01 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CMYB C M Y B SAYFA CUMHURİYET 24 AĞUSTOS 2008 PAZAR 2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER PENCERE Kayıp Trilyon Davası Gerçeği... Şaka değil, trilyon... Trilyon ne demek?.. Türkçe Sözlük açıklıyor: “Bin milyar...” “Yani 10 üstü 12...” Akıl alır iş değil, Refah Partisi Hazine’den aldığı bu parayı sahte belgelerle harcanmış gibi göstererek iç etmiş... O sırada Partinin Genel Başkanı Erbakan ve Ge- nel Başkan Yardımcısı şimdiki Cumhurbaşkanımız Gül... Devlet parti yöneticileri için dava açıyor, Erbakan suçlu bulunarak hapis cezasına çarptırılıyor; Gül Re- fah’tan ayrılıp AKP’den milletvekili olduğundan do- kunulmazlığı nedeniyle yargılanamıyor, üstelik AKP oy- larıyla Cumhurbaşkanı olarak Çankaya’ya yerleşiyor... Ve üstüne üstlük Cumhurbaşkanı sıfatıyla Erbakan’ı affediyor... Yukarıdaki olayı artık Türkiye’de bilmeyen yok; ama, bir kez daha anımsatayım dedim.. Çünkü Türkiye, ne yazık ki, işte böyle bir Türkiye ol- du.. Peki, Cumhurbaşkanı Gül’ün dava dosyasındaki sı- fatı ne?.. Sanık.. Zanlı.. Şüpheli.. Yürürlükteki yasalarımıza göre bu etiketlerden be- ğen beğendiğini: Sanık Cumhurbaşkanımız Gül.. Zanlı Cumhurbaşkanımız Gül.. Şüpheli Cumhurbaşkanımız Gül.. Gül de Gül.. Ağla da ağla... Peki, trilyon kimin cebine ya da kasasına girdi?.. Uçmadı ya... Para Erbakan’da mı?.. Gül’de mi?.. Yoksa bir başka politikacının elinin altında mı?.. Soruya kim yanıt verecek?.. Erbakan Hoca’ya diyecek yoktur, siz bakmayın onun yardımla yürüdüğüne, kafası çalışıyor... Cumhurbaşkanı Gül tarafından affedilir affedilmez hapsedildiği evinden çıkıp camiye cuma namazına git- ti... Artık ne trilyon ne mrilyon... Ne evrakta sahtecilik ne mahtecilik... Hoca bağışlandı... Ya Gül ne durumda?.. Hem evrakta sahtecilikten sanık.. Ya şüpheli.. Ya zanlı.. Ama, bu af işleminden sonra Cumhurbaşkanı Gül’ün (ve de Başbakan RTE’nin) asıl sıfatlarını he- men Erbakan sayıp döktü... Hoca, Gül, RTE ve yakınları hakkında dedi ki: “- Onlar her zaman bizim kardeşimiz, talebelerimiz ve taraftarlarımızdır...” Hoca bir gerçeği dile getirdi... Eğer gerçek gerçekten böyle olmasaydı, Abdullah Gül Cumhurbaşkanlığı yetkisini kullanarak ve onca eleştiriyi göze alarak Hoca’sını affeder miydi?.. Hoca ne diyor? ‘- Bunlar bizdendir’ diyor... Erbakan, en yetkili ağız olarak, Gül ile RTE’nin ken- dilerinden olduğunu, ama, takıyye yaptıkları gerçeğini vurguladı... Gerçek cümleye mübarek olsun... Bir yerlere git- mek... Uzaklara mı? Neresi orası? Bilinmeyen yer kaldı mı yeryü- zünde? Bilinme- yen insan!.. İn- sanın her yanı keşfedildi mi? Bundan böyle soru sor- mayacak mıyız? Bütün yanıtlar verildi mi? Ama biri var, ne soruldu, ne yanıtlandı. Yal- nız biri mi, belki binlercesi! Biz neyiz, ki- miz? Gauguin’in Tahiti’deki kulübesinden sorduğu!.. Babam memurdu. Senin baban işçiydi. Onunki asker!.. Yaşadılar, öldüler! Baba- ları, daha büyük babaları da! Ölmek için doğmak... Bile bile!.. Sevmek, bayram et- mek, er geç ölecek bir çocuk için... Ne de- mişti şair: “Bu çocuk büyür, babası kadar olur, sonra efendim, ölür...” Niye sürdürmek bu yaşantıları? Seviler aldatıcı, mutluluklar geçici!.. Şarkılar, şiir- ler kalıcı mı? Kırk yıl, yüzyıl önceki şiirler- den, şarkılardan kaçı anımsanıyor? Belki “Mazinin kalpte bir yara olduğu!” Belki, “Bir ihtimal daha var!” Şu sokaktan geçene so- ralım, bilir mi? Ya- şantısında payı var mı, oldu mu o şiirlerin, şarkıların?.. Gitmek bir yerlere! Olmayan bir yerlere! Olmamış olmayacak... Düşler de öyle!.. Bir koltukta sızmak, uyumak bir yolculuktur, bilinmeyenlere... Bilinç, altı üstü, sürükler seni çıkılmaz karanlıklara... Ölüler dirilir, ölü- ler gençleşir... Kimi zaman gelirler bir bir. Tüm canlılıklarıyla... İşte o kız, işte o dost, işte o düşman. Hepsi yanlış, hepsi boş, hepsi kuruntu diyecek olursun, kurtulursun. Arabalar, trenler, gemiler, uçaklar!.. Hepsi tanık, yaşananın tanığı, yaşadığı- mızın, varlığımızın!.. Ne kadar süreliğine, beş dakikalık, bir saatlik! Zamanlar içinde yitip gider ne varsa! Bir aldatmacadır ya- şam... Bile bile, geçiciliğin!.. Şiirler, belki şarkılar geçmez kolaylıkla... Gezersin, dolaşırsın binbir serüven yaşarsın, öyle sa- nırsın! Bir an gelir boşluktasındır. Arama- ya çıkmak bile aklına gelmez. TÜBİTAK Örneğinde Hukuk Nerede? G eçen yasama yõlõnõn son günü, 31 Temmuz 2008 tarihinde kabul edilen bir yasayla, 1963’ten bu yana tü- zel kişiliğe, özerkliğe, kendine özgü bir bütçeye sahip Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştõr- ma Kurumu’nun (TÜBİTAK) özerkliğine son verildi. Yeni düzenlemeye göre Baş- bakan, Bilim Kurulu’nun gös- terdiği adaylar arasõndan seçim yapacak. Son seçici, kurul değil, Başbakan olacak. AKP’nin õs- rarla istediği yeni yasa, Cum- hurbaşkanõ tarafõndan hõzla onaylandõ; Resmi Gazete’de ya- yõmlandõ. 19 Ağustos 2008 ta- rihinde de, 2003’ten beri kuru- mu vekâleten yöneten Prof. Dr. Nüket Eriş başkan olarak atan- dõ. Böylece şimdilik AKP mu- radõna erdi. Yeni filizlenmekte olan bilimsel, özerk bir kurulu- şu yok etti. TÜBİTAK, özerk olarak ça- lõştõğõ kõsacõk geçmişinde birçok başarõlõ çalõşmalar yaptõ. Burs vererek, yurtdõşõna bilimsel araş- tõrma yapacak olan bilim in- sanlarõnõ destekledi, gençlerin ve birçok çevrenin benimsediği bi- limsel kitaplar ve dergiler çõ- kardõ; üniversiteler ve sanayi ku- ruluşlarõyla işbirliği yaptõ. Bi- limsel çalõşmalara önayak oldu. Ne olduysa AKP iktidara gel- dikten sonra oldu. İktidar kural, hukuk tanõmadan 6 yõl TÜBİ- TAK’la uğraştõ. Bu özerk kuru- luşumuzun bir türlü peşini bõ- rakmadõ. “Ben iktidarım, ben yöneteceğim, benim dediğim olacak” yanlõşlõğõna düştü. AKP; idari mahkeme karar- larõnõ, dönemin Cumhurbaşkanõ Sayõn Ahmet Necdet Sezer’in vetosunu, Anayasa Mahkemesi kararõnõ ve verilen önergeleri dinlemedi. Başbakan Recep Tayyip Er- doğan kendi istediği kişi seçil- medi diye, yasa gereği Bilim Kurulu’nun Mayõs 2003’te ken- di arasõnda başkan olarak seçti- ği Sayõn Prof. Dr. Namık Ke- mal Pak’õ Sayõn Sezer’e ilet- medi. Bir bakõma görevini kö- tüye kullandõ. Soru önergelerine yazõlõ ola- rak verdikleri yanõtlarda, “So- ruşturmalar bitsin, mahkeme kararları gelsin, sonra atama Mustafa GAZALCI Eski CHP Denizli Milletvekili EVET / HAYIR OKTAY AKBAL Yaşamın Tanıkları Arkası 8. Sayfada
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear