Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
CMYB
C M Y B
SAYFA CUMHURİYET 25 EKİM 2009 PAZAR
4 HABERLER
DÜNYADA BUGÜN
ALİ SİRMEN
Erol Güney’in Kedisi
Sevgili,
“Çıkar mısın bahar günü sokağa
İşte böyle olursun
Böyle yattığın yerde
Düşünür düşünür
Durursun”
Orhan Veli, yakın dostu, Tercüme
Bürosu’ndan arkadaşı Erol Güney’in, gebe
kalan kedisi Edibe için yazmıştır yukarıdaki
“Erol Güney’in Kedisi” şiirini.
Onlar, Melih Cevdet, Orhan Veli, Oktay
Rifat, Sabahattin Eyüboğlu, Erol Güney ve
diğerleri... Onlar sözcük şövalyeleri, 20. yüzyıl
Türk Rönesansı’nın beyleri...
Evet ya Türk Rönesansı!.. Geriye yapıtları
kalmamış olsa kimse, bugünkü halimize
bakarak, yirminci yüzyılın ilkyarısında bir Türk
Rönesansı yaşadığımıza inanmaz...
Yüzyılın başında (1914) Odesa’da doğmuş
olan Michel Rottenberg’in, çocukken ailesiyle
göçtüğü Türkiye’de Erol Güney olup Anadolu
halkına çeviri yoluyla değerli eserler
kazandıracağını, dönemin efsane Milli Eğitim
Bakanı Hasan Âli Yücel ile dostluk kuracağını
kim düşünebilirdi?
Erol Güney de kendisini Gaziantep’te felsefe
öğretmenliği için sakıncalı bulan ama sonra
ülkenin önde gelen aydınlarından biri haline
gelmesinin önünü tıkamayan Türkiye’yi bir gün
terk edeceğini, uzun verimli ömrünü 2009
Ekimi’nde İsrail’de tamamlayacağını hiç
düşünebilir miydi dersin?
Şu insan yaşamı, kimi zaman kaç
metamorfozu sığdırabiliyor içine...
Tanımak onurunu duyduğum Erol Güney’i
gördüğüm zaman utanç kaplamazdı içimi,
çünkü bilirdim ki, ne olursa olsun, burası
ikimizin de yurduydu; keyfiyle, onuruyla,
utancıyla, her şeyine ortaktık onun.
Onun için, ayrıldığından beri Türkiye, “orada
bir toprak var uzakta, gitmesek de kalmasak
da, o toprak bizim vatanımızdır” idi...
Erol Güney’in başından geçenler, bana
politikalarını onaylamadığım İsrail’e başka bir
gözle bakmayı öğretmiştir.
Türk Rönesansı’nın bu topraklar üzerinde
yeşermeye başladığı yıllarda bile, Musevi
kökeni dolayısıyla ona Gaziantep Lisesi’nin
felsefe hocalığının yolunu tıkamanın utancını,
haydi, Erol’un Tercüme Bürosu’nun kapısının
açılmasıyla ülkenin önde gelen aydınları
arasında yerini bulması gideriyor diyelim.
Ama topraktan suyun çekilmeye başladığı
Menderes’li DP iktidarı yıllarında gazetecilik
yaptığı sırada (Tercüme Bürosu artık
kapatılmıştır) Sovyetler’in Boğazlar ve Kars
Ardahan üzerindeki taleplerinden vazgeçtiği
yolundaki Belçika Büyükelçiliği kaynaklı,
iktidarın çok tedirgin olduğu haberi yüzünden
Erol Güney’in başına gelenlerin utancını,
sanatçı, aydın Dışişleri Bakanı İsmail Cem’in
kibar, zarif ilgisinin unutturabileceğini de pek
sanmıyorum doğrusu.
AFP’nin muhabiri Erol Güney’in aldığı haber
iktidarın hoşuna gitmemiştir. 1950’li yıllar
Türkiyesi’nde gazetecilik etmek netameli bir
iştir. Bunu da anlamak mümkündür.
Ama Erol Güney’in başına gelenlerin
açıklamasının mümkünü yoktur.
Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı Erol Güney,
bir resepsiyondan smokiniyle alınır, yabancı
uyrukluların toplandığı yere sürülür, sonra da
sınır dışı edilir.
Bir ülke yurttaşını hapseder ama sınır dışı
eder mi? Ederse bu neyle açıklanabilir?
O zaman mı anlar Erol Güney, ne olursa
olsun, bir Yahudi’ye yeryüzünün neresinde
olursa olsun, İsrail’den başka vatan
olamayacağını?
Erol Güney’i, yaşam sevincini, enerjisini,
öfkeyle kucak kucağa duran her an fışkıran
neşesini, kısacası tükenmez gençliğini
kıskandığım Rasin vasıtasıyla tanıdığımda, bir
bürokratik saçmalık yüzünden Türkiye’ye giriş
sorunu yaşıyordu.
Bu sorunun çözümüne katkıda
bulunabilmem becerikliliğimden değil;
hükümette Türk Rönesansı’nı, Orhan Veli’yi,
“Erol Güney’in Kedisi”ni anlayacak bir Dışişleri
Bakanı bulunduğunu, İsmail Cem’i tanımış
olduğum için fark etmiş olmamdandır.
Türkiye’ye gelişlerinde görüşür olmuştuk.
Hatta bir keresinde Borsa’da Suna Hanım,
Melih Cevdet Bey, İrem Rasin, Mine ve ben
unutulmaz bir öğlen yemeğinde buluşmuştuk.
Şimdi tıpkı Rasin gibi, ben de o sözcük
şövalyelerini çok özlüyorum.
Dünyada iyi kötü, daha birçok şeyler
yaşanacak ama bu aydınlanma senyörlerinin
bozkırda yeşeren yaşamlarının benzerleri bir
daha olmayacak.
asirmen@cumhuriyet.com.tr
TÜREY KÖSE
ANKARA - CHP Merkez Yönetim
Kurulu (MYK) üyesi Ali Kılıç, Al-
manya’da Deniz Feneri e.V. davasõ-
nõn bitmesi ve “Asıl failler Türki-
ye’de” denilmesinden 13 ay sonra
Türkiye’de ilk baskõnlarõn yapõlmasõnõ
“bayram sonrası bayramlaşma gi-
bi, danışıklı dövüş” olarak nitelen-
dirdi. Kõlõç, “Baskına giden polise
baskın yapılan yerin yetkilileri çay-
pasta ikram ediyorsa ya Türkiye
çağ atlamış ya da farklı bir nokta-
dayız. Deniz Feneri olayının ki-
min kanatlarının altında olduğunu,
Türkiye ayağının üzerine neden
gidilmediğini Türk halkı görmüş-
tür. Susma hakkını kullanıp, zaman
kazanıyorlar. Amaçları Zekeriya
Karaman ile Zahid Akman’ı millet-
vekili yapıp dokunulmazlık zırhına
büründürmek” dedi.
Deniz Feneri dosyasõnõ yakõndan iz-
leyen, sõk sõk Almanya’ya giderek çe-
şitli bilgi, belge ve dosyalara ulaşan
CHP MYK üyesi Ali Kõlõç, aralarõn-
da Kanal 7 ve yöneticilerinin ev ve
şirketlerinin bulunduğu 15 ayrõ adrese
düzenlenen operasyonlarla ilgili ola-
rak şu görüşleri dile getirdi:
“Almanya’da operasyonun baş-
ladığı 25 Nisan 2007 tarihinden bu
yana 2.5 yıl geçti. Almanya’da da-
vanın karara bağlanmasından bu
yana da 13 ay geçti. Bu süre için-
de hem Almanya tarafı, hem med-
ya sürekli paraların nerelere ak-
tarıldığını, kimlere teslim edildiğini
belgeleriyle ortaya koydu. Başko-
miser Alexander Böhm, ne kadar
paranın, hangi gün, kimler tara-
fından Kanal 7’nin İstanbul’daki
merkezine bırakıldığını belgele-
riyle ortaya koydu. Böhm bir açık-
lamasında, Deniz Feneri eşittir Ze-
keriya Karaman, demişti. Bunlar
Alman makamının iddiaları. Ka-
rarda, buradakiler piyon, elebaşı-
lar Türkiye’de denilmişti. Bu karar
verildikten 13 ay sonra, danışıklı
dövüş şeklinde Kanal 7’nin büro-
suna gidildi, tutuklama söz konu-
su değil, arama yapılıyor, diye
açıklamalar yapıldı. Deniz Feneri
ile ilgili güya bir tek dosya bulun-
muş... Çay, pasta, börek ikramı ya-
pılmış. Bir şey yapmış olmak adı-
na gerçekleştirilen bir operasyon.
AB ilerleme raporunda Deniz Fe-
neri’ne vurgu yapılmıştı. O açık-
landıktan bir gün sonra baskının
yapılması çok anlamlı. İşin mak-
yaj tarafı gerçekleştirildi. Yoksa,
2.5 yıl sonra yapılan baskından bir
şey çıkmaz. Zaten bir şey söyle-
mediler, susma hakkını kullandı-
lar. Böylece zaman kazanılıyor. Al-
man tarafına bilgiler geç gönde-
rilecek. Almanya’da ikinci dalga
için de bu süreç önemli, buradan
gelecek bilgilere göre dava açıla-
bilecek. Amaçları belli; Zekeriya
Karaman ile Zahid Akman’ı mil-
letvekili yapıp, dokunulmazlık zır-
hına büründürecekler. Alman-
ya’daki bir yargı kararı var eli-
mizde, bunları masaya koysanız
sorunu zaten çözüyorsunuz. Biz
hâlâ ifade alıyoruz, gerek görürsek
soruşturma açacağız, diyorlar.”
‘Çifte standart’
Deniz Feneri soruşturmasõ ile Er-
genekon soruşturmasõ sürecinde ya-
şananlar arasõndaki çifte standardõn
altõnõ çizen Kõlõç, bunun ibret vere-
cek bir tablo olduğunu söyledi. Kõ-
lõç, “Bir tarafta bu ülkenin aydın-
ları, profesörlerinin ellerine ke-
lepçe takacaksınız, gözaltına ala-
caksınız, gözaltından çıkmadan
ifadeleri gazetelerde manşet ola-
cak. Bu tarafta sanki davet üze-
rine gidiliyor gibi bir havada, çay,
kahve, pasta ikramıyla baskın
olacak. Devletin baskına giden
polisine baskın yapılan yerin yet-
kilileri çay, pasta ikram ediyorsa
ya Türkiye çağ atlamış ya da fark-
lı bir noktadayız. Deniz Feneri ola-
yının kimin kanatlarının altında
olduğunu, Türkiye ayağının üze-
rine neden gidilmediğini Türk
halkı görmüştür. Adı geçenlerin
kim tarafından kollandığı bir kez
daha ortaya çıkmıştır” görüşünü di-
le getirdi. Başbakan Tayyip Erdo-
ğan’õn adõnõn neden polis soruştur-
ma dosyasõna girdiğine ilişkin soru-
larõna yanõt alamadõğõnõ anõmsatan
Kõlõç, “Bugüne kadar 60 civarın-
da soru sorduk, bir tek cevap ve-
rilmedi. Sayın Başbakan, AKP
olarak Deniz Feneri’nden kasa-
mıza bir kuruş girmedi, dedi. Ben
de, peki siz Deniz Feneri dosyası-
na girdiniz mi, diye sordum, yanıt
gelmedi. Başbakan’ın adı soruş-
turma dosyasında” dedi.
MANŞETTEN YAYIMLADI
Taraf, okuyucular ve
NTV’den özür diledi
Haber Merkezi - Ta-
raf gazetesi, hakkõndaki
iddialarõ kanõtlamasõn-
dan sonra dün manşe-
tinden NTV’den özür
diledi.
Taraf gazetesi, BBP
lideri Muhsin Yazıcı-
oğlu’nun ölümünden 7
ay sonra ortaya attõğõ
komplo teorisinde, heli-
kopterin düşmeden ön-
ce NTV santralõndan de-
falarca arandõğõnõ, bu-
nun da manyetik bir alan
oluşturarak helikopte-
rin düşmesine neden
olabileceğini iddia et-
mişti. NTV önceki gün
iddialarõn gerçekdõşõ ol-
duğunu kanõtladõ. Taraf
gazetesi de dün manşe-
tinde hem NTV’den
hem de okuyucularõndan
özür diledi. Taraf gaze-
tesi, “Kayıtlar yanlış”
başlõğõyla verdiği man-
şetinde, “NTV haklı,
biz haksızız. Yazıcıoğ-
lu’nun helikopter ka-
zası öncesi NTV tara-
fından arandığı doğru
değil. Aramalar kaza-
dan sonra” dedi.
CHP MYK üyesi Ali Kõlõç, gerçekleştirilen çaylõ, pastalõ Deniz Feneri baskõnõna tepki gösterdi
‘Akman’a zõrh giydirecekler’
‘DELİLERİN KARARTILMASI OLASILIĞI NEDEN GÖZARDI EDİLDİ’
CHP Mersin Milletvekili İsa Gök, Adalet Bakanı Sa-
dullah Ergin tarafından yanıtlanması istemiyle verdi-
ği soru önergesinde “Almanya’da görülen Deniz Fe-
neri e.V. davasında Türkiye’deki asıl failler açıklan-
mıştır. Bu nedenle Almanya’nın Türkiye’den sorgu-
lanmasını istediği kişiler 16 kişilik bir liste halinde
Türkiye’ye bildirilmiştir” dedi. Gök, “Deniz Feneri
e.V. soruşturması kapsamında kaç kişi tutuklu ola-
rak yargılanmaktadır? Ergenekon soruşturması kap-
samında kaç kişi tutuklu olarak yargılanmaktadır?
Deniz Feneri e.V. soruşturması kapsamında kaç kişi-
nin telefonları dinlenmiş ve bu dinlemelerin ne kada-
rı medyada yer almıştır? Ergenekon’da kaç kişinin
telefonları dinlenmiş ve bu dinlemelerin ne kadarı
medyada yer almıştır? Neden Deniz Feneri e.V. da-
vası soruşturmasındaki tutuksuz yargılamaya ilişkin
usul Ergenekon soruşturmasında uygulanmamıştır?
Neden bu kadar uzun süre beklendikten sonra ara-
ma kararı verilmiştir? Delillerin karartılması ihtima-
li neden göz ardı edilmiştir” sorularına yanıt istedi.
GENELKURMAY:
Mektubun
medyada
yer almasõ
kaygõ verici
ANKARA (Cumhuri-
yet Bürosu) - Genelkur-
may Başkanlõğõ, Albay
Dursun Çiçek’in hazõrla-
dõğõ öne sürülen “İrticay-
la mücadele eylem pla-
nı” belgesinin õslak imza-
lõ aslõnõn Ergenekon so-
ruşturmasõnõ yürüten sav-
cõlara gönderilmesi konu-
sunda, “bazı gazetelerde
yer alan bir ihbar mek-
tubu ve mektubun oda-
ğındaki gelişmelerin ön-
celikle medyada yer al-
masının sağlanması, hu-
kuk devleti adına kaygı
verici ve çok düşündü-
rücüdür” dedi.
Genelkurmay Başkanlõ-
ğõ, önceki gün başlayan
ve dün bazõ gazetelerde
yer alan “belge” haberle-
ri üzerine akşam saatle-
rinde yazõlõ açõklama
yaptõ. Üç cümleden olu-
şan açõklamada şu görüş-
ler dile getirildi: “Bugün
(dün), bazı gazetelerde
yer alan bir ihbar mek-
tubu ve mektubun oda-
ğındaki gelişmelerin ön-
celikle medyada yer al-
masının sağlanması, hu-
kuk devleti adına kaygı
verici ve çok düşündü-
rücüdür. Benzerlerine
sıklıkla rastlanan ihbar
mektubu haberinin
medyada veriliş biçi-
mindeki ölçü ve duyar-
lılık derecesinin yayın
organlarına göre göster-
diği farklılık da hayli
dikkat çekicidir. Hukuk
devletinde her şeyin ya-
salara uygun olarak yü-
rütülmesine hiçbir kim-
senin ve hiçbir kuru-
mun itirazı olamaz.”
‘Gelişleri ertelendi’
PKK’lilerin karşõlama törenlerinin ‘güven bunalõmõ doğurduğunu’
söyleyen Erdoğan, “Avrupa’dan gelecek grubun gelişi ertelendi” dedi
SEÇİL SOLMAZ
ANTALYA - Pakistan yolunda
uçakta gazetecilerin sorularõnõ ya-
nõtlayan Başbakan Recep Tayyip
Erdoğan, “Güven bunalımı doğdu.
Avrupa’dan gelecek PKK’li gru-
bun gelişi ertelendi” dedi.
Habur’dan Türkiye’ye giriş yapan
34 PKK’linin karşõlama törenlerin-
de yaşananlarõn halkta ciddi bir ra-
hatsõzlõk yarattõğõna dikkat çeken Er-
doğan, isim vermeden DTP’nin bu-
nu siyasi ranta dönüştürmek istedi-
ğini söyledi ve “Biz buna eyvallah
diyemeyiz” dedi. Erdoğan, “Yaşa-
nanlar halkta ciddi rahatsızlık
yarattı. Bu konunun üzerine ça-
lışmalar yapılacak. Biz bunu mil-
li birlik projesi olarak başlattık.
Bir şeyi yaparken diğer tarafı yı-
kamayız. Bu nedenle Avrupa’dan
gelecek PKK’li grubun gelişi er-
telendi” diye konuştu.
Gazetecilerin, 34 PKK’linin teslim
olmasõ sürecinde yaşananlarla ilgi-
li şehit ailelerinin tepkilerini anõm-
satmasõ üzerine Erdoğan, “Tüm şe-
hit aileleri böyle bir şey yapıyor di-
ye ortada bir gerçek yok. Çok
farklı bir dönemin içerisinden ge-
çiyoruz. Demokrasi, unutmayalım
ki aynı zamanda bir tolerans re-
jimidir ve bu toleransı bu ülkeyi
yönetenler de bu ülkede sorunu
çözme azmi ve kararlılığı içinde
olanlar da göstermelidir” dedi.
34 PKK’linin teslim oluşu süre-
cinde yaşananlarõ da tasvip etmedi-
ğini vurgulayan Erdoğan, “Kendi-
lerine bu konuda koordinatör ba-
kanın gerekli uyarıları önceden
yapmış olmasına rağmen tabii bu
tür artık buna eylem demek de
farklı bir şey, etkinlik demek de
farklı bir şey; nereye yakışır, otu-
rur, onu çözmekte zorlanıyorum
fakat yapılanların sadece bir siyasi
rant elde etmeye dönük olduğu
çok açık, net ortada. Kaldı ki bu
yaklaşımın bu şekilde devam et-
mesi halinde biz sürece bu olgun-
luk içerisinde bakamayız ve de-
ğerlendirmeleri arkadaşlarımız
da yapıyor” diye konuştu..
İllegal bir yapõyõ hiçbir zaman mu-
hatap kabul etmediklerini ifade eden
Erdoğan, “Bu bir devlet projesidir
ve muhatabı da millettir” dedi.
‘İRTİCA BELGESİNİ SAVCILAR DEĞERLENDİRİR’
Erdoğan, irticayla mücadele eylem planının orijinalinin Ergenekon
savcılarında bulunduğu yönündeki soru üzerine, “Şu anda savcı-
nın elinde olan belge ne denli sağlamdır, şu anda adli tıp raporu-
nu bu noktada bildiğim kadarıyla savcı beye ulaşmış olması la-
zım, bunu savcı bey nasıl değerlendirecektir, bunu ilgili mahke-
me nasıl değerlendirecektir, o onların takdiridir. Bu konuda be-
nim söyleyeceğim herhangi bir şey yoktur. Aslolan doğrular or-
taya çıksın, gerçek ortaya çıksın. Çünkü Türkiye Cumhuriyeti
Devleti’ni hiç kimsenin zan altında bırakmaya hak ve selahiyeti
yoktur. Böyle bir şeye de bizler asla aracılık edemeyiz” dedi.
Başbakan
Erdoğan, Türkiye
Un Sanayicileri
Federasyonu
tarafından
Antalya’da
düzenlenen Dünya
Un Sanayicileri
Birliği Ortadoğu
ve Afrika Bölgesi
20. Yıldönümü
Kongresi’ne
katıldı. Erdoğan
kongre
çerçevesinde
gerçekleştirilen
fuarı da gezdi.
(Fotoğraf: AA)
ŞENER: HÜKÜMET
DEĞERLERİ YOK ETTİ
Yurt Haberleri Servisi - Türkiye Parti-
si Genel Başkanõ Abdüllatif Şener,
“Türkiye’de bütün değerlerin altüst ol-
duğunu, milli hasletlerin hükümet eliy-
le yok edildiğini” ileri sürerek Başbakan
Recep Tayyip Erdoğan’a demokratik
açõlõm konusunda tepki gösterdi. Sõvas’ta
partisinin il teşkilatõ binasõnõn açõlõşõnõ ya-
pan Şener, Bölge Trafik Müdürlüğü önün-
de atlõ, bisikletli ve uzun bir araç konvoyu
tarafõndan karşõlandõ. Yurttaşlara seslenen
Şener, Türkiye’nin aylardõr demokratik
açõlõmõ tartõştõğõnõ belirtti. Şener, şunlarõ
söyledi: Kini, nefreti, ayrılığı, gayrılığı,
bu ülkede ayrışmayı derinleştiren bir
iktidar var. Bu konuda sayın Başba-
kan’a söylenecek sözlerimiz var. Başba-
kan diyor ki, demokratik açılım. Sayın
Başbakan, senin için demokrasi ya bir
tren vagonudur veya bir istasyondur.
Demokrasiyi içselleştirmemiş, demok-
rasiyi anlayamamış biri, demokratik
açılımı nasıl yapabilir?”
Muhalefet temsilcileri, Başbakan Erdoğan’ın ‘taktik değiştirmeye’ çalıştığını söyledi
‘AKPbunalõmçõkardõ’ALİCAN ULUDAĞ
ANKARA - CHP Sözcüsü Mustafa Öz-
yürek, Başbakan Tayyip Erdoğan’õn Av-
rupa’dan gelecek PKK’lilerin geliş tarihinin
ertelendiğini doğrularken “Güven bunalımı
doğdu. Bir ara verelim, ondan sonra de-
ğerlendireceğiz” açõklamasõnõ, “Millet, son
derece huzursuz oldu, esas güven bunalı-
mı milletle AKP arasında çıktı” diyerek de-
ğerlendirdi. MHP Grup Başkanvekili Oktay
Vural da “Vatandaş oyunun farkına var-
mıştır. Bu nedenle Başbakan taktik de-
ğiştirmeye çalışıyor” dedi.
CHP Sözcüsü Mustafa Özyürek, yaptõğõ
açõklamada şu görüşleri dile getirdi: “Esas
güven bunalımı milletle AKP arasında çık-
tı. Habur’dan gelişler, orada yaşanan
olaylar ortada. Şimdi bu gelişmeleri plan-
lamayan, öngöremeyen AKP ile Türk
milleti arasında büyük bir bunalım çık-
mıştır. Bu gelişlerin hükümetin kontro-
lünde, PKK ile birlikte planlandığını bi-
liyoruz. Şimdi bu yeni gelişleri durdura-
bilirler, engelleyebilirler ama PKK’nin
toplumda yarattığı huzursuzluğu gidermek
mümkün değildir. Habur’daki yargılama
sürecinden sonra da PKK meşrulaşmıştır.
PKK’nin bundan sonra neler yapacağı,
toplumu hangi eylemleriyle daha da ge-
receği, huzursuz edeceği bilinmiyor ama
bunların çok tatsız olaylar olacağını tah-
min etmek zor değil.”
‘Stratajide değişiklik yok’
MHP’li Oktay Vural da şu değerlendirmeyi
yaptõ: “Bu süreç doğrudan doğruya Tay-
yip Erdoğan ile İmralı’nın eşbaşkanlığında
sürdürülmektedir. Bu utanç verici bir
tablodur. Böyle bir müzakere doğrudan
doğruya terör örgütünün siyasallaştırıldığı
ve maalesef Kürt kökenli vatandaşları-
mızın PKK tarafından temsil ettirildiği bir
sürece götürülmüştür. Güven bunalımı
şundan ortaya çıkmıştır: Vatandaş bu
oyunun farkına varmıştır. Bu nedenle
Başbakan taktik değiştirmeye çalışıyor.
Artık mızrak çuvala sığmıyor. Artık bu ya-
pılanları milletimizin hazmedemeyeceği or-
taya çıkmıştır. Stratejide değişiklik yok-
tur, bunlar taktiktir.”