28 Kasım 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CMYB C M Y B PERİHAN ERGUN 19 Ekim günü Irak’ın kuzeyinden çoğunluğu Mahmur Kampı’ndan, 8’i de Kandil’den olmak üzere 34 PKK’li, “Eve Dönüş” ya da etkin pişmanlık yasası denilen TCK’nin 221. maddesinden yararlanarak Habur’dan giriş yaptı. Mülki, idari amirler ve sorgulayıcı savcıyla hâkimler, çadır mahkemelerinde hükümetin emir ve düzenlemeleriyle Silopi’de görevlendirilip beklemedeydiler. En büyük görevi(!) de DTP miletvekilleri, binlerce sempatizanı ve mensuplarıyla karşılama töreninde davulları, allı yeşilli sözde bayrakları, Kürtçe bayram sevincini seslendiren türküleriyle yüklenmişti. Bu gösteride kendilerinden çok emin ve yürekliydiler. Kahramanları PKK üniformaları içinde zafer işaretleriyle el sallarlarken sanki Malazgirt Savaşı’nın galibiyetinden dönüyor gibiydiler. Onlar sevinç çığlıkları atarken gazi ve şehit analarıyla yakınları şehadeti duydukları günden daha acılı sele dönüşen gözyaşlarıyla gömütlerin başında ve meydanlarda kendilerine armağan edilen takdir belgeleriyle madalyaları, günlerdir ‘demokratik açılım’ destanları yazan devlet büyüklerinin suratlarına fırlatırcasına iade ederek isyanlarını simgeliyorlardı. PKK’lilerin ayaklarına götürülen mahkemedeki sorgulamalarında cüretle, “Biz teslim olmaya gelmedik, liderimiz Öcalan’ın emriyle barış için buradayız” demelerine karşın hepsi de aklanıp serbest bırakıldılar. Buna karşın Ergenekon tragedyasıyla sabaha karşı evleri basılarak hayali darbecilik suçlamasıyla aylardır, hatta bazıları da yılardır Silivri tutukevinde suçlarını bilmeden tutulanların içinde memleketi PKK’den kurtarmak için çarpışan komutanlar, dünya çapında ilim adamı unvanında profesörler, rektörler, parti başkanları, gazeteciler diğer ünlüler -ki kamu vicdanında aklanmışlardır- suçları sadece vatanseverlik, laik, demokratik cumhuriyete bağlılıklarıyla muhalefet haklarını kullandıkları için türlü iftiralarla daha ne kadar orada tutulacakları bilinmezken, bebek katilinin emriyle dönüş yapanların “Hoş geldiniz” denircesine salıverilmeleri bilmem ki.. hukukun neresindedir?.. Bir de İçişleri Bakanı Atalay, “PKK’lilerin gelişi açılım sürecinin önemli bir parçası” demez mi? O açılım ki henüz Meclis’e getirilip onayı alınmamış, muhalefet ile halk ikna edilmemiş, bu işlevin yarattığı şaşkınlıkla pişmanlık ortadayken Bakan’ın mutluluğuna şaşmamak elde değil. Biraz önce TV’de haberleri izlerken doğuda şehit yakını olan bir Kürt ailesindeki ana, gözyaşlarıyla “Oğlumun tezkeresine yirmi gün kalmıştı ki kendi yerine tabutu geldi” derken en çok 10 yaşlarında olabileceğini sandığım küçük oğul, zafer gösterilerini kınayarak “O PKK bayraklarının yerinde Türk bayrakları olmalıydı. Ben o zaman bunun barış dönüşü olduğuna inanabilirdim. Abimin PKK kurşunuyla canını yitirmesiyle albayrağımız altında tabutu yerine şerefiyle askerden dönmesini, bizleri kucaklamasını isterdim.Türk bayrağının olmadığı yerde gerçek barış da olmaz” diyen çocuğun içtenlikli duyguları ‘açılım’ sevdalılarına ders olmalı. Bunlar yetmezken bir de YÖK’ün evrensel hukuku altüst eden, hukuk fakültelerinden Roma hukuku kürsülerini kaldırma kararına şaşıp kaldım. Yalnız ben değil tüm hukuk tarihini bilenler de bu karara tepkili. 23 Ekim günlü Milliyet gazetesindeki köşesinde hukuk biliciliğine güvenilen Rıza Tüzmen “Hukuk Eğitimine Roma Hukuku Darbesi” başlığı altında bunun büyük bir aymazlık olduğunu açıklıyordu. Altına imza atılası bu yazının aymazları uyarmasını bekliyorum. İki oğlum da hukuk mezunu olup avukatlık yapmaktadırlar. Öğrencilikleri sırasındaki ders çalışmalarında en uzun zamanı Roma hukukuna ayırıyorlardı. MÖ Roma’da kölelik konusuyla birlikte doğan bu kürsü giderek geliştirilip bütün çağdaş ülkelerde hukukun temel birimi olmuştur. Ulusal TV’de önce Sayın Alev Coşkun sonra da Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Tevfik Özcan bu kürsünün gerekliliğini bütünüyle açıkladılar. Zaten HSYK, konuyu Danıştay’a götürme kararı aldı. YÖK, İslami hukuku seçmeli ders olarak önerirken bununla birlikte laikliğin kökünde de Roma hukuku olduğunu nasıl bilemiyor? Sonuç olarak bu karar yürürlüğe girerse hukukumuzu ortaçağ karanlığına gömer... Bu bunalım getiren gündemler içinde bir de griple savaşırken, hafta sonu Yavru Vatan Kıbrıs’tan gelen, Menekşe köylü, oranın adını da taşıyan Kadın Derneği’nden 15 yoldaşımızla Kadın Haklarını Koruma Derneği Başkanı Av. Gönül İşler’in bürosunda buluştuk. İçten ve sıcak dostluklarla halleşerek çok mutlu olduk. ÇİZGİLİK KÂMİL MASARACI kamilmasaraci@gmail.com TARİHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN (ÇÖPLÜK ÇOCUKLARI) TAYYAR ÖZKAN www.junkidz.com HARBİ SEMİH POROY 27 Ekim Açılım…mış?!. HAYAT EPİK TİYATROSU MUSTAFA BİLGİN hetiyatrosu@mynet.com BULUT BEBEK NURAY ÇİFTÇİ bulutbebek@hotmail.com 27 EKİM 2009 SALI CUMHURİYET SAYFA 15 Altından ayakkabı, Türkiye’de: Emina’nıma yakışır! Madalya Rukiye Gökalp. “Apo’ya madalya öneren f-tipi yazar Mümtazver Türköne de gazoz kapağından bir madalyayı hak etti!” Askerlik Fahri Kaya: “En az üç yıl dağ hizmeti olan ‘barış elçileri’ bedelli askerlikten yararlandırılsın veya Kasımpaşa Deniz Hastanesi’nden ‘testis kanseri’ raporuyla çürüğe çıkarılsın!” Seyyar Soner Önal: “Muhalefete yaranılmıyor; seyyar köfteci oluyor da savcının yargıcın seyyarı niye olmasın? Herkes ekmek parası peşinde!” YağmurDeniz Adli Tıp’tan ‘ıslak imza’ raporu HÜKÜMET “Kürt açılımı”nın altında kalınca eski tezgâh yeniden açıldı; Genelkurmay Başkanı’nın “kâğıt parçası” dediği “AKP’yi ve FG’yi bitirme planı”nın “ıslak imzalı” olanı yalaka medyaya servis edildi. Malum gazete Taraf’a servis edilerek 12 Haziran’da kamuoyuna açıklanan “kâğıt parçası”nın orijinali 30 Eylül’de bir subayın yazdığı beş sayfalık mektupla İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmiş. Savcılığın talebi üzerine İstanbul Adli Tıp Kurumu Fizik İhtisas Dairesi Adli Belge İnceleme Şubesi’nde görevli bir profesör ve iki doktordan oluşan üç adli tıp uzmanı, “belgedeki imzanın el ürünü olduğunun kabulü gerektiği” yolunda rapor vermiş. İstanbul Adli Tıp Kurumu, liberal faşistlerin ve İslamcı faşistlerin siyasi kadrolaşmasıyla, verdiği birçok yalan-yanlış raporla gündemden düşmüyor. Bu durumda insan ister istemez merak ediyor: İhbar mektubu üzerine “ıslak imza” raporu veren üç adli tıp uzmanı, adıyla sanıyla kimdir, bu kişiler ne zaman bu göreve atanmıştır, önceki görev yerleri neresidir; bugüne dek yaptıkları incelemelerde çözdükleri hangi somut konular vardır, siyaset- ticaret-tarikat üçgeninde yer almışlıkları var mıdır? Demokrasi şeffaflık rejimidir; çıkın ortaya! Nazi Almanyası’nda papaz Martin Niemöller’in günlüğünden: “Önce sosyalistleri topladılar, sesimi çıkarmadım; çünkü ben sosyalist değildim. Sonra sendikacıları topladılar, sesimi çıkarmadım; çünkü sendikacı değildim. Sonra Yahudileri topladılar, sesimi çıkarmadım; çünkü Yahudi değildim. Sonra beni almaya geldiler; benim için sesini çıkaracak kimse kalmamıştı.” ARGODA bir söz vardır; “ketenpereye gelmek” diye. Ketenpere hile, dolandırıcılık anlamına geldiği gibi ketenpereye gelmenin anlamı da tuzağa düşmektir. Washington’daki ABD’li Sayın Barack’ın talimatının Çankaya’daki AKP’li Sayın Abdullah tarafından “tarihi fırsat”a dönüştürülmesi ve İmralı’daki Sayın Apo’nun çizdiği “yol haritası” doğrultusunda Başbakanlıktaki AKP’li Sayın Recep’in başlattığı “Kürt açılımı”nda hükümetin de hükümetin yönettiği devletin de ketenpereye geldiği ortaya çıktı! Özetle Türkiye Cumhuriyeti çok kötü bir tuzağa düşürüldü, resmen dolandırıldı! Teröristleri, ayağına savcı ve yargıç gönderip “barış elçisi” muamelesi yaparak karşılayan AKP-FG iktidarının başı, önceleri “daha çok gelsinler; hepsi gelsin” diye nutuklar atarken toplumdan esen sert rüzgârlar üzerine yelkenleri suya indirdi. Cumhuriyet Bayramı’ndan bir gün önce Avrupa’dan “ithal” edilecek “barış elçileri”nin İstanbul’a geliş programını iptal etti. Zaten, İmralı’daki terörist başı da “Ben artık kafile göndermem” diyerek haritasından yan çizmişti. Şu sıra hükümetin başındaki AKP’li ile devletin başındaki öteki AKP’li ketenpereye gelmenin dayanılmaz hafifliği içinde ortalığı sakinleştirmeye çalışıyorlar. Hezimete uğramamak için orta sahada top çevirmeye çabalayan çaresiz futbolcular gibi lafları evirip, çeviriyorlar... Ama nafile... Halk, Recep’in “hazmetme” ve “hazmettirme” planını yırtıp çöp kutusuna attı. Biliyorsunuz; ABD’nin Büyük Ortadoğu Projesi’ndeki eşbaşkanı ve İslam âleminin son halife adayı Fatih Sultan Recep, Cumhuriyet Bayramı’nda Amerika’ya davetliydi... Hazret, Washington’daki ABD’linin huzuruna çıkacak; “çalışma toplantısı bayramı”na katılacaktı! Kısa bir “mola” aldılar, ziyaret Aralık başına ertelendi. Bu kısa “mola”dan sonra hiç kuşkusuz piyasaya yeni “hazım reçeteleri” sürülecek. Hazret-i Recep iki hamaset şiiri okuyup, birkaç damla gözyaşı döküp, şehit çocuklarına oyuncak bebek ve gofret dağıtıp “görev”ini yerine getirmek için var gücüyle çabalamaya devam edecek ama... Bu halk, ketenpereye gelmiş birinin ketenperesine bir daha asla gelmeyecek! Ketenpere SESSİZ SEDASIZ (!) GÖRÜŞ BEDRİ BAYKAM Sanatçıların Yok Sayıldığı Ülkede ‘UPSD Yasa Tasarısı!’ Geçen hafta başkanı olduğum UPSD (Uluslararası Plastik Sanatçılar Derneği) Türkiye Ulusal Komitesi olarak, Yönetim Kurulu üyelerimizle beraber bir basın toplantısı yaptık ve “Güzel Sanat Eserlerinin ve Eser Sahiplerinin Desteklenmesi ve Korunması” hakkında oluşturduğumuz yasa taslağını kamuoyuna ve üyelerimize duyurduk. On aydır yasal danışmanımız Sn. Av. Hatice Doğan’la beraber sürdürdüğümüz bu çalışmayla, yıllardır fazlasıyla ihmal edilmiş, hatta yok sayılmış Plastik Sanatlar alanında süregelen boşluğu doldurmak ve sanatçıların sahipsiz olmadıklarını göstermek istedik. Bu taslak, tabii ki bir nihai yasa metni değil. Yalnız TC. Kültür ve Turizm Bakanlığı’na, onun aracılığıyla tüm parlamentoya sunulan sanatçıların sesi. Doğal olarak bu taslak için, Ana Muhalefet Partisi’nden de destek isteyeceğiz. Peki, bizler saf ve ülkeyi tanımayan insanlar mıyız? Yani Atatürk ve İnönü’nün ölümünden sonra hiçbir devlet adamının sanata ciddi şekilde eğilmemiş olduğu, hâlâ devletin tek modern sanat müzesi bile dikememiş olduğu bir Türkiye’de, sanatçıların bu yasa tasarısı taslağını ortaya koymuş olmaları, sanki her şeyi değiştirecek miydi? Geçen hafta hükümetin bankalara da duyurduğu “KOSGEB” tarafından destek verilecek işletmelerin sektörleri genelgesinde, bu uygulamanın “dışında” kalması gereken alanlar arasında, bakın neler yer aldı: ‘‘Sinema filmi, video yapım, çekim sonrası faaliyet ve gösterimi”, “Ses kaydı ve müzik yayıncılığı”, “Gösteri Sanatları ve onları destekleyici faaliyetler”, “Sanatsal yaratıcılık faaliyetleri ve sanatsal işletmeler”(!) İşte Türkiye böyle net çizgilerle “sanata destek vermeme”yi teminat altına(!) almaya çalışan bir ülke konumundayken, bu taslağın parlamentoda ne kadar şansı olabilir diye soruyor insan! Bunun da tek yanıtı var aslında: En uygun olmayan koşullarda bile, her şeyden önce adım atarken “niyet etmek” lazım. Peki, taslakta özetle neler var? Dört-beş ana başlığa ayırabiliriz aslında önerilenlerin ruhunu: - Yurtdışında açılacak sergiler için sanatçıların masraflarının yarısının TC. Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından karşılanması, tüm sanat eserlerinin yurtdışı giriş-çıkışlarının tarihi eser olmadıklarının kanıtlanmasıyla bu kategori dışında tamamen serbest bırakılması, her türlü bürokratik zorluğun terk edilmesi. - Genç sanatçılara çalışıp yaşayabilecekleri işlikler açılması, onlara bu ilk sanat yıllarında, sanat eseri karşılığı maddi destek verilmesi, onlarla ilgili ödüllü büyük sergiler düzenlenmesi ve ciddi tutarlar karşılığında bu yapıtların devlet koleksiyonuna alınması. - Gerek yaşlı ve desteğe gereksinimi olan sanatçılara, gerek tüm sanatçılara sosyal güvenlik sağlanması, yaşlı sanatçıların tahsis edilecek Sanatçı Konuk Evleri’nde kalabilmeleri, - Yeni yapılan her büyük kurumsal binada, bina değerinin yüzde 2’si oranında sanat eseri satın alınması ve bu eserlerin bir kurul tarafından belli üst kriterlerle saptanması… Tüm sanatçıları kapsayan ödüllü dev sergiler yapılması ve Devlet Sanat Koleksiyonu’nun ciddi ele alınması. - Piyasaya yapılan müdahalelerle sanatta KDV’nin indirilmesi, müzayede evlerinin sanatçıların değerleriyle tek yanlı ve keyfi olarak oynayamaması, sanatçıların ikinci el ve sonrası satışlardan yüzde 5 telif hakkı almaları, - Tüm kurulların oluşumunda, TC. Kültür ve Turizm Bakanlığı, UPSD, Eleştirmenler Meslek Örgütü AICA, akademisyen ve küratörlerin beraberce yer alması ve böylece dengeli ve konuya hâkim, gerçek yetkili kişilerle tüm kararların alınması. Yasa Tasarısı Taslağı’nı hazırlarken, konuyu özellikle kısa ve anlaşılır tuttuk. Şimdi bu konunun takipçisi olmak herkesin görevi. bedri.baykam@gmail.com www.bedribaykam.com BULMACA SEDAT YAŞAYAN SOLDAN SAĞA: 1/ İstanbul’daki Or- taköy Camisi’nin bir başka adõ. 2/ Kimliği belirlene- meyen uzay cisim- lerine verilen ad... Binicilikte atõn ba- yağõ yürüyüşüne ve- rilen ad. 3/ Özellik- le “Mevsimler” ad- lõ konçertosuyla ün- lü İtalyan besteci. 4/ Gizli görevli... Yapõt. 5/ İlgi eki... Adõya- man’õn bir ilçesi... Tantal elementinin simgesi. 6/ Kirli... Eski dilde kapõ. 7/ Düğme deliği... Aynõ er- kekle evli olan kadõnlarõn birbirine göre olan adõ. 8/ Geometrik cisimlerin nitel özelliklerini ve bağõl ko- numlarõnõ, biçim ve bü- yüklüklerinden ayrõ olarak alõp inceleyen geometri dalõ. 9/ Kõsa ve hafif bir tüfek. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Güneşe bakarak namaz vakitlerini bildiren kimse. 2/ Kâ- ğõt ya da metal para üzerindeki kafa resmi... Gemileri, fark- lõ iki su düzeyinin birinden öbürüne aşõrmak için yapõlmõş ara havuz. 3/ Gökova Körfezi’ne verilen bir başka ad... Çin ve Kore müziğine özgü bir tür lavta. 4/ Hastalõk etkenle- rini zararsõz duruma getirmek için vücudun çõkardõğõ mad- de. 5/ Şube, kol... Akõl... Bir nota. 6/ İslam hukukunda dul bir kadõnõn yeniden evlenmesi için beklemesi gereken sü- re... Afrika’da yaşayan bir antilop. 7/ Umutsuzluktan do- ğan karamsarlõk... Patlamalõ motorlarda gazõ tutuşturma- ya yarayan elektrikli aygõt. 8/ Bir gõda maddesi... Seyrek dokunmuş bir tür kumaş. 9/ Hõsõm. 1 2 3 4 5 6 7 8 9 1 2 3 4 5 6 7 8 9 M İ Z İ T R A U A N E M İ R A F N İ L L E D R O Y V A K V A K O B E L İ S K Ç K İ U Ş İ M A S E M E N D E R S E B E N A K I A T E L E M E K 1 2 3 4 5 6 7 8 9 1 2 3 4 5 6 7 8 9
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear