26 Aralık 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CMYB C M Y B BAKIŞ AÇISI GÜRBÜZ ÇAPAN Sevgili Hrant’õ, sevgiyle anarak… Stalin Tavuğu Stalin en sadist cinayetlerini planladığı çalışma odasına yakın dostlarını toplamış sohbet ediyor- du. Votka şişelerinin biri gidip, diğeri geliyordu. Ka- falar iyice dumanlanmıştı. Stalin kan çanağına dönmüş gözlerini etrafında dalkavukluk yarışına girmiş adamlarına çevirerek sordu: - Saçını ihtilalde, halk içinde, devlet yönetiminde, bürokraside ağartmış dostlarım... Söyleyin bakalım halkın yönetime baş eğmesi, kayıtsız şartsız ita- at etmesi için yöneticiler ne yapmalı, nasıl dav- ranmalıdır? Her dumanlı kafadan bir ses çıktı. Kimisi ada- letten, haktan söz etti... Kimisi demokrasiden... Ki- misi sürgünden, sehpadan, hapisten... Kitlesel cinayetlerin deha çapındaki katili Sta- lin, beğenmedi adamlarının izahatlarını... Bir ka- deh daha votka çekerek şöyle dedi: - Yönetimi eline geçiren hükümdar en yücedir! Halkın karşınızda baş eğip durması için ne yap- manız gerektiğini durun da şu beyinsiz kafaları- nıza çivi gibi çakayım... Hemen hizmetçileri çağırıp emretti. - Çabuk bana bir tavuk getirin... Aceleyle bir tavuk kapıp getirdi adamları... Stalin, kafaları iyice dumanlanmış adamlarının göz- leri önünde başladı canlı canlı tüylerini yolmaya tavuğun. Bütün tüyleri yolunup cascavlak kalan tavuğu odanın ortasına salıverdi, lider... - Şimdi izleyin bakalım nereye gidecek bu şaş- kın tavuk... Zavallı tavuk bu azaptan kaçıp kurtulayım diye aralık kapıdan dışarı canını atayım diyor, soğuk- tan tir tir titriyor... Masaların altına giriyor.. köşe- li masa ayakları canını yakıyor... Duvar diplerine koşuyor.. teleksiz, tüysüz kanatları yara bere için- de kalıyor... Şömineye yaklaşıyor.. tüysüz derisi kavruluyor... Çaresiz, tüylerini yolan Stalin’in ba- cakları arasına saklanıp, sığınıyor... O zaman Stalin, cebinden bir avuç yem çıka- rıp önüne tane tane atıveriyor yolunmuş tavuğun... Yemlenen tavuk, Stalin nereye yönelse peşinden koşuveriyor.. Ağızları bir karış açık kalan dostlarına bakıp, pos bıyıklarının altından gülerek şöyle diyor Stalin: - Gördünüz mü? Halk dediğiniz topluluk bu ta- vuk gibidir. Tüylerini yolup al ve serbest bırak... O zaman yönetmek kolay olur... Stalin’in sofra dostları hayretler içinde kalıp: - Vay anasını birader, adamdaki akıla bak, di- ye başlarını sallıyorlar... Bu gerçekten olmuş mu, yoksa uydurulmuş bir öykü mü bilmem. Ancak “Stalin’in Tavuğu” diye bir tabir var... Bu tabire uyan nice halk, nice yö- netici görmedik mi biz de şu kısacık hayatımız- da... Hele de, tüylerimiz yolundukça AKP’nin ba- cakları arasına girip, ara sıra önümüze serpiştir- dikleri yemlerin peşinden koşanların arttığını gör- dükçe AKP’nin oylarının neden arttığını da anla- dınız umuyorum. gurbuzcapan@eksev.org.tr/Faks: 02126727171 MERİÇ VELİDEDEOĞLU 19. yy. biterken Fransa, bü- tün ulusal kurumlarını sarsıp ortalığı karmakarışık yapan ve yıllarca sürecek bir dava ile kö- künden sarsılmaktadır. Ünlü “Dreyfüs Davası”dır bu. “Fransa ebediyen bu lekeyi taşıyacak!” diye değerlendiri- len davanın konusu casus- luktur. Suçlanan da orduda görevli yüzbaşı A. Dreyfüs’tür. Bu suçu da binbaşı Du Paty de Clam, kafasında tasarladığı biçimde yaratmıştır. Drey- füs’ün tüm çevresini taramış, evini altüst edip aramış; bir şey bulamayınca da, Dreyfüs’ün bütün suç delillerini “yok” et- tiğine inanmıştır. Tıpkı günü- müz Türkiyesi’nde İlhan Sel- çuk’un bilgisayarında bir şey bulamayanların “önceden si- linmiş” dedikleri gibi. Ne ki, Tuncay Güney’in benzeri Du Paty de Clam’ın saçma sapan delillerini temel alan “savcı” Brisset “iddiana- me”yi hazırlar. Buna göre Dreyfüs: Çok bil- gilidir, hafızası kuvvetlidir; akıl- lıdır; az konuşur... Bizim Zekeriya Öz de ne di- yordu iddianamesinde İlhan Selçuk için: Az konuşur; akıl- lıdır; herkes ona “abi” der... Savcı Brisset’in iddianame- sine dayanılarak Dreyfüs tu- tuklanır: Ne için tutuklandığı- nı, suçunun ne olduğunu “bil- mez”. Ama bunu öğrenmesi de aylarca sürmez. 15 gün sonra suçunun ne olduğu ken- disine bildirilir. Davadan söz edilmeye baş- landığı 1894 yılının son ayla- rında, Fransa’nın Almanya’ya kaptırdığı Alsace-Loraine’nin acısıyla kıvranması doruğa çıkmıştır. Yükselen milliyetçilik, bera- berinde anti-semitizmi de çan- landırmış, Dreyfüs’ün Musevi olması sağcı basını ayağa kal- dırmıştır. Çifte standart bir saldırıya geçerler. Öte yanda hükümet sağcı- ların desteğiyle ayaktadır. Baş- bakan Dupuy, desteklerinin kesilmemesi için yargılamanın başlatılmasını ister. Davanın “arkasında”dır. Ne ki, “Ben bu davanın sav- cısıyım!” deme pişkinliğini gös- termez... O tarihte Fransa’da “kuv- vetler ayrılığı” bulunmasına, davanın askeri mahkemede görülmesine karşın, yine de “yargı”nın üzerine “yürüt- me”nin baskısı çöker. Karşı koyuşlara, Savunma Bakanı delillerin “düzmece” değil “gerçek” olduğunu söy- leyerek yanıt verir. Başbakan da “Bekleyin!” diye “sabır” is- ter; artık dava siyasileşmiştir. Yargılama sonunda Drey- füs suçlu bulunur. Fransa’da “ölüm” cezası siyasi suçlar için kalktığından “bir” kez “mü- ebbet” hapis cezası verilir. Zaten savcı da, “100” yıl son- ra günümüz Türkiyesi’nde ol- duğu gibi “üç, beş” kez “mü- ebbet” istememiştir. Ne var ki, bir süre sonra id- dianamenin “geçersizliği” ada- letin büyük “yara” aldığı, Drey- füs’ün suçsuzluğu ortaya çık- tığı ileri sürülerek, davanın ye- niden görülmesi istenir. Fransa’nın tek konusu bu davadır artık. Alsace-Loraine bile gündemden düşmüştür. Yeniden yargılamaya karşı olan sağcı basın bütün ola- naklarıyla saldırıya geçer. Fi- garo da onlara katılır. Söylen- diğine göre Figaro 15 bin altı- na “satın” alınmıştır. Kala ka- la bir “L’Aurore” yani “Şafak” kalır, ama yalnızca “Şafak” başında “yeni” yoktur. Davada adları geçen ve baş- tan beri bunun bir “maskara- lık” olduğunu ileri süren Al- manya, İtalya v.ö.’ler ateş püs- kürürler. ABD kepçesini henüz Avru- pa’ya tam daldırmadığından, ABD Başkanı’ndan: Aman ye- tiş “Fransa’da iç savaş çıka- cak!” diye “el” atması istenmez. Bu, ancak 100 yıl sonra “Er- genekon Davası” görülürken Türkiye için istenecekti, siya- hi Başkan Obama’dan... Yerden, gökten yüzlerce de- lil toplansa da, dava 12 yıl sür- se de Dreyfüs aklanır. Ama, Emil Zola’nın dediği gibi bu dava ile oluşan kara “leke”yi, “Fransa sonsuza dek taşıyacaktır!”... 100 Yıl Önce Fransa m.velidedeoglu@hotmail.com KİM KİME DUM DUMA BEHİÇ AK behicak yahoo.com.tr ÇİZGİLİK KÂMİL MASARACI kamilmasaraci mynet.com OTOBÜSTEKİLER KEMAL URGENÇ k_urgenc yahoo.com HAYAT EPİK TİYATROSU MUSTAFA BİLGİN hetiyatrosu@mynet.com 23 OCAK 2009 CUMA CUMHURİYET SAYFA 17 Dünya Obama’yı neden çok sevdi? Çünkü Bush’tan kötü olması olanaksız! Hangisi Kadir Ergen: “ABD’nin yeni başkanı hangisi: Hüseyin görünümlü Barack mı, yoksa Barack görünümlü Hüseyin mi!” Besmele Erkan Velidedeoğlu: “İstanbul Üniversitesi Rektörlüğü’ne besmele ile başlayan Yunus Söylet’e Allah zihin açıklığı versin!” Gerek Erdal Yücel: “AKP’liler ‘yargıya güvenmiyoruz’dan ‘yargıya saygı duyulmalı’ya geldiğine göre yargının bir gün kendilerine gerekeceğini anlamış olmalılar!” YağmurDeniz Faşist yargı ve Obama’nın emri HANGİ ülke daha demokrat; hangi ülke demokrasinin yasama, yürütme, yargı erklerini birbirinden en güzel şekilde ayırıp en başarılı şekilde uyguluyor? Amerika Birleşik Devletleri mi yoksa Türkiye Cumhuriyeti mi? Yanıt hiç düşünmeden tabii ki Amerika olacaktır! Dünyanın her köşesine her an demokrasi ihraç etmeye hazır olan, her ülke hakkında demokrasi raporları düzenleme yetkisine sahip bulunan Amerika’nın eline değil Türkiye hiçbir ülke su dökemez! Amerika öyle demokrattır ki; her şeye kadir görünen başkanın elindeki yürütme gücü, yasama gücünü teslim alamaz! Amerika öyle demokrattır ki; yargı, başkanı bile sorguya çekebilir, görevden alabilir! Yaşasın Amerika, yaşasın demokrasi; keşke Türkiye’de de başkanlık sistemi olsa falan filan derken Amerika’nın yarı siyah yarı beyaz yeni başkanı Barack Obama ilk iş, Guantanamo’daki davalardan karara bağlanmayanların durdurulmasını emretti! Evet, Amerika’nın yeni başkanı ilk iş olarak yargıya emir verdi! Guantanamo’daki yargılama zaten faşist yöntemlerin uygulandığı askeri mahkemede yapılıyordu, diyebilirsiniz. O halde... Faşizmin hakkından demokratik nezaket içinde gelinemeyeceğine göre Obama’nın emri, görüldüğü gibi demiri kesmiş oldu! Yaşasın siyahi faşizm! Nazi Almanyası’nda papaz Martin Niemöller’in günlüğünden: “Önce sosyalistleri topladılar, sesimi çıkarmadım; çünkü ben sosyalist değildim. Sonra sendikacıları topladılar, sesimi çıkarmadım; çünkü sendikacı değildim. Sonra Yahudileri topladılar, sesimi çıkarmadım; çünkü Yahudi değildim. Sonra beni almaya geldiler; benim için sesini çıkaracak kimse kalmamıştı.” İSLAMCI AKP’nin Sayın Cumhurbaşkanı yaptığı Müslüman Türk Abdullah Gül’ün, Çankaya Köşkü’nün müştemilatı olarak kullandığı Dışişleri Bakanlığı Konutu’na çağırdığı yasama, yürütme ve yargı organlarının başları ile yediği yemeğin anlamı yemekler hazmedilmeden pek güzel ortaya çıktı! Yemekten sonra Çankaya Köşkü’nden resmen yapılan açıklamada “Demokrasinin derinleşmesinin, hukukun üstünlüğüne ve temel ilkelerine titizlikle bağlı kalınmasının ve uygulamalarda usul yasalarına azami özen gösterilmesinin Türkiye’yi daha da güçlü kılacağı” vurgulanmıştı. Bu vurgu ile aslında Türkiye’nin İslamcı AKP iktidarı ile kazandığı büyük gücün ve Türkiye’de sağlanan siyasi istikrarın altının kalın bir şekilde çizildiği çok iyi anlaşıldı! Özellikle usul yasalarına azami özen gösterilmesinin ne anlama geldiği resmi açıklamadan yaklaşık on bir saat sonra düzenlenen Ergenekon’un on birinci dalgası ile çok açık belli oldu! Usul yasalarına vurgu yapılan açıklamanın ardından iktidar muhalifi bir-iki televizyon kanalından biri olan Avrasya’nın polis tarafından basılması “erkler yemeği”ne askeri yüksek yargıdan iki tuğgeneralin figür, iktidarın hoşuna gitmeyen açıklamalar yapabilen Yargıtay Başkanı ile Danıştay Başkanı’nın da garnitür olarak çağrıldığı çok iyi görüldü. Yargı sacayağını oluşturan savcıları temsilen örneğin Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı’nın ve savunmayı temsilen örneğin Türkiye Barolar Birliği Başkanı’nın yemeğe neden davet edilmediği ise muhalif Avrasya Televizyonu’nu basan polislerin yayın odasına kadar girmesi ve televizyon kanalının baskına uğradığını bile duyuramadan bant yayınına geçirilmesiyle çok rahat bir şekilde anlaşıldı! Türkiye İşçi Sendikaları Konfederasyonu’nun en büyük üyelerinden Türk Metal Sendikası’nın 20 katlı genel merkezinin ve genel başkanının evinin basılmasıyla da bir gün önce yemek tarifi şeklinde vurgulanan usul yasalarında gerçekten yeni bir döneme girildiği çok iyi belirlenmiş oldu: Ergenekon dalgasının savcısı İslamcı iktidarın başı RTE’dir ve RTE’nin kardeşi Abdullah Gül usule hâkimdir! Afiyet olsun efendiler; demokrasinin yanında biraz daha hukuk alır mıydınız! Afiyet olsun SESSİZ SEDASIZ (!) BULMACA SEDAT YAŞAYAN SOLDAN SAĞA: 1/ Adõyaman ilinde, Roma döneminden kalma ünlü köprü. 2/ Zey- bek... Kõsa bacaklõ bir köpek cinsi. 3/ Öznenin dõ- şõnda kalan her konu... Sakarya iline özgü bir tür tatlõ. 4/ Çok sõk yinelenen ve bundan dolayõ usanç vererek öne- mini yitiren söz. 5/ Dağ ya da tepenin alt bölümü... Masal- lara ve kimi inanç- lara göre, göze gö- rünmeyen yaratõk. 6/ Renyum elemen- tinin simgesi... Yılmaz Güney’in bir filmi... Ke- miklerin yuvarlak ucu. 7/ Aynõ ahõr adõna koşan yarõş atlarõna verilen ad... Hatay ilinde bir õrmak. 8/ Aralarõnda para toplayan bir grup insanõn bir dosta verdikleri faizsiz ödünç para. 9/ Aygõt... Metal eşya üzerine vurulan renkli cam katmanõ. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Bir şeyi sõkmak, ezmek gibi işlerde kullanõlan düzenek. 2/ Kabadayõ... Bir malõn yapõmõnõn, tek bir kuruluşun elinde bulunduğu durum. 3/ Tüm- ceyi oluşturan öğelerden biri... Tarõmda kullanõ- lan azotlu gübre. 4/ Bir şarkõda her kõtadan son- ra yinelenen ve bestesi değişmeyen parça. 5/ Bir kadõn giysisi... Alkollü bir içki. 6/ Bir nota... “Kuru gazel gibi göğe savrulma / --- poyraz gi- bi esip yorulma” (Karacaoğlan)... Umman’õn plaka imi. 7/ Birbirinden hiç ayrõlmayan sõkõ ar- kadaşlar... İsyankâr. 8/ Eski Yunan’da, masraf- larõ ortaklaşa karşõlanan dostlar arasõ yemek. 9/ “Nazik ---”: Aziz Nesin’in öykü kitabõ... Diş ta- cõnõn yüzeyini örten ve koruyan doku. 1 2 3 4 5 6 7 8 9 1 2 3 4 5 6 7 8 9 Ş İ Ş E R T M E İ M A M E A L A Ş A R N L A S P K A G İ R T E K Ü R İ A T A R E T İ N A U N E Ş E Y T E L A K İ R E B O L U K İ T E L P İ 1 2 3 4 5 6 7 8 9 1 2 3 4 5 6 7 8 9 TARİHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN www.mumtaz-arikan.com23 Ocak BEYOĞLU İFLAS MÜDÜRLÜĞÜ’NDEN EK SIRA CETVELİ İLANI DOSYA NO: 1999/15 MÜFLİS: ATAK DEMİR ÇELİK SAN. VE TİC. A.Ş. Müflis masasõna geç müracaat eden 27 ve 28 numarada kayõtlõ alacaklõlar hakkõnda karar verilecek ek sõra cetveli düzenlenmiştir. Sõraya ait şikâyetlerin ilan tarihinden itiba- ren 7 gün içinde İcra Hâkimliği’ne, alacağõ esasõna ve mik- tarõna ilişkin itirazlarõn ise ilan tarihinden itibaren 15 gün içinde ilgili Ticaret Mahkemesi’ne İİK.’nun 235. mad. gö- re yapõlmasõ gerekir. İİK’nin 166, 232, 234 ve 235. mad. göre tebliğ ve ilan olunur. 20.01.2009 Basõn: 3383 BİTLİS İCRA DAİRESİ’NDEN TAŞINIRIN AÇIK ARTTIRMA İLANI Dosya No: 2007/83 Tal. Bir borçtan dolayõ hacizli ve aşağõda cins, miktar ve değerleri yazõlõ mallar satõşa çõkarõlmõş olup: Birinci artõrmanõn 12/02/2009 PERŞEMBE günü saat 14.00 ile 14.10 da Bitlis Diyarbakõr yolu üzeri Anõl Oto Park’ta yapõlacağõ ve o gün kõymetlerinin %60’õna istekli bulunmadõğõ takdirde 17/02/2009 SALI günü aynõ yer ve saatte 2. artõrmanõn yapõlarak satõlacağõ; şu kadar ki, artõrma bedelinin malõn tahmin edilen değerinin %40’õnõ bulmasõnõn ve satõş isteyenin alacağõna rüçhanõ olan alacaklarõn toplamõndan fazla olmasõnõn ve bundan baş- ka paraya çevirme ve paylarõn paylaştõrma giderlerini geçmesinin şart olduğu; mahcuzun satõş bedeli üzerinden KDV’nin alõcõya ait olacağõ ve satõş şartna- mesinin icra dosyasõnda görülebileceği; gideri verildiği takdirde şartnamenin bir örneğinin isteyene gönderilebileceği; fazla bilgi almak isteyenlerin yukarõda yazõlõ dosya numarasõyla dairemize başvurmalarõ, ilgililere gönderilecek Men- kul Açõk Artõrma ilanõnõn tebliğ edilememesi halinde gazete ilanõnõn ilgililere tebliği yerine geçeceği ve satõşõn icra edileceği hususu ilan olunur. Takdir Edilen Değeri Lira Krş.: 4.000.00 TL Adedi: 1 Adet Cinsi Niteliği ve Önemli Özellikleri: 06. AE. 0429 Plaka sayõlõ 2004 Model Renault marka laguna Tipli. Mavi Renkli Motor No D076774 Şasi No VF1BG0A0529290500 Ön Cam Kõrõk, Çalõşmaz vaziyette Depo Kapağõ Yok; Kaporta Vuruk ve Çizik, Sis Lambalarõ kõrõk. (İ.İ..K. m. 114/1,114/3) (Basõn: 3333)
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear