Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
SAYFA CUMHURİYET 14 TEMMUZ 2007 CUMARTESİ 4 ALİ SİRMEN HABERLER DÜNYADA BUGÜN Baykal, ‘Şükran borcumu ödemek için geldim’ dediği Tunceli’de kardeşlik mesajları verdi: Baykal Oyuna mı Geliyor? Şunun şurasında seçime bir hafta kaldı. Bu seçimin Türkiye’nin geleceği açısından çok daha büyük bir önem taşıdığı kimsenin yadsımadığı bir gerçek. Görünen o ki, 22 Temmuz seçimlerinde 3 parti barajı aşacak, ama 5 partili bir parlamento oluşacak. Bu tablo, Genç Parti ile DP’nin barajı aşamayacakları, AKP, CHP ve MHP’nin barajı aşmalarının yanında, DTP kökenli bağımsızların da, belki de grup kurabilecek sayıda adayı sandıktan çıkaracağı varsayımına dayanıyor. Yapılan araştırmalar bu sonucun güçlü bir olasılık olduğunu gösteriyor. Bağımsız olarak parlamentoya gireceklerin çoğunluğu bu şekilde baraj engelini aştıktan sonra, DTP çatısı altında belki de grup kurabilecek bir sayıyı bulacaklar. CHP ile işbirliği sonucu Meclis’e girecek olan DSP’liler, tekrar kendi partilerinin çatısı altında siyasete devam edecekler ve böylelikle üç partinin barajı aştığı beş partili Meclis kompozisyonu oluşacak. ??? Oylama günü yaklaştıkça, seçime en fazla asılanın, adam adama bire bir görüşmeler yoluyla seçmeni etkilemeye çalışan, sadaka ekonomisinin bütün mekanizmalarını çalıştırırken, buna bir de seçim ekonomisini ekleyen, seçim gezileri sırasında yasalara ve etiğe aykırı olmasına karşın devlet olanaklarını sonuna dek kullanan AKP olduğunu görüyoruz. Öte yandan, artık hemen herkesin barajı aşacağına kesin gözüyle baktığı, seçim öncesinde sessiz kalmış olan, kampanya sırasında büyük bir atağa kalkan MHP’nin yükselişte olduğu da dikkatten kaçmıyor. CHP’ye gelince: Laik Cumhuriyetin koruyuculuğu misyonunu üstlenmiş olan bu partinin, kendisi için potansiyel oluşturabilecek, Tandoğan, Çağlayan ve İzmir Gündoğdu mitinglerinde meydanlara dolan milyonların coşkulu havasını yakalayıp sürdürebildiğini söylemek mümkün değil. Hatta Mülkiyeliler Birliği Yönetim Araştırmaları Merkezi’nin (YönAra) mart ayından bu yana yürüttüğü anketten çıkan sonuca göre, CHP MartMayıs 2007’deki performansını kaybetmiş, AKP ile başa baş sürdürdüğü yarışta iki puan geriye düşmüş görünüyor. ??? Seçim kampanyasının içeriğine gelince: Pek de göğüs kabartıcı, ufuk açıcı olduğu söylenemez, hatta zaman zaman bir “kayıkçı kavgası” havasına büründüğü de yadsınamaz. Seçim kampanyasının iki ana teması var: Terör ve Cumhurbaşkanlığı seçimleri. Terör, işsizliğin ardından halkın gündeminin ikinci maddesiydi, son gelişmeler artık onu birinci sıraya doğru yükseltiyor. Bu durumda, terörün seçim kampanyasının ana temalarından biri olması şaşırtıcı değil doğal. Terör karşısında hiçbir şey yapamayan, dış bağlantıları dolayısıyla eli kolu bağlı duran AKP’nin, konunun gündeme gelmesiyle yıpranması da kaçınılmaz. Ama doğrusu Cumhurbaşkanlığı konusunun ana temalardan biri, hatta şu son günlerde birincisi haline gelmesini anlamak ise son derecede güç. Evet AKP’ye başlangıçta, anayasa ve yasaları da çiğneyerek dini siyasete alet edip “Müslüman cumhurbaşkanı seçecektik, seçtirmediler...” diyerek mağduru oynaması prim sağlıyordu. Ama şimdi artık bu da oy getirmiyor ve Başbakan, “Uzlaşma arayacağım” diyerek çark etmiş bulunuyor da, yine de konuyu gündemde tutmayı sürdürüyor. Onu anlamak kolay, ne terör, ne ekonomi, ne istihdam, ne yolsuzluklar ve dokunulmazlıklar konusunda söyleyecek bir sözü var. Bu yüzdendir ki, Cumhurbaşkanlığı seçimi konusuna sıkı sıkıya sarılıyor. Ama aynı oyunu oynamayı kabul eden Baykal’a ne demeli? Dış borcun Cumhuriyet tarihinin iki misline çıktığı, cari açığın rekor üstüne rekor kırdığı, dolar milyarderlerinin sayısı altı katına çıkarken işsizliğin arttığı, vergi mükellefi sayısının azaldığı, iflasların birbirini izlediği, tarımın dibe vurduğu, elde ne var ne yoksa her şeyin satıldığı bir ortamda, bu konuları gündeme getirmek varken neden Çankaya konusuna saplanıp kalıyor? Ne dersiniz, yoksa Baykal, Erdoğan’ın oyununa mı geliyor?.. Huzuru ve barışı getireceğiz TUNCELİ (Cumhuriyet) Partisi tarafından Tunceli’de düzenlenen mitingde konuşan CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, “CHP iktidara doğru yürüyor. Türkiye’de herkes bunu görüyor. CHP inşallah 15 gün sonra Türkiye’de iktidar adına konuşan bir parti olacak” dedi. Uzaktan kumandalı bombaları patlatmadan etkisiz hale getiren Jamer frekans bozucu cihaz taşıyan koruma aracı Baykal’ın Tunceli gezisi boyunca yanında ayrılmadı. Kışla Meydanı’nda vatandaşla selamlaşan Baykal, burada yaptığı konuşmada, Tunceli’ye geliş nedeninin şükran borcunu ödemek olduğunu ifade etti. Baykal şöyle konuştu: “Tunceli halkına bizim her zaman bir şükran borcumuz olmuştur. Bizi en güç günlerde, 12 Eylül partimizi ortadan kaldırdıktan sonra, sıfırdan partimizi kurmaya çalıştığımız günlerde inançla, karar ? Tunceli halkının, 12 Eylül’ün ardından CHP’nin kuruluşunda verdiği desteği unutmasının mümkün olmadığını belirten Baykal, “Bütün Tunceli’ye daima derin bir şükran duyarım’’ dedi. Terörün Türkiye’de huzuru, barışı, kardeşliği ortadan kaldıran en büyük sorun olduğuna dikkat çeken Baykal, “Yaşadığınız sıkıntılara önümüzdeki dönem bir son vereceğiz. Huzuru, barışı ve kardeşliği getireceğiz. Şunu unutmayın, Cumhuriyet Halk Partisi iktidarında Tuncelili olmak Türkiye’nin her yerinde özel bir saygı anlamına gelecektir’’ diye konuştu. lılıkla Tuncelililerin bize nasıl destek verdiğini unutmam mümkün değildir. Bütün Tunceli’ye daima derin bir şükran duyarım. Bu anlayış için Tunceli’ye geldim. Şimdi şartlar değişmiş, Cumhuriyet Halk Partisi’nin önü açılmaya başlamış. CHP iktidara doğru yürüyor. Türkiye’de herkes bunu görüyor. CHP inşallah 15 gün sonra Türkiye’de iktidar adına konuşan bir parti olacak. Bu böyle işlerken, iktidara doğru giderken benim Tunceli’ye gelip Tunceli halkına bir merhaba demeden, onlara saygılarımı sunmadan, onlara sevgilerimi ifade etmeden, onların bir hayır dualarını, sırtımı sıvazlamalarını sağlamadan bu kampanyayı tamamlayamam diye düşündüm, onun için aranıza geldim.” dolayı hissediyorum. Yaşadığınız sıkıntılara önümüzdeki dönem bir son vereceğiz. Huzuru, barışı ve kardeşliği getireceğiz. Şunu unutmayın, Cumhuriyet Halk Partisi iktidarında Tuncelili olmak, Türkiye’nin her yerinde özel bir saygı anlamına gelecektir. Benim gözümde bu böyle olmuştur. Türkiye’de üniversite kurulmasını hak eden illerin başında bana sorarsanız Tunceli geliyor. Çünkü Tuncelili eğitim diyor, kültür diyor, medeniyet diyor, çağdaşlık diyor, laiklik diyor.” Konuşmasına milletvekili dokunulmazlığına değinerek devam eden Bay ‘Bedeli bölge halkı ödüyor’ Sözleri sık sık “Başbakan Baykal”, “Tunceli seninle gurur duyuyor” sloganlarıyla kesilen Baykal, terörün Türkiye’de huzuru, barışı, kardeşliği ortadan kaldıran en büyük sorun olduğuna dikkat çekerek şöyle devam etti: “Maalesef terörün en büyük bedelini de bölgede yaşayan halk ödüyor. En büyük acıyı da ben bundan kal, şunları anlattı: “Milletvekili dokunulmazlığının Türkiye’de nasıl haksız bir imtiyaz olduğunu, nasıl bir ayrımcılık yarattığını çok iyi biliyoruz. Adam milletvekili oluyor, ne savcı soru sorabiliyor, ne mahkemede yargılanıyor. Hostes, polis, vatandaş tokatlıyor. Dava açıp hakkında bir takibat yapamıyorsunuz. Buna bir son vermek lazım. Bir yolsuzluğu size anlatayım, TÜPRAŞ Türkiye’nin en büyük rafinerisi. Onun yüzde 14.76’sını hiç kimseye haber verilmeden gizlice, kapalı kapılar arkasında Başbakan ve Maliye Bakanı, ikili temaslar kurarak bir geceyarısı İsrailli bir işadamına sattı. Ofer adında bir işadamına sattılar. Ofer’e 750 milyon dolar haksız kazanç sağlandı.” Baykal’ın konuşması sırasında 20 kişilik bir grup CHP aleyhine protestoda bulundu. Baykal, daha sonra Elazığ’a geçti. BAYKAL ’DAN TÜRBAN YORUMU AĞAR: ‘Köşk’e çıkanın zihniyeti önemli’ ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, önceki gün ATV’de yayımlanan “Siyaset Meydanı’’ programına katıldı. Baykal, meydanlarda “Yaşı 70, siyasi etikten haberi yok” sözleriyle kendisini hedef alan Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’a, “Bir insanın yaşını, hastalığını, kendi iradesi dışında oluşan özelliklerini siyasi tartışma konusu yapmak yakışıksız. Benim yaşımla ilgili kompleksim yok” karşılığını verdi. Baykal, “Başbakan Erdoğan’ın söylemini dedikodular üzerine kurmasının yakışıksız olduğunu” da vurguladı. Cumhurbaşkanlığı seçimine ilişkin soruları yanıtlarken “türbanlı eş” tartışmalarıyla ilgili olarak “hiçbir zaman eş kavramını gündeme getirmemeye çalıştığını” vurgulayan Baykal, “Daima benim dışımdakiler konuyu o noktaya çekiyorlar. Bundan da hiç mutlu olmuyorum, olay o değil. Benim için önemli olan Cumhurbaşkanı olacak kişinin kafasının, zihniyetinin, ahlakının Cumhurbaşkanlığı için gereken nitelikte olmasıdır. Cumhurbaşkanının laik, demokratik, cumhuriyet anlayışını içine sindirmiş olmasını beklerim. Anayasanın temel ilkeleriyle açıktan ya da gizli bir savaşımının olmamasını beklerim. Ayrıca arkasında yolsuzluk dosyası olmamalıdır, hesabını yargıda vermiş olmalıdır. Yani bu ilkeleri karşıladığımız zaman zaten mesele olmayacaktır’’ dedi. Baykal, bir soru üzerine “bu aşamada bir aday ismi telaffuz etmesinin mümkün olmadığını” bildirdi. CHP’nin ordusiyaset ilişkisine bakışıyla ilgili bir soru üzerine Baykal, “Bizim tartışma götürmez bir şekilde çok net, çok açık, Türkiye’de demokrasi içinde kendi varlığını algılayan ve demokrasi dışında hiçbir arayışla hiçbir ilişkisi olmayan bir siyasi parti olduğumuzu bir kez daha ifade etmek isterim. Bu konuda herhangi bir tereddütü kimsenin zihninden geçirmeye hakkı yoktur’’ dedi. ‘ABD’ye kulluk partisi’ BOLU (Cumhuriyet) Demokrat Parti (DP) Genel Başkanı Mehmet Ağar, Petkim’in ihalesini eleştirerek “Böylesine önemli bir tesisi, şüpheli şahıslara 2 milyar dolar satanlardan hesabını soracağız” dedi. Partisi tarafından Bolu’da düzenlenen mitingde konuşan DP Genel Başkanı Ağar, iktidara geldiklerinde yöreyi Türkiye’nin İsviçre’si yapacaklarını söyledi. Eşi Emel Ağar’ında katıldığı mitingde AKP’ye yüklenen Ağar, AKP’nin “Amerika’ya kulluk partisi olduğunu” söyledi. Ağar, “Türkiye’nin en temel meselesi olan terörle mücadele meselesini Amerika’ya öyle bir ihale ettiler ki, Amerika da rahatsız bu kadarından” dedi. Konuşmasında Petkim’in özelleştirmesini de eleştiren Ağar, “Özelleştirme yapıyor bunlar. En son yaptıkları Petkim rezaletidir. Aliağa’nın limanı, elektrik santralı vardır. Arazinin kullanıldığı yer 20 kilometre sahil şerididir. Türkiye’de petrokimyayı yeniden kurabilmek için başka hiçbir alan yoktur. Böylesine önemli bir tesisi şüpheli şahıslara 2 milyar dolar satanlara, hesabını soracağız” diye konuştu. Sezer, karikatüristlerle buluştu Demokratik Sol Parti (DSP) Genel Başkanı Zeki Sezer, önceki gün Fransız Sokağı’ndaki Cezayir lokantasında karikatüristler için gece düzenledi. Karikatüristler Tan Oral, Kamil Masaracı, Metin Peker, Mehmet Akgün, Kamil Yavuz, Tonguç Yaşar, Mustafa Bilgin, Eflatun Cem, Aziz Yavuzdoğan, Hasan Seçkin, Ergül Aktaş ve 50’ye yakın dernek üyesinin de bulunduğu geceye çok sayıda davetli de katıldı. Gecenin düzenlendiği lokantanın duvarlarına ünlü çizerlerin karikatürlerinin yanı sıra Zeki Sezer’in çizdiği bir karikatür de asıldı. Gecede konuşan Zeki Sezer, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın karikatüristlere açtığı davaları anımsatarak, “Birileri karikatüristleri adliyeye davet ederken biz de böyle güzel bir birlikteliğe davet ederek güldürenlerden olmak istedik” dedi. Karikatüristlerin çok önemli insanlar olduğunu ve bu alanın ihmal edildiğini ifade eden Sezer, “22 Temmuz genel seçimleri benim için AKP’den kurtulunması anlamını taşıyor. Belki tam olarak kurtulamayacağız ama bu seçimlerde AKP tek başına iktidar olamayacak” diye konuştu. (Fotoğraflar: NİHAN İNAL) Aybay Hoca’dan 68 Günleri… Profesör Dr. Aydın Aybay, sevdiğim saydığım bir büyüğüm ve dostumdur. Geçmiş günlere yönelik yazdığım bir yazı üzerine kendi tanık olduğu 68 dönemine ilişkin bazı anılarını nakletmiş. Bilinmesi için sizlerle paylaşmak istedim. “Aziz Dostum, ‘Hatırla Sevgili ve Taylan Özgür’ başlıklı yazın (29 Haziran 2007) bende, yakın tarihimizde tanığı olduğum ve yakından izleyip bildiğim bazı olayları nakletme isteği uyandırdı. 1. Taylan Özgür’ün katli tam bir vahşettir. Görevli(!) failin, hemen oracıktan bir cipe atlayıp gittiğini görmüşlerdi. 2. 68’deki işgal eyleminde İstanbul Üniversitesi Merkez Binası’nda kalan herkes binayı süratle terk etti. Üst kattaki odamda bir ben kaldım (o tarihte doçenttim). İşgal eylemini izlemek üzere Dekanlık odasına geçtim. Çoğu hukuk fakültesi öğrencileri olduğu için işgalciler bana dokunmadılar. Biriki elebaşına ‘No’luyor’ dedim; ‘Demokratik üniversite için eylem yapıyoruz’ dediler. Bu arada birkaç ay önce Ankara Hukuk’a naklini yaptığımız (Ben İHF Yönetim Kurulu üyesiydim) bir öğrenciyi orada görünce şaşırdım. İşgalcilere kırmızı renkli bezden yapılmış pazubent dağıtıyordu. ‘Sen ne arıyorsun burada’ diye sordum. ‘Efendim ben aynı zamanda gazeteciyim’ demez mi? Sonraki yıllarda bu zatın ‘özel görevini’ çeşitli vesilelerle gördüm. 3. Şişli Meydanı’nda iki gencin sokak ortasında yüzlerce kişinin gözleri önünde katledilişinin tanığı, o tarihte merkezi meydana bakan binada bulunan T. Turing Otomobil Kurumu’nun Genel Müdürü merhum Çelik Gülersoy’dur. Katillerin (iki kişi) bir taksiye atlayıp uzaklaştıklarını görmüş. Ne taksi bulundu, ne de arandı. 4. İTÜ’nün Maçka binasında, kapıdaki polisler içeriye kuş uçurmazken, silahlı iki veya üç kişi, içeri sızıp, bir derslikte, sırasında oturan bir genci öldürüp, ellerini kollarını sallayarak çıkıp gittiler. Kapıdaki polislere belki de selam bile verdiler! 5. İşgal sırasında bir gece, ‘işgal komitesi’nin isteği ve izni ile, Merkez Bina’ya girdik. Anımsadığıma göre kurul şunlardan oluşuyordu: Tarık Z. Tunaya, Haluk Alp, Edip Çelik, Ümit Doğanay ve ben (Bu saydıklarımdan hayatta olan bir benim). İçeriye girdiğimiz bahçe kapısından itibaren sıkı bir ‘güvenlik zinciri’ oluştuğunu gördük. Tıp Fakültesi’nin orta kattaki toplantı salonunda öğrenci temsilcileri ile bir masa etrafında oturduk. Masanın başında Deniz (Gezmiş)’le birlikte Kemal Bingöllü oturuyordu. Gergin bir hava yoktu; öğrenciler özetle ‘demokratik üniversite’ taleplerini dile getirdiler. Bazıları da hocalardan şikâyet etti; dışarıda çalışıp öğrencilere vakit ayırmıyorlarmış. Bu arada Deniz de (Hukuk’ta 2. sınıf öğrencisiydi), bir ceza profesörünü ilk kez (kelepçeli şekilde bir öğrenci eylemi sanığı olarak Ağır Ceza Mahkemesi önünde sırasını beklerken) mahkeme kapısında, bir kaçakçılık davasında, mafyanın avukatlığını yaparken görüp tanımış olduğunu anlattı. Edindiğimiz izlenim işgalin yakında kalkacağı şeklinde idi. Ayrıca, dışarıdaki söylentilere karşın, öğrencilerin binanın içinde herhangi bir tahribat veya olumsuz eylemlerinin olmadığını görmüştük. 6. En acıklı olaylardan biri, üniversitenin Beyazıt’a açılan kapısından polis refakatinde çıkıp da tam Takvimhane Caddesi’ne (Eczacılık Fakültesi’nin bulunduğu sokak) dönünce üzerlerine atılan bomba ve tabanca ile tarama sonucunda katledilen yedi gencin öyküsüdür. Aralarında kız öğrencilerin de bulunduğu bu vahşi olayı, o zamanki Senato salonunun penceresinden Senato izlemiştir. Fail veya failler sözde tespit edildi. Sonuç mu? Davalar çoktan ‘eridi gitti’ (ceza hukukundaki zamanaşımı hükmünü hiç anlamıyorum; davanın ortasında zamanaşımı doldu deyip, davayı ortadan kaldırıyorlar! Özel hukukta böyle maskaralık yoktur; açılan dava bitmedikçe zamanaşımı olmaz!).” ??? Evet, Aydın Aybay’ın anlattıkları bunlar… Bir dönemin tanığının küçük küçük anıları. Aydın Hoca mektubunda başka bilgilerinin de olduğunu ve onları da daha sonra anlatacağını ifade ediyor… Türkiye, yakın tarihiyle bile hesaplaşamadı… ‘Cumhurbaşkanı Meclis içinden seçilmeli’ ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) DP Genel Başkanı Mehmet Ağar, NTV’de yaptığı açıklamada cumhurbaşkanlığı konusunun siyaseti kilitlememesi gerektiğini belirtti. DP olarak uzlaşma konusunda kapalı kapılarının bulunmadığını da söyleyen Ağar, “Yeni cumhurbaşkanı TBMM içinden de, dışından da olabilir. Ancak tercihen Meclis içerisinden seçilmelidir” diye konuştu. asirmen?cumhuriyet.com.tr BAHÇELİ, AKP’YE YÜKLENDİ ‘Bütün rezaletler bu dönemde yaşandı’ AFYONKARAHİSAR (AA) Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkanı Devlet Bahçeli, “Başbakan Recep Tayyip Erdoğan gittiği her yerde, ilkleri AKP’nin yaptığını söylemektedir. Evet doğrudur. Başbakan ve hükümeti hep ilkleri gerçekleştirmiştir. Siyaset tarihimizde ne kadar rezalet varsa ilk kez AKP ile yaşanmıştır” dedi. Partisinin Afyonkarahisar’da düzenlediği mitingde konuşan Bahçeli, Türkiye’nin her gün bir şehit verdiğini ve Erdoğan’ın “tezkereye gerek yok’’ dediğini öne sürdü. Bahçeli Erdoğan’ın “Barzani’nin ve PKK’nin uzantısı bağımsızlarla’’ koalisyon hesabı yaptığını söyledi. Afyonkarahisar topraklarının her karışının şehit kanlarıyla sulandığını da belirten Bahçeli, “87 yıl önce Türk milleti bitkin, yılgın ve yoksul değil miydi? Milletimiz bugün de yoksul değil midir? 87 yıl önce topraklarımızda yabancılar gezmiyorlar mıydı? Bugün bırakın gezmeyi, toprak ve tesis alabiliyorlar. 85 yıl önce memleketimizde manda ve himaye talep edenler vardı. Bugün de işbaşında değiller mi? Bu musibetlerin kaynağı AKP, müsebbibi ise Başbakan’dır’’ dedi. CUMHURİYET 04 CMYK