24 Kasım 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CMYB C M Y B CUMHURİYET VE DEMOKRASİ GÜÇLERİNE ÇAĞRI (2) BAĞLAŞMA VE GÜÇ BİRLİĞİ YAPARAK BUNALIMDAN ÇIKIŞ İÇİN DEMOKRASİ BİLDİRGESİ ÖNERİSİ GEREKÇE BİLDİRGENİN YAYINLANMASI ile; • Toplumdaki yaygõn umutsuzluğun yerini UMUT alacaktõr. • Ülkedeki, siyasal ve yönetsel alanlardaki tükenmişlik, tõkanõklõk, güvensizlik, çürümüşlük ve çaresizlik sürecinden ÇIKIŞ sağlanacaktõr. • Türkiye, var olan DEMOKRATİK İKTİDAR SEÇENEKSİZLİĞİnden kurtulacak, SOL DEMOKRATİK İKTİDAR SEÇENEĞİnin yolu ve önü açõlacaktõr. • Ülke, içine girdiği derin siyasal/yönetsel BUNALIMDAN çõkarõlabilecektir. ÖNERİNİN İÇERİĞİ • Demokrasinin vazgeçilmezliğine inanan ve demokrasi yelpazesinin solunda yer alan “sol demokrat partiler” in SOL DEMOKRATİK İKTİDAR SEÇENEĞİ oluşturabilmek için bağlaşõp güç birliği yapmalarõ. • Sol demokrat partilerin, ilkönce önümüzdeki yerel yönetim seçimlerinde bu bağlaşma ve güç birliğini gerçekleştirerek “SOLDA TEK ADAY”yöntemi/özsöylemi çerçevesinde ve sol demokratik iktidar seçeneğinin bir ön adõmõnõ da oluşturacak biçimde başta büyük şehirler olmak üzere belediye yönetimlerinin büyük çoğunluğunun sol düşüncenin yönetimine geçmesini sağlamalarõ. • Söz konusu partilerin, soldaki evrensel gelişmeleri de dikkate alarak tüm demokrat solun, birlikte üretecekleri özgün, ulusal, bütünsel ve dizgeli bir siyaset felsefesi ve dünya görüşü çevresinde bağlaşõp bütünleşmesini gerçekleştirmeleri. • Ülkemizi, öncelik ve ivedilikle içinde bulunduğu siyasal tõkanma, bilinmezlik, bunalõm ve iktidar seçeneksizliğinden çõkarabilmek ve aşamalõ olarak yukarõda belirtilen hedeflere ulaşmak için sol demokrat partilerin doğru bir zamanlama ile demokrasi güçleri arasõnda bağlaşma ve güç birliğini simgeleyip sağlamayõ öngören bir DEMOKRASİ BİLDİRGESİ yayõmlamalarõ, bu yoldan SOL DEMOKRATİK İKTİDAR SEÇENEĞİnin önünü de açmalarõ. ÖNERİNİN GERÇEKLEŞTİRİLMESİ Yayõmlanmasõ öngörülen DEMOKRASİ BİLDİRGESİNİN; o Ülkemizin içinde bulunduğu duruma ilişkin nesnel saptamalara, o Politik İktidarõn içerideki despotik arkaik egemen güçleri ile dõşarõdaki emperyalist güçleri ve işbirlikçilerinin doğru çözümlemelerine, o Demokrasinin evrensel çağcõl değerlerine, o Demokrasi savaşõmõnõn evrensel ve ulusal gereklerine ve bağlaşõklõklarõna Dayalõ olacak ve demokrasi güçlerini simgeleyecek biçimde çerçevelenip içeriklendirilerek yayõmlanmasõnõn sol demokrat partilerin yönetimlerince üstlenilmesi gerektiği; görev ve sorumluluğun öncelikle sol partilerin yönetimlerine ve genel başkanlarõna düştüğü açõk bulunmaktadõr. SAPTAMALAR DURUM: • Seksen beş yõl önce, Büyük Türk Devrimi ile oluşturulan Türkiye Cumhuriyetinin Yönetimi, bugün, emperyalist güçlerin de desteğiyle Devrimin ulusal bağõmsõzlõk, ulusal egemenlik, aydõnlanma, çağdaşlaşma, laikleşme, uluslaşma ve giderek çağõn yönetim biçimi demokrasiye ulaşmayõ öngören kurucu felsefesine karşõ olan, şeriattan yana dinsel güçler tarafõndan ele geçirilmiş bulunmaktadõr. • Demokrasi dõşõ ve din merkezli “Ilõmlõ İslam Devleti” iktidarõ, ülkeyi içeride ortaçağ karanlõğõna, din, mezhep ve tarikat kavgalarõna, dõşarõda BOP uyarõnca saldõrganlõk ve savaşa sürükleyecek bir yol izlemektedir. • Devrim ve demokrasi güçleri, Cumhuriyet Devrimi ile gerçekleştirilen çağdaşlaşma, aydõnlanma ve laikleşme atõlõmlarõnõn ülkemizde bugün ulaştõğõ aşama, uğrak ve kazanõmlarõ koruyabilme olanağõnõ da yitirmek üzeredir. Eğer en kõsa sürede demokratik bir iktidar seçeneği, çözüm ya da çõkõş üretilip, yaşama geçirilemezse, bu iktidarõn despotik dinsel, militarist ya da faşist bir diktatörlüğe dönüşüp yol açmasõ da büyük olasõlõk içinde bulunmaktadõr. • Mustafa Kemal ATATÜRK’ün veciz biçimde çerçeveleyerek tüm gerekleriyle eyleme ve yaşama geçirdiği “Tam Bağõmsõzlõk”tan yola çõkan Türkiye Cumhuriyeti Devleti bugün tam bağõmlõ hale getirilmiştir. • Cumhuriyet Yönetimi, kuruluşunda hedeflenen çağdaş uygarlõk düzeyine ve demokrasiye ulaştõrõlamadan, öngörülen doğrultudan saptõrõlmõştõr. • Ülkemizin öncelikli ve en sancõlõ sorunu olan, yürütüle gelen yanlõş politikalarla ve izlenen yoldan çözümü olanaklõ bulunmayan, toplumsal, kültürel, yönetimsel/siyasal, hukuksal, ekonomik, feodal/yapõsal v.b. yanlarõ bulunan, ancak soruna dönüştüğü yerden, demokrasi, insan haklarõ/hukuk ve barõş yolundan, üniter devlet temelinde ve demokratik sivil yönetim eliyle çözülebilir olan çok boyutlu KÜRT SORUNU, tüm boyutlarõ ortaya konularak demokratik yöntemlerle üretilecek BİR ULUSAL PLAN ÇERÇEVESİNDE ÇÖZÜLEMEMİŞTİR. Bu durumdan en çok etkilenen, daha önemli olarak da KÖKENSEL AİDİYET DUYGUSUNDAN YOKSUN BIRAKILMIŞ OLDUKLARINI DÜŞÜNEN KÜRT KÖKENLİ YURTTAŞLARIN EN AZINDAN BİR BÖLÜMÜ ŞİDDETE VE TERÖRE AÇIK HALE GELMİŞ YA DA GETİRİLMİŞ OLMAKTAN ÇIKARILAMAMIŞTIR. Bu nedenlerle ve temeldeki sorun çözülemediği için, bu ana sorundan kaynaklanan yani KÜRT SORUNUNUN BİR TÜREVİ OLAN PKK TERÖRÜ SONA ERDİRİLEMEMİŞTİR. • Türkiye, çok derin bir yönetim, siyaset ve düzen bunalõmõ içindedir. Ülkede siyasal, yönetsel ve toplumsal umutsuzluk giderek artmakta, güven bunalõmõ tüm ülkeye yayõlmakta, huzur ve barõş içinde birlikte yaşama ve korkudan uzak olma haklarõ herkes için tehlikeye girmiş bulunmaktadõr • AKP İktidarõ, ekonomide ve ekonominin yönetiminde, yalnõzca devletin elindeki ekonomik kurum ve kuruluşlarõn tümüne yakõnõnõ dõş küresel güçlere devredip elden çõkarmakla yetinmemiş, ulusal çõkarlarõ hiçe sayarak stratejik, yaşamsal alanlarõ da bütünüyle aynõ güçlere açmõş; devletin devredilemez, dõş güçlere bõrakõlamaz ekonomik yönetim alanlarõnõ, işleyiş, düzenek ve denetimlerini, özetle ekonominin yönetimini küresel emperyalist güçlere devretmiştir. Böylece AKP İktidarõ, ekonomiyi dõşa bağõmlõ, dõşarõdan yönetilip yönlendirilebilir, gerekli görüldüğünde kolaylõkla manipüle edilebilir, her an felce ve çöküntüye uğratõlabilir bir duruma getirmiştir. İçerde de sosyal devlet kavramõnõ bilinçli bir biçimde yok ederek, ekonomik yönden güçsüz büyük halk çoğunluğunu ulusal gelirden aldõklarõ payõ azaltarak daha da güçsüzleştirmiş, gelir dağõlõmõndaki var olan adaletsizliği daha da derinleştirmiş, işsizlik oranõnõ arttõrmõş; güçsüzleştirip ezdiği geniş kitleleri, yaşamlarõnõ insanca sürdürebilecekleri bir işe ve gelir düzeyine kavuşturma yerine insan onurunu hiçe sayacak biçimde sadakaya muhtaç hale getirmiş; bu ve benzeri insanlõk dõşõ, insan haklarõna aykõrõ yol ve yöntemleri kullanarak oy oranõnõ arttõrmayõ hedeflemiştir. Bugün yaşanmakta olan, tüm dünyayõ derinden etkileyip sarsan, ülkemizde ekonominin bu yapõsõ nedeniyle öncelikle ve daha çok küçük ve orta boy işletmeleri, ekonomik yönden güçsüz büyük çoğunluklarõ vuran, zaten yüksek oranlarda olan işsiz sayõsõnõ kõsa sürede katlayarak arttõran “kapitalizmin küresel ekonomik krizi” Türkiye’yi bu kara tablo içinde yakalamõştõr. • Özetle, din ve dõş merkezli, “Ilõmlõ İslam” kõlõflõ politik iktidar, bir yandan Cumhuriyetin ve devletin tüm kurumlarõnõ bir bir ele geçirir, birbirlerine düşürerek çağdaş kimliklerini boşaltõp dinselleştirirken, öte yandan da dinselleştirilmiş yönetim kadrolarõ eliyle ve karşõ konulamaz din silahõnõ kullanarak cemaat, tarikat ve ümmet kuşatmasõ altõna aldõğõ toplumda doğasõ gereği yer yer şiddete dönüşecek biçimde dinsel baskõyõ yoğunlaştõrmakta; Cumhuriyet ve Demokrasi Güçlerinin kronikleşmiş bağlaşma ve güç birliği yoksunluğundan ve aymazlõğõndan yararlanarak politik iktidarõnõ toplumsal iktidara/hegemonyaya dönüştürmeye çalõşmakta ve “despotik dinsel diktatörlük” yolunda hõzla ilerlemektedir. Cumhuriyet ve demokrasi güçlerinin birleşik duruş bilincinden uzak kimi dağõnõk, etkisiz ve cõlõz direnmelerine karşõn AKP’ nin küresel emperyalizmin güçlü desteği ile karşõ devrim yolunda gerçekleştirdiği bu hõzlõ ilerleyiş çerçevesinde yönetimde ve her alanda egemen kõlõnmaya çalõşõlan ilkellik, hukuksuzluk, kural tanõmazlõk, kayõrma ve ayõrõmcõlõk, ötekileştirme ve ötekileştirilenlere düşmanlõk, takõyecilik, sapkõnlõk ve boş inançlara dayalõ dinsel baskõlar ve şiddet sonrasõnda ülke ve toplum, devletin, kurumlarõn, hukukun ve kurallarõn güvencesinden yoksun bõrakõlõp koparõlarak anarşiye, kaosa, yönetsel kargaşaya, toplumsal bunalõma, korku, panik ve yõlgõnlõğõn içine, patlamaya ve iç çatõşmaya sürüklenmektedir. • Kuşkusuz gerçek anlamda bir demokrasinin ürünü olmayan AKP, laiklik karşõtõ eylemlerin odağõ olduğu oybirliğine yakõn bir çoğunlukla saptanmõş olmasõna karşõn, ülke yönetiminin önünde demokratik bir iktidar seçeneğinin bulunmuyor olmasõnõn yarattõğõ ağõr sosyopsikolojik ortam ve yoğun iç ve dõş baskõlarõn yükü altõnda kalan Anayasa Mahkemesince, yapõlan saptamanõn yaptõrõmõ uygulanamayarak iktidarõn ve siyasi alanõn dõşõna çõkarõlamamõştõr. CUMHURİYET VE DEMOKRASİNİN GÜCÜ: Ülkemizde Cumhuriyet ve demokrasiyi savunanlarõn, demokrasinin vazgeçilmezliğine inananlarõn oranõ oldukça yüksektir. Önemli olan, yüksek orandaki bu kitleyi yani Cumhuriyet ve Demokrasi Güçlerini bu amaç ve bilincin gerekleri doğrultusunda, eksiksiz bir demokrasinin gerçekleştirilmesi ve yerleştirilmesi için harekete geçirmek, öncelikle de güç birliği ve birleşik duruş içine girmelerini sağlamaktõr. Yapõlan saptamalara göre, karşõ devrimcilerin çekirdek kadrosunu oluşturan şeriat isteyen dinsel güçlerin yüzdesi ise tek rakamlõ sayõlarõ geçmemektedir.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear