24 Kasım 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 3 TEMMUZ 2007 SALI 14 KÜLTÜR kultur?cumhuriyet.com.tr Madımak Oteli bir an önce Madımak Müzesi olmalı... AYNA ADNAN BİNYAZAR Gerçeklerle yüzleşmek (II) 30 Haziran 2007 tarihli Cumhuriyet’te CHP’nin Sıvas olayları sırasında yaşamını yitiren 35 aydın için Madımak Oteli’ni ‘Hoşgörü Müzesi’ yapma sözü verdiği yazıyordu. Geç kalınmış bir söz. Keşke bu sözü vermek için bunca yıl beklenmeseydi de böylesi bir katliamın yaşandığı Madımak Oteli, tüm izler silinerek, yeniden çalışmaya başladığı ve bu da yetmezmiş gibi, aynı çatı altında bir et lokantası açıldığı noktada harekete geçilseydi... Ayrıca, neden ‘Hoşgörü Müzesi’? Hoşgörü, ucu alabildiğince açık bir kavram... ‘Madımak Müzesi’ ise orada acımasızca öldürülen insanlara toplum olarak sunulması gereken saygının izlerini taşıyacak ve bu katliamın unutulmaması/unutturulmaması gerektiğini vurgulayacaktır. Evet, Madımak Oteli bir an önce Madımak Müzesi olmalı... 1994 yılında, dramaturg Maria Van Kerkhooven II. Dünya Savaşı üstüne sürekli olarak üretilen yapıtlardan söz ederken, bunların toplumsal belleği oluşturduğunu ve soykırımı bizzat yaşamış olanların yaşlanarak ölmeye başlamalarıyla birlikte toplumsal belleğin de tarihe doğru bir akışkanlık sergileyeceğini vurgulamıştı. İşte bu noktada, farklı sanat disiplinleri toplumsal bellekle buluşmalara zemin hazırlayacak ve eleştirmen Gerald Siegmund’un da belirttiği gibi, ‘şimdi’ ‘zaman’ – ‘bellek’ arasında güçlü bir iletişim ağı kuracaktır. Belgesel Tiyatro bu süreçte öne çıkan araştırmacı ve yaratıcı dinamiklerden biridir. 4 Temmuz 2006 tarihli “Gerçeklerle Yüzleşmek” başlıklı yazımda belgesel tiyatrotoplumsal bellek (ya da ‘kolektif şahitlik’) televizyon kanallarından adeta dizi izler gibi izliyoruz. Kimi zaman tepkiliyiz, kimi zaman boş gözlerle bakıyoruz ekrana... Çelişik, duyarsız, acı, yüzeysel ve tek yönlü bilgi bombardımanı altında yaşanan bir hareketsizlik, dumura uğramışlık söz konusu. Daha önce bir yazımda belirttiğim gibi, sanki toprak sürüldü bitti... Ama, sürülmüş toprağı, hele üzerinde bizim gibi belleksiz bir toplumun yaşadığı bu toprağı yeniden havalandırmak gerektiği kesin. Kültürel yaşamdaki bu sıkışmışlıklar bilinçli bir politik sistemin uzantıları. Giderek korkutucu boyutlara ulaşıyor. Bu açıdan bakıldığında, Sıvas katliamı gibi, Maraş olayları gibi olaylar ülkenin geçilmesi kolay olmayan darboğazlarıdır. Bunlar elbette unutulmaya terk edilemez. ‘Şimdi orada mısın ya da hiç orada oldun mu’ sorusunun sürekli sorulması gerekir ki toplumlar kendi gerçeklerinin üzerini örtmek ya da başkaları tarafından örtülmesine izin vermek yerine bu gerçeklerle yüzleşsinler. Günümüzde belgesel tiyatro farklı biçimsel arayışlara yönelebilir. Yaşanmış ve yaşanmakta olan onca sarsıcı olaydan yola çıkılarak yazılacak her belgesel oyun, yukarda da belirttiğim gibi önemli soruları, tartışmaları beraberinde getirecek, karanlıkta bırakılmak istenen gerçeklerin aydınlığa çıkmasına yol açacaktır. Gerilere gitmeye gerek yok, son yıllarda bu topraklarda yaşanan Madımak ve benzeri olaylar ürkütücüdür. Bu olayları belgelere dayanarak irdelemek ve onları tiyatro sanatının sonsuz açılımlar içeren dünyasına taşımak salt geleceğe değil, geçmişe dönük olarak da ciddi hesaplaşmalara, yüzleşmelere zemin hazırlayacaktır... Bu konuda oyun yazarlarımıza çok iş düşüyor...” Evet, Sıvas katliamının üzerinden 14 yıl geçti. Tiyatronun işlevlerinden biri de ‘şimdi – zaman bellek’ arasındaki ilişkiyi izleyiciyle paylaşmak değil mi zaten? Gülegen Politikacı Okulumuza yeni bir öğretmen atanmıştı. Ufarak, giyimi kuşamı yerinde, gülegen biriydi. Gülegenliği biraz da, konuşurken ağzını dişetleri görünecek kadar açmasından geliyordu. İyice bakmıştım; gözlerinin içi gülmüyordu öğretmenin. Baban olsa öylesinden çekin! On üç yaşında traktör sürecek kadar becerikli olan Gürbüz’ün, okula yeni gelen bir öğretmenle yüz göz olmakta da eşi yoktu. Birini taklit etmesin, aslını çıkarırdı! Öğretmenin dişetlerini göstererek konuşmasını gülegenlik sanma yanılgısına ilk o düştü. Derse başlarken arka sıralara dönüp öğretmenin şipşak portresini çekmeye kalkınca, sınıfta ilk dersin ilk tokadını yeme onurunu yine kimseye kaptırmadı... ??? Cumhurbaşkanlığı adaylığına değin Abdullah Gül’ün gülegenliği çok kişiyi yanılttı. Buna, bir el zanaatçısının oğlu olup halk kesimlerinden gelişi de katılırsa, halkın gözünde ona makamlardan makam yakıştırılmıştır. Uluslararası görüşmelerde meslektaşlarının kollarına girmesi, onlarla sarmaş dolaş olması, coşkulu halkımızın Gül’e ayrı bir değer biçmesine yol açmıştır. Bu yönüyle Gül’ün, Dışişleri Bakanlığı yapanlar arasında ayrıcılıklı bir yerinin olduğu yadsınamaz. Cumhurbaşkanlığına aday gösterilmesinin belli kesimlerce benimsenmesinin nedeni de bu olabilir. Kalem erbapları arasından, AB görüşmelerinde yarı açık, yarı kapalı, davranışlarını frenlemeye çalıştığı Erdoğan’ın bu seçimini, büyük bir özveri sayanlar çıktı. ??? Erdoğan’ın Cumhurbaşkanlığı serüvenine Gül’ü sürükleyip kendi başına gelecekleri bu yolla önlediği, gülegen politikacımızın aklına gelmiş midir, bilmiyorum?.. Şimdi de yanından yöresinden uzak tutarak, küçük yerlerin mitinglerine gönderiyor onu... Meclis’te 400’ü bulsun; bakalım, Cumhurbaşkanlığına Gül mü aday, Erdoğan mı?.. Hz. Ömer’e “Rakibin kim” diye sormuşlar, o da “Ondan bir adım ilerde olduğum!” demiş. İktidar tutkusu ne kardeş dinler, ne arkadaş, ne parti yoldaşlığı!.. ??? Umut günlerinde değil, çöküş günlerinde tarayacaksın kişinin iç aynasını... Türban konusunda eşine AİHM’den dilekçeyi geri aldırtan Gül, adaylığının sallantıda olduğu şu günlerde temel ilkeleri hiçe sayarak türbanlı kızına diplomasını kendi elleriyle vermekten çekinmiyor... Bu durumu eleştirenlere de “alçaldınız” diyebiliyor... İki ay öncesine kadar, “Erkeklik Meclis’e gelmekti. Erkekliğin ispatlanacağı dönemler vardır” sözlerini ağzından çıkarabilir miydi?.. Devlet adamı, ağzına sağlam kilit vurmakla kalmamalı, kilidi açacak anahtarı şeytanın gözünden bile uzak tutmalıdır! ??? Gül’ün, kadınlardan özür dileyeceğim diye söylediği şu sözler bir Cumhurbaşkanı adayının ağzına yakışıyor mu?.. “O gün Elazığ’ın havasına girdik, o sözleri söyledik, biraz o havadan kaynaklandı. Kadınlardan özür diliyorum. Onları üzmüşsem, alınmışlarsa gerçekten özür dilerim. Aslında benim üslubum değildir, bilirsiniz. Yoksa biliyorum: Kadınlar yiğittir. Hatta daha yiğittir.” “Söz kurşun gibidir, ağızdan çıktı mı tutamazsınız”; bin özür de dileseniz, saplanacağı yeri bulmuştur! Üslupsuzluk yap, ortama göre üslup değiştirdiğini söyle, “bilirsiniz” diye de bunu onaylatmaya kalk!.. Öyle birine her an, Buffon’un, “Üslup, kişinin kendisidir” sözünü anımsatacak biri çıkacaktır! adnan@binyazar.com TOPLUMSAL BELLEK 2 Temmuz 1993’te Sıvas’ta Madımak Oteli’nde 37 insan vahşice öldürülmüştü. ilişkisinden söz etmiştim. Bugün, o yazımdan bölümleri bir kez daha paylaşmak istiyorum okurla: “Temmuz 1993’te Sıvas’ta Madımak Oteli’nde 37 insan, ki bunların 35’i yazar, şair, sanatçı, öğrenciydi, gözü dönmüş şeriat yanlıları tarafından vahşice öldürüldüler. Ne acıdır ki bir koca kent halkı seyirci kaldı bu katliama. Seyirci kalan sadece o gün, o saatte orada olan ve ağzından köpükler saçan yobazlar tarafından galeyana getirilen cahiller miydi? Hayır... Bugün ise insana aklını kaybettirecek bir biçimde ‘kebap salonu’ olarak hizmet vermesini düşünmek bile ürkütücü Madımak Oteli’nin.... Nasıl olabilir bu? Neden olmasın? Sanıkların çoğu salıverilmiş durumda, geri kalanlar da, görünen o ki, ‘topluma kazandırılmış’ kişiler olarak yakında karışacaklar aramıza...” “Belgesel tiyatronun önemi, öncelikle gerçeklere belli bir mesafeden ve belgelerle, somut verilerle bakabilmekte yatıyor. Televizyon kanallarında her gün, her gece izlediğimiz savaş ve şiddet sahnelerinden çok farklı bir bakış, çok farklı bir şahitlik süreci kuşkusuz. Son yıllarda, savaşları, medeniyetlerin yok edilişini, vahşeti, şiddeti BELLEKSİZ TOPLUM İSTANBUL CAZ FESTİVALİ BUGÜN BAŞLIYOR Frank Sinatra şarkılarına Michael Bolton yorumu Kültür Servisi İstanbul Kültür Sanat Vakfı’nın 3 18 Temmuz tarihleri arasında düzenlediği 14. Uluslararası İstanbul Caz Festivali bu yıl Norah Jones, Robin Gibb, Bryan Ferry gibi dünyaca ünlü isimleri ağırlıyor. Festivalin ilk konuğu, 80’li yılların romantik popunun önemli isimlerinden Michael Bolton, en son albümü “Bolton Swings Sinatra” ile yarın saat 22.00’de Sepetçiler Kasrı’nda hayranlarıyla buluşacak. Efsanevi şarkıcı Frank Sinatra’nın “New York, New York”, “Night and Day”, “My Funny Valentine” ve “Fly Me to the Moon” gibi unutulmaz hitlerinin seslendirileceği gece festivalin renkli gecelerinden biri olacak. Hollywood’un ünlü Walk Of Fame yıldızlarından biri olan Michael Bolton, “How Am I Supposed To Live Without You” gibi Grammy’li parçalarıyla olduğu kadar “When a Man Loves a Woman”, “(Sittin’ On) The Dock of the Bay” ve “Georgia On My Mind” gibi klasikleri güçlü sesiyle yorumlamasıyla da tanınıyor. www.iksv.org/caz çerçevede genç fotoğrafçılar birleştirilmek, neler yapabileceklerini görmek ve göstermek amaçlıyor. Kimlik konusunun yanı sıra geçen yıl olduğu gibi tema dışı, serbest konulu katılıma da açık olan festivalin başvuruları için gerekli bilgi www.ifsak.org.tr adresinden edinilebilir. (gencfotofest@ifsak.org.tr) İstanbul’da kumdan heykeller Kültür Servisi İstanbul değişik bir etkinliğe ev sahipliği yapıyor. Dün Kozyatağı Carrefour’da başlayan “İstanbul Uluslararası Kumdan Heykeller Festivali”, İstanbul’un simgeleşmiş yapılarını ve mitolojik hikâyelerini kumdan heykeller sergisi ile canlandırıyor. Dünyaca ünlü birçok heykeltıraşın katılacağı festivalde ziyaretçiler heykel yapımını yakından izlemenin yanı sıra çocuklar ve yetişkinlere yönelik atölye çalışmalarına katılarak heykeller hakkında uygulamalı bilgi edinme şansına sahip olacaklar. Sergi 30 Eylül’e kadar açık kalacak. Kültür Servisi İFSAK tarafından 14 Eylül 30 Eylül tarihleri arasında düzenlenecek “Genç Fotoğrafçılar Festivali”ne son başvuru tarihinin 31 Temmuz olduğu bildirildi. Öncelikle 30 yaş ve altındaki tüm genç fotoğrafçılara, çalışmalarını sergileme/sunma olanağı sağlamanın amaçlandığı festivalin konusu ise “Kimlik” olarak açıklandı. Bu İFSAK’tan genç fotoğrafçılara çağrı CUMHURİYET 14 K
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear