24 Kasım 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CMYB C M Y B 25 EKİM 2009 PAZAR CUMHURİYET SAYFA KÜLTÜR 19 ESİNTİLER ZEYNEP ORAL Resim, Müzik, Beden Eğitimi... Üniversitelerde, hukuk fakültelerinde “Roma Hukuku Anabilim Dalı”nın kaldırılması… Ortaöğretim kurumlarında beden eğitimi, resim ve müzik derslerinin aynı torbaya sokulup, “seçmeli zorunlu ders” yapılıp, sadece birinin (SADECE BİRİNİN) seçilmesini zorunlu kılan bir sistem getirilmesi… Bunlar, bunlar hastalıklı bir gidişat… İnsanı umutsuzluğa iten gelişmeler… Nasıl bir kuşak yetişiyor, nasıl bir toplum, nasıl bir Türkiye? Birbirinden çok hem de çok farklı olan bu üç branştan birini seçen, bu dersi 9. sınıfta haftada 2 saat; 10, 11 ve 12. sınıflarda ise haftada birer saat görecek! “Yapmayın, etmeyin, günahtır, Allah’tan korkun” diyesim geliyor. Beden eğitimi dersinin, müzik ve resim derslerinden farklılığını anlatmaya kalkışmayacağım... Olsa olsa beden eğitimi derslerinin gençleri spora yönelteceğinin altını çizebilirim. Sporun, çok enerjik, çok dinamik ve ülke koşulları nedeniyle şiddete meyilli, şiddete yönlendirilmiş gençliğe bir supap oluşturabileceğini vurgulayabilirim. Bir soluk alma alanı, bir deşarj alanı… Resim dersi, illaki manzara, portre çizmeyi öğrenmek değildir. Resim dersi bakmayı öğrenmektir. Baktığını görmeyi, gördüğünü algılamayı öğretir insana! (Benim lise yıllarımda böyleydi!) Müzik dersi de bir gence, illaki ileride müziği uzmanlık alanı olarak seçmesini değil, Anadolu’nun bin yıllık birikiminden, çağdaş dünya kültürüne açılan bir gelişimin yolunu gösterir. Uyumu, ahengi, dengeyi aramasına, kendini ifade etmesine, kendini bulmasına yol açar, yardımcı olabilir… Müzik ve resim dersleri, gençlere, düşünmeyi, yorumlandırmayı, değerlendirmeyi öğretir. Bu öğrendikleri bir “değerler hiyerarşisi” oluşturmasını sağlar. Bu “değerler hiyerarşisi” sadece kendi kişiliğini değil, içinde yaşadığı toplumun da düzeyini geliştirir… (Of! Ne gülünç şeyler söylüyorum değil mi!!!) Eğitim-Sen, bu üç branşın tek bir dersmiş gibi değerlendirilmesinin hukuka uygun olmadığını vurguluyor. Eğitim Bakanlığı’nın, bu üç branştaki öğretmen gereksinimini, öğretmen atamasını azaltmak için bu uygulamayı benimsediğini belirtiyor. Tanrı aşkına biri bana, bu üç dersten birini seçip ötekileri yok sayma uygulamasının mantıklı nedenini açıklasın! İki Dil Bir Bavul Önceki gün, Sungu Çapan “Tabuları kıran bir ilk film” yazısında her festivalden ödül alan, Orhan Eskiköy ve Özgür Doğan ikilisinin “İki Dil Bir Bavul” filmi için kaçırmayın diyordu. Vizyona giren filmi mutlak izlemeniz gerektiğine ben de inanıyorum. Sadece sinemasal nedenlerle değil, başka nedenlerle de... Bugün yaşamakta olduklarımızı anlayabilmek için… Dil, anadil, eğitim, asimilasyon konularında aklınıza gelmeyenler üzerine düşünebilmek için… Yaşamın en katı, en sert, en acımasız gerçeklerine bile sımsıcak, sempatiyle, empatiyle, nükteyle, gülümseyerek bakabilmenin önemini kavramak için… En ciddi sorunları, en güler yüzle anlatmanın özünde, içtenlik, diyalog, karşısındakinin psikolojisini anlama, her tarafa eşit mesafede durabilme gibi özellikler yattığını anlamak için… Gerçek yaşamda da bir köy öğretmeni olan filmdeki öğretmen Emre Aydın’ı izleyince, ülkedeki tüm öğretmenleri kucaklamak isteyeceğiniz için… Çocuklar dünyasının sıcaklığı aydınlığı sizi bir daha asla terk etmeyeceği için… “Çocuklar ölmesin, analar ağlamasın” söyleminin taa en derinlerine inebilmek için, su gibi akan, kuştüyü kadar yumuşak, bu ipek kadife filmi gidip görün. zeynep@zeyneporal.com faks: 0 212 257 16 50 kultur@cumhuriyet.com.tr Bedri Karayağmurlar’õn sergisi 5 Kasõm’a kadar Almelek Sanat Galerisi’nde izlenebilecek Renkte gizlenmiş geometriKAYA ÖZSEZGİN Resim sanatõmõzda 1950’li yõllarõ iz- leyen dönemde ve daha öncesinde so- yutlama tekniğinin kullanõmõndan kaynaklanan uygulama çõkõşlarõ, figürü bütünüyle dõşlamaktan çok, onu, sa- natõn yeni konumuna paralel bir sü- reçte ele alma amacõna yönelik ol- muştur. O nedenle de arka planda do- ğa gerçekliğinin izleri, birtakõm me- taforik bağlantõlarla kendini göstere- bilmiştir genellikle. Bu durum, bizde “salt soyut” teri- miyle ifade edilen eğilimlerin, bir ar- ka plan yapõsõnõ içten içe koruduğu gerçeğine götürür bizi. Doğa gerçekliğine uyumlu bir yol izlesin ya da izlemesin, belli ölçüler- de kopuşa tanõklõk eden bütün yakla- şõmlara bakõldõğõnda, bizdeki sanat- çõlarõn somut kavramlara kapalõ kal- mayõ bir çeşit risk olarak gördükleri so- nucuna varabiliriz. Sanatçõnõn “düzen”e yönelmesiy- le doğanõn içinde barõndõrdõğõ “kaos” arasõndaki karşõtlõğõn ortaya çõkardõ- ğõ “entropi” kavramõnõ düşündüren böyle bir yaklaşõm, özellikle 1980’li yõllarda yoğunlaşmaya başlayan etki- ler karşõsõnda kendi yerlerini ve ko- numlarõnõ saptamaya çalõşan sanat- çõlarõmõz açõsõndan önem taşõr. ‘İcat’tan söz etmek... İcat ve uyum gibi, karşõt kavramlar olarak algõlanan, ama aslõnda zaman- la birbirine dönüşen eylem biçimle- ri, bugün, belki eskisinden daha faz- la ilgilendiriyor bizim sanatçõlarõmõ- zõ. Öte yandan, sanatta görece bir kav- ram olan “icat”tan söz etmek, günü- müzde ironik bir anlam taşõsa da, modern teknoloji, giderek ütopikle- şen bu kavramõ sanal boyutlarõ içinde gündemde tutmaya devam ediyor. Birçok sanatçõ gibi ifadeci figürle başladõğõ döneminin ardõndan, Bedri Karayağmurlar’õn resminde 1990’lar- dan bu yana izlenen oluşumu, kendi çizgisinden sapma göstermeksizin yeni aşamalara götürme çabasõ olarak özetlediğimizde, bu oluşumun arka planõndaki ana motife vurgu yapmõş oluruz. Söz konusu ana motif, aynõ kuşağa mensup başka sanatçõlarõmõzda da sõk sõk tanõk olduğumuz espas ve mekân kavramõyla ilgilidir. Yüzeye yansõyan soyut renk doku- sunun gerisinde, mimariye özgü ya- põsallõğõn kendini içten içe hissettir- mesi, onun temel kaygõsõ olmuştur. Modern sanatçõnõn ana endişele- rinden birinin “sonsuzluğa yönel- mek” olduğunu öne sürenleri haklõ göstermek istercesine, bir anlamda sa- natõn değişmez sorunu olarak varlõğõnõ hep gündemde tutan bu üç boyutluluk, Karayağmurlar’õn resimlerinde gör- sel işleme tabi tutulan ve bu açõdan sü- reklilik gösteren bir sorun olarak al- gõlanmõştõr. Kuşkusuz doğa anlamõnda değil, so- yut yapõlanma bağlamõnda bir “üç bo- yutluluk”tur bu. Resim yüzeyi üze- rinde dikine ve yanlamasõna bölün- meler halinde karşõmõza çõkan bu ya- põ, renksel nüanslar ve incelikler ara- cõlõğõyla yumuşak bir konstrüksiyon- la eşleşmekte ve içinden geldiği “ka- os”u, resimsel bir düzen şemasõna doğ- ru yönlendirmektedir. Renkçi bir yaklaşım Yerleşik deyimle, Gazi kökenli bir sanatçõ Bedri Karayağmurlar. Bu kay- naktan edinmiş olduğu deneyimleri, ki- şisel deneyimleriyle bütünleştirerek şimdi yaşamakta olduğu İzmir’de, bu yörenin giderek daralmõş olan çevre- sel değerlerinin önde gelen temsilci- lerinden biri olarak çalõşmalarõnõ sür- dürmekte. Yeni sergisinde, eski resimlerinden gelen yapõlanmanõn etkileri sürerken, bir yandan da bu yapõlanmayõ, eski re- simlerindeki açõk-koyu dengesinin ötesine taşõran daha renkçi bir yak- laşõma tanõk olmaktayõz. Kendi ifadesiyle, “mekân çağrışı- mı yapan geometrik biçimler” on- daki açõlõmõn kaynağõ olmayõ sürdü- rüyor, “düşüncenin göstergesi” ol- ma özelliğini koruyor, ama yer yer ak- rilik boya dokusu içine yerleştirdiği ko- laj parçalarõyla bu dokuyu zenginleş- tirmeye yöneliyor. Bu, ondaki gör- sellik sürecinin yirmi yõl öncesinden bu yana uzanan akõşõndaki duruluğu bozmaktan çok, onu yeni katkõlarla farklõ bir sürece bağlama çabasõnõn göstergesidir. (0 212 265 38 51) kayaozsezgin@yahoo.com.tr Bedri Karayağmurlar’õn ifadesiyle,“mekân çağrõşõmõ yapan geometrik biçimler” ondaki açõlõmõn kaynağõ olmayõ sürdürüyor,“düşüncenin göstergesi” olma özelliğini koruyor, ama yer yer akrilik boya dokusu içine yerleştirdiği kolaj parçalarõyla bu dokuyu zenginleştirmeye yöneliyor. Bu, ondaki görsellik sürecinin akõşõndaki duruluğu bozmaktan çok, onu yeni katkõlarla farklõ bir sürece bağlama çabasõnõn göstergesi. PEN Kadın Yazarlar Komitesi’nin yeni başkanı Katije George Kültür Servisi - Dünya edebiya- tõnõn bütün dillerde gelişmesi ve ifade özgürlüğü için çalõşan bir fe- derasyon olan Dünya Yazarlar Birliği PEN’in Avusturya’da yapõ- lan kongresinde ‘Temsilciler Mec- lisi’ dört yeni merkezin kuruluşunu onayladõ: Arnavutluk, Bahreyn, Moğolistan ve Tunus. Arnavutluk PEN Başkanõ Entela Kasi hazõrlõk sürecinde yardõmcõ olan Trieste ve Türkiye PEN kulüplerine teşekkür etti. Kongrede, Alman PEN Kulü- bü’nün önerisi üzerine Google’õn yazar haklarõ bakõmõndan kõnan- masõna karar verildi. 6 yõldõr Uluslararasõ PEN Kadõn Yazarlar Komitesi Başkanlõğõ yapan Avus- tralyalõ Judith Buckrich’in görev- den ayrõlmasõ üzerine yerine ‘Sür- gündeki Afrikalõ Yazarlar PEN Kulübü’ üyesi Katije George yeni başkan seçildi. Türkiye PEN Ku- lübü’nü temsil eden Tarõk Güner- sel de yeni başkan George’u Tür- kiye PEN Başkanõ İnci Aral ve üyeler adõna kutladõ. Kongrede PEN Kulübü’nün yeni başkanõ geçtiğimiz günlerde Kanadalõ ya- zar John R. Saul olmuştu. Usta müzisyen, rahatsõzlõğõ nedeniyle bir süredir tedavi görüyor Andak’tan sevgi mesajı Kültür Servisi - Rahatsõzlõğõ nedeniyle yazõlarõna ara veren ga- zetemiz yazarlarõndan müzisyen, besteci ve eleştirmen Selmi Andak, 23 gündür Balat Musevi Hastane- si’nde tedavi görüyor. Ağõr ilerle- yen parkinson hastasõ olan Andak, evinde düşerek dizinden ve dirse- ğinden yaralanmasõ üzerine hasta- neye götürülerek tedavi altõna alõn- dõ. Okurlarõna ve sevenlerine ka- vuşmak için gün sayan Andak, tüm Cumhuriyet okurlarõna, özel- likle de gençlere selam ve sevgile- rini gönderiyor, en kõsa zamanda onlarla yeniden bir araya gelmek is- tediğini belirtiyor. Andak’õn eşi Nermin Andak ve kõzõ balerin Gülen Andak da, doktorlarõn Sel- mi Andak’õn durumunu kontrol al- tõna aldõklarõnõ ve doğru tedaviyle kõsa zamanda sağlõğõna kavuşmasõnõ umduklarõnõ belirttiler. Özellikle klasik ve popüler müzik alanlarõnda ülkemizde duayen kabul edilen Andak, çeşitli uluslararasõ mü- zik yarõşmalarõnda dereceler elde et- ti. 1998’de devlet sanatçõsõ unvanõ- nõ da alan sanatçõ, gazetemizde ‘Sa- nata Bakış’ adlõ köşenin yazarõ. An- dak, 1946’da Cumhuriyet gazetesi- ne ilk yazõsõnõ Paris’ten gönderdi. Daha önceki çalõşmalarõyla Nadir Nadi’nin dikkatini çekmiş olan Sel- mi Andak’õn 3 ay önce de bestele- rinden oluşan 2 karma CD’si Ossi Müzik’ten çõktõ. Andak’õn önceki al- bümlerinden ilki “Bal gibi Olur” ikincisi ise “O Şarkıyı Henüz Yaz- madım” adlarõnõ taşõyor. OSMANLI KAFTANLARI VE ARKEOLOJİK ESERLER SERGİLENİYOR Louvre Müzesi’nde Türkiye Mevsimi Kültür Servisi - Fransa’da de- vam eden “Türkiye Mevsimi” etkinlikleri çerçevesinde, başkent Paris’teki Louvre Müzesi’nde üç sergi açõldõ. Sergilerin açõlõşõna, aralarõnda Türkiye’nin Paris Bü- yükelçisi Osman Korutürk, Lo- uvre Müzesi Müdürü Henri Loy- rette, Topkapõ Sarayõ Müdürü İl- ber Ortaylı’nõn da bulunduğu çok sayõda davetli katõldõ. İlk ser- gide, Topkapõ Sarayõ’ndan getiri- len 1299 ile 1922 yõllarõ arasõnda- ki Osmanlõ padişahlarõnõn kaftan- larõ ve giysileri; “İzmir’den An- tik İzmir’e” adlõ ikinci sergide, özellikle Kadifekale’deki kazõlar- da çõkan arkeolojik eserler ve Lo- uvre Müzesi’nin kendi koleksiyo- nundaki değerli parçalar; üçüncü sergide ise Alacahöyük’teki kazõ- larda bulunan tarihi eserler sergi- leniyor. Sergiler, 19 Ocak 2010 tarihine kadar gezilebilecek. GÜNAY: ÇALIŞMALAR HIZLANACAK Efes’te restorasyon SELÇUK (Cumhuriyet) - Kültür ve Turizm Bakanõ Ertuğrul Günay, Efes Antik Kenti kazõ çalõşmalarõnõn yanõ sõra restorasyon faaliyetlerinin de hõzlandõrõlacağõnõ belirterek, yabancõ kazõlarla ilgili bilimsel bilgilerin Türkçe de yayõmlanmasõ konusunda daha õsrarlõ ve kararlõ davranacaklarõnõ kaydetti. Selçuk’taki Efes Antik Kenti’ni gezen Günay, “Burasõ kültür turizmi açõsõndan en önemli duraklardan birisi. Ziyaretçi güzergâhlarõnõ daha ilgi çekici hale getirmek, daha gösterişli fotoğraf çekim alanlarõnõ çoğaltmak, tiyatroyu uzun olmayan vadede aşõrõ ses yapmayacak küçük sanat etkinliklerine açabilmek gibi düşüncelerimiz var” dedi.  FİLMEKİMİ Emek Sinemasõ’nda 11.00’de “Cennette Beş Dakika”, 13.30’da “Şark Oyunlarõ”, 16.00’da “Altõn Çağdan Öyküler”, 19.00’da “Zamanõn Tozu”, 21.30’da “İntikam Peşinde”.  İDANS Sürpriz Gösteri! 20.30’da Garaj İstanbul’da. (Bu gösterinin içeriği sanatçõlar sahne alana kadar açõklanmayacak.) B U G Ü N Tarık Günersel. Katije George.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear