24 Kasım 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CMYB C M Y B SAYFA CUMHURİYET 7 OCAK 2009 ÇARŞAMBA 4 HABERLER GLOBALPOLİTİKÜLTÜR ERGİN YILDIZOĞLU Samuel P. Huntington (1927-2008) “Uygarlıklar çatışması” teorisinin yaratıcısı Samuel Huntington 24 Aralık 2008 günü öldü. Huntington’un teorisi, “soğuk savaş” sonrası dönemde uluslarara- sı ilişkileri sağlıklı bir biçimde düşünme çabalarına bü- yük bir darbe vurdu ama tarihin çok özel bir anında gündeme geldi, çok özel bir gereksinime cevap ver- di. Bu yüzden, 1993’te Foreign Affaires dergisinde yayımlandıktan sonra, üzerine adeta bir çığ gibi ge- len eleştirilere karşın bu teori kısa sürede ABD’den Ortadoğu’ ya kendine çok yaygın bir taraftar kitlesi buldu 11 Eylül’den sonra Müslüman dünyasının seç- kinlerinin gönlünde taht kurdu. Düzen değil çatışma Soğuk savaş bitince, ABD’de, Kissinger’ın deyi- şiyle, bir dış politika paradigması krizi oluşmuştu: ABD, SSCB gibi bir tehdidin olmadığı bir dünyada Batı Bloku’nu liderliği altında nasıl bir arada tutacak, hegemonyasını sürdürmeye devam edecekti? Bir akım, “neoconlar”, bu krizi Wolfowitz’in 1992’de New York Times’a sızan raporunda dile getirildiği gibi, ABD’nin askeri gücüne dayanarak bir imparatorluk stratejisiyle aşmayı öneriyordu. Bir diğer akım ise “Yeni Dünya Düzeni”nden söz ediyor, küreselleş- me dönemine girildiğini öne sürüyordu. Huntington bu krize, birçok kez vurguladığı, “Biz kimiz?” başlıklı kitabında da dile getirdiği gibi, “yurt- sever”, “ulusalcı” ve “realist” bir açıdan yaklaşıyor, “küreselleşme” söylemini, “Yeni Dünya Düzeni” beklentisini kuşkuyla karşılıyordu. Ona göre, “soğuk savaş döneminin ideolojik çatışmalarının yerini şim- di, kökleri tarihin derinliklerine uzanan etnik, dini özel- liklere dayanan kültürel çatışmalar” alıyordu. Hun- tington bu kültürel çatışmaları, “uygarlıklar” arası ça- tışmalar olarak düşünüyor, bu bağlamda, Batı ve di- ğerleri (Latin Amerika, Afrika, Müslüman, Çinli, Hin- du, Ortodoks, Budist ve Japon) bir anlamda “öte- kileri” olmak üzere dokuz “uygarlık” tanımlıyordu. Ne ki, bu dokuz “şeyi” bir araya koymanın, (kül- türel, antropolojik, tarihsel açılardan) teorik imkân- sızlığı ortadaydı. Bugüne kadar en büyük çatışma- ların aslında “uygarlıklar” arasında değil, içinde ya- şanmış olması; “uygarlık” tanımının belirsizliği, son tahlilde dini özelliklere indirgenmesi, Çin ve Japon- ya’nın iki farklı “uygarlık” gibi düşünülmesi gibi bir- çok gariplik söz konusuydu. Bu “düzene” değil “ça- tışma” beklentisine, dış politika krizinin bu beklen- tinin ışığında, (adeta bir Batı “uygarlığı” bloku oluş- turarak) aşılması önerisine yatırım yapan teorinin cid- diye alınmaması gerekirdi. Tarihin sonundaki kapitalizm Ama alındı. Çünkü Huntington tüm gelecek vaat- lerini yitirmiş, “tarihinin sonuna” gelmiş ama başka yaşam seçeneklerini de yadsıyan, nihilist bir aşamaya girmiş kapitalizme çok uygun bir ideoloji üretmeyi başarmıştı. Artık, “uygarlıklar çatışması” teorisi sa- yesinde, kapitalizmin yarattığı sorunları, yine kapi- talizm dışındaki etkenlere bağlamak, dışsallaştırmak söz konusu olabilecekti… Örneğin, ekonomik/siyasi çelişkileri, geriye doğ- ru (“soğuk savaşta”) ideolojik çelişkiler, ileri doğru da kültürel çelişkiler olarak tanımlamak, kapitaliz- mi, “içeride” “çokkültürlülük” söylemiyle sınıf çe- lişkilerini, “dışarıda da” “uygarlıklar” söylemiyle em- peryalizmi konuşmaktan kurtarıyordu. Huntington böylece, ortaya, Jacques Rancière’in “post-politik” olarak nitelediği, “evrenselliği” yadsıyan, yaşamı kül- türe indirgeyerek tüm çelişkileri gizleyen, siyaseti ola- naksızlaştıran söylemlere uygun bir teori/ideoloji koy- muş oluyordu. Ama çok daha önemlisi, kapitalizmin, Batı’dan Do- ğu’ya, Protestan/Hıristiyan, Müslüman, Hindu, Bu- dist, Şamanist, Konfüçyüsçü her türlü özgün “dün- yayı” (bireyin kimliğinin çapasını bağladığı “yaşam dünyasını”), metalaştırma süreçlerinin, sermaye bi- rikiminin potasında eriterek homojenleştiren, yok eden, böylece insanlığı, “dünyasız” (köksüz ve “ge- leceksiz”) bırakan tek ve egemen “uygarlık” oldu- ğunu gizlemek mümkün olabiliyordu. Böylece, “bir yaprak en iyi ormanda gizlenir” mi- sali, sermayenin evrenselliği de evrenselliği yadsı- yan söylemlerin içinde gizleniyordu. Liberal-kapita- list-emperyalist “statükoyu” korumak için bundan da- ha güzel bir yöntem olabilir miydi? Diğer taraftan, Ortadoğu’da, sömürge mirasının, “modernite”nin (aydınlanmanın) trenini kaçırmış ol- manın ezikliğini yaşayan, dini siyasi seçkinler, “uy- garlıklar çatışması” teorisinde, bu ezikliği aşmanın bir aracını bulduklarını hayal ettiler; ona dört elle sarıl- dılar. Artık onlar Hıristiyan “uygarlık” karşısında, şey- leştirilmiş, edilgen, “uygarlaştırılması gereken”, hat- ta bazen “çocuklaştırılmış”, bazen “erotize edil- miş”, “efemine”, bir “Doğu” değil, ona eşit (hatta bir zamanlar çok daha üstün) ve “diyaloğa” girmeye ha- zır bir Müslüman “uygarlığa” aittiler. Ne ki bu fante- ziyi onlara yine Batı (Huntington) ihsan ettiğinden, ih- san edenin, böylece de diyaloğun sınırlarını sapta- yanın, şeyleştirme, “tanımlama”, belirleme süreçle- rinin içinde tutsak kalmaya devam ettiler ama bu kez “nerede” olduklarını dahi bilemeden… erginy@tr.net http://erginyildizoglu.blogspot.com ‘Erdoğansaldırıyı biliyorsa insanlık suçu işlemiştir’ TRT’nin Kürtçe yayõna başlamasõnõ eleştiren Bahçeli, ‘Milli devlet yapõsõ ölümcül darbe almõştõr’ dedi. ANKARA (Cumhuri- yet Bürosu) - MHP Genel Başkanõ Devlet Bahçeli, TRT’nin 1 Ocak’tan iti- baren Kürtçe yayõna baş- lamasõna, “Bu tarih iti- barıyla milli devlet ya- pısı hükümet eliyle iha- nete uğrayarak arka- dan hançerlenmiş ve ölümcül darbe almıştır” sözleriyle tepki gösterir- ken, Başbakan Tayyip Erdoğan’õn, ülkeyi 36 et- nik gruba bölme zihni- yetinin önemli bir adõmõ- nõ da “PKK’yi Kürtçe selamlayarak” attõğõnõ savundu. Bahçeli, partisinin grup toplantõsõna, İsrail’in Gaz- ze saldõrõsõnõ ve buna AB- ABD başta olmak üzere dünya kamuoyunun sus- kun kalmasõnõ kõnayarak başlarken, “Arap ve Müslüman dünyası da bu saldırılar nedeniyle sınıfta kalmıştır” diye konuştu. Başbakan Tay- yip Erdoğan’õn saldõrõ- dan 5 gün önce görüştüğü İsrail Başbakanõ Ol- mert’e, “Ortadoğu’daki barış görüşmelerindeki yapıcı katkısı” için te- şekkür ettiğini anõmsatan Bahçeli, daha sonra hõzla çark eden Başbakan’õn ortaya koyduğu tepkinin “kâğıt üzerinde kaldı- ğını” vurguladõ. Olmert’in İsrail’e ger- çekleştireceği saldõrõyõ da- ha önce Erdoğan’a bil- dirdiği yönünde kamuo- yuna sõzan haberler ol- duğunu belirten Bahçeli, “Eğer böyleyse, AKP hükümeti bu insanlık suçuna iştirak etmiştir ve meselenin en küçük bir mazereti dahi olma- yacaktır” dedi. Bahçeli, Erdoğan’õn gündeme ge- tirdiği iki aşamalõ planõnõn içinin boş olduğu ve so- nuca hizmet etmeyeceği- ni söyledi. ‘PKK’nin talebi’ Bahçeli, 1 Ocak itiba- rõyla TRT’nin bir kana- lõndan Kürtçe yayõn ya- põlmasõna ser tepki gös- tererek, bu konunun “PKK’nin siyasi talep listesinde ve AB eliyle yürütülen etnik bölücü- lük listesinde” olduğunu savundu. PKK’nin 2002 “siyasallaşma starateji- si”nde de “Kürt kimli- ğinin tanınması kapsa- mında yerel dilin geliş- tirilmesi ve yaygınlaştı- rılması”nõ birinci hedef olarak aldõğõnõ kayde- den Bahçeli, özetle şu görüşleri savundu: “Bize göre bu tarih (1 Ocak) itibarıyla mil- li bir devlet yapısı hü- kümet eliyle ihanete uğ- rayarak arkadan han- çerlenmiş ve ölümcül bir darbe almıştır. TRT’nin bu kanalının önümüzdeki dönemde Kürtçe açıköğretim ka- nalına dönüşmesi talep- leri hiç kimseyi şaşırt- mamalıdır. Bu uygula- ma ile birlikte Erdo- ğan’ın Türkiye’yi 36 et- nik gruba bölen zihni- yetinin ilk adımı ger- çekleşmiş, Türkiyelilik projelerinin temeli de PKK’yi Kürtçe selam- layan Başbakan’ın ağ- zından törenle atılmış- tır. Hükümetin memuru gibi çalışan YÖK Baş- kanı olan zat haddini aşan bir siyasal kararla, Kürt Dili ve Edebiyatı bölümü açılacağını bü- yük bir pişkinlikle müj- delemiştir. Kim, özel ha- yatında anadiliyle ko- nuşmak istiyorsa ko- nuşsun, buna engel ola- cak hiç kimse yoktur. Ancak biz, Türkçe ko- nuşup, Türkçe söyleyip, Türkçe düşünmeye de- vam edeceğiz.” Konuşmasõnda 2009 beklentilerine ilişkin de- ğerlendimelerde de bulu- nan Bahçeli, öncelikle Al- evi yurttaşlarõn sorunlarõ- nõn çözülmesi konusunda AKP hükümetinin ataca- ğõ samimi adõmlara destek vereceklerini ifade etti. Partisinin grup toplantısında konuşan Başbakan Erdoğan, Türkiye’nin sadece tepki vermekle kalmadığını diplomatik bir atak başlattığını söyledi. Erdoğan, muhalefet partilerininin hâlâ bu olayı istismar ederek “oy devşirme” mantığıyla hareket ettiklerini ileri sürdü. Erdoğan, kendisini duygusallõkla eleştiren İsrail’i seçim hesabõ yapmakla suçladõ ‘Tarih sizi yargılayacak’ ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Baş- bakan Tayyip Erdoğan, Gazze’ye “topla- ma kampı” benzetmesini yaparken, AKP hükümeti, İsrail’e yaptõrõm için bu ülke ile yapõlan anlaşmalarõ gözden geçirmeyi gün- demine aldõ. Başbakan Erdoğan, ateşkes ol- madõkça İsrail ile temas kurmayacağõnõ açõkladõ. Erdoğan, partisinin grup toplantõsõnda İs- rail’in Gazze’ye yönelik saldõrõlarõna ilişkin sert açõklamalarda bulundu. Gazze’de büyük bir insanlõk dramõ yaşandõğõnõ belirten Erdoğan, Türkiye’nin sadece tepki vermekle kalmadõğõnõ diplomatik bir atak başlattõğõnõ söyledi. Ortadoğu tu- ru ve telefon trafiğiyle ilgili bilgi ve- ren Erdoğan, muhalefet partilerininin hâlâ bu olayõ istismar ederek “oy dev- şirme” mantõğõyla hareket ettiklerini ileri sürdü. Hükümete “İsrail ile ilişkileri ke- sin” dendiğini anõmsatan Erdoğan, “MHP, DSP, ANAP bizden önce bu ülkeyi yö- netmediler mi? İsrail ile ilişkiler bu dö- nemde yok muydu? Peki, niye kesmedi- niz İsrail ile ilişkileri? Biz bakkal dükkânı idare etmiyoruz. Biz Türkiye Cumhuri- yeti’ni idare ediyoruz” dedi. İsrail’in “Türkiye Cumhuriyeti Başba- kanı duygusal konuşuyor” dediğine dik- kat çeken Erdoğan, “Eğer bir duygusal- lıktan, hesaptan bahsediliyorsa bu hesa- bı şu anda İsrail yapıyor. Bu ne hesabı- dır? Şubatta yapılacak olan seçim hesa- bıdır. Ben buradan Ehud Barak’a ve Liv- ni’ye sesleniyorum. Siz şubat ayında ya- pacağınız seçimi bırakın, tarih sizi şu yap- tıklarınızla insanlık yaşamına bir kara le- ke düşürdünüz diye yargılayacak. Biz, de- deleriniz, ecdadınız kovulduğu zaman, si- zi kalkıp da bu topraklarda ağırlayan, mi- safir eden Osmanlı’nın torunları olarak konuşuyoruz. Zalimin yanında yer al- mayız, her zaman mazlumun yanında ol- duk” diye konuştu. Hitler’in Yahudilere yönelik soykõrõmõnõ ima eden Erdoğan, insanlarõ tarihte derin acõ- lar yaşayan bir devletin insan yaşamõna herkesten daha çok saygõ duymasõ gerekir- ken bunlarõ yapmõş olmasõnõn affedilebilir bir şey olmadõğõnõ söyledi. ‘İsrail süreci yaraladı’ Ortadoğu’nun son 100 yõldõr barõşa hiç bu kadar yakõn olmadõğõ bir dönemde İsrail’in bu süreci yaraladõğõnõ kaydeden Erdoğan, BM, AB, ABD ve İslam Konferansõ Örgü- tü’ne önemli görevler düştüğünü bildirdi. Er- doğan, “Gürcistan konusunda dev- reye giren uluslararası kuruluşlar, acaba bu konuda niçin susuyorlar ve- ya söylem düzeyinde geçiştirmekle yetiniyorlar?” dedi. Erdoğan, bu ko- nuda “çoklu standart” uygulandõğõnõ anlattõ. Kürtçe yayõn yapan TRT 6’yla ilgi- li olarak CHP lideri Deniz Baykal’õn “Dev- let etnik kör olmalı” sözlerini anõmsatan Er- doğan, “İşte bunların devletten anladığı budur. Bu zihniyet, yıllar boyunca de- mokrasiyi de kör, topal, sağır bırakan zih- niyettir. Eğer Kürtçe dışarda bırakılırsa, siz o boşluğu doldurmazsanız gördük başkaları dolduruyor” dedi. Partisinin grup toplantõsõnda İsrail’in saldõrõlarõna ilişkin sert açõklamalarda bulunan Erdoğan, Gazze’de büyük bir insanlõk dramõ yaşandõğõnõ belirtti. Erdoğan’õn basõnla ilişkilerinde tek söz sahibi olan Başbakanlõk Basõn Sözcüsü görevinden ayrõldõ Beki’nin akreditasyonu iptalANKARA (Cumhuriyet Bü- rosu) - Başbakan Tayyip Erdo- ğan’õn basõnla ilişkilerinde tek söz sahibi olan, son olarak 7 Başba- kanlõk muhabirinin akreditasyo- nunu hiçbir gerekçe göstermeden iptal ederek tepki çeken Başba- kanlõk Basõn Sözcüsü Akif Beki görevinden ayrõldõ. Beki’nin, biz- zat Erdoğan tarafõndan istifaya da- vet edildiği konuşuluyor. Başbakanlõk kulisleri dün me- saiye sürpriz bir dedikodu ile başladõ. Sabah Başbakanlõk’ta et- kin görevde bulunan bazõ isimler, Beki’nin görevden alõnacağõnõ ortaya attõ. Sõzan bilgilere göre, Erdoğan, Beki ile ilgili kararõnõ al- madan önce bazõ yakõn kurmay- larõyla bir araya geldi. Bu görüş- meler sonrasõnda Erdoğan, Beki ile yollarõnõ ayõrmaya karar ver- di. Ancak Beki’nin görevinden alõnmasõ yerine istifaya davet edilmesinin “daha şık” olacağõ düşünülerek, Beki’den istifa et- mesi istendi. Telefonla ulaştõğõmõz Beki, rahatsõzlõğõ nedeniyle evin- de dinlendiğini belirterek, “Böy- le bir gelişme olursa duyuru- ruz” demekle yetindi. ‘Gazeteciliğe döneceğim’ Aradan 2 saat geçtikten sonra Anadolu Ajansõ’na açõklama ya- pan Beki, tekrar gazetecilik mes- leğine dönme gününün geldiğini düşündüğünü söyledi. Beki, “Karşılıklı anlayışla, büyük bir onurla 3.5 yıldır yaptığım gör- evimden ayrılıyorum. Görevden ayrılmamın, kendim için de yaptığım görev için de bir ta- zelenme imkânı sağlayacağına inanıyorum” dedi. Beki’nin Ka- nal 7’ye dönüş yapabileceği, bu olasõlõğõn yanõ sõra Star gazete- sinde ya da Anadolu Ajansõ’nda üst düzey bir göreve gelebilece- ği kulislerde konuşuluyor. Be- ki’nin Sabah grubunda da görev alabileceği belirtiliyor. Beki’nin görevinden uzaklaştõrõlmasõnda, Erdoğan’õn basõnla yaşadõğõ so- runlarõn giderek artmasõnõn etki- li olduğu belirtiliyor. Yine Be- ki’nin talimatõyla 7 Başbakanlõk muhabirine akreditasyon yasa- ğõnõn getirilmesine karşõ uluslar- arasõ önemli basõn örgütlerinin gösterdiği tepkinin de Erdoğan’da rahatsõzlõk yarattõğõ belirtiliyor. Erdoğan ise Beki’nin ayrõlma- sõna ilişkin olarak “Ne istifadır ne görevden alınmadır. Şu anda, bir görev değişimi yapmayı kendileri arzu ettiler, biz de olumlu karşıladık. Akif, benim gene kardeşim, gene can ciğe- rimdir” demekle yetindi. Beki, Erdoğan’õn geçen hafta sonu, Gazze’ye yönelik İsrail saldõrõsõ- nõn ardõndan gerçekleştirdiği Mõ- sõr, Ürdün, Suriye, Suudi Ara- bistan gezileri ile Antalya prog- ramõna katõlmamõştõ. Beki’nin, bizzat Erdoğan tarafõndan istifaya davet edildiği konuşuluyor. Alõnan bilgiye göre Erdoğan, kararõndan önce bazõ yakõn kurmaylarõyla bir araya geldi. Bu görüşmeler sonrasõnda Erdoğan, Beki ile yollarõnõ ayõrmaya karar verdi. Beki, 7 muhabirin akredi- tasyonunu iptal etmişti. ANKARA (Cumhuriyet Büro- su) - TBMM Genel Kurulu’nda İsra- il’in Gazze’ye saldõrõlarõna ilişkin genel görüşmede kürsüye çõkan tüm milletvekilleri saldõrõlarõ kõnadõ ancak AKP’nin karşõ çõkmasõ nedeniyle or- tak kõnama bildirisi yayõmlanamadõ. CHP Grup Başkanvekili Kemal Kı- lıçdaroğlu, “Biz bir bildiri taslağı hazırladık. AKP Grup Başkanvekili Bekir Bozdağ’a götürdük. Biz de düşünmüştük ama Dışişleri Ba- kanlığı ‘Dengeler var’ diye uygun görmedi, dedi. Biz de bunun üzerine CHP grubu olarak kınama bildiri- si yayımladık” dedi. TBMM’de, dün İsrail’in Gazze’ye yönelik saldõrõlarõyla ilgili genel gö- rüşme yapõldõ. Devlet Bakanõ Mehmet Aydın, “Gazze’de durdurulması gereken bir insanlık dramı yaşanı- yor. Ses çıkarmamayı akıllı siyaset, reel politika olarak takdim etmek, İslam dünyasının gözünden kaç- mayacaktır. Duruma acilen müda- hale etmesi gereken uluslararası kuruluşlar, iki satırlık bile açıklama yapmayarak güven kaybına yol açıyor” dedi. MHP Ankara Millet- vekili Deniz Bölükbaşı, “Başbakan Tayyip Erdoğan’ın, İsrail Başba- kanı Ehud Olmert ile yaptığı gö- rüşmenin Dışişleri Bakanlığı ka- yıtlarına giren bir tutanağının bu- lunmadığını, bu durumun AKP hükümetinin kayıt dışı siyaset an- layışının ibret verici bir tezahürü ol- duğunu” söyledi. AKP’li Ahmet Yeni “Millet sizi hayretle izliyor” di- ye laf atarken, Bölükbaşõ “Millet si- zi hayretle izliyor, otur yerine din- le” karşõlõğõnõ verdi. MHP’li Osman Durmuş da AKP’lilere “Gazze bom- balanırken neredeydiniz? Susun dinleyin” diye tepki gösterdi. CHP İs- tanbul Milletvekili Onur Öymen, “Biz Filistinli sivillere yönelik sal- dırıları nasıl kınıyorsak İsrailli si- villere yönelik saldırıları da aynı kuvvetle kınıyoruz. O bakımdan biz hükümetin de İsrailli sivillere yö- nelik saldırıları kınamasını bekli- yoruz” dedi. Başbakan Erdoğan’õn “Hamas’ın görüşlerini BM Güven- lik Konseyi’nde dile getirecekle- ri”ne ilişkin sözlerini de eleştiren Öymen, “Türkiye’nin BM’de Ha- mas’ın sözcüsüymüş gibi bir rol üstlenmesi etkisini azaltır. Filis- tin’de saldırıya uğrayan masum insanların yanında yer almak baş- ka şeydir, Hamas’ın destekçisi ol- mak başka şeydir. Hamas’ın resmi politikası cihattır. İsrail’i haritadan silmektir. Biz bu görüşü benimsiyor muyuz? Filistin’de çile çeken halkın sözcülüğünü yapacağız, dersek bu daha doğrudur” görüşünü dile ge- tirdi. DTP’li Fatma Kurtulan da “Türkiye, kendi vatandaşı Kürt- lerle, barış içinde değilken, siyo- nistlerden, Filistin halkı ile barış içinde yaşamalarını nasıl isteyebilir? İsrail tarafından nasıl dikkate alı- nabilir?” dedi. Görüşmeler sonunda ortak bir bil- diri yayõmlanamadõ. CHP’nin bildiri- sinde “insanlık ayıbı” olarak nite- lendirilen saldõrõlar kõnanõrken “CHP grubu, kimden gelirse gelsin, kime yönelik olursa olsun, sebebi ne olur- sa olsun siyasi amaçla şiddete baş- vurulmasını, masum insanların he- def alınmasını reddeden temel yak- laşımı doğrultusunda bazı Filistin- li grupların İsrail’deki sivil hedef- lere yönelik saldırılarını da kına- maktadır. Ancak bu saldırılar, İs- rail’in aşırı güç kullanarak yaptığı ve çok sayıda masum sivilin öldü- rülmesi sonucunu doğuran saldırı- ları haklı göstermez” denildi. MHP LİDERİ DEVLET BAHÇELİ DİYARBAKIR BELEDİYE BAŞKANI İktidar ‘dengeleri’ gözeterek karşõ çõkõnca TBMM’den kõnama bildirisi çõkmadõ. CHP grubu bildiri yayõmladõ AKP İsrail’i kõnatmadõTBMM Genel Kurulu’nda İsrail’in Gazze’ye yönelik saldõrõlarõyla ilgili genel görüşmede söz alan CHP’li Onur Öymen, Başbakan Erdoğan’õn tavrõnõ eleştirerek “Türkiye’nin BM’de Hamas’õn sözcüsüymüş gibi bir rol üstlenmesi etkisini azaltõr. Filistin’de saldõrõya uğrayan masum insanlarõn yanõnda yer almak başka şeydir, Hamas’õn destekçisi olmak başka şeydir” diye konuştu. Söz alan diğer milletvekilleri de saldõrõlarõ kõnadõ. Baydemir yine geriyor DİYARBAKIR (Cumhuriyet) - DTP’nin “Se- çim Platformu” dün toplandõ. Toplantõda ko- nuşan Diyarbakõr Büyükşehir Belediye Başka- nõ Osman Baydemir, Kürt halkõnõn dilini, kültürünü ve kimliğini kabul etmeyenlerin bu- nu 20 yõldõr verilen mücadele sonucu kabul et- tiklerini kaydederek, “Mücadele böyle devam ederse yakında bu toprakların da adını ka- bullenecekler” dedi. Türkiye’de geri kalan 21 ilin Doğu ve Güneydoğu’da yer aldõğõnõ söyle- yen Baydemir, “Hükümetler, batı illerine fabrika yaparken, Doğu ve Güneydoğu’ya karakol yaptılar. 80 yılda yapılamayanı, 8 yılda yaptık. Biz devletin bize biçtiği yok- sulluk kefenini yırtacağız. Kimlik kadar, di- limiz kadar, bizim için ekonomik ve sosyal kalkınma da önemlidir. Sosyal ve ekonomik kalkınmayı da söke söke alacağız” dedi.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear