Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
CMYB
C M Y B
SAYFA CUMHURİYET 20 EKİM 2009 SALI
6 HABERLER
TERÖR VE TOPLUM / MEHMET FARAÇ mfarac@cumhuriyet.com.tr - www.mehmetfarac.com
SÜLEYMANİYE / ERBİL - DTP Genel
Merkezi’nde kriz masası kurulmuş!..
DTP’li belediyeler Habur Sınırı Kapısı’nda
çadırlar açmış!
DTP yanlısı 45 avukat Habur’da teyakkuza
geçmiş!
Milletvekilinden siyasetçisine,
gazetecisinden televizyoncusuna kadar
herkes sınıra koşmuş!
DTP örgütleri Güneydoğu kentlerinde
yoğun hazırlık yapmış!
PKK’nin ajansı, “Habur’dan Türkiye’ye
giriş yapacak barış gruplarını karşılamak için,
Tunceli, İstanbul,
Mardin, İzmir,
Mersin, Adana,
Urfa, Batman, Van,
Hakkâri, Bitlis,
Iğdır, Ağrı, Kars,
Muş ve Ardahan’da
binlerce kişinin
katılımı ile şölenler
düzenleniyor” diye haber yayımlamış!..
Davul-zurna, heyecan-hengâme, coşku-
zılgıt, pankart-afiş!..
Peki ne olmuş?..
PKK’liler, 10 yıl aradan sonra üçüncü bir
militan grubunu da Türkiye’ye göndermiş! İlk
ikisinden kimsenin haberi bile olmamış! Ama
üçüncüsü!.. Evet üçüncüsü; onlar sanki
düşman topraklarında zafer kazanmış
edasıyla “cephe”den geri dönmüş!..
Türkiye nereden nereye geldi!.. Bilen var
mı?..
‘Cephe’den Gelirken! Üçüncü Grup!.. Öcalan’ın Lorkesi!..
PKK lideri Öcalan’ın “barış
grubu” çağrısı, Kuzey Irak’ın iki
büyük kentinde heyecan
yaratmadı. Çünkü bu iki kentte
insanlar geri bırakılmışlık ve
yoksulluğun kalın perdesini
yırtar yırtmaz lükse olan
açlıklarını gidermek için yoğun
çaba harcıyor. Sokaklarda
dolaşan son model binlerce
cip, ABD eliyle
devletleştirilmek istenen bir
coğrafyanın sosyo-ekonomik
yaşamındaki derin çelişkiyi
yansıtmaya yetiyor.
Kuzey Irak’ın 600 bin nüfuslu
Süleymaniye kenti ile
“başkent” olarak nitelenen
Erbil’de (Hewler) yaşayanlar
Öcalan’ın “barış grubu”
çağrısıyla pek ilgilenmiyor.
Yöre insanı, “Türkiye ile PKK
arasındaki meseleye
karışmıyoruz” demekle
yetiniyor. Peki PKK’liler
Türkiye’ye niçin geliyor? Bu
soruyu Öcalan şöyle yanıtlıyor:
“Kürt sorununa ilişkin
yaşanan tıkanmışlığı açmak
gerekiyor. Bunun için önerim
iki grubun; Kürtlerin
özgürlüklerine ilişkin temel
isteklerini tartışmak üzere
Türkiye’ye gelmesidir.”
Ancak Öcalan’ın daha
önceki benzer girişimleri
sonuçsuz kalmıştı. Öcalan
Kenya’dan Türkiye’ye
getirildikten sonra 22 Eylül
1999’da “iyi niyet adımı”
çağrısı yapmıştı. Bunun
üzerine 8 PKK’li 1 Ekim
1999’da Türkiye’ye girmiş
ancak bir gün sonra
tutuklanarak cezaevine
gönderilmişti. Öcalan’ın ikinci
çağrısı üzerine ise 8 kişilik
ikinci PKK grubu 29 Ekim
1999’da Viyana’dan
havayoluyla Türkiye’ye girmiş
ve İstanbul DGM tarafından 7
ile 15 yıl arasında değişen
hapisle cezalandırılmıştı.
Teslim olan 16 kişiden 13’ü
ise değişik tarihlerde
cezaevinden çıktı. Haydar
Ergül ve Hacı Çelik ise halen
içeride. 1999’da Öcalan’ın
çağrısı ile Türkiye’ye gelip
teslim olan Seydi Fırat ise
cezaevinden çıkar çıkmaz
yeniden PKK’ye katıldı. 57
yaşındaki Fırat, dün PKK
tarafından adeta kıdemli barış
elçisi olarak ikinci kez
Türkiye’ye gönderildi!..
BİLİM ve SİYASET
ORHAN BURSALI
Kral, ‘Dönüyor’ mu?
Suudi Kralı Abdullah, şöyle bir el hareketiyle, “katı”
uygulamaları ile “tanınan” Yargıçlar Yüksek Konseyi
Başkanı Şeyh Salih el Lihedan’ı görevden aldı. Bu
kişi, ahlaksız uydu yayıncıları için katli vacip fetvası
bile vermişti! Yerine, “parlamento”ya en yakın, Kral’a
danışmanlık yapan Şûra Meclisi’nin “ılımlı” başkanı
getirildi. Din polisinin başı da “daha ılımlı” bir yönetici
ile değiştirildi.
Düzenin “kadınlar” ile ilişkisinde ılımlı yaklaşımlar
göze çarpıyor. Yeni Eğitim Bakanı reformcu bir
kişiymiş. Yardımcılığına da bir kadın getirildi: Nura el
Feyz (Norah Al-Faiz). Kızların eğitiminden sorumlu
olacak. Nura Hanım, hükümette ilk kadın üye olarak
dünyaca kutsandı! Her ne kadar henüz kabine
toplantılarına bizzat değil, videofon aracılığıyla
katılabiliyorsa da!
Kral, Şûra’ya, gerçi oy hakları yok, ama ilk kez
gözlemci olarak 6 kadın atadı! Herhalde, “kadınlar
yeri”nden Şûra toplantılarını izliyorlardır.
Ayrıca yeni açılan bir üniversitenin yerleşkesinde
kadın erkek birlikte eğitim görebilecek!
Time dergisi (19 Ekim 09) Suudi Arabistan’daki bu
değişimi “Suudi Kadınlarının Sessiz Devrimi”
başlığıyla kapak konusu yaptı! Öğreniyoruz ki, düne
kadar geçerli bir kural olan “fazla alışveriş yapması
halinde kadının kocası tarafından dövülmesi”
yasaklanmış! Kadının otomobil sürme yasağının da
sonu görülüyormuş. Kadın ve erkeğin birlikte çalıştığı
ofisler, yasak kalkmamasına rağmen,
yaygınlaşıyormuş. Hastahane ve bankalarda birlikte
çalışıyorlarmış. Bazı alışveriş merkezlerine, kadınların
yanlarında aileden biri olmadan da girebildiği
gözleniyormuş. Daha önce de, kadınların yerel
seçimlere katılabileceği açıklanmıştı.
Kral Abdullah “sessiz reformcu”. Ancak bu
değişimin ardında öncü Suudi kadınların sessiz
direnişi var. Bunun ardında şüphesiz iyi eğitim almış
kadınlar var! Bunlar, yönetim katında etkili.
Ayrıca iyi eğitilmiş yeni nesil Suudi erkeğinden pek
çoğunun, ülke nüfusunun yarısını oluşturan kadınları
evlere hapsetmenin saçmalık olduğu, ülke kalkınması
için onlara ihtiyaç bulunduğu, profesyonel eğitim
almış kadınların işgücüne katılmasının şart olduğu
görüşünü savundukları belirtilmekte.
En ağır baskılar altında olan Suudi kadınları
üzerindeki prangaların “bir diş” gevşetilmesi bile
büyük olay sayılmalı!
Şüphesiz, uzun zaman diliminden bakıldığında,
toplumsal tarihin akışı kadınların özgürleşmesinden
ve kadın-erkek eşitliğinin gerçekleşmesinden yana!
İslam dünyasındaki, kadınları baskı altına alan
kötülük zincirleri de kırılacak.
Kadınlar üzerindeki baskıların “dini inanç”larla bir
ilgisinin olduğu tezi, çağımızın en büyük yalanı!
Kadının kendini türbanlaması ve erkeğin
boyunduruğunu kabul etmesinin de bir “insan hakkı”
ve “kadının özgürlük alanı” olduğuna ilişkin söylemler
ise, çağımızın ikinci en büyük yalanı!
Erkek dinci söylemlerin egemen olduğu ve bütün
toplumu üstelik tepeden etkisi altına aldığı, yüzyılların
erkek egemen boyunduruğunun hüküm sürdüğü
“toplumsal düzen”de kadınlara özgürlük alanı nasıl
inşa edilebilir?
Ancak, erkek dincilerin kadının nasıl davranacağı
ve yaşayacağı konusunda tüm söz hakkını
kaybetmesiyle...
Suudi Arabistan’daki gelişimi izlerken, Doğan
Kuban hocanın Cumhuriyet Bilim ve Teknoloji
dergisinde her cuma yayımlanan enfes yazılarından
birindeki bir saptamasını anımsadım. Hoca,
ülkemizdeki “ilahiyatçıların” İslam kültürüne bugüne
kadar düşünce alanında ne kadar evrensel katkı
yaptıklarını sorguluyordu!
Burada hepsini birden aynı kefeye koymak doğru
olmaz, siyasal ve İslami anlamda hem ileri hem
özgün olmaya özen gösteren ilahiyatçılar var.
Ancak ezici çoğunluğun “gelenekçiliğe” destek
veren, dahası daha geri gelenekleri güncelleştirmeye
çalışan donuk kafalardan oluştuğunu söyleyebiliriz!
Zaten bu yüzden İslami inanış üzerinde gelenekçi
prangalar bütün ağırlığıyla sürdürülmek istenmekte.
Ve yeni olabilecek fikirler de ezilmekte.
Şimdi Suudi Arabistan’daki bu yeni gelişmeler
karşısında, bizim gelenekçi ve katı İslamcı
“düşünürler” arasında bir “açılım” söz konusu olabilir
mi?
Çünkü uygulamaların en büyük “Kâbe”lerinden
birindeki bu gelişim, onlar üzerinde de belki
“özgürleştirici etki” yapabilir! Kral’ı “döneklik” ve
“sapma” ile suçlayamayacaklarına göre!
Ben bunu bekliyorum!
obursali@cumhuriyet.com.tr
Onur Öymen, Gül’ün anayasa değişikliği gerektiren önerisine sõcak bakmadõklarõnõ söyledi
CHP, MGK’yi istemiyorANKARA (Cumhuriyet Büro-
su) - Cumhurbaşkanõ Abdullah
Gül’ün ana muhalefet partisinin
MGK’ye katõlmasõ yönündeki
önerisi siyasette yeni bir tartõşma
başlattõ. TBMM Başkanõ Mehmet
Ali Şahin, bunun için anayasa de-
ğişikliği gerektiğini belirtirken
önerinin etraflõca düşünülmesi ve
değerlendirilmesi gerektiğini söy-
ledi. CHP Genel Başkan Yardõm-
cõsõ Onur Öymen ise öneriye “sı-
cak bakmadıklarını” bildirdi.
TBMM Başkanõ Mehmet Ali
Şahin, Gül’ün önerisiyle ilgili
sorular üzerine, MGK’nin oluşu-
munun anayasanõn 118. madde-
sinde düzenlendiğini, kimlerin
MGK üyesi olacağõnõn orada be-
lirlendiğini anõmsattõ. Toptan,
“Bu bir anayasa değişikliği ge-
rektirir. Bu, sayın cumhurbaş-
kanımızın iyi niyetli bir değer-
lendirmesidir diye düşünüyo-
rum. Ancak, böyle bir anayasa
değişikliğine karar verecek
olan TBMM’dir” dedi.
Ana muhalefet liderinin
MGK’ye katõlmasõnõn bir yararõ
olup olmayacağõnõn sorulmasõ
üzerine Şahin, bu önerinin etraflõ-
ca düşünülmesi, değerlendirilmesi
gerektiği belirtti.
Anayasa değişikliği
Şahin, “Cumhurbaşkanımızın
iyi niyetli bir önerisidir” dedi.
Şahin, bir gazetecinin “Bir
grup terör örgütü mensubu tes-
lim olacak, bunu nasıl değerlen-
diriyorsunuz? Bu grubun
TBMM’de görüşmeler yapmak
istediği de söyleniyor. Böyle bir
talep olursa ne derseniz” sorusu
üzerine, bu girişimin iyi niyetli,
Türkiye’nin 30 yõla yakõn uğraş
verdiği terörün sona ermesine yol
açõcõ bir teşebbüs olmasõnõ diledi.
Şahin, konuyla ilgili TBMM Baş-
kanlõğõ’na herhangi bir randevu
talebinin ulaşmadõğõnõ bildirdi.
Devlet Bakanõ ve Başbakan
Yardõmcõsõ Cemil Çiçek, Gül’ün
önerisiyle ilgili sorular üzerine,
MGK’nin sorunlar karşõsõnda or-
tak aklõn en üst düzeyde sorumlu-
luk taşõyan insanlarõn bir araya
geldiği bir kurul olduğunu ve hü-
kümetlere tavsiyelerde bulundu-
ğunu belirtti. Çiçek, “Bir anayasa
değişikliğine ihtiyaç olduğu da
ortadadır” dedi.
CHP Genel Başkan Yardõmcõsõ
Onur Öymen, aynõ konudaki so-
rular üzerine, MGK’nin hüküme-
tin ve askerlerin katõldõğõ, devlet
hakkõnda gizli konularõn görüşül-
düğü, görüşmelerin içeriği hak-
kõnda bir açõklama yapõlamayan
bir kurum olduğuna dikkat çekti.
‘Sıcak bakmıyoruz’
Öymen, “Muhalefetin gizli gö-
rüşmeler yapan bir kurumun
parçası haline getirilmesine sı-
cak bakmıyoruz” dedi. Devlet
hakkõnda gizli konularõn ele alõn-
dõğõ MGK görüşmelerinin şeffaf
hale getirilmesinin de mümkün ol-
madõğõnõ vurgulayan Öymen, “Bu
durumda orada görüşülen ko-
nular, alınan kararlar muhale-
fet tarafından da benimsenmiş
gibi olacak” diye konuştu.
Öymen, bu önerinin Başbakan
Tayyip Erdoğan’õn açõlõm ko-
nusunda Baykal ile yapacağõ
görüşmenin kayda alõnmasõ iste-
ği yüzünden gerçekleşmemesi
durumunda buna bir alternatif
olarak düşünülmüş olabileceğini
dile getirdi.
MGK’NİN EKİM TOPLANTISI
Kurulun
gündemi
açılım
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) -
Milli Güvenlik Kurulu’nun (MGK)
ekim ayõ toplantõsõ yoğun gündem-
le bugün gerçekleştiriliyor. Toplan-
tõda İçişleri Bakanlõğõ eşgüdümünde
yürütülen “açılım” çalõşmalarõ, Er-
menistan ile protokolün imzalan-
masõnõn ardõndan gelişen süreç ve
Kõbrõs konularõ ele alõnacak. Açõlõm
konusundaki çalõşmalarla ilgili ola-
rak İçişleri Bakanõ Beşir Atalay’õn,
Ermenistan “açılımı” ve Kõbrõs ko-
nusundaki gelişmeler hakkõnda da
Dõşişleri Bakanõ Ahmet Davutoğ-
lu’nun kurul üyelerine güncel bilgi-
leri aktarmasõ bekleniyor.
Çankaya Köşkü’nde Cumhurbaşkanõ
Abdullah Gül’ün başkanlõğõnda bu-
gün yapõlacak MGK toplantõsõna Baş-
bakan Recep Tayyip Erdoğan, Ge-
nelkurmay Başkanõ Orgeneral İlker
Başbuğ, kuvvet komutanlarõ, Jandar-
ma Genel Komutanõ ve hükümetin il-
gili bakanlarõ katõlacak. AKP hükü-
metinin uzun süredir üzerinde çalõştõğõ
ve önümüzdeki dönemde TBMM
gündemine getirmeye hazõrlandõğõ
“Kürt açılımı”nõn toplantõda ele alõn-
masõ bekleniyor. Ayrõca Başbakan
Erdoğan’õn Irak ziyareti, Atalay’õn da
Suriye ziyaretinin ardõndan PKK’ye
yönelik alõnacak önlemlere bu ülke-
lerin vereceği ziyaretler konusunda da
kurulun değerlendirme yapacağõ dile
getiriliyor. Terör örgütünün bazõ üye-
lerini teslim olmak amacõyla dün Tür-
kiye’ye göndermesinin ardõndan
MGK’den sonra konuya ilişkin yapõ-
lacak açõklama dikkatle bekleniyor.
‘Ermeni açılımı’
AKP hükümetinin dõş politikadaki
açõlõmlarõndan birini oluşturan Er-
meni açõlõmõna ilişkin de kurulda
Dõşişleri Bakanõ Davutoğlu’nun bil-
gi vermesi bekleniyor. Davutoğ-
lu’nun Ermeni açõlõmõ nedeniyle
Azerbaycan ile ilişkilerin gergin-
leşmesi konusunda ve ayrõca Kõb-
rõs’ta süren görüşmeler konusunda
da kurula bilgi vereceği öğrenildi.
Türk Silahlõ Kuvvetleri (TSK), Af-
ganistan’da görevli uluslararasõ güç
olan ISAF’õn komutasõnõ bu ay so-
nunda üçüncü kez üstlenecek. Bu ne-
denle TSK’nin bu ülkedeki personel
sayõsõ artacak. TSK komuta heyeti-
nin üstlenilecek görev nedeniyle
MGK’ye yapõlan çalõşmalarõ anla-
tacağõ dile getirildi.
Cumhurbaşkanõ Gül’ün, ana muhalefet partisinin MGK
toplantõlarõna katõlmasõ yönündeki önerisi tartõşma yarattõ. TBMM
Başkanõ Şahin ve Çiçek öneri için anayasa değişikliği gerektiğini
belirtirken CHP’li Öymen, “Muhalefetin gizli görüşmeler yapan
bir kurumun parçasõ haline getirilmesine sõcak bakmõyoruz” dedi.
AhmetTanerKışlalı’yıanıyoruz
Bombalı saldırı sonucu 21 Ekim 1999’da
katledilen gazetemiz yazarı ve Ankara
Üniversitesi (AÜ) İletişim Fakültesi Öğretim
Üyesi Prof. Dr. Ahmet Taner Kışlalı,
aramızdan ayrılışının 10. yılında, gazetemiz
ve ailesi tarafından düzenlenen törenlerle
anılacak. Kışlalı için ilk etkinlik bugün saat
20.00’de, Devlet Tiyatrosu Çayyolu Cüneyt
Gökçer Sahnesi’nde yapılacak. Kışlalı’nın
Engürü Sitesi, Çayyolu adresindeki evinin
önünde gerçekleştirilecek anma töreni, yarın
saat 09.30’da başlayacak. Buradan da
Çayyolu’ndaki Ahmet Taner Kışlalı
Parkı’nda yer alan heykelinin önüne
geçilecek. Yarın saat 12.00’de de Karşıyaka
Mezarlığı’ndaki gömütü başında anma
etkinliği yapılacak. AÜ İletişim
Fakültesi’nde yarın saat 14.00’te gazetemiz
yazarı Şükran Soner, “Kışlalı’dan Günümüz
Medyasına” başlıklı bir konferans verecek.
‘Türkiye açılımla köşeye sıkıştı’
Doç. Dr. Çelikpala, ‘Ermeni açõlõmõ’nõn Kafkaslarõ kaybetme riskini ortaya
çõkardõğõnõ belirterek “Azerbaycan’la daha keskin kopma yaşanabilir” dedi
SERTAÇ EŞ
ANKARA - Kafkasya ve Rusya
politikalarõ üzerine çalõşan TOBB
Üniversitesi öğretim görevlisi Doç.
Dr. Mitat Çelikpala, Azerbay-
can’õn gösterdiği kamuoyuna açõk
sert tepkilerin ardõndan “Türki-
ye’nin Ermeni açılımı konusunda
sıfır sorun adına köşeye sıkıştığı-
nı” dile getirdi. Çelikpala, Karabağ
sorununda taraflarõn uzlaşabileceği
çözüm olmadan yapõlacak girişim-
lerin “Azerbaycan’ın kaybı” ve
Türkiye’nin Kafkaslar’da gerile-
mesi sonucunu doğurabileceğine
dikkat çekti.
Doç. Dr. Çelikpala, Azerbaycan
Cumhurbaşkanõ İlham Aliyev’in
doğalgaz fiyatlandõrmasõna ilişkin
açõklamalarõ ve tepkileri değerlen-
dirdi.
‘Daha keskin kopma
yaşanabilir’
Çelikpala, “Bölgede artık kimse
ABD ya da AB’yi önemsemiyor.
1990 ve 2000’lerde kurduğumuz
ya da kurulmasına yol açtığımız
düzeni bozma potansiyeli taşıyan
bir yaklaşımla hareket ediyoruz.
Bu süreç hem Gürcistan’ı yıkma
hem de Azerbaycan’ı kaybetme
noktasına gidebilir” dedi. Azer-
baycan’õn kendini kötü hissettiğini,
ilk defa doğrudan ve kamuoyuna yö-
nelik sert mesajlar verdiğini belirten
Çelikpala, “Azeriler, Rusya nez-
dinde Ermenileri dengelemek zo-
runda olduklarını düşünmeye
başladılar. ABD ve müttefikler bu
kadar büyüttükleri Gürcistan’ı bi-
le bir kalemde harcayabildikleri-
ne göre, Rusya isterse Karabağ’ı
tamamen kaybederiz korkusu
öne çıktı” diye konuştu.
Protokollerin onay sürecinin da-
ha kritik olduğunu belirten Çelik-
pala, Azerbaycan’la “daha keskin
kopmanın” yaşanabileceğine dik-
kat çekti. “Beklenti ABD’nin bizi
takdir edip soykırım işini rafa kal-
dırması” diyen Çelikpala şu de-
ğerlendirmeyi yaptõ:
“Ama bedelini de konuşmak
lazım. Sıfır sorun adına köşeye sı-
kıştık. Ermenistan zaten kayıptı,
şimdi tüm Kafkaslar’ı kaybetme
ihtimali var. ”
AKP’nin açılım çabaları, Öcalan’ın yol haritasıyla belli ki
uyuşmadı. Devlet, PKK liderinin hazırladığı planı aylardır
elinde tutuyor. PKK ise iki uç arasında neler olup bittiğini
anlamaya çalışırken şaşkınlık yaşıyor. Eylemle ve eylemsizlik
ikilemine takılan örgüt, açılım sürecinde hata yapmamak için
oldukça dikkatli davranıyor.
Peki örgüt, Kandil Dağı ve PKK milislerinin barındığı
Mahmur Kampı’ndan Türkiye’ye giren 34 kişi üzerinden
hangi mesajı vermeye çalışıyor? Şu kesinlikle anlaşılmalıdır
ki, bu girişim Öcalan’ın PKK üzerindeki mutlak hâkimiyetini
kanıtlama amacı da taşıyor!
Daha üç gün önce İmralı Adası’nda 10 günlük hücre
cezasına çarptırılan Öcalan, bu hareketiyle “Siz
beni hücreye atıyorsunuz ama ipler elimde,
benimle oynamayın” demek istiyor! Yani aslında
PKK ile ilgili açılım çabası yoğunlaşırken Öcalan,
İmralı’ya sıkışmış aciz bir örgüt yöneticisi imajını
da yıkmaya çalışıyor. Öcalan, bu girişimiyle
açılım sürecinin adeta başaktörü olarak öne
çıkıyor, bu sırada terör grupları üzerindeki
denetiminin de arttığını gösteriyor!
Habur’dan Türkiye’ye sokulanlar, PKK’nin içinde
bulunduğu koşulların anlaşılması ve anlatılması bakımından
da misyon üstleniyor. Örgüt bu girişimle açılım çabalarında
kozların elinde olduğunu anlatmaya çalışırken diğer yandan
da Kandil’in içinde bulunduğu eylemsel yorgunluğu dışa
vuruyor!
PKK’nin bu plan için seçtiği militanlar da dikkat çekiyor.
Eylemlere katılmamış, geri planda ve örgütün iç işleyişinde
kullanılan militanların özenle seçildiği anlaşılıyor. Örgüt,
aralarında kadınların da bulunduğu 24-57 yaş arasında
militanları Türkiye’ye göndererek kamuoyuna Kandil’in
askeri yapısı konusunda da bir fotoğraf sunuyor. Kandil’i
yöneten Murat Karayılan bu kişiler üzerinden PKK’nin her
yaş ve cinsiyetten, üstelik her kesimden insan barındırdığını
anlatmayı hedefliyor!
Peki, barış girişimi adı altında yapılan bu manevranın
devamı gelir mi?.. Bu sorunun yanıtını anlamak için PKK’nin
nihai hedefte ne istediğine bakmak gerekiyor. Şu bir gerçek
ki, açılım çabaları, yol haritaları ya da barış girişimi
beklentilerinin odağında tek bir hedef bulunuyor: Öcalan’ın
bir an önce serbest bırakılarak legal siyasetin içine
çekilmesi...
PKK, Kuzey Irak’taki milisler ve militanlardan oluşan bir
grubu göndererek devletin derinliklerinde yürütülen planlara
ve Kürt sorununa odaklanan siyasete de nüfuz
etmeyi amaçlıyor. Örgüt adeta AKP’nin açılım
karanlığına projektör tutuyor! Yani PKK, Öcalan-
Karayılan hattında yürütülen bir planla AKP’nin
samimiyetini ve sınırını sorguluyor, güven arayışında
sondaj yapıyor!
Bu kanıya nerden mi vardık?.. Yanıtı yine PKK
içinden vermek en doğrusu olacaktır. Bakın Öcalan
18 Eylül’de avukatlarına ne demiş:
“Ben yol haritasını teslim ettiğimden beri
bekliyorum. Şüphelerim var, bu sorun çözülebilir mi?
Bilemiyorum, emin olamıyorum. Biri tutukluyor, operasyon
yapıyor, diğeri açılım diyor. Bu açılım mıdır, tasfiye midir,
tuzak mıdır, sahtekârlık mıdır, çözüm müdür, emin
olamıyorum. Kürt halkı da iyi anlamaya çalışmalıdır. İşte
Başbakan’ın durumu ortada, topu taca atıyor.”
34 kişilik bir grubu düz ovada siyasete gönderen Öcalan,
6 metrekarelik odasında ince ve sinsi bir diplomasi
yürütüyor! Kendisi ise “Davul da, tokmak da, mendil de
bende... Buyrun lorkeye” diyerek oynamaya devam
edecek!.. Ta ki düz ovaya inene kadar!