01 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 24 AĞUSTOS 2008 PAZAR 12 EKONOMİ CMYB C M Y B Kan kaybeden sektör için Başbakan’õn masasõnda bekleyen önlemler yaşamsal önemde DUYGU ATAHAN T ürk sanayisinin can damarõ tekstil sektöründe bõçak kemiğe dayandõ. Tekstil ve hazõr giyim sektörü, uygulanan yanlõş politikalarla özellikle 2005 yõlõ sonrasõnda rekabet edebilirlik avantajõnõ yitirmeye başladõ. Hükümetin uyguladõğõ yüksek faiz politikasõ ve kur makasõnõn yarattõğõ baskõyla kan kaybeden sektörde fabrikalar teker teker kapanõrken, sektörün önde gelen temsilcileri, tekstil ve hazõr giyimin “hassas sektör” ilan edilmesini bekliyor. Mart ayõnda Devlet Bakanõ Nazım Ekren başkanlõğõnda kamu sektörüyle buluşan özel sektör temsilcileri, hazõrladõklarõ strateji eylem planõnõn Başbakan’õn masasõnda kalmasõndan şikâyetçi. Sektör temsilcileri, tekstil ve hazõr giyimin Türkiye’nin “hassas sektörü” ilan edilmesini bekliyor ve “strateji eylem planı”nõn yaşama geçirilmesini talep ediyor. Geçen hafta Ekonomi Koordinasyon Kurulu (EKK) toplantõsõnda ele alõnan ve Sanayi ve Ticaret Bakanõ Zafer Çağlayan’õn “Çözüm yakın” dediği tekstil, hazõr giyim ve deri sektöründe gözler pazartesi günkü EKK toplantõsõnda. Bu toplantõdan da bir sonuç çõkmazsa tekstil sektörü işçi, işveren sokaklara dökülecek. 7 yõldõr hükümetin yanlõş politikalarõnõ eleştiren ve çözüm yollarõ geliştiren tekstilciler martta tamamlanan strateji eylem planõnõn da uygulamaya geçmemesi durumunda eylem hazõrlõklarõna başlayacak. “Hassas sektör” uygulamasõ tekstil, hazõr giyim, deri ve deri ürünleri sektörlerinde faaliyet gösteren mevcut işletmelere 2 yõl boyunca enerji ve sigorta prim desteği verilmesini kapsõyor. Ayrõca yeterli yerli üretimi olan tüm kategorilerde gümrük vergisi oranlarõnõn, üçüncü dünya ülkelerinden yapõlan ithalat için geçici süre ile Türkiye’nin DTÖ yükümlülüklerine uyumlu olarak yükseltilmesini de içeriyor. Böylece sektöre kaybettiği gücün verilmesi hedefleniyor. Bu nedenle Başbakan’õn masasõnda bekleyen planõn hayata geçirilmesi ve tekstil ile hazõr giyimin “hassas sektör” ilan edilmesi yaşamsal önem taşõyor. Aksi halde hammaddeden tüketiciye tüm zincir düşünüldüğünde istihdam deposu olan, ulaştõğõ ihracat rakamõ, istihdam kapasitesi ve GSMH içindeki payõ ile Türkiye’nin sanayileşmesinin temelini oluşturan tekstil sektörünün ihmal edilmesi ekonomi için büyük bir tehdit oluşturuyor. Rekabet gücü azalıyor F ransõz Moda Enstitüsü’nün (IFM) 2005 tarihli verilerine göre, Türkiye bu tarihte en re- kabetçi ülkeler konumunda iken izle- yen yõllarda bu gücünü yitirmeye başladõ. IFM ile birkaç kuruluşun ortaklaşa hazõrladõklarõ “Tekstil ve Hazır giyim Sektöründe 2005 Ticaret Serbestisinin Etkileri” başlõklõ raporuna göre Çin, Türkiye ve Güney Kore en rekabetçi ülke ko- numunda bulunuyor. 0-5 ara- sõnda değişen bir puanlama sis- temi ile yapõlan, iş gücü, ham- madde, ekipman ve pazarlama gibi faktörleri detaylõ şekilde analiz eden rapora göre Türkiye, Çin ve Güney Kore ile birlikte 4 puan ala- rak en rekabetçi ülkeler konumunda bulunsa da, son yõllarda güç kaybet- ti. Sektörün uluslararasõ piyasalarda re- kabet gücünü belirleyen en önemli fak- törler kuşkusuz hammadde fiyatlarõ ve işçilik ücretlerinde görülen gelişme- ler ile döviz kurlarõnõn gösterdiği se- yir. Hazõr giyim ve konfeksiyon sek- törü üretim maliyeti içinde önemli bir yer tutan hammadde fiyatlarõ üzerin- de devletin doğrudan bir kontrol gü- cü bulunmuyor. Ancak, hammadde maliyeti ile birlikte üstlenilen KDV maliyeti devletin müdahale edebileceği alanlar arasõnda. Hammadde maliyetinden sonra ikin- ci sõrada işgücü maliyetleri geliyor. Hazõr giyim ve konfeksiyon üreti- minde işgücü maliyetleri yüzde 30 ci- varõnda. İşgücünün işverene maliye- ti; çalõşana doğrudan doğruya ödenen net ücret ile istihdam vergilerinden oluşuyor. Türkiye’de işgücünün iş- verene maliyeti içerisinde istihdam vergilerinin oranõ yüzde 42.8 düze- yinde. Türkiye bu oranla OECD (Eko- nomik İşbirliği ve Kalkõnma Teşkila- tõ) ülkeleri içerisinde istihdam üze- rindeki vergi yükünde ilk sõrada yer alõyor. Ayrõca ücretlerdeki bir artõş, ih- racatta rekabet gücünü doğrudan et- kiliyor. Son yõllarda asgari ücrete yüksek oranlarda zamlar yapõldõğõ ve sosyal güvenlik katkõ paylarõnõn da ol- dukça yüksek düzeyde olmasõndan do- layõ sektör ağõr bir yük altõna girdi. Son yõllarda döviz kurlarõ da teks- til sektörünün belini büktü. 2007 yõ- lõnda dolarõn 2003 yõlõna göre yüzde 34.2 oranõnda değer yitirmesi; mali- yetlerdeki artõşlarla birlikte, sektö- rün rekabet gücünü ciddi boyutlarda olumsuz etkiledi. Sonuç olarak, hammadde fiyatla- rõndaki artõşlar ve ücret artõşlarõ ma- liyetleri arttõrmak suretiyle bir baskõ oluşturuyor. Ayrõca döviz kurlarõnõn yükselmemesi de bu baskõyõ şiddet- lendiriyor. Bu açõdan bakõldõğõnda maliyet artõşlarõ ve döviz kurlarõ açõ- sõndan Türkiye hazõr giyim ve kon- feksiyon sektörü en şanssõz olduğu dö- nemlerden birini yaşõyor.  Kümelenme çalõşmalarõ sonuçlandõrõlmalõ  Sektörün kamu ile ilişkilerinin geliştirilmesi için ara yüz oluşturulmalõ  Piyasa Denetim ve Gözetim Sistemi etkinleştirilmeli  Sektörün ihtiyaç duyduğu alanlarda, Ar-Ge ve inovasyon (Ür-Ge, Tasarõm, Marka, Pazarlama) bilinci oluşturulmalõ  Üniversite sanayi işbirliği derinleştirilmeli  Kredi faiz desteği geliştirilmeli  İhtiyaç duyulan nitelikli işgücü yetiştirilmeli  Rekabet gücünün geliştirilmesi için işletmelere bilgi, danõşmanlõk ve doğrudan destek sağlanmalõ  Mevcut işletmelerin, gelişmiş yörelerden, kalkõnmada öncelikli yörelere (öncelikle Doğu ve Güneydoğu illerine) taşõnmalarõna çeşitli destekler verilmeli  Bölgesel asgari ücret uygulamasõna geçilmeli. 2004yõlõ Türkiye İstatistik Kurumu verilerine göre, tekstil ve konfeksiyonun imalat sanayi üretimi için- deki payõ yüzde 16.3, toplam sanayi üretimi içindeki pa- yõ da yüzde 14.16. Tekstil ve hazõr giyim sektörü, gayri safi yurtiçi ha- sõla (GSYH), imalat sanayi ve toplam sanayi üretimin- deki pay, ihracat, ekonomi- ye sağladõğõ net döviz gir- disi, istihdam, yatõrõmlar, dõşa açõklõk ve makro-eko- nomik büyüklükler açõsõn- dan Türkiye’nin birinci sek- törü konumunda bulunuyor. Tür- kiye’nin birçok bakõmdan birin- ci sektörü durumunda bulunan tekstil ve hazõrgiyim tek başõna milli gelirin onda birini karşõlõyor. Türkiye’nin tek başõna 1 milyon 350 bin ton kurulu dokuma kap- asitesi, 2 milyon 750 bin ton el- yaf tüketimi bulunuyor. Tekstil ve giyim sektöründe kapasite kulla- nõm oranlarõ 2002 yõlõndan bu ya- na nispeten düşüş eğilimi göste- riyor. Sektörle ilgili tabloyu şöyle özetlemek mümkün:  Türkiye genç sayõlabilecek makine parkõ ile Avrupa’nõn en büyük iplik üretim ve tekstil ter- biye kapasitesine, dokuma sana- yinde, AB ülkeleri ve ABD’den daha genç ve yeterli kapasitede makine parkõna sahip.  Çin’in arkasõndan dünyanõn tekstil makinelerine yönelik en büyük tekstil yatõrõmcõsõ.  Türkiye 2004 yõlõ rakamla- rõyla yurt içinde toplam 2 milyon 750 bin ton elyaf tüketiyor. Bunun 900 bin tonu üretim ve 550 bin tonu ithalat olmak üzere 1 milyon 525 bin tonu pamuk, 590 bin tonu po- liester (yüzde 71’i fila- ment iplik), 370 bin tonu akrilik ve yün, 72 bin tonu poliamid, 193 bin tonu polipropilenden olu- şuyor.  Türkiye’nin toplam 3 milyon 500 bin tonluk iplik üretim kapasitesi var.  Ayrõca çorap sana- yisinde son yõllarda diğer tekstil alt sektörlerine göre daha hõzlõ bir gelişme söz konusu. 2004’te 142 milyon düzine çorap üretildi. 2005’teki yatõrõmlarla kapasite 200 milyon düzinenin üstüne çõk- tõ. Bunun yaklaşõk yüzde 80’i kullanõlõyor. Atatürk’ün “Her fabrika bir kaledir” sözünden çok etkilen- diğini söyleyen Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Kon- feksiyon ve Hazõr Giyim Sektö- rü Başkanõ Umut Oran, hükü- metin düşük kur, yüksek faiz gi- bi kötü rekabetçi politikalarõ ne- deniyle tekstil sektörünün kale- lerinin düştüğünü vurguladõ. Tekstilde “hassas sektör” uy- gulamasõnõ içeren planõn hiç va- kit kaybetmeden uygulamaya konulmasõ gerektiğini yinele- yen Oran, “Aksi takdirde işçi ve işveren el ele verip eylemlere çıkacağız” dedi. “Artık son haftaya giriyoruz. Hazırla- nan planın söylemden eyleme geçmesi şart, yoksa ülkenin kalesi olan fabrikaların ka- pılarına kilit vurmak zorunda kalacağız ve emek sermaye dayanışması içinde büyük bir eyleme çıkacağız” diyen Oran, Nazım Ekren’in duyarlõlõğõ ve gayretinin strateji eylem planõnõn hazõrlanmasõnda büyük önemi olduğunu vurgulayarak “Hazır- lanan plan Başbakan’ın masa- sında onaylanmayı bekliyor” diye konuştu. Oran, sektörün yanlõş politika- larla geldiği noktayõ geri dön- dürmek için 7 yõldõr uğraş ver- diklerini belirterek “Hem Ata hem ana sektörü olan tekstilde bıçak kemiğe dayandı. Hükü- met hassas sektör uygulaması- nı hayata geçirmeli” dedi. Hükümetin hiç olmazsa büyük bir istihdam deposu olan sektörden oy toplamak için bile olsa harekete geçmesi gerektiğini be- lirten Oran, “Yoksa mağdurlar tepkilerini sandıkta gösterecekler. En azından siyaset- çiler bunu görmeli” diye konuştu. Atatürk, “Her fabrika bir kaledir” sözünü 1937 yılında Nazilli’de söyledi. Tekstilin hassas sektör ilan edilmesi gerektiğini vurgulayan Oran, “Aksi takdirde işçi ve işveren el ele verip eylemlere başlayacağõz” dedi. Kalelerimiz yıkılıyor Tam bir istihdam deposu Milli gelirin yüzde 10’u bu sektördeDünya tekstil ihracatõnda 8. sõrada yer alan Türkiye, konfeksiyon ihracatõna yönelik hammadde ihtiyacõnõ ithalat ile karşõlamak zorunda kaldõğõ için de dünyanõn 7. büyük ithalatçõsõ durumunda Tekstilde dünyadaki başlıca ithalatçılar sırasıyla, AB (25 ülke), ABD, Çin, Hong Kong, Japonya, Meksika ve Türkiye iken, dünya tekstil ihracatında ise ilk sırada yer alan AB’yi (25 ülke), Çin, Hong Kong ve ABD takip ediyor. Türkiye 8. büyük ihracatçı konumunda bulunuyor. T ekstil ve hazõr giyim sanayisi tam bir istihdam deposu niteliği taşõyor. Kayõt dõşõlõk da dikkate alõndõğõnda, 450 bin kadarõ tekstilde, 1 milyon 500 bin kadarõ hazõr giyimde olmak üzere, 2 milyon civarõnda kişinin bu sektörde çalõştõğõ tahmin ediliyor. Ancak Çalõşma ve Sosyal Güvenlik Bakanlõğõ’nõn Temmuz 2006 Çalõşma İstatistiklerine göre, sektörde faaliyet gösteren 36 bin 811 adet işyerinde, kayõtlõ 588 bin 903 işçi çalõşõyor. Bu rakamlara bakõldõğõnda sektörde kayõt dõşõnõn yüksekliği dikkat çekiyor. Kayõt dõşõnõn yüksekliği, istihdam üzerindeki yüksek vergi yükünün göstergesi. Sendikalara kayõtlõ 493 bin 443 işçi bulunuyor. Kayõt içinde çalõşanlar bakõmõndan sendikalaşma oranõ yüzde 83.79 ile tekstil ve hazõr giyim, Türkiye’nin sosyal yapõsõnda da önemli bir yere sahip gözüküyor. Umut Oran NELER YAPILMALI ? h azõrladõklarõ Strateji Eylem Planõ’nõ Mart ayõnda hükümetle paylaşan tekstil ve hazõr giyim sektörünün temsilcisi kuruluşlar, önlem paketinin, Başbakan’õn masasõnda kalmasõndan rahatsõz. “Hassas sektör” uygulamasõ ile 2 yõl boyunca enerji ve sigorta prim desteği talep eden sektör, yerli üretimin yeterli olduğu kategorilerde gümrük vergisi oranlarõnõn, ithalat için geçici süre ile yükseltilmesini de istiyor. ektör tam bir istihdam deposu; 2 milyon civarõnda kişi çalõşõyor. İmalat sanayi üretimi içindeki payõ yüzde 16.3, toplam sanayi üretimi içindeki payõ da yüzde 14.16. 2005’e kadar Çin ve Güney Kore’yle en rekabetçi ülke konumunu paylaşan Türkiye, izleyen yõllarda bu gücünü yitirmeye başladõ. Sektör hammadde maliyetinde ağõr KDV yükü ve işgücü maliyeti altõnda eziliyor. İşgücünün işverene maliyeti içerisinde istihdam vergilerinin payõ yüzde 42.8 ve Türkiye bu oranla OECD birincisi. s Tekstilde hassas dönemeç
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear