26 Aralık 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
11 EYLÜL 2007 SALI CUMHURİYET SAYFA EKONOMİ ekonomi?cumhuriyet.com.tr Hükümet ve işverenin gösterdiği dayanışmaya karşın gerçek bir başarıya imza atan Havaİş umutlu 13 İŞÇİNİN EVRENİNDEN ŞÜKRAN SONER Gidişatı döndürmek mümkün OLCAY BÜYÜKTAŞ AKÇA Dinci İttifak Seçimlerden önce öngörülmeyen bir yeni ittifakın bilincine varmadan sonuçlarını gözlemler olduk. AKP iktidarı, Erdoğan yönetimi bir elini Türkİslam, diğer elini Kürtİslam sentezi ile MHP ve DTP’ye uzatmış bulunuyor. Meclis’in iki düşman kardeş bilinen partileri çok farklı gerekçeler ve beklentilerle de olsa bir biçimde AKP iktidarının icraatlarına destek verme noktasındalar. Önce Gül’ün cumhurbaşkanı seçilmesinde oynadıkları rolde, AKP’nin, verdiği sözden geri dönmesini sağlayacak biçimde uzlaşmadan vazgeçerek Gül’de dayatması ve kolayca seçtirmesinde doğrudan katkıda bulundular. Şimdi de çok farklı öncelikler ve beklentiler adına AKP’nin gizli anayasasını gündeme getirebilmesi, ciddi bir olasılıkla da Meclis’ten geçirmeye çalışmasında hizmete hazır konumdalar. ??? DTP üniter devletten federal devlete yönelmede ne kadar ödün koparabilir? MHP üniter devletten ödünlere ne kadarı ile razı olabilir? Henüz bilemiyoruz. Kesin olan şu ki, her iki zıt kardeş parti, İslam adına laiklikten, Cumhuriyetten, Atatürk devrimlerinden verilecek ödünlere, kimi konularda asla razı olmayacakları görüntüsünü verseler de, çok ciddi katkıda bulunmaya hazırlar. Söyleme, verdikleri görüntüye bakılırsa Gül’ün cumhurbaşkanlığına da onay, daha doğrusu oy vermediler. Ama seçilebilmesinin yolunu açmakla kalmayıp doğrudan çok önemli katkıda bulundular. Erdoğan iktidarının stratejisi aynen AKP Anayasası için de geçerli. Her iki zıt kardeşin türbanın yolunu açmak için zaten desteğini baştan almış durumda. Gerisi bir o yandan, bir bu yandan destek alarak, “sivil anayasa, AB’ye uyum, özgürlükleri sağlamak” yalanı altında, ılımlı İslam cumhuriyetinin yolunu tam açacak anayasal değişiklikleri gerçekleştirmeye kalmış bulunuyor... Tabii Cumhuriyetin kazanımlarını garanti sanma yanılgısı, suçluluğu içinde olan bireyler ve örgütler, Cumhuriyet, laiklik, devrimlere sahip çıkmak sorumluluğunu duyanlar, olup bitene seyirci kalmayı, darmadağınık olmayı sürdürürlerse... Dün mezhepler, tarikatların, siyasal İslamcıların damgasını taşıyan medya ve yıldız yazarlarının haber ve yorumlarını bir kez daha gözden geçirdim. ErdoğanBahçeli Söğüt buluşması nasıl da içten alkışlanıyor, sevinçle karşılanıyordu. Anayasa tartışmalarında seçilmiş kadroların ortak korosu ne kadar da cansiperane, taslağın Cumhuriyet, laiklik, Atatürk devrimleri için tehdit olan maddelerini saklamaya, tuzakları özgürlük olarak pazarlamaya çabalıyorlardı. ??? Ya medyamızın bu kez sansasyon haber değeri de olduğu için haklı olarak büyüttüğü Cumhuriyet, laiklik, Atatürk devrimlerine bağlı olduklarını düşünenlerin 9 Eylül günkü parçalanmalarına ne demeli? CHP’nin kuruluş yıldönümünde, bu değerlere sahip çıkma, kan tazeleme adına öncelikle örgüt tabanı, kitleleri Anıtkabir’de toplama girişiminin düşünce olarak olumsuz bir yanı yok elbette. Örgütün dinamikleri, üyeleri koca bir seçim sürecinde uykuya yatmamış olsalardı. Cumhuriyet mitingleri, “siz bize mecbursunuz” yaklaşımı ile bir seçimden sonuç alma hesabı yapılmamış olsaydı. Olan oldu, kan davası gütmeyelim desek.. Lider Baykal başta, CHP’nin kendi değerlerine sarılmak istediği, yeniden örgütlenme, toparlanma, tabana, halka açılma atağına geçtiği yolunda en küçük, ufuk açıcı adım, ışık var mı? Herhalde yok ki, CHP’nin kuruluş yıldönümünde, AKP iktidarı bu kadar büyük atak içinde, ülkenin geleceği için CHP’nin sahibi olması gereken değerler adına tehdit oluştururken, CHP içinden, CHP’nin kadroları eliyle parti merkezi önünde böylesine etkili bir protesto eylemi gündeme gelebiliyor. Bu noktada Sarıgül hareketini eleştirmek, stratejik olarak yanlış bulmak sorunu çözmüyor, CHP’nin içinde bulunduğu çıkmazı hafifletmiyor. Trajikomik bir durum ama, 9 Eylül hem CHP’nin kuruluş yıldönümü, hem de Kurutuluş Savaşı’nın kazanılmasının simgesi İzmir’in kurtuluş günü. CHP’li örgüt üyeleri, belediye kadroları Ankara’ya çağrılılar. Ancak 9 Eylül’ün anlamlı, simge gününde İzmir’de bulunmak noktasındalar. Aslında Cumhuriyet, laiklik, Atatürk devrimlerine sahip çıkmada toplumsal güçbirliği kendini daha anlamlı olarak İzmir’in kurtuluş şenliklerinde de gösterebilirdi. Siyasi kadro kavgasının içinde araç olma gibi bir risk de ortadan kalkmış olabilir, cephe buluşması gerçekleştirilebilirdi. İzmir buluşması, kucaklaşması şansı değerlendirilemedi. Gerçi şenlikler her zamankinden coşkulu idi. Anlamlı bir amaca yönelik değerlendirilemedi.. Dün sabah Şişli’ye, işe geldiğim minibüsün şoförü, dantelli takkeli, şalvarlı, sakallı çok genç bir tarikat üyesi, müridi idi. Radyodan ya da kasetten İslamcı yayını çok gürültülü olmasa da bizlere duyuruyordu. Para alıp verirken kadınlarla elinin tokuşmaması, dokunmaması için özel çaba gösteriyordu. Türkiye’nin nereye gitmekte olduğu üzerinde kaygısı, kuşkusu olanların darmadağınık seyretme lüksleri var mı? Dinci ittifak, örgütlülük çok sistemli, planlı, hızla yol alıyor... soner@cumhuriyet.com.tr Uzun ve zorlu bir süreçten başarıyla çıkan Sivil Havacılık Sendikası (Hava İş), Türkiye’de hâlâ istendiğinde iyi sendikacılık yapılabileceğini gösterdi. İşverenlerin dayanışmasına ve hükümetin müdahil olmasına karşın sendika, imzaladığı toplu iş sözleşmesiyle isteklerinin büyük bölümünü elde etti. Havaİş Sendikası Genel Başkanı Atilay Ayçin, toplu pazarlık sürecinin nasıl yaşandığı ve genel olarak Türkiye’de sendikacılığın sorunları konusundaki sorularımızı yanıtladı. Ayçin, bu sıkıntılı sürecin nasıl başarıya ulaştığını şöyle özetledi: ? Toplu pazarlık süreci çok şeffaf bir şekilde yürütüldü. Zaman zaman 700 kişi ile yapılan toplantılarda üyelerimiz, işverenin tavrını, hangi maddeye hangi gerekçeyle karşı çıktığını gördü. İş yaptırmak için bazen babacan davaranan işverenin nasıl şahinleştiğine tanık oldu. ? Sendikaların gerçekten birer sendika gibi olabilmeleri için, yöneticilerinin milletvekili olma hayalinden vazgeçmeleri gerekir. Sendikalar daha siyasi olmalı, lobi yapmalı, anasaya değişikliği, cumhurbaşkanlığı seçimi ve benzeri konularda sendikaların tavrı ve önerileri olmalı. Havaİş Sendikası Genel Başkanı Atilay Ayçin. (Fotoğraf: UĞUR DEMİR) YA S A L A R BÜYÜK ENGEL HY’nin yanı sıra diğer hava diğer havayolu şirketlerinde de örgütlenemeye çalışıyoruz. Ancak yasalar hep işverenden yana. Örgütlenme hareketi karşısında büyük işten çıkarmalar yaşanıyor. Yasa, sendikal nedenlerle işten çıkarılmaları engeller gibi görünüyor ama öyle değil. Havş’tan 2 bin 400 kişi, Onur Air’den 6 kişi atıldı. İşveren, ben sendikalı olduğu için işten atıyorum demiyor ki, performansını beğenmedim diyor. İşe iade davası açıyoruz, kazanıyoruz, bu kez de çalışmak istemiyorum deyip tazminatını veriyor. İşte sendikalar bu konularda kafa yormalı, lobi yapmalı... Her aşama şeffaf Türk Hava Yolları (THY) yüzde 30 gibi çok hızlı bir büyüme trendi yakaladı ancak bu büyüme, belli riskleri de beraberinde getirdi. Uçak ve taşınan yolcu sayıları artmasına karşın personel aynı kaldı. Uçak sayısı 70’ten 104’e, taşınan yolcu sayısı 12 milyondan 20 milyona çıktı. THY’nin örnek gösterdiği Lufthansa’da uçak başına 240 personel düşüyorken bizde 116’ya kadar düştü. Sendikada toplusözleşme süreci genel olarak şöyle gelişiyor: Başkan tek tek işyerlerini dolaşıyor, uzun bir zamana yayılan bir dönem bu. Üyelerin isteklerinin belirlendiği bir anket formu dağıtılıyor. Öneriler toplanıyor, taslak hazırlanıyor, tekrar üyelelere gönderiliyor. Üyelerin katılıp katılmadığı noktalar belirleniyor, yeni bir taslak oluşturuluyor ve bu genişletilmiş başkanlar kurulunda 300 kişilik bir kurulda değerlendiriliyor. Oluşan metin yeniden üyelere dağıtılıyor. Toplu görüşmeler de üyelere açık. Toplantılar 300400 kişinin katılımıyla yapılıyor. Bu süreçte üyeler, işverenin neye, hangi gerekçeyle karşı çıktığını, tartışmaların tüm ayrıntılarını biliyor. Ayçin, başarının asıl olarak bu şeffaflık ve katılımdan doğduğuna inanıyor. T Ortak hareket edilemiyor B ugün Türkiye’de sendikaların yaşadığı en büyük çıkmazın ortak hareket edilmemesi olduğuna dikkan çeken Ayçin, sendikaların asıl işleri olan toplu pazarlığı bile yapamaz hale geldiğini dile getirdi. Ayçin başarılı bir sendikacılık için, üyelerin mutlaka toplu pazarlık sürecine katılması gerektiğini belirtiyor. Örneğin kamuda 360 bin işçinin toplusözleşmesinin apar topar, bir taşeron mantığı ile yapılmasının doğru olmadığını, zira işçinin ne istendiğini bile bilmediğini söylüyor. Ayçin, sendikaların daha siyasi olması, ülke sorunlarına ilişkin çözüm önerilerinin, sorunlar gündemde iken dile getirilmesi, daha doğrusu sorunların çözümlerine ilişkin sendikaların kafa yorması gerektiğine inanıyor. İşçi sendikaları kurumsallaşmalı, çıkacak yasalarda işçi lehine lobi yapılmalı, gerekirse Meclis basılmalı Ayçin’e göre. Eskiden savunulan kafakas birlikteliğine hâlâ gereksinim olduğuna değinen Ayçin, sendikaların ortak sorunlarda mutlaka ortak hareket etmesi gerektiğinin altını çiziyor. ‘ Bu dönemde yeterli personel alınmadığı için özellikle uçucu ekip limitlerin üzerinde ve eksik personelle uçmaya zorlandı ve uçuruldu. Bu konuda uyarılara karşı durum devam etti. Bu nedenle özellikle uçucu ekip için istenen koşullardan taviz verilmesi mümkün değildi. ’ THY GİBİ SON DAKİKA KARAR HAFTASI Tekstilde ikramiyeye devam Ekonomi Servisi Yaz boyu süren tekstilde grev tartışmaları, THY’deki gibi, grev kararının uygulamaya girmesine çok az süre kala son buldu. TÜTSİS ve TEKSİF greve saatler kala anlaşarak grev ve lokavt kararlarını uygulamadan kaldırdı. Tekstil çalışanları ilk altı ayda yüzde 4, ikinci altı ayda yüzde 5, diğer iki buçuk yıllık dönemde ise yüzde 4 oranlarında zam alacak. Ayrıca, yeni işe girenlere ikramiye uygulaması devam edecek. TÜTSİS, yeni işe girenlere ikramiye uygulanmaması teklifini geri çekerek, eski uygulamanın devam etmesine karar verirken, taraflar ücretlerin de birinci 6 ay yüzde 4, ikinci 6 ay yüzde 5, diğer iki buçuk yıllık dönemde ise yüzde 4 oranında zam yapılmasını kabul etti. Telekom’da grev hazırlığı Kazakistan’ın en ünlü iki yemek fabrikasının sahibi olan Akgün, sera yatırımı için çağrı yaptı. ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Türkiye Haberİş Sendikası Genel Başkanı Ali Akcan, Türk Telekom’da yürüttükleri toplu iş sözleşmesi çerçevesinde bir hafta içinde grev kararı alacaklarını bildirdi. HaberSen Genel Başkanı Baki Çınar ve sendikanın yönetim kurulu üyeleri, Türkiye Haberİş Sendikası Genel Başkanı Akcan’ı ziyaret ettiler. Resmi arabulucunun raporunu yazmasının ardından başlayan bekleme süresinin bugün dolacağını bildiren Akcan, bir hafta içinde grev kararı alacaklarını belirtti. “Türk Telekom’da sendikal örgütlülüğün ortadan kaldırılmasına yönelik uygulamalara karşı mücadele ettiklerini” söyleyen Akcan, işverenin, toplu iş sözleşmesi kapsamındaki personelin sayısının azaltılmasına yönelik taleplerini kabul edemeyeceklerini vurguladı. İşverenin ücret önerisinin de iş barışını bozacak nitelikte olduğunu belirten Akcan, “ikramiye konusunu ise tartışmaya dahi açmak istemediklerini” kaydetti. Akcan, HaberSen’e kendilerine verdiği destek dolayısıyla teşekkür etti. Çınar ise kurumun özelleştirilmesinin yanlış olduğunu belirterek, “Türk Telekom geçen yıl 2 milyar 700 milyon dolar kâr etti. Bu para, kamu yerine özel sektörün cebine gidiyor” dedi. Kazakistan’a fırıncı ustası olarak gitti, fabrikatör oldu tatlılardan dönere kadar her çeşit Türk yemeğini Elazığ’ın Maden ilçeKazaklara sevdiren Tasinden fırıncı ustası oladım Catering Yönetim rak 1995’te gittiği KazaKurulu Başkanı Akgün kistan’da kısa sürede aşşöyle konuştu: çılığı öğrenen Hakan “1996’da aşçı olarak Akgün, şimdi Kazakisgirdiğim bir Amerikan tan’ın en ünlü iki yemek firmasında beğenilip fabrikasının sahibi. GünHindistan’dan Türk yede 9 bin kişiye catering meklerinin tanıtımı için Elazığlı Akgün, 130 çalışanıyla günde (fabrikalara toplu yemek) teklif aldım. Orada festi9 bin kişiyi doyuruyor. İlk dokuz ayda hizmeti veren Akgün, ilk valler düzenleyip Hintli 10 milyon dolarlık ciroya ulaşan 9 ayda 10 milyon dolar cicumhurbaşkanına Türk Akgün, “En büyük eksiğimiz ro elde etti. Kazakistan’ın mutfağının lezzetlerini seracılığın olmaması. Bu alanda yatırım tattırdım. Amerikalı patyemek hizmeti açısından büyük bir pazara sahip oliçin Kazakistan en ideal yer” dedi. ronlarım 16 ayda geri duğunu belirten Akgün, ödemeli olarak 400 bin “Ancak iklim koşullarısatılıyor. Bu açıdan seracılık dolar finans kaynağı vererek nın elverişsiz olması nedeniy yatırımı yapacak firmalar için fabrikalarını bana devrettiler. le yemek yapacak malzeme en ideal yer Kazakistan’dır” Şimdi Kazakistan’ın yerli yakıtlığı çekiyoruz. Kışın bir ki dedi. bancı birçok büyük firmalarına logram domates altı dolardan Sulu yemeklerden kebaplara, yemek veren bir grup olduk.” MURAT GÜLDEREN DESA Genel Müdürü Çelet: Mağazalar sinyal veriyor Ekonomi Servisi Özellikle İstanbul’da yatırımları planlanmış alışveriş merkezlerinin alım gücünün önüne geçtiğini dile getiren Desa Deri Genel Müdürü Burak Çelet, 5 yılda pek çok alışveriş merkezinin içini doldurmakta zorlanacağını, dolduranların da boşalacağını dile getirdi. Çelet, ABD merkezli modaevi DKNY Jeans’in Avrupa’da ilk olarak İstanbul’da ve Desa’nın ana ortağı olan Çelet Holding ile pazarlanmasıyla ilgili olarak düzenlediği toplantıda, Desa’nın cirosunun yüzde 70’inin yurtiçi satışlardan sağlandığını söyledi. 59 mağazada deri giyim ürünleri pazarlayan şirketin yıl sonuna kadar 11 yeni mağazayla 70 mağazalık bir sayıya ulaşacağını belirten Çelet, DKNY Jeans’in ABD’den sonra Avrupa’da önce Türkiye’de satışa sunulacağını ve bunun için üçü İstanbul’da, biri Ankara’da ve biri Bursa’da olmak üzere 5 mağaza açacaklarını belirtti. M A L İ Y E Y A Ş A M I N D A N / M U S T A F A P A M U K O Ğ L U pamukm?superonline.com fazla vermek için vergi gelirlerinin azalmaması veya artması yanında, kamu harcamalarının azalması gerekir ki, bu da refah kaybına razı olmaktır. Bu yükü kimler çeker? Çalışanlar: Vergileri sırtlamakla; dolaylı vergiler tüm vatandaşlarca karşılanarak.. İhracatçılar: Yabancının kur gelirini karşılayarak.. Ülke: geleceğini ipotek ederek. Kimler bu sistemden yararlanır: 1 Sıcak para sahipleri.. 2 Kamu harcamalarından servet transfer edilerek zengin yapılanlar.. 3 Bize ucuz mal satan ülkeler.. 4 Ekonomik işgalden sonra siyasi işgale hazırlananlar... Bunları yazıp çizdikçe, IMF formatlı kişiler ve yazarlar, “Ülkede kriz beklentisi içinde olanlar hâlâ kriz olmadığını görmüyorlar mı? Yıllardır bunu tekrarlayıp durdular ve ne kadar cahil olduklarını deşifre etmiş oldular” diyorlar.. Ama biz diyoruz ki: Bakın ülkenin 19502007 arası ekonomi tarihine ve yaşanan krizlere... Artık küresel ekonomide hep sömürülen, zayıf, borçlu, ABD FED faiz kararı ile sarsılacak (etkilenecek demiyorum) bir ülke vatandaşı olmak istemiyoruz.. Bunu istemek kötü bir şey mi? Türkiye bütçesi hep açık verir ama, buna karşın hep de faiz dışı fazlası vardır. Faiz dışı fazla nedir? Derde deva mıdır? Bugün bunu incelemek istiyoruz. Öncelikle bütçeyi inceleyelim: Türkiye’nin 2007 Haziran ayı itibarıyla bütçe kalemlerindeki durum ve bunun finansmanına baktığımızda aşağıdaki sonuçlara ulaşmaktayız. Altı ayda bütçe açığı 5.855 milyon YTL, faiz dışı fazla 21.008 milyon YTL olarak gerçekleşmiş bulunmaktadır. Vergi gelirleri geçen yıl on iki aylık dönemde bütçe gelirlerinin yüzde 80’ini oluştururken, 2007’de yüzde 74 olarak gerçekleşmiştir. 2006 yılında yıllık faiz ödemesi 45.945 milyon YTL iken, altı aylık 2007 döneminde 26.893 milyon YTL olmuştur. Bütçe açığı ise altı ayda geçen yılın tümünden daha yüksek bir tutardadır. Böyle giderse bütçe açığının yıl sonunda beklenenden daha fazla olacağını tahmin etmek yanlış olmaz. Bunun da anlamı daha fazla finansman ihtiyacı doğacak demektir. IMF’nin bize dayattığı “faiz dışı fazla”nın anlamı kamu harcamalarında tasarruf sağlayan sıkı bir maliye politikası uygulanmasıdır.. IMF’nin hiçbir ülkeye şart koşmadı Cari açığı finanse etmek için geğı milli gelirin yüzde 6.5 oralen sıcak paranın faiz ödemelerinındaki faiz dışı fazlayı ülke mizi de arttırdığını bunu ödemek olarak sağlamamız gerekiyor. için ülke olarak bir refah kaybına Aksi halde yardım alamayız. MERKEZİ YÖNETİM BÜTÇESİ razı olmamız gerektiğini kabul etmeFaiz dışı fazla kavramı, bütçe açıMilyon YTL 2006 % 200716 % Kalan ğını borçla finanse eden ülkelerM.Y Gelirleri 171.309 94.795 76.514 miz gerekir. Bütçe faiz dışı fazlası, cari açık ve borçlar birlikte ele alınıp de geçerli olan bir bütçe kavraVergi Gelirleri 137.474 80 70.588 74 66.886 irdelendiğinde ekonomik anlamda mıdır. Bütçede esas itibarıyla ver1Dolaysız Vergiler 43.258 25 23.582 25 19.676 ülke olarak sanal bir cennette yaşagi gelirleri ile kamu harcamaları fi2Dolaylı Vergiler 94.216 55 47.006 50 47.210 dığımızı görürüz. Geçen hafta belirtnanse edilmeli ve bu birbirine eşit Vergi Dışı gelirler 33.835 20 24.207 26 9.628 tiğimiz gibi IMF var oldukça ve IMF olmalıdır. Çünkü devlet topladığı politikalarına ABD yön verdikçe ve vergileri kamu harcamaları yoluyMY.Harcamaları 175.304 100.679 74.625 siyasi beklentiler üzerine şartlar oluşla ekonomiye aktarmazsa milli turuldukça bizim, ekonomik huzur gelir, yani refah düzeyi düşer. Bütçe Dengesi 3.995 5.885 içinde olmamız mümkün değildir. Bütçe açığı, aslında kamu harFaiz Ödemeleri 45.945 26.893 Bakın çıkmazlarımıza; camalarının (faiz hariç) bütçe geFaiz Dışı Denge 41.950 21.008 Cari açık nedeniyle yabancı serlirlerinden büyük olması halidir ve bu tercih edilir. Fakat borç stoku yük sarruf etmek, bu yetmezse yeni borç almak mayenin gelmesi gerekir. Aksi halde ekosek olan bizim gibi ülkelerde faiz dışı fazla bir zorunluluktur. Fakat öncelikle belli tu nomiyi çeviremezsiniz.. Bunun için yüksek vermek zorunludur. Çünki borçlar için ka tarda yapmak zorunda olduğunuz kamu faiz ve düşük kur şarttır. Borçlarımızı ödememiz için faiz dışı mu harcamalarından tasarruf etmek ve bu harcamalarını finanse etmek ve faiz dışı farkı borçlarda kullanmak gerekir. Kamu fazla vermek için de vergi gelirlerini arttır fazla vermemiz gerekir. Vergiyi tabana yaharcamaları ekonomik bir kural olan çar mak zorundasınız. Faiz dışı fazla aynı za yamıyorsanız ve kayıt dışı ekonomiyi azalpan etkisi ile milli gelire daha katkıda bu manda sizin vergi indirimleri yapmanıza tamıyorsanız; bu, çalışanlar ve tüketicilelunacakken faiz dışı fazla ile yaratılan bu ayrı bir engel teşkil eder. Bu nedenle aşırı rin üzerinde ağır vergi yükü oluşmuş deve verimsiz borçlanma vergi yükünün bel mektir. fon borçlara gitmektedir. Borçlarımızı ödememiz için, faiz dışı Borçlu iseniz bütçe harcamalarından ta li kesimler üzerine yığılmasına sebep olur. Faiz Dışı Fazla Çare mi? CUMHURİYET 13 K
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear