26 Aralık 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 3 TEMMUZ 2007 SALI 4 ALİ SİRMEN HABERLER DÜNYADA BUGÜN Seçimlerin çok önemli olduğunu söyleyen eski başbakanlardan Erbakan, AKP’yi yerden yere vurdu Madımak’ı Görüp ‘Bir Şey Olmaz’ Demek!.. Bu satırlar yazılırken Sıvas’ta 37 kişinin (biri Hollandalı Carina Thuijs) diri diri yakıldığı Madımak Oteli katliamının üzerinden tamı tamına 14 yıl geçmişti. 14 yıldır, Türkiye ve Sıvas bu acıyı ve utancı taşıyor. Madımak faciasının bütün ayrıntıları herkesçe biliniyor, fotoğrafları, filmleri hâlâ arşivlerde. Uzatmaya gerek yok, 37 kişi, gözü dönmüş yobazlar tarafından, inançları kendininkilere uymuyor diye diri diri yakıldılar herkesin gözü önünde.. beş saat süren eylem sırasında. Olayın herkesin gözünün önünde olması ve önce tehdit, oteli kuşatma, sonra taş atma ve ardından da, oteli yakma eyleminin beş saatten fazla sürmesi, bu süre içinde yerel otoritenin, yerel güvenlik güçlerinin, olayı seyreden Sıvaslıların, Ankara’da başta “Halk ile güvenlik güçlerini karşı karşıya getirmeyin” diyen dönemin cumhurbaşkanının, olaya yeterince etkin biçimde müdahale edemeyen hükümetin ve onu oluşturan bütün ortaklarının sorumluluğu vardır. Sıvas’ta insanların yakıldığı Madımak Oteli’nin asma katında bugün etleri cızır cızır kızartan bir kebapçı var. Ama bir müze yok! Ne devlet cesaret edebiliyor böyle bir müzeyi kurmaya, ne yerel yönetim, ne de Sıvas halkı. Katliamın 14. yılında Sıvas halkının ve Türkiye’nin nerede olduğunun bundan güzel bir kanıtı olabilir mi? ??? Tarihsel olayların sorumlularını, akıp giden zaman içinden bir kesiti çıkarıp orada aramak beyhude bir iştir. Sıvas 4 11 Eylül 1919 tarihleri arasında, Kurtuluş Savaşı’nın ilk ulusal nitelik taşıyan ve “Misakı Milli”yi kabul eden kongreye ev sahipliği yapmış olmanın onurunu taşımıştı. Aynı Sıvas aradan hemen hemen 75 yıl geçtikten sonra, Madımak katliamının faili olarak, o büyük cinayetin ayıbını taşımak durumunda kaldıysa eğer, 1919 kalpaklıların Sıvası’nı 1975 takkelilerin Sıvası’na hangi etkenlerin ve kimlerin dönüştürdüğünü ciddi olarak düşünmek ve sormak zorundayız kendimize. Bu soruyu sormadan ve doğru yanıtını bulmadan 2 Temmuz 1993 Madımak katliamının asıl sorumlularına ulaşmamız mümkün değil. Sıvas katliamına adı karışanların, katillerin avukatlarının bir bölümü daha sonra iktidar oldu. Hatta avukatlardan biri Adalet Bakanlığı koltuğuna oturdu ve bu sıfatla, eski müvekkilleri olan katilleri hapishanede özel izinle ziyaret etti. Daha sonra, bu iktidar 28 şubat süreciyle işbaşından uzaklaşmak zorunda kaldı. Kimi “demokrasi!” savunucularına göre o iktidar meşru ve demokratikti, onların işbaşından uzaklaşmalarını sağlayan süreç ise demokrasi karşıtı. Buyurun biraz da buradan yakın! ??? Türkiye’de aynı zihniyet bugün de iktidardadır. Cumhurbaşkanlığı seçiminde uzlaşma aramamalarını mazur göstermek için halkın din duygularını sömürmek üzere şunları söylemekten hiç çekinmiyorlar: Bize dindar bir cumhurbaşkanı seçtirmediler... Sanki bundan önceki ve şimdiki cumhurbaşkanları Allahsız kitapsız dinsizlermiş gibi... Salt şu propaganda dahi, yeni Sıvas katliamlarının ön habercisidir. Bir zamanlar “Bizim partiden yana olmayanlar, patates dinindendir” diyen Erbakan zihniyeti gibi, bunlar da, yalnızca kendilerine yandaş olanları dindar olarak görmekte, böyle tehlikeli tohumları Türkiye’nin bağrına serperek bölünmeyi güçlendirmektedirler. Bu durumda, baş bölücübaşının İmralı’da olduğunu ileri sürmek aymazlıktır. Bölücülük yalnız etnik ayırımcılıkla olmaz, milleti Uğur Mumcu’nun deyimiyle, “inananlar ve inanmayanlar diye karnıyarık gibi ortadan ikiye ayırmak da bölücülüktür”. Faşizm yalnız ari ırk adına Yahudi yakmak değildir, inancı kendininkine uymayanı yakmak da bir faşizmdir. Madımak olayını yaşamış olan, daha önce de benzeri nicelerini yaşayan bir toplumda, içinde bulunduğumuz durumu görmeyip, bu gidişi hâlâ “demokrasi” sayıp “Korkmayın yahu bi şiiy olmaz” diyen bu iktidarı, laikliğin önemini vurgulayanlardan yüz kez daha solda gören sözde liberal ya da solcular da, hain değillerse eğer, budaladırlar. Madımak’ın anlamını iyi düşünüp uyanın artık!.. ‘Solucana benzediler’ ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Eski Başbakan Necmettin Erbakan, 22 Temmuz’daki seçimlerin “rastgele seçimlerden bir tanesi’’ olmadığını belirterek “Bundan önceki seçimlerde ‘daha iyi mi yönetileceğiz, daha kötü mü’ yönetileceğiz seçimi vardı. Bu seçim ise ‘var mı olacağız, yok mu olacağız’ seçimidir’’ dedi. Erbakan, AKP’ye oy vermenin “cehenneme bilet almak” ile eşdeğer olduğunu da söyledi. Erbakan, önceki akşam Flash TV’deki Seçim Kulübü programına katılarak soruları yanıtladı. Emperyalistlerin Türkiye’yi almak istediğini, bu nedenle 22 Temmuz’daki seçimlerin Çanakkale Sa ? Bir televizyon programında soruları yanıtlayan Necmettin Erbakan, AKP’ye oy vermenin “cehenneme bilet almak” ile eşdeğer olduğunu söyledi. vaşı’ndan çok daha önemli olduğunu dile getiren Erbakan, “Seçimde harakiri yapma. Seçimde AKP ve CHP’ye oy vermek kendini bıçaklamak demektir. AKP’ye oy vermek, cehenneme bilet almak gibidir. 3 Kasım’da gittin AKP’ye oy verdin. Yaptığın iş ne? Sırtına birer hortum bağladı. Hortumu AKP’ye teslim ettin, o da rantiyecilere verdi. Sağ, sol kalmadı’’ dedi. Erbakan, Cumhurbaşkanlığı seçimiyle ilgili olarak da, “Sizin eğilip bükülecek haliniz yok ki, yerdeki solucana benzediniz. Cumhurbaşkanını seçemedi, Abdullah Gül’ü seçtiremedi, halka seçtirmek istedi, yapamadı’’ dedi. Bugün Türkiye’nin 6 milyon işsiz, 15 milyon aç, 50 milyon fakirle perişan hale geldiğini anlatan Erbakan, “IMF, atın jokeyidir. AKP at yarışı spikeridir’’ dedi. “TBMM Başkanı Bülent Arınç’ın AKP’de farklı bir çizgi çizdiği, Milli Görüş’e yakın olup olmadığı’’ sorusu üzerine Erbakan, “Bizim kapımız Bülent Arınç’a açıktır’’ karşılığını verdi. maz’a verdiğini söyledi. AKP’yi sert ifadelerle eleştiren Erbakan, “O paralardan biraz da biz istifade edelim dediler, AKP’li öğrenciler... AKP demek arka kapıdan kaçanlar demek’’ dedi. ‘AKP bir gecekondu’ Erbakan, dün Milliyet gazetesinde yer alan demecinde de AKP’nin 22 Temmuz seçimlerinden galibiyetle ayrılması durumunda bile, ülkede gerginliğin daha da tırmanacağını ve iki yıl sonraki yerel seçimlerden önce Türkiye’nin bir kez daha sandık başına gideceğini söyledi. Bu süreçte AKP iktidarının da bölüneceğini belirten Erbakan, “Zaten bunlara artık parti demek dahi doğru değil. Bunlar bir gecekonduydu. Bir sürü insan bir araya toplanmıştı. Şimdi yarısı tasfiye edildi. Geriye kalanlar ise kendilerinden emin değil, böyle bir parti olmaz. Bir kere bir davası yok. O yüzden çok kolaylıkla bölünür” görüşünü dile getirdi. ‘Görevi Yılmaz’a verdi’ “Amerika’nın 28 Şubat sürecinde etkisi olduğunu’’ anlatan Erbakan, Refahyol döneminde, DYP Genel Başkanı Tansu Çiller’in kendisiyle görüşerek,“tasfiye yapacağını ve seçimle 3 ay için Başbakan olacağını anlattığını’’ belirtti. Bunun üzerine topladıkları 291 imzayı Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’e sunduklarını ve 3 ay içerisinde seçime gidilmesini istediklerini belirten Erbakan, Demirel’in ise görevi Çiller yerine Mesut Yıl SALDIRI PLANI ENGELLENDİ İĞNELİ FIRÇA ZAFER TEMOÇİN ERDOĞAN GİRESUN’DA Terör örgütü Antalya’yı da kana bulayacaktı ? Bakırköy’deki saldırıya ilişkin önceki gün otogarda yakalanan Beyaz Y’nin terör örgütünün dağ kadrosundan olduğu ve bombalı saldırı için Antalya’ya gitmeye çalıştığı belirtildi. Haber Merkezi İstanbul’da önceki gün terör örgütüne yönelik olarak düzenlenen operasyon kapsamında Esenler Otogarı’nda üzerinde 2 kilo patlayıcıyla yakalanan Beyaz Y’nin bombalı saldırı için Antalya’ya gitmeye çalıştığı belirlendi. Tunceli’de terör örgütüne yardım ettikleri gerekçesiyle gözaltına alınan 21 kişiden 18’i tutuklandı. Bakırköy Ebuzziya Caddesi’nde 10 Haziran’da meydana gelen ve 17 kişinin yaralanmasıyla sonuçlanan saldırıyla ilgili soruşturma yürüten polis ekipleri, önceki gün Küçükçekmece’de bir eve operasyon düzenlenmişti. Evde terör örgütü üyesi olduğu ileri sürülen Serdar Ö, Mehmet Ali D. gözaltına alınırken MOBESE kameralarından bombayı yerleştirdiği belirlenen Beyaz Y. adlı kadın, Esenler Otogarı’nda yakalanmıştı. Üzerinde 2 kilo 150 gram A4 patlayıcıyla yakalanan Beyaz Y’nin terör örgütünün dağ kadrosundan olduğu ve bombalı saldırı düzenlemek için Antalya’ya gitmeye çalıştığı belirlendi. Öte yandan Tunceli’de terör örgütüne yardım ettikleri belirlenen 21 kişi gözaltına alındı. Adliyeye sevk edilen zanlılardan 18’i tutuklandı. Tutuklananlar arasında terör örgütüne uzaktan kumandalı bomba yapımında kullanılan malzeme götüren kişilerin de bulunduğu bildirildi.Yakalanan kişilerle birlikte, 1 adet hazırlanmış patlayıcı madde düzeneği, düzeneklerin hazırlanmasında kullanılan 15 kilogram amonyum nitrat, terör örgütüne gönderilmek üzere hazırlanmış 2 cep telefonu, patlayıcı maddenin ateşlenmesinde kullanılan 2 uzaktan kumandalı oto alarm kiti, 9 dijital saat ele geçirildiği kaydedildi. Fındık üreticisine sloganlı engel ? Başbakan Erdoğan, fındık politikası nedeniyle büyük oy kaybına uğradığı Giresun’da beklenen protestoyla karşılaşmamasına karşın alanda kalabalık bir kitle bulamayınca hayal kırıklığına uğradı. ERDOĞAN ERİŞEN namikzafer@yahoo.com Zeki Sezer, Edirne’nin Uzunköprü ilçesinde halka seslendi ‘Karanlığa devam mı?’ EDİRNE (Cumhuriyet) Trakya gezisini sürdüren DSP Genel Başkanı Zeki Sezer, bölgedeki tarımı bitiren, Ergene Nehri’ndeki kirliliğe seyirci kalanların ülkeyi yönetemeyeceğini, sosyal demokratların iktidara gelmesi halinde bütün bu sorunları çözeceklerini belirtti. Sezer, Edirne’nin Uzunköprü ilçesindeki Atatürk Parkı’nda halka seslendi. Halkın umutsuzluğa düşmeden birlik ve beraberlik içerisinde sandığa gitmesi çağrısında bulunan Sezer, seçimlerde solun umut haline geldiğini ifade etti. Halkın çağrısına kulak vererek ve ileride daha da iyi anlaşılacak büyük fedakârlıklar yaparak seçimlere katılmadıklarını anımsatan Sezer, “Seçime katılmama kararımıza rağmen başta örgütlerimiz olmak üzere Türkiye’nin her yerini dolaşarak 22 Temmuz’da yapılacak seçimlerde yol ayrımında olduğumuzu vatandaşlarımıza anlatıyoruz. Onların bu seçimde aydınlığa gidişi mi, yoksa karanlığa devam mı kararını vermelerini istiyoruz. Kısacası seçime giren partilerden çok daha fazla çalışıyoruz’’ dedi. Başbakan Erdoğan’ın ülke içinde ve dışında Türkiye’yi iyi temsil edemediğini ve ülkeyi yönetemediğini vurguladı. asirmen?cumhuriyet.com.tr KİLİSEYE BASKIN DAVASI ‘Kadın satıcılarından kaçarken içeri girdik’ İstanbul Haber Servisi Agos Gazetesi Başyazarı Hrant Dink anısına yapılan ayini basmaktan yargılanan sanıklar, “Rus hayat kadını satıcılarından kaçarken kiliseye sığındık” dediler. Yargıçın “Mutafyan’ı öldüreceğinizi söylemişsiniz” sorusuna ise “Şuurumuz yerinde değildi” yanıtını verdiler. Kumkapı Meryem Ana Kilisesi’nde Hrant Dink’in ölümünün 40. günü nedeniyle düzenlenen ayin sırasında havaya ateş açan iki sanığın 9’ar yıla kadar hapis cezası istemiyle yargılanmalarına başlandı. İstanbul 8. Asliye Ceza Mahkemesi’ndeki duruşmada tutuklu sanıklar Volkan Karaova ve Yılmaz Can Özalp’in sorguları yapıldı. Sanıklar Rus hayat kadınları için pazarlık yaptıkları kişilerin kendilerini bıçakla kovalamaları üzerine kiliseye sığındıklarını öne sürdüler. Volkan Karaova, kilise bahçesinde üzerlerine koşan güvenlik görevlisini de bu kişilerden biri zannettiği için havaya bir el ateş ettiğini ileri sürdü. Hâkimin, sanıklara, “Polis ve savcılıkta Mutafyan’ı öldürmek için gittiğinizi söylemiştiniz” hatırlatması üzerine ise Karaova, “Şuurum yerinde değildi” dedi. Sanıkların tahliye isteklerini kabul etmeyen yargıç duruşmayı erteledi. GİRESUN Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın Giresun mitinginde fındık protestosu yapan üreticilerin sesinin duyulmaması için ön sıralara yerleştirilen kadınlar ve gençler sürekli “Türkiye seninle gurur duyuyor” diye slogan attı. Fındık politikası nedeniyle büyük oy kaybına uğradığı Giresun’a helikopterle gelen Başbakan Erdoğan, beklenen protesto ile karşılaşmamasına karşın, alanda kalabalık bir kitle bulamayınca hayal kırıklığına uğradı. Liman Meydanı’nda yaklaşık 7 bin kişiye hitap eden Başbakan Erdoğan, kürsüye eşi Emine Erdoğan ve yeni transferi Ertuğrul Günay ile çıktı. Eşi ile birlikte halkı selamlayan ve karanfil atan Erdoğan, kendi iktidarları ile ülke gündeminden zam sözcüğünü ve enflasyonu çıkardıklarını söyledi. Erdoğan’ın konuşması sırasında kalabalıktan “fındık” sesi yükseldikçe, ön sıralara yerleştirilen partili gençler ve kadınlar “Türkiye seninle gurur duyuyor” şeklinde slogan atarak üreticilerin seslerinin duyurulmasını engellediler. Partililer sık sık CHP lideri Baykal ile Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer aleyhine de slogan attılar. Meydanda bulunan “Önce Menderes vardı bir de Özal. Şimdi yalnız Tayyip var. Bir de sahte demokratlar” yazan ve Baykal, Bahçeli ve Ağar’ın resimleri bulunan pankart dikkat çekti. “6.7 oranında yine büyüdük” diyerek bu gelişmeleri görmeyenleri eleştiren Erdoğan, şunları söyledi: “Bunlar yan gelip yatmakla olmuyor. Bizi yurtdışına çok gitmekle eleştiriyorlar. Biz onlar gibi yurtdışına turistik geziye gitmiyoruz. Görüşmemizi yapıp işi bitiriyor hemen de dönüyoruz. DSPMHPANAP döneminde 22 banka hortumlandı. Bedeli 40 milyar dolar. Hani bunlar dürüst idi? MHP eskiden DSP’nin değirmenine su taşıyordu, şimdi de birleşen CHP ile DSP’nin değirmenine su taşıyor. Değirmenci aynı ama ortaklar değişiyor. Onlar borç üstüne borç yaptılar. Biz ise hem ürettik, hem de borç ödedik. Türkiye’yi IMF’ye bulaştıran biz değiliz. DSPMHPANAP hükümeti borç istiyordu IMF’den, anlaşmaları elimizde.” Erdoğan, konuşmasının sonunda fındık konusuna değinerek üreticiyi mağdur etmeyeceklerini ve fındık taban fiyatını seçimden önce açıklayacaklarını söyledi. Hrant Dink cinayeti davası için sokaklarda yürürken bir şey dikkatimi çekti: İstanbul’da canlı bir seçim havası görünmüyor. Şehir bir sükunet içinde. Aslında yalnız İstanbul’da değil, gidip gezdiğimiz bütün yerlerde bir seçim coşkusuna rastlamadım. TV ekranlarından mitingleri izliyorum, orada da pek parlak bir görüntüyle karşılaştığımız söylenemez. Peki nedir bunun eskilerin deyimiyle esbabı mucibesi? Birkaç neden sayabiliriz. Bir neden hiç şüphesiz ki seçimlerin yaz mevsiminde, tatilde yapılıyor olması. İnsanlar yaz sıcağında seçim kampanyalarını izleyecek bir ruh hali içinde olmuyorlar. Herkes tatil ve dinlenme peşinde iken birtakım kişilerin ve partilerin gelip onları seçim heyecanı içine katması kolay değil. Bir başka neden de kamuoyu yoklamalarındaki tablo olabilir. Görülebildiği kadarıyla seçmen eğilimleri geçen seçimlerden çok fazla değişik bir sonuç göstermiyor. Geçen seçimlerde iki Neden Seçim Havası Yok? parti barajı aşmış, üç parti de baraja çok yakın bir yere takılıp kalmıştı. Seçim anketlerinde yine benzer bir manzara çıkacak gibi görünüyor. AKP ve CHP barajı aşacaklar, burada bir şüphe yok. Ondan sonrası ne olur? Bir şey daha kesin, bağımsızlar 20’nin üzerinde bir sayıyla Meclis’e girecekler. Belki bir tek yenilik bu sayılabilir. Geçen seçim baraja takılan DYP, MHP ve Genç Parti ise yine baraj çevresinde dolaşıyorlar. Bunlar içinde barajı aşmaya en yakın aday olarak MHP görünüyor. ??? Bülent Ecevit’in “Karaoğlan” diye dağlara taşlara adının yazıldığı 1973 ve 1977 seçimlerini hatırlıyorum. O zaman büyük bir heyecan vardı, CHP’nin mitingleri canlı, coşkulu büyük topluluklarla yapılıyordu. Toplumda bir umut vardı, heyecan vardı, bir çıkış yolu bulmanın enerjisi vardı. 1983 seçimlerinde ANAP çevresinde ve Turgut Özal önderliğinde bir umut yaratılmıştı. Bu nedenle 1983 seçimleri de canlıydı. 2002 seçimlerinde de AKP o havayı bir ölçüde yakalamıştı. Bu seçimlerde bir umudun olmaması, yeni bir seçeneğin güçlü olarak toplumun önüne koyulamaması muhtemelen insanları coşkulandırmıyor. AKP, Cumhurbaşkanlığı krizine kadar düşüş içindeydi. Bir iktidar partisinin doğal yıpranmışlığını ve yorgunluğunu yaşıyordu. Cumhurbaşkanlığı krizi, siyasetin normal seyrini bozdu. Tartışmalar, özellikle Genelkurmay Başkanlığı’nın 27 Nisan tarihinde internet sitesine koyduğu açıklama ile başka bir boyut kazandı. Merkez sağ diye anılan DYPANAP çizgisi Cumhurbaşkanlığı seçiminde “kararsız” kalmanın, arada kalmanın darbesini yedi. Büyük bir prestij kaybına uğradı. AKP yönetimi Cumhurbaşkanlığı krizini iyi yönetemedi. Kolay atlatılması mümkün olan bir seçim, sonu belirsiz bir gelişmenin önünü açtı. AKP , elindeki çoğunluğa rağmen cumhurbaşkanını seçtirememenin hayal kırıklığını yaşadı. AKP’yi destekleyen kesimler de aynı çıkmazın içine girdiler. ??? Kriz sonrasını değerlendirirken AKP açısından iki sonuç ortaya çıkabilir diye yazmıştım. Bir ihtimal, cumhurbaşkanını seçtiremeyen AKP’nin seçmen nezdinde itibar kaybetmesi olacaktı. Böylesine büyük bir çoğunluğa rağmen süreci kontrol altında tutamaması bir güvensizlik nedeni sayılacaktı. Diğer ihtimal ise “mağdur” olarak seçmen karşısına çıkıp bundan yararlanmaktı. AKP beklendiği gibi seçmenin karşısına Cumhurbaşkanlığı seçiminde karşılaştığı gelişmeleri “mağdu riyet” olarak sundu. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın konuşmalarında bu vurgu kuvvetle öne çıkarıldı. “Mağduriyet” hissinin toplumda belli bir etki yaptığı görülüyor. ??? Sonuç olarak, bu seçimler var olan durumu değiştirecek ve yeni gelişmelere kapı açacak bir duruma işaret etmiyor. Muhalefet, “koruma” anlayışı dışında köklü bir yeni projeyle toplumun karşısına çıkamadı. Yeni umutlar, yeni seçenekler yaratamadı. Böyle olunca, toplum seçimlerden yeni sonuçlar bekleyecek bir heyecan duyamadı. Tabii, yüzde 10 barajının varlığı, milletvekillerinin tamamının seçmen tabanınca değil liderler tarafından belirlenmesi, toplumun adaylara yeteri kadar istekli bir şekilde sahip çıkmamasına neden oluyor. ??? Yurttaş belki bu seçimlerde daha fazla oy kullanacak, ancak umut ve heyecan içinde seçimleri beklemiyor... Gerçek bu... CUMHURİYET 04 CMYK
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear