26 Aralık 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
4 EYLÜL 2007 SALI CUMHURİYET SAYFA HABERLER EL KAİDE KUŞKUSU 17 Çağ Öğretim İşletmeleri’nin kiraladığı ‘havaalanı manzaralı’ arsa imara açılıyor GÖRÜŞ BEDRİ BAYKAM Pakistan’da 3 Türk gözaltında Dış Haberler Servisi Pakistan’ın İran sınırında El Kaide ile bağlantılı olduğundan şüphelenilen 3 Türk gözaltına alındı. Gözaltına alınanların isimlerinin Mustafa, Azar ve Memedullah olduğu açıklandı. Pakistan güvenlik kaynakları, sorguları süren 3 Türk’ün, daha önce de Afganistan’da NATO’ya karşı faaliyette bulunduğunu kaydetti. Şüphelilerin üzerinden uydu telefonu ve çeşitli CD’ler çıktı. Bu 3 şüpheliyle birlikte Pakistan’da gözaltına alınan Türklerin sayısı 15’e yükseldi. Gülen’e arazi kıyağı ? Atatürk Havalimanı yakınlarında bulunan araziyi kiralayan Çağ Öğretim İşletmeleri, imar izni için Büyükşehir Belediyesi’ne başvurdu. Belediye Meclisi’nde görüşülecek imar planı kabul edilirse arazi ihale yapılmadan imara açılacak. İstanbul Haber Servisi AKP’li İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB), Atatürk Havalimanı yakınındaki ağaçlandırma alanını, ihaleye bile gerek duymadan imara açıyor. Araziyi 49 yıllığına kiralayan Fethullah Gülen’in kurucusu olduğu Özel Fatih Koleji’nin arsaya inşaat yapmasına izin veren ön kararlar, CHP’li üyelerin itirazlarına karşın İBB Meclisi’nde kabul edilmişti. CHP’liler, bu ay İBB Meclisi’ne getirilmesi beklenen imar planlarına da ret oyu kullanacak. İstanbul’daki yeşil alanları ve olası bir depremde halkın toplanabilmesine olanak sağlayacak boş alanları imara açan İBB, bu uygulamalarına bir yenisini daha ekliyor. Buna göre Atatürk Havalimanı yakınlarında bulunan ve “dere yatağıağaçlandırma alanı” olan arazi, imara açılmak üzere. Araziyi Hazine’den 49 yıllığına kiralayan Fatih Koleji’nin sahibi Çağ Öğretim İşletmeleri, imar izni için İBB’ye başvurdu. İBB’ye yapılan başvuru, 1/5000’lik Nazım İmar Planı’nda kabul edildi. İBB Meclisi’nin bu ayki Meclis toplantısında görüşüleceği belirtilen 1/1000’lik Uygulama İmar Planı’nda da kabul edilirse, arazi imara açılabilecek. İBB Meclisi’nin CHP’li üyesi Atalay Oğul, İBB’nin tüm binlik ve 5 binlik planlarına ret oyu verdiklerini anımsatarak, “CHP olarak İstanbul’un yeşil alanlarının imara açılmasına karşıyız. Ama maalsef bu ve benzeri bütün planlar AKP’li meclis üyelerinin oylarıyla kabul ediliyor” dedi. CHP’li meclis üyesi Hüseyin Sağ da konuyla ilgili olarak İBB meclisine soru önergesi vereceklerini söyledi. Tebriklerimi Sunuşumdur… Ülkemizin 2. Cumhuriyet’e(!) geçiş yaptığını, laik Atatürk Cumhuriyeti’nin sonunun geldiğini, ülkemizde artık bir ılımlı İslam Cumhuriyeti demokrasisi döneminin başladığını, eksik olmasınlar, yurtdışı basınından öğrenmiş oluyoruz. Bizim medyamız, kendisinden beklenen o büyük çeviklikle duruma hemen adapte oldu. “Kral öldü, yaşasın kral”, “Gelen ağam, giden paşam” zihniyeti hemen kendini gösterdi. Yeni Cumhurbaşkanımızın her vatandaşı huzura boğan o kısık gözlü, sevgi dolu sesli tavrıyla anlattığı çocukluk ve gençlik anıları hepimizi büyüledi. Ben de bugün Sn. Abdullah Gül’ün bu yüce makama Sn. Başbakan ve tüm siyasi tertipleri tarafından atanmasının ötesinde hiçbir zaman yadsınamaz katkıları olan, son derece farklı, “bağrımızdan çıkan” kesimlerden kurum ve önemli şahsiyetlere tebrik ve kutlamalarımı sunmak istedim. Tebriklerin ilki, tartışmasız şekilde, rahmetli Ecevit’e gidiyor. 12 Eylül sonrası, tüm Atatürkçü aydınların, tüm siyasilerin, tüm akademisyenlerin ve köşe yazarlarının baskılı ricalarına rağmen, durduğu yerden kımıldamayan, solda birliği her gün yeni gerekçelerle reddeden, “sosyal demokrasi ve demokratik sol” ayrışmasını(!) ve “dine saygılı laiklik” kavramlarını icat ederek hepimizi şaşkınlığa boğan, böylece dar gelirlileri hızla sol dışı arayışlara iten Ecevit’in hakkı yenir mi hiç? İkinci teşekkürümüz, 163. maddenin Türk Ceza Kanunu’ndan çıkarılmasını sağlayarak, şeriatçı başkaldırının tüm yayınlarıyla önünü açan SHP ve onu destekleyen köşe yazarlarımıza… Başta Muammer Aksoy olmak üzere, tüm Atatürkçü aydınlarla el ele vererek yaptığımız başkaldırıyı ciddiye almayarak, içi boş “141142.” maddelerle içi İran devrimi propagandası yüklü olarak gelen 163. maddeyi bir tutup, demokratikleşme(!) uğruna bu özverili çalışmayı bitiren kesimler olmasa Vakit, Akit gibi onca yayın hiç çıkabilir miydi, şeriatçı türban gösterileri fütursuzca sokakları inletebilir miydi? ??? Gelelim o ünlü 2. Cumhuriyetçi tayfaya. Hakları kesinlikle yenemez. Kemalizmi gençlere “dinozorluk” olarak sunan, Atatürkçüleri, medyada kontrol ettikleri her noktada sansür eden, şeriat ve demokrasinin bir arada gidebileceğini iddia eden, Mustafa Kemal’in getirilerini ve orduyu en sahtekâr yorumlarla her gün yıpratan o sahte aydınlar grubu ve sağlam kale gibi korudukları yayınları olmadan Atatürk ilkelerini bu halkın “aşılması gereken gericilikler” olarak görmeleri sağlanabilir miydi? CHP’nin de katkıları az değildir. Ülkemizde ve dünyada “liderine rağmen oy istenen parti” kavramını icat eden, genel başkan adaylarını ve tüm muhalifleri ekarte edip kendisi ve halkı arasına timsahlı dereler döşemek için, dikenli, polisli ova kurultayları ve tüzük darbelerini bile yaratmaktan çekinmeyen, ülkesi için istediği demokrasiyi kendisi için çok görecek kadar alçakgönüllü bir CHP olmasa, Türk solu sürekli bir parçalanma, örgütlenememe süreçlerinde takılıp kalır mıydı? ??? Tabii merkez sağın hakkı da yenmemeli… Liderlerinden milletvekillerine, hepsini ikaz ettiğimiz pastanın büyük pay sahibi “Dincilere sürekli ödünler verirsek kaymayı durdururuz, zaten onlara yüz vermezsek Anadolu’dan oy alamayız” diye diye bu ülkeyi tarikat cenneti haline getirmeseler, günde iki cami, beş Kuran kursu açmasalar yobazlık hiç bu kadar kolay yayılabilir miydi? Bir tebrik de aydınlarımıza, sanatçılarımızın hatırı sayılır bir kesimine. Onlar da çözümsüzlük üretmeyi, elini taşın altına koymamayı, halkı uyarmamayı, tam tersine uyaranların dedikodusunu yapmayı, hedef olmamayı yeğleyip, yazmaya, dizilerde koşturmaya devam ettiler. Onlar “maazallah” harekete geçseler, meydan böyle boş kalır mıydı? Ama en sağlam tebriğimiz, son fiyongu atan, sol gösterip sağ çakan, AKP’yi “Yüce Divan’da hesap sorulacak parti” ilan etmişken, onu her noktada iktidara ve faşist, dinci bir diktatörlük konumuna taşıyan MHP’ye! Halk onlara kanmasa, Gül 367’yi aşıp gelebilir miydi Çankaya’ya? Neyse yerimiz kalmadı, siz bugünlük bu kadar tebrikle yetinin… Herhalde Sn. Gül, tarikatlar zaferinin esas mimarlarını bir sabah vakti “eşsiz ve şerbetle” ağarlayıp teşekkür eder. email: bedbay?tnn.net Faks: 0212 227 34 65 K. IRAK’TAKİ OPERASYON İran: 3 PJAK üyesi öldürüldü Dış Haberler Servisi PKK’nin İran kolu PJAK’a üye 3 militanın öldürüldüğü duyuruldu. İran devlet televizyonunun haberinde sınırı geçen PJAK üyelerinin İran Devrim Muhafızları’yla silahlı çatışmaya girdikleri belirtildi. PJAK’a üye militanlarla birlikte gece görüş özelliğine sahip kamera, uydu telefonu ve silah ele geçirildiği açıklandı. Bu arada “Bağlantısızlar İnsan Hakları ve Kültürel Çeşitlilik” konferansı için Tahran’da bulunan Irak Dışişleri Bakanı Hoşyar Zebari, İran yönetiminden Kuzey Irak’taki bombardımanı durdurmasını istedi. Uçuş eğitim yılı başladı Türk Hava Kuvvetleri’nin 20072008 Uçuş Eğitim Yılı’nın ilk uçuşu, Hava Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Aydoğan Babaoğlu tarafından Akıncı’daki 4. Ana Jet Üs Komutanlığı’nda gerçekleştirildi. Orgeneral Babaoğlu, uçuş eğitim yılı dolayısıyla Hava Kuvvetleri Komutanlığı personeline yönelik yayımladığı mesajda, “20072008 uçuş eğitim yılına girerken muharebe gücümüzün bel kemiğini oluşturan Hava Kuvvetlerimiz, sizlerin bilgisi, bileği ve yüreği ile modern hava kuvvetleri arasındaki seçkin yerini almıştır. Günümüz savaşlarının en belirleyici unsurlarından kabul edilen sinerjiyi yaratmaya ve vazife için gereken her şeyi hayatı pahasına yapmaya hazır olan Hava Kuvvetleri ailesinin tüm fertlerine en derin şükranlarımı sunuyorum” diye konuştu. (Fotoğraf: AA) Gönlümüzün Kapısı TAHSİN YÜCEL Unutulmaz dostum Berke Vardar amansız hastalığının son evresinde bile yaşama sevincini yitirmemişti. Güler yüzü, şakaları ve kendine özgü nükteleriyle sevdiklerine de, iyice yaklaşmış ölümünü unuttururdu. Ama arada bir dalıp gittiği de olurdu. Bu anlarından birinde, göz göze geldiğimizde, “Atatürk döneminde doğdum, Özal döneminde öleceğim, öleceğime değil de buna yanıyorum”, deyişini hiç unutmam. Berke’nin ölümünden sonra, Özal’ı televizyonda her görüşümde, gazetelerde adını her okuyuşumda, onun bu sözlerini anımsadım, acısını bir kez daha, benliğimin derinliklerinde duydum. Neden? Turgut Özal yasaları zorlayarak mı oturmuştu cumhurbaşkanı koltuğuna? Hayır. Bu halktan değil miydi? Hayır. Ülkesini ve ulusunu sevmiyor muydu? Hayır. Kötü bir adam mıydı? Gene hayır. Ama hangi açıdan bakarsanız bakın, Berke ve benim gibilerin, Oktay Akbal’ın, İlhan Selçuk’un, Özdemir İnce’nin, Bekir Coşkun’un ve daha nicelerinin paylaştığı ussal ve düşünsel tutumları paylaşmıyordu. Atatürk devrimleri onu ilgilendirmiyordu, Atatürk’le gelen toplumsal ve ekinsel değerleri de fazla umursadığı yoktu, zengin sevdiğini söylüyor, arabesk şarkılarla coşuyor, Tom Miks okuyordu. ??? Evet, ulusumuzun cumhurbaşkanıydı, buna bir diyeceğimiz olamazdı. Ama bizimle, bizim gibilerle hiçbir ortak yanı bulunmadığı da açıktı. Onunla Sait Faik’in ya da Oktay Akbal’ın bir öyküsünü, Melih Cevdet Anday’ın ya da Cahit Külebi’nin bir şiirini, Ataç’ın bir denemesini konuşamazdık; büyük filozofları bir yana bırakalım, bir Sartre’ı, bir Camus’yü bile tartışamazdık. Gözleri Amerikan anamalcılığından ötesini görmediği için Türkiye’nin temel sorunlarını bile tartışamazdık onunla. Sokakta karşılaşacak olsak, kendisini selamlamakta kusur etmezdik; uzatması durumunda, elini de sıkardık. Ancak hepsi bu kadardı: Türk ulusunun cumhurbaşkanı olarak tanırdık onu, ama gönlümüzün cumhurbaşkanı olmadığı kesindi. Aralarındaki farklılıklar ne olursa olsun, aynı şeyleri üç aşağı beş yukarı Celal Bayar için de, Kenan Evren için de, Süleyman Demirel için de söyleyebiliriz. Yeni cumhurbaşkanımız Abdullah Gül de andığımız cumhurbaşkanlarıyla aynı konumda, çağcıl olmayan değerlere çok daha fazla bağlı ve çok daha uzlaşmaz. Bir zamanlar cumhuriyet ilkeleri, özellikle de laiklik konusunda söyledikleri göz önüne alınınca öncüllerini çok gerilerde bıraktığı söylenebilir. Kimi yazarlarımız da açıkça, dürüstçe, yiğitçe, dinginlikle dile getiriyorlar bu gerçeği. Ama Başbakanımız Recep Tayyip Erdoğan çok kızıyor böylelerine. Örneğin “Abdullah Gül benim cumhurbaşkanım değil”, dedi diye Bekir Coşkun’a kırmızı kartı gösteriverdi, “Beğenmiyorsan çek git!” dedi, uyruk değiştirmesini salık verdi. Son konuşmalarından birinde de, kendine özgü Türkçesiyle, “Köşelerinden ‘Bir kale düştü’ diyecek kadar, maalesef, halkın iradesine saygısız davrananlar var. Bu kale kimin kalesiydi ki düştü? Veyahut da şu anda iktidarda bulunan kişiler kim? Bizler nereden geldik? Biz bu vatanın topraklarında doğduk büyüdük. Biz bu ülkenin vatandaşlarıyız. Bize iradesini koyanlar bu ülkenin evlatları” (Cumhuriyet, 26.8.2007), diyerek Bekir Coşkun’a tanımadığı hakkı kendine ve kendi yandaşlarına tanıyıverdi. Demek ki kimi görüşler kişiden kişiye değiştiği gibi kimi kişilerin görüşleri de dakikadan dakikaya değişebiliyor, hatta tam tersine dönüşebiliyor. Ne diyelim, dönüşür dönüşür... ??? Ama her gönül bağımsız bir ülkedir. Bizler uygarlığın ölülere saygıyla başladığına inanırız; bu nedenle şehitlerimize “kelle” diyenlere gönlümüz kapalı kalır; bizler genellikle, yetersiz bir biçimde bile olsa, bir iki Batı dili biliriz, ama elimizden geldiğince arı ve doğru bir Türkçeyle konuşup yazmaya çalışırız, benimsenmesi gereken tutumun da bu olduğuna inanırız; bu nedenle Büyük Millet Meclisi’nin çatısı altında “Takeoff’a geçeceğiz” türünden sözler edenlere, Türkçenin en arı, en diri sözcüklerini Arapça gibi vurgulayanlara gönlümüz ister istemez kapalı kalır. Örneğin laiklik gibi, bağımsızlık gibi kavramları saptıranlara da.. ülkenin zenginliklerini yok pahasına yabancılara satanlara da.. ussal ölçütlerin yerine, tarikat ölçütlerini getirenlere de öyle... Bu kişilerin ulusun yüzde doksan dokuzunun oyunu almış olmaları, cumhurbaşkanı ya da başbakan seçilmeleri hiçbir şeyi değiştirmez. Turgut Özal’ın Berke Vardar’dan aldığından fazlasını alamazlar bizden, isteyemezler de. ÇİZGİLİK KÂMİL MASARACI kamilmasaraci?mynet.com HARBİ SEMİH POROY HAYAT EPİK TİYATROSU MUSTAFA BİLGİN hetiyatrosu?mynet.com BULMACA SOLDAN SAĞA: SEDAT YAŞAYAN OTOBÜSTEKİLER KEMAL URGENÇ kurgenc?yahoo.com TARİHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN 4 Eylül www.mumtazarikan.com Askeri kimlik kartımı ve öğrenci kimliğimi kaybettim. Hükümsüzdür. ÜNAL İLGAR Ehliyetimi kaybettim. Hükümsüzdür. SEYHAN ELMAZ 1 2 3 4 5 6 7 8 9 1/ Çin’in ku1 zeydoğusunda tarihsel bir 2 bölge. 2/ Ki 3 mi Türk leh4 çelerinde “ağa” yerine 5 kullanılan 6 sözcük... Mı7 sır’daki üç büyük pira 8 mitten biri. 3/ 9 Çingene... 1 2 3 4 5 6 7 8 9 Kuşaktan kuşağa 1 S İ N AME K İ geçen kalıtımsal T O K A öğe. 4/ İran’ın plaka 2 İ D İ L P A S imi... Attilâ İl 3 N İ Ş A N A D A İ han’ın bir şiir kita 4 A L A bı. 5/ Soyundan ge 5 M N A F İ L E D İ L T E linen kimse... Kuzu 6 E T Y E N sesi... Uğraş. 6/ Bir 7 K O P A L nota... Bir uçak ya 8 İ K A E T E N E da geminin izlediği 9 A S İ E N E K yol. 7/ Salgı bezine benzer yapıdaki epitel hücrelerinde oluşan, genellikle iyi huylu tümör... Köpek. 8/ Hayvanlara vurulan damga... İtalyan lirik tiyatrosunda soytarı rollerine çıkan şarkıcı. 9/ Bir parçanın canlı çalınacağını anlatan müzik terimi. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Büyük Okyanus’un kuzeybatısında yer alan, dünyanın en derin çukuru. 2/ Bir çalgıyı doğru ses vermesi için ayarlama... Erzurum yöresine özgü, yoğurt ve yarmayla yapılan çorba. 3/ Şöhret... Herkesin gözü önünde yapılan. 4/ Peygamberleri Hud’u dinlemedikleri için Tanrı tarafından yok edilen kavim... Lahza. 5/ Esas, temel... Göçebelerin konak yeri. 6/ Bir nota... Birçok bitkiyle özel koku verilmiş tatlı bir şarap. 7/ Bedene egemen olma yoluyla ruhsal yaşama da egemen olunabileceğine inanan Hint çileciliği... “Dario ”: 1997 Nobel Ödülü’nü kazanan İtalyan oyun yazarı. 8/ İştahı açmak için yemekten önce içilen içki. 9/ Kalay elementinin simgesi... Portakal ve limonla yakın akraba olan bir meyve. CUMHURİYET 17 K
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear