18 Haziran 2024 Salı Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
4 ŞUBAT 2008 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA EĞİTİM 9 ‘Eğitim Hakkı ve Gelecek Perspektifleri’ konulu Uluslararası Eğitim Forumu, Sonuç Bildirgesi’nin açıklanmasıyla sona erdi ‘Eğitim siyasete araç edilemez’ FİGEN ATALAY STK’LER ÇABALIYOR AMA: Türk Eğitim Derneği’nin 80. kuruluş kutlamaları çerçevesinde düzenlediği “Eğitim Hakkı ve Gelecek Perspektifleri” konulu 80. Yıl Uluslararası Eğitim Forumu, Sonuç Bildirgesi’nin açıklanmasıyla sona erdi. Bildirgeyi okuyan TED Genel Başkanı Selçuk Pehlivanoğlu, “Eğitim, siyasal taraftar toplama ve hâkim olan grupların ideolojilerini yaymalarının bir aracı olarak görülmemelidir” dedi. Fırsat eşitsizliği işsizliği körüklüyor DENİZ TATARER OKULUN DEĞİŞEN ROLÜ Forumda düzenlenen “Okulun Değişen Rol ve İşlevi” konulu oturumun başkanlığını Gürkaynak Yurttaşlık Enstitüsü Eşbaşkanı Prof. Dr. İpek Gürkaynak yaptı. Oturuma, Oslo Üniversitesi’nden Prof. Dr. Kamil Özerk ve video konferans ile Harvard Üniversitesi’nden Prof. Dr. Howard Gardner konuşmacı olarak katıldı. Eğitimin, Türkiye’nin de dahil olduğu dünyanın pek çok yerinde, öğrencileri, günümüze ve geleceğe tam olarak hazırlamadığını belirten Prof. Gardner, “Eğitim, 18. yüzyıl tarım yaşamına, 20. yüzyıl sanayi yaşamına hazırlıyor ama 21. yüzyıl bilgi çağına hazırlamıyor” dedi. Katılımcılardan gelen soruları da yanıtlayan Prof. Gardner, “Öğrencilere etik ve saygılı olmayı öğretirken rekabeti ve kazanmayı da nasıl öğretebiliriz?” sorusunu, “Eğitimciler öğrencilere, başkalarıyla değil yalnızca kendileriyle rekabet içinde olmayı; yarın, bugün yapabildiklerinden çok daha iyisini yapmaya çalışmayı öğretmeli” diyerek yanıtladı. Prof. Gardner, dünyayı iyi yetiştirilmiş, iyi karakterli insanların kurtaracağını da vurguladı. Selçuk Pehlivanoğlu Eğitimde Güney Kore mucizesi G üney Kore, son yıllarda eğitimde büyük ilerlemeler kaydetti. Güney Koreli öğrenciler, 1995 yılında başlatılan eğitim reformunun ardından uluslararası değerlendirmelerde büyük başarılar kazandılar. Foruma katılan Güney Kore Başbakan Yardımcısı ve Eğitim ve İnsan Kaynaklarını Geliştirme Bakanı Dr. Kim Shinil, eğitim sisteminde neler yaptıklarını şöyle anlattı: ? 1995 eğitim reformu, hayat boyu öğrenme, herkese eğitim, bilişim, uzaktan eğitim konularına ağırlık veriyor. Hükümet dışı değişik alanlar da eğitime destek veriyor. Bu reform kapsamında okul bölgeleri oluşturuldu. ? Merkezi eğitimden, yerel otoritelere geçiş sağlandı. Her okulda okul konseyleri kuruldu. Bu konseylerde özellikle velilere ve öğretmenlere yer verildi. ? Bu reform sürecinde ilköğretimden ortaöğretime devam Bakan yüzde 95 Kim düzeyine Shinil çıkarıldı. Kız ve erkek öğrencilerin eğitime katılımı eşitlenmeye çalışıldı ve eğitim kalitesinde artış oldu. ? Örneğin Güney Koreli öğrenciler, PISA araştırmasında 15 yaş düzeyinde 30 OECD ülkesi arasında anadil becerisinde 1., matematikte ise 1. ve 7. oldular. 1980’lerde yükseköğrenime katılım yüzde 11 iken, günümüzde bu oran yüzde 6070’lere ulaşmıştır. Kız öğrencilerin katılımı ise yüzde 40’a çıkarıldı. Eğitime ayrılan bütçe ise 38 milyar dolar ile toplam bütçenin yüzde 20’sini oluşturuyor. Bu oran, geçen yıla göre yüzde 15.6 arttı. Kore’de aileler gelirlerinin yarısını eğitime harcayabiliyorlar. Burslar da çok önemli bir kaynak oluşturuyor. ? Teknolojik altyapısı güçlü okullar yapılıyor. Halen dijital ders kitapları oluşturulmasına yönelik hazırlıklar yapılıyor. ? Eğitime toplumun katkısı sağlandı. Yerel toplumun katılabildiği, yerel eğitim kurulları oluşturuldu. Tüm bu gelişmeler kolay olmadı. Çatışan değerler yüzünden, kimi uygulamalarda zorluklar yaşanıyor. Örneğin, yükseköğretim sisteminde 16 değişiklik yapıldı. Üniversiteler, öğrenci alımında kendi alanları ile ilgili sınavlar yapmak istiyorlar. ? Üniversiteler ve hükümet arasında uyuşmazlıklar olabiliyor. Hedefimiz, öğrencilerin farklı ihtiyaçlarına cevap verebilecek, demokratik üniversiteler oluşturmak. Bu süreçte sadece sınav sonuçları değil, eşitlik ilkesi de sorgulanıyor.” EĞİTİMDE EŞİTLİK İLKESİ “Eğitimde eşitlik ve eşdeğerlik” başlıklı bir konuşma yapan Oslo Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Dr. Kamil Özerk, eşitlik ilkesi uyarınca “paralı üniversite” düşüncesinin üzücü olduğunu söyledi. Annesinin okumayazma bilmediğini, babasının eğitimli olmadığını, çocukluğunun köyde geçtiğini anlatan Prof. Özerk, “Türk eğitim sistemindeki eşitlik ilkesi sayesinde öğrenim gördüm, profesör oldum ve bugün buradayım” dedi. Prof. Özerk şöyle konuştu: “Norveç PISA değerlendirmesinde çok başarılı olamadı ve şu sıralarda eğitim sistemi tartışılıyor, yanlışlar, eksikler bulunmaya çalışılıyor. Norveç’te herkes bir müzik aleti çalabiliyor, herkes yüzme biliyor, otomobillerini kendileri tamir ediyorlar, fayanslarını kendileri yapıştırıyor, hatta ahşap evlerini bile kendileri yapıyorlar. PISA’da başarılı olurlarsa bütün bunlarda geride kalırlar diye korkuyorum!” ‘Çoklu zekâ kuramı’ Ggeçerli ardner’in “Çoklu Zekâ Kuramı”na göre olan 5 zihinsel model şunlar: Disipline olmuş zihin (en azından bir alanda derinlemesine bilgi sahibi olan), Sentezleyen zihin (neyin gerçekten önemli olduğuna karar verebilen, bunu paylaşan ve hatırlanabilir biçimde düzenleyen), Yaratan zihin (işe yarar yeni fikirler üretebilen), Saygılı zihin (diğerlerini anlamaya çalışan, birlikte çalışmaya yatkın), Etik zihin (bir yurttaş olarak yaşamında ahlaklı davranan) yetiştirmeye odaklanılmalıdır. Dink ve Santoro cinayetlerinde faillerin yaşlarını değerlendiren uzmanlar ‘umutsuzluğa’ vurgu yaptılar İşsiz gençler kimlik arayışında DENİZ UZUNKALE Uzmanlar, Türkiye’nin gündemine son dönemde damgasını vuran gazeteciyazar Hrant Dink, Rahip Santoro, Malatya Zirve Yayıncılık ve benzeri cinayetlerin çocuk denecek yaştaki gençler tarafından işlemesinin düşündürücü olduğunu belirterek, bu gençlerin işsiz, eğitimsiz ve kimlik arayışı içinde olduğunu söyledi. Koç Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Öğretim Üyesi Prof. Dr. Fuat Keyman, son dönemde yaşanan cinayetler incelendiğinde üç ortak noktanın ortaya çıktığını belirterek “Birincisi, tüm bu ölümcül saldırılarda işsiz, gelecekten umudu olmayan, farklı düşünce ve dünya görüşlerine, hem sevgili Hrant Dink’in öldürülüşünde, hem de Malatya katliamında görüldüğü gibi ‘biz ve onlar karşıtlığı’ içinde bakan, farklı kimlikleri ve görüşleri ‘düşman’ olarak algılayan bir gençlik tipolojisi var. Tüm bu ölümcül saldırılar, ‘gençlikşiddettepkici milliyetçilik sarmalını’ gözler önüne seriyor” dedi. Keyman, bu cinayetlerdeki ikinci unsurun son yıllarda yükselen AKP ve siyasal İslam olgusuna, Türkiye’nin AB ile bütünleşme sürecine, ABD hegemonyası ve PKK temelinde küreselleşmeye karşı üretilen “tepkici milliyetçi” siyasi söylemin güçlendiği bir dönemde meydana gelmesi olduğunu söyledi. Keyman, popüler kültürde “Kurtlar Vadisi”, tekrar ortaya çıkan “derin devlet ve Ergenekon olgusu”, “youtube ve Facebook milliyetçiliği” ile körüklenen “biz ve onlar” söyleminin gençleri şiddet sarmalına ittiğini vurguladı. Üçüncü olgunun da AKP iktidarı karşısında “Ben Türkiye’yi daha iyi ve adaletli yönetirim” iddiası bulunmayan bir muhalefet olduğunu söyleyen Keyman, “Özellikle CHP ve MHP temelinde siyasi muhalefetin güçsüz oluşu, AKP, AB ve ABD’ye tepkiyi, eleştiri değil toplumsal kızgınlık duygusuna dönüştürüyor ve bu durum tepkici milliyetçilik tarafından kullanılıyor” diye konuştu. İstanbul Bilgi Üniversitesi Sosyoloji Öğretim Üyesi Doç. Dr. Halil Nalçaoğlu da son dönemdeki cinayetlerin, gençler tarafından işlenmiş olmalarının dışında, aşırı milliyetçi duygularla veya yönlendirmelerle gerçekleştirilmeleri noktasında da mercek altına alınmasının gerektiğine işaret etti. Gençlerin bu tip şiddet olaylarına alet edilmelerinin, kullanılmaya açık bir gençlik kitlesi olduklarını gösterdiğini belirten Nalçaoğlu, ırkçılık, yabancı düşmanlığı, dinsel bağnazlık gibi eğilimlerin popüler söylemlerde giderek ağırlıklarını hissettirdiğini ifade etti. Nalçaoğlu şöyle devam etti: “Böyle bir ortamda aşırı görüşleri benimseyen odakların toplumsal sorunlarla ilgili basit açıklamalarını ve hatta komplo teorilerini hedef kitlelerine benimsetmeleri de kolaylaşıyor. Bu süreçte zaman zaman keskin ya da radikal olmayan kişi ve kurumların bile bu amaca istemeden de olsa hizmet ettiklerini görüyoruz. Toplumumuz farklı etnik, dinsel, toplumsal kesimleri misafir olarak değil, ev sahiplerinden biri olarak algılamaya başlarsa farklılıklarla yaşamayı öğrenebiliriz. Farklı olanı sevmek ve yahut hoşgörmekten bahsetmiyorum, söz konusu olan bir arada yaşamayı öğrenmek.” Eziklik duygusu öfke yaratıyor sikolog Ebru Sorgun 21.yüzyılın “narsisizm çağı” olarak nitelendiğini, bu dönemin tahammülsüz, ötekinin varlığına katlanamayan, kendini tanrı gibi görmekle böcek gibi görmek arasında yalpalayan, şiddet ve öfke yüklü bireyler yetiştirdiğini kaydetti. Sorgun, kendini sürekli ezik hisseden, yetersizlik duygusu çok yoğun olan, sınıfsal ve ekonomik sıkıntılar içinde yaşamış bireylerin tüm bu eksiklikler ve eziklikler karşısında öfkeyle yetiştiğini, güçlü ve önemli biri olmak istediğini anlatarak “Milliyetçilik esasen eziklikten beslenir. Bugün vatan, millet, din adına işlenen cinayetlerde bu gençler tetikçi oluyor” dedi. P Türkiye’deki gelir dağılımı eşitsizliği, gençlerin eğitim ve iş fırsatlarından eşit yararlanmalarını engelliyor. Alt gelir grubundaki gençlerin eğitime devam etme ve okuryazarlık seviyelerinin, yüksek gelir grubundakilere oranla düşük olduğuna dikkat çeken uzmanlara göre, Türkiye’nin farklı bölgelerindeki gençlere sunulan imkânlar arasında da adaletsizlik var. Eğitimde yaşanan fırsat eşitsizliğinin gençlerin istihdam olanaklarını da kısıtladığına dikkat çeken uzmanlar, sistemden kaynaklı eksikliklerin sivil toplum desteğiyle kapatılmaya çalışıldığını belirttiler. EğitimSen Genel Başkanı Alaaddin Dinçer, eğitimin kamusal bir hak olmasına karşın Türkiye’de ticari bir alan haline getirildiğini belirterek okullardaki eşitsizliğin temelinde Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) bütçesinden devlet okullarına kaynak aktarılmamasının yattığını söyledi. Türkiye’deki gençlerin işsizlik sorunun temelinde fırsat eşitsizliklerinin de etkili olduğunu dile getiren Dinçer, “Lise ve üniversite mezunları arasında işsizlik oranı 1991’den günümüze artarken, bu oran OECD ülkelerinde düşme eğilimi göstermektedir. Türkiye’de sadece eğitim alanında 170 bin işsiz öğretmen var” diye konuştu. Habitat İçin Gençlik Derneği Başkanı Sezai Hazır, Türkiye’de farklı coğrafi bölgelerdeki gençlerin imkânları açısından sayısal uçurumlar olduğunu belirterek “Var olan eksiklikler Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı (UNDP) ve özel sektör desteğiyle giderilmeye çalışılıyor” dedi. Türkiye’de kadınlar, engelli yurttaşlar gibi dezavantajlı grupların da olanaklarının kısıtlı olduğuna dikkat çeken Hazır, “Türkiye’de özel üniversitelerde eğitim gören ve İstanbul, İzmir, Ankara gibi büyük kentlerin dışında yaşayan gençlerin de eğitimden ve imkânlardan eşit yararlanması gerekir. Çalışmalarımızla mevcut dengesizlikleri bir ölçüde azaltmayı hedefliyoruz. Özellikle, Güneydoğu ve Doğu Anadolu’da 2 yılda 20 bin gence bilişim alanında eğitim verdik. Bu rakamlar sivil toplum desteğiyle arttırılmalıdır” görüşünü kaydetti. Fırsat eşitliğinin sağlanması için sürdürülebilir iş imkânlarının da yaratılması gerektiğine dikkat çeken Hazır, “fırsat eşitsizlikleri ancak ekonomik gelişmişlikle ortadan kaldırılabilir” diye konuştu. ABANCI’DAN DESTEK: ZTV S Demet Sabancı Çetindoğan, Bülent Gençtürk ve vefat eden usta gazeteci Turan Yıldız tarafından oluşturulan ZTV projesiyle maddi imkânı sınırlı gençlerin OKS ve ÖSS derslerine ekrandan ulaşmaları sağlanıyor. Eğitim ve gençlik kanalı olarak tasarlanan ZTV , eylül ayında yayına başladı. MediaSa grubu bünyesindeki kanalla gençler arasında fırsat eşitliği yaratılmasını hedefleniyor. İnternet sitesiyle de desteklenen kanal, matematik, fizik, kimya, tarih, türkçe gibi dersler, görsel argümanlarla da destekleniyor. ENÇ GÖNÜLLÜLER G Çoğu üniversite öğrencilerinden oluşan Genç Gönüllüler Derneği, geliştirdikleri projerle maddi imkânları kısıtlı öğrencilere OKS ve ÖSS dersleri veriyor. Kendi eğitimleri sırasındaki eksikliklerden dolayı bu projeyi geliştirme ihtiyacı duyduklarını da belirten dernek başkanı Eyüp Çoşkun, “Maddi imkânları yeterli olmayan öğrenciler her zaman bir adım geride kalıyorlar. Biz kendi imkânlarımızla bildiklerimizi aktarıp bu eksiklikleri gidermeye çalışıyoruz” dedi. Ayazağa’da verdikleri derslerin yanı sıra liderlik, çevre duyarlılığı konusunda çalışmalar yapan dernek, Şişli Belediyesi ve İstanbul Valiliği tarafından destekleniyor. İ S T A T İ S T İ K L E R : E konomik Kalkınma ve İşbirliği Örgü tü’nün (OECD) 2007’de açıkladığı Türkiye’de Eğitim Durumu raporuna göre, Türkiye’deki 1519 yaş arası gençlerin yüzde 43.5’i eğitime devam etme imkânı bulurken bu oran 2024 yaş arası gençlerde yüzde 13’e geriliyor. 2004 yılı rakamlarına göre 2024 yaş arası gençlerde işsizlik oranının yüzde 47.8 olduğu kaydedilen raporda, 2529 arası yaş grunda oranının yüzde 42.8 olduğu belirtiliyor. Cinsiyet ayrımına göre sınıflandırmada da bulunan raporda ortaokul sonrası eğitime devam eden kız öğrencilerin oranı Çek Cumhuriyeti’nde yüzde 88, Danimarka’da yüzde 100 iken Türkiye’de yüzde 49 olduğu dile getiriliyor. CUMHURİYET 09 K
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear