23 Kasım 2024 Cumartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CMYB C M Y B 19 ARALIK 2008 CUMA CUMHURİYET SAYFA 13 Metin Altay: “Melih Gökçek’in balon, hem de uçan balon olduğu açığa çıktı!” Eskiden: Söyleyecek bir çift sözüm var! Şimdi: Atacak bir çift pabucum var! Formül Umut Filik: “CHP’nin üç çarşaflı oyu AKP’nin bir oyunu götürsün!” Hamile Hamza Saykan: RTE’nin ‘teğet geçecek’ dediği krizden az etkileneceğimizi söylemesi ‘azıcık hamilelik’ gibi bir şey mi!” Mezarcı Engin Balım: “Mezarlığa parti il binası dikenler, ölüleri diriltip seçmen yapıyor.” Ayakkabı Nezahat Özbek: “Yerel seçimde halkımız AKP’ye yüzde 47 numara ayakkabı fırlatacaktır!” YağmurDeniz Başbakanlık e-devlet kapısında tuş oldu! İLANDA “Her zaman, her yerden www.türkiye.gov.tr’yi tuşlayın. Kamu yönetiminde yeni bir dönem başlıyor. E-devlet kapısı açılıyor. Bürokrasi tuş oldu” deniyor. Kapıdan girmek için tuşluyorsunuz; kapı açılmıyor. Çünkü gerekli altyapıyı hazırlamadan ilanı veren Başbakanlık ile Ulaştırma Bakanlığı tuş olmuş! Büyük bir kampanya ile medyadaki “E-devlet” ilanlarını hazırlayan şirketler ilanın bir kenarına kendi elektronik adreslerini vermişler; onlarınki çalışıyor. Şirketlerden biri AKP iktidarı döneminde Ankara’da kurulmuş... Öteki ise yine Ankara’da büyük hedeflerle yola koyulmuş bir ambalaj şirketi. Büyüklerimiz boşuna “büyük lokma ye, büyük konuşma” dememiş. Bugüne uyarlarsak büyük ilan kampanyaları yap, büyük paralar harca ama büyük palavra atma! Neymiş, elektronik devlet, 24 saat 365 gün çalışıyormuş. Herhalde, hükümetin tuş olmadığı anlarda! - Dağdaki PKK’liler seçmen listesindeymiş... “Yakında aday listesinde de olurlar!” İSLAMCI iktidar partisi AKP’deki milletvekillerinin oyları ile Cumhurbaşkanı yapılan Abdullah Gül, “Büyük ünlü aydınlar”ın başlattığı Ermenilerden özür dileme kampanyası ve buna emekli büyükelçilerin tepkisi ile ilgili bir soruya Türkiye’de görüşlerin açıkça ifade edilebildiğini söyleyerek yanıt vermiş. Ne demek bu? Demokrasi salatası içinde lafı fazla kıvırtmanın gereği yok: Türkiye’nin ulusal çıkarlarını göz ardı ederek AB-D’yi hoşnut etmek adına geçenlerde Ermenistan’a futbol maçı seyretmeye giden Gül, “Büyük ünlü aydınlar”ın kampanyasına destek vermiştir! Abdullah Gül eski Dışişleri Bakanı’dır. Gül sonrası Dışişleri Bakanı Ali Babacan da “özür hikâyesi”ne sessiz kalarak “Büyük ünlü aydınlar”ı desteklemiştir. Burada bir parantez açalım ve 10 Aralık’ta Kurban Bayramı tatiline kurban giden bir haberi anımsayalım: “300 kadar Ermeni, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’e açık mektup göndererek, 1915 olaylarının soykırım olarak tanınmasını istedi.” Erivan kaynaklı habere göre Ermeni basınında yer alan mektupta; Abdullah Gül’den soykırımı kabul etmesi istenirken Türk halkının da böylece tarihi bir yükten kurtulacağı belirtiliyor; soykırım kabul edilmeden, Ermeni ve Türk halkları arasında samimi diyalog kurulamayacağı savunuluyor; “Osmanlı Türkiyesi’nin suçunun Türkiye Cumhuriyeti’ne miras kaldığı gerçeğini kabul etmeliyiz... Türkiye diplomasisi, bu kara sayfaları unutturamaz” deniyordu. Bu durumda... Ermeni aydınların Abdullah Gül’e açık mektup göndermesinden hemen sonra “Büyük ünlü aydınlar”ın Ermenilerden özür dileme kampanyası başlatması bir rastlantı mıdır yoksa bir işbirliği midir? Ermenistan’dan gönderilen açık mektubun muhatabı Abdullah Gül’ün Türkiye’deki özür dileme kampanyasını demokrasinin güzelliği olarak tanımlaması bir rastlantı mıdır yoksa işbirliğine destek midir? Madem memlekette demokrasi var... Türkiye Cumhuriyeti’nin başındaki şahsın, oturmakta olduğu Çankaya Köşkü’nden “açık mektup” ve “özür kampanyası” konusunda kamuoyuna adam gibi bir açıklama yapılmalı ve Gül’ün hangi tarafta, kimlerin yanında yer aldığı kuşkuya yer bırakmayacak şekilde duyurulmalıdır. İşbirliği BAKIŞ AÇISI GÜRBÜZ ÇAPAN Erkek Güzeli Sevsinler seni: İlk iddialarını okuduğumda böy- le demiştim. Adı: Tuncay Güney’miş. Fotoğrafı- na baktım, lüle lüle saçları, kirpikleri, alınmış kaş- ları; sevsinler seni; erkek güzeli! Siyasal yaşamımda böylesi “ajan provokatörler”i çok gördüm, Tuncay Güney’i hiç görmedim. Ama o beni ifadelerinde anlatıyor. Sevmiyor beni. Teh- likeli görüyor: Komünistim ya! Veli Paşası da sev- miyormuş. Küçük de “komünist” diyor bana. Gü- ney, bu numaralarıyla bir kere çıksaydı karşıma, ge- reğini yapardım. Olmadı. En yakın zamanda “Ergenekon duruşmasına” bekliyoruz kendisini. Gelsin, memleketin gözü gönlü açılsın. Mahrum kalmayalım “asrın dava- sında”, asrın erkek güzelinden. Ne diyor 2001’de polise: - “Aman! Unutmayın, alın Ergenekon belgesini, o çok önemli yani, gizli bir örgüt var orada. Yatak odamda çok gizli bir yerdeydi, ben açtım göster- dim yani…” - “Aman atlamasın arkadaşlar, lobi belgesi var. Aman sakın atlamayın ha…” Çocuk, bizim Adil’in (Adil görmemiş hiç, Ahmet İhtiyaroğlu sorgulamış) işkence yaptığını söylüyor ya, gel de inan! Bu gönüllü bülbülün sahibi kimse, şimdi gene onun kafesinde. - “Ben homoseksüelim yani, böyleyim diye kö- tü gözle bakmıyorsunuz değil mi?” diye soruyor po- lise. Onlar da “cık” diyor. Adam her şeyi anlatıyor. Sonra işkence! Hadi oradan Veli Paşa’nın kakması. Fethullah itmesi, ben sana işkenceyi anlatayım. O komünist dediklerin var ya, onlara yapılanı; di- lini yutarsın. Tam 85 gündür hukuksuzlukla yat- maktayım mahpusta. Allah biliyor ya… Tuncay Güney gibi sahibinin sesi devşirmeler, kimin kucağındaysa ona göre işlev görür. Yeni yeni ortaya çıkıyor ki, önce Sadettin Tan- tan komiserinin kucağındaymış, sonra o kucaktan Veli Paşasının kucağına; kucaktan kucağa; bura- da ayrı, Kanada’da ayrı kucağa. Yazık bu toplu- ma. Böyle bir ajan provokatörün yalanlarıyla, Türki- ye’nin dara çekilmesine çanak tutuluyor. Ergene- kon diye değil örgüt, sokakta yan yana bile gele- meyecek insanları karıştırıp siyasi bir dava pişiri- yorlar. Türkiye yer mi? Yedi bile. Sokakta insanların kafasını karıştırmak için ku- rumları katıyorlar olaya. Hep aynı operasyon: Ar- jantin, Yugoslavya, Ukrayna, Gürcistan hep aynı numara… Tuncay Güney ve ona teşne olanlar kos- koca Türkiye Cumhuriyeti’nin hukukunu, kurum- larını, geleneklerini muz cumhuriyeti statüsüne in- dirdiler. Hep korkuyordum, Yargıtay 9. Ceza Dai- resi böyle bir karar vermezse? Aynı çevreler yar- gıyı da oturtacaktı hedefe. Başlayacaktı komplo teorileri “Ergenekon” neyle itham ediliyorsa, o dos- ya sonuna kadar açılmalı. Danıştay’a saldırı, so- nuna kadar incelenmeli. Ne mi olur? Çok iyi olur. Gerçek ortaya çıksın yeter. Dosya ortada. Yargı; tutuklu insanlara işkenceye dönüştürülen bu da- vayı bütün yüzleriyle ele alıp, çözmeli. Ama siya- set ne yapıyor bu davayla? Türkiye’nin muhalefetini yok ediyorlar. Taşları bağlayacaklar... Sonra? Akıl akıl gel peşime takıl. Ergenekon aklın yok sa- yılıp yerine bir devşirmenin yalanlarının konulma- sıdır. Türkiye’nin yeni 28 Şubatı’dır. Bu işler bitin- ce, dönüp bakılacaktır. Askeri kırıp, kurumları korkutup, şüphe ekerek çürümeye bırakma olayıdır. Bürokrasinin sivil bir darbeyle paketlenmesi ola- yıdır. Paketin kurdelesi Tuncay Güney’in bukle bukle saçları. Türkiye’de bu paketin içine bütün ku- rumlar mı girdi? Yoksa yaşananlar fırtına öncesi ses- sizlik mi? Ya da herkes ölü. Türkiye iki “F” ye, Fet- hullah ve Fehmi’ye teslim mi oldu? Göreceğiz. Kanada’dan Türkiye için söylenen şarkıyı duyuyor musunuz? “Saçların tarumar, gözlerinde nem Ateşe benzerdin, küle dönmüşsün”. MERİÇ VELİDEDEOĞLU İngiltere’de yaşayan Müslü- manların “imam”ları çoğunluk- la Pakistan, Hindistan gibi ül- kelerden gelmeymiş. Son dere- ce “sert” İslami düşüncelere sahiplermiş. Eşleri, kızları da “burka”lar içindeymiş. (Gaze- teler, 13.11.2008) Bu durumun İngiltere’de ya- rattığı sorunlar ağırlaşınca yö- neticiler çözüm aramışlar; akıl- larına Türkiye gelmiş. Şöyle düşünmüşler: Türkiye de Müslüman bir ülke; nitekim hükümetin başında temel eğiti- mi “imam”lık olan, kısacası “imam” bir “başbakan” var. Eşi de kızları da göz, ağız ve elleri açıkta bırakan bir tür “bur- ka” giyiyor. Bir bakıma “ılımlı bur- ka”... Yüzlerinin görünen bölümünü modaya göre boyuyorlar, elleri- ne “dövme” bile yaptırıyorlar. Bu değerlendirme sonunda İngilizler, ülkelerindeki imamla- rı da, bu “örnek” imam gibi “ılımlaştırır mısınız?” diye “bize” başvurmuşlar. Yani “ılımlı imam” istiyorlar. Neden olmasın ki? Yalnız temel bir “ayrıntı” var. Türkiye -şimdilik- “laik” bir ülke. Oysa İngiltere’de, bu yılın şu- batında Başpiskopos Dr. R. Williams bir demeç verdi: “Ül- kedeki Müslümanların ‘şeriat’a uygun yaşaması ‘kaçınılmaz’dır” dedi. Kısacası “Böyle olmalı”dır, demeye getirdi. İngiliz Hükümeti “cılız” bir sesle de olsa “karşı” çıktı. Ama Müslümanlardan buna hemen “yanıt” geldi. Londra’da yayımlanan “Kuds ül Arabi” gazetesi: “Şeriat yal- nızca recm (taşlayarak öldür- me), el, ayak, kafa kesmek de- ğildir. İstenen ‘evlilik’, ‘boşanma’, ‘miras’ gibi konularla ilgili” diye bir açıklama yaptı. (9.2.2008) Görüldüğü gibi dile getirilen şeriat, “kadın” üzerinden işleyen, kadını “ikinci” sınıf “insan” yapan bir “düzen”. Yüzbinlerce kadının uyması isteniyor. Kadın hakları “savaşımı”nın tarihsel öncülüğünü yapan İngiliz kadınlarının bugünkü torunla- rından, bu “utanılacak” durum karşısında bir “tık” bile çıkmadı... Ne var ki, Müslüman kadınlar hemen Başpiskopos’un “ya- nında” yer alıverdi. Hastahanelerde çalışan doktor, hemşire gibi Müslü- man kadın görevliler, kolların açılarak yapılacak “hijyenik” yıkamayı kabul etmediler. Bu- nun dine aykırı, “iffetsizlik” olduğunu bildirdiler. (Gaze- teler, 28.2.2008) Bu durumda İngiliz leydileri suçlamak “haksızlık” mı oluyor? Ama bu koşullarda da, ülke- lerindeki imamları “ılımlaştırma” oldukça zorlaşıyor. Ayrıca bizden kaynaklanan bir “sorun” da varmış. Yaşadı- ğımız şu “süreç”te Türkiye’ye pek çok “imam” gerekiyormuş. “Emekli” olsa bile... Söylentiye göre durum şöyle: Başbakan, “imam”; bu tamam. Cumhurbaşkanı’nın da birkaç yıl sonra böyle “imam” kökenli ola- cağına kesin gözle bakılıyor- muş. Ama öteki kurumların, “anayasal” kurumların başkan- ları, üyeleri, daha “imamlaştı- rıl”mamış. Dolayısıyla “imam”ların yurt- dışına, oraya buraya dağıtılma- sından pek yana değilmiş AKP. Bu “imamlaştırma” projesinin içeriği de az çok belirlenmiş. Örneğin “Anayasa Mahke- mesi Başkanı” için bu iş kolay- mış. Başkanın “hukukçu” ol- ması gerekmiyormuş. Şu anda da öyle. Ama “imam” kökenli olursa, “mahkeme”nin kaldırıl- ması “tutku”sundan AKP vaz- geçebilirmiş. Yargıtay için yol açıkmış. İmamlık eğitimini bitiren Hukuk Fakültesi’ne girebiliyor. Eşi de “ılımlı burka” giyiyorsa “iş” ta- mam. “YÖK” için durum çocuk oyuncağıymış. Bir “imam pro- fesör”ün başkan olması işten bi- le değilmiş. “RTÜK”e gelince; “yolsuz- luk”lara bulaşmış biri yerine, “hem nurlu, hem nurcu” bir “imam” başkan olsa “fena” mı olur? diyorlarmış. Sanırım sıra “TSK”de; “imam- lık” eğitimi almış bir cumhur- başkanımız -ki bekleniyor- ol- duğunda, “başkomutan” da bir “imam” olmuş olacak. Öyle de- ğil mi? İmam subaylara, Genelkur- may’a gelince; işte bu “zor”. İmam hatip çıkışlılar askeri okul- lara alınmıyor. Yine de, Radikal’den Murat Yetkin’in: “Başbakan’la Genel- kurmay Başkanı (...) Cumhuriyet ‘tarihi’nde görülmemiş ‘derin- lik’te bir ‘mesai’ zemini yakala- dılar” (12.12. 2008) saptaması- na AKP “umut”la bakıyormuş... Bu gidişle ülkelerindeki imam- ları, İngilizlerin kendileri “ılım- laştırması” gerekecek. Dün “Nakşi Cumhuriyeti”, bu- gün “İmam Cumhuriyeti”, yarın “Nakşi - İmam Cumhuriyeti”... “Biz”ler ne mi yapacağız? Hep yaptığımızı: Seyredece- ğiz... m.velidedeoglu@hotmail.com Balon SESSİZ SEDASIZ (!) İmamı Ilımlaştırmak KİM KİME DUM DUMA BEHİÇ AK behicak yahoo.com.tr TARİHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN www.mumtaz-arikan.com19 Aralık OTOBÜSTEKİLER KEMAL URGENÇ k_urgenc yahoo.com HAYAT EPİK TİYATROSU MUSTAFA BİLGİN hetiyatrosu@mynet.com BULMACA SEDAT YAŞAYAN SOLDAN SAĞA: 1/ Lenf bezi kanseri. 2/ Bir göz rengi... Üçlü ya da dörtlü gruplar halinde birbi- rinin içine ge- çebilecek bi- çimde yapõl- mõş sehpa ta- kõmõ. 3/ Tur- nabalõğõ bü- yüklüğünde, eti lez- zetli bir balõk... Konya ilinde bir ba- raj. 4/ Vurgun yiyen bir dalgõcõn iyileş- mesi için, tekrar in- dirilmesi gereken aynõ su derinliği... Bir gõda maddesi. 5/ Eli işe yatkõn, bece- rikli... Kayõsõ, erik gibi meyvelerin kurutulmuşu. 6/ Resmi bir er- kek ceketi. 7/ Kalõn bükülmüş sicim... Japon- ya’da, dinsel törenlerde okunan dua. 8/ Hay- vanlara vurulan damga... Esen, sağlam. 9/ Po- kerde aynõ renkten beş karta verilen ad... Kalõn kabuklu ve çekirdekli bir portakal türü. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Yaşama işlevlerinin çok zayõfladõğõ, derin ve sürekli patolojik uyku durumu. 2/ Dağkeçisi... Briçte, atõlan bir kâğõtla eşine oynamasõnõ iste- diği kâğõdõ belirtme. 3/ Bir cins ince ve sõk do- kunmuş patiska... “Doktor ---”: İlk James Bond filmi. 4/ Teyze, dayõ, hala ya da amcanõn erkek çocuğu. 5/ Halk şairi... Alõn ya da boynuzla vu- ruş. 6/ Bir nota... Halk dilinde nisan ayõna veri- len ad. 7/ Mert, kalender ve babacan kimse... Yükselme, yücelme. 8/ Bir savaşõ yönetme sa- natõ. 9/ Ayak direme... Gemileri bağlamada kul- lanõlan, üç ya da dört kollu halat. 1 2 3 4 5 6 7 8 9 1 2 3 4 5 6 7 8 9 E D R E M İ T R D A İ R E A T E R İ T A A T E Ş E R A N O S M A M E O T Y A D İ A S H A Ş İ T A T Y A N A Y T E M A Ş A E R E Ş A D İ Y E 1 2 3 4 5 6 7 8 9 1 2 3 4 5 6 7 8 9 gurbuzcapan@eksev.org.tr/Faks: 02126727171 Hacettepe Üniversitesi’nde çalışan idari ve akademik personel, maaş hesabı karşılığı özel bir bankanın verdiği 10 küsur milyon lira promosyon bedelinin çalışanlara ne zaman dağıtılacağını merak ediyor. Hesaplamışlar; paranın günlük faizi 40 bin lira tutuyormuş! Hacettepe FATSA SULH HUKUK MAHKEMESİ’NDEN DOSYA NO: 2005/ 693 Esas 2007/383 Karar HAKİM: SALİH AY 39805 Z. KATİBİ: BAYRAM TANIŞ 94372 Karar Tarihi: 19.12.2007 Davacõ Fatsa Maliye-i Hazine vekili Av. Metin Kazan tarafõndan davalõ Ahmet Yõlmaz aleyhine mahkememize açõlan Tapu İptali ve Tescil davasõna esas olmak üzere; Davalõ tüm araştõrmalara rağmen adresi bulunamamõştõr. Mahkememizce verilen karar, davacõ Hazine-i Maliye vekili ve müdahil davacõ Fatsa Orman İdaresi tarafõndan temyiz edilmiş olup, temyiz dilekçesi davetiyesi yerine geçerli olmak üzere ilanen tebliğ olunur. Z. KATİBİ 94372 Basõn: 2022 Nüfus cüzdanõmõ kaybettim. hükümsüzdür. EMİNE YAZICI
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear