14 Kasım 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 11 EYLÜL 2007 SALI 4 HABERLER Akademisyenlerin AKP için hazırladığı anayasa taslağında tanım yenilenirken başlangıç bölümü de değiştiriliyor Laikliğe çifte törpü planı AKP’NİN TASLAĞI MURAT KIŞLALI EMİNE KAPLAN AB: ULUSAL KONSENSÜS SAĞLANMALI ANKARA (ANKA) Hükümetin “sivil anayasa” projesi, AB çevrelerinde olumlu karşılanıyor. Ancak bu konudaki tartışmaları yakından izleyen AB diplomatları, “Anayasa empoze edilemez. En iyisi, anayasa konusunda ulusal bir konsensüs sağlanmasıdır” dediler. Yeni hükümetin programını uygulama kararlılığı göstermesinin öneminin vurgulandığı AB çevrelerinde yapılan değerlendirmelerde, önceki hükümet döneminde reformların gecikmesi konusunda “Çankaya Köşkü” faktörünün öne sürüldüğü hatırlatılarak artık bu faktörün ortadan kalktığına dikkat çekiliyor. Bir üst düzey AB diplomatı, “Şimdi sözler, eyleme dönüşmeli. Artık Çankaya bahanesi yok” şeklinde konuştu. tu vardır. Devlete bakan yönüyle laiklik, din kurallarının yönetimde gerek kanun koyarken gerekse uygularken belirleyici olmaması anlamına gelmektedir. Diğer yandan laiklik, devletin de din kurallarını değiştirmeye ve yorumlamaya kalkışmasını engelleyici bir ilkedir. Laikliğin bireye yönelik yüzünde ise din ve vicdan hürriyeti vardır. Ancak burada da muhatap devlettir. Devletin, tüm dini inanışlar karşısında eşit mesafede durarak, herkesin inançlarına uygun şekilde yaşaması için gerekli ortamı sağlama yükümlülüğü bulunmaktadır. 1982 Anayasası’nın 2. maddesinin gerekçesinde laikliğin bu anlamına dikkat çekilmiştir. Buna göre ‘Hiçbir zaman dinsizlik anlamına gelmeyen laiklik ise her ferdin istediği inanca, mezhebe sahip olabilmesi, ibadetini yapabilmesi ve dini inançlarından dolayı diğer vatandaşlardan farklı bir muameleye tabi kılınmaması anlamına gelir’. Bu anlamda laiklik din ve inanç hürriyetine sahip olan bireylerin bu hürriyeti kullanarak kendi inanç dünyalarını belirleme ve onun gereklerine göre yaşama konusunda güvence sağlayan bir ilkedir.” Akademisyenler komisyonunun başkanı Ergun Özbudun ise bu tanımın taslağın son halinde yer almadığını söyledi. Taslakta, anayasanın başlangıç bölümü de değiştirilerek, başlangıç bölümünün maddelere dahil olmayacağı hükmü getiriliyor. Taslakta, mevcut anayasanın başlangıç bölümündeki şu ifadelerine yer verilmedi: “Kuvvetler ayrımının, MGK’nin başı Başbakan olacak MURAT KIŞLALI ANKARA AKP’nin kamuoyundan sakladığı yeni anayasa taslağında Milli Güvenlik Kurulu’nun (MGK) başkanının, Cumhurbaşkanı yerine Başbakan olacağı yeni bir düzenlemeyle öneriliyor. Bilkent Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ergun Özbudun başkanlığında akademisyenlerden oluşan 6 kişilik komisyon tarafından hazırlanarak AKP’ye sunulan anayasa taslağına göre milli savunmada Türk Silahlı Kuvvetleri’nin (TSK) rolü kısıtlanıyor. ANKARA Akademisyenlerce hazırlanan anayasa taslağında, bir yandan AKP’nin söylemine benzer bir laiklik tanımı yapılırken, diğer yandan da anayasanın başlangıç bölümünden laiklikle ilgili önemli ifadeler çıkarılıyor. Prof. Dr. Ergun Özbudun’un başkanlığında 6 kişilik akademisyenler komisyonunca hazırlanan anayasa taslağında, laiklik ilkesinin içini boşaltan önemli değişiklikler öneriliyor. Anayasanın “değiştirilemez” maddeleri arasında sayılan “cumhuriyetin nitelikleri” başlıklı maddeden “toplumun huzuru, milli dayanışma ve adalet anlayışı içinde” ibareleri çıkarılıyor. Maddenin gerekçesinde ise AKP’nin söylemine uygun yeni bir tanım getiriliyor. Bu tanım şöyle yapılıyor: “Kavramsal olarak laikliğin biri devlete, diğeri birey ve topluma hitap eden iki boyu devlet organları arasında üstünlük sıralaması anlamına gelmeyip, belli devlet yetki ve görevlerinin kullanılmasından ibaret ve bununla sınırlı medeni bir işbölümü ve işbirliği olduğu ve üstünlüğün ancak anayasa ve kanunlarda bulunduğunu; hiçbir faaliyetin Türk milli menfaatlerinin, Türk varlığının, devleti ve ülkesiyle bölünmezliği esasının, Türklüğün tarihi ve manevi değerlerinin Atatürk milliyetçiliği, ilke ve inkılapları ve medeniyetçiliğin karşısında korunma göremeyeceği ve laiklik ilkesinin gereği olarak kutsal din duygularının devlet işlerine ve politikaya kesinlikle karıştırılamayacağı; fikir, inanç ve kararıyla anlaşılmak, sözüne ve ruhuna bu yönde saygı ve mutlak sadakatle yorumlanıp uygulanmak üzere Türk milleti tarafından demokrasiye âşık Türk evlatlarının vatan ve millet sevgisine emanet ve tevdi olunur.” Erdoğan: Barış için çalışın ? ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, 38’inci Asya ve Kuzey Afrika Çalışmaları Kongresi’nde Batılı bilim adamlarına “barış için çalışmaları” çağrısında bulundu. Erdoğan, insanlığı savaşa sürükleyen, toplumları birbirinden uzaklaştıran her türlü anlayışı ve güç gösterisini kınadıklarını belirterek uluslararası ilişkilerde hoşgörünün yerleşmesi için çalıştıklarını söyledi. Mehmet Ali Talat İstanbul’daydı ? İstanbul Haber Servisi KKTC Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat, Kıbrıs Rum tarafının 8 Temmuz sürecinin işlemesini ve sonuç getirmesini öngörmediğini söyledi. Bazı yabancı basın kuruluşlarının Türkiye’deki temsilcileriyle Swissotel’de bir araya gelen Talat, Rum tarafının manipülasyonlarının insanları farklı yönlerde etkilediğini ifade etti. Demokratik kitle örgütleri, AKP’nin ‘sulandırılmış’ anayasasına karşı kendi önerilerini hazırlıyor Jandarma komutanı yok Cumhuriyet’in ele geçirdiği anayasa taslağının “Milli Güvenlik Kurulu” başlıklı 91. maddesinde kurulun oluşumu için iki ayrı yapı önerildi. Taslaktaki “Başbakanın Başkanlığı” başlıklı birinci alternatife göre, kurul “Başbakan başkanlığında Genelkurmay Başkanı, Başbakan yardımcıları, Adalet, Milli Savunma, İçişleri, Dışişleri bakanları ile Kara, Deniz ve Hava Kuvvetleri komutanlarından” oluşacak. Maddenin gerekçesinde, “Cumhurbaşkanı’nın ülkenin en etkili anayasal kurumlarından birine de başkanlık ediyor olması, siyasal sistem içindeki ağırlığını iyice artırmaktaydı. Başbakan’ın Milli Güvenlik Kurulu’na başkanlık etmesi, Cumhurbaşkanı’nın yetkilerinin sınırlandırılmasından sonra mantıksal zorunluluk haline gelmiştir” deniliyor. İkinci alternatifte Cumhurbaşkanı’nın başkanlığı korunuyor, ancak her iki alternatifte de Jandarma Genel Komutanı Milli Güvenlik Kurulu’ndan çıkarılıyor. Maddede bunun gerekçesi “Jandarma Genel Komutanlığı’nın esasen kolluk hizmeti gören bir birim olması ve bu yönüyle İçişleri Bakanlığı’na bağlı olmasıdır” şeklinde açıklanıyor. Yine her iki alternatifte kurulun görüşünü Bakanlar Kurulu’na sunacağı belirtiliyor, ancak bundan sonra mevcut anayasada yer alan “Kurulun, Devletin varlığı ve bağımsızlığı, ülkenin bütünlüğü ve bölünmezliği, toplumun huzur ve güvenliğinin korunması hususunda alınmasını zorunlu gördüğü tedbirlere ait kararlar Bakanlar Kurulu’nca değerlendirilir” hükmü çıkarılıyor. Alternatif anayasa hazırlığı ? AKP’nin kapalı kapılar ardında anayasa yapma planına tepki gösteren Türkiye Barolar Birliği Başkanı Özdemir Özok, “AKP ideolojisi içeren anayasa için ülkeyi ayağa kaldırırız’’ dedi. İLHAN TAŞCI Karayalçın’dan eleştiri ANKARA Türkiye Barolar Birliği (TBB), AKP’nin “sivil” anayasa değişiklik taslağının kapalı kapılar ardında hazırlanmasına tepki olarak, 11 kişiden oluşan bilim kuruluyla sivil toplum örgütlerinden de destek alarak, alternatif anayasa değişiklik taslağı hazırlıyor. TBB’nin hafta sonuna yetiştirmeyi planladığı taslağı hazırlayan ekipte Prof. Rona Aybay, Fazıl Sağlam, Necmi Yüzbaşıoğlu ve Yargıtay Onursal Cumhuriyet Başsavcısı Sabih Kanadoğlu’nun da aralarında yer aldığı hukukçular bulunuyor. TBB Başkanı Özdemir Özok, AKP’nin “ideolojisini içeren ve sulandırılmış” anayasaya geçit vermeyeceklerini, gerekirse “ülkeyi ayağa kaldıracaklarını” kaydetti. Alternatif anayasa değişiklik paketi hakkında bilgi veren Özok, bu dönemde birliğin üzerinde en çok duracağı konunun anayasa değişikliği olduğuna işaret ederek “Ceza Yasası’nda, Yerel Yönetimler Yasası’nda çalıştık. Ama onlar bir tarafa, bu hepimizi ilgilendiren bir konu” dedi. Hazırladıkları taslağı “Türkiye’nin çağdaş geleceğine kafa yoranların bütünleştiği bir çalışma” olarak nitelendiren Özok, “Biz 11 kişilik bilim kurulu oluşturduk. Prof. Dr. Rona Aybay, Fazıl Sağlam, Necmi Yüzbaşıoğlu, Süheyl Batum da çalışmada yer alıyorlar. Hazırlığı süren metin, 1921’den bu yana Türkiye Cumhuriyeti’nin genel anayasal felsefesinin çerçevesini, egemenlik, üniter devlet yapısı, Cumhuriyetin değerlerini koruyan bir çalışma. Laiklik anlamında sulandırılmış bir değişikliğe geçit vermeyeceğiz” dedi. Demokratik kitle örgütleriyle görüşmeler yapıldığını kaydeden Özok, “Demokratik ve çağdaş Türkiye’yi isteyen ve paydası Emek örgütleri de devrede İstanbu Haber Servisi DİSK, KESK ve çok sayıda meslek odası, anayasa değişikliği sürecine katılmak için bir kampanya başlattı. Türkiye Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK), Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK), Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB), Türk Tabipleri Birliği (TTB), Türkiye Muhasebeci ve Mali Müşavirler Odalar Birliği (TÜRMOB), Türk Diş Hekimleri Birliği ve Türk Eczacıları Birliği’nin başlattığı “Özgür ve Demokratik Bir Türkiye Yolunda Yeni Anayasa” kampanyasının ilk toplantısı yarın saat 11.30’da Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Konferans Salonu’nda yapılacak. Bilgilendirmeye yönelik ilk toplantıda konfederasyon ve oda başkanlarının üçer dakika konuşmalarının ardından anayasa hukukçusu Prof. Dr. İbrahim Kaboğlu bir sunum yapacak. Daha sonra Kampanya Sekretaryası programı belirlemek üzere toplanacak. ki siyasal tercihlerini, kendine özel anlayışını, ideolojisini içeren ve kendisini rahatsız eden engelleri kaldırmak için rüzgârdan yararlanarak, 1982 Anayasası’nı da aratacak metni uygulatmamamak için var gücümüzle çabalar, ülkeyi ayağa kaldırırız” değerlendirmesini yaptı. ? İZMİR (Cumhuriyet Ege Bürosu) SHP lideri Murat Karayalçın, AKP’nin hazırladığı yeni programı “iddiasız” bulduğunu söyledi. Karayalçın, partisinin İzmir il başkanlığının düzenlediği basın toplantısında “AKP’liler, seçimden önce ülkede yeni bir dönemin başlatılacağını söylemesine karşın programda ‘yenilik’ yer almıyor. Aldıkları seçim başarısına karşın halka söyleyecek bir şeyleri olmadığını gösterdiler” dedi. MHP: AİHM’ye başvururuz ? İZMİR (Cumhuriyet Ege Bürosu) MHP İzmir İl Başkanı Müsavat Dervişoğlu, Yüksek Seçim Kurulu Başkanı (YSK) Muammer Aydın’ın, AKP’ye eksik, CHP’ye fazla oy yazıldığını belirtmesi üzerine açıklama yaptı. Dervişoğlu, “Hukuk mücadelemizi sonuna dek sürdüreceğiz. Gerekirse ve iç hukuk mücadelemizden sonuç alamazsak Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne başvuracağız. YSK Başkanı’nın talebimizi kabul etmesini ve sorduğumuz sorulara cevap vermesini diliyorum” dedi. bu olan sivil toplum örgütleri ile görüştük. Üniversiteler, meslek kuruluşlarıyla da diyalog halindeyiz” dedi. İktidarın anayasa metninin toplumca benimsenmesi durumunda sorun olmayacağını belirten Özok, “Ancak dolanarak, gizli yollarla, laikliği ve temel yapıyı sulan dıran, değerleri ve tanımları zayıflatan değerlendirmelere olanak vermeyiz. Yüzde 53’ün temsilcisi olarak bilimsel ve eylemsel anlamda hazırlıklıyız. En büyük çabamız bu olacak. Herkes elini taşın altına sokmalı” diye konuştu. Özok, “Sivil anayasa yapıyorum diye kendi dağarcığında Büyükşehir belediyesinin davetiyle gittiğim Mersin’de akşam söyleşimin bir bölümü de “Ne olacak bu medyanın hali” üzerineydi. Medyanın yozlaştığı, iktidarın emrine girdiği şeklinde bir değerlendirmeyi içeren sorular çok da bildik sorulardı. Ben yaşadığımız döneme ilişkin şikâyetlerin medya üzerinden ve siyasetçiler üzerinden yapılmasını artık basmakalıp bulduğumu söylemek istiyorum. Orada da söyledim. Toplumun gözü önünde olan medya, siyasetçiler hatta buna futbol ve magazin yıldızlarını da ekleyebiliriz toplumun bir kesimi tarafından, hata çoğunluğu tarafından da diyebiliriz, bütün yanlışlıkların sorumlusu olarak görülür, öfkeler ve tepkiler onlara yöneltilir. ??? Son seçimleri alalım. 22 Temmuz seçimlerinin bu şekilde sonuçlanmasının nedeni medya mıdır? Toplumun bir kesimine göre evet medyadır. Ben medyanın etkisinin sanıldığı gibi fazla olduğunu düşünmüyorum. Bir kere ülkemizde satılan günlük gazeteler toplam 45 milyon civarında. Bu Ne Olacak Bu Medyanın Hali? gazetelerin büyük çoğunluğu siyaseti çok geri plana itmiş, magazin ağırlıklı yayın organları. Kaldı ki bu gazeteler toplumun genel ruh halini yansıtmanın dışında, abur cubur konuları gündeme taşımak dışında pek de bir şey yapmıyorlar. Etkili olduğu düşünülen gazetelerin toplam tirajı da 1 milyonu bulmaz. Kaldı ki ideolojik tercihleri net olan gazetelerin dışındaki “merkez” gazeteleri diye anılan gazetelerin toplam satışı bunun da altındadır ve her gün bir başka kesimin gönlünü almak için kimi tuttuklarını pek anlamak da kolay değildir. Bu nedenle seçimleri ve kamuoyunu gazetelerin yönlendirdiği iddiasını çok gerçekçi görmüyorum. Hiç mi etkileri olmuyor, tabii ki oluyor. Bir muhalifin hedef gösterilmesi, bir konunun milliyetçi malzeme olarak kullanılıp tahrikçi bir hava yaratılması konusunda önemli etkileri olduğu ayrı bir gerçek. Bunu iyi yaptıklarını teslim etmeliyiz. Televizyonlara gelince: Çok izlenen TV’lerin siyasi tercih içinde olduklarını söylemek kolay değil. Haber kanalları ise her gün değişen siyasi atmosfere göre değişik roller oynuyorlar. Bazen muhalif, bazen iktidar yanlısı, bazen milliyetçi, bazen demokrat, bazen muhafazakâr, değişik mesajlar verebiliyorlar. Tabii bütün bunları söyledikten sonra şu gerçeği de unutmamak gerekiyor: Medya patronları sonuç olarak iş insanları. İktidar güçleriyle sürekli parasal ilişkiler içindeler. Bu nedenle, bizim medya patronlarımız her dönemde iktidarla iyi geçinmeyi kendilerine bir görev olarak kabul ederler. Bu iyi geçinme, eğer iktidar istedikleri doğrultuda hareket etmezse, mali sorunlar çıkarırsa, nokta vuruşlarıyla gerginliklere de dönüşebilir. Bir anda iktidara ait dosyalar raflardan indirilir, CD’ler, DVD’ler, iktidarın önde gelen isimlerinin yıllar önce yaptıkları konuşmalar gündeme getirilir. ??? Önümüzdeki dönem medyaiktidar ilişkileri daha nazik bir denge üzerinden yürüyecek. İktidarda mutlak çoğunluğa sahip bir parti ve o partinin ikinci adamının Cumhurbaşkanı olduğu bir dönem yaşanacak. Medya patronları açısından bir anlamda zor bir dönem olacak. İkincisi, iktidarın bu kadar mutlak bir güce dönüşmesi, medyanın iktidar tarafından daha fazla yönlendirilmesi şansını artıracak. Gazeteciler açısından da bıçağın sırtı sayılacak bir süreç başlayacak. İktidarın uygulamalarına karşı eleştirel tutum nasıl sürdürülecek? Örneğin Cumhurbaşkanı Gül’ün Eskişehir Üniversitesi Rektörlüğü’ne en çok oyu alan kadın öğretim üyesi yerine ikincisini ataması bir eleştiri konusu değil midir? Şimdiye kadar YÖK’ün uygulamalarından, Sezer’in bu atamalardaki tercihlerinden şikâyet edenlerin ilk icraat olarak ikin ci sıradaki adayı rektör atamasını bir olumsuz sinyal olarak görmeyecek miyiz? Tabii ki göreceğiz… ??? Medyaya tekrar dönersek. Medyanın iktidarın kontrolü altında olmaması için bütün meslek çalışanlarının ortak hareket etmesi gerekir ki, bunun koşulları ne yazık ki yok. Medyadaki tekelleşme gazetecilerin bağımsız hareket etme olanağını çok sınırlandırdı. Örgütsüzlük, toplusözleşme hakkının fiilen yok edilmesi gazetecilerin özgürlüğünü ellerinden aldı. Bütün bunlara rağmen ben medyanın sanıldığı gibi etkili olduğu kanaatinde değilim. Toplumun kendi iç dinamikleri, kendi iç değerlendirme ve dengeleri medyanın çok ötesinde; gelişmeleri, seçimleri ve kamuoyunun oluşması sürecini etkiliyor. Bütün bunlar medyayı eleştirmemizi, toplumsal denetimi bir yana bırakmamızı gerektirmiyor. Eleştiriye, uyarıya devam… Ancak bütün kötülüklerin kaynağını medyaya yükleyerek rahatlamanın doğru olmadığı da ayrı bir gerçek… Soysal’dan soru önergesi ? İstanbul Haber Servisi CHP İstanbul Milletvekili Çetin Soysal, ağustos ayında 50’nin üzerinde tarım işçisinin yollarda can vermesi nedeniyle, Tarım ve Köyişleri Bakanı Mehdi Eker ve İçişleri Bakanı Beşir Atalay’ın yanıtlaması istemiyle soru önergesi verdi. Soysal, işçilerin emeklilik haklarının, sağlık güvencelerinin bulunup bulunmadığını ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde makineli tarımın yaygınlaşması konusunda bir çalışma olup olmadığını sordu. CUMHURİYET 04 K
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear