23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
Şaibeli seçmen kütükleri bu akşam askıdan in- diriliyor. Lütfen herkes, ellerini vicdanlarına koyarak 48 mil- yon 265 bin seçmenden kaçının, mahallesindeki muhtarlığa giderek şaibeli kütüklerde isimlerinin bu- lunup bulunmadığını araştırdığını sorgulasın. Bununla da yetinmek yeterli değil. Dürüst seçim yapılabilmesi için, başlıca koşul ola- rak kabul edilen “gerçek seçmen”lerin, sadece sü- rekli olarak oturdukları yerde ve bir tek sandıkta, yi- ne bir kez oy kullanabilecekleri ilkesini geçerli kıl- mak da gerekiyor. Bunun için de hangimiz bizim so- kağımızda oturmadıkları halde kütükteki o yapay seçmenlerin yazılıp yazılmadığını denetleme ola- nağını bulduk? Her olaya kendi görüşleri ile müdahil olan iktidar partisi genel başkanının ve arkadaşlarının, seçmen kütükleriyle ilgili bu son tartışma için suskun kal- maları bile muhalefet liderlerinin akıllarını başlarına getirmeleri için yeterli olmadı. Tam aksine, 298 sayılı Seçimlerin Temel Hü- kümleri ve Seçmen Kütükleri Hakkındaki Kanun’a “masum (!)” bir fıkra ekleyerek, adres kayıt sistemine dayanan düzenlemeyi yargı denetimi yerine yürüt- me organının görevlilerinin yetkisine veren değişiklik görüşülürken uykuda olan muhalefet partileri hâlâ beklenen girişimi yapmadılar. Çözüm, Meclis araştırması değil Gazete haberlerine bakılırsa ana muhalefet par- tisi, konuyu bir Meclis araştırması ile gündeme ge- tirecekmiş! 29 Mart’ta sandık başına gidecek olan Türkiye, 1 Ocak 2009 sabahı, fiilen seçim takvimi- nin işlemeye başladığı gün olarak uyanacak. Meclis araştırması, parlamenterlerin Meclis tu- tanaklarına bol bol laf üretecekleri bir tür avunma yöntemi olarak görülmelidir. O araştırma için yapılan görüşmeler sonunda çoğunluk benimserse bir ko- misyon kurulacak da, komisyon kütükler üstünde 48 milyon 265 bin 644 seçmen vatandaştan han- gilerinin yaşayan gerçek kişiler, hangilerinin öteki dünyada ya da başka yerlerde oturanlar olduğunu belirleyecek de... O zaman dilimi içinde atı alan çok- tan Üsküdar’ı geçmiş olmayacak mı? Tarhan Erdem, dünkü Radikal’deki yazısında SOS veriyor ve bugün akşamüstü askıdan indirilecek kütüklerde var olan sayının, 22 Temmuz 2007 ge- nel seçimlerinde kullanılan seçmen kütüklerinin- kinden 5 milyon 732 bin 632 fazla olduğunu bir kez daha anlatmaya çalışıyordu. Şu halimize bakar mısınız? Başbakan ve partisi, şaibeli kütük tartışmaları kar- şısında üç maymunu oynuyor. Ana muhalefet lideri, ülke gündemine 62 yıl önce tarihin malı olan tek par- ti döneminin hata ve sevaplarını tartışmaya açarak değiştirmenin başlıca görevi olduğunu sanıyor! İktidar yanlısı gazetede çok bilmiş bir köşe yazarı, şaibeli kütük tartışmalarını yapan meslektaşların- dan ’46 seçimlerinde olan bitenleri öğrenmelerini istiyor! Seçim denildiği anda, ilk akla gelmesi ge- reken kurumun, yani Yüksek Seçim Kurulu’nun Baş- kanı, şaibe tartışmaları ile ilgili olarak vatandaşla- rından devlete güvenilmesini salık veriyor! Anayasa ihlali Oysa ortada kocaman bir anayasa ihlali var. DTP milletvekili Hasip Kaplan, salı günü hem o ihlal ne- deniyle parlamentoyu uyaran hem de yanlıştan dö- nülmesini isteyen bir konuşma yapmıştı. Yanlıştan nasıl dönüleceğini de, konunun bir bi- leni olan Tarhan Erdem, basite indirgeyen bir çö- züm yolunu göstererek söylüyor. Yazının başında değindiğim o 298 sayılı Yasa’da bu yılın mart ayında gerçekleştirilen değişikliğin yok sayılmasını bildiren yeni bir yasa teklifinin hazırla- nıp görüşülmesini öneriyor. Öylece, kütüklerin ha- zırlanması sorumluluğu yeniden ve sadece YSK’ye bırakılacak, 29 Mart seçimlerine özgü geçici bir kü- tüğün iki haftalık yeni bir askı süresinde oluşturul- ması sağlanacaktır. Demek ki, asıl sorun, iktidar par- tisinin 29 Mart seçimini şaibeli damgası vurulmuş seçmen kütükleri ile yapmak isteyip istemediğin- de düğümlenmiş. Erdoğan’ın suskun seyirciliğini sürdürmesi, şaibe kuşkusunu gidermez. Tam ak- sine büyütür. AB kapısında bekletilen Türkiye’nin, yerel yöne- ticilerini 2009 yılında kendi anayasasına da aykırı bir seçim ile belirlendiğini düşünmek ister misiniz? Faks: 0 216 302 82 08 obirgit@e-kolay.net CMYB C M Y B 5 ARALIK 2008 CUMA CUMHURİYET SAYFA HABERLER 7 DÜZ YAZI ORHAN BİRGİT Başbakan Niçin Suskun? HATİCE TUNCER/HİLAL KÖSE İstanbul Cumhuriyet Başsavcõlõğõ’nõn mahkemeye gönderdiği yazõ ile Erge- nekon Davasõ kapsamõnda Tuncay Güney’e terör örgütü üyeliğinden so- ruşturma açõldõğõ öğrenildi. 1 numara olarak lanse edilen örgüt liderinin kim- liğinin de henüz mahkemeye bildiril- mediği kaydedildi. İstanbul 13. Ağõr Ceza Mahkemesi’nde görülen Ergene- kon davasõnda Mahkeme Başkanõ Kök- sal Şengün, bazõ avukatlarõn, örgüt şe- masõndaki bazõ isimlerin açõklanmasõ yö- nündeki taleplerini yanõtladõ. Şengün, kendilerine gelen yazõda, tahkikatõn devam ettiği gerekçesiyle örgüt şema- sõndaki bazõ isimlerin açõklanmadõğõnõ söyledi. Köksal Şengün ayrõca, Tuncay Güney’in Ergenekon davasõnda tanõk mõ yoksa sanõk mõ olduğuna ilişkin avu- katlarõn taleplerini de yanõtladõ. Şengün, savcõlõktan mahkemeye gönderilen ya- zõda, Tuncay Güney hakkõnda “terör ör- gütü üyesi olmak” suçlamasõyla açõlan soruşturmanõn devam ettiğinin belirtil- diğini ifade etti. ‘İDDİANAME ZİHNİ SİNİR PROJESİ’ Ergenekon davasõnõn 23. oturumun- da savunmasõnõ yapan tutuklu sanõk emekli Yüzbaşõ Mehmet Zekeriya Öztürk, iddianameyi “Zihni Sinir pro- jesi”ne benzetti. Öztürk, iddianamede, Ergenekon’un, PKK ve DHKP/C gibi örgütleri içinde barõndõran üst örgüt olduğunun kabul edildiğini, bu iki ör- gütün uluslararasõ terör örgütü listesin- de olduğunu belirterek “Ergenekon’un da yabancı devletler tarafından terör örgütü olarak tanınması muhtemel. Bunun gelecekte ne tür sorunlar ya- ratacağı düşünülmelidir” dedi. Yazar Alev Alatlı’nõn Kurtlar Vadisi’ni be- ğendiğini, kaostan korkmayõn dediğini söyleyen Öztürk, terör çeşitlerinden bi- risinin de aydõn terörü olduğunu, bu da- vanõn buna örnek oluşturduğunu ifade etti. Öztürk, “Siyasallaşan bu davanın kurbanları olarak gladyo terör örgütü nitelemesiyle huzurunuzda bulunu- yorum, ancak iki buçuk yıldır yargı- lanıyor ve infaz ediliyorum” dedi. İtalya menşeili Gladyo diye bir örgütün olduğunu söyleyen Öztürk, “Bu örgü- tün içinde İtalyan askerler de mev- cuttur. Bu örgütün benzerleri Belçi- ka ve Yunanistan’da da faaliyet gös- termişlerse de mafya, kilise ve tarikat merkezli olarak faaliyet yürütmüş- lerdir. Türkiye’de son 50 yıllık geç- mişimizde de kotrgerilla ve gladyo söylemleri oldu. Bu konuda kitaplar yazıldı. Ancak Türk gladyosu diye içi boş bir kutu oluşmasına neden olun- du” diye konuştu. Şimdi bu kutunun PKK, DHKP/C ve Hizbullah ile dol- durulmak istendiğini ifade eden Öztürk, kitaplarõnda gladyoyu anlatan Bülent Orakoğlu ve Şamil Tayyar hakkõnda- ki istihbarat raporlarõnõn istenmesini ta- lep etti. SUÇ DEĞİL, KÖŞE YAZISI Şemdinli davasõyla ilgili CD’yi, yaz- dõğõ köşe yazõlarõnda kullandõğõnõ söy- leyen Öztürk, kendisinde bulunan Fet- hullah Gülen ile ilgili notlarõn da Si- lopi’de görev yaptõğõ döneme ait oldu- ğunu belirtti. O dönemdeki notlarõ da da- ha sonra sonra gazetedeki köşesinde yaz- dõğõnõ söyleyen Öztürk, “Bende bulu- nan Uluslararası İnsan Kaçakçılığı ra- poru, birçok bilgi içeriyor. Bu alan- da faaliyet gösterenler hakkında de- taylı bilgi var. Savcılığın bunu suç du- yurusu kabul etmek yerine örgüt do- kümanı olarak iddianameye koyma- sı çok ilginç. Çiller Özel Örgütü baş- lıklı notu da ben hazırlamadım. Ba- na gönderilen bir not ve kimin gön- derdiğini bilmiyorum. Her köşe ya- zarına böyle notlar gider” diye ko- nuştu. Mahkemeye köşe yazõlarõnõ su- nan Öztürk, Doğuş Faktoring ile ilgili Ankara’da sorgulandõğõnõ, bir şey bil- mediğini söylediğini anlattõ. ‘KÜÇÜK İLE ÜÇ KEZ GÖRÜŞTÜM’ Kendisinden ele geçirilen notlardan bi- rinde İstanbul genelinde yeni bir örgü- tün varlõğõndan ve Mecidiyeköy’deki toplantõ yerlerinden bahsedildiğine de değinen Zekeriya Öztürk, “Savcı Ze- keriya Öz, bu notu kast ederek ‘Poli- se gelmeyen istihbarat sana nasõl geli- yor’ diye sordu. Ona katılıyorum ama bunun cevabını ben veremem. Nottaki bilgiler araştırıldı mı, çok me- rak ediyorum” diye konuştu. Muzaffer Tekin ile 2006’dan sonra görüşmediğini, Veli Küçük ile de bu- güne kadar üç veya dört kez görüştüğünü söyleyen Öztürk, “Eşim Güler Kö- mürcü ile bir kez evine ziyarette bu- lunduk. Kendisiyle bir konferans çı- kışı tanıştık” dedi. Ergenekon soruş- turmasõ kapsamõnda firari şüpheli olan Tuncay Güney’i sadece basõndan ta- nõdõğõnõ belirten Öztürk, Mehmet Fik- ri Karadağ’õ ise hayatõnda iki defa gör- düğünü kaydetti. Öztürk, “Güler Kö- mürcü ile örgütsel irtibatım yok. Bi- zi takip eden polisler de evleneceğimizi biliyorlardı. Telefonlarımızı dinli- yorlardı” dedi. Oktay Yıldırım ile Te- kin aracõlõğõ ile tanõştõğõnõ, Emin Gür- ses’le Ulusal Kanal’dan tanõştõğõnõ an- latan Öztürk, Tekin ile 2005 yõlõnda AKM’de bir konferans çõkõşõnda tanõş- tõğõnõ anlattõ. Küçük Ayşen davayı kazandı İSTANBUL (AA) - Kõrklareli’nin Lülebur- gaz ilçesinde, 14 yõl ön- ce yapõlan iğnenin da- mara gelmesi nedeniyle sol kolu kesilen Ayşen Başaran’õn, Avrupa İn- san Haklarõ Mahkeme- si’nde (AİHM) görülen davasõ sona ererken, mahkeme Ayşen’e ve ai- lesine toplam 18 bin Av- ro tazminat ödenmesine karar verdi. Taksim’de düzenlenen basõn toplan- tõsõnda konuşan Ayşen Başaran’õn avukatõ Cen- giz Hortoğlu, “Ayşen hayatõnõn yüzde 81’ini bu yargõ sürecinde geçir- di. 2.5 yaşõnda adliye koridorlarõyla tanõştõ. Yargõlama süreci bugün (dün) tamamen bitti” de- di. 2.5 yaşõnda sol kolu- nu kaybeden ve bugün 16 yaşõnda lise 3. sõnõf öğrencisi olan Ayşen Başaran da, “Herkes be- ni tanõyor. Bana belli et- miyorlar, normal bir in- sanmõşõm gibi davranõ- yorlar. Çevremdekiler öyle davranõnca ben de rahat davranabiliyorum. Alõştõm” diye konuştu. Tarlada el bombaları ÇANAKKALE (Cumhuriyet) - Ça- nakkale’nin Biga ilçe- sindeki bir tarlada, po- şetler içinde 13 el bom- basõyla 5 TNT kalõbõ bulundu. Edinilen bil- giye göre, Balõklõçeşme beldesi-Göktepe köyü yolunda yürüyen kimli- ği açõklanmayan kişi, bir tarladaki toprak yõ- ğõnlarõ üzerinde poşet- ler içerisinde bomba olduğunu fark ederek durumu jandarmaya bildirdi. Bölgeye giden jandarma ekiplerinin yaptõklarõ araştõrmada, ayrõ ayrõ poşetler içeri- sinde 13 el bombasõ, 5 TNT kalõbõ bulundu. Bunun üzerine cumhu- riyet savcõsõ ve Çanak- kale Emniyet Müdürlü- ğü Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü’nde görevli bomba imha uzmanõ ekibi olay yeri- ne gitti. İki Hizbullah üyesi tutuklandı ADANA (Cumhu- riyet Bürosu) - Ada- na’da aşõrõ dinci terör ör- gütü Hizbullah üyesi ol- duklarõ gerekçesiyle ön- ceki gün gözaltõna alõ- nan 6 kişiden 2’si tutuk- landõ. İstihbarat çalõşma- sõ sonucu eşzamanlõ çe- şitli mahallelerde ger- çekleştirilen operasyon- larda, terör örgütü pro- pagandasõ yapan dergi, kitap ve CD’ler ile bir adet bilgisayar ele geçi- rilmişti. Çelebiler beraat etti ANKARA (AA) - Çelebi Holding Yönetim Kurulu Başkanõ Can Çe- lebioğlu ile kardeşi Yö- netim Kurulu Başkanve- kili Canan Çelebioğlu Tokgöz’ün de aralarõnda bulunduğu 5 sanõk, “Resmi belgede sahteci- lik” yaptõklarõ iddiasõyla yargõlandõklarõ davada beraat etti. Ankara 1. Asliye Ceza Mahkeme- si’nde görülen davada Mahkeme Başkanõ Tek- man Savaş Nemli, sanõk- lar Can Çelebioğlu, Ca- nan Çelebioğlu Tokgöz, Hüsnü Tanzer Gücü- men, Salih Samim Ay- dõn ve Yõlmaz Kõlõç’õn beraatlarõna karar verdi. AYŞE SAYIN ANKARA - Dünyadaki insan hak- kõ ihlallerini araştõrmalarõyla tanõnan İn- san Haklarõ İzleme Örgütü’nün 2008 Türkiye raporunda, son dönemde En- gin Çeber’in gözaltõnda işkenceyle öldürülmesi olayõyla da gündeme ge- len güvenlik güçlerinin neden olduğu kötü muamele, işkence ve sokakta ateş sonucu öldürme olaylarõyla ilgili “sıkı denetim” istendi. İnsan Haklarõ İzleme Örgütü (Human Rights Watch) İcra Direktörü Kenneth Roth, önceki gün ziyaret ettiği TBMM İnsan Haklarõnõ İnceleme Komisyonu Başkanõ Zafer Üskül’e, bugün ka- muoyuna açõklanmasõ beklenen 2008 raporunun Türkiye bölümünü sundu. Raporun “tavsiyeler” bölümünde özet- le şu görüşlere yer verildi: Amir, memuru korumamalı: Po- lis Vazife ve Salahiyetleri Kanunu’nun uy- gula- nõşõ ya- kõndan denetlen- melidir. Biber ve gözyaşõ gazõnõn, başta kapalõ alan- larda olmak üze- re yanlõş, aşõrõ ya da keyfi kullanõl- dõğõna dair iddialar hakkõnda vakit ge- çirmeden kapsamlõ ve bağõmsõz inceleme başlatõl- malõdõr. Polis sorgusuna kameralı denetim: Adil soruşturmalar daha etkin kõlõnmalõdõr. Gözaltõndaki şüp- helilerin tüm sorgularõ sõrasõnda ve polis karakollarõnõn her yerindeki video ve ses kayõtlarõnõn sürekli çalõşõr vazi- yette olmasõ ga- ranti altõna alõn- malõdõr. Bu kayõtlarla oynanma- malõ, silin- m e m e l i ve gözal- tõnda in- san hakla- rõ ihlalleri iddialarõnõn soruşturma- sõnda kullanõ- labilmesi için va- kit geçirmeden ve düzenli olarak savcõlõğa teslim edilmelidir. Disiplin cezası etkin uygulan- malı: Ağõr insan haklarõ ihlalleri ger- çekleştiren kolluk görevlilerine etkin ve anlamlõ disiplin cezalarõ verilmelidir. İş- kence ve kötü muamele nedeniyle hakkõnda soruşturma yürütülen me- murlar aktif görevden el çektirilmeli ve suçlu bulunmalarõ durumunda görev- den alõnmalõdõr. Adli Tıp bağımsızlaştırılmalı: Adli Tõp Kurumu, gerek işlevsel ge- rekse resmi anlamda Adalet Bakanlõ- ğõ’ndan bağõmsõz bir kurum olmalõdõr. Tecritli gözaltına son: “Tecritli” gözaltõ uygulamasõ önlenmelidir. Kol- luk görevlilerinin ölümcül güç kulla- nõmõna sadece hayat kurtarmak için son çere olarak başvurulmasõ sağlanmalõ- dõr. Kolluk kuvvetleri izinsiz yargı- lanmalı: Tüm yasal tedbirler alõnarak, polis ve diğer kolluk görevlileri dahil, tüm kamu çalõşanlarõnõn, rütbe ve kõ- demine bakõlmaksõzõn tüm ağõr suçlar veya görevi suiistimalle ilgili idari iz- ne gerek olmaksõzõn yargõlanmasõ sağ- lanmalõdõr. İşkence suçu için zamana- şõmõ uygulamasõ kaldõrõlmalõdõr. ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - TBMM Genel Kurulu’nda, 10 Aralõk Dün- ya İnsan Haklarõ Günü ne- deniyle yapõlan genel gö- rüşmede, CHP’li Malik Ec- der Özdemir, Türkiye’de insan haklarõ karnesinin gi- derek karardõğõnõ söyledi. Özdemir, mahkûmlarõn iç çamaşõrlarõna kadar soyul- duğunu kaydederek “Ma- kat kontrolü yapılıyor. Hangi çağda yaşıyoruz?” dedi. TBMM Genel Kuru- lu’nda, 10 Aralõk Dünya İnsan Haklarõ Günü nede- niyle genel görüşme yapõl- dõ. CHP’li Özdemir yerin- den söz alarak Türkiye’de insan hak ve özgürlüklerine yönelik ihlallerin giderek arttõğõnõ söyledi. Özdemir, “Türkiye’nin insan hakları karnesi gi- derek kararmaktadır” de- di. Hükümlü ve tutuklulara yönelik keyfi uygulamalar olduğunu kaydeden Özde- mir, cezaevlerinde hüküm- lü ve tutuklu ya- kõnlarõnõn da üst aramasõ yapõlõr- ken zaman za- man cinsel taci- ze varan uygula- malara tabi tutul- duklarõnõ savundu. Özdemir, “En son git- tiğimiz Metris Ceza- evi’nde mahkûmlar şikâyet ettiler. Ce- zaevine ilk girişte üst araması gerek- çesiyle yapılan ara- mada, üzülerek ifade ediyorum; insanlar iç çamaşırları dahil so- yunduruluyor ve ma- kat kontrolü yapılıyor. Hangi çağda yaşıyo- ruz? Bundan daha bü- yük insan onurunu kı- rıcı hareket olabilir mi?” diye konuştu. DTP’li Akın Birdal, insan hak ve özgürlük- leri konusunun hâlâ ül- kenin “kanayan bir yarası” olduğunu söyledi. ANTALYA (ANKA) - Antalya’da polisin “dur” ihtarõna uymadõğõ gerekçesiyle polis tarafõndan öldürüldüğü savunulan Çağdaş Gemik için Antalya Vali Yardõmcõsõ Mehmet Seyman so- ruşturmayõ yürüten Antalya Cumhuriyet Baş- savcõlõğõ’na bir yazõ yazarak Gemik’in polisten kaçarken motosikletten düştüğünü ve ölümünün bu şekilde olduğunu savundu. 27 Ekim tarihinde Antalya’da polis tarafõndan öldürüldüğü iddia edilen Gemik’in dosyasõnda ilginç bir gelişme yaşandõ. Otopsi raporuna gö- re, ensesinden kurşun giren ve yanağõndan çõ- kan Gemik için aynõ zamanda Antalya İnsan Haklarõ İl Kurulu Başkanõ olan Seyman soruş- turmayõ yürüten cumhuriyet başsavcõlõğõna bir yazõ gönderdi. Gizli yürütülen soruşturma hak- kõnda bilgi isteyen Seyman, Gemik’in ölümüy- le ilgili değerlendirmelerde bulundu. Seyman, polis memurlarõ M.E. ile A.Ü’nün Gemik ve Halil Keşifçi’ye dur ikazõnda bulunduğu, Ge- mik ve Keşifçi’nin bu ikaza uymayarak kaçtõğõ- nõ belirtti. Motosiklet seyir halindeyken polis memuru M.E’nin havaya uyarõ ateşi açtõğõnõ ifade eden Seyman yazõsõnda şöyle dedi: “Açı- lan ateş sonucu motosikletin arkasında otu- ran Halil Keşifçi’nin motosikletten atlamak suretiyle indiği, motosiklet sürücüsü Çağdaş Gemik’in ise motosiklet üzerinde kaçarken boynundan yaralanarak olay yerinde hayatı- nı kaybettiği anlaşılmıştır” İNSAN HAKLARI MECLİS GÜNDEMİNDE GEMİK MOTOSİKLETTEN DÜŞMÜŞ Valiyardõmcõsõ polisi savundu Komisyonda Engin Çeber tartışması ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - TBMM İnsan Hak- larõnõ İnceleme Komisyo- nu’nda, MHP’li Mehmet Eki- ci’nin gözaltõndayken işken- ceyle öldürülen Engin Çeber’in “Dev-Sol örgütünün ‘Polis gördüğü- nüz andan itibaren direnin’ talimatı doğrultusunda direndiğini” söyle- mesi, tartõşmalara neden oldu. Ko- misyonun raporunda da Çeber’in ölüm nedeni ifade edilirken, “işken- ce” yerine “kötü muamele” denilmesi dikkat çekti. TBMM İnsan Haklarõ- nõ İnceleme Komisyonu, dünkü top- lantõsõnda, Engin Çeber’in Metris Ce- zaevi’nde işkence sonucu ölümü üze- rine kurulan alt komisyonun hazõrladõ- ğõ raporu görüşerek, DTP’li Akın Bir- dal’õn karşõ çõkmasõ nedeniyle oy çok- luğuyla kabul etti. Alõnan bilgiye göre, toplantõda, MHP’li Ekici ile DTP’li Bir- dal arasõnda tartõşma yaşandõ. Ekici, Dev-Sol örgütünün, “Polisi gördüğünüz andan itibaren, her konuda direnin” şeklinde bir talimatõ olduğunu ileri sü- rerek, “Engin Çeber’in cezaevine teslim edildiğinde kafasında olan şiş- lik, böyle bir müdahale anında ol- muş olabilir. Bunların da tespit edi- lerek, raporun daha objektif yazılma- sı gerekir” görüşünü savundu. Ekici’nin bu sözlerine, DTP’li Birdal tepki göste- rerek, evrensel insan haklarõ ve savaş hu- kukunda bile işkencenin “insanlığa kar- şı suç” olarak tespit edildiğine dikkat çekti. Komisyon Başkanõ Zafer Üskül ise devletin kendini koruma hakkõ bulundu- ğunu ifade ederek, “O nedenle de devlet, kendi meşruiyetini koruyacaktır” gö- rüşünü kaydetti. Komisyon tarafõndan kabul edilen alt ko- misyon raporunda Çeber’in cezaevine teslim edilmede önce kötü muamelelere maruz kaldõğõ, Metris Cezaevi’nde de “dövüldüğü” kanaatine varõldõğõ vurgu- lanarak, “Çeber’in kafasındaki şişliğin oluşumu ve bu şişliğe neyin ve kimlerin sebep olduğu ayrıntılı olarak araştırıl- ması gereken bir konu olarak komis- yonumuzun dikkatini çekmiştir” denil- di. Raporda isim vermeden İstanbul Em- niyet Müdürü Celalettin Cerrah’õn tutu- mu da eleştirilerek, “Kurumların kendi mensuplarını sahiplenmek yerine, hu- kukun üstünlüğünü sahiplenme nokta- sında alacakları tavır, hem saygınlık ve güvenilirliğin artması hem de arzu edil- meyen görüntülerin oluşmaması açı- sından önem arz etmektedir” denildi. ‘Üst aramada cinsel taciz var’ İnsan Haklarõ İzleme Örgütü’nün Türkiye raporunda polis ve Adli Tõp’a ‘sõkõ gözaltõ’ istendi ‘Polis soruşturmaları denetlenmeli’ RAPORDA ‘İŞKENCE’ YERİNE ‘KÖTÜ MUAMELE’ DENİLDİ Örgütün 1 numarasõnõn nerede olduğunu soran Öztürk, “Niye şimdiye dek bulamadılar? Ben yani 22 numara burada, 1 numara yok. Eylemi kim yapacak?” diye konuştu. Savcõlõğõn askerlerle irtibatõnõ sorgulamasõnõ eleştiren Öztürk, “Ben Tapu Kadastro’dan değil, Harp Okulu’ndan mezun oldum. Doğal olan da askerler- le görüşüyor olmam. Vebalı gibi ‘askerlerden uzak du- run. Onlar size darbe yapalõm teklifinde bulunur’ an- layışını kabul etmiyorum” dedi. Savcõlarõn mafya, glad- yo, lobi konularõnõ bilmediklerini ileri süren Öztürk, “Gır- gır’da Zihni Sinir vardı. Yazıları daire şeklinde yazardı. Döne döne okur- dunuz. Bu iddianame de böyle. İnsanın sinirlerini bozan, psikolojik, fizyolojik tüm hastalıklari verebilecek bir iddianame” dedi. ‘1 NUMARA NEREDE?’ Mahkeme Başkanõ, Güney’e terör örgütü üyeliğinden soruşturmanõn devam ettiğini açõkladõ Soruşturma açõldõ Acilen “polis şikâyet birimi” kurulması istenen raporda, gözaltında “tecrit” uygulamasına son verilmesi, Adli Tıp Kurumu’nun Adalet Bakanlığı’ndan bağımsız bir kurum haline getirilmesine yer verildi. Engin Çeber Öztürk
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear