01 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CMYB C M Y B 5 AĞUSTOS 2008 SALI CUMHURİYET SAYFA 17 Güzin Sarısoy: “Teröristlerin utancından suçu kabul etmediğini söyleyen Gül, ‘AKP utancından suçu kabul etmiyor’ diyebiliyor mu?” AKP cari açığı niçin kapatmıyor? Bütün kapatmalara karşı olduğu için! Tescilli Selim Sümen: “AKP, adını hemen değiştirmeli, Laiklik Karşıtı Odak Partisi olmalı; çünkü Anayasa Mahkemesi tescil etti.” Uygunsuz Hamza Saykan: “ABD ve AB’nin kapatmasını bir de Anayasa Mahkemesi’nin kapatması uygun olmazdı!” Sonuç İlhami Hakverdioğlu: “Anayasa Mahkemesi: 6 Adalet ve Kalkınma Partisi: 5. Sonuç; galiptir Avrupa Birliği uğruna mağlup olan!” YağmurDeniz Yüksek Yerilim Hattı [email protected] İhtarı da şimdi bunlar iftar anlar! Başbakan’ın yiğitliği bitmiş! KAPATMA davasından önce havayı yumuşatmak için Hürriyet’te konuşan RTE’nin ettiği bir laf Bener E. Kavukçuoğlu’nun dikkatini çekmiş. RTE “Ülkenin temel sorunları ile bizden başka kimse ilgilenmiyor. Bakın Türkiye’nin ciddi bir cari açık sorunu var. Ana muhalefet bu konuda ne düşünüyor? Cari açık şöyle kapatılır diye bir teklifi var mı? Yaparsın bu teklifi, aklımız yatıyorsa hiç komplekse kapılmadan uygularız. Ama tek kelime etmiyor” diyor. Kavukçuoğlu aynı şahsın geçen yıl Milliyet’te yayımlanan “Cari açık her zaman bir yokluk değil. Eğer siz yere sağlam basıyorsanız, cari açık bazen teşvik edicidir. ‘Borç yiğidin kamçısıdır’ derler, ama yiğitsen kamçıdır. Ama yiğit değilsen felakettir” lafını anımsatıyor ve şu sonuçları çıkartıyor: “Bir yılda Başbakan’ın yiğitliği bitmiştir. Başbakan bir yıl önce memleket meseleleri ile gayri ciddi ilgileniyormuş. CHP yıllardır cari açık tehlikeli boyutlarda derken memleket meselelerine gayriciddi bakan Başbakan, birden ciddiyeti görünce felaketin içine CHP’yi de katmak istemiştir.” - Gül, herkesin empati yapmasını istemiş... “Velev ki hepimiz RTE’yiz!” ANAYASA Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç’ın AKP davasının kararını açıklamadan önce siyasilere parti kapatmayı zorlaştırıcı anayasa değişikliği yapmalarını önermesi üzerine Hikmet Keskineğe “Mahkemeler akıl vermez, hüküm verirler” diyerek Kılıç’ı eleştirirken Mustafa Saraç da bakın ne diyor: “Her yurttaş gibi Anayasa Mahkemesi Başkanı’nın bir siyasi görüşe sahip olması doğaldır. Ancak konumu gereği mutlak tarafsızlık sergilemesi gerektiğinden, kendi siyasi eğilimi lehine bir yasa değişikliğini savunması, bu değişikliğe kayıtsız şartsız karşı olan milyonlarca yurttaşın siyasi eğilimleri aleyhine ve bu yurttaşları rencide edici bir irade beyanı olmaktadır. Tarafsızlık sembolü kamu görevlilerinin, kendi kişisel eğilimlerini ortaya koymaları ve giderek kendi eğilimlerinin yasalaşmasını önermeleri, objektiflik ilkesinin zedelenmesi anlamına gelmektedir. Bugün Türkiye kamuoyunun kabaca yarısı AKP’nin kapatılmasını, diğer yarısı ise kapatılmamasını savunmaktadır. Böylesi alışılmadık katı kutuplaşma dönemlerinde, yüksek yargı mensuplarına düşen, mevcut kutuplaşmanın taraflarından birini açıkça destekleyen bir yasa değişikliği önermek değil, tersine, tarafsızlık konusunda olağanın da ötesinde titizlik göstermektir. Üstelik Kılıç’ın siyasilerden ilk değişiklik talebi de bu değildir. Altı ay önceki bir röportajında, kendilerini özelleştirmenin önünü tıkamakla suçlayan özel sektör temsilcilerine ‘bu anayasa ile istendiği gibi özelleştirmelere izin vermemiz mümkün değil’ mesajı iletmiştir. Kılıç, özelleştirme için yanıp tutuşan bir kesime, hukuki teknik prosedürü işaret etmekte ve ‘anayasada değişikliği talep edin’ önerisinde bulunmaktadır. Burada da, Başkanın tarafsızlık ilkesi açısından soru işaretleri uyandıran bir durum söz konusudur. Haşim Kılıç, eğer özelleştirme karşıtlarına da birtakım ‘hukuki tavsiye’lerde bulunmuş ve samimi desteğini iki karşıt cepheye ‘dengeli’ dağıtmış olsa idi, kimsenin tarafsızlıkla ilgili söyleyecek sözü olmayabilirdi. Anayasa Mahkemesi’nin öteki üyelerinin de ayrı ayrı kamuoyunun önüne çıkıp siyasi görüş ve ‘tavsiye’lerini sıralamaları halinde, Türkiye’nin hangi kaotik ortama sürükleneceği asla göz ardı edilmemelidir.” Haşim Kılıç GÖRÜŞ BEDRİ BAYKAM Anayasa Mahkemesi Üyelerine Açık Mektup Anayasa Mahkemesi’nin Değerli Üyeleri, Ülkemizin çok kritik bir siyasi tünelden geçtiği bu yıllarda, tarihte hatırlanacak bir karar aldınız. Bu yargı süreci tamamlanmış olduğu için, size gö- nül rahatlığıyla yazıyorum. Sn. Başkanınızın geçen çarşamba günü yaptı- ğı açıklamaların halkımız tarafından henüz “tatmin edici bir yorum” olarak algılandığını pek söyle- yemem. Aldığınız karar, 6 üyenin AKP’nin kapa- tılması, 4 üyenin “mali yardım kesintisine uğraması” yönünde açıklandığına göre, 11 üyenin 10’u, Cumhuriyet Başsavcısı’nın tezlerinin haklılığına ka- naat getirerek AKP’nin anti-laik odak konumunu kabul etmiş oldu. AKP’nin, bir “tek parti iktidarı” olduğunu hatırlarsak, mahkemenizin tespitinin va- hameti, kendiliğinden ortaya çıkıyor. Öte yandan Sn. Başkanınızın söylediği gibi bunun bir “ihtar”a dönüşebilmesi, anladığım kadarıyla ancak “ge- rekçeli karar” açıklamanızda somutlaşabilecek. Çünkü “Hazine yardımının yarısının kesilmesi” ce- zası, uzaktan yakından AKP’nin anti-laik icraat- larının hızını kesici bir önlem olarak kabul edile- mez. Zaten Sn. Başbakan, karardan sonra yap- tığı açıklamalarda hiçbir şekilde Cumhuriyet ve- ya laiklik karşıtı bir odak olmadıklarını söyledi ve suçlamaları hiç üzerine almadı. Dolayısıyla, Yüce Mahkemenizin aldığı kararın içeriğine ve Siyasi Partiler Kanunu’na uyum gös- termesi açısından, açıklayacağınız gerekçeli ka- rar, büyük önem kazanmaktadır: Bu metnin, ka- rarın nasıl bir “ihtar”a dönüştüğünü, icraatların bundan sonra anayasanın temel maddelerine uyumlu olması konusunda nasıl özenli ve gerek- tiğinde “caydırıcı” bir yargı takibi yapılacağını, çok net bir şekilde, topluma açıklaması lazımdır. Çünkü Anayasa Mahkemesi duyarlılıklarını özenle koruyacağını bildirmezse, AKP kendisine tam bir “yeşil ışık” yakıldığı hayaline kapılabilir ve ülkemiz bu ağır vakadan önemli toplumsal uz- laşma umuduyla çıkacağına, yine kaoslara itilir. AKP’nin, malum ağır laiklik ve demokrasi ihlalle- ri konusunda Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı da, iktidarın bundan sonraki icraatlarında Anayasa Mahkemesi kararının ışığında davanın takipçisi ol- maya devam edeceğini açıklayarak, ülkenin iç ba- rışına sahip çıktığını kanıtlamalıdır. Bu şekilde, bu iki kurum tarafından, AKP iktidarına bugünden iti- baren bir beyaz sayfa açılır ve yalnız bundan son- rasına bakılır. Sonuçta rejim, toplumsal uzlaşma adına, AKP’ye bir şans vermiş ve “bunu iyi kullan, ar- tık oyunun kurallarını kabul ettiğini kanıtla” de- miştir. Bu yakın takip yapılmazsa, neler olur? De- diğimiz gibi, AKP iktidarı kendi geçmişinin “onay- landığı” yanılgısıyla, daha da sertleşir, daha da an- ti-laik/anti-demokratik yollara sapar. Üstelik bun- dan sonra var olan veya yeni kurulacak her par- tinin de, “Hazine yardımından vazgeçerek, laiklik karşıtı faaliyet yapabileceği” gibi, kabul edilemez bir tablo ortaya çıkar. Herhalde ülkemizin bu şe- kilde tehlikeli mecralara çekilmesi, en başta siz- leri rahatsız eder. Değerli Üyeler; medyada sık sık “mühim olan AKP’nin sandıkta mağlup edilmesi” gibi sözler do- laşmaktadır. Takdir edersiniz ki bu konu, tarafsız olan mahkemenizin gündemine tabii ki giremez. Ama her partinin, oyunun kurallarına ve anayasaya uyması, kendini yasalardan üstün görmemesi ve hepsinden önemlisi T.C devletini değil, o devle- tin geçici bir hükümetini temsil ettiğini unut- maması lazımdır. İşte bu nedenlerle, açıklayacağınız gerekçeli ka- rar, öncekilerden çok farklıdır. Mahkemeniz, AKP’yi kapatmayarak, demokratik uzlaşma adı- na olduğu kadar, Cumhuriyetin sağlıklı devamı ko- nusunda da büyük bir sorumluluk almıştır. Bu ta- rihi metin, sürmesini seçtiğiniz bu iktidarın, reji- min değişmez kuralları ile nasıl barışabileceğini or- taya koymalıdır. Nasıl bu “Hazine yardımlarından kesinti yapma” ve “ihtar çekme” uygulamaları bir ilkse, ortaya çıkacak gerekçeli karar da bir ilk ol- malı, bundan sonraki sürece net olarak ışık tut- malıdır. Aksi bir uygulamanın, anayasayı ve laik rejimi tamamen korumasız hale getireceğini biz- den çok daha iyi bildiğinizin tabii ki bilincindeyim. Saygılarımla... e-mail:[email protected] - Faks: 0212 227 34 65 PERİHAN ERGUN Kapatma Davası, Ergenekon tertibi, Güngören’de acımasız teröristlerin patlattıkları bom- bayla ana karnındaki bebekle 17 çocuk ve yurttaşımızın ölü- müne ve toplu yaralanmalara neden olmalarının acılarıyla yüreklerimiz yandı. Bunlar yet- mezcene ağustosun birınci günü sabah ışırken, bir de Konya’nın Taşkent’e bağlı Bal- cılar beldesindeki cinayetin görüntüleriyle sarsıldık. İlkelli- ğin, yasa tanımazlığın, din sö- mürücülüğünün en kötüsü de bela geliyorum diye açık seçik görünürken, dokunulmazlığın faydacılığıyla o masum, 14-16 yaş arası 18 kızımız günah- sızlıklarıyla kara toprağa veril- diler. Kaçak yapı, kaçak Kuran kursu, kaçak yurtta 50’nin üs- tünde çocuklarını tüm sakın- calara karşın oraya yatılı ola- rak verenlerin birinci nedeni yoksulluk, ikincisi de dini yön- temlerdeki akıl dışılık olsa ge- rek. Çöken üç katlı binanın ek- ranlarda gösterilen enkazının görüntüsü, malzemenin nite- liksizliğini anlamak için insanın yapı bilgisi olmasını bile ge- rektirmiyor. O binaya ruhsat vermeme koşullarını görmeyen görevlilerin, iskânına izin ver- meleri de ayrı bir sorumsuz- luk... Diyanet’in ve müftülüğün oluru olmadığı halde MEB’nin acımasız siyasi rant güdüsüy- le bu Kuran kursuna göz yum- ması, ayıbın ötesinde büyük günah olmuyor mu? Dile getirmeye çalıştığım bu konuların kaosundayken An- talya’nın cennetlerinden Ma- navgat’ın da günlerdir söndü- rülemediğinden 10 bin hekta- rı geçen orman yangını, ülke- nin akciğerleri olan ormanla- rımıza başta Bakanlığın, son- ra da halkın eğitimsizliği, do- ğa bilincinin verilmemesinden kaynaklanıyor. Kuraklığa gi- dişte açık etken olan yeşilin yi- tirilmesi, duyarsızlığı gidere- miyor . Bu konuda kendilerini paralayan sivil toplum kuru- luşlarının önerilerine kulak asıl- mıyor. Bizler Ada Dostları Der- neği olarak beş yıl önce Mar- mara’nın incilerinden biri olan Burgazada’nın orman yangı- nında bu acıları yaşadık. Bü- yük emek ve çabalarla Orman Bölge sorumlularını da zorla da olsa yanımıza alarak, yeniden binlerce çam fidanı dikerek or- manımızı yaşattık ve yaşatı- yoruz. Gündemi karartan bu acı- masız olaylarla bunalırken, kültür ve sanat yaşamımızın övüncü olan değerlerimizin Hakk’a yürümelerinin acılarını yaşadığımız halde dile getire- medik. Oysa bu ön görevimiz olmalıydı. Önce geçtiğimiz ayda şair ve kendini Türk diline adaya- rak çok yararlı ürünler veren Ali Püsküllüoğlu’nu yitirdik. 73 yıllık ömrün içine sığdırdığı yapıtlarına, erken ölüm diye- bileceğimiz bir nedenle daha kimbilir kaç tanesini de kata- caktı. İlk aklıma gelenler; Öz Türk- çe Sözlük, dilimizin lehçeleri arasındaki Karşılaştırmalı Söz- lüğü , Türkçemizin Argo Söz- lüğü ve en çok yararlandığımız Yazın Kılavuzu, Arı Dile Doğ- ru ve yüzlerce konferans. Onun emekleriyle temeli Ata- türk’le atılan Dil Devrimi’nin bi- nasını yükselterek yıkılamaz hale getirmesine ne denli te- şekkür etsek azdır. Bu bayra- ğı indirmeye kimsenin gücü, işte bu büyük emeğin de kat- kılarıyla yetmeyecektir. Işıklar içinde yatsın. Temmuzun son günlerinde Türk edebiyatının özgün eleş- tirmeni, şair, araştırmacı ya- zarımız Fethi Naci Usta’yı da yitirdik. Uzunca süren rahat- sızlığına karşın hep iyileşebil- mesi umudunu sürdürdük. Fethi Naci , N. Ataç’dan son- ra eleştiride en çok yer alan ki- şiydi. Tarafsız, akıl ve sağdu- yu rehberiydi. Kusursuz anla- tıma sahipti. Eleştirmenliğiyle aynı etkinlikte edebiyat, tarih, sanat ürünlerini kısa yolla me- raklılarına sunduğu “Yüz So- ruda” külliyatı, eğitimsel fay- danın ürünleriydi. Sevgili branş arkadaşım Rauf Mutluay’ın da bu çalışmalardaki emeği yad- sınamaz. Ders ve okul idare- ciliğinin yanında ansiklopedi çalışmalarının yoğunluğuyla zamanı yetmediğinde istemi üzerine redaksiyonlarına dost- lukla katkıda bulunabilmem, en kıvanç duyduğum çalış- malarımdandır. Fethi Naci’nin birçok araştırma çalışmaları içinde “Bir Romancı Yaşar Kemal-Bir Öykücü Sait Faik” yapıtı da işaret edilmeye de- ğerlerdendir. Günlerimiz bir yığın çözü- münde güçlük çekilen gün- demlerle geçerken, yitirdikle- rimize bir de tiyatro sanatının divası diyebileceğimiz Suna Pekuysal eklendi. F. Naci ile aynı günlere gelen son yolcu- luklarına, 24 Temmuz Lozan Günü’nün anılıp anlatılması etkinliği denk geldiğinden ka- tılıp saygı ve borçluluklarımı- zı ödeyemedik. Işıklar içinde yatsınlar... TARİHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN www.mumtaz-arikan.com (ÇÖPLÜK ÇOCUKLARI) TAYYAR ÖZKAN www.junkidz.com HARBİ SEMİH POROY 5 Temmuz Kabul SESSİZ SEDASIZ (!) Yitirdiklerimiz... OTOBÜSTEKİLER KEMAL URGENÇ k_urgenc yahoo.com BULMACA SEDAT YAŞAYAN SOLDAN SAĞA: 1/ Kalõnca kabuklu, iri ve uzun taneli bir üzüm cinsi. 2/ Muğ- la’nõn bir ilçesi... Boyu kõrk metre ka- dar olabilen bir or- man ağacõ. 3/ “Son merhale bir fasl-õ hazandõr ki sü- rer/Geçmiş gelecek cümlesi --- görünür” (Yahya Kemal)... Düşman. 4/ Evre, kademe... Boru sesi. 5/ Şe- riat mahkemesi yargõcõ... Bir soru sözü. 6/ Akõm şiddeti birimi kiloamperin kõsa yazõlõşõ... Çayõrlarda yetişen ve hayvanlara ye- dirilen küçük bir bitki. 7/ Bir oda ya da mekâna açõ- lan, duvar ya da çitlerle çevrili girinti... Kimi Türk lehçelerinde “ağa” yerine kullanõlan sözcük. 8/ Yazma kitaplara boya ya da yaldõz- la yapõlan süsleme. 9/ Kerestelik bir ağaç cinsi... Karşõlõklõ alõp verme. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Hat sanatõnda birkaç kâğõdõn, sularõ ters yönde olmak üzere üst üste yapõştõrõlmasõyla elde edilen mukavva. 2/ Es- ki Türklerde toplumsal bölüşümü düzenleyen sistem ya da hukuk... Eskişehir’in bir ilçesi. 3/ Dayanõklõ bir yün kumaş... Yağõ alõnmõş sütten ya da yoğurttan yapõlan peynir. 4/ Gü- ney Anadolu’da bir dağ. 5/ Aritmetikte bir kuvvetin de- recesini veren sayõ... Düşmanlõk. 6/ Romanya’nõn para bi- rimi... Şarkõ, türkü... Neon elementinin simgesi. 7/ İlgeç... Veri. 8/ Kanlõ basur hastalõğõ. 9/ Katõşõksõz, saf... Nâzım Hikmet’in bir oyunu. 1 2 3 4 5 6 7 8 9 1 2 3 4 5 6 7 8 9 P A M U K Ç U K O L U R U M A R T A R A B U L İ O R A N G U T A N M A N A C N O A A R D A K L N A P İ K O L O İ N K U M R U J I R Z Y E T İ 1 2 3 4 5 6 7 8 9 1 2 3 4 5 6 7 8 9 İZMİR 11. İCRA İFLAS MÜDÜRLÜĞÜ MÜFLİS ESROBOTEK TEKNOLOJİK ÜRÜNLER SAN. TİC.A.Ş. İFLAS İDARESİ’NDEN MENKUL AÇIK ARTTIRMA İLANI DOSYA NO: 2007/4 iflas Müflis ESROBOTEK TEKNOLOJİK ÜRÜNLER SAN. TİC. AŞ. İflas masasõna ait bulunan, aşağõda cins, miktar ve kõymeti yazõlõ men- kul mallar satõşa çõkartõlmõş olup, muhammen bedelin altõnda olmamak kaydõyla pazarlõk suretiyle satõlacaktõr. İhale, 12/08/2008 günü, sa- at 10:00 - 10:30’da, Ege Serbest Bölge, Mümtaz Sk. No: 16 Gaziemir İZMİR adresinde yapõlacak olup, saat 10:00 - 10:20 arasõnda, teklif- ler kapalõ zarfta yazõlõ olarak alõnacak ve 10:20 - 10:30 arasõnda açõlarak, en yüksek teklifi verene ihale edilecektir. Tekliflerin muhammen bedeli bulmasõ, bundan başka paraya çevirme ve paylaştõrma masraflarõnõ geçmesi şart olduğu, menkullerin satõş bedeli üzerinden tahak- kuk edecek K.D.V'nin alõcõya ait olacağõ, menkullerin Serbest Bölge mevzuatõna tabi olduğu, satõş şartnamesinin bir örneğinin isteyene gön- derilebileceği, fazla bilgi almak isteyenlerin yukarõda yazõlõ dosya nosu ile birlikte İzmir 11. İcra ve İflas Müdürlüğüme başvurmalarõ ilan olunur. 29/07/2008 Muhammen Kõymeti: 105.020.00 YTL Adedi: Muhtelif Cinsi (Mahiyeti ve önemli özellikleri): Ahşap ve Metal CNC kesme makinalannõn Üretiminde kullanõlan, ikinci el, parça ve Yarõ mamul ürünler. * Satõlan menkullerin adet, cins ve ayrõntõlõ özellikleri ile birim ve toplam fiyatlarõnõ gösterir liste, İzmir 11. İcra ve İflas Müdürlüğü’nün 2007/4 İflas sayõlõ dosyasõndan edinilebilir. (Basõn: 42698)
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear