26 Aralık 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 14 TEMMUZ 2007 CUMARTESİ 8 TÜRKİYE İstanbul Edirne Kocaeli Çanakkale İzmir Manisa Aydın Denizli Zonguldak Açık İstanbul HABERLERİN DEVAMI PB PB PB PB A A A A PB 29 30 29 30 33 33 35 34 24 Sinop Samsun Trabzon Giresun Ankara Eskişehir Konya Sıvas Antalya PB Y Y Y PB PB B PB A 24 26 26 25 29 28 28 25 32 Adana Mersin Diyarbakır Şanlıurfa Mardin Siirt Hakkâri Van Kars A A A A A A PB PB Y 32 32 39 39 37 38 33 26 25 Trabzon Ankara İzmir Hakkari Antalya Adana Ş.Urfa Erzurum Yurdun kuzey, iç ve doğu kesimleri parçalı ve çok bulutlu, Orta ve Doğu Karadeniz ile Doğu Anadolu’nun kuzeyi sağanak ve gök gürültülü sağanak yağışlı, diğer yerler az bulutlu ve açık geçecek. Yağışlar Doğu Karadeniz’de etkili olacak. Diğer yerlerde hissedilir derecede azalacak. Çok bulutlu DIŞ MERKEZLER Oslo Y 18 Helsinki PB 20 Stockholm B 25 Londra B 23 Amsterdam PB 23 Brüksel PB 27 Paris Y 27 Bonn B 32 Münih B 30 Yağmurlu Stockholm Berlin Budapeşte Madrid Viyana Belgrad Sofya Roma Atina Zürih B B B PB B B B B PB 31 32 38 30 30 28 25 30 31 Moskova Aşkabat Astana Taşkent Baku Bişkek Tiflis Kahire Şam Karlı Y PB Y Y B Y PB B B 24 37 31 40 28 34 33 34 32 Londra Berlin Moskova Belgrad Madrid Ankara Taşkent Tahran Kahire Sulu kar Gök gürültülü Parçalı bulutlu Sisli Bulutlu GÜNCEL CÜNEYT ARCAYÜREK ? Baştarafı 1. Sayfada Cumhuriyeti düşleriyle yattı, bir sabah laik Cumhuriyeti savunan kimlikle kalktı. Baykal, parlamento içinden bir aday üzerinde uzlaşma olmazsa, parlamento dışından Çankaya’ya layık biri bulunabilir, demiş. RTE, anayasada yazılı bu kuralı görmek istemez. Çıktı halkın önüne, bu saptamanın “demokrasiye, halka saygısızlık” olduğunu söyledi. Halkın 550 milletvekili içinde Cumhurbaşkanlığı yapacak bir tane adam yok mu, diye soruyor. Yok olması olasılığı düşünülmüş ki, 1982 Anayasası’na belirli sayıda milletvekilinin önerisiyle dışardan birinin cumhurbaşkanı seçilmesine olanak tanıyan madde konulmuş. ??? Aslında RTE’nin, dışardan bir aday, bir cumhurbaşkanı arayışına olanak tanıyan anayasa maddesini görmezlikten gelmesinin bir başka nedeni var. Parlamento içinden bir cumhurbaşkanı derken, kendine yakın, kendi siyasal felsefesine uygun birinin, bir partilinin Çankaya’ya çıkmasını öngören kafa yapısının emrini yerine getiriyor. RTE, Çankaya’da bugüne kadar özenle korunan tarafsız, laik Cumhuriyete, Atatürk devrimlerine sözde değil özde de bağlı olan veya olacak birinin görev yapmasını asla istemiyor. Son günlere kadar (AKP dışında bir aday üzerinde) uzlaşmaya yanaşmamasının ve bugün parlamento içinden kendisiyle söz ve vücut diliyle uyuşan birinin adaylığını savunmasının öncelikli nedeni bu. ??? AKP’nin üç atlısından biri, Bülent Arınç da, anayasayı nalıncı keseri gibi kendine yontuyor. Geçmişte cumhurbaşkanlarının görev süreleri bittiğinde görevden ayrıldıklarını, o günkü anayasa gereği yerine yenisi seçilinceye kadar ya Senato ya da Meclis Başkanı’nın vekâlet ettiğini söylüyor. Yürürlükteki anayasa öyle değil. Yenisi seçilinceye dek 7 yılını tamamlayan cumhurbaşkanının görevini sürdürmesini emrediyor. Anayasa gereği Sayın Sezer görevini sürdürüyor. Arınç, yanıp tuttuştuğu Cumhurbaşkanlığı’na vekâletten mahrum kaldığından dem vuruyor. Meclis Başkanı sıfatını kullanarak propagandaya çıktığı Manisa’nın bir yöresinde “23 Temmuz’da bizi unutursunuz” diyen çiftçiye, bir başka yerde “Çiftçiyi öldürdünüz” diyen bir diğerine “terbiyesiz” diye seslenerek kendine özgü siyasal terbiye sözcüğünü kullanan, hem hukukçu olmakla övünen hem de anayasanın uygulanmasında büyük sorumluluğu olan Arınç…102. madde gereği bir an önce Gölbaşı’ndaki mütevazı evine çekilmek isteyen Sayın Sezer’in Çankaya’daki zorunlu ikametini sindiremiyor. Başbakanları, ülkeyi böldürmeyeceklerini söyleyen ana muhalefet liderine saldırırken Muğla’da “Demek ki senin böyle bir karın ağrın var” diyebiliyor. Manisa’da “Sen kimsin yahu” diye seslenebiliyor. Meclis Başkanları, kalabalık arasındaki muhalefete “hasım kaynak” arıyor. “Seni buraya kim gönderdi?” diye yükleniyor. Gül Abdullah, Çankaya’ya çıkmasını engellediğine inandığı Baykal’a bindiriyor. Siyasal etik, siyasal terbiye, topluma saygı, gerçekleri saptırmadan politika yapmayı bilmeyen AKP işportaya düştü. ??? Seçim yasaklarına karşın hokus pokus marifetiyle makam arabasının 0002 nolu kırmızı renkli plakası, sabah 34 D 6955 sivil beyaz plaka ile değiştiriliyor. Sivil plaka yasaya karşı bir çeşit hile. Beyaz sivil plakalı makam arabaya, efendileri evinden ayrılıp havaalanına hareket ederken Başbakanlık koruma araçları, polis araçları eşlik ediyor. Seçim yasaklarına uyması gereken, hatta zorunlu olan bir Başbakan bu düzenlemelere, tertiplere sesini çıkarmıyor. Bunların elinde yasa oldu maşa! Terbiye oldu merbiye. Gerçek oldu merçek… Yasa, terbiye, topluma saygı, gerçekleri saptırmamak hak getire! Suç duyurusuna takipsizlik Dışişleri Bakanı Gül’ün gazetemizin yayını nedeniyle yaptığı şikâyet savcılık tarafından geri çevrildi. Savcılık yayının kamuoyunu aydınlatmak amacıyla yapıldığını belirtti İstanbul Haber Servisi Dışişleri Bakanı Abdullah Gül’ün, gazetemizin “Türkiye’de laik sistemin sonu geldi. Kesinlikle laik sistemi değiştirmek istiyoruz.Abdullah Gül” başlıklı yayını nedeniyle yaptığı suç duyurusuna takipsizlik kararı verildi. Şişli Cumhuriyet Başsavcılığı, Gül’ün şikâyetini, yayının kamuoyunu aydınlatmak amacıyla yapıldığını belirterek geri çevirdi. Savcılık, Gül’ün bu sözlerinin, Refah Partisi (RP) Genel Başkan Yardımcısı olduğu zaman, The Guardian’daki röportajında söyledikleriyle aynı olduğunu da belirtti. Gazetemizde 29 Nisan1 Mayıs 2007 tarihleri arasında, Gül’ün laiklik karşıtı sözlerinin sürmanşetten yayımlanmasına ilişkin yapılan soruşturma tamamlandı. Şişli Cumhuriyet Başsavcılığı’na suç duyurusunda bulunan Abdullah Gül, kendisine iftira ve basın yoluyla hakaret edildiğini belirtti. Gül’ün avukatı Uğur Güven tarafından savcılığa verilen dilekçede, gazete isminin altında, kırmızı çerçeve içinde, beyaz harflerle verilen yazının gerçekdışı olduğu belirtilerek basın yoluyla Gül’ün kişilik haklarına, haysiyet ve şerefine açıkça hakaret edildiği öne sürüldü. anımsattı. Gazetemiz yazıişleri müdürlerinden Güray Öz de ifadesinde, Gül’ün Cumhurbaşkanlığı gündeme gelince, bu sözlerini kamuoyunu aydınlatmak amacıyla haber niteliğinde yayımladıklarını kaydetti. Gazetemiz avukatlarından Bülent Utku, laikliğin anayasal ilkelerin arasında olduğunu, Cumhurbaşkanlığı gündeme gelen bir kişinin bu konudaki görüşlerinin önemli olduğunu ifade ederek takipsizlik kararı verilmesini talep etti. Dosyayı inceleyen Cumhuriyet Savcısı Muhittin Ayata, kovuşturma yapılmasına yer olmadığını karar verdi. Ayata, Gül’ün, Cumhurbaşkanlığı seçiminde aday olması nedeniyle yayımlanan sözlerinin, 15 Aralık 2005’te Refah Partisi genel başkanıyken The Guardian gazetesinin Türkiye muhabiri Jonathan Rugman ile yaptığı söyleşidekilerle aynı olduğunu belirtti. GÜNDEM ? Baştarafı 1. Sayfada MUSTAFA BALBAY Köşk adayının görüşleri önemli Savcılığa ifade veren gazetemiz genel yayın yönetmeni İbrahim Yıldız, “Abdullah Gül’ün gazetemizde yayımlanan sözü doğrudur. Müştekinin İngiltere’de bulunduğu dönemde The Guardian gazetesi muhabiri ile yaptığı söyleşide söylediği sözlerdir” dedi. Bu söyleşinin İngilizce metninin dosyaya sunulduğunu anımsatan Yıldız, Gül’ün daha sonraki açıklamalarında amacının yanlış anlaşıldığını söylediğini Bingöl’de terör örgütü üyeleriyle güvenlik güçleri arasında çatışma çıktı Bir asker daha şehit oldu Yurt Haberleri Servisi Bingöl’ün Genç ilçesi kırsalında PKK’liler ile güvenlik güçleri arasında çıkan çatışmada Jandarma Komando Er Emrah Göçer şehit oldu. Erzincan’ın Kemah ilçesinde önceki gün şehit düşen Piyade Er Mehmet Aslan için dün askeri tören düzenlendi. Genç ilçesi kırsalında önceki akşam 19.50’de operasyona çıkan komando birliği, “Teslim ol” çağrısında bulundukları bir grup teröristin ateşle karşılık vermesi üzerine çatışmaya girdi. Çatışmada Jandarma Komando Er Emrah Göçer şehit oldu. Antakya merkeze bağlı, Küçükdalyan beldesi Anıtlar Caddesi’nde oturan Göçer’in yakınları, ölüm haberiyle yıkıldı. Babası kalp krizi geçirdi Olayı duyan baba İsa Göçer kalp krizi geçirerek Antakya Devlet Hastanesi’ne kaldırıldı. Göçer’in 2 ay önce dağıtım iznine geldiği sırada nişanlandığı dayısının kızı Eylem Bahçesi ise baygınlık geçirdi. Göçer’in cenazesi dün düzenlenen törenin ardından gönderildiği Antakya Devlet Hastanesi morguna kalErzincan’da önceki gün şehit düşen piyade er Mehmet Aslan için tören düzenlendi. (Fotoğraf: AA) dırıldı. Şehidin cenazesi bugün Küçükdalyan beldesindeki Şehitlik’te düzenlenecek törenin ardından toprağa verilecek. Erzincan’ın Kemah ilçesinde önceki gün mayın patlaması sonucu şehit olan Piyade Er Mehmet Aslan için dün Erzincan Askeri Hastanesi’nde tören düzenlendi. Törene eski Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım, Erzincan Valisi Ali Güngör, 3. Ordu Komutanlığı Kurmay Başkanı Tümgeneral Mustafa Korkut Özarslan, Erzurum Jandarma Bölge Komutanı Tümgeneral Halil Helvacıoğlu ile diğer ilgililer katıldı. Aslan’ın cenazesi bugün Şanlıurfa’nın Ceylanpınar ilçesinde toprağa verilecek. Ceylanpınar Tarım İşletmesi’nde işçi olarak çalışan baba Aydın Aslan, 8 aylık asker olan oğluyla geçen hafta telefonda görüştüğünü belirtti. Hükümetin yarattığı olumsuz tablo ÖSS ve OKS sonuçlarıyla kendini gösterdi isteniyor! Nedir muz cumhuriyetleri? Ulusal marşları var... Topraklarının sınırları var... Bayrakları var... Devlet olarak geçiyorlar... Yöneticileri var... Ama? Ülkelerini kendileri yönetmiyorlar... Yaşamsal kararlar başka başkentlerde alınıyor... Topraklarının, özellikle verimli olanlarının yüzde 9095’i çokuluslu şirketlerin yönetiminde... Finans piyasaları başta olmak üzere, ekonomilerine hâkim değiller... Bu tarife uyan pek çok ülke var. Örneğin, Zimbabve bağımsız bir devlet ama, ekonomisinin yüzde 80’i ülke içindeki 100 bin kişilik beyazların elinde... Örneğin, Nikaragua bağımsız bir devlet ama, meyve plantasyonlarının yüzde 95’i çokuluslu şirketler tarafından kontrol ediliyor... Bize uzak gelen bu uygulamaların giderek yakınımıza geldiğini, içimize girdiğini söylemeye gerek yok. AKP’nin yaptıkları ve övündükleri ortada. ??? Böyle bir tabloda genel seçimlere gidiyoruz. Kısa bir tartışma döneminden sonra alıştık ama, Avrupa ülkelerindeki yurttaşlarımızdan aldığımız mesajlar genellikle şu yönde: “Türkiye’deki nüfusun en az yüzde 10’unun hareket halinde olduğu bir dönemde seçim yapılacak olmasına hâlâ inanamıyoruz. Burada, halkın tatil ya da benzer programlarının olduğu bir dönemde hükümet seçim yapmaya kalksa, o hükümeti yaşatmazlar... Yapılanı halka hakaret sayarlar...” Bu tartışmaların artık yararı yok, biliyoruz... 14 Nisan Tandoğan uyanışıyla başlayan sürecin devamında, 22 Temmuz’da da ne olursa olsun halkın sandık başına gideceğini düşündük... Hâlâ da böyle düşünüyoruz. Ancak son dönemde gelen kimi haberlerden, o günlerdeki heyecanın yerini “bir oydan ne çıkar” anlayışına bırakmaya başladığını üzülerek görüyoruz. Bu seçim başlıkta vurguladığımız gibi ya Türkiye’nin yeniden Ankara’dan yönetilmeye başlanacağı bir kurtuluş süreci olacak ya da ülkemizin “muz” gibi soyulması devam edecek. Yurdumuz, yurdumuz diye diye halkı kandırmaya devam edecekler... ??? Endişemizin temelini 3 Kasım 2002 seçimleri oluşturuyor. O dönem, seçimlerden bir hafta sonra son derece bilinçli, eğitimli bir arkadaşım odama girerken iki elini birden uzatmış, “Bak tertemizim” demişti. Önce anlamamıştım, neden temizim diyor. Meğer, oy kullanmadığı için başparmağı da boyanmamış, o yüzden temizmiş! 3 Kasım, son 30 yılda katılım oranının en düşük olduğu seçimdi. İşte seçimler, işte katılım oranları: 3 Kasım 2002 yüzde 79, 18 Nisan 1999 yüzde 87, 24 Aralık 1995 yüzde 85, 20 Ekim 1991 yüzde 84, 29 Kasım 1987 yüzde 93, 6 Kasım 1983 yüzde 92. 3 Kasım’da 41 milyon 407 bin 15 seçmenden 32 milyon 753 bin 386’sı oy kullandı. Oy kullananların yüzde 34.43’ünün oyunu alan AKP, Meclis’in yüzde 65’ine hâkim oldu. Rakamsal ifadeyle AKP 10 milyon 848 bin oy aldı, sandığa gitmeyen seçmen sayısı ise 10 milyona yakındı. Yani, AKP’nin oyu kadar sandığa gitmeyen vardı! Yüksek Seçim Kurulu’nun açıklamasına göre 22 Temmuz’da 42 milyon 533 bin 41 seçmen var. 3 Kasım’ın sonucunu deyim yerindeyse sandığa gidenlerden çok gitmeyenler belirlemişti. 22 Temmuz çok ama çok önemli... Sonucu bir oyun belirlediği pek çok seçim gördük... Eyy seçmen, bir oy bin oyun bozar! Bir rey, bireydir... ankcum?cumhuriyet.com.tr AKP’nin eğitimi getirdiği nokta ZEYNEP ŞAHİN Fransa serbest bıraktı Rıza Altun kaçtı PARİS (AA) Fransa’da tutuksuz yargılanan, terör örgütü PKK’nin Avrupa’daki sorumlularından Rıza Altun’un Kuzey Irak’a kaçtığı belirlendi. Altun’un Fransa’dan önce Avusturya’ya gittiği, burada 4 Temmuz tarihinde gözaltına alındığı, ancak önceki gün adli gözetim altında bulundurulmak koşuluyla serbest bırakıldığı bildirildi. Kuzey Irak’a kaçan Altun, aralarında Nedim Seven gibi, örgütün Avrupa’daki sorumlularının da bulunduğu 8 PKK üyesiyle gözaltına alındıktan sonra 23 Şubat tarihinde Paris’te çıkarıldıkları istinaf mahkemesi tarafından tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakılmıştı. İkinci grup Türkmenler Ankara’ya getirildi ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Irak’ın kuzeyindeki Emirli köyünde 7 Temmuz’da gerçekleştirilen bombalı saldırıda yaralanan Iraklı Türkmenlerden 8’i daha, Genelkurmay Başkanlığı’nca dün gerçekleştirilen 2. tahliye seferiyle Türk Hava Kuvvetleri’nin ambulans uçağıyla Türkiye’ye getirildi ve Gülhane Askeri Tıp Akademisi’nde tedaviye alındı. Tahliye sırasında yaralı bir Türkmen, Türkiye’ye olan duygularını “Biz çok memnunuz sizden. Hiç kimse yetişemez bize Türkiye kadar” sözleriyle dile getirdi. ANKARA İktidarı döneminde okullardaki temel sorunlara çözüm bulmak yerine eğitimi “türban” ve “imam hatiplere” indirgeyen AKP’nin yarattığı olumsuz tablo, Öğrenci Seçme Sınavı (ÖSS) ve Ortaöğretim Kurumları Öğrenci Seçme Sınavı (OKS) sonuçları ile kendini gösterdi. Eğitimde gelinen noktada, AKP’nin dinselliği ön plana çıkaran adımları etkili oldu. “Eğitimde Cumhuriyet tarihinde görülmeyen bir reform yapıldığı” söyleminin dillendirilmesine karşın, okulların “ikili eğitim, kalabalık sınıflar, yetersiz öğretmen, fiziki donanım ve araçgereç yetersizliği” gibi sorunlarına çözüm getirilmedi. Zorunlu temel eğitimin 12 yıla çıkması için hiçbir adım atılmadı. Eğitim politikasını belirleyen kilit noktalardan, Talim ve Terbiye Kurulu (TTK) darmadağın edildi. Okullar, araçgereç yetersizliği nedeniyle müfredatın pek çok yerini “işlemeden geçti”. Tarih, Türkçe derslerinin içine din bilgileri iliştirildi, Atatürk’ün fotoğrafları yanlış basıldı. Yeni din kültürü müfredatıyla sınıflarda uygulamalı namaz öğretildi, öğ ÖSS’DEKİ SIFIRLAR HÜKÜMETİN KARNESİ ADANA (Cumhuriyet Bürosu) Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası (EğitimSen) Adana Şubesi Başkanı Güven Boğa, ÖSS’de yaşanan başarısızlığın AKP’nin eğitim karnesini gösterdiğini söyledi. Yoksulluğun ve eşitsizliğin zirveye ulaştığını, işsizliğin, özellikle genç işsizlerin çığ gibi büyüdüğünü belirten Boğa, “Bu kadar sorunun yaşandığı bir ortamda yapılan üniversite sınavının adaletli olduğunu söylemek mümkün değildir” dedi. Bu yıl ÖSS’de sınava giren adaylardan 47 bin 587’sinin sıfır puan aldığına dikkat çeken Boğa, şunları söyledi: “Geçen yıl 27 bin 864 aday sıfır puan alırken bu yıl rakamın 20 bin artmış olması dikkat çekicidir. Yüz binlerce gencimiz eğitim sistemimizdeki eşitsizliğin ve adaletsizliğin 2007 yılındaki yeni kurbanları olmuştur.” rencilerin cami maketi hazırlaması istendi. lamalarla” geçtiğinden yakınırken, bayramlarda bayrak ve Atatürk posteri asmayan okullar ortaya çıktı. Ulusal bayramların coşkusunun yerini, dini etkinlikler aldı. Okullardan “gizli mescit” ve “toplu namaz” görüntüleri yansıdı. AKP hükümetinin 4.5 yıldır izlediği bu çizgi, eğitimde derin uçurumların oluştuğu çelişkili bir tabloyu da beraberinde getirdi. Türkiye’nin en büyük illerinden İstanbul ve İzmir, OKS’de “dökülürken”, ÖSS’de dereceli öğrenciler haricinde en başarılı iller sıralamasında adları dahi geçmedi. ÖSS sonuçları, bir yandan genel başarının ve birinci sa yısının yükseldiği, diğer yandan sıfırcı sayısının yaklaşık yüzde 100 arttığı bir eğitim sistemini gözler önüne serdi. OKS’de 27 bin 277, ÖSS’de ise 47 bin 587 aday sıfır çekti. Başarı bakımından Doğu ve Batı illeri arasında uçurum oluştu. AKP döneminde, eğitimin geldiği noktayı gösteren verilerden bazıları şöyle: Düz liselerin başarı düzeyi ? Düz lise öğrencilerinin başarısı AKP ile birlikte giderek düştü. ÖSS’ye giren düz liselilerin yüzde 85.1’i, 2003’te üniversiteyi kazanıyordu. Bu oran AKP ile birlikte; 2004’te 83.4, 2005’te 81.4, 2006’da 78.48 oldu. Bu yıl geçen yıla göre artarak, oran yüzde 82.81 seviyesine ulaşsa da AKP’nin işbaşına geçtiği dönemi yakalamaktan uzak kaldı. ? Eğitimde fırsat eşitliği sorununun çözülemediği, dereceli öğrencilerin yine 3 büyük ilden çıkması ve listenin sonunda yer alan illerin durumunda değişiklik olmamasıyla bir kez daha görüldü. ÖSS’nin en başarısız illeri Bitlis, Ardahan, Şırnak, Hakkâri ve Bingöl’ün kendi içindeki sıralaması değişse de son 5’teki yeri hiç değişmedi. Hakkâri, AKP döneminde bir basamak dahi yukarı çıkamayarak, ÖSS’deki sonunculuğunu sürdürdü. Dinci yandaşlara teslim AKP döneminde, Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) kadroları okul müdürlerinden müsteşarlığa değin her kademede “dinciyandaş” isimlere teslim edildi. MEB’in iki numaralı ismi müsteşar Necat Birinci, “ümmetçi olduğunu” açıkladı, buna karşın koltuğunda oturmaya devam etti. Atamalarda, İslami kesimlere yakınlığıyla bilinen EğitimBirSen üyelerine öncelik tanındı. Eğitimciler, ulusal bayramların okulların çoğunda “sönük kut CUMHURİYET 08 K
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear