24 Kasım 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CMYB C M Y B SAYFA CUMHURİYET 3 OCAK 2009 CUMARTESİ 2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER DÜN İlhan da yazdı: Bizler, yalnız ga- zete olarak değil, kararlı “cumhuriyetçi- ler”, yani ters koşullara karşın Kemalist Cumhuriyet’in devrimci kuruluş felsefe- sine inanıştan hiç vazgeçmeyenler ola- rak da haklı çıktık. Haklı çıkmaktan yorulup şimdi bir ke- nara çekilenlerimiz bile hep haklı çıkmış olmanın inanılmaz keyfini sürerek din- lenmekteler. Böyle olduğu içindir ki, yaşları ne olursa olsun, diriliş günü gel- diğinde onların da gerekeni yapıyor ol- manın sevinçli çabasına katılacakların- dan emin olabilirsiniz. Haklı çıkış, “yeni emperyalizmin, yeni dünya düzeninin, yeni liberalizmin as- lında yeni bir sömürü safsatası oluşu”nu söylemiş olmaktan ibaret değil. Soğuk Savaş’ın bitişinden sonra cumhuriyetin temel felsefesinden ödün vermemeyi, devrimci ilkelerden geri dönmemeyi sa- vunan ve geri adımlar atılmaya başlanırsa sonucun kötü olacağını söyleyip ya- zanlar da bizlerdik. Sonuç, Türkiye’nin bugünkü yalpala- yışları ve şaşkınlıklarıyla ortadadır. Karşı-cumhuriyetçiler amaçları için devlete hâlâ geri adımlar attırmakta ve bunu özgürlükçülük saymayı sürdür- mekteler. Örneğin, resmi dili Türkçe olan Cumhuriyetin resmen Kürtçe yayı- na başlaması övünülecek iş midir? Bu adımın eğitim diline sıçrayıp yönetimde de özerkliğe varacağını kestirmek kâhinlik mi sayılır? Adım adım gerileyişin ve bunu “bir adım önde olmak” diye sunuşun ters so- nuçları en açık olarak dış politikada gö- rülüyor. 23 Aralık’ta Meclis Dışişleri büt- çesini görüşürken CHP Genel Başkan Yardımcısı Onur Öymen’in saydığı ör- nekler cidden endişe vericidir: AB ilişki- lerinde kabul edilmeyecek bir Ek Proto- kol’ü imzalayıp onaylamamakla köşeye sı- kışma başta olmak üzere, önce hevesli görünüp cakası satılan, ama sonrasında sıkıntısı çekilen o kadar çok durum var ki. Böyle durumların en acıklı olanları Kıbrıs konusunda sürekli yaşanıyor. Ada Türklerini Annan Planı’na “evet” dedirtmek yüzünden düşülen durumlar malum. Ama, asıl sıkıntı mal mülk ko- nusunda yaşanmakta. Strasburg’daki Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin tamamen siyasal nitelikteki Loizidu ka- rarına karşı güçlü bir hukuk savaşı açmak yerine, hükmedilen tazminatı tıkır tıkır ödeyip sonraki iki davanın sonuçlarına katlanmakla KKTC’nin hukuk yapısı iyi- ce sulandırıldı ve öylesine edilgin bir ha- va yaratıldı ki gerisi çorap söküğü gibi geldi. Şimdi konu Orams davasıyla Lüksemburg’daki Avrupa Adalet Diva- nı’na kadar gitmiş durumda. Altı bin İn- giliz ailesinin Türklerden satın alınmış ta- şınmazlarını Rumlara vermeye zorlaya- cak olan böyle bir dava diplomatik yol- larla geri çektirilmezse Kıbrıs davamızın büyük bir darbe yemiş olacağı bellidir. AKP iktidarı başkalarına böyle bir ge- ri adım attırmayı becerebilecek mi? Yoksa şimdiye kadar attığı geri adımla- rın bu bedelini de ödeyip kendi kesin çö- küşünün kuyusunu mu kazmış olacak? PENCERE Asker Darbe Yapar mı?.. Asker üzerine dışarıdan tezgâhlanan büyük bir oyun oynanıyor, içeride BOP eşbaşkanlığı da el- bette kendi üstüne düşen işlevi elinden geldiğince yerine getiriyor... Oyun nedir?.. Asker devlete elbette gerekli... Askeri değil; ama demokrasi ayağına laik TSK’yi bitirecekler... Türkiye’de bir konuyu iki boyutu dışlayarak ele almak, gerçekleri dışlamak demektir... Nedir o iki konu?... Aydınlanma... Emperyalizm... Laik Türkiye Cumhuriyeti emperyalizmin Ana- dolu’daki hesaplarını bozarak kurulmuştur... Amerika daha o zamandan bu işe bozulmuş, çok uzun süre TC’yi tanımamıştır... Bir İslam ülkesindeki ‘Aydınlanma Devrimi’ ise ABD’yi hiç ırgalamıyor... Amerika’nın derdi ne?.. ? ABD’nin en son davası petrol coğrafyasına el koymak için İslam devletlerini kullanmak... ? Ve TC’yi de bu yolda kullanmak... ? Bu kullanıma demokratik bir kılıf geçirmek için de Müslümanlığı Türkiye’de kullanmak... 21’inci yüzyılda iktidara geçen AKP, bu kulla- nım yolunda ABD için en elverişli araçtır... İşte bu planlamada ortaya çıkan önemli engel TSK olarak vurgulanıyor... Asker-sivil bürokratlarla aydınların kurdukları la- ik Cumhuriyet, sandıktan çıkan bir İslamcı parti eliyle laiklikten uzaklaştırılırsa olay demokratik sa- yılacaktır... Asker bu oyunu bozacak bir kuvvet olarak gö- rülüyor... Oysa şimdiye dek TSK ile ABD arasındaki iliş- kiler hep uyumlu idi... ? 27 Mayıs kimsenin hesap edemediği bir aşa- ğıdan yukarıya patlamaydı... ? 27 Mayıs’tan sonra ordu, Türkiye’de geçer- li Amerikan emperyalizmine sıcak bakmıyordu; 12 Mart müdahalesi CIA marifetiyle bu işi çözdü... ? 12 Eylül büsbütün açık seçikti; Amerikalı aşa- ğı yukarı ne demişti: - Bizim çocuklar, bu işi iyi kıvırdılar... ? 28 Şubat laik nitelikliydi; ama, bir başka açı- dan bakıldığında AKP’nin önünü açtı, çünkü ik- tidar yolunu kapattığı Erbakan tayfası anti- Amerikan dinciliği benimsiyordu... Görüldüğü gibi 27 Mayıs dışında bütün aske- ri müdahaleler Amerika ile uyum içinde gerçek- leştirildi... Ya bugün durum ne?.. Herkes boşuna ümit ya da telaş içinde... Asker Amerika’yı karşısına alacak bir müda- haleyi gerçekleştirmez... Siyasal dış ve iç dengelerle ekonomik bağım- lılık böyle bir müdahaleyi kısa sürede perişan ede- cektir... Bugünkü TSK akılsız değil... Ancak Amerika, Türkiye’de bu kez çok tehlikeli bir oyun tezgâhlıyor ve AKP’yi alet ediyor... TSK’nin de dincileştiği bir Türkiye Cumhuri- yeti’nde gittikçe yoğunlaşan İslamcılık ideolojisi, Suudi Arabistan’dan çok İran’a doğru bir siyasal eğilime kayarsa, Amerika hiç hesaplayamadığı bir büyük düşmanı Ortadoğu’da kazanacaktır... Bu yazıyı nasıl noktalayalım?.. Şöyle: TSK bugünkü koşullarda darbeden uzak... Ama, bu gidişle TSK’ye dinci darbe geliyor... P olitikacõnõn iktidarõnõ koruyabilmek için baş- lõca güvencesi, eğitim- den, aydõnlanmadan, bilim- sellikten uzak bõrakõlmõş, ko- layca aldatõlabilen halk ço- ğunluğu olmuştur. 1945 yõ- lõnda büyük insan, büyük eği- timci Hasan Âli Yücel Mili Eğitim Bakanlõğõ’ndan uzak- laştõrõlõp onun yerine atanan Reşat Şemsettin Sirer, Cum- hurbaşkanõ İnönü ile birlikte Köy Enstitülerini ziyaretten dönerken İsmet Paşa’ya, “Pa- şam, bu çocuklar böyle eği- tim görürlerse biz bunları idare edemeyiz” demiştir. Çok anlam yüklüdür bu ta- rihsel önemdeki söz. Bence bu güzel yurdun kaderine uzun yõllardõr egemen olan muha- fazakâr, sağ politikalar ve on- larõn uygulayõcõsõ politikacõ- larõn temel felsefesi Sirer’in bu cümlesinde özetlenmek- tedir. Eğitimden, bilimden, ay- dõnlanmadan ve dolayõsõyla bilinçlenmeden uzak bõrakõl- mõş nasõl aldatõlmakta oldu- ğunu, ülkede ve dünyada olup bitenleri yeterince kavraya- mayan halk katmanlarõdõr, sağcõ politikacõlara güç veren, onlarõ iktidarda tutan. Çok partili düzene girişimizden 63 yõl sonra AKP’nin ve onun li- deri Başbakan’õn gücü de bu- radan geliyor. Tayyip Bey’in Politikacõnõn Güvencesi Prof. Dr. Coşkun ÖZDEMİR mumtazsoysal@gmail.com AÇI MÜMTAZ SOYSAL Adım Adım Arkası Sa. 17, Sü. 3’te
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear