Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
CMYB
C M Y B
SAYFA CUMHURİYET 5 AĞUSTOS 2008 SALI
6 HABERLER
SALI
ORHAN BURSALI
Mesele Tam da Bu!
(Takdiri İlahilerin Ülkesi)
18 kız çocuğunun geceyarısı uykularında can
vermesi... Binanın sakat olması... 100 metre ötede
Diyanet’in ayrıca bir Kuran kursunun bulunması... Ba-
zı kız çocuğu babalarının “Takdiri ilahi böyleymiş, on-
lar şehit oldu”; “ölenler şehit, kalanlar gazi”, “kızım plaj-
da mayolu ölmedi ya, namaz kılarken şehit oldu!” de-
mesi... Çocukların ana-babalarından hiçbirinin davacı
olmaması... (Ben ise onlardan davacıyım!) Binanın ve
kursun Süleymancılara ait olması... Bu toplu cina-
yetin ardından, tarikatçıların “kızlardan birinin bede-
ninde Arapça ‘lailaheillallah’ yazısının belirdiği” sah-
tekârlığı-yalanıyla “mucize” uydurukluğunu yayma-
sı ve cahil halkın da buna hemen inanması...
İşte tam budur AKP’nin inşa etmek için çalış-
tığı Türkiye!
Neden türbana, neden köktendinci uyduruk
inançların topluma egemen olmasına, neden dinin
siyasal istismarına, neden yoksullaştırmalara, neden
Arınç’lara Gül’lere Erdoğan’lara.. karşı olunması ge-
rektiğinin apaçık bir fotoğrafı var karşımızda!
Anayasa Mahkemesi’nin AKP’ye verdiği ihtarın ger-
çek anlamı budur. Kararın özünde, AKP’nin dinci po-
litikalarının ülkeyi, Konya’nın Taşkent ilçesi Balcılar
beldesindeki gibi felaketlere dönüştürebileceği var-
dır!
Bu katliamın üst siyasal yapısında dinci siyaset, 6
yıldır da AKP oturuyor!
AKP, Kuran kursları üzerinde neredeyse bütün de-
netimleri kaldıracak ve kaçak kurslara göz yumula-
cak yasal zemini hazırlamış; üstelik Erdoğan, Bay-
kal’ın “Kaçak Kuran kurslarına ilişkin yapılan değişiklik,
rejimi tahrip girişimidir” biçimindeki açıklamasına şöy-
le yanıt vermişti:
“Çok çirkin bir ifade. Kaçak Kuran kursları diye bir
ifade olamaz. Kanunun ruhuna aykırı. Kuran öğreni-
lir, Kuran’ı öğrenmeye kimse suç ifadesi kullanamaz..”
(Baykal’a ders: Kaçak Kuran kursu olmaz: (http://ye-
nisafak.com.tr/arsiv/2005/mayis/28/p01.html)
AKP, yasal-yasadışı uygulamalarıyla, göz yum-
malarıyla bu faciaya yol açtı. Halkını korumak yeri-
ne halkını her türlü felaketle karşı karşıya bırakan bir
siyasal yönetim, Türkiye’yi nasıl “aydınlık günlere”,
“Atatürk’ün muasır medeniyet yolu”na (Erdoğan, Ana-
yasa Mahkemesi kararından sonra) götürecektir?
Sayın Başbakan! 2005’te Baykal’ın uyarısına ku-
lak verseydiniz, bugün belki de kız çocuklarımız ya-
şıyor olacaktı!
Bütün Türkiye hemen her tarikatın, dinci-kökten-
dinci derneğin, vakfın bu tür binlerce Kuran kursuy-
la kaynıyor. Neden?
Türkiye’de, yılda 500-600 cami yapılıyor (Diyanet
İşleri Başkanı Prof. Ali Bardakoğlu). Neden?
Biri neden yapılıyorsa diğeri de ondan…
En Katolik ülke olan İtalya’da, İrlanda’da yüzlerce
yıldır tek kilise inşa edilmezken, neden Türkiye’de yıl-
da 500-600 cami inşa edilir?
Türkiye’nin camiye ihtiyacı mı var?
Hayır! Türkiye, Avrupa ile kıyasladığınızda geri kal-
mış bir ülke! Türkiye Avrupa’nın, Çin’in, Ameri-
ka’nın, dünyanın mal pazarı! Teknoloji üretemeyen,
yaratıcı aklını kullanamayan bir ülke! Bu nedenle bo-
yunduruk altında! İki yakasını bir araya getiremiyor,
cari açık 50 milyar dolar! Dünyanın en çok faizini ve-
ren üç-beş ülkesinden biri!
Veee Türkiye’yi yönetme derdindeki dinci siya-
setçilerin aklının kestiği en iyi iş cami yapmak ve ço-
cukları Kuran kurslarına göndermek…
Veee başına gelen her türlü musibeti de (yoksul-
luk dahil!) Allah’ın takdiri olarak kabul etmek!
Türkiye’nin akla ihtiyacı var! Var olabilmek için! Di-
ne, arkaik koşullanmalardan değil de, akıl ile bakan
bir millet!
Din istismarından milletvekili, hatta Bakan koltu-
ğuna bile tırmanan, din istismarcılığının balını kay-
mağını yiyen tarikatçı liderlerin beyniyle değil, ken-
di beyni ile düşünebilen bir millete ihtiyaç var! Er-
doğan, Atatürk’ün yolundan bahsediyor, papağan gi-
bi! Atatürk’ün yolu, akılla düşünebilen fertlerin ya-
şadığı bir ülke yaratmaktır!
Tarikatçıların, AKP’nin ise kullara ihtiyacı var! Ta-
rikatçıların cemaate ihtiyacı var! Bu cemaat, liderine
ve tarikata tapınacaktır ki, tarikat yaşasın, liderleri yük-
selsin!
En sonunda, tarikatçılığın kıskacındaki oylar da
AKP’ye yönelecektir! (Ortak payda!) AKP de bu oy-
ları “milli irade” olarak nitelendirecek ve sandığa ta-
pınmayı vaaz edecektir!
Camilerin, Kuran kurslarının, AKP döneminde de
ülkemizde en yükselen değerler olması, bu değer-
lerin millet içinde pompalanması, ülkeyi toptan bir
Takdiri İlahilerin Ülkesi’ne dönüştürüyor!
Bu, aynı zamanda dış hegemonyacılığın köleli-
ği demektir! Yani yarı gelişmişliğin, pazar olmanın sür-
gitliği!
ABD-AB boşuna mı AKP’ye büyük desteği çıkıyor!!
Zavallı Türkiye!
—————————-
[email protected]
İstanbul Haber Servisi - Ergene-
kon iddianamesinde şüpheli Adnan
Akfırat’a ait belgeler arasõnda, Fet-
hullah Gülen ve “ışık evleri” hak-
kõnda emniyet raporu da bulunuyor.
Ankara İl Emniyeti’nin hazõrladõğõ
2000 yõlõna ait “gizli” ibareli yazõda,
Gülen’in örgütlenme biçimi anlatõla-
rak, nihai amacõnõn teokratik devlet
kurulmasõ olduğu belirtiliyor.
Emniyet Genel Müdürlüğü Teftiş
Kurulu Daire Başkanlõğõ’nõn soruş-
turma açtõğõ, konuyla ilgili belge is-
tenmesi üzerine il emniyetinin de
çalõşma başlattõğõ kaydediliyor. An-
kara Devlet Güvenlik Mahkemesi
Cumhuriyet Başsavcõlõğõ’na gönde-
rilen “Işık tarikatı illegal örgütlen-
mesi” ile ilgili raporda, Gülen hare-
ketinin örgütsel yapõ taşõyõp taşõma-
dõğõnõ anlamak için taraftarlarõnõ et-
kilemede kullandõğõ yöntemin ideo-
lojik tahlilinin yapõlmasõna gerek du-
yulduğu belirtiliyor. Gülen’in yeter-
li din eğitimine sahip olduğunun kuş-
kulu olduğu ifade edilerek âlim olmayõ
gerektirmeyen dini hikâyeleri, õstõraplõ
ses tonu eşliğinde, sohbetlerindeki
gözyaşõ suyu ile aktardõğõ, böylece ki-
şilerin manevi alanlarõna nüfuz ettiği
belirtiliyor.
“Kişileri istediği yöne sevk etmeyi
başarması birçok entelektüel kesi-
min kendisinden etkilenmesini sağ-
lamıştır” denilerek, bu gibi organize
suç yapõlanmalarõnõn, kullanmada ön
planda tuttuğu hedef kitlenin başõnda,
gençlerin gelmesinin düşündürücü
olduğu ifade ediliyor.İddianamede,
“Devletin bazı önemli mevkileri
ile teşkilatımız bünyesinde bu-
lunan başta Polis Koleji, Aka-
demisi olmak üzere, birçok
eğitim kurumumuz adı geçen
tarikatın ilgi alanına gir-
miş, teşkilatlanmaları adeta
bir sistematiğe bağlanmış
gibi devam etmektedir. Gü-
len cemaatinin devlet için-
deki yapılanması, alışılmış
örgütlenme modelinin dışın-
dadır. Tarikata göre makam-
lar öncelikli, kişiler ikinci plan-
dadır” deniliyor.
Işık kışlaları...
Aynõ raporda mevcut bürokratlara
hoş görünerek, “kullanabileceğin
sürece faydalan” mantõğõ ile yönetim
kademelerini kontrol altõnda tutmaya
çalõştõklarõ ileri sürülüyor.
“Işık tarikatı” olarak adlandõr-
dõklarõ, Gülen örgütlenmesinin, “yol
göstericilik” ve “irşad edicilik”
şeklinde tanõmlanan yapõsõnõn dõşõn-
da, Gülen’in kendi deyimi ile “İbni
Erkânı (ışık) evlerinde yetiştirme-
den, sabırla pişirip olgunlaştırma-
dan yapılacak her şey ham hayal-
dir” diye mensuplarõna ihtiyat telkin
eden örgütsel yapõsõnõn ortaya çõkacağõ
ifade ediliyor. “Işık kışlaları” da
denilen evler-
de telkin ve inandõrma yönteminin
kullanõldõğõ ifade edilerek şöyle devam
ediliyor: “Gülen’in kitaplarındaki
gerçek niyetini gizlemek için kul-
landığı kelimelerin yerine niyetini
gösteren sözcükleri koyduğunuzda
çok kullandığı ancak ne olduğunu
bir türlü izah etmediği hedefinin,
gelecekte zümre hâkimiyetini he-
defleyen teokratik bir rejim oldu-
ğu hemen anlaşılmaktadır.”
Belgede, şeriat yerine İslam, Cum-
huriyet dönemi yerine talihsiz ka-
ranlõk ya da upuzun hicranlõ dönem
dediği, militan yerine hizmet erleri,
õşõk süvarileri, laik ke-
simler yerine karşõ cephe,
hasõm cephe, Cumhuri-
yet dönemi yöneticileri
yerine o kafalar, Atatürk
ya da İsmet İnönü döne-
mi için ise “mabede gi-
den yolların kapatıldı-
ğı zaman dilimi” dedi-
ği iddia ediliyor. Şeriat
hedef, Atatürk yerine
“deccal” şeklinde kul-
landõğõ deyimlerinin he-
definin ne olduğunu açõk-
ladõğõna dikkat çekiliyor.
Kitaplarõnda askeri ter-
minolojideki, kõşla, süva-
ri, ordu, cephe gibi keli-
meleri sõk kullanmasõnõn
dikkat çektiği ifade edile-
rek, devleti en üst düzeyde ele geçir-
meyi, emniyet ve istihbarat birimle-
rini ele geçirme teşebbüsü olduğu kay-
dediliyor.
Gülen’in bu niyetini gösteren açõk-
lamalarõnõn da bulunduğu raporda,
Gülen’in kitaplarõnda geçen õşõk ev-
lerinin “bir örgütsel yapılanma”
içerisinde olduğunu gösterdiğini, ör-
gütsel yapõnõn genel hatlarõ itibarõy-
la da bizzat Gülen tarafõndan çizildi-
ği belirtiliyor.
Işõk evlerinden ayrõlan bir kişinin
anlatõmlarõna da dikkat çekilen ra-
porda, “Işık evlerinin hücre evi” ol-
duğu, Gülen’e göre kapõlarõna kilit vu-
rulan tekkelerinin görevini yapan ev-
ler olduğu kaydediliyor. Evlere gir-
işlerin gizli olduğu, evlerden sorum-
lu bir ev imamõnõn olduğu anlatõlarak,
imamlarõn 6 ay ya da bir yõlda değiş-
tiği, maddiyatla ilgilendikleri, evler-
de Gülen’in kasetlerinin izlendiği
ifade ediliyor. Evlerde 4-5 kişinin ya-
şadõğõ, cemaatin, õşõk evleri, ağabey-
ler ve talebeler üzerine kurulu oldu-
ğu, bu evlerde kalan öğrenciler de bel-
li zaman sonra adam kazandõrmala-
rõnõn istendiği dile getirilerek, “Yeni
ilişki kurulan öğrenciler ders ça-
lışmak bahanesiyle evlere davet
edilir. Ders konusunda yardımcı
olunur. Sesli ve görüntülü kasetler
ve Gülen’in kitapları okutulur”
deniliyor. Raporda, “Şer’i esaslara
dayalı devlet kurmayı hedeflediği
değerlendirilen Gülen ve yandaşları,
28 Şubat kararlarının alınmasının
ardından, özellikle soruşturma ile
ilgili yazışmaların başlamasıyla,
birçok örgüt evini boşaltmış, faali-
yetlerini mevzi koruma kuralları-
na uyarlamıştır. Şu anda birçok ör-
güt mensubu, aile evlerinde örgüt-
sel faaliyetlerini sürdürmektedir.
Gülen’in örgütlenmesinin ekonomik
boyutu da göz önüne alındığında,
gelecekte ülkemizi bekleyen tehli-
kenin büyüklüğü endişe verici bo-
yuttadır” deniliyor.
ATATÜRK’E AİT KİTAP
BİLE OKUNMUYOR
Şüpheli Adnan Akfarõat’ta bulunan 2000
tarihli raporda cemaatin 1992 yõlõn-
dan sonra hõzla gelişmeye başladõğõ,
eğitim kurumlarõnda çok güçlü oldu-
ğu vurgulanõyor. Siyasette henüz
sempatizan bazõnda bir örgütlenmenin
olduğu, basõn yayõn alanlarõnda da
güçlü olduklarõ, “Zaman, Sızıntı,
Yeni Ümit, Ekoloji, Aksiyon, STV,
Burç FM” gibi örgütlenmelerin oldu-
ğu ifade ediliyor. Başkanlõğõnõ Gü-
len’in yaptõğõ “İstişare Grubu”nun
ardõndan, “Dünya İmamı”, sonra da
“Coğrafi Bölge İmamı” geliyor. Ev-
lerde Atatürk’e dair hiçbir kitabõn
okunmadõğõ ifade edilerek Gülen’e
“mehdi” nazarõnda bakõldõğõ, Atatürk
hakkõnda hakaret içerikli lakaplarõn
kullanõldõğõ kaydediliyor.
İP’den yalanlama
İZMİR (Cumhuriyet Ege Bürosu) - İşçi
Partisi (İP) Genel Başkan Yardõmcõsõ Emekli
Hava Korgeneral Yaşar Müjdeci, İP’in ordu
içerisinde örgütlendiği savlarõnõ yalanlayarak
“TSK, İP ve yurtsever insanlar Amerika’ya
boyun eğseydi, ne Kõbrõs, ne Ege, ne Ermeni,
ne Pontus ne de Kürt sorunlarõ yaşanõrdõ” dedi.
İP İzmir İl Merkezi’nde gerçekleştirilen basõn
açõklamasõnda, Müjdeci, ABD’nin Türkiye’yi
Büyük Ortadoğu Planõ’nda kendisine uyacak,
emir-komuta zincirindeki bir ülke yapmak
istediğini ifade etti.
Halk Cephesi’nden eylem
ADANA (Cumhuriyet Bürosu) - AKP’nin
Ergenekon Operasyonu ile ‘Kontrgerillayõ
tasfiye ediyorum’ görüntüsü vermeye
çalõştõğõnõ belirten Adana Halk Cephesi
Sözcüsü Şemşettin Kalkan, “AKP yalan
söylüyor, halkõ aldatõyor” dedi. İnönü
Parkõ’ndaki eylemde konuşan Kalkan,
“Ergenekoncularõ tasfiye ettiğini söyleyen
AKP’nin elleri temiz değildir. Emperyalizmin
işbirlikçisi ve katliamcõlarõdõr. Tüm halkõmõzõ,
onlardan hesap sormak için örgütlenmeye,
demokratik ve bağõmsõz bir ülke için mücadele
etmeye çağõrõyoruz” diye konuştu.
‘Yeterlidineğitimibileyok’Akfõrat’a ait belgeler arasõnda Gülen ve “õşõk evleri” hakkõnda emniyet raporu bulunuyor. Ankara İl
Emniyeti’nin hazõrladõğõ ‘gizli’ ibareli raporda örgütlenme biçimi ve teokratik devlet amacõ yer alõyor
R
aporda, Gülen’in yeterli din eğitimine sahip olduğunun
kuşkulu olduğu ifade edilerek âlim olmayõ gerektirmeyen
dini hikâyeleri, õstõraplõ ses tonu eşliğinde, sohbetlerindeki
gözyaşõ suyu ile aktardõğõ, böylece kişilerin manevi alanlarõna
nüfuz ettiği belirtiliyor. Raporda, “Gülen cemaatinin devlet
içindeki yapõlanmasõ, alõşõlmõş örgütlenme modelinin dõşõndadõr.
Tarikata göre makamlar öncelikli,
kişiler ikinci plandadõr” deniliyor
Gülen, Recep Tayyip Erdoğan’la.
İstanbul Haber Servisi - Ergenekon dava
dosyasõnda dini inancõ, etnik kimliği, özgeç-
mişi, üyesi olduğu dernek ya da siyasi parti
bazõnda, herhangi bir fişleme belgesinde adõ
bulunmayan neredeyse kalmadõ. TSK men-
suplarõ mezhep, siyasi eğilim gibi başlõklar al-
tõnda fişlenirken Sabetaycõlarõn nasõl ayõrt edi-
leceğine ilişkin isim, tip gibi özellikler sõra-
lanmõş.
Dosyada, “Sabetayist İsimlerin Menşei”
başlõklõ bir belge bulunuyor. Belgede, Tür-
kiye’de “Sabetaycılar” ve “Museviler”in,
isimlerini gayet sistemli olarak toplam sekiz
türlü seçtikleri ileri sürülüyor. Tevrat’ta ge-
çen ismin Türkçe ya da Arapça karşõlõğõ, İb-
ranice ve Türkçe arasõndaki ses benzerliği va-
sõtasõyla en yakõn ismin alõndõğõ iddia edili-
yor. Tevrat’ta geçen ve tüm dünyada kulla-
nõlan Yahudi isim ve soy isimleri başlõğõ al-
tõnda, uzun bir liste oluşturan birçok isim sõ-
ralanõyor. Sabetaycõlarõn yalnõzca Selanikli ol-
madõklarõ; ABD, Türkiye, İsrail, Almanya,
Fransa’da yaşadõklarõ ifade edilerek Türki-
ye’de hangi ilde, İstanbul’da hangi semtte bu-
lunduklarõ belirtiliyor.
Mevlevi cemaatinin çok kilit noktalarõnda
da bulunduklarõ iddia edilerek “Bu cemaat-
te, Orta Asya’dan göç etmiş kanısı uyan-
dıracak şekilde aldatıcı bir çekik gözlülü-
ğe rastlanır” deniliyor. Yavuz, Cengiz,
Atilla, Timur gibi isimleri alan Sabetaycõlarõn
olduğu ifade edilerek “Ergene, Ergene-
man, Ergenetürk, Ergenekon, Ergenekan,
Ergenemen soyisimli Sabetaycıları da var-
dır” deniliyor.
Belgede, soy isimleri, yer ve renk isimle-
ri bile ayrõntõlõ incelemeye tabi tutulmuş. Bel-
genin sonunda da “Sabetaylist” başlõklõ fiş-
leme metni yer alõyor. Birçok siyasetçi, işa-
damõ, sanatçõ, gazeteci, yazar, akademisyen,
ünlü ve üst düzey asker, Sabetaycõ olarak kim-
liklerini gizlemekle itham edilirken listenin
bir “kara liste” olmadõğõ vurgusu yapõlõyor.
En sonda, “Tipik Sabetayist isimler taşıyan
ve dönme olmaları kuvvetle muhtemel
bazı şahıslardan örnekler” başlõğõnda da bir-
çok isim zikrediliyor. Listelerin fotoğraflõ ha-
zõrlandõğõ görülüyor.
Sabetayist fişleme
İstanbul Haber Servisi - Emekli Tuğge-
neral Veli Küçük’ün evinde bulunan bir
belgede gazetemiz yazarõ Uğur Mumcu sui-
kastõ ile ilgili çok çarpõcõ iddialar ortaya atõl-
dõ. “Şirketler ve Köstebekler” başlõklõ bel-
gede, Mumcu’nun devlet tarafõndan Talaba-
ni’ye gönderilen 100 bin adet silahõ araştõr-
dõğõ sõrada öldürüldüğü öne sürüldü.
Ergenekon İddianamesi’nin “Deliller” bö-
lümünde yer alan Veli Küçük’ün evinde ele
geçirilen belgeye göre 1991 yõlõnõn Ocak ayõn-
da Makine Kimya Enstitüsü’ne (MKE) me-
saj gönderilerek “çok gizli” yürütülecek bir
işlemle 100 bin silahõn seri numaralarõnõn si-
linmesi istendi. 4 gece süren işlemden son-
ra silahlarõ üst rütbeli bir subayõn “Ben Jİ-
TEM komutanıyım” diyerek aldõğõ iddia edi-
len belgede şöyle denildi:
“Silahlar, Irak sınırına getirilmeden bir
gün önce 15 Ocak 1991’de, jandarma al-
bay Durmuş Coşkun Kıvrak komutasın-
daki kuvvetler, 700 kadar PKK’lıyı kıskaca
aldı. Ancak bu anda Ankara’dan gelen
emirle geri çekilmesi istendi. Bu emrin ne-
deni, sınırda çıkabilecek bir çatışmanın dik-
kati silah sevkıyatına çekmesi olasılığıydı.
MKE yetkililerine de giden yazılı emir dos-
yasını, albay Kıvrak ve birkaç asker ince-
leyince şoke oldu. İlerleyen dönemde as-
kerlerden biri dosyanın fotokopisini çekip
gazeteci Mumcu’ya gönderdi.”
Belgenin “Uğur Mumcu’nun hatası”
başlõklõ bölümünde Mumcu’nun kendine ge-
len belgeyi onaylatmak için bazõ yerlere te-
lefonlar açarak “hayatının en büyük hata-
sı”nõ yaptõğõ belirtiliyor. Mumcu’ya belgeyi
ulaştõran kişinin Mumcu’nun açtõğõ telefon-
lardan haberdar olmasõ üzerine kendisini
arayõp “Bu işin ucu pis... Ölümüne mi su-
sadın?” diyerek işin peşini bõrakmasõnõ is-
tediği öne sürüldü.
Albay’dan Mumcu’ya not
23 Ocak 1993 günü ise albay Durmuş Coş-
kun Kıvrak’õn õsrarla Mumcu’yu aradõğõ, an-
cak ulaşamadõğõ ve sekreterine “Hayati bir
konu, mutlaka benimle görüştürmelisi-
niz” diye not bõraktõğõ kaydedildi.
Kõvrak ile görüşemeyen Mumcu’nun erte-
si gün, MKE’ye gelen gizli mesajdan da 2 yõl
sonra bombalõ suikast sonucu hayatõnõ kay-
bettiği ifade edildi. Talabani’ye giden 100 bin
silahla ilgili belgeler ise Mumcu’nun ne
evinde ne de bilgisayarõnda bulundu.
Belgede, Mumcu suikastõndan sonra gün-
deme gelen “Talabani’ye PKK’yı vurma-
sı için 100 bin silah gönderildi” söylentile-
rine Eşref Bitlis’in “Konuşulacak şeyler za-
manı geldiğinde konuşulur” dediği anõm-
satõlarak Bitlis’in Mumcu’dan 25 gün sonra
uçak kazasõnda şehit düştüğüne dikkat çekildi.
Belgede ayrõca Uğur Mumcu’nun birlikte
çalõştõğõ genç gazetecilerin, onun her gün ne
yaptõğõnõ, kimlerle görüştüğünü ve hangi
konularõ araştõrdõğõnõ birilerine rapor ettiği sa-
vunuldu.
Belgede, “O günlerde oldukça genç sa-
yılabilecek bu çalışma arkadaşlarının,
Uğur Mumcu’nun vefatından çok kısa
bir süre sonra, TV kuruluşlarından birinde
yönetim kadrosuna, yine birilerinin ara-
cılığı ile getirilerek mükâfatlandırıldıkla-
rına, aklı başında ve vicdan sahibi tüm ga-
zeteciler tanık oldu” denildi.
Mumcu ile ilgili yeni iddia
Küçük’ün evinde bulunan belgede “Talabani’ye gönderilen silahlarõ araştõrõrken öldürüldü” deniliyor
Ergenekon İddianamesi’nin “Deliller” bölümünde yer alan Veli Küçük’ün
evinde ele geçirilen belgeye göre Mumcu’nun devlet tarafõndan Talabani’ye
gönderilen 100 bin adet silahõ araştõrdõğõ sõrada öldürüldüğü öne sürüldü.
Belgede, Mumcu’nun kendine gelen belgeyi onaylatmak için bazõ yerlere telefon
açarak “hayatõnõn en büyük hatasõ”nõ yaptõğõ belirtiliyor.
Gülen’in âlim olmayõ
gerektirmeyen dini hikâyeleri,
õstõraplõ ses tonu eşliğinde, sohbetlerindeki
gözyaşõ suyu ile aktardõğõ, böylece
kişilerin manevi alanlarõna nüfuz ettiği
raporda belirtiliyor. Belgede, şeriat yerine
İslam, Cumhuriyet dönemi yerine talihsiz
karanlõk ya da upuzun hicranlõ dönem
dediği, militan yerine hizmet erleri, õşõk
süvarileri, laik kesimler yerine karşõ
cephe, hasõm cephe, Cumhuriyet dönemi
yöneticileri yerine o kafalar, Atatürk ya da
İsmet İnönü dönemi için ise “mabede
giden yollarõn kapatõldõğõ zaman
dilimi” dediği iddia ediliyor.