ söyledi. Eruygur, Tolon ile Balbay, Sinan Ay- gün’ün de aralarõnda bulunduğu İkinci İddianamedeki ilk 13 sa- nõğõn hukuki değerlendirme bö- lümünün okunmasõ tamamlandõ. CHP, HSYK’ye soracak CHP’liler adõna açõklama ya- pan Şahin Mengü, sanõk ve avu- katlarõn İstanbul 13. Ağõr Ceza Mahkemesi’nde iki ayrõ heyet kurulmasõnõn hukuka aykõrõ olup olmadõğõnõn aydõnlatõlmasõnõ is- tediklerini belirterek “Biz de bu konunun usulsüz olup ol- madığını yarın (bugün) Hâkim ve Savcılar Yüksek Kurulu’na taşıyacağız” dedi. GİRESUN ÜNİVERSİTESİ Rektöre asõlsõz ihbar ERDOĞAN ERİŞEN GİRESUN - Yerel seçim- lerden 1 hafta sonra Ergene- kon soruşturmasõ kapsamõnda gözaltõna alõnan, ancak daha sonra serbest bõrakõlan Gire- sun Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Osman Metin Öz- türk’ün makam aracõnda, es- rar hammaddesi olan hintken- eviri taşõndõğõ yönünde ihbar üzerine arama yapõldõ. Yapõ- lan aramada ihbarõn asõlsõz olduğu anlaşõldõ. Giresun Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Metin Öztürk, 29 Mart yerel genel seçimlerinden 1 hafta sonra Ergenekon soruş- turmasõ kapsamõnda gözaltõna alõnmõş, çõkarõldõğõ mahke- mece serbest bõrakõlmõştõ. İstanbul Ha- ber Servisi - 68 kuşağõnõn genç- lik önderlerin- den Deniz Gez- miş’in ağabeyi Bora Gezmiş, dün CHP’ye katõldõ. CHP İs- tanbul İl Baş- kanõ Gürsel Tekin, avukat ve yazar Eşber Yağmurdere- li’nin de CHP’ye katõlacağõ yö- nündeki haberleri doğruladõ. Deniz Gezmiş’in ağabeyi Bo- ra Gezmiş, dün CHP İstanbul İl Başkanlõğõ’nda üyelik formunu doldurarak CHP’ye üye oldu. Gezmiş’e, CHP Parti Meclisi üyesi Berhan Şimşek eşlik etti. Bora Gezmiş, Deniz Baykal’õn Deniz Gezmiş ve arkadaşlarõnõn idam edilişlerinin 36. yõldönümü olan 6 Mayõs 2008’de yaptõğõ ko- nuşmaya işaret ederek “Terör ör- gütü PKK’nin teslim olan üye- lerinin Diyarbakır’da karşı- lanması sırasında yaşananlar bardağı taşıran son damla oldu. Sorumluluk almak, mücadele etmek gerekir. Anavatan Par- tisi’nde görev almama karşın sosyal demokrat çizgimizi kay- betmedik. Bugünler birlik be- raberlik günleri. Bu gidişe ‘dur’ demek için beraber olmak ge- rekir” diye konuştu. Gezmiş’in üyeliğini, parti için onur verici bir katõlõm olarak değerlendiren CHP İstanbul İl Başkanõ Tekin, CHP lideri Baykal’õn 6 Mayõs 2008 konuşmasõnõ “tarihi bir konuş- ma” olarak değerlendirdi. ‘Oylar düştü, askıya aldı’ Şimşek, AKP’nin oy oranõnõn demokratik açõlõm projesinin ve PKK’lilerin karşõlanmasõnõn ar- dõndan yüzde 16’ya düştüğüne, Başbakan Tayyip Erdoğan’õn da anketlerdeki düşüşü görme- sinin ardõndan süreci askõya al- maya çalõştõğõnõ söyledi. Diyarbakır’ın Sur ilçesinde 10 yaşındaki kız çocuğunun takip edildiğini polise bildirmesi üze- rine, yakalanan zanlının kendilerine verilmesi isteğiyle Emniyet Müdürlüğü önünde bir grup toplandı. Emniyet Müdürü Mustafa Sağlam, müdürlüğe gelerek yaptığı konuşmada, “Konu- yu biliyorum. Şahsı gözaltına aldık. Bundan sonrası hukukun işidir. En ağır cezaya çarptırıl- ması için gerekeni yapacağım. Bu konuda bizim de duyarlılığımız çok yüksek. Evinize gidin” dedi. Konuşmanın ardından Çevik Kuvvet ekiplerinin de yardımıyla grup dağıtıldı. (AA) / IŞIL ÖZGENTÜRK Sahi Neyi Kutluyoruz? Baştarafı Arka Sayfada İşte siz böyle bir ülkede yaşõyorsunuz. Üstelik hâlâ aşk, bu ülkede genç yaşlõ din- lemeden insanlarõ baştan çõkarmaya devam ediyor. Bir günlüğüne bütün karamsar düşün- celeri unutalõm. Sürekli, “Bizde hiçbir şey olmuyor”, sürekli, “Bir krizden bir kri- ze sürükleniyoruz” diye söylenmeye bir süre için ara verelim. Bakalõm durum gerçekten bu derece va- him mi? Biz hiçbir şeyi beceremiyor mu- yuz? Yapmayõn, kendimize bu denli hak- sõzlõk yapmayalõm. Bir düşünün.. Cum- huriyet ilan edildiğinde bu ülke çok yok- suldu; ama emperyalist ülkelerin dayattõ- ğõ Osmanlõ borçlarõnõ ödeyip ayakta dur- mayõ bildi. Bu ülkede bir Köy Enstitüleri deneyi- mi yaşandõ ve bu şimdilerde pek çok ül- kede bir eğitim modeli olarak uygulanõyor. O günlerde bina yapacak çivi bile yoktu ama.. biz binalar kurmayõ başardõk, fab- rikalar kurmayõ başardõk! İkinci Dünya Savaşõ’nda çok yoksulduk ama.. Yunanistan’dan ülkemize sõğõnan di- renişçilere elimizdeki son kalan ekmeği de verdik; çayla birlikte üzüm ikram ettik, eli- mizden gelen buydu. Darbelerden geçtik, işkence izlerini içimize gömüp hayata yeniden tutunma- yõ başardõk. Emperyalist ülkelerin tüm oyunlarõna, sağcõ hükümetlerin vatan satmalarõna kar- şõ bu ülkeyi ölesiye sevmeye devam ettik. Bütün oyunlara rağmen, bu ülke bir Alevi- Sünni çatõşmasõna girmedi, bütün oyunlara rağmen bir Türk-Kürt çatõşmasõna girmedi. Kürt’üyle, Türk’üyle ve bin mezhep ve düşünceden olan yurttaşlarõyla bu ülkenin bizim ülkemiz olduğunu hissedip asla bir Yugoslavya olmamayõ başardõk. Yazõmõn başlõğõnõ şöyle attõm: Sahi biz neyi kutluyoruz? Evet biz bu ülkede pek çok şey başardõk, “Tam Bağımsız Türkiye” diye yollara düşenlerin hâlâ hiç de az olmadõğõ bir ülke yaratmayõ başar- dõk. Bunu kutluyoruz.. bu hiç de az bir şey değil. Bir önerim, bu yõl 29 Ekim’de birer fi- dan dikelim ve adõ “Türkiye” olsun. isilozgenturk gmail.com İkinci Ergenekon davasõnõn sanõklarõ dünkü duruşmada İstanbul 13. Ağõr Ceza Mahkemesi’ni suçladõlar ‘HSYK’ningörevlerinigaspettiniz’ EŞBER YAĞMURDERELİ’NİN DE PARTİYE KATILACAĞI AÇIKLANDI Bora Gezmiş CHP’ye katõldõ BAYKAL’IN 6 MAYIS 2008 TARİHİNDEKİ KONUŞMASI “...Türkiye’de 36 yıl önce kurulu düzen, statüko, egemen güçler, bütün acımasızlıklarıyla 3 genç insanı, bir tek kişinin bile canına kastetmedikleri, hiç kimsenin ölümünün sorum- luluğunu üzerlerinde taşımadıkları halde bu 3 genç insanı, Deniz Gezmiş’i, Yusuf Aslan’ı ve Hüseyin İnan’ı idam etti. Bu, bütün toplumumuz için hâlâ derinleşen bir pişmanlık duygusudur. Bütün toplumumuz adına, bu 3 yiğit genç insa- nı, 36 yıl sonra, sevgiyle, dostlukla anmayı görev biliyorum.”Bora Gezmiş. Adalet Bakanlığı: Kusurumuz yok ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Erge- nekon soruşturmasõ kapsamõnda tutuklanan, kanser olmasõna karşõn tahliye edilmeyen, hastalõğõnõn son evresinde tahliye edilmesi- nin ardõndan kõsa bir süre sonra da yaşamõnõ yitiren işadamõ Kuddusi Okkır’õn ailesinin Adalet Bakanlõğõ aleyhine açtõğõ 250 bin TL’lik manevi tazminat davasõnda bakanlõk, kusurunun olmadõğõnõ savundu. Ankara 9. İdare Mahkemesi’ndeki duruşma- ya, Kuddusi Okkõr’õn eşi Sabriye Okkır, avu- katlarõ Devrim Taş ve Gamze Bağcı ile Ada- let Bakanlõğõ temsilcisi katõldõ. Davalõ Adalet Bakanlõğõ’nõn, ölüm olayõnda kusurlu olduğu- nu vurgulayan Bağcõ, “Okkır, sağlıklı olarak cezaevine girdi ve ölmek üzereyken tahliye edildi” dedi. İlgili mevzuat hükümleri gereği tutuklu ve hükümlülerin, yemek, barõnma, sağlõk gibi tüm ihtiyaçlarõnõn Adalet Bakanlõ- ğõ’nõn yükümlülüğü altõnda olduğunu kayde- den Bağcõ, bir tutuklunun hastalanmasõ duru- munda Bakanlõk izin vermedikçe tedavinin mümkün olamayacağõna dikkat çekti. Kuddusi Okkõr’õn rahatsõzlanmasõna karşõn 6-8 ay mua- yeneden geçmediğini, kanser son evresine ge- lene kadar hastalõğõn teşhis edilemediğini an- latan Bağcõ, ölüm olayõnda sorumluluğun ba- kanlõkta olduğunu söyledi. Taş da, Sabriye Okkõr’õn, eşinin ölümüne ilişkin süreci anlattõ- ğõ “Cinayeti Gördüm” adlõ kitabõ mahkeme- ye sundu. Okkõr’õn cezaevinden hastaneye git- mek istediğini ilettiği zaman ile hastalõğõnõn teşhis edildiği zamanki fotoğraflarõnõ karşõlaş- tõran Taş, Okkõr’õn hastalõğõnõn ilerlediği dö- nemlerde, yoğun bakõmda tutulmasõ gerekir- ken cezaevinde antibiyotik verilerek tutuldu- ğunu söyledi. Adalet Bakanlõğõ vekili ise olay- da Bakanlõğõn bir kusuru olmadõğõnõ savundu. KUDDUSİ OKKIR DAVASI Davaya katılımları sorulacak ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Er- genekon soruşturmasõnõ yürüten savcõlar ile Kuddusi Okkır hakkõnda tutuklama kararõ veren hâkimlere ilişkin soruşturma istemini reddeden Adalet Bakanlõğõ işleminin iptali istemiyle açõlan davada, savcõ ve hâkimle- rin, Adalet Bakanlõğõ yanõnda davaya katõ- lõp katõlmayacaklarõnõn sorulmasõna karar verildi. Ergenekon davasõ sõrasõnda cezaevin- de rahatsõzlanan, tahliye edildikten sonra ya- şamõnõ yitiren Okkõr’õn avukatõ Devrim Taş’õn, soruşturmayõ yürüten savcõlar ve tu- tuklama kararõ veren hâkimlere ilişkin soruş- turma açõlmasõ talebini reddeden Adalet Ba- kanlõğõ işleminin iptali istemiyle dava açmõştõ. Ankara 8. İdare Mahkemesi’nin ara kararõn- da, Ergenekon soruşturmasõnõ yürüten savcõ- lar ile Okkõr hakkõnda tutuklama kararõ veren hâkimlerin, bu dava sonucundan etkilenecek- leri belirtilerek bu nedenle davanõn kendileri- ne ihbar edilmesine karar verildi. Ara kararda, bu kişilerin, serbest olmak üzere davalõ Ada- let Bakanlõğõ yanõnda davaya katõlõp katõlma- yacaklarõ konusundaki beyanlarõnõ sunmalarõ için 10 gün süre verilmesi kararlaştõrõldõ. ERGENEKON SAVCILARI Diyarbakır’da linç girişimi
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear