23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CMYB C M Y B 19 ARALIK 2008 CUMA CUMHURİYET SAYFA DİZİ 7 DÜZ YAZI ORHAN BİRGİT Canlar ve Patlıcanlar... Hastalarına “AKP’yi istemiyoruz” yazılı bildirileri dağıttığı için Antalya Atatürk Devlet Hastane- si uzmanlarından Dr. Levent Tuncel’in, devlet me- murluğundan atıldığı haberini gazetenizde okumuş olmalısınız. Sağlık Bakanlığı, 18 yıldır devlet memuru ola- rak çalışan ve dolayısıyla özlük hakları 657 sayı- lı yasaya bağlı olan hekimin, TKP tarafından dü- zenlenen bir konferans duyurusunu içeren bildi- riyi, “siyasi partiyi açıkça ismini vermek suretiyle hedef alır” görmüş. Öylelikle, “siyasi içerikli olduğu” için Dr. Tuncel’in, devlet memurluğundan çıkar- ma cezası ile tecziyesine karar vermiş. Bakanlığın bu işlevine, olaya sadece Devlet Me- murları Yasası’nın 125. maddesine bakarak sessiz kalabilirsiniz. Ancak, 18 yıllık hizmet geç- mişinde hiçbir soruşturma geçirmediğini söyleyen hekimin, muayene odasında bir siyasi partinin kon- ferans duyurusunu hastalarına iletmesini, onun si- yasetle uğraştığı anlamında yorumlasanız bile, ve- receğiniz disiplin cezasında, uyarı, kınama, hat- ta aylıktan kesme, kademe ilerlemesinin durdu- rulması gibi yaptırımları atlayarak devlet me- murluğundan çıkartma kararı almak, ancak “ik- tidar partisini hedef almaya kalkışmanın bedeli işte böyle ödenir”li gözdağı verme mantığının so- nucudur. Öyle olduğu için de insafsızca verilmiş bir ka- rar olmanın dışında, o iktidarın tek yanlı hareket ettiğinin de somut ve taze bir örneğidir. Niçin mi? Yukarıdaki sorunun yanıtını, İlhan Selçuk’un çarşamba günkü Pencere’sinde bulabilirsiniz. Selçuk, 8 yıldır Amerika’da yaşayan, 3 ayda bir gönderdiği “Okyanus ötesi uçması sakıncalıdır” içe- rikli raporlarla ikameti uzatılan Emniyet Komise- ri Emrullah Uslu’nun, Polis Akademisi’nde öğ- retim üyeliği yapan, yani yine bir başka emniyet mensubu Önder Aytaç ile birlikte Taraf gazete- sinde nasıl köşe yazarlığı yaptıklarını sorguluyordu. Olayı, önce 2 Aralık günlü Hürriyet bir haber ola- rak gündeme taşımış, onu 7 Aralık sayısında Ay- dınlık dergisi izlemiş ama perdeyi bütünü ile açan 15 Aralık günlü yazısı ile Akşam’ın genç kö- şe yazarı Oray Eğin olmuştu. Ne diyordu Eğin o günkü yazısında? “Sistematik Olarak Orduyu Yıpratan Yazılar” “... Emrullah Uslu adlı piyon (...) ona tahsis edi- len köşede, ortağı Önder Aytaç’la beraber siste- matik olarak Türk ordusunu yıpratan yazılar ka- leme almaktadır.” İçişleri Bakanlığı, bir yıldan bu yana politika are- nasında at koşturan iki devlet memurunun yazı yazdığından bihaber miydi? O iki memur, Emni- yet Genel Müdürlüğü’nde görev yaptıkları için, sa- dece 657 sayılı yasa ile değil, 3201 sayılı yasa ve özellikle Emniyet Örgütü Disiplin Tüzüğü’ne de uygun hareket etmek zorunda oldukları halde İçişleri Bakanlığı’nın yazılanları görmezden gel- mesini anlayışla karşılamak mümkün müdür? Başbakan Erdoğan, daha üç gün önce TBMM’de 2009 yılı bütçesinin tümü üzerindeki eleştirileri yanıtlarken herkesin hükümeti olduklarını söylememiş miydi? Herkesin. Yani Emniyet Komiseri Emrullah Uslu ve Po- lis Akademisi öğretim görevlisi Önder Aytaç’ın ol- duğu kadar, Antalya Devlet Hastanesi’nde Rönt- gen Uzmanı Dr. Levent Tuncel’in de... Başbakanı öyle söylüyor ama 60’ıncı hükümetin Sağlık Bakanı, Antalya’da partisinin nasıl iktidar- dan uzaklaştırılacağı konusunda bir konferans dü- zenleyen küçük bir muhalefet partisinin duyuru bil- dirisini dağıtan hekimine, o tek eylemi için yap- tırımların en büyüğü olan memurluktan uzaklaş- tırılma cezasını verirken İçişleri Bakanı, Taraf ga- zetesine sürekli köşe yazıları yazan iki mensubu karşısında görmezleri oynuyor. Kendi partisine yönelik bir eleştiri bildirisini has- talarına verdiği için hekimi devlet memurluğundan kovan, her gün ordu aleyhinde yazılar yazan iki polisine ses bile çıkartmayan bu hükümet mi her- kesin. Hepimizin?.. Sayın Başbakan, Tanrı aşkına güldürmeyin bi- zi... Faks: 0 216 302 82 08 obirgit@e-kolay.net S Ü R E C E K - Filmi savunan genç bir bilim adamı da, film- deki iddiaya ek olarak, “Atatürk’ün son 7 yılı- nı yalnız geçirdiğini” söylüyor. Ne dersiniz? - Bu son 7 yõlda neler olmuş, hõzla ve kuşbakõşõ bakalõm mõ? Başlõca olaylarõ saymaya başlõyorum: 1931 Türk Tarih Kurumu’nun kuruluşu, tarih ça- lõşmalarõ, Afet Hanõm’la birlikte Vatandaş İçin Me- deni Bilgiler’i yazmasõ; 1932 ilk Türkçe Kuran’õn okunuşu, Türkçe ezan, Halkevleri’nin kuruluşu, 1. Tarih Kongresi, Türk Dil Kurumu’nun kuruluşu, dil çalõşmalarõ, 1. Dil Kurultayõ; 1933 üniversite re- formu, Cumhuriyet’in 10. yõldönümü; 1934 Balkan Antantõ’nõn imzalanmasõ, 1. Beş Yõllõk Sanayi Planõ’nõn uygulanmaya başlamasõ, 2. Dil Kurulta- yõ, yeni devrim kanunlarõnõn çõkarõlmasõ, kadõnla- ra seçme-seçilme hakkõnõn verilmesi; 1935 Türk- kuşu’nun, Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi’nin, MTA’nõn, Etibank’õn kurulmalarõ, köy eğitmenli- ğinin kurulmasõ; 1936 DTC Fakültesi’nin eğitime başlamasõ, 1. Sanayi Kongresi, Konservatuvar’õn açõlmasõ, Montreux Sözleşmesi’nin imzalanmasõ, 3. Dil Kurultayõ; 1937 Hatay sorunu, ağõr sanayi- nin kurulmasõ, 2. Tarih Kongresi, Atatürk’ün bü- tün varlõğõnõ hazineye bõrakmasõ; 1938, Hatay so- runu dolayõsõyla Mersin’e gelmesi, S. Gökçen’in Balkan turu, hastalõğõnõn artõşõ, Savarona’da kalmasõ, iki kez Bakanlar Kurulu’na başkanlõk etmesi, Sa- varona’dan Dolmabahçe’ye geçmesi, vasiyetini yazmasõ, C. Bayar’dan 2. Dört Yõllõk Plan hakkõnda bilgi almasõ, 10 Kasõm 1938 sonsuzluğa göçmesi. Sonuç: Hiçbir yõlõ hareketsiz, sessiz ve de yalnõz geçmemiştir. Bu yõllar Atatürk’ün en yoğun, en ha- reketli, en canlõ, en verimli yõllarõdõr. Maddi ve ma- nevi büyük atõlõmõn, gelişimin önderi, yol gösteri- cisi, destekleyicisidir. - Genç bilim adamı bunları bilmez mi? - Bildiği halde öyle diyorsa, hayret. Bilmiyorsa daha hayret! Atatürk’ün son yedi yõlõ en yoğun, en hareketli, en canlõ, en verimli yõllarõydõ Bu nasõl yalnõzlõk? Tarihi iyi bilmiyorlar - Filmdeki iddiaları savunan başkaları da var. Onlar için ne di- yorsunuz? - Okuyorum, bazõlarõ- nõ anlamaya çalõşõyo- rum, bazõlarõna şaşõyo- rum. Hele bazõlarõ il- ginç: Bunlara göre Ata- türk ve dönemi hakkõn- da yalan yanlõş her şey söylenebilir. Ama ger- çeklerin savunulmasõnõ demokrasi karşõtlõğõy- mõş gibi görüyor, göste- riyorlar. Kemalizmi tek- particilik gibi sergile- meye çalõşõyorlar. De- mek ki Kemalizm hak- kõnda toplu iğne başõ kadar bir şey bilmiyor- lar. Prof. Dr. Sina Ak- şin’in kitaplarõnõ oku- malarõnõ dilerim. Bazõ- larõ Osmanlõ özlemi için- de, Osmanlõ tarihini iyi bilmiyor. Kimi gözü ka- palõ Batõ hayranõ, bunlar da Batõ tarihini bilmi- yorlar. Bu karõşõk durum sağlõklõ bir çizgide ol- madõğõmõzõ gösteriyor. Atatürk de elbette tartõ- şõlõr, eleştirilir. Ama bu- nu uydurmadan, çarpõt- madan, saptõrmadan, gerçeklere saygõ göste- rerek, uygar, düzeyli bir üslupla yapmalõyõz. Vatanõmõzõ borçlu ol- duğumuz bir insan ola- rak bu kadarcõk bir say- gõyõ, özeni, inceliği hak etmiştir sanõyorum. CAN DÜNDAR NE DİYOR? - Can Dündar bunca açıklama, eleştiri, kı- nama ve benzeri tep- kiden sonra ne diyor acaba? - 15 Kasõm günü saat 17.30’da Kanaltürk’te, Kõrmõzõ Halõ progra- mõnda konuşuyordu. Şöyle dedi: “Eksiğimiz çok ama yanlışımız yok.” - Film neredeyse baş- tan aşağõ yanlõş. Hayret kere hayret! O ğlum, filmini iki kez izleyerek, gör- düğüm eksikleri ve yanlõşlarõ, 60 yõllõk emeği- me, bilgime, çabama da- yanarak açõkladõm. Hiçbir akõmõn, takõmõn adamõ ol- madõğõmõ herhalde bilir- sin. Amacõm sadece doğruyu belirtmek, gerçeği savun- mak. Filmine ilişkin inciten, şaşõrtan, üzen, çok düşün- düren eksikleri ve yanlõş- larõ, bu yazõyla ayrõntõlõ olarak bilgine sunuyorum. Filmin bu haliyle göste- rimde kalmasõ kesinlikle doğru değil. Zaten sorunlar içinde olan halkõmõza yeni sorunlar ekleme. Filmi gös- terimden çekerek, eksik- lerini tamamlayacağõna, yanlõşlarõ düzelteceğine, incelikten yoksun anlatõm- larõ temizleyeceğine güve- niyorum. Buna, evde bana verdiğin sözden dolayõ de- ğil, sana hâlâ inanmak ih- tiyacõnõ duyduğum için gü- veniyorum. S E N A R Y O Y U YAYIMLA Filmi böylece, bu haliy- le korursan, gerekli deği- şiklikleri yapmazsan, yan- lõşta õsrar edersen, hele fil- mi değiştirmeden dõş ülke- lere yollayõp da gariban Türkleri incitirsen, böler- sen, Türkiye karşõtlarõnõ, Atatürk’ün iki kez yenip denize döktüğü gözü doy- maz emperyalistleri sevin- dirirsen, bu güvenimi sür- dürmeyi başaramam. Can, Mustafa’nõn senaryosu- nun yayõmlanacağõnõ açõk- lamõştõnõz. Senaryoyu bir an önce yayõmla ki filmi eksiksiz değerlendirebile- lim. Daha gözden ve dik- katten kaçmõş birçok eksik ve yanlõş olduğunu sanõ- yorum. Yayõmlanõrsa okur, eksikleri, yanlõşlarõ saptayõp açõklayarak sana yine yar- dõmcõ olurum. Mustafa filmindeki eksikleri tamamlayacağõna, yanlõşlarõ düzelteceğine inanõyorum Can Dündar’a sesleniş Atatürk, 2. Türk Tarih Kurultayı’na katılanlar onuruna Beylerbeyi Sarayı’nda verilen çaya gelirken. (1937) Atatürk, Diyarbakır surlarındaki Urfa kapısını inceliyor. (1937) Atatürk, Sümerbank Nazilli Basma Fabrikası’nın işletmeye açılış töreninde. (1937) ‘Düşen Heron değil’ ANKARA (Cum- huriyet Bürosu) - Milli Savunma Bakanõ Vecdi Gönül, dün ga- zetecilerin sorularõ üzerine terörle müca- dele amacõyla İsra- il’den alõnan Heron’un düşmediğini, düşen uçağõn yine İsrail’den kiralanan ve iade edil- mek istenen başka bir tip insansõz hava aracõ olduğunu açõkladõ. Gö- nül, insansõz hava ara- cõnõn testlerden geçe- memesi durumunda üretici firmaya bir mü- eyyide uygulanõp uy- gulanmayacağõ sorusu- na “Biz varsayımlı sorulara cevap ver- miyoruz. Her şey iyi gidecek, diye bekliyo- ruz” yanõtõnõ verdi. Irak’la diplomasi trafiği ANKARA (Cum- huriyet Bürosu) - ABD’nin askerlerini Irak’tan çekmesini tak- vime bağlamasõndan sonra Ankara-Bağdat arasõndaki diplomasi trafiği de hõzlandõ. Cumhurbaşkanõ Ab- dullah Gül, Irak ziya- retini erteleyince, Irak Cumhurbaşkanõ yar- dõmcõlarõndan Tarık el-Haşimi hafta so- nunda Ankara’ya gel- me kararõ alõrken gö- rüşmelerde, “ABD- Irak güvenlik anlaş- masının uygulamaya gireceği 1 Ocak 2009 sonrası Ankara-Bağ- dat ilişkileri” ve “PKK’ye takip komi- tesine işlerlik kazan- dırılması” konularõ masaya yatõrõlacak. Öte yandan Türk diplomatik kaynakla- rõn verdiği bilgilere göre Irak Dõşişleri Ba- kanõ Hoşyar Zebari birkaç gün önce New York’a gitti. Oradan da oğlunun yanõna Londra’ya geçecek ve ardõndan da Bağdat üzerinden, yõlbaşõnõ ai- lesiyle geçirmek üzere Erbil’e gidecek. Zeba- ri’nin bu programõ çer- çevesinde Londra- Bağdat arasõnda günü- birliğine Ankara’ya uğramasõ söz konusu olabilecek. BAKAN GÖNÜL Apakan olumlu yanıt aldı ANKARA (Cum- huriyet Bürosu) - Dõşişleri Bakanlõğõ Müsteşarõ Ertuğrul Apakan’õn geçen haf- ta sessiz sedasõz ger- çekleştirdiği Washing- ton ziyaretinde, Irak’õn kuzeyindeki PKK var- lõğõna karşõ sağlanan anlõk istihbaratõn Ba- rack Obama’nõn baş- kanlõğõ döneminde de süreceği garantisini al- dõğõ belirtildi. Bunun yanõ sõra Obama yöne- timinin Apakan’a Tür- kiye’nin stratejik müt- tefikliği konusunda değişen herhangi bir durumun söz konusu olmayacağõ mesajõ ve- rildiği öğrenildi. HAŞİMİ GELİYOR ABD ZİYARETİ ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, “E-Devlet Kapısı” projesini hadisle süslediği konuşmasõnõn ardõn- dan “Ya Allah bismillah” sözleriyle açtõ. Er- doğan, projenin açõlõşõ nedeniyle MEB Şûra Sa- lonu’nda düzenlenen törene katõldõ. Başbakan Erdoğan, törendeki konuşmasõnda Hz. Mu- hammed’in “Hikmet müminin yitik malıdır, nerede bulursa alır” hadisinden de alõntõ yap- tõ. Erdoğan, “Bilgi bizim yitiğimizdir. Nerede bulursak alacağız. Bunu ülkemize getirece- ğiz. Bu projeyle de bu rekabetin içinde Tür- kiye olarak, Türk insanı olarak yerimizi ala- cağız. Sanayi devriminde maruz kaldığımız gecikmeyi bilgi toplumu konusunda yaşama- malıyız. Bunu milletimize de yaşatmamalı- yız. Kamusu, özeli, sivil toplumu ile bilgi ça- ğını yakalamalı, hatta öncülerinden biri hali- ne dönüşmeliyiz” diye konuştu. Başbakan Er- doğan, konuşmasõnõn ardõndan, “Ya Allah bis- millah” diyerek dokunmatik ekrandaki tuşa bastõ ve e-Devlet Kapõsõ Projesi’nin açõlõşõnõ gerçekleştirdi. Konuşmalarõn ardõndan törenin yapõldõğõ MEB Şûra Salonu’nda katõlõmcõlara E-Devlet projesinden yararlanacaklarõ şifrelerin dağõtõmõ yapõldõ. Ancak E-Devlet Kapõsõ yo- ğunluktan ötürü dakikalar sonra yeniden kapan- dõ. Yoğunluk nedeniyle sõrada bekleyen yurt- taşlarõn işlemleri yapõlamadõ. Gün içerisinde de siteye girişlerde sõkõntõlar yaşandõ. E-devlete hadisli açılış YOĞUNLUKTAN SİSTEM ÇÖKTÜ
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear