26 Aralık 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 31 TEMMUZ 2007 SALI 8 TÜRKİYE İstanbul Edirne Kocaeli Çanakkale İzmir Manisa Aydın Denizli Zonguldak Açık İstanbul HABERLERİN DEVAMI B B B B A A A A PB 31 36 31 33 33 38 37 40 26 Sinop Samsun Trabzon Giresun Ankara Eskişehir Konya Sıvas Antalya PB PB PB PB Y Y PB Y B 29 30 31 31 36 33 37 33 35 Adana Mersin Diyarbakır Şanlıurfa Mardin Siirt Hakkâri Van Kars PB PB B A A A PB PB Y 39 33 40 40 38 40 31 26 27 Trabzon Ankara İzmir Hakkari Antalya Adana Ş.Urfa Erzurum Yurdun kuzey iç kesimleri parçalı, zamanla çok bulutlu, İç Anadolu’nun kuzeybatısı, Batı ve Doğu Karadeniz’in iç kesimleri, Doğu Anadolu’nun kuzey ve batısı ile Niğde, Kayseri, Sıvas Kahramanmaraş çevreleri kısa süreli ve yerel olmak üzere gök gürültülü sağanak yağışlı, diğer yerler az bulutlu ve açık geçecek. Çok bulutlu DIŞ MERKEZLER Oslo Y 21 Helsinki Y 16 Stockholm Y 21 Londra B 21 Amsterdam B 19 Brüksel PB 18 Paris B 21 Bonn PB 20 Münih PB 22 Yağmurlu Stockholm Berlin Budapeşte Madrid Viyana Belgrad Sofya Roma Atina Zürih PB PB A B Y PB Y B B 20 26 39 21 26 30 27 31 22 Moskova Aşkabat Astana Taşkent Baku Bişkek Tiflis Kahire Şam Karlı Y B Y B B Y PB B B 25 36 31 42 31 34 30 37 37 Londra Berlin Moskova Belgrad Madrid Ankara Taşkent Tahran Kahire Sulu kar Gök gürültülü Parçalı bulutlu Sisli Bulutlu GÜNCEL CÜNEYT ARCAYÜREK ? Baştarafı 1. Sayfada Gül Abdullah’a bıraktığı dikkate alınırsa, ilk olasılık olarak “kardeşinden” özveri beklediği söylenebilir. Ne kadar yadsınırsa yadsınsın, Gül’ü doğrudan zorlayarak parti içinde kanayan bir yaraya dönüştürmek istemediği bir gerçek. Hükümeti kurma hem kolay hem zor. Parti içi dengeleri dikkate almaya çalışacak. Ama dört buçuk yıl “yağmurda birlikte yürüdüğü arkadaşlarının” bakalım kaçını hükümet dışında bırakacak? Ülkenin iç ve dış dağ gibi ulusal sorunlarını nasıl çözeceğine gelince; bu medya, bu iş dünyası, fırdöndü siyaset adamları var oldukça evvelallah sırtı yere zor gelir. Sorunlar denizinde ülke daha rahat batar, ama medyanın, iş çevrelerinin başı suyun üstünde kalır. Kimi önemli konularda da 22 Temmuz öncesi kadar sıkıntıda, baskı altında değil. AKP’nin içeriye ve dışarıya karşı izlediği politikaları yüzde 46 çoğunluk onaylamadı mı? Öyleyse şehit cenazelerine devam! ??? RTE’nin yüksek düzeydeki danışmanlarından Egemen Bağış, “Washington harekete geçmezse... bir saniye bile beklemeden K. Irak’a harekete geçeceğimizi... kimseden izin almayacağımızı” söylemedi mi? Söyledi. Demek ki, K. Irak’a operasyon yapabilmemiz için kimi koşulların gerçekleşmesini bekliyoruz. Bu masalı dört buçuk yıl dinledik. Dörtbeş yıl daha dinlemek nasipmiş! Başkan Bush’un RTE’yi bir an önce Beyaz Saray’da görmeye ve görüşmeye “hevesli” olduğunu Milliyet’te Washington’ın sesi kızımız bildiriyor. “Hevesin” içinde ABD’ye hangi yeni bağlantıların yattığı yakında su üstüne çıkar, öğreniriz. ??? Başka, başka? Ha bir de önemsiz sorunlar var, su sorunu gibi. Bu problemle birlikte RTE iktidarının hâlâ görmezden geldiği sorun. Ankara Anakent Belediye Başkanı Melih Gökçek sorunu. Bu yıl başkentte su problemi yaşanacağı 2006 yılından beri en az bir yıldır yazılıyor, söyleniyor, uyarılıyor. Bay Melih Gökçek’in aldığı önlem, bol miktarda su taşıyıcı kamyonlarından bir filo kurarak halka para ile su satmak! Bir yıla yakındır sadece çene yapıyor. Seçimde AKP adına koşturup duruyor. Kimi konularda yalancıktan gözyaşları döküyor. Hakkını yemeyelim; su problemi karşısında bir önlem almadı değil, aldı: Başbakanlık’a ve Milli Eğitim Bakanlığı’na Ankara’da okulların açılış tarihinin 15 Ekim’e kadar ertelenmesi için başvuruda bulunacağını açıkladı! ??? Muhalefete gelince: MHP’den başlayalım. Genel başkanları, 367 direncini kırmak, AKP’nin cumhurbaşkanını halka seçtirmedi diye tepe tepe kullandığı bu “mağduriyet kozunu elinden almak için” TBMM’de oturuma gireceklerini açıkladı. Bahçeli, Cumhurbaşkanlığı’na aday konusuna gelince AKP’ye yeşil ışık yakıyor. “Ne isterlerse yapsınlar, kimi isterlerse aday gösterip seçsinler” diye konuşuyor. AB ve ABD’ye bağımlılığın mimarı, Kıbrıs satışının başrol oyuncusu Gül Abdullah’ın veya benzeri birinin, Bülent Arınç gibi dindar cumhurbaşkanı arayan bir kişinin çıkmasına karşı olmayacağını ilan etmiş bulunuyor. Diyelim ki, “mağduriyet kozunu” kullanmakta bir ölçüde hakkı var. O zaman sormazlar mı adama; RTE seçim kampanyasının başından sonuna kadar bu kozu kullandı. MHP olarak konu benim değil, Meclis’te temsil edilen ana muhalefetin anlayışı ile kenara neden çekildiniz, sorunu istismar eden RTE’nin üstüne niçin gitmediniz? Bu, bir. İki: AKP’nin 367’yi aşmasına olanak sağlarken RTE’nin laik Cumhuriyetin arkasında duracak bir aday bulup bulamayacağını öncelikle öğrenmek gereğini neden duymadınız? Yoksa her şey olup bittikten, Çankaya’ya laik ve üniter bir devlet yapısında olmayan bir cumhurbaşkanının çıkmasından sonra yapacağı ancak sonradan düzeltilmesi olanaksız hataların üzerine giderek rejimin uğradığı “mahrumiyetleri” dile getirmeyi mi düşünüyorsunuz? ??? CHP listelerinden Meclis’e giren milletvekillerinin yakında DSP çatısı altında siyaset yapacaklarını söyleyen Genel Başkan Zeki Sezer’in birbiri ardına yaptığı açıklamalar arasında hayli iddialı olanlara da rastlanıyor. Örneğin Zeki Sezer’e göre, seçimlerde CHP’nin aldığı çok şükür hemen hepsi dememek nezaketini gösterdi yüzde 21 oyun önemli bir bölümü DSP’ye ait. Daha önceki açıklamalarında tek başına seçime girseydi DSP, yüzde 10’u rahatlıkla geçeceğini söylediğine göre... CHP’nin yüzde 21’inin yüzde 10’u da böylece gitttiii demektir. ??? Gelelim CHP’ye... Denizlerin durulması zor. Ortalıkta sığ bir liman görünmüyor. Velakin “kurtarıcılar” arasında daha şimdiden örneğin Mustafa Sarıgül gibi başbakanlığını ilan edenler mi... Seçimdeeen seçime o da Baykal yönetiminde CHP başarısızlığa uğrayınca örneğin Mehmet Moğultay, Onur Kumbaracıbaşı ortaya çıkanlar mı... ABD’nin onayı AB’nin selamı ile örneğin Afganistan’da görev yapan, seçimde CHP için parmağının ucunu oynatmayanlar mı istersiniz; hepsi bir arada. Seç seç al! Parti bunlarla kurtulacaksa... Baykal’dan kurtulmayı isteyenler bu kişilerle solu da, partiyi de kurtaracaklarsa... yandı gitti keten helvam... “Ortaya çıkan adaylara bakınca Baykal yerinde kalsın” diyen Melih Aşık gibi düşünmeye zorlanıyor insan... Tam tamına ABD’nin istediği sol muhalefet! Uysal bir muhalefet. Yeme de yanında yat! ‘Görüşümüz değişmedi’ ? Baştarafı 1. Sayfada GÜNDEM ? Baştarafı 1. Sayfada MUSTAFA BALBAY görüşleri günlük olarak değişmez. 12 Nisan’da söylediğimiz şeylerin aynen şu anda da arkasındayız. Zaten söylediklerimizde anormal bir şey yoktu. Herkesin bildiği konular vardı. Ama ben bu akşam burada Kıbrıs için varım. Arkadaşlarım Kıbrıs için var. KKTC halkı için var. Kıbrıs televizyonu nerede? Burada. Genelkurmay Başkanı olarak Kıbrıs dışında bir şey konuşmayacağım. Bugüne kadar ne söylediysek arkasındayız. İnanarak söyledik, bilerek söyledik.’’ Büyükanıt, “TSK’nin bildirisinin seçim sonuçlarında etkili olduğu’’ yönündeki yorumların anımsatılması üzerine “Bizim araştırma şirketlerimiz filan yok. Elimizde somut veriler olmadan da bir şey söyleyemeyiz. Bu soruya da cevap veremem. Ama benim düşüncem öyle de ğil.Ama bakın, benim ki de veriye dayalı bir şey değil, tahmine dayalı’’ dedi. ‘Özde değil sözde...’ Cumhurbaşkanı seçimi öncesinde 12 Nisan’da basın bilgilendirme toplantısı düzenleyen Büyükanıt, konuya ilişkin kapsamlı değerlendirmelerde bulunmuştu. Büyükanıt, TSK’nin cumhuriyet ilkelerine ve laiklik ilkesine bağlılığının her kesim tarafından çok iyi bilindiğine dikkat çekerek şunları söylemişti: “Seçilecek cumhurbaşkanı aynı zamanda TSK’nin başkomutanıdır. Bu yönüyle TSK’yi yakından ilgilendirmektedir. Biz hem cumhurbaşkanımızın hem de aynı zamanda başkomutanımızın Silahlı Kuvvetler ve Türk milletinin sahip olduğu Cumhuriyetin temel değerlerine, anayasamızda ifadesini bulan laik, demokratik ve sosyal hukuk devleti idealine, devletin üniter ya pısına bağlı ama sözde değil özde, bunu davranışlarına yansıtacak şekilde bir cumhurbaşkanının oraya seçileceğine olan inancımızı belirtmek istiyoruz. Tabii ki yasal mevzuatı, anayasayı, hukuku, cumhurbaşkanı nasıl seçiliyor, bunların hepsini biliyoruz. Hem vatandaş hem TSK’nin bir personeli olarak Cumhuriyetin temel değerlerine sözde değil özde sahip olan bir kişinin cumhurbaşkanı seçilecek olmasını ümit ediyoruz.” 27 Nisan açıklaması Cumhurbaşkanlığı tartışmalarının sürdüğü 27 Nisan günü, Genelkurmay Başkanlığı’nın internet sitesinden saat 23.20’de bir açıklama yayımlanmıştı. Açıklamanın cumhurbaşkanı seçimi ile ilgili bölümü şöyle: “Cumhurbaşkanlığı seçimi sürecinde öne çıkan sorun, laikliğin tartışılması konusuna odaklanmış durumdadır. Bu durum, TSK ta rafından endişe ile izlenmektedir. Unutulmamalıdır ki, TSK bu tartışmalarda taraftır ve laikliğin kesin savunucusudur. Ayrıca, TSK yapılmakta olan tartışmaların ve olumsuz yöndeki yorumların kesin olarak karşısındadır, gerektiğinde tavrını ve davranışlarını açık ve net bir şekilde ortaya koyacaktır. Bundan kimsenin şüphesinin olmaması gerekir. Özetle, Cumhuriyetimizin kurucusu Ulu Önder Atatürk’ün,‘Ne mutlu Türk’üm diyene!’ anlayışına karşı çıkan herkes Türkiye Cumhuriyeti’nin düşmanıdır ve öyle kalacaktır. TSK, bu niteliklerin korunması için kendisine kanunlarla verilmiş olan açık görevleri eksiksiz yerine getirme konusundaki sarsılmaz kararlılığını muhafaza etmektedir ve bu kararlılığa olan bağlılığı ile inancı kesindir.” Orgeneral Büyükanıt ‘Kıbrıs’ta barış varsa nedeni TSK’dir’ ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt, Türk Silahlı Kuvvetleri olarak KKTC’nin güvenliğinden sorumlu olduklarını belirterek “Oradaki KKTC halkının varlığını, canını, malını korumakta olan Türk Silahlı Kuvvetleri’ni bir işgalci kuvvet gibi görenleri şiddetle kınıyorum” dedi. KKTC Silahlı Kuvvetler Günü, Merkez Ordu Evi’nde düzenlenen resepsiyonla kutlandı. Resepsiyonda basın mensuplarının sorularını yanıtlayan Büyükanıt, KKTC halkının her türlü hukuktan yoksun bir izolasyonla, tecritle, karşı karşıya olduğunu belirterek bunu kimsenin inkâr edemeyeceğini ifade etti. Annan Planı kapsamında Kıbrıs’ta yapılan referandumda Türk halkının iradesini gösterdiğini belirten Büyükanıt, “Cezalandırılan Türk halkı oldu. Bir kere bunu bilmemiz lazım. Esas Kıbrıs’a kötülüğü yapanları bir kenara koyup, arkasından Türk halkına yüklenmek... KKTC halkının varlığını, canını, malını koruyan TSK’yi bir işgalci kuvvet gibi görenleri şiddetle kınıyorum. TSK olarak sadece KKTC’nin güvenliğinden sorumluyuz. Bugün Kıbrıs’ta bir barış varsa,TSK varlığı nedeniyle var. Şimdi bunları yok kabul edip Kıbrıs Türk halkına çeşitli yerlerde çeşitli garantiler veren insanlar düşünsün’’ diye konuştu. SU SORUNU BÜYÜKANIT’IN DA GÜNDEMİNDE KKTC Silahlı Kuvvetler Günü resepsiyonunda gazetecilerin kendisine soru sormak istemeleri üzerine, “Küresel ısınmadan bahsedelim. Ankara’nın su sorunundan bahsedelim” diyen Büyükanıt, sorunun sadece Ankara’da değil, dünyanın birçok yerinde sıkıntı yarattığını anlattı. (Fotoğraf: AA) ‘ABD de sorumlu’ Orgeneral Saygun, ABD’li bir yetkilinin PKK’nin eline geçen silahlarla ilgili Genelkurmay’da görüşmeler yaptığını söyledi ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Genelkurmay 2. Başkanı Orgeneral Ergin Saygun, PKK’ye ABD askerleri tarafından 2 cip dolusu silah getirildiğine dair iddiaların ciddi bir durum olduğunu belirtirken konuya ilişkin bir Pentagon uzmanının Türkiye’yi ziyaret ettiğini söyledi. Saygun, PKK’ye giden silahlarla ilgili ABD’nin sorumluluğu bulunduğunu kaydetti. KKTC Askeri Günü resepsiyonunda soruları yanıtlayan Saygun PKK’li itirafçıların “ABD bize 2 jip dolusu silah getirdi” açıklamalarının ardından ABD ile bir temas gerçekleşip gerçekleşmediğinin sorulması üzerine, Pentagon’dan bir hukuk müşavirinin geçen günlerde Ankara’ya geldiğini belirtti. Saygun, Genelkurmay Başkanlığı’nda görüşmelerde bulunan yetkilinin, “bu silahları kendilerinin vermediklerini, Irak’taki askeri yetkililere verildiğini ve bir şekilde oralara gitmiş olabileceğini” ifade ettiğini söyledi. Saygun buna karşın, silahların gitmesinde ABD’nin de sorumluluğunun bulunduğunu vurguladı. Türkiye ve ABD’nin terör örgütü PKK’ye karşı ortaklaşa operasyon gerçekleştireceği iddialarının sorulması üzerine ise “Ne yazdığını tam olarak görmeden bir şey diyemem. Okudum ama hakikaten öyle mi?” dedi. Irak’ta kontrolsüz çok sayıda silahın olduğuna dikkat çeken Saygun, terör örgütünün kullandığı Avrupa menşeili silahlar olduğunu da dile getirdi. ABD askerlerinin Irak’a gitmek istemediğini, ayağını kurşunlatmayı bile göze aldığını anımsatan Saygun, “Terörle mücadelemizi şimdi daha iyi anlamışlardır” diye konuştu. 1991’de olup bitenleri akla getiriyor. O günden bugüne köprünün altından çok su geçti. Koşullar farklı ama işin özü aynı: DTP’li milletvekilleri Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş temellerine saygılı bir siyaset anlayışı sergileyebilecek mi? 22 Temmuz’dan önce yapılan bütün açıklamaları bir kenara koymak gerekir. Seçim ortamında kim kime ne demedi ki! Bir haftadır Ahmet Türk başta olmak üzere DTP’lilerin yaptığı açıklamalar, arkadaşların kafasının hâlâ karışık olduğunu gösteriyor. Yanılmayı yürekten diliyoruz! 1991 deneyimi daha milletvekili yemini aşamasında bitmişti. Bugün de kimi DTP’lilerin bilgi formunu doldururken “bildiği diller” bölümünün karşısına Türkçe yazdığını, kimilerinin daha işin başında “PKK için terör örgütü demeyiz” demeci verdiğini görüyoruz. ??? Türkiye’nin bütün toplumsal kesimlerinin Meclis’te temsil edilmesi önemli ve gerekli. Zaten Meclis’te temsil edilmese bile, öyle ya da böyle Meclis’in gündemine geliyor. Ancak bu temsilin vurguladığımız gibi, ülkenin temel yapısını sarsmadan, o yapının üzerinde gerçekleşmesi gerekiyor. Herkesin ayrı “yapısal” anlayışı ortaya çıkarsa, yapı kalmaz. Türk’ün sık vurguladığı bir söz var: “Meclis’e savaşa, ortamı germeye gitmiyoruz...” Bu sözün gereklerini yerine getirmeleri halinde DTP’lilerin Meclis çatısı altında olumlu işlevleri olabilir. Ancak hem bu sözü söylemek hem de daha ilk günden farklılıkları öne çıkaran tavırlar içine girmek, başta altını çizdiğimiz kafa karışıklığını gösteriyor. DTP çatısı altında Meclis’te temsil edilecek milletvekillerinin “haber beklediği” kaç yer olacak? İlk gözlemlerimiz o ki, çoğunluk kulağını İmralı’ya kabartacak. Bir bölümü Brüksel’den gelen haberlere dayalı siyaset üretecek. Kuzey Irak’tan yükselen seslere göre yol belirleyecek olanların sayısı da az değil. Kuzey Irak demek bir ölçüde ABD demek! Bütün bunlar, ilk gözlemler. Belki de yanılıyoruz. Bunu zaman gösterecek... ??? Güneydoğu’da AKP, yer yer DTP’den de fazla oy aldı. Bir haftadır bunun değişik nedenleri sıralanıyor. Kulislerde konuşulan başlıca nedenlerden biri şu: Barzani, Güneydoğu’daki akrabalarını AKP için yönlendirdi! Bu yönlendirmenin karşılıksız olmadığı, Güneydoğu illerinde AKP listelerinden Meclis’e girenlerin bir bölümünün Barzani ile siyasiticari değişik bağlantılarının olduğu konuşuluyor. AKP’de bu bağlamda Meclis’e girenlerin sayısı iki elin parmaklarına ulaşmışsa şaşırmamak gerekir! DTP ile AKP içindeki bu kesim, kendileri açısından yaşamsal olan konularda ne kadar yakın ne kadar uzak düşünür, bunu da zaman gösterecek. Bize göre Türkiye’de her siyasetçinin, hatta her gazetecinin özenle üzerinde durması gereken şu: Artık iç düşman üretmemek. Bunun için herkese sorumluluk düşüyor. En ağır sorumluluk ise DTP’lilerin. DTP’nin açılımı şu: Demokratik Toplum Partisi. Yapacakları bir hata, açılımı şöyle değiştirecektir: Demokratik Terör Partisi! O gün, düştükleri bu durumdan siyasal pay almak isteyecek parti, bugün kendilerine en yakın hissettikleri parti olabilir! Çok denklemli bir Meclis başlıyor. Denklemlerden biri demokrasi ile terörün tamamen birbirinden ayrılması. Aksi halde bu denklemde, kaybeden terör, yenilen demokrasi olur! ankcum?cumhuriyet.com.tr Fransa’nın anlaşması Fransa ile Rum Yönetimi arasında imzalanan “askeri işbirliği anlaşması’’ konusundaki görüşlerinin sorulması üzerine “Tek taraflı olarak bakarsanız anlaşmalara, Kıbrıs Rum kesimi böyle bir anlaşma yapamaz. Uluslararası anlaşmaları açın, bunun açık bir hukuk ihlali olduğunu görürsünüz. Bu ihlali yapan da, iki taraf; hem Fransa, hem Kıbrıs Rum kesimi’’ dedi. Büyük anıt, “Türkiye’nin bu konuda gösterdiği tepkiyi yeterli buluyor musunuz?’’ şeklindeki sorusu bu konuda bir değerlendirme yapma durumunda olmadığını belirtti. IŞIL ÖZGENTÜRK Seçmenin ev ödevi ? Baştarafı Arka Sayfada Ortak operasyon savı Saygun, ABD Savunma Bakanlığı’na dayandırılan Üst düzey örgüt yöneticilerinin yakalanması konusunda çalışma yürütüldüğü öne sürüldü PKK’ye karşı ortak operasyon iddiası Dış Haberler Servisi ABD Başkanı George Bush yönetiminin, PKK’ye karşı Türkiye ile birlikte Kuzey Irak’ta gizli bir askeri operasyon düzenlenmesini planladığı ileri sürüldü. ABD’nin The Washington Post gazetesinde Robert Novak imzalı makalede, Pentagon’un “üç numaralı ismi” Savunma Bakan Yardımcısı Eric Edelman’ın, yasa gereği geçen hafta Kongre’nin bazı üyelerine bu konu hakkında bir brifing verdiği belirtildi. “Bush’un Türkiye Kumarı” başlıklı yazıda, PKK’nin Kuzey Irak’taki elebaşılarının yakalanmasını amaçlayan ve ABD özel kuvvetlerinin katılımını öngören gizli ortak operasyon konusunda üst düzey Amerikalı yetkililerin Türk muhataplarıyla birlikte çalıştığı kaydedildi. Novak’a göre BÜYÜKELÇİLİK TEMKİNLİ YAKLAŞTI ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) ABD’nin Ankara Büyükelçiliği Sözcüsü Kathy Schallow, ABD yönetiminin PKK’ye karşı Türkiye ile birlikte bir askeri operasyon düzenlemesini planladığı şeklinde Washington Post gazetesinde yayımlanan iddiaya ilişkin yaptığı açıklamada, habere doğrudan yorum getirmenin yanlış olacağını söyledi. Schallow, “PKK tehdidini ciddiye almaya devam ediyoruz. Bu tehditle mücadele amacıyla Türk ve Iraklı yetkililerle birlikte çalışıyoruz” dedi. ABD’nin eski Ankara Büyükelçisi Edelman, brifinginde “planın, ABD özel kuvvetlerinin gizli bir operasyonla PKK’nin elebaşılarının devre dışı bırakılmasında Türk güçlerine yardım etmesini öngördüğünü” söyledi. Yazıda Edelman’ın brifingini izleyen Kongre üyelerinin çok şaşırdığı, bunun risk derecesini sorduğu belirtildi. Edelman’ın ise başarıdan emin olduğunu ve her durumda ABD’nin rolünün gizli tutulabileceğini, gerekirse yalanlanabileceğini ifade ettiği savunuldu. Ancak buna karşın bazı kongre üyelerinin “geçmiş yıllarda sıkça ABD’nin ihanetine uğrayan Kürtlere yönelik bu yönde bir politikanın ne kadar mantıklı olduğunu” sorguladığı kaydedildi. Türk ordusunun iki ülke sınırına yakın bölgede yaklaşık 250 bin askeri bulunduğu öne sürülen yazıda, planlanan gizli operasyonla Türk ordusunun Irak’a girmesinin önüne geçilmesini amaçladığı kaydedildi. Washington yönetiminin bu planla Irak’ta yeni bir cephe açılmasını önlemeye çalıştığı savunuldu. Novak, Irak ve Afganistan’daki zorlukların, bu “tehlikeli ve kuşkulu” konusunda Bush yönetimini yıldırmadığını belirtti. ABD Dışişleri Bakanlığı’nın Avrupa ve Avrasya’dan sorumlu yetkilisi Matt Bryza, geçen hafta Washington’daki bir toplantıda, ABD’nin PKK’ye karşı yeni önlemler planladığını söylemiş, ancak ayrıntı vermemişti. daha az uyuyabilirler. Daha az laf üretip daha çok iş yapabilirler. Yapacaklardır da. Ayrıca ekmek parası için ek işler yapmak zorunda kalmayacakları için zamanları daha da bol olacaktır. Ben kendime böyle bir yol haritası çizdim, çok farklı yol haritaları da çizilebilir. Örneğin bütün disiplinlerden oluşturulacak bir sanatçı grubu, iktidar ve muhalefetin sanat ve kültür alanında yaptığı ya da yapmak istediği, geliştirdiği yöntemleri izleyebilir ve kendi kuruluşları bünyesindeki çalışanları bu konuda en azından internet yoluyla haberdar edebilir. Sanatçı grubunun izlemesi gereken kurumların başında Türkiye Tanıtım Fonu var, bu kurum kimlere neler dağıtıyor, bunu bilmek bu ülkenin tüm sanatçılarının ve yurttaşların doğal bir hakkı olmalı. Bir başka grup özellikle gelecek seçimlerde gençleri politika içine çekmek ve daha sol politikalar üretmek için, her daim ihmal edilen genç insanın sorunlarını ve çözüm yollarını iyi bir çalışıp, Meclis’i takibe alabilir. Ülkenin nüfusunun yarıdan fazlasını oluşturan gençler gerçekten apolitikler mi? Onların hem okuyup hem çalışabilmeleri için nasıl bir istihdam politikası oluşturmak gerekiyor? Meslek okullarındaki eğitim kalitesi nasıl yükseltilebilir? Neden bu genç insanlar sözcüklere bu kadar yabancılar, kendilerini bile ifade edemiyorlar? Türkçe ve dilbilgisi nereye gitti? Onlar için Türkiye genelinde kaç tiyatro salonu, kaç müzik atölyesi, kaç basketbol sahası var? Neden uyuşturucu böylesine işin içine girdi, Türkiye narkotiğinin yaptığı çalışmalar yeterli mi? Ve daha bir yığın öğrenilecek ve takip edilecek konu. Size bu yazdıklarım ve önerilerim çok naif gelebilir, bizim tuhaf bir alışkanlığımız var, hep yüksek, uluslararası politik meselelere kafa yorup, bence işin bu kısmını atlıyoruz, çünkü bu kısım emek ve zaman istiyor. Şimdi paçaları sıvayıp yola düşmenin zamanı, herkes en azından kendisiyle birlikte çalışacak bir kişi bulmalı, olmadı iki kişi, sayı ne kadar çoğalırsa o kadar iyidir. isilozgenturk@gmail.com CUMHURİYET 08 K
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear