Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
CMYB
C M Y B
BAKIŞ AÇISI
GÜRBÜZ ÇAPAN
Sevgili Hrant’õ, sevgiyle anarak…
Stalin Tavuğu
Stalin en sadist cinayetlerini planladığı çalışma
odasına yakın dostlarını toplamış sohbet ediyor-
du. Votka şişelerinin biri gidip, diğeri geliyordu. Ka-
falar iyice dumanlanmıştı. Stalin kan çanağına
dönmüş gözlerini etrafında dalkavukluk yarışına
girmiş adamlarına çevirerek sordu:
- Saçını ihtilalde, halk içinde, devlet yönetiminde,
bürokraside ağartmış dostlarım... Söyleyin bakalım
halkın yönetime baş eğmesi, kayıtsız şartsız ita-
at etmesi için yöneticiler ne yapmalı, nasıl dav-
ranmalıdır?
Her dumanlı kafadan bir ses çıktı. Kimisi ada-
letten, haktan söz etti... Kimisi demokrasiden... Ki-
misi sürgünden, sehpadan, hapisten...
Kitlesel cinayetlerin deha çapındaki katili Sta-
lin, beğenmedi adamlarının izahatlarını... Bir ka-
deh daha votka çekerek şöyle dedi:
- Yönetimi eline geçiren hükümdar en yücedir!
Halkın karşınızda baş eğip durması için ne yap-
manız gerektiğini durun da şu beyinsiz kafaları-
nıza çivi gibi çakayım... Hemen hizmetçileri çağırıp
emretti.
- Çabuk bana bir tavuk getirin...
Aceleyle bir tavuk kapıp getirdi adamları...
Stalin, kafaları iyice dumanlanmış adamlarının göz-
leri önünde başladı canlı canlı tüylerini yolmaya
tavuğun. Bütün tüyleri yolunup cascavlak kalan
tavuğu odanın ortasına salıverdi, lider...
- Şimdi izleyin bakalım nereye gidecek bu şaş-
kın tavuk...
Zavallı tavuk bu azaptan kaçıp kurtulayım diye
aralık kapıdan dışarı canını atayım diyor, soğuk-
tan tir tir titriyor... Masaların altına giriyor.. köşe-
li masa ayakları canını yakıyor... Duvar diplerine
koşuyor.. teleksiz, tüysüz kanatları yara bere için-
de kalıyor... Şömineye yaklaşıyor.. tüysüz derisi
kavruluyor... Çaresiz, tüylerini yolan Stalin’in ba-
cakları arasına saklanıp, sığınıyor...
O zaman Stalin, cebinden bir avuç yem çıka-
rıp önüne tane tane atıveriyor yolunmuş tavuğun...
Yemlenen tavuk, Stalin nereye yönelse peşinden
koşuveriyor..
Ağızları bir karış açık kalan dostlarına bakıp, pos
bıyıklarının altından gülerek şöyle diyor Stalin:
- Gördünüz mü? Halk dediğiniz topluluk bu ta-
vuk gibidir. Tüylerini yolup al ve serbest bırak...
O zaman yönetmek kolay olur... Stalin’in sofra
dostları hayretler içinde kalıp:
- Vay anasını birader, adamdaki akıla bak, di-
ye başlarını sallıyorlar...
Bu gerçekten olmuş mu, yoksa uydurulmuş bir
öykü mü bilmem. Ancak “Stalin’in Tavuğu” diye
bir tabir var... Bu tabire uyan nice halk, nice yö-
netici görmedik mi biz de şu kısacık hayatımız-
da...
Hele de, tüylerimiz yolundukça AKP’nin ba-
cakları arasına girip, ara sıra önümüze serpiştir-
dikleri yemlerin peşinden koşanların arttığını gör-
dükçe AKP’nin oylarının neden arttığını da anla-
dınız umuyorum.
gurbuzcapan@eksev.org.tr/Faks: 02126727171
MERİÇ VELİDEDEOĞLU
19. yy. biterken Fransa, bü-
tün ulusal kurumlarını sarsıp
ortalığı karmakarışık yapan ve
yıllarca sürecek bir dava ile kö-
künden sarsılmaktadır.
Ünlü “Dreyfüs Davası”dır
bu. “Fransa ebediyen bu lekeyi
taşıyacak!” diye değerlendiri-
len davanın konusu casus-
luktur. Suçlanan da orduda
görevli yüzbaşı A. Dreyfüs’tür.
Bu suçu da binbaşı Du Paty
de Clam, kafasında tasarladığı
biçimde yaratmıştır. Drey-
füs’ün tüm çevresini taramış,
evini altüst edip aramış; bir şey
bulamayınca da, Dreyfüs’ün
bütün suç delillerini “yok” et-
tiğine inanmıştır. Tıpkı günü-
müz Türkiyesi’nde İlhan Sel-
çuk’un bilgisayarında bir şey
bulamayanların “önceden si-
linmiş” dedikleri gibi.
Ne ki, Tuncay Güney’in
benzeri Du Paty de Clam’ın
saçma sapan delillerini temel
alan “savcı” Brisset “iddiana-
me”yi hazırlar.
Buna göre Dreyfüs: Çok bil-
gilidir, hafızası kuvvetlidir; akıl-
lıdır; az konuşur...
Bizim Zekeriya Öz de ne di-
yordu iddianamesinde İlhan
Selçuk için: Az konuşur; akıl-
lıdır; herkes ona “abi” der...
Savcı Brisset’in iddianame-
sine dayanılarak Dreyfüs tu-
tuklanır: Ne için tutuklandığı-
nı, suçunun ne olduğunu “bil-
mez”. Ama bunu öğrenmesi
de aylarca sürmez. 15 gün
sonra suçunun ne olduğu ken-
disine bildirilir.
Davadan söz edilmeye baş-
landığı 1894 yılının son ayla-
rında, Fransa’nın Almanya’ya
kaptırdığı Alsace-Loraine’nin
acısıyla kıvranması doruğa
çıkmıştır.
Yükselen milliyetçilik, bera-
berinde anti-semitizmi de çan-
landırmış, Dreyfüs’ün Musevi
olması sağcı basını ayağa kal-
dırmıştır. Çifte standart bir
saldırıya geçerler.
Öte yanda hükümet sağcı-
ların desteğiyle ayaktadır. Baş-
bakan Dupuy, desteklerinin
kesilmemesi için yargılamanın
başlatılmasını ister. Davanın
“arkasında”dır.
Ne ki, “Ben bu davanın sav-
cısıyım!” deme pişkinliğini gös-
termez...
O tarihte Fransa’da “kuv-
vetler ayrılığı” bulunmasına,
davanın askeri mahkemede
görülmesine karşın, yine de
“yargı”nın üzerine “yürüt-
me”nin baskısı çöker.
Karşı koyuşlara, Savunma
Bakanı delillerin “düzmece”
değil “gerçek” olduğunu söy-
leyerek yanıt verir. Başbakan
da “Bekleyin!” diye “sabır” is-
ter; artık dava siyasileşmiştir.
Yargılama sonunda Drey-
füs suçlu bulunur. Fransa’da
“ölüm” cezası siyasi suçlar
için kalktığından “bir” kez “mü-
ebbet” hapis cezası verilir.
Zaten savcı da, “100” yıl son-
ra günümüz Türkiyesi’nde ol-
duğu gibi “üç, beş” kez “mü-
ebbet” istememiştir.
Ne var ki, bir süre sonra id-
dianamenin “geçersizliği” ada-
letin büyük “yara” aldığı, Drey-
füs’ün suçsuzluğu ortaya çık-
tığı ileri sürülerek, davanın ye-
niden görülmesi istenir.
Fransa’nın tek konusu bu
davadır artık. Alsace-Loraine
bile gündemden düşmüştür.
Yeniden yargılamaya karşı
olan sağcı basın bütün ola-
naklarıyla saldırıya geçer. Fi-
garo da onlara katılır. Söylen-
diğine göre Figaro 15 bin altı-
na “satın” alınmıştır. Kala ka-
la bir “L’Aurore” yani “Şafak”
kalır, ama yalnızca “Şafak”
başında “yeni” yoktur.
Davada adları geçen ve baş-
tan beri bunun bir “maskara-
lık” olduğunu ileri süren Al-
manya, İtalya v.ö.’ler ateş püs-
kürürler.
ABD kepçesini henüz Avru-
pa’ya tam daldırmadığından,
ABD Başkanı’ndan: Aman ye-
tiş “Fransa’da iç savaş çıka-
cak!” diye “el” atması istenmez.
Bu, ancak 100 yıl sonra “Er-
genekon Davası” görülürken
Türkiye için istenecekti, siya-
hi Başkan Obama’dan...
Yerden, gökten yüzlerce de-
lil toplansa da, dava 12 yıl sür-
se de Dreyfüs aklanır.
Ama, Emil Zola’nın dediği
gibi bu dava ile oluşan kara
“leke”yi, “Fransa sonsuza dek
taşıyacaktır!”...
100 Yıl Önce Fransa
m.velidedeoglu@hotmail.com
KİM KİME DUM DUMA BEHİÇ AK behicak yahoo.com.tr
ÇİZGİLİK KÂMİL MASARACI kamilmasaraci mynet.com
OTOBÜSTEKİLER KEMAL URGENÇ k_urgenc yahoo.com
HAYAT EPİK TİYATROSU MUSTAFA BİLGİN hetiyatrosu@mynet.com
23 OCAK 2009 CUMA CUMHURİYET SAYFA
17
Dünya Obama’yı
neden çok sevdi?
Çünkü Bush’tan kötü
olması olanaksız!
Hangisi
Kadir Ergen:
“ABD’nin yeni
başkanı hangisi:
Hüseyin görünümlü
Barack mı, yoksa
Barack görünümlü
Hüseyin mi!”
Besmele
Erkan
Velidedeoğlu:
“İstanbul
Üniversitesi
Rektörlüğü’ne
besmele ile başlayan
Yunus Söylet’e Allah
zihin açıklığı versin!”
Gerek
Erdal Yücel:
“AKP’liler ‘yargıya
güvenmiyoruz’dan
‘yargıya saygı
duyulmalı’ya
geldiğine göre
yargının bir gün
kendilerine
gerekeceğini anlamış
olmalılar!”
YağmurDeniz
Faşist yargı ve Obama’nın emri
HANGİ ülke daha demokrat;
hangi ülke demokrasinin yasama,
yürütme, yargı erklerini birbirinden
en güzel şekilde ayırıp en başarılı
şekilde uyguluyor? Amerika Birleşik
Devletleri mi yoksa Türkiye
Cumhuriyeti mi?
Yanıt hiç düşünmeden tabii ki
Amerika olacaktır!
Dünyanın her köşesine her an
demokrasi ihraç etmeye hazır olan,
her ülke hakkında demokrasi
raporları düzenleme yetkisine sahip
bulunan Amerika’nın eline değil
Türkiye hiçbir ülke su dökemez!
Amerika öyle demokrattır ki; her
şeye kadir görünen başkanın
elindeki yürütme gücü, yasama
gücünü teslim alamaz! Amerika öyle
demokrattır ki; yargı, başkanı bile
sorguya çekebilir, görevden alabilir!
Yaşasın Amerika, yaşasın
demokrasi; keşke Türkiye’de de
başkanlık sistemi olsa falan filan
derken Amerika’nın yarı siyah yarı
beyaz yeni başkanı Barack Obama
ilk iş, Guantanamo’daki davalardan
karara bağlanmayanların
durdurulmasını emretti! Evet,
Amerika’nın yeni başkanı ilk iş
olarak yargıya emir verdi!
Guantanamo’daki yargılama
zaten faşist yöntemlerin uygulandığı
askeri mahkemede yapılıyordu,
diyebilirsiniz. O halde... Faşizmin
hakkından demokratik nezaket
içinde gelinemeyeceğine göre
Obama’nın emri, görüldüğü gibi
demiri kesmiş oldu! Yaşasın siyahi
faşizm!
Nazi Almanyası’nda papaz Martin Niemöller’in
günlüğünden: “Önce sosyalistleri topladılar,
sesimi çıkarmadım; çünkü ben sosyalist
değildim. Sonra sendikacıları topladılar, sesimi
çıkarmadım; çünkü sendikacı değildim. Sonra
Yahudileri topladılar, sesimi çıkarmadım; çünkü
Yahudi değildim. Sonra beni almaya geldiler;
benim için sesini çıkaracak kimse kalmamıştı.”
İSLAMCI AKP’nin Sayın Cumhurbaşkanı
yaptığı Müslüman Türk Abdullah Gül’ün,
Çankaya Köşkü’nün müştemilatı olarak
kullandığı Dışişleri Bakanlığı Konutu’na çağırdığı
yasama, yürütme ve yargı organlarının başları ile
yediği yemeğin anlamı yemekler hazmedilmeden
pek güzel ortaya çıktı!
Yemekten sonra Çankaya Köşkü’nden resmen
yapılan açıklamada “Demokrasinin
derinleşmesinin, hukukun üstünlüğüne ve temel
ilkelerine titizlikle bağlı kalınmasının ve
uygulamalarda usul yasalarına azami özen
gösterilmesinin Türkiye’yi daha da güçlü
kılacağı” vurgulanmıştı. Bu vurgu ile aslında
Türkiye’nin İslamcı AKP iktidarı ile kazandığı
büyük gücün ve Türkiye’de sağlanan siyasi
istikrarın altının kalın bir şekilde çizildiği çok iyi
anlaşıldı! Özellikle usul yasalarına azami özen
gösterilmesinin ne anlama geldiği resmi
açıklamadan yaklaşık on bir saat sonra
düzenlenen Ergenekon’un on birinci dalgası ile
çok açık belli oldu!
Usul yasalarına vurgu yapılan açıklamanın
ardından iktidar muhalifi bir-iki televizyon
kanalından biri olan Avrasya’nın polis tarafından
basılması “erkler yemeği”ne askeri yüksek
yargıdan iki tuğgeneralin figür, iktidarın hoşuna
gitmeyen açıklamalar yapabilen Yargıtay
Başkanı ile Danıştay Başkanı’nın da garnitür
olarak çağrıldığı çok iyi görüldü. Yargı sacayağını
oluşturan savcıları temsilen örneğin Yargıtay
Cumhuriyet Başsavcısı’nın ve savunmayı
temsilen örneğin Türkiye Barolar Birliği
Başkanı’nın yemeğe neden davet edilmediği ise
muhalif Avrasya Televizyonu’nu basan polislerin
yayın odasına kadar girmesi ve televizyon
kanalının baskına uğradığını bile duyuramadan
bant yayınına geçirilmesiyle çok rahat bir şekilde
anlaşıldı!
Türkiye İşçi Sendikaları Konfederasyonu’nun
en büyük üyelerinden Türk Metal Sendikası’nın
20 katlı genel merkezinin ve genel başkanının
evinin basılmasıyla da bir gün önce yemek tarifi
şeklinde vurgulanan usul yasalarında gerçekten
yeni bir döneme girildiği çok iyi belirlenmiş oldu:
Ergenekon dalgasının savcısı İslamcı iktidarın
başı RTE’dir ve RTE’nin kardeşi Abdullah Gül
usule hâkimdir!
Afiyet olsun efendiler; demokrasinin yanında
biraz daha hukuk alır mıydınız!
Afiyet olsun
SESSİZ SEDASIZ (!)
BULMACA SEDAT YAŞAYAN
SOLDAN SAĞA:
1/ Adõyaman
ilinde, Roma
döneminden
kalma ünlü
köprü. 2/ Zey-
bek... Kõsa
bacaklõ bir
köpek cinsi.
3/ Öznenin dõ-
şõnda kalan
her konu...
Sakarya iline
özgü bir tür tatlõ. 4/
Çok sõk yinelenen
ve bundan dolayõ
usanç vererek öne-
mini yitiren söz. 5/
Dağ ya da tepenin
alt bölümü... Masal-
lara ve kimi inanç-
lara göre, göze gö-
rünmeyen yaratõk.
6/ Renyum elemen-
tinin simgesi... Yılmaz Güney’in bir filmi... Ke-
miklerin yuvarlak ucu. 7/ Aynõ ahõr adõna koşan
yarõş atlarõna verilen ad... Hatay ilinde bir õrmak.
8/ Aralarõnda para toplayan bir grup insanõn bir
dosta verdikleri faizsiz ödünç para. 9/ Aygõt...
Metal eşya üzerine vurulan renkli cam katmanõ.
YUKARIDAN AŞAĞIYA:
1/ Bir şeyi sõkmak, ezmek gibi işlerde kullanõlan
düzenek. 2/ Kabadayõ... Bir malõn yapõmõnõn, tek
bir kuruluşun elinde bulunduğu durum. 3/ Tüm-
ceyi oluşturan öğelerden biri... Tarõmda kullanõ-
lan azotlu gübre. 4/ Bir şarkõda her kõtadan son-
ra yinelenen ve bestesi değişmeyen parça. 5/ Bir
kadõn giysisi... Alkollü bir içki. 6/ Bir nota...
“Kuru gazel gibi göğe savrulma / --- poyraz gi-
bi esip yorulma” (Karacaoğlan)... Umman’õn
plaka imi. 7/ Birbirinden hiç ayrõlmayan sõkõ ar-
kadaşlar... İsyankâr. 8/ Eski Yunan’da, masraf-
larõ ortaklaşa karşõlanan dostlar arasõ yemek. 9/
“Nazik ---”: Aziz Nesin’in öykü kitabõ... Diş ta-
cõnõn yüzeyini örten ve koruyan doku.
1 2 3 4 5 6 7 8 9
1
2
3
4
5
6
7
8
9
Ş İ Ş E R T M E
İ M A M E A L A
Ş A R N L A S
P K A G İ R T
E K Ü R İ A T A
R E T İ N A U N
E Ş E Y T E L A
K İ R E B O L U
K İ T E L P İ
1 2 3 4 5 6 7 8 9
1
2
3
4
5
6
7
8
9
TARİHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN www.mumtaz-arikan.com23 Ocak
BEYOĞLU İFLAS
MÜDÜRLÜĞÜ’NDEN
EK SIRA CETVELİ İLANI
DOSYA NO: 1999/15
MÜFLİS: ATAK DEMİR ÇELİK SAN. VE TİC. A.Ş.
Müflis masasõna geç müracaat eden 27 ve 28 numarada
kayõtlõ alacaklõlar hakkõnda karar verilecek ek sõra cetveli
düzenlenmiştir. Sõraya ait şikâyetlerin ilan tarihinden itiba-
ren 7 gün içinde İcra Hâkimliği’ne, alacağõ esasõna ve mik-
tarõna ilişkin itirazlarõn ise ilan tarihinden itibaren 15 gün
içinde ilgili Ticaret Mahkemesi’ne İİK.’nun 235. mad. gö-
re yapõlmasõ gerekir. İİK’nin 166, 232, 234 ve 235. mad.
göre tebliğ ve ilan olunur. 20.01.2009 Basõn: 3383
BİTLİS İCRA DAİRESİ’NDEN
TAŞINIRIN AÇIK ARTTIRMA İLANI
Dosya No: 2007/83 Tal.
Bir borçtan dolayõ hacizli ve aşağõda cins, miktar ve değerleri yazõlõ mallar
satõşa çõkarõlmõş olup: Birinci artõrmanõn 12/02/2009 PERŞEMBE günü saat
14.00 ile 14.10 da Bitlis Diyarbakõr yolu üzeri Anõl Oto Park’ta yapõlacağõ ve
o gün kõymetlerinin %60’õna istekli bulunmadõğõ takdirde 17/02/2009 SALI
günü aynõ yer ve saatte 2. artõrmanõn yapõlarak satõlacağõ; şu kadar ki, artõrma
bedelinin malõn tahmin edilen değerinin %40’õnõ bulmasõnõn ve satõş isteyenin
alacağõna rüçhanõ olan alacaklarõn toplamõndan fazla olmasõnõn ve bundan baş-
ka paraya çevirme ve paylarõn paylaştõrma giderlerini geçmesinin şart olduğu;
mahcuzun satõş bedeli üzerinden KDV’nin alõcõya ait olacağõ ve satõş şartna-
mesinin icra dosyasõnda görülebileceği; gideri verildiği takdirde şartnamenin bir
örneğinin isteyene gönderilebileceği; fazla bilgi almak isteyenlerin yukarõda
yazõlõ dosya numarasõyla dairemize başvurmalarõ, ilgililere gönderilecek Men-
kul Açõk Artõrma ilanõnõn tebliğ edilememesi halinde gazete ilanõnõn ilgililere
tebliği yerine geçeceği ve satõşõn icra edileceği hususu ilan olunur.
Takdir Edilen Değeri Lira Krş.: 4.000.00 TL
Adedi: 1 Adet
Cinsi Niteliği ve Önemli Özellikleri: 06. AE. 0429 Plaka sayõlõ 2004 Model
Renault marka laguna Tipli. Mavi Renkli Motor No D076774 Şasi No
VF1BG0A0529290500 Ön Cam Kõrõk, Çalõşmaz vaziyette Depo Kapağõ Yok;
Kaporta Vuruk ve Çizik, Sis Lambalarõ kõrõk.
(İ.İ..K. m. 114/1,114/3) (Basõn: 3333)