26 Aralık 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 14 TEMMUZ 2007 CUMARTESİ 18 SPOR spor?cumhuriyet.com.tr SarıKırmızılıların eski 2. başkanı usta gazeteci Fatih Altaylı, mali sıkıntıların kulübün başını ağrıtacağını söyledi ‘Galatasaray 2. lige düşer’ NEVZAT DİNDAR Her meslekte zaman zaman inişler çıkışlar olur. Başarılı bir grafik yakaladığınızda hep konuşulan olursunuz, hep ilgi görürsünüz, ama gözden düştüğünüzde ne arayanınız ne soranınız vardır. Meslektaşımız Fatih Altaylı’yı buna en somut örnek olarak gösterebiliriz. Altaylı sayılı gazeteciler arasındadır. Ancak TMSF’nin Sabah gazetesine el koymasından sonra Altaylı şimdi yazılarına ara vermiştir...Altaylı, gazeteciliği kadar G.Saray Kulübü’ndeki aktif yönüyle de tanınan bir simadır. Bir dönem 2. başkanlık görevi dahi yapmıştır. Önümüzdeki yıl Galatasaray’da seçim var ama Fatih Altaylı şimdiki yönetime sert muhalefet yapmaya başlamış bile. Cumhuriyet Spor’un en güçlü döneminde o da vardı, başarılarda pay sahibiydi. Yücelman’lı, Hilmi’li, Arif’li, Gürcan’lı, Vedat’lı, Halil’li dönemde gece gündüz her şeye ortak oldu. İyi bir paylaşımcıydı, bugün onun bulunduğu yerde olanlar hep büyüklük kompleksine girmişlerdir. Ama o hiçbir zaman böyle bir şeye girmedi. Özünü kaybetmedi , neyse oydu. Yıllar geçti, Altaylı Cumhuriyet’in yeni binasına geldi, dostlarıyla kucaklaştı, spor servisinde duygusal anlar yaşadı, geçmişte yaşadıkları gözlerinin önüne geldi, saatler süren sohbet.. Tabii ki sohbetin konusu Galatasaray ağırlıklıydı. Biz sorduk, o yanıtladı... MALİ SIKINTI CANAYDIN’LA YENİDEN BAŞLADI G.Saray’daki mali çöküntü nasıl başladı? F.A.: 2000’de kazanılan UEFA şampiyonluğu nedeniyle mali bir külfetin altına girilmedi. Sorunlar 2000’in sonunda başlıyor. Fatih Terim’in ayrılmasıyla panik havası oluştu. Yapılmaması gereken işler yapılıyordu. Jardel, Bülent Akın ve Serkan’ın bonservisleri için 36 milyon dolar ödendi. Kulübün mali olarak sıkıntıya girmesinin nedeni panik halinde yapılan transferler. Bu kırılmalar daha sonra da devam etti mi? F.A.: Özhan Canaydın dönemindeki kırılma ise Fatih Terim’in getirilmesiyle başladı. Lucescu’yla şampiyonluk geldi, operasyona da gerek yoktu. G.Saray’daki yapı bozukluğu da böylece başladı. Canaydın, sorumluluktan kurtulmak için topu Terim’e verdi. Futbol şubesi pasifize edildi. O dönem Sarı Kırmızılılara 27 futbolcu geldi, 40 milyon dolar para harcandı. Canaydın ikinci bir hata yaptı. AIG’yle ortaklığımız vardı. Bankalarla ve piyasalarla sıkıntı yaşanmasının nedeni buydu. anlaşmalarını, altyapısını, yapımını üstlenecek şirketle ilgili bütün sorunları ortadan kaldırmıştık. Deyim yerindeyse altın tepsi içinde bir yönetim sunuldu. Canaydın “Biz aldığımızda enkazdı” diyor. Oysa bankalara 12 milyon dolar vardı. Futbolculara da ödenmesi gereken yaklaşık 10 milyon dolar... Canaydın doğruları söylemiyor. Yönetici olduğum dönemde başkan adayı olduğunu söylediği için haftalık yönetim toplantılarında bütün hesapları ona aktardım. Özetle o dönemki borç 50 milyon dolardı. Üstelik göreve geldikten sonra lehine çok ciddi gelişmeler oldu. Dolar 1.750’den 1.3’lere dek düştü. Yine dolar borçları ödenmedi, arttı. G.Saray’ın içinde biri olarak şu anki tabloyu nasıl değerlendiriyorsunuz? FATİH ALTAYLI: G.Saray’ın içinde yaklaşık 30. yılım. Bu 30 yılın tamamında yönetimlerle yakın olduk. Dostlarımız yönetimlerde oldu. 1617 yaşınden beri bir şekilde yönetimlere yakın oldum. Ali Uras, Ali Tanrıyar, Alp Yalman, Faruk Süren, Özhan Canaydın dönemlerinde yönetimlerin neler yapıp yapmadığını izledim. Bütün bu dönemleri peş peşe koyduğumuz zaman Özhan Canaydın yönetimi kadar başarısızını görmedim. Mehmet Cansun döneminde 2. başkandınız. Bıraktığınız G.Saray’la bugünkü arasında ne gibi farklar var? F.A.: Bütün enkaz edebiyatına karşın iyi bir miras devralmışlardı. Marka değeri olarak üst seviyede bir G.Saray aldılar. Borçsuz, harçsız… Bütün olanaksızlıklara karşın Şampiyonlar Ligi’nde çeyrek final oynamış, Türkiye’de şampiyon olmuştuk. Bütün bunları yaparken kadrodaki önemli oyuncular da satılmıştı. Böyle bir takım bıraktık Canaydın’a... 2001 krizi sırasında G.Saray 2. Başkanlığı’nı yürüttüm. Türkiye’nin en büyük firmaları, bankaları peş peşe batarken, ekonomik kriz döneminin tam ortasında 30 milyon dolara yakın borç ödendi. Ali Sami Yen Stadı’nın yerine yapılacak çok modern bir stadın bütün 5 yıl sonra G.Saray’ı nerede görüyorsunuz? F.A.: 2. Lig’de görüyorum. Mali sıkıntılar, FIFA kriterleri gereği yansımalar olacaktır. Canaydın nasıl kalıyor? F.A.: Ben liseliyim ama liseci değilim. Ali Tanrıyar’dan bu yana liseli olmayanları destekledim. Lise, kulüp, cemiyet,. vakıf, G.Saray’ın sahip olduğu ortak değerler... Her birinin konumu ve yeri başka. G.Saray’ın içinde bölünme yok. Mektepli olmayanlar yönetimlerde daha fazla. Ancak ayrım yapmak siyasi olarak insanların işine geliyor. AKP cami, cemaati nasıl kullanıyorsa adından bahsederek muhalif kesimler de bütün cami cemaati AKP’ye oy veriyormuş gibi hedef alıyor. G.Saray’da da benzer bir durum var. Bu kez cami yok, lise var. Oysa liseliler Canaydın’cı değil. Başkanın en fazla yakındığı, aleyhine propaganda yapmakla suçladığı kişilerin hepsi liseli. Futbol takımına dönersek... Takımın başına Feldkamp geldi. Başarılı olur mu? F.A.: Feldkamp fikrinin sahibi Adnan Polat’tır. Yaşının ileri olması dezavantaj gibi gözükse de Feldkamp iyi bir teknik direktör. Ancak yönetim yine bir değerlendirme hatası içinde... G.Saray’ın acil sorunu iyi bir futbol takımı kurup tribünlere şov yapmak olmamalı. Yönetimin bir sezon daha paçayı kurtarmak için yaptığı işleri doğru bulmuyorum. Altaylı: F.Bahçe bizi geçemez F.Bahçe’yle kıyaslarsak G.Saray geri kaldı diyebilir miyiz? F.A.: F.Bahçe’nin G.Saray’ı geçtiğini söyleyenler hayal ve rüya görüyorlar. F.Bahçe, G.Saray’ı geçemez. F.Bahçe’nin okuyarak bir şeyler yaptığı el kitabını G.Saray yazdı. 1980’den başlayarak Ali Tanrıyar, Alp Yalman, Faruk Süren’le yazılmış bir el kitabı. Bu kitabın ilk yazarı Alp Yalman’dır. Derwall’in gelmesi, G.Saray’ın Avrupa’da başarılı olma hedefini koyduğu dönemdir. Ancak bundan sonrasını yazacak yetenekte değiller. G.Saray ne yazıyorsa onu okuyup onu uyguluyorlar. Çünkü Türkiye’de düşünce üreten tek camia G.Saray’dır. Bunu yeniden yapabilecek bir ekip var mı? F.A.: Sorumluluk sahibi insanlar mevcut vaziyetten korkuyor. Çünkü işleri Özhan Canaydın içinden çıkılamayacak noktaya getirdi. Kaçıyorlar. Bugün G.Saray’da F.Bahçe’deki gibi müteahhitler, ihale alan iş adamları, banka patronları yok. Bizim aklımız var. Gelecek ekibin ciddi ekonomik desteği şart. 50 milyon dolarlık fon yaratılmalı. Yine 1015 milyon dolar hazır para gerekiyor. Canaydın 5 yıllık yayın paralarını harcadı. Bütün her yer temlikli. Kulübün geliri sıfıra indi. G.Saray’ın geleceği satılıyor. Taner Aşkın ve Adnan Öztürk çıktı şu ana dek... Bu isimleri nasıl buluyorsunuz? F.A.: Taner Aşkın, Özhan Canaydın’a muhalif olduğunu göstermek için aday oluyor. Adnan Öztürk’ü fazla tanımıyorum. Lisede benim bir sınıf altımdaydı. Fatih Altaylı Galatasaray’daki kötü gidişin nedeninin başkan Özhan Canaydın olduğunu vurguladı (Fotoğraflar: UĞUR DEMİR) AZİZ YILDIRIM BAŞARILI DEĞİL Kulüpler Birliği Başkanı olarak Özhan Canaydın’ın tutumunu nasıl buldunuz? F.A.: Canaydın, Kulüpler Birliği’ne başkan olduğu zaman telefon ettim. “ Kulüpler Birliği G.Saray, F.Bahçe ve Beşiktaş’a karşı karşı kurulmuş, bunların büyüklüğüne karşı denge sağlamak isteyen bir platform. Sen de diğerlerinin yanına geçiyorsun” dedim. Ama o konuyu anlamadı. Aziz Yıldırım başarılı mı? F.A.: İkisini kıyaslamam G.Saray’a hakaret olur. Hiçbir F.Bahçe Başkanı’nı G.Saray’la kıyaslamam. Aziz Yıldırım’ın alkışlanmasının nedeni başarılı olması değil, Canaydın’ın başarısızlığıdır. Aynı Yıldırım, bizim bıraktığımız dönemde en fazla G.Saray şampiyonluğu gören F.Bahçe Başkanı’ydı. Genç bir yönetiçi çıkıp “Hedef 2009’da Kadıköy’de UEFA Kupası’nı kaldırmak” diyor. Neden Şampiyonlar Ligi değil? F.A.: Bir itiraf. 4 yıl önce hedef Şampiyonlar Ligi şampiyonluğuydu. Açıklamayı yapan Özhan Canaydın’ın oğluna tekme tokat tribünde giren genç bir yönetici... Ve Canaydın onu yönetimine alıyor. Canaydın bana “Haldun’u alacağım” dediği zaman “Seninle işim olmaz” dedim. Ribery transferinde rol aldığı söyleniyor. Ribery’nin nasıl gelip gittiği de ortada!.. Demek ki başarılı olamamış. Buna karşın Öztürk’ün çıkıp aday olması iyi bir şey. Uluslararası bir şirkette üst düzey yönetici ve de işinde başarılı. G.Saray’ın böyle kişilere ihtiyacı var. Herkesi memnun edecek, G.Saray’ın önünü açacak yönetim ve başkan nasıl biri olmalı? F.A.: 1986’da Ali Tanrıyar başkanlığa hazırlanırken G.Saray’ın geleceğiyle ilgili bir planlama yaptık. Kimler niyetliyse masaya yatırıldı. Levent Yücel, Faruk Süren, Alp Yalman, Ali Tanrıyar gibi isimlerin yanında genç bir G.Saraylı olarak ben de vardım. O tespiti yaptıktan sonra bu isimlerin hepsi Ali Tanrıyar’ın yönetimine monte edildi. Kimlerdi o isimler? Alp Yalman, Faruk Süren, Ateş Ünal Erzen, Özhan Canaydın. Bu isimler o dönem yönetimde yer aldı. Gelecek dönemdeki başkan adaylarıydılar. Sistem işledi. Alp Yalman, sonra Faruk Süren geldi. Daha sonra Ateş Ünal Erzen’in gelmesi gerekiyordu. Ancak özel durumu oldu. Sonradan Mehmet Cansun geldi. Cansun’dan sonra da Özhan Canaydın... O zaman yine gelecekteki başkan adaylarını belirleme çalışması oldu. Bu kez Ali Dürüst, Özer Saraçoğlu, Burak Elmas, o yönetim içinde yer aldı. G.Saray’ın gelecekteki başkan adayları olacaklardı. Ancak Özhan Canaydın hepsini harcadı. GÖRÜŞ / KÖKSAL ÖZBEK Alman çalıştırıcı ilerleyen günlerde her antrenmana çıkamayacağını söyledi Taraftar Olalım, Tarafgir Olmayalım Elli yedi yıldır futbolun içindeyim. Futbolu oynadım; uzun süreler yöneticilik yaptım. Fenerbahçe Spor Kulübü’nün üyesiyim ve bir çok kez yönetim kurullarında yer aldım. Artık, sportif kimliğim, Fenerbahçe’den ayrı olarak düşünülemez duruma geldi. Bu yüzden de, doksan ikiden beri gazetelerde yazdığım yazılarda, ağırlıklı olarak Fenerbahçe ile ilgili konuları inceleyen bir tavır ortaya çıktı. Aslında, yarım asırdan fazla olan bu süreç içinde, diğer kulüplere ilişkin araştırmalarım ve bilgi birikimlerim oldu. Sanırım, bu konuda da, sıradan bir taraftardan daha fazla malumat sahibiyim. Fakat, dikkatimi çeken bir dolu konu ortaya çıkmasına karşın, diğer kulüplerin iç işlerine karışmış olmak durumuna düşmemek için, bunlarla ilgili düşüncelerimi ve tespitlerimi okuyucularımla paylaşmaktan mahrum kaldım. Ancak, yalnızca, bu kulüplerimizin karşılaştığı ve spor camiasının tümüne örnek teşkil edebilecek etkinlikler üzerine fikirlerimi kaleme aldım. Ayrıca, kişilerin eleştirilmesini içerecek yazılardan da olabildiğince uzak durdum. Zorunlu kalmadıkça, insan davranışlarının yanlışlıklarını sergilemeyi inaçlarıma uygun bulmadım. Fakat, olumlu örnek sayılabilecek kişisel yapıları ve üretimleri anlatmaya da, gururla ve keyifle özen gösterdim. Örneğin, Aziz Yıldırım, Halit Deringör, Fatih Terim, Oğuz Çetin gibi, spora ve futbola katkıları somutlaşmış ve anıtlaşmış önemli insanların eylemlerini ve eserlerini sütunlarımda belirtmekten ve açıklamaktan büyük bir huzur duydum. Bu uzun giriş cümlelerini, değerli tarih öğretmeni Mehmet Özata’nın, ‘gazeteye’ gönderdiği ‘sitemkâr’ mektup dolayısıyla yazıyorum. Mehmet Bey özetle, ‘gazetenin spor sayfalarında, genellikle Fenerbahçe’den bahsedildiğini; Galatasaray kökenli yazarlarımızın bile, camiasını eleştirdiğini; Köksal Özbek’in, Aziz Yıldırım’ın Fenerbahçe’ye hizmet ve katkılarını övdüğünü’ zarif ve anlaşılır bir lisanla belirtiyor. Değindiği bütün hususların, gazetecilik etiği ve tiraja etki etme özellikleri açısından somut yanıtları var. Ancak ben, kendi payıma düşen bölümle ilgili olarak, Mehmet Bey’i bilgilendirmeye çalışacağım. Zaten yanıtların bir kısımı, giriş cümlelerinde yer alıyor. Aziz Yıldırım, benim çeyrek asırdan fazla zamandır arkadaşımdır; onu iyi tanırım. Anılan yazımda dile getirdiğim sportif hizmetleri ve başarıları da somut bir gerçektir. Dolayısıyla, gösterilmeye gayret edilen yanı ile değil, gerçek eylemleriyle kamuoyuna duyurulması, kendisini iyi tanıyanların ve arkadaşlarının fahrî görevidir. Mehmet Bey, yazısında kendisini özellikle tarih öğretmeni olarak belirttiğine göre, tarihi bilgi birikimine güvenmektedir. Ben de, onun tarihi donanımına saygı duyuyorum; kendilerinden de benim elliyedi yıllık deneyim ve gözlemlerime güvenmelerini bekliyorum. Ek olarak bir kaç hususu da dile getirmek istiyorum. Sanırım, Mehmet Bey, olayların çıktığı ünlü derbi maç sonrası, benim, “Bu olayları organize eden ve katılanların özenle saptanarak cezalandırılması gerektiğini ve seyircinin kabahati yüzünden Galatasaray Kulübü’nün, ceza almasının, belki yasal, fakat hukuki ve haklı olmadığını’ belirten yazımı da okumamışlar. Daha önce, ‘hariçten gazel’ okumuş olmamak için, makale konusu yapmadığım bir hususu, başlık olarak kendilerine belirteyim: Galatasaray, Kalli’yi göreve getirmekle, kendileri açısından çok olumlu ve büyük bir iş yaptı. Somut sonuçları, sanırım bu sezonda görülecektir. Esenlikler dilerim... Feldkamp frene basıyor Spor Servisi İsviçre kampında katıldığı OBI Kupası’nı sergilediği iyi futbolla kazanan G.Saray’da yüzler gülerken teknik direktör Feldkamp ilerleyen dönemde takımın başında antrenmanlara çıkamayacağının sinyalini verdi. G.Saray’a gelmeden önce yaşı nedeniyle çok eleştirilen Kalli, bu yorumları doğrularcasına Kölner Stadt Anzeiger gazetesine verdiği demeçte “İlerleyen yaşımdan dolayı idmanlarda her gün bulunmam mümkün olmayabilir. İlk idmanlarda her şeyi göstermek ve olayın içinde olmak istiyordum. Ancak maalesef bu mümkün değil. Kendimi frenlemeliyim. Bunu öğrenmem lazım. G.Saray’a gelmeden önce eşimle de uzun uzadıya konuştum. Sonuçta cazibesi çok yüksek bir görevdi. Bir kez daha aktif olarak etkin olmak istedim. Bunu asla başka bir ülkede yapmazdım’’ dedi. Kalli’nin bu sözleri takımda işler rayına oturmuşken adeta şok etkisi yarattı. Gelişme üzerine Sarı Kırmızılı yöneticilerin bir durum değerlendirmesi yapması bekleniyor. BODRUM’DA SOĞUK RÜZGARLAR! Spor Servisi Futbol dünyasının tanıdık isimleri dün Bodrum Yalıkavak Sait Restoran’da bir araya geldi. Yemekte F.Bahçe Kulübü Başkanı Aziz Yıldırım, asbaşkan Mahmut Uslu ve yöneticiler Ali Yıldırım’la Murat Özaydınlı’nın dışında eski Ulusal Takımlar Sorumlusu Ayhan Bermek’le Fatih Terim, Müfit Erkasap ve eski G.Saray yöneticisi Burak Elmas buluştu. Terim ve Erkasap’ın gazetecilerin bulunduğu masada oturması dikkat çekerken, Bermek’le Aziz Yıldırım’ın dostane sohbeti gözlerden kaçmadı. Ailesiyle birlikte yemeğe katılan Fatih Terim’in Yıldırım’la göz göze dahi gelmemesi gecenin ilginç bir notuydu. Yemeğin sonunda Fatih Terim restoranda bulunan tüm konuklara iyi akşamlar diledi. Aziz Yıldırım’ın masasına yönelip ‘iyi akşamlar’ diyen Terim’e karşılık gelmedi. G A L ATA S A R AY ’ D A H E D E F B A P T I S TA Forvet arayışlarına devam eden G.Saray, gözünü İspanya’ya dikti. Yöneticiler Haldun Üstünel ve Adnan Sezgin’in İspanya’da transfer girişimlerini sürdürdüğü ve Real Madrid’in Brezilyalı santrforu Baptista’ya talip olduğu öğrenildi. Real Madridli yöneticilerle görüşen Sezgin ve Üstünel, Baptista’yı 1 yıllığına kiralamak için İspanyol kulübüne teklifte bulundu. Ancak ücret konusunda henüz anlaşma sağlanamadığı, bu sorunun çözülmesi için girişimlerin sürdüğü bildirildi. CimBom Almanya’da G.Saray yeni sezon yurtdışı kamp programının ikinci etabı için Almanya’ya geldi. İsviçre’nin Zürih kentinden tarifeli uçakla Düsseldorf havaalanına gelen Sarı Kırmızılı kafileyi çok sayıda taraftar karşıladı. Taraftarlar özellikle Lincoln’e büyük sevgi gösterisinde bulunurken zaman zaman izdiham yaşanmasına neden oldu. Hasan Şaş ise uçak korkusu nedeniyle Almanya’ya otobüsle geldi. G.Saray, dün akşam Duisburg’ta kaldığı Landhaus Milser Oteli’nde akşam saatlerinde hafif kros çalışması yaptı. Türk futbolu endişesi Alman çalıştırıcı ayrıca, “Türk futbolunun durumunu Avrupa Şampiyonası açısından endişeyle izliyorum. Disiplinsizlik sözünü sevmiyorum. Türk futbolcuları disiplinli. Avrupa’da zirveye oynayacak potansiyelleri var. Ancak bu potansiyel yeterli şekilde kullanılamıyor. Sonuç getirsin getirmesin tüm güzel hareketlere seviniyorlar. Bu bir mantalite sorunu. Bunu değiştirmeliyiz. Üstelik taraftarlar da bunu alkışlıyor. Almanya’da yanlış pas veren kişi yuhalanır. Ancak Türkiye’de bu hatalı pas topukla verildiyse bazen alkış bile alıyor. Bir oyuncu böyle olunca hata yaptığını nasıl anlar? Bunu yıkmalıyız. Bu benim görevim’’ değerlendirmesini yaptı. Son kamp Bolu’da Süper Lig’e hazırlanan G.Saray, 31 Temmuz’da Bolu Termal Oteli’nde kampa girecek. 1 Ağustos’ta Boluspor’la hazırlık maçı yapacak Sarı Kırmızılılar, 3 Ağustos’ta Bolu kampını tamamlayacak. 2 yıl önce tatil için geldiği Bolu’da Termal Oteli’nde konaklayıp Gölcük Orman İçi Dinlenme Yeri’ni gezen G.Saray Teknik Direktörü Feldkamp, takımını 3 günlük kamp için Bolu’ya getirecek. Bu arada G.Saray futbol altyapısı için bugün Almanya’da seçme yapacak. AT L E T İ Z M D E İLGİNÇ KAZA Spor Servisi Roma’da dün yapılan Golden League Atletizm Yarışları’nda ilginç bir kaza yaşandı. Fransız uzun atlamacı Salin Sdiri Finlandiyalı Tero Pitkamaki’nin attığı cirit vücuduna isabet edince ciddi şekilde yaralandı. 2007 Avrupa Salon Atletizm Şampiyonası’nda bronz madalya kazanan 28 yaşındaki sporcu ilk müdahalenin ardından hastaneye kaldırıldı. Kazaya Finli atletin atışını yaparken adımını kaçırmasının neden olduğu kaydedildi. CUMHURİYET 18 K
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear