Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
SAYFA CUMHURİYET 31 TEMMUZ 2007 SALI 4 ALİ SİRMEN HABERLER DÜNYADA BUGÜN ‘Atatürkçülükten arındırılmış’ renksiz anayasa önerisine partisi AKP’den ürkek destek geldi ‘Seçim Sonucuna Şaşma Şebekeyi Gör Artık!’ Sevgili okurlar, “Sivil Örümceğin Ağında” “Ulus Dağına Düşen Ateş” ve “Bir Meczup Yaratmak” kitaplarının yazarı Mustafa Yıldırım’dan seçimlerle ilgili bir ileti aldım. Çok öğretici ve düşündürücü bulduğum için bugün sizinle paylaşıyorum. Şimdi söz Mustafa Yıldırım’ın: “Herkes şaşkın; soru aynı: Nasıl oldu da bu seçimin sonucu böyle oldu? Bu aşamaya bırakınız 3,5 ayı 56 yılda varıldığını sanmak, hem yanıltıcı ve hem de yıkıcı sonuçlara yol açabilir. Yeniden düşünmek için, operasyonların temelini sıkıcı olsa da yinelemekte yarar var. Biraz özenle düşünülürse canlı örneklerin, olayların içinde yaşamakta olunduğu kolayca anlaşılabilecektir. Ulusal devletin yıkım koalisyonu içinde yer alanların düşünmesi de dirimsel önemdedir: Son elli yıldır, ülkelerin içişlerine, ittifak anlaşmalarıyla yön veren egemen devlet yönetimi, kendisine rakip gördüğü sosyalist düzenler yıkılmaya yüz tutunca, artık kimliği ve yapısı ne olursa olsun devletlerin egemenlik alanı içinde, açıktan paralel egemenlikler yaratmakta bir sakınca görmemektedir. Bu tutum, halkın şu ya da bu demokratik ve bağımsız örgütlenmesiyle ya da demokratik örgütlere verilen uluslararası destekle karıştırılmamalı. Yabancı devletin, bir ülkenin içinde örgütler kurmasının, eski örgütleri, sendikaları, odaları yönlendirmesinin, onlardan raporlar almasının, bu raporlara göre o ülkeye yön vermesinin bir tek anlamı olabilir: O ülkede var olan devlete paralel, merkezi dışarıda bir yönetim oluşturmak… Uygulamada ülkeden ülkeye küçük değişiklikler gösterse de, ana program değişmiyor: İçine sızılan devletin, bürokratlarının da yardımıyla, yaygın bir ‘medyatik’ ve ‘entelektüel’ yedek güç operasyonuyla, Amerikalıların ‘manufacturing public perception’ dedikleri, ‘kamuoyunun algılama dizgesini üretme’ sürecinde, aşamalar bir bir geçiliyor. ‘Algılama dizgesi üretimi’ sonucunda, o ülke insanları, aslında kendilerine benimsetilmiş olan düşünceleri, ya da eylem planlarını, bizzat kendi kurumlarının, kendi beyinlerinin ürünüymüş gibi algılayıp, eyleme geçiyorlar. 1) Kamuoyu oluşturucuları –bizdeki adlandırmayla aydınlara, yazarlara, bilim adamlarına yönelik, içerde ve dışarıda, masrafları karşılayarak, konferanslara çekmek. Katılımcılarla doğrudan ilişki içinde, ilgili ülke hakkında bilgi almak ve ‘düşünce ve örgütlenme’ özgürlüğü başlığı altında yeniden yapılanma düşüncesini benimsetmek. 2) … uzaktan yönlendirilebilecek bir ilişkiler ağı altında insan hakları dernekleri ve benzeri örgütlenmelerin kurulması, 3) Yeni propaganda aygıtlarının (radyo, gazete, dergi, televizyon, video yayını) devreye sokulması. 4) Casuslar yerine yayın muhabirleriyle yerinden bilgi elde etmek için yaygın bir yayıncı eğitim programının gerçekleştirilmesi, 5) …konferansların çoğaltılması. Yerel vakıf ve ‘think tank’ derneklerinin kurulması, 6) İşadamları derneklerinin, sendikaların kurulması, var olanların içine bilim danışmanlarıyla sızılması. Siyasi partilere eğitim programlarıyla, particilik dersleriyle yaklaşarak kadroların yönlendirilmesi, gençliğin ‘düşünce özgürlüğü’ ve ‘siyasi katılımcılık’ propagandasıyla örgütlenmesi, (…) 8) Etnik ayrılıkları güçlendirmek… ulusal ve bölgesel tarihin bütünleştirici özelliklerinin azımsanılarak, yerel tarih, yerel kültür araştırması adı altında en eskiye özlem yaratılması, 9) Kitlelerin akıl denetimlerini ele geçirmek üzere yoğun propaganda ve yanlış bilgilendirmeyle tarihsel devlet kurumlarının ve etnik sürtüşmeleri önleyen geleneksel kurumların yıpratılması, toplumsal kimliği karıştırmak için tarihsel ve toplumsal gelişim gerçeklerini tahrif ederek, yeni kimlikli topluluklar yaratılması. (…) Şimdilik burada bırakıyorum. Geri kalan 11 maddeye ve ayrıntılara kitaptan (Sivil Örümceğin Ağında A.S. ) bakılabilir. Şimdi bu çalışmalara, CIA, BND, MI6, MOSSAD, EOKAATİNA, SAWAMA vb. operasyonel kurumların içerde (devlet içinde ve halk arasında) kurdukları şebekeyi eklersek şu sorulara ve benzerlerine yanıtları daha kolay bulabiliriz. Şu parti birlikteliği niçin oluşmadı? Şimdi nasıl oldu da böyle bir muhalefet çıktı? Bu medya organı birdenbire nasıl düşünce değiştirdi? Durup dururken ulusal güçleri zayıflatacak bu cinayet neden işlendi? Şu işadamının önü nasıl da açıldı? Şu bizim genel başkanın kararlarını, seçim propaganda tekniklerini kim etkiliyor? Ve hepsinden daha önemlisi halkın düşüncesi ulusallık temelinden nasıl koptu? Vs. vs. Mustafa Yıldırım.” Arınç, Üskül’e sahip çıktı ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) AKP İstanbul Milletvekili Ertuğrul Günay, Mersin Milletvekili Zafer Üskül’ün anayasadan Atatürkçülük kavramlarının çıkarılması yönündeki önerisiyle ilgili tartışmaları “abartılı” bulurken TBMM Başkanı Bülent Arınç, “görüşlerini dile getiren bir bilim adamına yönelik ‘söyletmeyin vurun’ mantığının yanlış olduğunu” söyledi. TBMM Şeref Holü’nde oluşturulan masada kaydını yaptıran Günay, gazetecilerin, Zafer Üskül’ün, anayasa değişikliği önerileriyle ilgili sorularını yanıtladı. AKP’nin seçim beyannamesinde nasıl bir devlet yapısı ve nasıl bir anayasa düşünüldüğünün açıkça yer aldığını vurgulayan Günay, “Anayasanın değişmez ilkeleri var; demokratik, laik, sosyal hukuk devleti... Bu çerçevede seçim beyannamemizde yeni bir özlü, özgürlükçü anayasa hazırlığı niyeti belirtilmiştir. Bunun ötesinde herhangi bir ayrıntı yok’’ ? Zafer Üskül’ün anayasa değişikliği önerisini ‘nahif bir arayış’ olarak tanımlayan Ertuğrul Günay, tepkileri, “Muhalefet çevrelerinin düşünce özgürlüğünü içselleştirmediğinin bir kanıtı olarak’’ gördüğünü söyledi. TBMM Başkanı Bülent Arınç ise, herkesin düşüncelerini açıklama hakkı olduğunu belirterek buna da saygı gösterilmesi gerektiğini savundu. dedi. Üskül’ün görüşlerini “bilimsel’’ olarak değerlendiren Günay, Atatürk ilkelerinin, egemenliğin ulusa ait olması ilkesi ve ulusal bütünlük ilkesi üzerinde kurulduğunu söyledi. Üskül’ün açıklamalarının parti görüşü değil, şahsi görüşü olduğuna dikkati çeken Günay, konuyla ilgili tartışmaların “abartılı olduğunu’’ savundu. nü içselleştirmediğinin bir kanıtı olarak görüyorum. Zamanlama olarak zaten böyle bir tartışma içinde değiliz. Parlamento açılacak, yeni hükümet kurulacak, yeni yasama dönemi başlayacak, daha sonra... Ama bizim anayasa konusundaki tavrımız, seçim beyannamesinde açıkça ve hiçbir kaygıya, kuşkuya yer bırakmayacak şekilde, Cumhuriyetin temel ilkelerine bir bütün halinde vurgu yapar biçimde yazılmıştır. Bu tartışmaları, AKP’ye yönelik biçime dönüştürmeyi haksız buluyorum.’’ Manisa’dan yeniden milletvekili seçilen TBMM Başkanı Bülent Arınç, Meclis’te milletvekili üye Ertuğrul Günay’a göre öneri nahif, tepki abartılı Günay şunları söyledi: “Bir arkadaşımızın nahif bir arayışının abartılmış biçimde ortaya konulmasını, Türkiye’de özellikle muhalefet çevrelerinin düşünce özgürlüğü kaydını yaptırırken gazetecilerin Üskül’ün açıklamalarına ilişkin sorularını yanıtladı. Kendisinin görüşlerinin “öteden beri bilindiğini” kaydeden Arınç, herkesin düşüncelerini açıklama hakkı olduğunu, buna da saygı gösterilmesi gerektiğini söyledi. Arınç şunları dedi: “Sadece Zafer Üskül’ün konuşmalarıyla ilgili olarak bir şey söylemeyeceğim, ama genel benimsediğim ve savunduğum bir fikir olarak şunu söyleyebilirim: Bir bilim adamı düşüncelerini açıklayabilir. Bu düşünceler birilerinin hoşuna gider, birilerinin hoşuna gitmez. Ama bizim yapacağımız şey bu düşünce ve fikir açıklamalarını sabırla ve sükunetle ve anlayışla takip etmek ve dinlemektir. Ola ki hoşlanmayabiliriz, ola ki yanlış görebiliriz, ama bundan dolayı ‘söyletmeyin vurun’ mantığı içerisinde düşünce ve fikir açıklamasına karşı olmayı hiçbir zaman kabul edemem.” ÜSKÜL ’E TEPKİ SÜRÜYOR: Atatürk ortak değerdir ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Türkiye İnsan Hakları Kurumu (TİHAK) Başkanı Muzaffer İlhan Erdost, AKP Mersin Milletvekili Zafer Üskül’ün anayasa önerisine tepki göstererek “Suud Riyali’ne, ABD Doları’na, AB Avrosu’na ülkeyi sağ elleriyle satanlar, sol elleriyle ulusal bağımsızlığımızı haraç mezat pazara çıkarmanın hazırlığını yapıyorlar” dedi. Toplumsal Düşünce Derneği Başkanı Fethi Bolayır da, “Üskül zihniyeti, milliyetsizliği seçmiştir” diye konuştu. TİHAK Başkanı Muzaffer İlhan Erdost, seçimlerden önce Üskül’ün “Erdoğan, benden sivil anayasa yapmamı istedi. Yeni bir yapı istiyor. AB Anayasası belli. Bizim anayasa da o standartlarda olacak” dediğini anımsattı. Erdost, yazılı açıklamasında şunları kaydetti: “Kemal Atatürk, bir marka değil, ulusal bağımsızlıkla yoğrulmuş Türkiye Cumhuriyeti’nin öz adıdır. Kemal Atatürk, feodal ve teokratik devleti yıkan, ulusal demokratik devrimin kendisidir... Suud Riyali’ne, ABD Doları’na, AB Avrosu’na ülkeyi sağ elleriyle satanlar, sol elleriyle ulusal bağımsızlığımızı haraç mezat pazara çıkarmanın hazırlığını yapıyorlar. Unutulmasın ki tarih yanıltmaz: Teokratikleşen bir demokrasi, küresel egemenliğe endeksli parlamento içi darbe, muhtıraları devrimin hanesine yazdırmakta geç kalmaz.” Toplumsal Düşünce Derneği Genel Başkanı Fethi Bolayır da yaptığı yazılı açıklamada, Üskül’ün “Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın renksizliğini ileri süren görüşlerini şiddetle kınadıklarını ve reddettiklerini” bildirdi. Atatürk ilke ve inkılaplarının, Atatürk milliyetçiliğinin ortak değerler olduğunu vurgulayan Bolayır, şunları kaydetti: “Atatürk milliyetçiliğine gerek duymayan Üskül zihniyeti, milliyetsizliği seçmiştir. Üskül, yüce Atatürk’ün sayesinde Meclis’e üye olmuştur. Atatürk ilke ve inkılapları, Atatürk milliyetçiliği ortak değerimizdir. Bu değerlerden nasiplenmemiş olanlar, bu değerlere saldırıyorlar.” Anadolu Eğitim, Öğretim ve Bilim Hizmetleri Sendikası da yaptığı yazılı açıklama ile Üskül’ün açıklamalarına tepki gösterdi. Atatürk’ün kutsal emaneti tam bağımsız, laik ve demokratik cumhuriyete her koşulda sahip çıkılacağının vurgulandığı açıklamada, şöyle denildi: “Atatürk ilke ve devrimlerinin anayasadan çıkarılmasını isteyen AKP milletvekili, solcu eskisi Zafer Üskül, hangi işbirlikçiler adına hareket ederse etsin, amacına ulaşamayacaktır.” Türkçe ve Kürtçe konusundaki tavırlarının yanlış anlamadan kaynaklandığı açıklandı DTP’den grup başvurusu ? Resmen DTP’ye katılan 20 bağımsız milletvekili, Meclis grubu kurma talebini Meclis’e iletti. Bağımsız Hakkâri Milletvekili Hamit Geylani, DEHAP yöneticiliği döneminde aldığı ceza nedeniyle 5 yıl boyunca herhangi bir siyasi partiye üye olamayacağı için görevini bağımsız olarak sürdürecek. ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Meclis’e üye kaydı yaptırırken “bildiği diller” bölümüne “Türkçe” ya da “Kürtçe” yazan DTP’liler, “spekülasyonları önlemek” için düzeltme yapabileceklerini belirtti. Milletvekili seçildikten sonra önceki gün resmen DTP’ye katılan 20 bağımsız milletvekili, Meclis grubu kurma talebini Meclis’e iletti. Bağımsız Hakkâri Milletvekili Hamit Geylani, DEHAP yöneticiliği döneminde aldığı ceza nedeniyle 5 yıl boyunca herhangi bir siyasi partiye üye olamayacağı için görevini bağımsız olarak sürdürecek. DTP’nin grup başkanlığına Mardin milletvekili Ahmet Türk’ün getirilmesi bekleniyor. Meclis yönetimi, milletvekili albümüne konulmak üzere doldurdukları formların “bildiği diller” bölümüne “Türkçe” ya da “Kürtçe” yazan DTP’lilerin bu yöndeki beyanını dikkate almayacak. Meclis yöneticileri, Türkçenin “resmi dil” olduğuna, o nedenle “bildiği yabancı dil” kategorisine sokulamayacağına, ayrıca formlarda “anadil”in de sorulmadığına dikkat çektiler. DTP Siirt Milletvekili Osman Özçelik, partili milletvekilleri olarak bildiği dil bölümüne ne yazılacağı konusunda kendi aralarında konuşarak bir tavır belirlemediklerini belirterek Türkçe ya da Kürtçe yazılmasının formdaki sorunun net olmamasından kaynaklandığını savundu. Formda “bildiği yabancı diller” değil, sadece “bildiği diller” ifadesinin yer aldığını kaydeden Özçelik bazı milletvekili arkadaşlarının bunu yanlış anlamış olabileceğini belirtti. Özçelik, “Spekülasyona meydan vermek niyetinde değiliz. Kürtçe anadilimiz, Türkçe de devletimizin öğrettiği resmi dil. Yanlış anlaşılmasın diye arkadaşlarımız gerekirse düzeltme yaparlar” diye konuştu. Ahmet Türk de yaptığı açıklamada, soruyu yanlış anladığını ifade ederek şunları söyledi: “‘Bildiğiniz diller’ sorusunu konuşabildiğiniz diller diye anladım. Formu düzelttik. Türkçeyi yabancı dil kategorisinde görmedim.” Şehit Muzaffer Karaca gözyaşlarıyla uğurlandı Mardin’de, güvenlik güçleriyle terör örgütü PKK üyeleri arasında çıkan çatışmada şehit olan Jandarma Uzman Çavuş Muzaffer Karaca için dün memleketi Çorum’un Osmancıl ilçesinde cenaze töreni düzenlendi. Tören sırasında şehidin babası Dursun, annesi Menşure, eşi Aslı Karaca ve yakınları, gözyaşlarını tutamadı. Şehidin 6 yaşındaki kızı Bengisu ise babasının fotoğrafına sarılarak uzun süre ağladı. Bu arada bir grup yurttaş, ağızlarını bantlayarak sessiz eylem yaptı. Ellerindeki pankartlarla terör örgütünü lanetleyen yurttaşlar, daha sonra “Şehitler ölmez vatan bölünmez” şeklinde slogan attılar. Törende konuşma yapan Çorum Jandarma Alay Komutanı Jandarma Albay İrfan Tuncer, Türkiye’nin, yıllardan beri, başta bölücülük olmak üzere terörün her türlüsüne karşı olağanüstü bir azim ve sabırla mücadele ettiğini, bu uğurda binlerce masum insanını şehit verdiğini söyledi. Şehit Karaca’nın cenazesi Büyük Mezarlık’ta toprağa verildi. (Fotoğraf: AA) ‘TBMM’de olacağız’ Öte yandan Osman Özçelik, cumhurbaşkanlığı seçiminde DTP’lilerin Genel Kurul salonunda hazır olacaklarını söyledi. Özçelik, “367 sayısının zorlama olduğunu düşünüyoruz. Genel Kurul’da hazır bulunacağız. Aday, oyumuzun rengini belirleyecek” diye konuştu. asirmen?cumhuriyet.com.tr ANAYASA MAHKEMESİ KARARI DSP ve DTP Hazine yardımı alamayacak ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Anayasa Mahkemesi, en az 3 milletvekiline sahip partilerin de Hazine yardımından yararlanmasını öngören düzenlemeyi yürürlükten kaldıran yasanın iptal istemini tek oy farkla reddetti. Yüksek Mahkeme, yasa maddesinin iptal istemini esastan görüşerek karara bağladı. Anayasa Mahkemesi Başkanvekili Haşim Kılıç, toplantının ardından yaptığı açıklamada, söz konusu maddenin anayasaya aykırı olmadığına, 6’ya karşı 5 oyla karar verildiğini bildirdi. Yüksek mahkemenin kararı ile yüzde 7’den fazla oy alan partilerin Hazine yardımı alması düzenlemesi sürecek. Yeni düzenlemeyle bundan sonra seçimlere girip en az yüzde 7 oy alan partilere Hazine yardımı yapılabilecek. Karara göre DTP ile DSP Hazine yardımı alamayacak. Ankara 15. İdare Mahkemesi, baktığı bir davada, anayasaya aykırılık iddiasını ciddi bularak, 5341 sayılı yasanın 1. maddesinin iptali istemiyle Anayasa Mahkemesi’ne başvurmuştu. Duygu Asena’yı yitireli tam bir yıl oldu. Bir yıllık hastalığını da sayarsak ondan neredeyse iki yıla yakın bir süre uzak kaldık. Kardeşi İnci Asena’nın, “Onu sevgiyle analım” başlıklı konuşmasının ardından dün mezarı başında şunları ifade ettim: “Duygu olsaydı Meclis’e giren 50 kadın milletvekilini nasıl karşılardı diye kendi kendime sordum ve bundan çok mutlu olurdu, diye düşündüm. Çünkü kadınların yetersiz de olsa bugün 50 milletvekiliyle temsil edilmesi önemli bir ileri adımdır ve bunda Duygu’nun çok katkısı vardır. Keşke bugünleri görse, ‘Yetmez, daha fazlası için mücadele edelim’ diyebilseydi.” Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde 50 kadın vekilin bulunması yeni bir durum. Kadınlar geçmişten çok daha görünür şekilde Meclis koridorlarında dolaşacaklar. Kadın duyarlığını, kadınların istek ve taleplerini geçmişle kıyaslandığında çok daha etkili bir şekilde Meclis’e taşıyacaklar. ??? Kadın Vekiller ve Duygu Asena Bu duruma ilk tepki, en az kadın milletvekiline sahip parti olan MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’den geldi. Bahçeli, MHP’nin 22 Temmuz seçimlerinin sonuçlarını değerlendirmek amacıyla yaptığı toplantıda, milletvekillerine şu uyarılarda bulundu: “Meclis oturumlarına tam kadro katılın. Tahriklere kapılmayın. Özellikle diğer partilerde kadın milletvekili sayısı çok fazla. Onlarla tartışmaya pek girmeyin. MHP, TBMM’nin sigortasıdır.” Meclis’te DTP ile birlikte dört parti temsil ediliyor. MHP iki kadın milletvekiliyle yüzde 3, CHP 11 kadın milletvekiliyle yüzde 9, AKP 30 kadın milletvekiliyle yine yüzde 9, DTP ise 8 kadın milletvekiliyle yüzde 36’lık bir orana sahip. Bu durumda en yüksek yüzdeye DTP sahip olurken en düşük yüzdeyi de MHP oluşturuyor. Bu kadar çok kadınla aynı çatıyı paylaşmak, onlarla eşit düzeyde birlikte koltuklarda oturmak kolay değil. Erkek egemen bir ülkede, erkek egemen partilerin hâkim olduğu bir ülkede 50 kadın belki yüzde olarak az sayılabilir, ancak yine de erkeklerin onları kabullenmesi, görünen o ki kolay olmayacak. ??? Dünyada kadınların “kritik eşik” dedikleri oran yüzde 30, yani Meclis’in üçte biri. Türkiye’de bu eşik ancak 183 milletvekiliyle aşılabilir. 50 rakamı böyle baktığımızda oldukça düşük bir rakam. Ancak belli ki 50 kadın milletvekili bile erkek egemen anlayışın tedirgin olmasına yol açabiliyor. Bir erkek partisi lideri olarak Devlet Bahçeli, erkek milletvekili arkadaşlarını uyarmak gereğini duyuyor. “Aman kadınlarla tartışmaya girmeyin. Size yakışmaz, ayrıca onların da ne yapacağı belli olmaz” demek istiyor. Ben de Bahçeli’den bunu beklerdim diyebilirim. Bu durumu ilk onun fark etmesi de normal sayılabilir. ??? Bir toplumun yarısını oluşturan kadınlar, erkek egemen yapının çıkardığı engeller nedeniyle Meclis’te temsil edilemiyorlarsa, en azından temsilde bir adaletsizlikten söz edebiliriz. Ayrıca, kadınların cins olarak ezilmişliklerinden, haklarının yenmiş olmasından gelen daha farklı duyarlıkları bulunuyor. Onlar Meclis’e milyonlarca kadının, sırf kadın olmak nedeniyle uğradıkları haksızlıkları, dışlanmalarını, ikinci sınıf insan muamelesi görmekten kaynaklanan sıkıntılarını mutlaka bir ölçüde taşıyacaklar. Erkeklerin hiçbir zaman görmedikleri ve anlamadıkları farklılıkları Meclis’in gündemine getirecekler. Bu duyarlığın ülkemize önemli kazançlar getirmesini umuyorum, bekliyorum. ??? Bu Meclis, birçok açıdan önceki Meclislerden farklılıklar taşıyacak. Eğer iyi yönetilebilirse ülkemiz bunca farklılığın bir arada iş yapmasından önemli kazançlar elde edebilir. Bugüne kadar çözülememiş birçok sorun için çözüm yolunda adımlar atılabilir. En önemli yeniliklerden birisi olan kadınlar da Meclis’e büyük bir renk ve canlılık getirecekler. Bazı erkek egemen anlayışlar üzerinde korkutucu, tedirgin edici bir etki yapsa da gerçek bu… Bunları Duygu Asena’yla tartışmayı çok isterdim. Onun Meclis’e gidip kadın milletvekilleriyle buluşması ne güzel olurdu… Onu hep arayacağız… CUMHURİYET 04 K