24 Kasım 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CMYB C M Y B SAYFA CUMHURİYET 27 OCAK 2009 SALI 8 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER EVET / HAYIR OKTAY AKBAL ‘Korkma, Sönmez!..’ “Korkma, sönmez...” Diyoruz, ama yine korkuyoruz! Sen korkmuyor musun? Ben, o, öteki?.. İşada- mı, esnaf, tüccar, memur, işçi, gazeteci, yazar, po- litikacı, milletvekili, bakan, başbakan!.. Sabah ol- du, akşam oldu.. derken yine bir sabah, kapı ça- lındı, çalınacak! Sütçü vardı eskiden, o da yok ar- tık. Kim gelir gece yarısından sonra, ya da saba- ha karşı? “Birileri” mi? Kim onlar? 12 Eylül günlerinde bir haziran gecesiydi. Ka- pının zili uzun uzun çaldı. Pijamayla kalktım, koştum.. Kapıda üç adam, ikisi bana doğru, biri de arkada duruyor. Tetikteler, bir çeşit korku için- deler... Beni götürmeye gelmişler! Başkalarını da almışlar, araba kapıdaymış!.. Korku bulaşıcıdır, kolaylıkla topluma yayılır. Bir mahalleden biri alınıp götürülmüşse, tüm komşular, “Sıra bana da gelecek mi?” demeye başlar... Der- ken ardı ardına gelir dalgalar: Onuncusu, on bi- rincisi.. belki on beşincisi, yirmincisi... Herkes korkuyor, ama bence en çok korkanlar ülkenin egemenleri!.. Birkaç türlü korkuları var on- ların; bizim gibi değil... Önce, güçlerini bir anda yitirmek, bir gecede yerleştikleri güvenli durum- dan koparılmak. Bugün, yarın, öbür gün diye bek- lemek, beklemek!.. Siz, Başbakan Erdoğan korkmuyor mu sanır- sınız? Her konuşmasında kalabalıkların önünde, her bağırıp çağırmasında görülmüyor mu? Sizinki, benimki gibi değil onun korkusu... Bırakın, tek başına sokağa, caddeye çıkabilmesini, dört ya- nına simsiyah giysili, kara gözlüklü on-yirmi ko- ruma almadan oradan oraya gidemiyor!.. Bindiği arabalar zırhlı, kurşun geçirmez, kapısı ancak bal- yozla kırılır... ‘Korku dağları bekler’ demiş atalarımız... Kor- ku, bir insan mı, bir hayalet mi, bir zehirli mikrop mu? Hep içimizde yaşayan gizli bir düşman mı? Yanımızda, arkamızda, bizi izleyen, her an silahıyla ya da silahsız, yaşantımıza son vermeyi bekleyen bize benzer biri mi? Yarı aç yarı tok yaşayan yığın- ların korkusu ise bambaşka! Bir dilim ekmek, bi- raz peynir, yaşamı sürdürmek, sürdürebilmek ola- nağının da yitip gitmesi!.. Yaşamak tek başına apayrı bir korkudur, açlık çizgisinde sürüklenen- ler için... Korku ne zaman biter? Savcının, yargıcın karşısına çıkarılırsın, soruları yanıtlarsın, sonra se- ni alır bir yere kapatırlar, ranzanın üstünde uza- nıp uykuya, daldığında!.. Hep yaşandı, yaşanıyor, yaşanacak! Bu gidişle kimse yakasını kurtaramayacak... En üst çizgile- re ulaşmış asker, sivil, kadın, erkek.. hatta çocuklar bile! Yarın ya da bu sabaha karşı kapı çalınacak, ya da zorla ite kaka yıkılıp açılacak... İşte dillerde, kalemlerde, sütunlarda, TV ek- ranlarında gezip dolaşmakta olan, korku impa- ratorluğu!.. PENCERE ETÖ ile PKK... Yazının başlığındaki PKK rumuzunu herkes bi- liyor... Dünyaca meşhur Kürtçü terör örgütü... Üssü Kuzey Irak’ta Amerika’nın şemsiyesi al- tında... Peki, ETÖ ne?.. Bilenlerin bilmeyenlere duyurması gerek... ETÖ ‘Ergenekon Terör Örgütü’nün rumuzudur... Böyle bir terör örgütü var mı?.. Olsa da, olmasa da ETÖ kimilerine gerekliydi... PKK’nin karşısında ETÖ... Hatta iddiaya bakarsanız PKK’yi ETÖ’nün kur- durduğu bile öne sürülüyor... Ergenekon davasının görüldüğü mahkeme çok önemli bir karar aldı... Dedi ki: - ETÖ rumuzu kullanılamaz, çünkü böyle bir te- rör örgütünün bulunup bulunmadığı dava sonunda anlaşılacaktır... Karara uyulursa savcılık ve polis ETÖ rumuzu- nu kullanamayacak... Ama, herkesin bildiği gibi, mahkemenin kararı lafta kalacak... Evet, Türkiye’de bir “Ilımlı İslam Devleti” kurul- ması için ETÖ gereklidir... Gelmiş geçmiş bütün faili meçhul cinayetler ETÖ’ye yüklenecektir... Taraf gazetesinde dün çıkan şu yaklaşıma ne dersiniz: “- ... ETÖ’nün bölgede (Güneydoğu) yaptıkla- rını, ne Ermeniler ne Ruslar ve hatta ne de bir düş- man kuvveti yaptı. Binlerce ölü, yüzlerce faili meç- hul, cesedi bile bulunamayan kayıplar.. taptaze du- ruyor ki bütün hepsinin mimarı da her geçen gün gözüktüğü şekliyle ETÖ.” Yazarı kim bu yazının?.. Amerika’da yaşayan bir F polisi.. Türk Metal Sendikası’nın genel başkanı Mus- tafa Özbek ETÖ üyesi diye tutuklanırken aynı gün çıkıyor bu yazı... Dinci ve yalaka basında artık açıkça dile geti- rildiği gibi, ‘yeni bir devlet kuruluyor...’ Yeni devletin kurulması için ETÖ’ye gereksin- me var... Çünkü eski devletin, adıyla sanıyla laik Atatürk Cumhuriyetinin tasfiyesi için AKP’ye karşıt tüm mu- halif grupların icabına bakmak gerekiyor... PKK.. Ve ETÖ.. Artık PKK’yi bıraktık... Yeni bir terör örgütümüz var... ETÖ ile uğraşıyoruz... Öylesine ki kırk yıllık sendikacı, Türk Metal Ge- nel Başkanı Mustafa Özbek’i terörist diye tutuk- luyoruz... Ama, bir soru geliyor insanın aklına... - Sakın bu ETÖ uydurması Güneydoğu’da PKK’yi meşrulaştırmak için icat edilmiş bir Ame- rikan marifeti olmasın?.. HABERLER Yerel Yönetim Seçimleri Yaklaşõrken... Y erel yönetimler il özel idareleri, bele- diyeler ve köyler- den oluşmaktadõr. Önümüzdeki mart ayõnda, il genel meclisi üyeleri, belediye başkanlarõ, belediye meclis üyeleri, köy muhtar ve köy ihtiyar meclisi üyeleri ve mahal- le muhtarlarõ seçimleri için oy kul- lanacağõz. İl özel idareleri bütün illerde bulunmaktadõr. Bunlar- dan belediyeler ülkenin geliş- mesi yönünde büyük önem ve so- rumluluk yüklenmişlerdir. Be- lediyeler modern yönetim kural- larõna ve halkõn beklentilerine yanõt verecek doğrultuda yöne- tildikleri ve kendilerine gerekli olanaklar ve kaynaklar sağlandõ- ğõ takdirde, ülkenin önemli so- runlarõnõn çözümlenmesinde ve ulusal gelirin artmasõnda önem- li bir katkõ sağlayabilirler. Bu ne- denle son düzenlemelerle bele- diyelere önemli ek gelir kaynak- larõ sağlanmaktadõr. Belediyeler, verimliliğin, açõklõğõn, saydam- lõğõn ve ahlak kurallarõna göre ni- telikli yönetimin en çok geçerli olacağõ kuruluşlardõr. Özellikle tu- rizm alanõndaki gelişmeler, hiç kuşkusuz çok yönlü etkileri olan bir gelişmedir. Turizm ülke eko- nomisi için vazgeçilmez ve önem- li bir döviz kaynağõdõr. Turizm, ekonomik ve ticari yaşamda önemli bir değişime neden olur- ken, toplumu sosyal yönden de et- kilemektedir. Belediyelerin ülke gelişmesin- de büyük önemi olan turizm yö- nünden önemli sorumluluklarõ vardõr. Geçmiş yõllarda turizm, yabancõlara ve dõşa dönük bir olay idi. Yurtiçinde, ancak belirli top- lum gruplarõ çok kõsõtlõ olan ola- naklar ve koşullar içinde turistik geziler yapabiliyorlardõ. Artõk günümüz koşullarõ içinde, tu- rizm bir lüks olmaktan çõkmõştõr. Toplumun vazgeçemeyeceği, ül- kenin kalkõnmasõ, tanõtõlmasõ ve insanlarõn kültür düzeylerinin ge- liştirilmesi ve arttõrõlmasõ yö- nünden bir gereksinme haline gelmiştir. Turizm alanõndaki bu gelişmeler, kültürel alandaki ge- lişmeleri de etkilemiştir. Kendi kültürümüzü tanõmak ve tanõtmak bir ihtiyaç haline gelmiştir. Sa- dece konuya yabancõ turistler açõsõndan bakmamak gerekir. Ül- kemizi kendi vatandaşlarõmõz için de çekici hale getirmemiz ge- rekir. Eski eserler Ülkemizde, turizm alanõnda, olumlu gelişmeler olmasõna rağ- men olumsuz gelişmeler de var- dõr. Geçmiş yõllarda sahillerimiz gereği gibi korunamamõştõr. Ku- rulan bazõ tesisler, çevreye uygun olarak planlanmamõştõr. Antik ve eski eserlerin yeteri kadar de- ğeri bilinmemiştir. Bazõlarõ elden çõkarõlmõş veya kaçõrõlmõştõr. Modernleşme diye bazõ yapõlar yõkõlmõş, yerlerine ge- leneğimizle bağdaşmayan, çevresi ile hiç uyum sağlamayan binalar inşa edilmiştir. Kasabalarõmõzõn yol, su, kanalizasyon, elektrik gibi temel altyapõlarõ yetersiz kalmõştõr. Bu temel sorunlarõn çözümlenmesinde büyük sorum- luluk, yerel yönetimlerimizin, özellikle belediyelerimizin üze- rindedir. Turistleri çeken unsur- lar arasõnda doğal, coğrafi, tarihi ve beşeri güzellikler yanõnda bel- denin temel altyapõ sorunlarõnõn bulunmamasõ büyük önem taşõ- maktadõr. Altyapõ ve sosyal te- sislerden yoksun binalar yõğõnõ, güzel bir dağ, tepe, koy ve bir sa- hil siluetini bozan yapõlaşma ger- çek turizm politikasõ ile bağdaş- maz. “Turist harabeye gelir, fakat tahribattan hoşlanmaz.” Bunun için şehir planlarõnõn çok uzak gelecekler düşünülerek ha- zõrlanmasõ büyük önem taşõmak- tadõr. Uzun bir gelecekte bek- lenmeyen sorunlarla karşõlaşma- mak için, şehir planlarõ, özellik- le yol ve bina yükseklikleri, ara- ba park yerlerinin geleceğin ge- reksinmelerine yanõt verecek dü- zeyde olmasõ geliştirilmelidir. Ankara’da yõkõlan milletvekili lojmanlarõnõn yerine gelecek iyi planlanmadan birbiri yanõnda çok yüksek binalar yapõlmaktadõr. Trafik şimdiden altüst olmuştur. Bütün ülkemizde su sorunu ge- lecek yönünden büyük tehlike göstermektedir. Bunlarõn çareleri düşünülmeli, önlemler alõnmalõdõr. Bu konu- larda en önemli sorumluluk yerel yönetimlere, özellikle belediye- lere düşmektedir. Vatandaşlarõmõzõn ülkemize gelen turistlere nasõl davrana- caklarõ yönünden eğitilmeleri de, büyük önem taşõmaktadõr. Dav- ranõşlar yalnõz gelenler yönünden değil, onlarõn ülkelerine dön- dükleri zaman, anlatacaklarõ ki- şiler yönünden de önemlidir. Tu- rist aldatõlan, ucuz eşya ve hiz- metin kendisine pahalõ satõldõğõ ki- şi değildir. Turist dinlenmeye, görmeye, boş zamanlarõnõ de- ğerlendirmeye gelen kişidir. Bu alanda belediyelere büyük görev düşmekte, onlarõn hemşerileri ile karşõlõklõ güven itimat ve daya- nõşma sağlamalarõ gerekmektedir. Küresel ısınma 1850 yõllarõnda 1 milyar do- laylarõnda dünya nüfusu, içinde bulunduğumuz yõllarda, her 20- 30 yõlda bir, bir milyar artmak- tadõr. Demek ki, bugün yeryü- zünde 150 yõl önce oturan tüm in- sanlarõn altõ katõ insan yaşamak- tadõr. Aynõ olanaklarõ, hava, su ve benzeri doğal kaynaklarõ altõ kat insan kullanmaktadõr. İnsanlar bu kaynaklarõ kullanõrlarken ya- rõnõn kuşaklarõnõ hiç düşünmeden, kendi günlük çõkarlarõna göre tü- ketmektedirler. Küresel õsõnma nedeniyle, buzullar erimekte, su kaynaklarõ yetmemektedir. Ge- leceği düşünmeden, her ailenin en az üç çocuk yapmasõnõ öneren, so- rumlu devlet adamlarõmõz vardõr. Dünya nüfusu bu şekilde artma- ya devam ederse, çocuklarõmõza, torunlarõmõza çok kötü, olum- suz bir gelecek bõrakacağõz Tür- kiye zirai mahsulleri ihraç eden bir ülke iken, bugün, ithal etme durumu ile karşõ karşõyadõr. Bü- tün ülkelerin ve uluslararasõ ör- gütlerin nüfus planlamasõna gi- dilmesi için karar almalarõ ve uygulamalarõ gerekir. Birçok ül- ke, tabiatõn gelecek kuşaklarõn da yararlanmasõna yarayacak bi- çimde korunmasõ için ulusal ve uluslararasõ düzeyde çalõşmalar yapõlarak önlemler alõnmasõnõ is- temektedirler. Doğa güzellikleri ve manzara- lar, insan çevresini kuşatan ko- şullarõ iyileştiren hayati önemde varlõklardõr. Ağaç, güzel manza- ra ve yeşil alanlara saygõ göste- rilmelidir. Yeşil kuşaklarla çev- rilmiş ağaçlõ karakter korunmalõ ve gerekli olan yerler de yeniden ağaçlandõrõlmalõ ve halka açõk ol- malõdõr. Tarihi değeri olan abidelerin, şehirlerin, müze, saray, bahçe vb. yerlerin yaşayan insan ge- reksinmelerine uyacak biçimde korunmalarõ gerekir. Çünkü bun- lar kültür varlõğõmõzõn zengin- likleridir ve gelecek kuşaklarõn yaşantõlarõ ve dinlenmeleri için zorunludur. Şehirlerin yeni ge- lişme planlarõnõn doğal zengin- liklerin korunmasõnõ sağlayacak, yerel zevkleri ve yerel mimari tip- leri devam ettirecek ve güzelleş- meyi destekleyecek nitelikte ha- zõrlanmalarõ gerekir. Çevre sorununun, her ülkenin almõş olduğu bireysel önlemler ile, çözümlenemeyeceği kanõt- lanmõştõr. Uluslararasõ düzeyde iş- birliği şarttõr. Böyle bir uluslar- arasõ örgüt, çeşitli ülkelerin tanõ- yacağõ yetki sayesinde kurulabi- lir (bu nedenle NATO, Birleşmiş Milletler, Avrupa Konseyi, OECD, Ortak Pazar vb. gibi ulus- lararasõ örgütlerin konu ile ilgi- lenmeleri zorunlu olmuştur). Ye- rel yönetimler, özellikle beledi- yelerimiz, tüm bu gelişmeleri iz- lemeli ve gelişmelere göre ön- lemler almalõdõrlar. Prof. Dr. Nuri TORTOP Emekli TODAİE Gen. Müd. Kültür varlõğõmõzõn zenginlikleridir ve gelecek kuşaklarõn yaşantõlarõ ve dinlenmeleri için zorunludur. Şehirlerin yeni gelişme planlarõnõn, doğal zenginliklerin korunmasõnõ sağlayacak, yerel zevkleri ve yerel mimari tipleri devam ettirecek ve güzelleşmeyi destekleyecek nitelikte hazõrlanmalarõ gerekir. DinkdavasõndayumruklaşmaHİLAL KÖSE HÜLYA KESKİN Agos Gazetesi Genel Yayõn Yö- netmeni Hrant Dink’i öldürmek, te- rör örgütü kurmak suçundan yargõ- lanan sanõklar arasõnda kavga çõk- tõ. Davanõn sekizinci oturumunda, azmettirici Yasin Hayal, polis muh- biri Erhan Tuncel’e yumruk attõ. Savcõnõn istemi üzerine tutuklu sa- nõklar Zeynel Abidin Yavuz, Tun- cay Uzundal ve Mustafa Öztürk, tutuklu kaldõklarõ süre göz önüne alõ- narak tutuksuz yargõlanmak üzere tahliye edildi. Davada dün tutuksuz sanõk Ya- sin Hayal’in ağabeyi Osman Hayal ifade verdi. Cinayetle hiçbir alaka- sõnõn olmadõğõnõ söyleyen Hayal, “Cinayetten bir buçuk saat son- ra İstanbul’dan çıkışım tama- men tesadüf” dedi. Kardeşi Yasin Hayal’in cinayette rolünün olabile- ceğini söyleyen Hayal, “Karde- şim bir komplonun içine düştü. Erhan’ı ne zaman tanıdıysa ba- şına bunlar geldi” diye konuştu. Tuncel, “Ben Yasin’i ne zaman ta- nıdım” deyince, Osman Hayal, “Sen çözüleceksin merak etme” diye bağõrdõ. Yasin Hayal’in yan ya- na oturduğu Tuncel’e “Bilmiyo- rum. Maaşı alan sensin” demesi tartõşmayõ alevlendirdi. Tuncel, “Maaşı ben almıyorum. Bittin sen” diye karşõlõk verdi. Yasin Ha- yal, küfrederek Erhan Tuncel’in yüzüne yumruk attõ. Sanõklarõ, ara- ya giren jandarma ayõrdõ. Yasin Hayal salondan dõşarõ çõkarõldõ. Duruşmanõn öğleden sonraki bö- lümünde, Tuncel, devlet ajanõ değil, Trabzon istihbaratõnca belli bir dö- nem “kullanılmış bir şahıs” oldu- ğunu belirterek, “Beni çok güzel uyutmuşlar” dedi. Tuncel’in “Dink bir yıl daha fazla yaşadıysa Mu- hittin Zenit’in (polis) ve benim sayemizde. Aile mağdur oldu, ama bir kahramanları oldu” de- mesi üzerine, Orhan Dink, “Ben senin yerine yatayım sen ağabe- yimi geri ver” dedi. Hayal ise Sa- mast’õn İstanbul’a gittiğini Tuncel’e söylediğini belirtti. Tuncel, müda- hil avukatlarõ taleplerini açõklar- ken Yasin Hayal’in yüzüne yumruk atõnca Tuncel ve Hayal, salondan çõ- karõldõ. Davada cinayet tarihinde Trabzon emniyetinde görevli üç polis, Tuncel’in tanõğõ olarak din- lendi. Tanõk Mehmet Ayhan, Tun- cel’in kendilerine Hayal’in Dink’i öldürmek istediğini söylediğini ken- dilerinin de bunu üstlerine rapor et- tiğini bildirdi.Ayhan, “Hayal’le il- gili teknik ve fiziki takip de yap- tık” dedi. Tanõk Özkan Mumcu ise edindikleri istihbaratõ İstanbul Em- niyeti’ne bildirdiklerini söyledi. Di- ğer tanõk polis Onur Karakaya ise vicdanlarõnõn rahat olduğunu söy- ledi. Karakaya, Avukat Kezban Hatemi’nin, “Ölüm, görevinizi iyi yapmadığınızı ortaya koyuyor” tespitine, “Kontrolümüz dışın- daydı” diye karşõlõk verdi. Ergenekon kayıtları istendi Mahkeme, Ergenekon davasõ sa- nõklarõndan Sevgi Erenerol’un Ge- nelkurmay Başkanlõğõ ve Hava Kuvvetleri Komutanlõğõ’nda ver- diği Türkiye’de Misyonerlik Faali- yetleri başlõklõ seminerlerin kayõtlõ olduğu CD’lerin Genelkurmay ve Hava Kuvvetleri Komutanlõğõ’ndan istenmesine karar verdi. Mahkeme ayrõca Ergenekon dava dosyasõ sa- nõklarõyla Dink dosyasõnda yargõ- lanan sanõklar arasõnda bir irtibat olup olmadõğõnõn tespit edilmesi için İstanbul 13. Ağõr Ceza Mah- kemesi’nden Ergenekon sanõklarõ- na ait telefon dinleme raporlarõnõn dijital kayõtlarõnõn delil olarak is- tenmesine hükmetti. Mahkeme, Dink’in öldürülmesinde ki örgütlü yapõnõn ortaya çõkarõlabilmesi için Albay Ali Öz adõna kayõtlõ ya da kullanõlmakta olan telefonlarla gö- rüşmelerin tespit edilmesi ve banka hesap hareketlerinin Ergenekon so- ruşturmasõnõ yürüten cumhuriyet savcõlarõ eliyle araştõrõlmasõ için İs- tanbul Cumhuriyet Başavcõlõğõ’na yazõ yazõlmasõna karar verdi. Azmettirici Hayal ile polis muhbiri Tuncel duruşmada birbirlerine saldırdı. 3 sanık serbest bırakıldı Dink cinayeti davasının 8. oturumuna katılan tutuklu sanıklar Tuncel (solda) ve Hayal arasında kavga çıktı. (AA) ÖZÜR SORUŞTURMASINDA TAKİPSİZLİK KARARI ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Ankara Cum- huriyet Başsavcılığı, bazı aydınlar tarafından düzenlenen “Ermenilerden Özür Dileme” kampanyasıyla ilgili soruşturmada kovuştur- maya yer olmadığına karar verdi. Takipsizlik kararında, “Demokratik toplumlarda karşıt fikirlerin de düşünce özgürlüğü çerçevesinde koruma altında olduğu” vurgulandı. Kararda, “Demokratik toplumlarda karşıt fikirlerin de düşünce özgürlüğü çerçevesinde koruma al- tında olduğu gerekçesiyle kovuşturmaya yer olmadığına karar verildiği” belirtildi. Anka- ra’da yaşayan Hasan Hüseyin Satır, Sabahat Özgür, Mehmet İnal Kolburan, Hüseyin Er- doğan, Serdar Orhaner ve Kürşat Karacabey hazırladıkları kampanyayı organize edenler ve bildiriye imza atanların, Türk Ceza Yasa- sı’nın 301. maddesi kapsamında cezalandırıl- maları istemiyle suç duyurusunda bulunmuş- tu. Dilekçede, imzaya açılan metinde; “Büyük Türk milletinin, uluslararası metinlerde in- sanlık suçu olarak tanımlanan soykırımcılıkla itham edilmesinin, Türk milletinin aşağılan- ması anlamına geldiği” belirtilmişti. ERMENİ ARAŞTIRMALARI ARTIK ORSAM BÜNYESİNDE ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Türkiye’nin önde gelen düşünce kuruluşlarından Avrasya Stratejik Araştırmalar Merkezi’nin (ASAM) kapatılmasının ardından açıkta kalan ve Er- meni iddialarına ilişkin önemli çalışmalara im- za atması ile bilinen Ermeni Araştırmaları Enstitüsü (ERAREN), Genelkurmay Başkanlı- ğı’ndan Dışişleri Bakanlığı’na devredilen Or- tadoğu Araştırmalar Merkezi’ne (ORSAM) katıldı. ORSAM kısa bir süre öncesine kadar Global Strateji Enstitüsü’nün adı altında faali- yet yürütüyordu. Enstitü finansal açıdan Türkmeneli İşbirliği ve Kültür Vakfı tarafın- dan destekleniyordu. Genelkurmay Başkanlı- ğı’nın Irak’ın kuzeyine ilişkin faaliyetleri Dış- işleri Bakanlığı’na devretmesinden sonra, ens- titü’nün yapısı tartışma konusu olmuştu. Ön- ce, enstitünün emekli albay olan genel koordi- natörü Ercüment Okçu’nun yerine ASAM’ın Kafkasya uzmanı Hasan Kanbolat getirildi. 2001 yılından bu yana ASAM bünyesinde faaliyetlerini yürüten ve başkanlığı emekli bü- yükelçi Ömer Engin Lütem’in yaptığı ERA- REN’in ORSAM’a katılması kararı alındı. Köşk’ten 2-B’ye onay ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Cum- hurbaşkanõ Abdullah Gül, Meclis’te mu- halefet milletvekillerinin “orman talanõna yol açacak” diyerek eleştirdiği 5831 sayõlõ “Tapu Yasasõ ile Bazõ Yasalarda Değişik- lik Yapõlmasõna Dair Yasa”yõ onayladõ. Cumhurbaşkanlõğõ Basõn Merkezi’nden yapõlan açõklamaya göre, yasa yayõmlan- mak üzere Başbakanlõk’a gönderildi. Kâzım Karabekir anıldı KARS (AA) - Kurtuluş Savaşõ komutanlarõn- dan Kâzõm Karabekir, 61. ölüm yõldönümün- de Kars’ta düzenlenen törenle anõldõ. Kâzõm Karabekir Anõtõ önünde düzenlenen tören, saygõ duruşu ve İstiklal Marşõ’nõn okunma- sõyla başladõ. Törende Kars Valisi Mehmet Ufuk Erdem, 14. Mekanize Piyade Tugay Komutan vekili Kurmay Albay Ali Tahsin Tunalõ ve diğer yetkililer anõta çelenk koydu. Prof. Dr. Eriş yeniden seçildi ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Üniversi- telerarasõ Kurul’da, görev süresi dolan YÖK üyesi Prof. Atilla Eriş’in yerine yapõlan seçim- de Eriş yeniden üyeliğe seçildi. Eriş’in YÖK üyeliği Cumhurbaşkanõ Abdullah Gül’ün ona- yõnõn ardõndan kesinleşecek. Toplantõda, “Kürt dili ve edebiyatõ bölümlerinin açõlmasõnõ”nõn gündeme geldiği ancak değerlendirmenin talep gelmesi halinde şubat ayõnda yapõlacak toplan- tõda görüşülmesinin istendiği öğrenildi. Başbakan’ın açtığı kavşak çöktü ANTALYA (Cumhuriyet) - Antalya Büyük- şehir Belediyesi’nin hafif raylõ sistem çalõşma- larõ çerçevesinde 12.5 milyon TL harcayarak yaptõrdõğõ ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan tarafõndan 4 Ocak’ta törenle açõlan Çallõ Kav- şağõ, ilk yağmurda çöktü. Kavşağõn bir bölü- mü trafiğe kapatõlõrken yol kullanõlmaz hale geldi. Ulaşõmda ciddi aksaklõklar yaşandõ. DSP Denizli Milletvekili Hasan Erçelebi ko- nuyu TBMM gündemine taşõdõ. İddaa’da şaibe incelemesi Haber Merkezi - Gebze’de oturan Adem Dikmen, İddaa oyunundan kazandõğõ 2 bin 500 TL’nin bir aydõr ödenmediğini öne sür- dü. İddaa oyununun işletim hakkõ sahibi İn- teltek AŞ , Türkiye Futbol Federasyonu’nun 25 Aralõk 2008 tarihli Ceyhanspor-Batman Petrolspor maçõnõ incelemeye aldõğõnõ, çõka- cak karar doğrultusunda söz konusu oyuncu- nun kuponunun değerlendirileceğini bildirdi. Açõklamada, bu maçla ilgili belirli sayõda ba- yiden ‘alõşõlmõşõn dõşõnda yüksek tutarlõ ba- hisler yatõrõldõğõnõn görüldüğü’ ifade edildi.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear