23 Kasım 2024 Cumartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CMYB C M Y B SAYFA CUMHURİYET 31 ARALIK 2008 ÇARŞAMBA 4 HABERLER İĞNELİ FIRÇA ZAFER TEMOÇİN namikzafer@yahoo.com GLOBALPOLİTİKÜLTÜR ERGİN YILDIZOĞLU Mahalle Baskısı, ‘İklim Sorunu’, ‘Rejim Sorunu’ Prof. Binnaz Toprak’ın “Din ve Muhafazakârlık Ekseninde Ötekileştirilenler” ile ilgili araştırması- nın yol açtığı tartışmalar sürüyor. Bu sırada araştırmanın kapsadığı bölgelerde sap- tadığı yeni “iklimin” soğuk rüzgârlarının giderek, biz- zat araştırmanın sponsorlarını, Prof. Toprak’ı da üşüt- meye başladığına şahit oluyoruz. Araştırma üzerin- de sürdürülen tartışmaların büyük çoğunluğunun (Ali Sirmen, Prof. Emre Kongar dışında), sorunu, bireysel özgürlükler, “ötekileştirme” gibi, son derecede sınırlı boyutlarda irdeledikleri, toplumsal yapı ve rejim so- runlarıyla ilgi kurmaktan özellikle kaçındıkları görü- lüyor. Siyasal İslamın organik entelektüellerinden Ta- ha Akyol da “Rejim sorunu yok, hepimizde hoşgö- rü sorunu var” diyerek adeta tartışmanın sınırlarını be- lirlemeye çalışıyor… Ama boşuna çaba… Çünkü bu araştırma, siya- sal İslamın toplumsal hegemonya kurma mücade- lesiyle (“pasif devrim” süreciyle) buna direnenler ara- sındaki mücadelenin ortasına düştü bir kez. Çevir kazı yanmasın Ama önce soğuk rüzgârların altında üşümeye baş- layanlara kısaca değinmek istiyorum; çünkü onlar uzun bir süredir, bu “pasif devrim” sürecinin, aktör- leri olarak “gösteri toplumunun” sahnelerinde dola- şıyorlardı. Pazartesi günü Zaman gazetesinin aktardığına gö- re, Açık Toplum Enstitüsü Türkiye Direktörü, “Ça- lışmanın sonuçlarının Türkiye geneline yansıtılama- yacağını” söylemiş ve eklemiş “Doğru bildiğimiz her şeyi sıralamak zorunda değiliz” (abç). Adama bakar mısınız, açık toplumdan yana ama bildiğini açık- ça söylemekten yana değil! Prof. Toprak’ın Star ga- zetesine dediklerine göre “Türkiye’nin bütünüyle il- gili bir genelleme olduğunun sanılmaması” gereki- yormuş, ama “hiçbir genelleme yapılamaz değil”miş. Araştırma bir “iklimi” ortaya koymuş, bu iklimin var olduğu genellemesi yapılabilirmiş. Türkiye’de herkes böyledir, baskıya uğruyor diyemezmişiz… Ama bu tip, araştırmalar zaten “herkes böyledir” demek için değil de, bir eğilim, bir “iklim” (“ekolojik egemenlik” derecesi) saptamak hatta bunun şiddeti, biçimleri açı- sından fikir vermek için yapılmaz mı? Dolayısıyla, bir genelleme yapmaya olanak verecek bulguları öne çıkarmak için… Bir bilim insanı açısından gerçek- ten üzücü bir durum… Toprak’ın, iki yıl önce, tam ter- si bir “iklimi” saptayarak, “tehlikenin farkında mısınız” uyarılarını adeta paranoya durumuna düşüren araş- tırmasını anımsatarak durumu daha üzücü hale ge- tirmek de mümkün… Rejim sorunu yokmuş… Taha Akyol, sorunu “hoşgörü”ye indirgeyerek si- yasi boyutunu saklamaya çalışıyor. Çünkü araştırma bir “iklim”, “zeitgeist” saptayarak, bir hegemonya- nın en önemli bileşeninin, “genel kabul görme” ol- gusunun “yerine oturmaya” başladığını gösteriyor. Dahası, araştırmanın bulguları, belli bir biyopoli- tiğin (beden yönetme ve kontrol rejiminin) çok yay- gın bir biçimde kabul görmeye, norm haline gelme- ye başladığını da ortaya koyuyor. Çünkü araştırma insanların, özellikle de kadınların belli bir giyim tar- zını, bedenlerini örtme, kimliklerini temsil etme (er- kekten farklı bir cins olmakla ilgili simgeleri kullan- ma) biçimlerini benimsemeye, hem fiziki, hem ideo- lojik, hem ahlaki baskılarla zorlandığına ilişkin bul- guları sergiliyor. İkincisi araştırma, dış görünüşü böy- le belirlenmeye başlanan insanların, günlük za- manlarını kullanış biçimlerinin de gözetim altına alın- maya başlandığını, belli bir rutini (zaman denetleme rejimini) benimseye zorlandıklarını gösteriyor. Bu “za- man denetleme rejimi”, bir mekân kullanma rejimi- ni de beraberinde getiriyor. Belli zamanlarda belli yer- lerde toplu olarak bulunma zorunluluğu vb… Nihayet bu “biyopolitik” rejim insanların içki içmemek, cin- sel pratiklerinde belli kurallara uymak (kadın erkek ay- rımı, flört yasağı, eşcinselliği bastırmak) gibi kimi be- densel hazlarını da sınırlamaya büyük önem veriyor. Araştırma bu rejimlerin son derecede örgütlü (ce- maatin yapıları, önderleri, militanları toplantıları, hi- yerarşileri, komiteleri vb…) bir biçimde dayatıldığı- nı ve izlendiğini, mahallelerin adeta “her şeyi gören göz” altında bir “öz-disiplin” (otokontrol) rejimine ta- bi olmaya başladığını düşündürüyor. Araştırma tüm bunları ortaya koymanın ötesinde, siyasal İslamın tabanında, şoven milliyetçi unsurla- rın da özellikle sokak denetimi ve disiplin edici şid- detin uygulanması alanlarında etkinleşmeye başla- dığına dikkat çekiyor. Özetle Toprak’ın araştırmasının bulguları, totaliter bir beden kontrolüne (biyopolitik) dayanan bir bas- kı rejiminin yerleşmeye başladığını ortaya koyuyor. Liberal, postmodernist entelektüellerin, siyasi olanın bireysel, bireysel olanın da siyasi olduğunu savunan feministlerin, dahası kimi sosyalist grupların ve grupçukların, bu baskı rejimine karşı seslerini yük- seltmiyor, tam aksi ona direnmeye çalışanları hedef alıyor olmaları da bu siyasal İslamın yükselen hege- monyasının bir başka göstergesi… Binnaz Toprak’ın araştırması ülkenin en iyimser de- yimle kimi bölgelerinin yerel dini söyleme dayanan bir “faşist rejimin” altına girdiğini gösteriyor. Acı olan şu ki, etnik sorunlar söz konusu olduğunda antifa- şistliği kimseye bırakmayanlar, bu sürece tam anla- mıyla hayırhah bir tavır takınıyor, “pasif devrimin” un- surlarıyla ortak toplantılar düzenleyerek onlara meş- ruiyet yüklemeye devam ediyorlar. erginy@tr.net http://erginyildizoglu.blogspot.com Akademisyenler, seçimlerin YÖK’ün ihmalleri nedeniyle sakatlandõğõ ve yenilenmesi gerektiği görüşünde Rektörlük seçimi yargõ yolunda ZEYNEP ŞAHİN Akademisyenler arasõnda büyük rahatsõzlõğa neden olan İstanbul Üniversitesi (İÜ) rektörlük seçimi yargõya taşõnõyor. İstanbul Üniver- sitesi Öğretim Üyeleri Derneği, idare hukukçularõyla görüşmeye başlarken, kõsa süre içinde dava açarak “YÖK’ün ihmalleri nede- niyle seçimin sakatlandığını ve ip- tal edilerek yeniden yapılmasını” isteyecek. İÜ’de 16 Aralõk’ta yapõlan rek- törlük seçiminde ikinci olan Prof. Dr. Yunus Söylet, önce YÖK ta- rafõndan liste başõ yapõldõ, ardõndan Cumhurbaşkanõ Abdullah Gül ta- rafõndan atandõ. “Seçimlerin sa- katlandığını düşünüyoruz” di- yen İstanbul Üniversitesi Öğretim Üyeleri Derneği Başkanõ Prof. Dr. Serap Erdem Kuruca, seçimi yar- gõya taşõmalarõnõn nedenlerini şöy- le anlattõ: “YÖK adaylık koşullarına iliş- kin hiçbir bilgi vermedi. YÖK Ya- sası kısmi statülülerin rektör ola- mayacağını söylüyor ama YÖK’ün bu nokta için bir çerçe- ve çizmemesi nedeniyle, bu statülü iki aday Ali Akyüz ve Erhun Eyüboğlu seçimlere girdi. Akyüz 1., Eyüboğlu 6. oldu; toplamda 664 oy aldılar. Bu seçimin kade- rini değiştirecek bir oran. YÖK’ün sonuçlar gelince kısmı statüye itiraz etmesi lazımdı ama yanlışı devam ettirdi. Cumhur- başkanı da bu yanlışlığa ses çı- karmadı ve atama yaptı. Seçim geçersiz, çünkü her aşamasında usulüne uygun yapılmadı.” ‘Seçim işin gösterişi oldu’ Tüm Öğretim Üyeleri Derneği (TÜMÖD) İstanbul Şubesi Başka- nõ Prof. Dr. Cüneyt Akalın da Söylet’in atanmasõnõ “Perşembenin gelişi çarşambadan belliydi” şek- linde değerlendirdi. En başõndan bu yana “bilinçli” bir süreç yürütüldüğüne dikkat çeken Akalõn, “Cumhuriyetçi safların dağınıklığı, bir aday üzerinde birleşememeleri, Söylet’e umu- landan fazla oy getirdi, işini ko- laylaştırdı. Ama ne olursa olsun, Cumhurbaşkanı da 1. yerine 2. olan adayı tercih etti, üniversite- deki sonucu dikkate almadı. Se- çim falan da işin gösterişi oldu” dedi. Kızı da türbanlı Prof. Dr. Yunus Söylet, Başbakan Erdoğan’la İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanõ olduğu dönemde kurduğu yakõn ilişkisi ile tanõnõyor ve o dönemden beri “aile doktoru” olarak biliniyor. Söylet ile Erdoğan’õn yakõnlõğõ, bir- likte Sõcak Yuva Vakfõ’nõ kurmala- rõna dek uzanõrken, Söylet halen bu vakfõn başkanlõğõnõ yürütüyor. Vak- fõn kuruluşunun üzerinden çok geç- meden, 2007 Eylül’de ise Söylet bu kez AKP-Gül işbirliği ile YÖK üye- si yapõldõ. Eşi türbanlõ olan Söylet’in, kõzõnõn da türban taktõğõna dikkat çe- kildi. TÜMÖD İstanbul Şubesi Baş- kanõ Akalõn, “Sadece eşi değil, 13 yaşındaki kızı da türbanlı. Bu her- kesçe biliniyor. Cumhuriyetin stra- tejik kurum ve kuruluşlarının ba- şına birer birer böyle insanlar ge- tiriliyor” dedi. Söylet, rektör adayõ olarak Cumhuriyet Bayramõ dolayõ- sõyla üniversitede dağõttõğõ kutlama mesajõnda ise “üstü kapalı türbana özgürlük sözü” vermişti. Prof. Dr. Söylet’in İÜ’ye atanmasõ akademisyenler arasõnda tartõşmaya neden oldu. CHP MİLLETVEKİLİ SOSYAL ‘Kültür varlığı yok pahasına satıldı’ CHP Millletvekili Çetin Soysal, AKP’nin yeni İstanbul il binasõnõn bulunduğu araziyle ilgili önemli bir ‘rant’ iddiasõnõ Meclis gündemine taşõdõ. AYŞE SAYIN ANKARA - CHP, Osmanlõ döneminden kalan tarihi Karaağaç Bektaşi Tekkesi üzerin- de yapõlmasõyla günde- me gelen AKP’nin yeni İstanbul il binasõnõn bu- lunduğu araziyle ilgili önemli bir “rant” id- diasõnõ Meclis günde- mine taşõdõ. CHP İstanbul Millet- vekili Çetin Soysal, Ka- raağaç Bektaşi Tekkesi ve mezarlõğõ üzerine in- şa edilen AKP il binasõ- nõn üzerinde bulundu- ğu bölgenin İstanbul 2 numaralõ Kültür ve Ta- biat Varlõklarõnõ Koruma Bölge Kurulu’nca, “kül- tür varlığı” olarak tes- cil edilip iskâna açõla- mayacağõ yönündeki ka- rarõna rağmen, İstanbul Büyükşehir Belediye- si’nin iştiraklerinden KİPTAŞ tarafõndan Ro- ma kalõntõlarõ üzerinde Four Seasons Oteli’ni inşaa eden şirketin sahi- bine ait olan YAPITAY şirketine “yok pahası- na” satõldõğõnõ bildirdi. Soysal, “YAPITAY Şirketi’nin ortakları ile geçmişte çok tartı- şılan ve Bizans kalıntı- ları üzerine otelin ek binasını inşa etmekte hiçbir sakınca görme- yen Four Seasons Otel’in işletmecisi aynı kişidir. Tarihi ve kül- türel mirası göz kırp- madan yok eden bu şirketlerde ismi geçen kişi, aynı zamanda Sul- tanahmet Turizm AŞ’de de yönetim ku- rulu üyeliği yapmak- tadır” dedi. “AKP han- gi ilişkilerin sonucunda bu binayı almıştır” di- ye soran Soysal, Meclis araştõrma önergesinde şu görüşlere yer verdi: “Burada ne yazık ki birtakım karanlık iliş- kilerin olduğu görül- mektedir. KİPTAŞ adına imar düzenle- mesi yapılan yerin dö- nüp dolaşıp birtakım ortak ilişkilerin sonu- cunda AKP il binasına gelmesi ve bu binanın da Karaağaç Tekkesi üzerinde yükselmesi dikkat çekicidir.” YARGITAY KARARI Yasadışı slogan atan örgüt üyesi sayılacak D İ Y A R B A K I R (Cumhuriyet) - Diyar- bakõr’da katõldõğõ üç basõn toplantõsõnda, yasadõşõ slo- gan atmak ve pankart aç- mak suçlamasõyla 10’ar ay hapis cezasõna çarptõ- rõlan Veysi Kaya ile ilgi- li kararõ bozan Yargõtay, sanõğõn “örgüt üyeliği” suçundan yargõlanmasõ gerektiğine hükmetti. Diyarbakõr 4. Ağõr Ceza Mahkemesi’nin verdiği ka- rar temyiz için gittiği Yar- gõtay 9. Ceza Dairesi’nde esastan bozuldu. Yargõ- tay’õn karar bozma gerek- çesinde, sanõğõn PKK’nin stratejisi doğrultusunda ör- güte ait yayõn organlarõ tarafõndan yapõlan eylem çağrõlarõ üzerine üç ayrõ ta- rihte düzenlenen basõn açõklamasõna katõldõğõ, slo- gan attõğõ, örgütü övücü pankart taşõdõğõ belirtildi. Sanõğõn bu şekilde örgütün bilgisi ve istemi doğrultu- sunda hareket ettiğine, sü- reklilik arz edecek biçim- de gösterilere katõlmasõ nedeniyle “örgüt üyesi” olmaktan yargõlanmasõ ge- rektiğine hükmeden Yar- gõtay, Kaya’nõn her suç için 5’er yõldan toplam 15 yõl hapis cezasõna çarp- tõrõlmasõ gerektiğini vur- guladõ. Kaya’nõn dosyasõ yeniden yargõlama için Diyarbakõr 4. Ağõr Ceza Mahkemesi’ne iade edi- lirken, Yargõtay’õn boz- ma ilamõnõn bir örneği emsal olarak tüm özel yet- kili ağõr ceza mahkemele- rine gönderildi. Karakaş, İBB Başkanlõğõ adaylõğõ için başvurdu ‘Topbaşzorrakipdeğil’ İstanbul Haber Servisi - Sosyal demokrat düşüncenin önemli isimlerinden Sosyal Demokrasi Vakfõ (SODEV) Onursal Başkanõ ve eski Kül- tür Bakanõ Ercan Karakaş, CHP’nin İstanbul Büyükşe- hir belediye başkan adaylõğõ için resmen başvurdu. “İs- tanbul’u değiştirmek” için aday olduğunu belirten Ka- rakaş, “İBB Başkanı Kadir Topbaş zor rakip değil” dedi. SHP hükümetinin Kültür Bakanõ ve eski SHP İstanbul İl Başkanõ Karakaş, 29 Mart seçimlerinde İstanbul Bü- yükşehir belediye başkan adayõ olmak için resmi başvurusunu dün yaptõ. CHP İstanbul İl Başkanlõğõ’nda basõn toplantõsõ düzenleyen Karakaş, gaze- tecilerin sorularõnõ da yanõtladõ. AKP’li İBB Başkanõ Kadir Top- baş’õn, Türkiye nüfusunun yüzde 20’sinin yaşadõğõ ve ülke gelirinin yüzde 50’ye yakõnõnõn karşõlandõğõ İs- tanbul’u yönetemediğini söyledi. Ercan Karakaş, bir soru üzerine, adaylõğõ konusunda CHP Genel Başkanõ Deniz Baykal ile ayrõca görüşme- diğini, parti genel sekreteri ve başkan yardõmcõlarõyla görüştüğü- nü söyledi. Aday olmasõ halinde İBB Başkanõ Topbaş’õn nasõl bir rakip olduğu so- rusuna ise Karakaş, “Zor bir aday değil bence. Kendisiyle tanışıklığı- mız var, ancak kusura bakmasın, İstanbul iyi yönetilmiyor” yanõtõnõ verdi. ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - TRT’nin Kürtçe ka- nalõ TRT 6, yarõn Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’õn Kürtçe mesajõ ile yayõna baş- layacak. Ancak TRT Kürtçeye hâkim personel bulmakta sõ- kõntõ yaşõyor. Ankara’da Arõ Stüdyosu’nda yarõn saat 19.00’da düzenle- necek törenle resmi açõlõşõ ya- põlacak olan Kürtçe TV, sade bir törenle yayõn hayatõna baş- layacak. Kanalõn yayõna başla- masõ nedeniyle Cumhurbaşka- nõ Abdullah Gül ve Başbakan Erdoğan’la özel ropörtajlar ya- põldõ. Erdoğan, yaklaşõk 10 da- kika süren ropörtajõ, “TRT Şeş Bi Xêr Be (TRT 6 hayırlı ol- sun)” sözleriyle tamamladõ. Kanalõn teknik altyapõsõ ile il- gili çalõşmalar da sürüyor. TRT yönetimi Kürtçeye hâkim ele- man bulmakta zorlanõyor. Şu ana kadar spikerinden teknik ekibine kadar toplam 25 kişilik bir kadro oluşturuldu. Ekrandan Kürtçe yazõyõ okuyan eleman bulmakta zorlanan TRT yöne- timi, şu ana kadar sözleşmeli 3 personel aldõ. TRT 6, yarõn Başbakan Erdoğan’õn Kürtçe mesajõ ile yayõn hayatõna başlayacak Kürtçe TV’de eleman sıkıntısı ‘HamiliadayBaşbakan’ınyakınıdır’ ANKARA (Cumhuriyet Bü- rosu) - Muhalefet partileri, Cum- hurbaşkanõ Abdullah Gül’ün İs- tanbul Üniversitesi Rektörlü- ğü’ne üniversitedeki seçimde ikinci sõrada çõkan, Başbakan Tayyip Erdoğan’õn aile dokto- ru Prof. Dr. Yunus Söylet’i ata- masõna tepki gösterdi. CHP Trab- zon Milletvekili Akif Hamza- çebi, “Cumhurbaşkanı taraf- sız olmadığını ve bundan son- ra da tarafsız olamayacağını tescil etmiştir” derken MHP Grup Başkanvekili Oktay Vural da “Hamili aday Başbakan’ın yakınıdır” kartõyla atama ya- põldõğõnõ söyledi. Hamzaçebi, yaptõğõ yazõlõ açõk- lamada “Bu atama sayın cum- hurbaşkanının demokrasi, se- çim gibi kavramlara saygısı olmadığını göstermiştir” ifa- delerini kullandõ. Meclis’te dü- zenlediği basõn toplantõsõnda Söy- let’in rektörlüğe atanmasõna “Ey Cumhurbaşkanı, İÜ öğretim üyelerinin ortaya koyduğu ira- deyi neden kabul etmediniz?” sözleriyle tepki gösteren Vural, Söylet’in, Söğüt’te AKP flama- sõyla dolaştõğõna dikkat çekti. Gül’ün, Söylet’i atayarak “ay- rımcılık” yaptõğõnõ kaydeden Vural, “Sayın cumhurbaşka- nı, birilerini üvey evlat olarak görmektedir. Bundan sonra yapılması gereken iş, rektör atamalarında, başbakanın ya- kınları ve doktorlarının listesini yapmak... Onun üzerinden ata- ma yapsın” dedi. Ercan Karakaş ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - CHP kulis- lerinde İstanbul adaylõğõ için Grup Başkanvekili Ke- mal Kılıçdaroğlu isminin ön plana çõktõğõ yorum- larõ yapõlõyor. Kõlõçdaroğlu’nun da yakõn çevresine “ibre galiba bana dönüyor” dediği belirtiliyor. Aday belirleme çalõşmalarõnõ sürdüren CHP’de- gözler İstanbul ve İzmir’e çevrildi. İstanbul için İl Başkanõ Gürsel Tekin, Ercan Karakaş ve Kõlõç- daroğlu’nun ismi geçiyor. Bu isimlerden sadece Ka- rakaş adaylõğõnõ koydu. CHP kulislerinde ise Kõ- lõçdaroğlu’nun aday gösterileceği yorumlarõ yapõlõ- yor. Partinin yaptõrdõğõ anketlerden de Kõlõçdaroğ- lu’nun çõktõğõ belirtiliyor. Adaylõğõyla ilgili söy- lentilere mesafeli duran Kõlõçdaroğlu’nun yakõn çevresine “İbre galiba bana dönüyor. Genel Baş- kan önerirse parti görevi olarak kabul eder, ça- lışır ve başarıya ulaşırız” dediği ifade ediliyor. Kılıçdaroğlu: İbre galiba bana dönüyor
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear