01 Haziran 2024 Cumartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 4 ŞUBAT 2008 PAZARTESİ 4 HABERLER Pir Sultan Abdal Kültür Derneği’nce Kadıköy’de düzenlenen mitingde hükümet protesto edildi 2000’Lİ YILLARDA ERDAL ATABEK ‘AKP anayasasında şeriat var’ BABACAN RUSYA’YA GİDİYOR Türban Sorunu Çözülüyor... Din siyasetçileri: Türban zulmü var. Başını dinin emri olarak örtenler üniversitelere alınmıyor. Bu zulmü durduracağız. Bu sorunu çözeceğiz. Atatürk Cumhuriyetçileri: Bu bir karşıdevrim çıkışıdır. Türban siyasal simge olarak kullanılıyor. Giderek laiklik ortadan kaldırılmak isteniyor. Buradan başlayan dinci siyaset ülkeye eksen değiştirtiyor. Bunun bir başlangıç olacağı görülecektir. 2. Cumhuriyet korosu: Ama olmaz ki. Bu yasak demokrasiyle bağdaşmıyor. Şekilci Kemalizm son bulmalı. Türban üniversitede serbest olmalı. AKP’ye destek vermeli. ??? Din siyasetçileri: Neyse anlaştık. Üniversitede türban yasağını kaldırıyoruz. Şimdi sıra liselerle ilköğretime gelecek, ama acele etmek yok. Bunun da sırası gelecek. Ayrıca, kamu hizmetlerinde de türban yasağı kalkacak. Hele durun bakalım, acele etmeyin. Atatürk Cumhuriyetçileri: Belliydi bu gidiş. Şimdi bakın bakalım, İran mı oluyoruz, Malezya mı? Daha türbanı açıkça zorunlu da kılacaklar. Şimdiden bir yerde işini gördürmek isteyen ‘acaba türban mı taksam’ diye duralıyor. Gidiş o gidiştir. 2. Cumhuriyet korosu: Yok canım. Şeriat falan gelmez. Paranoya bu. Ama biz de bu kadarını dememiştik. Yani ortalığı germeye ne gerek var. Bilmem ki. Aslında iktidar istemiyor, ama tabanın zorlaması işte. Ne olacak, o kadar da önemli değil ki! Baksana, başı açıklara karışan var mı? ??? Din siyasetçileri: Olmaz ki canım, başı açık kadınların zulmü ortada duruyor. Başı açık kadınların camilerin 500 metre yakınından geçmemeleri lazım. Aslında başı açık gezmenin yasaklanması şart, ama onun da zamanı var. Şimdilik okulları kız erkek sınıfları diye ayırmalı, sonra da okulları ayırırız. Vapurlarda, otobüslerde kadın erkek bölmeleri olmalı. Orucu da mecburi kılmalı. Millet dininin gereklerini yapmak istiyor. Dinsizlere de aman vermemeli. Atatürk Cumhuriyetçileri: Bu şeriattır. Ne yapılacaksa bugün yapılmalı. Yarın diye bir şey kalmamıştır. 2. Cumhuriyet korosu: Ne oluyoruz? Şeriata mı gidiyor bunlar? Yok canım, paranoya yapmayın. Ne paranoyası kardeşim, biz nasıl da böyle yanıldık? Hadi ordan, sende mi darbeci oldun yoksa? Yapma arkadaşım, biz bunları söylemedik ki! Bir dediğin ötekini tutmuyor. Ne dediğiniz anlaşılmıyor birader. Kemalist mi oluyorsun yoksa? Ben bunlara karşı çıkıyorum. Acele etmeyelim, duruma bakalım. Ortalığı germeyelim, ortalığı germeyelim... email: [email protected] [email protected] www.erdalatabek.com Gündem ‘ekümenik patrikhane’ ? Bakan Ali Babacan’ın ziyaretinin Rus meslektaşı Sergei Lavrov’un Ankara gezisine iadei ziyaret anlamı taşıdığı belirtildi. MAHMUT GÜRER ANKARA Dışişleri Bakanı Ali Babacan’ın 1617 Şubat tarihlerinde Rusya’ya gideceği öğrenildi. Ziyaretin Rus meslektaşı Sergei Lavrov’un Ankara gezisine iadei ziyaret anlamı taşıdığı bildirilirken, söz konusu temaslarda dünyadaki en çok Ortodoksu topraklarında barındıran Rusya ile Fener Rum Patrikhanesi konusunun görüşüleceği belirtiliyor. Bunun yanı sıra ziyarette, Kıbrıs, PKK ve Kosova konularının gündemde olacağı belirtiliyor. Diplomatik kaynaklardan edinilen bilgilere göre, Babacan’ın ziyareti Rus meslektaşı Sergei Lavrov’un 2006’da gerçekleştirdiği Ankara gezisine iadei ziyaret niteliği taşıyor. Ancak ziyaretin zamanlaması ve gündemi, öneminin de artmasına neden oldu. Ziyarette Fener Rum Patrikhanesi’nin “ekümeniklik” iddiası da ele alınacak. Rusya şu anda topraklarında en fazla Ortodoks bulunduran ülke olma özelliğini taşıyor. Moskova Kilisesi de Fener Rum Patrikhanesi’ni tanımıyor. Bu kapsamda, Rus lider Vladimir Putin, Türkiye’ye yaptığı ziyarette diğer Ortodoks ülkelerin aksine Fener Rum Patriği Bartholomeos’u ziyaret etmemişti. Ziyarette ekümeniklik konusunun yanı sıra Kıbrıs konusu da gündemin üst sıralarında yer alacak. Babacan, meslekAli Babacan taşı Lavrov ile yapacağı görüşmelerde PKK konusunu da gündeme getirecek ve Rusya’nın PKK’yi bir an önce terör örgütü olarak tanımasını isteyecek. Rusya şimdiye kadar kendi makamlarında PKK’ye yönelik herhangi bir dava açılmadığı için örgütü terör örgütü olarak kabul etmiyor. Bu durum da Rusya topraklarında yakalanması olası PKK’lilerin iade edilmelerini zorlaştırıyor. Ankara, Kosova’nın statüsüne ilişkin bir dosyayı da Moskova’ya götürmeyi planlıyor. Rusya, Kosova’nın bağımsızlığına karşı çıktığı gibi, kararı da asla tanımayacağını ilan etmişti. Ankara ise bağımsızlığın ilan edilmesi durumunda ne yapacağı konusundaki tutumunu halen netleştirebilmiş değil... ? Çok sayıda Alevi örgütünün desteklediği “Öğretimize, Özgürlüğümüze, Onurumuza ve Geleceğimize Sahip Çıkıyoruz” mitinginde konuşan Pir Sultan Abdal Kültür Derneği Genel Başkanı Kâzım Genç, “Türkiye’nin tek sorunu türbanmış gibi davranıyorlar” dedi. MEHLİKE AKGÜN Pir Sultan Abdal Kültür Derneği (PSAKD) tarafından düzenlenen ve çok sayıda Alevi kuruluşuyla sivil toplum örgütünün desteklediği “Öğretimize, Özgürlüğümüze, Onurumuza ve Geleceğimize Sahip Çıkıyoruz” adlı mitingde binlerce kişi AKP’nin “Alevi açılımı” adı altında yürüttüğü “inkâr politikası”nı protesto etti. Kadıköy İskele Meydanı’na sığmayan binlerce kişi “AKP, Alevi halkının üzerinden elini çek”, “Pir Sultan Yolundayız” diye haykırdı. PSAKD Genel Başkanı Kâzım Genç, “AKP ‘Sivil anayasa yapacağım’ diyor. O anayasada inanç özgürlüğü, eşitlik, kardeşlik yok. Şeriat var, türban var. Toplumsal barışa, halkların kardeşliğine yer vermiyorlar. Türkiye’nin tek sorunu türbanmış gibi davranıyorlar” diye konuştu. Tepe Nautilus Alışveriş Merkezi önünde sabah saatlerinden itibaren toplanmaya başlayan binlerce kişi, PSAKD’nin hazırladığı “Öğretine, Özgürlüğüne, Onuruna Sahip Çık”, “2 Temmuz 1993 SivasMadımak katliamını unutmadık, unutturmayacağız’’ yazılı pankart ve Sıvas katliamında ölenlerin fotoğraflarını taşıyan grubun arkasında kortej oluşturdu. Alevi kuruluşları ve diğer siyasi oluşumlar da “Madımak müze olsun”, “Aleviler üzerindeki baskılara son”, “Cemevi hakkımız engellenemez”, “Alevi inancına yönelik baskılara son, Hızırpaşa’lar değil Pir Sultan’lar olacağız”, “Zorunlu din dersi kaldırılsın” pankartlarıyla kortejde yer aldı. Yöresel kıyafetli ve başları beyaz yemenili kadın ve çocukların da yer aldığı yürüyüşte Atatürk fotoğrafları, Türk bayrakları da taşınırken “AKP’yi istemiyoruz”, “Sıvas’ın ışığı sönmeyecek”, “Dil, din, ırk ve cinsiyete bakılmaksızın herkese tam hak eşitliği”, “Diyanet İşleri Teşkilatı feshedilsin”, “AKP halka hesap verecek” gibi çok sayıda dövizle AKP hükümetine mesaj verildi. Binlerce kişinin katıldığı mitingde AKP’nin ‘Alevi açılımı’ adı altında yürüttüğü ‘inkâr politikası’na tepki gösterildi. Eylemde ‘Madımak müze olsun’, ‘Cemevi hakkımız engellenemez’, ‘Aleviler üzerindeki baskılara son’ yazılı pankart ve dövizler taşındı. (Fotoğraflar: EZGİ HIDIROĞLU) GÜVENLİ GELECEK MİTİNGİ cağım’ diyor, hazırlamaya çalıştığı anayasada özgürlük, inanç özgürlüğü, eşitlik, kardeşlik yok. Şeriat ve türban var’’ dedi. ‘Şiddet olayları arttı’ Son süreçte Alevi öğrencilere yönelik olarak okullarda şiddet olaylarının arttığını da anımsatan Genç, “Zorunlu din dersleri kalkmadıkça, Diyanet İşleri kaldırılmadıkça bu ülke gerçek anlamda laik olamaz” diye konuştu. Genç, AKP İstanbul Milletvekili Reha Çamuroğlu’nun önderliğinde Bilkent Otel’de 11 Ocak’ta muharrem ayı nedeniyle düzenlenen iftar yemeğine de değinerek “AKP, Pir Sultan Abdal Kültür Derneği’ni, Alevi örgütlerini muhatap almıyor, naylon federasyonlar yaratıyor. Kendi Alevi derneklerini yaratmak istiyor. AKP’nin istediği gibi bir Alevi olmayacağız. Pir Sultan duruşu sergileyerek AKP’nin iftarına katılmadık” diye konuştu. Önce Hindistan Babacan, Rusya’dan önce bir de Hindistan ziyareti gerçekleştirecek. Önümüzdeki cuma başlayacağı belirtilen ziyaretin 34 gün sürmesi öngörülüyor. Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Levent Bilman yakın süreçte Türkiye’nin Hindistan Büyükelçiliği’ne atanmış ve bu ülkeden agreman (onay) gelmesini beklemeye başlamıştı. Babacan’ın Hindistan’da devlet adamlarının yanı sıra işadamları ile de görüşeceği belirtiliyor. ‘Türban dayatılıyor’ Katılımlarla giderek çoğalan kitle, Kadıköy İskele Meydanı’nı doldururken miting saat 12.30 sıralarında “Sıvas Madımak Oteli’nde ölenler ve demokrasi şehitleri için’’ saygı duruşunda bulunulmasıyla başladı. Pir Sultan Abdal Kültür Derneği Genel Başkanı Genç mitingdeki konuşmasında ‘’Türkiye’nin tek sorunu türbanmış gibi türbanın dayatıldığını’’ vurgulayarak “AKP, ‘Sivil anayasa yapa le et ve bitir politikası. Bitecek miyiz” diye soran Genç şöyle devam etti: “Yasal olarak kabul edilse de edilmese de cemevleri bizim ibadethanelerimizdir. Biz Alevi Diyaneti istemiyoruz. Laik devlette böyle bir kurum olmaz. Türkiye laik değil, ama laik olacak. Eğer Türkiye laik olsaydı Maraş’lar, Madımak’lar, zorunlu din dersleri olmazdı.” Genç, “AKP kardeşlikten, toplumsal barıştan bahsediyor. Bir tek sorum var: Bunu nasıl sağlayacaksınız? Toplumla yüzleşmeden, Maraş ve Madımak katliamlarıyla, Hayata Dönüş operasyonuyla, Ulucanlar’la, Dink suikastıyla yüzleşmeden kardeşliği, dostluğu ve toplumsal barışı sağlayamazsınız” dedi. DEF), Alevi Gençlik Platformu (AGEP), Anadolu Kültür ve Araştırma Derneği (AKADER), Haklar ve Özgürlükler Cephesi (HÖC), Devrimci Mücadelede Emekliler, Mücadele Birliği Platformu, Toplumsal Özgürlük Platformu gibi sivil toplum örgütleri kitlesel geniş katılımla destek verdi. ‘Paketten karanlık günler çıkıyor’ ADANA (Cumhuriyet Bürosu) KESK, DİSK, TMMOB ve Adana Tabip Odası’na bağlı sendika ve odaların oluşturduğu platformca düzenlenen “Herkese Sağlık, Güvenli Gelecek” mitinginde konuşan KESK Genel Başkanı İsmail Hakkı Tombul, “AKP hükümetinin açtığı her reform paketinden bizim için karanlık günler çıkıyor” dedi. KESK, DİSK, TMMOB’ye bağlı çok sayıda sendika ve oda ile aralarında Çukurova Gazeteciler Cemiyeti, Türkiye Gazeteciler Sendikası, ÇYDD, Alevi Bektaşi Birlikleri, Halkevleri, İHD’nin yanı sıra CHP, DSP, EMEP, ÖDP, SDP, SHP, TKP’nin de bulunduğu örgütlerin başkan, yönetici, üyelerinin de hazır bulunduğu Mimar Sinan Kültür Parkı önündeki alanda toplanan binlerce kişi, Uğur Mumcu Alanı’na doğru yürüyüşe geçti. Herkese Sağlık, Güvenli Gelecek Platformu adına konuşan EğitimSen Başkanı Güven Boğa, “Bugün burada SSGSS yasasını TBMM’den geçirmek isteyenlere, ülkeyi karanlığa sürüklemek isteyen gericiliğe, emekçilerin kazanımlarını ABD’ye, AB’ye, IMF’ye ve Dünya Bankası’na peşkeş çeken işbirlikçilere öfkemizi haykırmak için toplanmış bulunmaktayız” dedi. Sloganlar Mitingde binlerce kişi tepkilerini “Türban sorunu AKP’nin oyunu”, “Şeriat, Diyanet, bu ne rezalet”, “Tayyip türbanı Bahçeli’ye tak”, “Dün Maraş’ta, bugün Sıvas’ta, her gün faşizme karşı savaşta”, “Alevi kültürü yasaklanamaz”, “Madımak Oteli müze olacak”, “Türkiye laiktir, laik kalacak”, “Yaşasın halkların kardeşliği”, “Kahrolsun faşizm, kahrolsun emperyalizm”, “İnançlara özgürlük, kahrolsun faşist diktatörlük”, “Ortak düşman Amerika’dır”, “Halkız, haklıyız, kazanacağız”, “Baskılar bizi yıldıramaz” gibi sloganlarla haykırdı. Miting Hasan Sağlam, Erdal Bayrakoğlu, Tolga Sağ ve Grup Vardiya’nın konserleriyle sona erdi. Geniş katılım Mitinge Pir Sultan Abdal Kültür Derneği şubeleri, çok sayıda Alevi örgütü, CHP, DSP, SHP, ÖDP, TKP, DTP, EMEP gibi siyasi partilerin yanı sıra DİSK’e bağlı sendikalar, 78’liler Vakfı, Sosyalist Dayanışma Platformu (SODAP), Halkevleri, Demokratik Haklar Platformu (DHP), Tunceli Dernekleri Federasyonu (TU ‘Türkiye laik olacak’ AKP’nin Alevilere yönelik tek bir politıkası olduğunu belirterek “Bu da inkâr et, yok et, asimi MUMCU MÜNİH’TE ANILDI Kuzey Irak’taki Kürt yönetimiyle Irak merkezi yönetimi arasındaki ilişkilere yönelik son dönemlerde gelen haberler yeni gelişmelere işaret ediyor. Irak merkezi yönetimi, ki burada ciddi bir ŞiiArap ağırlığından söz edilebilir, Kuzey Irak’taki Kürt yönetimiyle sorunlar yaşıyor. Kerkük referandumu merkezi yönetimin kararıyla ve baskısıyla ertelendi. Peşmerge güçlerine yapılan askeri yardım ve destek azaltıldı. Musul ve Kerkük petrollerinin kullanımı Kürtlerin kontrolünün dışına çıkarıldı. Buna benzer daha birçok yeni gelişmeden söz ediliyor. Tabii bu gelişmeler, özellikle Kuzey Irak’taki Kürt yönetimini, yani Barzani’yi ve tabii ki Talabani’yi de geleceğe ilişkin yeni siyasetler geliştirmeye yöneltiyor. Almanya’da bölgeyi iyi tanıyan ve PKK’ye ve şiddete karşı olan Kürtler, Kuzey Irak’taki bu gelişmelerin nelere yol açabileceği üzerine yeni tartışmalar yapıldığından söz ettiler. ??? Kürtler ve Kuzey Irak Yönetimi… Ben de merakla tartışmaların neler olduğunu sordum. Anlattıkları şu: Bir süreden beri Kuzey Irak’ta, Irak’ın birliğinden koparsak ve kendi başımıza kalmak durumuna zorlanırsak ne yaparız tartışmaları yapılıyor. Bu tartışmalar henüz siyasi alanı kapsamıyor. Daha çok akademik düzeyde ve “beyin fırtınası” şeklinde yapılıyor. Kuzey Irak’taki Kürt akademisyenler, Irak’tan bir kopuş halinde nasıl bir çözüm üretmeleri gerektiği sorusuna genellikle şu cevabı veriyorlar: Kürtlerin, Araplarla bir birlik içinde olmaları çok zor. Çünkü bu kopuş zaten Arap dünyasıyla bir kopuşu da beraberinde getirecek. İran’la bir organik ilişki kurmamız da mümkün görünmüyor. Çünkü İran’a egemen olan Şiilik ve şeriat yanlısı düzen bize uzak. Bize kültürel ve siyasi olarak en yakın ülke Türkiye. Çünkü biz yüzümüzü Batı’ya dönmek ve Avrupa ile ilişkilerimizi geliştirmekten yanayız. Kürtler için en iyi seçenek bu. Türkiye, bizim Batı ile ilişkilerimizi yürütebileceğimiz yegâne partner ülke. Bu durumda, Türkiye ile ne tür bir siyasi ilişki kurabiliriz, sorusunu soran Kürt akademisyenler arasında, böyle bir gelişme karşısında Türkiye ile konfederatif bir ilişki kurmanın en doğru yol olduğunu söyleyenlerin sayısının arttığı ifade ediliyor. Bir dönem Turgut Özal’ın bir fantezi olarak ortaya attığı bu tezin son dönemde Kuzey Irak’taki akademisyenler arasında yeniden gündeme geldiği bir gerçek. Henüz bu fikirler bugün açısından çok büyük anlamlar ifade etmese de geleceğe yönelik projeler açısından da ilginç bir perspektif oluşturuyor. ??? Kürtler, Irak’la ilişkileri konusunda ciddi bir arayışın işaretlerini veriyorlar. Son dönemde ABD’nin Kuzey Irak’a hava operasyonuna destek vermesi de onları endişeye sevk etmiş. Tarihte birkaç kez ABD tarafından ortada bırakılan Kürtler, bu kez acaba yeniden böyle bir gelişmeyle karşı karşıya kalır mıyız, endişesini de dile getirmeye başlamışlar. Türkiye’nin bu tür senaryolar karşısında nasıl bir projesi olabilir, onu da düşünmek gerekiyor. Türkiye’ye egemen olan anlayış, Kuzey Irak’ı da içine alan bir siyasi birliktelik konusunda bir düşünceye sahip mi? Türkiye, böyle bir gelişmeye hazır mı? Bugün için bu tür senaryolar bir fantezi olarak görülebilir. Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt Irak’ın bölünmesinin kaçınılmaz olduğunu söyledi. Bu bölünme Türkiye açısından hangi seçenekleri ortaya çıkaracak? Anlaşılan o ki, Kuzey Iraklı Kürtler bunu tartışıyorlar. Böyle bir durumda kendilerine kültürel ve siyasal olarak en yakın Türkiye’yi gördükleri de söyleniyor. ??? Böyle bir gelişme karşısında Türkiye’deki Kürtler nasıl bir tutum alırlar? Bu soruyu sorduğum Almanya’daki Kürtler, büyük çoğunluğun bundan büyük bir mutluluk duyacağını ifade ettiler. Tabii PKK’nin böyle bir gelişme karşısında egemenliğini tamamen kaybetmesinin de gündeme gelebileceğini söylemeyi ihmal etmediler. Görünen o ki, Irak’taki gelişmeler, bölgede çok değişik senaryoların ortaya çıkmasına yol açabilir. Siyasetin değişkenliği ve belirsizliği bölgenin ana özelliği olmayı sürdürüyor… ‘Kadınlara önemli görevler düşüyor’ MÜNİH (Cumhuriyet) Gazetemiz yazarı Uğur Mumcu, katledilişinin 15. yılında Sosyal Demokrat Halk Dernekleri Federasyonu’na (HDF) bağlı Almanya’nın Münih kentindeki Türkiye Halk Derneği (THD) tarafından düzenlenen “Atatürk Kazanımları ve Bugünkü Türkiye” konulu toplantıyla anıldı.Toplantıda konuşan Cumhuriyet Vakfı Başkan Yardımcısı Alev Coşkun, Mumcu’nun öldürülmesinin “büyük bir Ortadoğu projesinin bir parçası için mi”, “laik rejimin altını dinamitlemek için mi” yoksa “tarikatların holdingleşmesini sağlamak için mi” şeklindeki soruları akla getirdiğini belirtti. Atatürk kazanımlarının son 10 yıl içinde tartışma konusu haline geldiğini, ancak bu kazanımların ne kadar değerli ve önemli olduğunun anlaşılması gerektiğini ifade eden Coşkun, Atatürk devrimleriyle “dinci görüşten evrenselliğe ve Osmancılıktan Türkçülüğe” geçen Türkiye Cumhuriyeti’nin korunması konusunda kadınlara da önemli görevler düştüğünü kaydetti. CUMHURİYET 04 K
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear