26 Aralık 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CMYB C M Y B SAYFA CUMHURİYET 23 OCAK 2009 CUMA 6 HABERLER BİR BAKIMA SERVER TANİLLİ Son Günlerde... Geçtiğimiz salı tarihsel bir gün oldu. ABD’nin 44. Başkanı Obama, and içerek göreve baş- ladı. Yeni Başkan da 2 milyona seslendi. Başkan Barak Hüseyin Obama’nın ABD Başkanlığı’na gelmesi, ABD demokrasisinin bir zaferi sayılıyor: Beyaz Saray’a ilk kez bir siyahî oturuyor. Yeni Başkan, konuşmasında, “Parçalı geçmişimiz bir güçtür, zayıflık değil. Hıristiyanlar, Müslümanlar, Hindular, Yahudiler ve inanmayanlardan oluşan bir ulusuz” diye- rek toplumun tüm kesimlerini kucakladı. Müslüman dünyaya seslenerek şu söylediği de önemlidir: “Ortak çıkarlara ve saygıya dayanan yeni bir yol arıyoruz. Sorunlar için Batı’yı suçlayan liderler, bili- niz ki, halkınız sizi ne ürettiğinizle yargılayacak! İktidarı; yolsuzluk, yalan ve muhalifleri susturarak elde edenler, biliniz ki tarihin yanlış tarafındasınız!” Bunalım yaratan açgözlülere söyledikleri de çarpıcı- dır: “Sorumsuzluk ve açgözlülük yüzünden ekonomimiz zayıfladı. Sadece zengini koruyarak ekonomiyi düzelte- meyiz. Silkinelim!” Şu da önemlidir: “İklim felaketini aşarak dünyamızı ya- şanır hale getirmeye çalışacağız”. Amerikalılar ve dünya Bush’tan kurtuluşun sevinci- ni de yaşadı. Savaşlardan ve ekonomik bunalımdan yılmış dünyanın umut olarak baktığı yeni Başkan, “yeni bir dünya” va- at ediyor, bir “umut”tur. Ne var ki, Obama’nın insan olarak düşünceleri ve duy- guları ne olursa olsun, dizginlerini elinde tuttuğu siste- mi bir yana koyamayız. Özetle, ABD emperyalist bir ülkedir. Emperyalizmin yasaları ve buyrukları vardır; başında kim olursa olsun, onu alır kendi buyruğuna sokar. Bunun istisnası görülmemiştir. Başkan Obama’nın çileli yaşamı şimdi başlıyor. Ne diyelim? Bol şanslar! Adana’da ve bir günlüğüne Mersin’e gittiğimizde, okur- larımızın -ısrarlı- soruları şu oldu: “Türkiye nereye gidi- yor?” Kaygılıydı ve karamsardı okurlar... Sorular ve yanıtlar, hepsi AKP’de düğümleniyordu. Cumhuriyeti kuranların ideolojisi üç ilkeye dayanıyordu: Bağımsızlık, çağdaşlık ve laiklik. 1950’lerden başlayarak, iktidara gelen partiler sağda idiler ve Cumhuriyetin temel ideolojisinden saptılar. Ama hiçbiri, Cumhuriyete AKP kadar düşman olmadı. AKP, yedi yıldır, İslamcı, yani dinci yolda... Laikliğe olan düşmanlığı oraya vardı ki, alnında Ana- yasa Mahkemesi’nin kapatılma damgası ile dolaşıyor. Bağımsızlık ve çağdaşlıktan payı da yüz kızartıcı... Son birkaç yıldır da Cumhuriyetin kurumlarını, özel- likle yargıyı yolundan çıkarma, kendi payına kullanma yanlışında: Aydınları sindirmek istiyor ve orduyu yıp- ratmakta. Ergenekon soruşturması bu! Son günlerde, bir de İsrail’in Gazze’ye -bağışlanmaz!- saldırısından yola çıkıp, Türkiye’nin dış politikasında te- mel yönünden saptırmaya gidiyor ve diplomasinin ku- rallarını çiğniyor. Türkiye, nasıl Hamas’ın yanında olabilir? Son günlerde olan biten, şunu da ortaya koydu: AKP’nin başındaki kişi, tam bir cehalet içinde. Çok bi- liyor numaralarında, ama adım başında yanlış yapıyor. Yok mu AKP içinde, bir başka kişi başbakanlık ede- cek? Daha da önemlisi, olan bitene karşı, AKP’nin içinde neden bir ses, bir nefes yoktur? Adam kıtlığı mı oradaki de? CHP’liler 11. dalga için ‘Türkiye korku imparatorluğuna dönüyor’ yorumunu yaptõlar ‘Sivil 12 Eylül’ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - CHP Genel Say- manõ ve parti sözcüsü Mus- tafa Özyürek genel başkan yardõmcõlarõ Yılmaz Ateş ve Cevdet Selvi, milletvekilleri Şahin Mengü, Zekeriya Akıncı, Bayram Meral ve Nesrin Baytok dün sabah saatlerinde Türk Metal-Sen, Avrasya televizyonu ve Mustafa Özbek’in evine “geçmiş olsun” ziyaretinde bulundu. CHP sözcüsü Öz- yürek, “Türkiye giderek korku imparatorluğuna dönüyor” dedi. Türk Metal- Sen Genel Başkanõ Musta- fa Özbek’in Kõrõkkale’den ortaokul arkadaşõ olduğunu anlatan Özyürek, “Özbek’e reva görülen muameleyi kınadığını” bildirdi. CHP İstanbul Milletveki- li Meral, “Bugün yapılan hareket, bir sivil 12 Eylül türü baskı unsurudur” derken CHP Genel Başkan Yardõmcõsõ Selvi, “Bu dalganın da diğer dalgalar gibi kavram kar- gaşası ve toplumsal kaos yaratı- larak, çelişkiler içerisinde ger- çekleştirildiğini” kaydetti. Cumhurbaşkanõ Abdullah Gül’ün yemeğinin hemen ertesi günü Türkiye’nin en saygõn sendi- kalarõndan birinin, saygõn bir yayõn kuruluşunun “baskına uğradığını” vur- gulayan Yõlmaz Ateş de “İktidarın yanlışları kar- şısında, sesli düşünen, dü- şüncelerini kamuoyuyla paylaşan ne kadar düşü- nür, gazeteci, bilim ada- mı var ise onlar gözaltına alınmaktadırlar” açõkla- masõnõ yaptõ. ‘Hesaplaşma’ TBMM Adalet Komisyo- nu üyesi ve CHP Afyonka- rahisar Milletvekili Halil Ünlütepe ART’de katõldõğõ program çõkõşõnda gazeteci- lere yaptõğõ açõklamada, “Yeraltı dünyasıyla, sade- ce düşüncelerini açıkla- yanların aynı kulvarda tu- tulması bunun bir hesap- laşma olduğunu gösteri- yor. Toprağa gömülü bu- lunan silahlar için TBMM araştırması istediğimizde Adalet Bakanı bize ‘Yargıya mü- dahale ediliyor’ gerekçesiyle itiraz etti. Susurluk için Meclis araştır- ması yapılmadı mı? Hukuk dev- letindeki bu hukuksuzluğun ba- şında Adalet Bakanı var. Adalet Bakanı’nın tavırlarına tahammül kalmadı. İstifa etmeli” dedi. ‘SUSTURMAK İÇİN’ CHP Manisa Milletvekili Şahin Mengü, “Ül- kede ne kadar Kemalist, Atatürk devrimi il- kelerine bağlõ, siyasal iktidara muhalefet eden insan varsa bu ister basõn kuruluşu, is- ter sendika olsun, susturulmaya çalõşõlõyor” dedi. Mengü, gazetecilere de “Artõk basõ- nõn bu işi bir basõn özgürlüğü mücadelesi olduğunu anlayõp çok ciddi şekilde mücade- le vermesi lazõm” diye seslendi. DSP Genel Başkan Yardõmcõsõ Melda Bayer ile DSP Genel Başkan Yardõmcõsõ Hasan Macit, İstanbul Milletvekili Ayşe Jale Ağõr- baş, Denizli Milletvekili Hasan Erçelebi de “geçmiş olsun” ziyaretinde bulundu. TERÖR VE TOPLUM / MEHMET FARAÇ PKK’nin ve de AKP’nin yayın organları uzun süredir onun an- latımlarına itibar ediyor. O ise çift taraflı ihanetini, geçmişteki hata- larını pazarlayarak gidermek istiyor. Peki, son anlatımlarıyla emekli Jİ- TEM komutanı Abdülkerim Kır- ca’nın intiharına da yol açan PKK itirafçısı Abdülkadir Aygan kim- dir?.. Urfalı eski atlet hangi for- mayla, nereye koşuyor?.. Suruç oldum olası PKK’ye en çok katılım olan ilçelerin başında gelir. Abdullah Öcalan’ın doğduğu Halfe- ti’nin Ömerli köyüne 50 ki- lometre uzaklıktaki bu ilçe- de, 12 Eylül öncesi hem Türk solu hem de Kürt ör- gütlerinin tüm fraksiyonları cirit atardı. Aygan bundan tam 50 yıl önce Mersin’i Habur’a bağlayan karayolu üzerinde, kumarın ve ka- çakçılığın yoğun olduğu Suruç’un Uzunhıdır köyünde dünyaya gelir. Aygan her fırsatta dedesinin Öcalan’ın büyük babasıyla amca çocuğu olduğunu iddia eder. Ailesi onu liseyi okuması için Adana’ya gönderdiğinde aslında siyasal bir kimliği de yoktur. Okulun atletizm takımında gösterdiği başarılarla daha da ileri koşmak ister! Siyasal kulvara bu yüzden zıplar! Ülkücü- ler tarafından kurşunlanınca PKK’cilikten itirafçılığa uzanan ra- dikal çizgiye yönelir... İhanetin iki yüzü!.. İddiaya göre 1970’lerin sonunda “Apocular”ı örgütlemeye başlayan Öcalan’dan etkilenir ve okulu bıra- karak PKK’ye katılır. Artık üzerinde “Apo” forması vardır! PKK karşıtı Süleymanlar aşireti ile Bucaklar’ın etkin olduğu Karacadağ bölgesinde do- laşır. Urfa-Antep arasın- daki faaliyetleri sırasında 6 kişiyi öldürdüğünü söyler. 1980’de yakalanır ve böl- gedeki cezaevlerinde yatar. Askere alındığında da us- lanmaz. 1982’de Kıbrıs’ta silah altındayken firar ederek Rum kesimine kaçar. Artık Bekaa Vadisi’ndedir. PKK’nin 1983’te Suriye’den Irak’a sızdırdığı 40 kişilik ilk militan grubu içinde o da yer alır. Sırada “Şalu şeppık”le koşmak vardır!.. 1984 yılının 15 Ağustosu’nda PKK’nin Eruh’a yaptığı ilk baskın- da terör gruplarının önünde yol göstericidir. Ancak PKK’de militan sayısı arttıkça huzursuzluklar da büyür. Gerginlikler çelişkileri do- ğurur, çelişkiler çatışmaları... İşte bu sıkıntılar, girdiği yanlış yolda ona keskin zikzaklar çizdirir... Suruçlu maratoncu yalpalamaya başlar!.. PKK içinde ajan suçlamalarının yoğunlaştığı 1985 yılında örgütten kaçar. Arkadaşlarına kazık atınca kendini devlete affettirmenin yol- larını arar. Artık rejim için koşmak ister. Siirt’te teslim olur... Diyarbakır Cezaevi’ne konulduğunda koğuş arkadaşları PKK itirafçılarıdır. Mü- ebbet hapse çarptırılınca pişman- lık yasasından yararlanır. 1990’da tahliye edilir. PKK’ye diyet ödemek!.. Ancak PKK ile mücadelede ona gereksinim vardır. Diyarbakır’a ge- tirilerek teröristlere karşı sürdürülen operasyonlara katılır. Ali Ozansoy ve Adil Timurtaş gibi ünlü itirafçı- lar onun yol arkadaşlarıdır. Suruç- lu maratoncu artık itirafçı gömleğiyle mayın tarlasında koşmaktadır!.. Devlet, askerliğinin ardından onu jandarmaya sivil memur olarak alır. Diyarbakır ve Burdur’da çalışır. Yeni kimliğinde Aziz Duran yaz- maktadır. Gerçek kimliğinde ise öldü gösterilmiştir!.. Derin spor- cunun yalnız forması değil, lisansı da değişmiştir!.. Diyarbakır, Mersin ve Burdur’da katıldığı olaylar deşifre olmasına yol açar. PKK artık peşindedir... Bu kez ölüm koşusundadır!.. Memuriyetten istifa eder ve yurtdı- şına kaçar. 1991’de İsveç’te siya- si sığınmacı olur. İhanet çarkını bu kez PKK lehine çalıştırır. Üzerinde puşıdan bir at- let vardır!.. Örgütün yayın organla- rından Dicle Haber Ajansı ve Ülke- de Özgür Gündem gazetesine ar- dı ardına röportajlar verir. HEP Di- yarbakır İl Başkanı Vedat Aydın ve Kürt aydını Musa Anter’in de ara- larında bulunduğu 28 faili meçhul cinayete ilişkin şaşırtıcı iddialar sı- ralar. Güneydoğu’da öldürülen çok sayıda kişinin cesetlerinin kuyula- ra atıldığını öne sürer!.. İtirafları 2004 yılında, “İtirafçı: Bir JİTEM’ci Anlattı” başlığıyla kitap haline ge- tirilir. İtirafçı Abdülkadir Aygan yaşa- mını eşi ve çocuklarıyla birlikte İs- veç’te sürdürüyor... Devlet ise geç- mişte işlediği cinayetlerin hesabını vermesi için iadesine çalışıyor. Ne ilginçtir ki, ihaneti meslek edinmiş birinin kuşkulu anlatımları şu sıra- lar her kesimde müthiş itibar gö- rüyor!.. McCarthy zihniyetinin hortla- dığı bir dönemde günah çıkarma- ya çalışan Suruçlu maratoncu da çelişkinin bayrak yarışında ken- dince hizmete devam ediyor!.. Bakalım son operasyona karşın de- zenformasyon ve psikolojik savaş elemanları “Ergenekon” adı verilen so- ruşturmanın ardında siyasi bir çaba ol- duğuna halen karşı çıkacaklar mı?.. Yeni Şafak, Star ve Sabah gazetesi ya- zarlarının adeta isimlendirerek hedef gös- terdiği duyarlı insanlar ardı ardına gözal- tına alınıyor. “Hedef göster ve sindir” stratejisi adım adım uygulanıyor!.. İlkinden 11’incisine kadar bir operasyonun tüm an- larında, ne ilginçtir ve ne rastlantıdır ki, yal- nızca Atatürkçüler, iktidar mu- halifleri ve duyarlı aydınlar gözaltına alınıyor!.. “Susur- luk” artıkları ise “soruşturma si- yasidir” inancını yıkmak ve operasyonu meşrulaştırmak için tutuklanıyor... İliştirilmiş gazeteciler de bu çabalar sı- rasında sapla samanı karıştır- ma ve ilintilendirme görevini başarıyla yürütüyor!.. Onlar üstlendikleri misyon gereği bir “darbe”den söz ediyor!.. İktidarın gaze- telerinde beslenirken kalemlerini ve mik- rofonlarını bu uğurda pervasızca kullan- maktan kaçınmıyor!.. Psikolojik savaş elemanlarına göre gazeteci Ünal İnanç, “Milli İstihbarat Teşkilatı Tuncay Güney’i 1997 yılın- da İran dönüşünde gözaltına alıp sor- guladı mı” diye sorduğu için gözaltı- na alınmadı!.. Avrasya TV, AKP iktidarının ülkeyi batağa götürmesini sergileyen birkaç muhalif kanaldan biri olduğu için bas- kına uğramadı!.. Türk Metal Sendikası Genel Başkanı Mustafa Özbek, AKP karşıtı politi- kaları yüzünden hedef tahtasına otur- tulmadı!.. Araştırmacı-stratejist Erhan Göksel, hükümetin rezaletlerini bir bir deşifre ettiği ve ekonomik krizi sorguladığı için derdest edilmedi!.. Onlar tam aksini düşü- nüyor. Oysa yanıldıkları çok önemli bir nokta var... Evet, Türkiye’de gerçekten bir darbe süreci işliyor!.. Ancak bu süreç muhalif Atatürkçüler ve aydınların rejimi koruma çabasında değil, gericilerin kendi yol haritaları üzerinde yürütülü- yor!.. Türkiye’yi “laiklik karşıtlarının odağı” bir partinin yönettiği ise unut- turulmak isteniyor!.. Toplum bağımsız yargının, Cumhu- riyetçilerin susturulmasına yönelik ka- ranlık planı bozacağı ve gerçekten varsa suç örgütlerini bertaraf edeceği konusundaki umudunu ısrarla koruyor. Zaten demokratik süreç içinde elden başka bir şey de gelmiyor!.. mfarac@cumhuriyet.com.tr - www.mehmetfarac.com Bir İtirafçının Bitmeyen Maratonu! Karanlık Süreç!.. Erhan Göksel Abdülkadir Aygan ANKARA (Cumhuriyet Bü- rosu) - CHP Genel Başkanõ De- niz Baykal, Ergenekon soruştur- masõndaki son gözaltõlarla ilgili, “Sendikacılara da el atılmıştır. Bir sendika yöneticisinin bun- larla ne alakası var?” dedi. Baykal bir grup gazetecinin Er- genekon soruşturmasõna ilişkin sorularõnõ yanõtladõ. “Son gözaltı- ların, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün dün verdiği yeni yıl ye- meğinin hemen ardından ya- şandığını” ifade eden Baykal, şöyle konuştu: “Daha önce de kimlerin ne zaman gözaltına alı- nacağıyla ilgili bilgilerin hukuk dışı çevrelerde biliniyor olması, bu davanın hukuk dışı bir anla- yışla kurgulanmış olduğunu or- taya koyuyor... Tiyatro sanatçı- ları, sosyete şöhretlerine kadar yazarlar, çizerler, komutanla- ra kadar çok geniş bir kadro, toplumda panik yaratmaya ne- den olacak kadar sistematik bir biçimde gözaltına alınmaktadır. Dünyada böyle bir tablo, böyle bir hukuk yok. Sendikacının su- çu varsa normal mahkemelerde yargılansın. Bunu Ergenekon davasının içine niye yakıştırı- yorsunuz, yerleştiriyorsunuz? Öyle anlaşılıyor ki seçimlere böyle gidilmesine yönelik ikti- darın özel bir planlaması var. Se- çimlerde halkın, ‘yeter artõk bu ka- dar da olmaz’ tepkisinin ortaya çıkmasını umut ediyorum.” Baykal, Gül’ün önceki gün ver- diği yemeği de eleştirerek, “Ya- pılmakta olan, ‘yargõnõn da göz yummasõyla yapõlõyor’ izlenimi vermeye yönelik bir tuzaktır. Bu tuzağa kimse düşmemelidir” diye konuştu. ART binası önünde güvenlik önlemleri alınırken giriş çıkışlar yasaklandı. Kamer Genç. Mustafa Özyürek. Bayram Meral. Şahin Mengü. Yılmaz Ateş. GÜRSU KUNT ANTALYA - Anayasa hukukçusu Bahçeşehir Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Süheyl Batum, Ergenekon soruşturmasõnõ engizisyon mahkemelerine benzetti. Batum, “Ya- şanan süreç beni ürkütüyor. Engizis- yona doğru geri gidiş var” dedi. Antalya İşkadõnlarõ Derneği’nin (ANT- KİAD) davetiyle Antalya’da bir konfe- rans veren Batum, engizisyon mahke- melerinde önce suçlu olarak görünen ki- şinin alõndõğõnõ ve bu kişiden kanõtlara gi- dildiğini belirtti. Batum şöyle konuştu: “O kanıtları bulmak için adamı dö- verler, işkence ederlerdi. Sonra bu sis- tem değiştirildi. ‘Herkes yargõlanabilir’ denildi. Ama bunun için elinde somut kanıtlar olacak. Bu kanıtları makul bir iddianame ile birleştireceksin. Dava- yı açacaksın, arkasından da adil, dü- rüst yargılama yapacaksın.” Yeniden engizisyon sistemine dönüş olduğunu, sistemin değiştirildiğini anlatan Batum, bazõ anayasalarõn bu değişiklik içinde milletvekili, bakan dokunulmaz- lõğõ, özel dokunulmazlõklar getirdiğini, ancak her anayasada kişi özgürlüğü, konut dokunulmazlõğõ, özel yaşam giz- liliğinin bulunduğunu anõmsattõ. Soruşturmanõn gizlilik ilkesinin ihlal edildiğini vurgulayan Batum, “Anaya- salarla insanlara birtakım güvenceler getirildi. Bunun üzerine, savunma hakkı, soruşturmanın gizliliği ilkesi ko- nuldu. Ama şimdi naklen yayınlar ya- pılıyor” dedi. Batum şunlarõ söyledi: “Dünyada hiçbir demokratik ülkede böyle bir şey yok. Yaşanan süreç be- ni ürkütüyor. 2001’de polislerle teknik kanıtları tartışırken şimdi ‘Öldürme- yin bari’ demeye başladık. Savcılara ar- tık ‘Bari kafalarõna bastõrmayõn’ der ol- duk. latırız. Türkiye’ye giydirilen bir gömlek var. Kan, gözyaşı, ölümle çev- rili bir gömlek. İnanılmaz birtakım hu- kuksuzluklar ya da inanılmaz kafa ka- rışıklığı ile yaşıyoruz. Bu toz bulutu, umarım diğer bazı ülkelerde olduğu gibi ölümlere, kana çok fazla sebebi- yet vermez.” Batum: Engizisyona doğru geri gidiş var ‘GÜLEN YÖNLENDİRİYOR’ Parlamentoda bir basõn toplantõsõ düzenleyen Bağõmsõz Tunceli Milletvekili Kamer Genç “ART’ye yapõlan baskõn, basõn hürriyetine aykõrõdõr. Telefon dinlemeleri hakkõnda Baş- bakan’a bilgi veriliyor. Kendilerine karşõ ten- kit yapan kişileri seri şekilde susturmaya ça- lõşõyorlar” açõklamasõnõ yaptõ. Genç: “Erge- nekon soruşturmasõ Fethullah Gülen’in istek- leri doğrultusunda oluyor. Kim Gülen’in ya- kõnõysa üzerine gidilmiyor. Niye? Herhalde Gülen’in yolunu açacaklar. Humeyni gibi Türkiye’ye mi getirmek istiyorlar, onu getir- diklerinde Gül mü yerini verecek, Erdoğan mõ? Bunlarõ sormak da hakkõmõz” dedi. TGS: Baskılardan endişeliyiz Haber Merkezi - Türkiye Gazeteciler Sendikasõ Yönetim Kurulu, 11. dalga ile ilgili bir yazõlõ açõklama yaptõ. Açõklamada “Yapõlan aramalar ve gözaltõlar, “masumiyet karinesi” ihlal edilerek, adeta toplum üzerinde korku salmanõn bir yöntemi olarak kullanõldõğõ izlenimi yaratmaktadõr. Demokrasinin geleceği hakkõnda endişeliyiz, temel hak ve özgürlüklerin ihlal edilmesinden dolayõ endişeliyiz, basõn ve ifade özgürlüğü üzerindeki artan baskõlardan endişeliyiz” denildi. BAYKAL: GÖZALTILAR SİSTEMATİK
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear