26 Aralık 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CMYB C M Y B 7 OCAK 2009 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA EKONOMİ 11ekonomi@cumhuriyet.com.tr Yeni yılın bu ilk yazısında yeni yılla ilgili beklenti- ler ve sonrası konularında bir değerlendirmenin uy- gun olacağı düşüncesindeyim: Küresel kriz 2009 ve sonrasında ne gibi dönüşümlere yol açacaktır? Kü- resel kapitalizm 2007/2008 krizi sonrasında nasıl ye- niden yapılandırılacaktır? Küresel ekonominin içine sürüklendiği bunalım ko- şulları nasıl aşılırsa aşılsın, bir tespit çok açık ve net- tir: Kapitalizmin özellikle 1980 sonrasında geliştirdiği mevcut üretim ve ticaret kalıplarının sürdürülmesi mümkün değildir. “Serbest” ticaret, “serbest” finans ve “esnekleştirilmiş” emek piyasalarına dayandırılan fantezilerin artık sonuna gelinmiştir. Dünyanın finansal ve askeri hegemonik gücünün ABD’den sürdürül- düğü, üretim atölyelerinin ise Güney ve Doğu Asya’da konuşlandırıldığı uluslararası işbölümü çökmüştür. Bu tespitin dayandığı savları daha yakından de- ğerlendirebilmek için aşağıdaki tablodaki verilerden yararlanacağız. Tablo’da dünya üretim ve ticaret akımları kabaca üç ana bölgeye ayrılmıştır. 2006 yı- lı itibarıyla, Kuzey Amerika (Kanada ve ABD) 12.4 tril- yon dolar ile dünya toplam gayri safi hasılasının yak- laşık yüzde 35’ini üretmekte ve 1.2 trilyon dolarlık ih- racat kalemiyle de dünya ticaretinin yüzde 15’ini kar- şılamaktadır. Avrupa ekonomileri dünya üretiminin yüzde 31.6’sını, dünya toplam ticaretinin de yüzde 45.7’sini gerçekleştirmektedir. Kapitalizmin “yeni kap- lanları” diye anılan Güney ve Doğu Asya ekonomi- leri ise dünya üretiminin yüzde 20.2’sini üretirken dün- ya ticaretinin yüzde 24’ünü sağlamaktadır. Yukarıdaki verilerde saklı olan detay ise şudur: 2006 itibarıyla Kuzey Amerika bölgesi dünya üretiminin üç- te birini yapar iken Avrupa’ya 188 milyar dolarlık ih- racat, Avrupa’dan ise 317 milyar dolarlık ithalat yap- makta idi. Aynı bölgenin Güney ve Doğu Asya ile olan ihracatı 219 milyar dolar, ithalatı ise 428 milyar do- lardı. Dolayısıyla ABD ve Kanada, Avrupa ile ticare- tinde 129 milyar dolar, Asya ile olan ticaretinde de 209 milyar dolar açık vermekteydi. Kuzey Amerika ucuz ithalat ile ücret maliyetlerini düşürüp ekonomileri için gerekli ara mallarını sağlama alırken karşılığın- da bol miktarda “yeni ürün” finansal kâğıt ve yine “kâ- ğıt” para üretip satmaktaydı. Öyle ki, Henry Velt- meyer ve James Petras’ın bizlere açıkladığı verilere göre, dünya piyasalarında her 1 dolarlık sanayi üre- timine karşı, finans piyasalarında 25-30 dolarlık iş- lem gerçekleştirilmekteydi. Amerika artık çoğunlukla finansal hizmet ve tasarım üreten bir ekonomi haline dönüşürken “mamul mal” üretimini Avrupa ve giderek Uzakdoğu Asya’ya bı- rakmaktaydı. Bu bölgelerde üretilen mallar ise finansal sistemin kumarhane masasında yaratılan “kâğıt”lar- la karşılanmaktaydı. Ancak söz konusu “kâğıt”ların dünya finans piyasalarındaki değeri ise spekülatif dav- ranışların körüklediği ve sanal inançların beslediği ha- yali değerlerden ibaretti. 2007/2008’de yaşananlar işte artık bu sanal dünyanın, “kendin söyle, kendin inan” masalından ibaret sahte değerler sistemini çö- kertti. “Toksik varlıklar”, “eşik altı-vasıfsız krediler” gi- bi sıfatlar bu dönemin ürünü oldu. Kapitalizmi bu kriz sonrasında neler beklemekte- dir? Biraz geniş bir perspektifle küresel kapitalizmin önünde olası iki gelişme olacağını görmekteyiz. Bi- rinci olarak, finansal değerler sisteminin çöktüğü böy- lesi bir ortamda dünya ticaret dengelerinin yeniden tesisi “zor” kullanarak gerçekleştirilebilir. Güney ve Uzakdoğu Asya’nın ucuz emek maliyetli fabrikala- rında yaratılan iktisadi artığın yakılması gerekmektedir. Eğer bu üretim fazlasının “değersiz kâğıtlarla” dün- ya pazarlarında satışı gerçekleştirilemezse, iktisat dı- şı yöntemlere bakılması gerekecektir. Kapitalizmin belli aşamalarında bu tür “aşırı üretim - eksik talep” döngüleri yaşanmış ve her defasında da bu tür kriz- ler bir savaş konjonktürü ile atlatılmıştır. Rosa Luxemburg, kapitalizmin bu tür küresel krizleri at- latmak için gereğinde düzeltici bir savaşa başvur- masının kaçınılmaz olduğunu vurgulamaktadır. Gü- nümüzde Ortadoğu ve Balkanlar’da başlayan, Irak’la devam eden ve Pakistan ve Afganistan’da “terörle savaş”la sürdürülmesi planlanan bölgesel savaşla- rın böylesi bir düzeltici savaşın öncülleri olduğu sık- ça vurgulanmaktadır. İkinci almaşık ise kapitalizmin küresel merkezle- rinin giderek Asya’ya kayması ve bir tür üçüncü dün- ya kapitalizminin dünya sahnesine çıkmasıdır. Ancak bir yandan emeğin acımasız sömürüsüne, diğer yan- dan da gezegenimizin çevresel kaynaklarının acımasız tahribatına dayalı böylesi bir vahşi kapitalizmin in- sanlığın geleceği açısından yarattığı tehditler kabul edilebilir olmayacaktır. Kaldı ki böylesi bir olasılığa karşı kendi hegemonyasını yitirme durumunda ka- lan ABD, bu sürece açık müdahalede bulunmaktan geri kalmayacaktır. Dolayısıyla düzeltici savaş bu al- maşık altında da karşımıza çıkmaktadır. Ülkemizin söz konusu “düzeltici savaş” hesapla- rının çok uzağında olmadığını görmemiz gerek- mektedir. Nitekim, Türkiye’nin de bulunduğu coğ- rafyada, neoliberal yeni-emperyalist küreselleşme- nin önünde aşması gereken iki engel durmaktadır: Laiklik ve bölünmezlik. Bu anlamda, bazı neoliberal sol kesimlerin dudak bükmelerine hiç aldanmadan bir vurguyu çok açıkça yapmalıyız: laiklik ve ulusal bütünlüğün korunması günümüzde antiemperyalist mücadelenin temel taşlarını oluşturmaktadır. Mensubu bulunduğum Bilkent Üniversitesi’nde öğ- renim gören yedi öğrencimizi geçen hafta acımasız ve sorumsuz bir ihmal neticesinde kaybettik. Aile- lerinin ve tüm arkadaşlarının derin acısını sizlerin hu- zurunda bir kere daha paylaşmayı bir borç biliyorum. EKONOMİ POLİTİK ERİNÇ YELDAN 2009 ve Sonrası Üzerine Düşünceler Ukrayna her yõl olduğu gibi Batõ hattõnda vanayõ kapattõ. Türkiye krize yine hazõrlõksõz yakalandõ ozlem.yuzak@cumhuriyet.com.tr TÜSİAD, Türk Girişim ve İş Dünyası Kon- federasyonu (TÜRKONFED), TÜSİAD-Sa- bancı Üniversitesi Rekabet Forumu (REF) ve Ulusal İnovasyon Girişimi (UİG) tarafından baş- latılan ve Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araş- tırma Kurumu (TÜBİTAK) tarafından destek- lenen önemli bir projeden bahsetmek istiyo- rum: “Bölgesel İnovasyon Merkezleri” (T-BİM) projesi. Proje dün İstanbul’da ana hatları ile açık- landı ve bölgesel inovasyon merkezlerinin Tür- kiye için önemli bir model olacağı üzerinde du- ruldu. Bilgi Toplumuna Doğru adlı bu köşede inovasyon ve yenilikçilik konusu sıklıkla yer alır. Çünkü bilim ve teknolojiyi, ekonomik ve top- lumsal faydaya dönüştürmek artık uluslararası rekabetin olmazsa olmazlarından biri. Bunun için de diğer birçok ülkenin yaptığı gibi ino- vasyon politikalarının belirlenmesi, etkin ve mümkün olduğunca hızlı bir şekilde uygulan- ması, ekonomik büyüme, istihdam ve rekabet gücü artışı açısından yaşamsal. Türkiye’de hemen hemen her kesim bunun farkında. Bu yüzden gerek Ar-Ge ve inovas- yon politikalarına gerekse kalkınma strateji- lerine yönelik bugüne kadar birbirinden değerli onlarca rapor hazırlandı, tartışma platformla- rı düzenlendi. Ancak hemen hemen hepsi de tozlu raflardaki yerini aldı ve ülkeyi bir üst kul- vara taşıyacak atılım gerçekleştirilemedi. Bu projeye biraz daha umutlu bakmamı sağ- layan unsur ise sahiplenen paydaşların çok da- ha geniş bir kitleyi oluşturuyor olması. Bün- yesinde dokuz federasyon, 95 dernek ve 9600 iş insanıyla Türkiye’nin en büyük sivil top- lum örgütlerinden birisi olan TÜRKONFED’in konuyu sahiplenmesi ve hemen uygulama gi- rişimlerine başlaması önemli. TÜRKONFED Başkanı Celal Beysel’in “Türkiye’deki üretim sektörünün önemli bir zaafları olduğunu he- pimiz kabul etmeliyiz. Resmin bütününe bak- tığımız zaman görürüz ki ürünlerimizde farklı- laşma düşük. Nitelik düşük. Katma değeri yük- sek üretimlerde zorlanıyoruz. İnovasyon ve Ar- Ge’nin KOBİ’ler arasında yaygınlaşmasının böl- gesel kalkınmamıza ve uluslararası rekabette adım atabilmemize ciddi etkileri olacaktır. Bu nedenle Bölgesel İnovasyon Merkezleri pro- jesinin önemli bir sıçrama etkisi yaratacağını düşünüyorum” sözleri iş dünyası- nın artık inovasyonu “havada öyle asılı duran bir sözcük” olarak gör- menin ötesine geçtiğini gösterme- si açısından anlamlı. Gelelim bu merkezler hakkında diğer bilgilere... Bölgesel inovasyon merkez- lerinin, TÜRKONFED’e bağlı federasyonların koordinasyonunda, Türkiye’nin yedi bölge- sinde kurulması planlanıyor. Bölgesel İnovasyon Merkezleri Projesi ile he- deflenen, özel sektör-üniversite-sivil toplum- kamu işbirliği ekseninde, rekabetçi kümelen- me modellerinin dikkate alınması ve seçilen sektörlere yönelik Bölgesel İnovasyon Mer- kezleri’nin oluşturularak uluslararası merkez- lerle eşleştirmelerinin sağlanması. T-BİM merkezlerinin temel amacı ise bölge- de odaklanılan sektörlerin küresel düzeyde re- kabet edebilir hale gelmesi için inovasyona ilişkin fırsatları yaratmak ve bu amaçla bölgedeki inovasyon potansiyelini harekete geçirmek. TÜRKONFED federasyonları tarafından or- ganize edilen ve bölgesel paydaşların katılı- mıyla Kasım 2007-Ocak 2008 tarihleri arasında gerçekleştirilen bölgesel çalıştaylarda, ilk aşamada kurulması planlanan T-BİM mer- kezleri için tespit edilen sektörler yukarıdaki tabloda. Projenin başarı ile uygulanabilmesi ancak ku- rulacak merkezlere doğru kişilerin yerleştiril- mesi, başarılı bir yönetim ve geniş katılımlı sa- hiplenme ile mümkün. Zaten bu konu rapor- da etraflıca dile getiriliyor. Türkiye’de iş dünyasının en önemli sorun- larından biri ortak çalışma kültürünün bir tür- lü oluşturulamamış olması. Bu da büyük he- vesle başlanan birçok projenin kısa sürede as- kıya alınmasına yol açıyor. Umarız bu projeyi yaşama geçirmeye çalışanlar bu önemli ger- çeğin de farkındadırlar ve ona göre eskisinden farklı politikaları yaşama geçirmeye hazırdırlar. 7 Bölgeye İnovasyon Merkezi ANKARA / İSTANBUL (Cum- huriyet) - Rusya’nõn Ukrayna’ya ver- diği gazõ kesmesiyle başlayan kriz, 2006’da yaşandõğõ gibi Türkiye’yi de etkilemeye başladõ. Enerji Bakanõ Hilmi Güler, dün erken saatlerde Rusya’nõn Ukrayna üzerinden gelen Batõ hattõndan alõnan gazõn tamamen kesildiğini, Mavi Akõm’dan çekişin ise arttõrõldõğõnõ söyledi. Ankara’da gazetecilerin sorularõnõ yanõtlayan Güler Rusya’dan Mavi Akõm üzerinden alõnan gaz miktarõnõn da günlük 40 milyon metreküpten 48 milyon metreküpe çõkarõldõğõnõ kaydetti ve “Şu anda önlemleri alıyoruz. Alacağımız başka ön- lemler de var. Doğalgazda yeral- tı deposu ve LNG kaynaklarını kullanmaya başladık. Santral- larda ikincil kaynakları kullanı- yoruz” şeklinde konuştu. Güler, konuyu Rus enerji şirketi Gazprom ile görüşeceğini ve Ukray- na Büyükelçisi’ni konuyu değerlen- dirmek üzere çağõrdõğõnõ bildirdi. İran’dan alõnan gazõn günlük 18 mil- yon metreküp düzeyinde bulundu- ğunu ifade eden Güler, “İran’dan gaz akışında bir sorun yok” dedi. İran Büyükelçiliği, Rusya’dan olu- şan gaz açõğõnõ kapatmak için Türki- ye’ye gaz arzõnõ arttõrabileceklerini açõkladõ. Türkiye, İran’dan günde 15 milyon metreküp gaz alõyor. Türkiye doğalgazõnõn yüzde 65’ten fazlasõnõ Rusya’dan alõyor. Rusya’dan Türkiye’ye gaz akõşõ sağlayan iki hat bulunuyor. Bunlar Batõ Hattõ ve Mavi Akõm. Bakan Güler, Türkiye’ye Ukrayna üzerinden gelen Rus doğalgazõnõn tamamen kesildiğini açõkladõ. Uzmanlar, hükümeti “yumurta kapõya dayanõncaya kadar” önlem almamakla suçlarken kesintinin 10 gün sürmesi halinde İstanbul ve Kocaeli için sõkõntõ olabileceği belirtildi. BOTAŞ, LNG için arayõşta. 42 milyon m3 açık var MAHMUT GÜRER ANKARA - Ukrayna üzerinden Türkiye’ye ge- len Rus doğalgazõnõn ke- silmesi, doğalgaz arzõnda günlük 42 milyon m³’lük açõğa neden olurken, farkõn kapatõlmasõ zor görünü- yor. Mavi Akõm’dan gelen doğalgazõn günlük 8 mil- yon, İran’dan gelen do- ğalgazõn günlük 1-3 mil- yon m³ arttõrõlacağõ belir- tilirken, BOTAŞ depola- rõndan da günlük 16 mil- yon m³’lük takviyenin ya- põlmaya başlandõğõ vur- gulanõyor. Ancak bunlar devreye sokulsa bile 15 milyon m³’lük doğalgaz açõğõ bulunuyor. Türkiye bunu ise fiyatõ oldukça pahalõ olan sõvõlaştõrõlmõş doğalgaz (LNG) alarak kapatmaya çalõşacak. Batõ Hattõ’ndan gelen Rus Doğalgazõ’nõn Uk- rayna tarafõndan kesilme- si, doğalgaz kullanõmõnda önemli sorunlara neden olacak. Türkiye’nin top- lam 42-45 milyon m³’lük doğalgaz açõğõ için toplam 27 milyon m³’lük bir do- ğalgaz sağlayabildiğini or- taya koyuyor. Ancak or- tada yine de günlük 15-17 milyon m³ seviyesinde do- ğalgaz açõğõ bulunuyor. LNG alınacak BOTAŞ bu sõkõntõyõ, LNG alarak çözmeyi ön- görüyor. Ancak kõş şartla- rõnda bu kadar fazla mik- tarlarda LNG’yi bulmak hem fiyat hem de Bulga- ristan, Arnavutluk, Ma- kedonya, Romanya da da- hil olmak üzere çok sayõ- daki ülkenin bu krizden et- kilenmiş olmasõ nedeniy- le ayrõ bir kriz olarak or- taya çõkõyor. Buna karşõn BOTAŞ’õn dünyanõn en önemli LNG sağlayõcõla- rõ olan Nijerya ve Cezayir ile bağlantõ kurduğu be- lirtiliyor. Kesinti 10 gün sürerse İstanbul ve Kocaeli’ne yansır BOTAŞ’a göre krizin uzun sürmesi durumunda bundan ilk etkilenecek il- lerin İstanbul ve Kocaeli olacağõ belirtiliyor. İstan- bul’un gaz dağõtõm şirke- ti İGDAŞ şimdilik İstan- bul’da doğalgaz kesintisi- nin gündeminde olmadõ- ğõnõ belirtirken BOTAŞ uzmanlarõ kesintinin 10 günü aşmasõ durumunda meydana gelebileceğini ifade ediyorlar. Bu bölgeye verilen do- ğalgazõn yetersiz kalmasõ durumunda ise Türkiye, Ukrayna’nõn yaptõğõ gibi Yunanistan’a verdiği do- ğalgazõ keserek İstanbul- Kocaeli bölgesine dağõt- mak zorunda kalacak. Azerbaycan’dan Yuna- nistan’a uzanan bu hattan günlük yaklaşõk 3.5 mil- yon m³ doğalgaz geçiyor. B OTAŞ ARAYIŞ TA Dış Haberler Servisi - Rus- ya’dan Ukrayna üzerinden gelen doğalgazõn Avus- turya, Polonya, Romanya, Hõrvatistan’da azalmasõ ve Türkiye, Bulgaristan, Yunanistan ve Bulgaris- tan’da ise tamamen dur- masõ, Kiev üzerindeki si- yasi baskõyõ önümüzdeki günlerde arttõracak gibi duruyor. Ukrayna’nõn Gazprom’la 2009 doğal- gaz fiyatõ üzerine anlaşa- mamasõ üzerine çõkan kri- zin sadece ekonomik te- melli mi olduğu, yoksa Moskova’nõn doğalgazõ kesmesinin altõnda siyasi bir amaç mõ olduğu da tartõşma konusu. Doğalgazõ hep siyasi bir araç olarak kullandõğõ dü- şünülen Moskova, bazõ analizcilere göre Ukray- na’yõ zor durumda bõra- karak ve muhtemel yeni boru hattõ planlarõnõn dõ- şõnda bõrakarak, 2004’te- ki Turuncu Devrim’in li- deri Cumhurbaşkanõ Vik- tor Yuşçenko’yu cezalan- dõrmaya çalõşõyor. Rus- ya’ya karşõ bir türlü ortak bir tutum takõnamayan Brüksel, şimdilik fazla ka- rõşmamayõ tercih ediyor. Krizin etkilediği ülkeler- deki son durum şöyle: Ukrayna üzerinden Bul- garistan, Yunanistan ve Makedonya’ya da sevkõyat kesildi. Slovakya gazõn yüzde 70 oranõnda azal- tõlmasõ üzerine olağanüs- tü hal ilan edilebileceğini açõkladõ. Romanya’nõn do- ğalgaz operatörü Trans- gaz, Rusya’dan Roman- ya’ya doğalgaz sevkõyatõ- nõn yüzde 75 azaldõğõnõ be- lirtti. Avusturya petrol ve doğalgaz dağõtõm grubu OMV de Rus doğalgazõnõn yüzde 90 oranõnda azal- dõğõnõ ve doğalgaz depo- larõnõn kullanõlmaya baş- landõğõnõ açõkladõ. Doğalgazdaki krizi değerlendiren uzmanlar AKP’yi suçladõ: Yumurta kapıya dayanınca ANKARA (Cumhuriyet Bü- rosu) - Enerji uzmanlarõ Ukray- na’nõn Batõ Hattõ’ndan Türki- ye’ye gelen doğalgazõ kesme- siyle ortaya çõkan doğalgaz kri- zinin tek sorumlusunun hükümet olduğuna dikkat çekiyor. AKP’nin gündelik politi- kalar izlediğini ve kadro- laşmaya ağõrlõk verdiğini belirten uzmanlar, yõllardõr gündeme getirilen kaynak çeşitlendirmesi, doğalgaz deposunun inşasõ ve öz kaynaklarõn kullanõmõ ko- nusunda hiçbir ilerleme olmadõğõna işaret ettiler. Uzmanlarõn konuyla ilgili de- ğerlendirmeleri şöyle: Enerji Uzmanı Necdet Pa- mir: Hükümet her yõl bir kriz ola- cağõnõ, net bir biçimde görün- mesine karşõn reddediyor. Sonra da ‘yumurta kapıya gelince ön- lem alma’ yoluna gidiyor. AKP’nin kaç yõldan beri hükümet olduğuna bakalõm: 6.5 yõl... Ve ne yazõk ki, bakan ilk geldiğinde ne söylüyorsa, yine aynõ şeyleri söy- lüyor. Genel geçer çözümler buluyor. Yatõrõmõn önü kapatõlõyor. Yeni- lenebilir enerjiyi teşvik etmiyor. Bunun tam adõ da ‘yamalı boh- çadır.’ Gazõn kesilmesi hafife alõnmamalõ. “Her şey yolunda” demek doğru değil. Bu kõş için risk var. Eski BOTAŞ Genel Müdürü Mete Göknel: Benzeri olaylar daha önceki kõşlarda da yaşan- mõştõ. İran’dan gelen doğalgazda da bir sõkõntõ yaşanõrsa, o zaman sorun olur. Ne yazõk ki krizden bu şekilde etkilenmemize neden olan şeyler sürekli söyleniyor. Ancak bir türlü önlem alõnmõyor. Gündelik söylemlerin öne çõktõ- ğõnõ görüyoruz. Bunlardan en önemlisi kaynak çeşitlendir- mek, örneğin Azerbaycan’dan alacağõmõz doğalgazõn mik- tarõnõn mutlaka arttõrõlmasõ gerekiyor. Enerji Uzmanı Necil Kurtkaya: Ukrayna krizi bi- zim için büyük bir sürpriz de- ğil. Doğalgazõn kesileceği başõndan beri bilinen bir şey... Ancak bu kez kesilen miktar çok fazla. Bu nedenle doğalgaz açõ- ğõ mutlaka olacak. Türkiye de mecburen spot LNG alõmõna gi- decek. Eğer kesinti uzun süre de- vam ederse Türkiye için sõkõntõ yaratõr. Bu krizin de tek nedeni, doğru dürüst bir enerji politika- sõ olmamasõna bağlõyorum. Enerji uzmanlarõ hükümeti her yõl tekrarlandõğõ halde krize önlem almamakla suçluyor. KAPANAN ŞİRKET SAYISI ARTIYOR Ekonomi Servisi - 2008’de özellikle son çeyrekte şiddet- lenen küresel krizin de etkisiy- le reel sektördeki kapanan şir- ket sayõsõ arttõ. 2008 boyunca kapanan veya tasfiyeye tabi tu- tulan şirket, kooperatif ve tica- ri işletmelerin toplam sayõsõ, ön- ceki yõla göre yüzde 25.6 arta- rak 64 bin 292’ye ulaştõ. Özellikle kapanan ticari iş- letme sayõsõnda yõllõk artõş yüz- de 51.2’yle rekor bir düzeye ulaştõ. Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) kurulan kapa- nan şirket verilerine göre, geçen yõl kurulan kooperatif sayõsõ bir önceki yõla göre yüzde 23.63 gerileyerek 1718’den 1312’ye, gerçek kişiler tarafõndan kuru- lan ticari işletme sayõsõ da yüz- de 4.30 azalõşla 49 bin 720’den 47 bin 582’ye düştü. RUSYA İHRACATI TEHDİT EDİYOR Ekonomi Servisi - İstanbul Hazõrgiyim ve Konfeksiyon İhracatçõlarõ Bir- liği (İHKİB) Başkanõ Hikmet Tanrıverdi, Rusya’nõn ‘tam sayım’ uygu- lamasõna geçmesiyle birlikte bu ülkeye yapõlan hazõr giyim ihracatõnda yüz- de 70’lere varan gerilemeler yaşandõğõnõ söyleyerek “Rusya’nın Kırmızı Hat inadı, 6.6 milyar dolarlık ihracatımızı tehdit ediyor” dedi. Tanrõver- di, Rusya pazarõnda yaşanan krizi aşmak için Başbakan Erdoğan’õn sü- rece müdahale etmesini beklediklerini aktardõ. Tan- rõverdi, “Son dönemde Rusya pazarı Avrupa’ya göre çok daha hareketli bir seyir izliyor. Ancak tam sayım yüzünden firmalarımız yeni sezon ürünlerini gönderemediler. Bu- nun yarattığı güvensiz ortam nedeniyle gelecek dö- neme ilişkin sipariş alamadılar” dedi. B‹LG‹ TOPLUMUNA DO/RU / ÖZLEM YÜZAK Küresel Ekonominin Üretim ve Ticaret Kalıpları Top. GSYİH Dünya Toplamına Top. İhracat Dünya Top. Trilyon Dolar Oran Olarak (%) Trilyon (%) Oran Olarak (%) Kuzey Amerika 12.4 34.1 1.2 15.9 Avrupa 11.5 31.6 3.3 45.7 Güney ve Doğu Asya 7.4 20.2 1.8 23.9 ABD’de oto satışları dibe vurdu Ekonomi Servisi - ABD’de devlerin aralõk ayõ otomobil satõşlarõ yüzde 30’dan fazla geriledi. ABD’li Chrysler, satõşlarõnõn durgunluk ve filo satõşlarõnõn azalmasõ nedeniyle yüzde 53 düştüğünü açõkladõ. Japon otomotiv şirketi Toyota’nõn satõşlarõ yüzde 37 ve Honda’nõn yüzde 35 düşerken ABD’li Ford’un satõşlarõ yüzde 32 geriledi. General Motors (GM) ile Nissan’õn aralõk ayõ satõşlarõ da yüzde 31’er düştü. Doğalgazda bile bile lades KRİZDE SON BİLANÇO Bulgaristan’ın doğalgaz operatorü Bulgargaz, yaptığı açıklamada gazın tamamen kesildiğini duyururken Bulgarlara alternatif enerjilere yönelmeleri çağrısı yaptı. (AP) Bölge Sektörler Batõ Anadolu Elektronik ve Yazõlõm; Tarõma Dayalõ Teknolojiler; Eko-teknolojiler Marmara ve Kuzey And. Süt ve Süt Hayvancõlõğõ; Seramik Doğu Akdeniz Tarõm-gõda; Lojistik; Tekstil Doğu ve Güneydoğu And. Tarõm-gõda; Doğal Taş; Turizm Orta Karadeniz Tarõm-gõda; İnşaat Malzemeleri Doğu Karadeniz Gemi Sanayii İstanbul Ambalaj; Asansör ve Yürüyen Merdiven; Lojistik; Kimya/çevre İç Anadolu Makine ve Alet Sanayii; Yaşam Bilim ve Teknolojileri Pamir
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear