24 Kasım 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 11 TEMMUZ 2007 ÇARŞAMBA 16 Sumen Selahattin Karababa: “Abdullah Gül, terörle mücadele için sınır ötesi operasyonun masa üstünde olduğunu söylüyor. Evet masa üstünde ama masadaki sumenin altında!” MÜEBBET yani sonsuz ve aynı zamanda mütemerrit yani direnen cumhurbaşkanı adayı Abdullah Gül’ün, Anayasa Mahkemesi kararı ile cumhurbaşkanı seçimine ilişkin ilk kararın “bertaraf” edildiğini buyurması üzerine Maltepe Üniversitesi Hukuk Fakültesi öğretim üyesi Prof. Dr. Aydın Aybay’a görüşünü sorduk, “Hasan’la Hüseyin, Muaviye’nin kızları lafının düzeltilmesi gibi, neresini düzelteyim birader” dedi: “Bizim hukuk terminolojisinde ‘bertaraf etme’ terimi ve buna karşılık olacak bir kavram yoktur. Bir mahkeme kararı ancak bir üst mahkeme kararı ile bozulur; buna bertaraf edildi denmez; bozuldu veya nakzedildi denir. Buna karşılık Anayasa Mahkemesi gibi, bir üstü olmayan mahkeme kararı daha önce verdiği bir karardan, olsa olsa döner veya rücu eder. Ama bu da bertaraf etme gibi bir sözcükle anlatılmaz. Müebbet ve Ormanlarımız yanıyormuş... “2B’ler yanmasın da!” PANO DENİZ KAVUKÇUOĞLU Uzanlar’ın yalısı TMSF’nin olmuş. Orada da gazete kurarlar, “yalıyorum” yaparlar! Anlaşma Ahmet Önen: “AKP’nin yaptığı 1 milyar dolarlık anlaşmada ABD zırhlı araçlarının bizim topraklarımızda PKK’ye silah dağıtma serbestliği de var mı?” mütemerrit adayımız bu bertaraf etme ‘cevheri’ni açıklarken, kimi yandaşları gibi, Anayasa Mahkemesi’nin ilk kararını verirken ‘hukuk ilkelerini göz ardı ettiğini’ de söylüyor. Yandaşları da onun gibi, kararın ‘hukuka ve mantığa aykırı’ olduğunu dile getiriyorlardı. Hangi ilkeye ve hangi hukuk kuralına diye sorarsanız, söyleyecekleri, siyasi laf salatasından ibarettir. Sanırsınız ki, eski Roma İmparatorluğu devrinin ‘pontifeks’i gibi (Roma’da çok tanrılı din döneminde rahipler topluluğunun en yüksek üyesi; tek tanrılı dine geçince bunlar papa oldu), sadece kendilerinin bildiği gizli bir hukuk kaynağı var! Bunlar ciddi hukuk konularıyla ilgilidir. Kendisine Pontifeks devlet içinde önemli yüksek post arayanların bunları öğrenmeden mahalle kahvesindeki seviyede lafazanlıklarla hukuktan söz açmaları hem sorumsuzluk hem de hukuka saygısızlıktır.” Aydın Aybay’ın verdiği bu “ders”ten sonra insanın içinden Abdullah Gül’e “Otur, sıfır” demesi geliyor! Ama yine de günümüz pontifekslerine söz hakkı tanımak lazım. Ne de olsa memlekette demokrasi var. AKP’nin bu konudaki uzmanı herhalde soldan dönme profesörlerden Zafer Üskül olmalı. Kamu yönetimi uzmanıysa da kendi kendisine verdiği anayasa uzmanlığına güveniyor ve yeni taktığı ampulü ile bizleri aydınlatmasını bekliyoruz. Soru malum: Gül’ün söylediği gibi ilk karar bertaraf edilmiş midir, edilmemiş midir yoksa başka bir şey mi şey edilmiştir! Mahsus selam eder Zafer’in gözlerinden öperiz! Kapitalizm, Artı Değer, Sosyalizm Kapitalizm, ürün ve hizmet üretimine dayanır, artı değer/kâr artışını sağlayabilmek için sürekli, daha fazla ve daha yaygın üretmeyi amaçlar. Ürün ve hizmetlerin değişim değerlerinin emek zamanına bağlı olarak belirlenen kapitalist ekonomide salt meta alıp satmak tek başına ‘kâr’ sağlamaz. Ürün ve hizmetler üzerlerine ‘kâr payı’ konularak satışa sunulur. Bunun için de ürün ve hizmetlerin değişim değerlerine, kendi değişim değerlerinden fazlasını katan ‘özel’ bir metaya gereksinim vardır. Bu meta ‘emek gücüdür’. Sermaye sahibi/kapitalist, çalışanına ‘emeğinin karşılığını’ ödemez; öderse ‘kâr’ sağlayamaz. Çalışan da sermaye sahibine/kapitaliste ‘emeğini’ değil, ‘emek gücünü’ satar, karşılık olarak da emek gücünün değişim değerini alır. Örneğin, sekiz saatlik çalışmasının karşılığı 40 YTL ise bunun yüzde 20’si (8 YTL) kendisine ödenir, geri kalan yüzde 80’lik pay (32 YTL) sermaye sahibi tarafından ‘artı değer’ olarak tutulur. Bir diğer deyişle ‘artı değer, çalışanın ödenmemiş emeğidir’. Bunları doğal ki biliyorsunuz; son zamanlarda pek konuşulmadığından anımsatayım, dedim. ??? Artı değer kuramı 19. yüzyılın ortalarında Karl Marx ve Friedrich Engels tarafından ortaya atılıp gerekçelendirilmiş, daha sonra da birçok sosyalist kuramcı tarafından geliştirilmiştir. Hiç kuşkusuz 19. yüzyıl kapitalizmiyle günümüz kapitalizminin işleyişleri arasında farklar vardır: Makineleşme, teknolojik gelişim, otomasyon vb. faktörler artı değerin oluşumunu da etkilemiştir. Fakat her şeye rağmen ‘artı değerin çalışanların ödenmemiş emeği olduğu’, bunun ‘emek ile sermaye arasındaki temel çelişkiyi doğurduğu’, dolayısıyla ‘kapitalist üretimin insanın insan tarafından sömürülmesine dayandığı’ gerçeği özünde değişmemiştir. Bireylerin ideolojik kimliklerini bu gerçeğe bakışları, yaklaşımları belirler. ‘Sağcı’, kapitalist düzenin sürmesinden, ‘solcu’ da bu düzenin emeğin çıkarına, çalışanların çıkarına değişmesinden yanadır. Öyleyse emeksermaye çelişkisi var oldukça ‘sağcı’‘solcu’ çatışması da var olacaktır. Önümüzdeki seçimlere ilişkin ‘vitrin malzemesi’ dönekler aklımızı çelmesin. Bir gece içinde ideolojik kimlik değişmez; çünkü ideoloji, belli bir ‘dünya görüşü’ demektir, belli bir ‘yaşam biçemi’ ve ‘ahlak anlayışı’ demektir. O halde ‘değiştim’ diyenlerin geçmişlerine de bakmak gerekir. ??? “Sağ, sol diye bir şey kalmadı, ideolojiler bitti!” yaveleri liberal safsatadır. Küreselleşmeci liberalizm de, sosyal demokrasi de, milliyetçilik de, siyasal İslam da birer ideolojidir. Her dört ideoloji de kapitalist üretim zeminine dayanmaktadır, ne var ki ilk üçü üstyapılarıyla ‘modern’ bir görünüm sergilerken, siyasal İslam üstyapısında kapitalizm öncesi feodal kurumları korumak, bununla halkı afyonlayarak baskı altında tutmak çabasındadır. Sosyalizm ise bir ideoloji, bir dünya görüşü, bir yaşam biçemi ve ahlak anlayışı olarak özlerinde aynı üretim biçimi üzerinde hareket eden, yalnızca siyasal model olarak farklılıklar gösteren, yukarıda sıralanan dört ideolojinin de karşısında kurulu düzeni emekten yana değiştirmeyi amaçlayan tek seçenektir. Sovyet Sosyalist Cumhuriyetleri Birliği’nin ve ona göbekten bağlı ‘reel sosyalist’ Doğu Avrupa ülkelerinin çöküşünü ‘sosyalizmin çöktüğü’ biçiminde algılamak doğru değildir. O ülkelerdeki, sosyalist ideolojiye yabancılaşmış rejimlerin çökmesi uzun erimde sosyalizmin zararına değil, yararına olmuştur. ‘Reel sosyalizm’, sosyalizmin özüne aykırı uygulamalarla kendi bünyesi içinde filizlendirdiği kapitalist oluşumlar tarafından kemirilerek çürütülmüş, bir fiskeyle de yıkılmıştır. Bu deneyimlerden çıkartılacak önemli dersler vardır. Bir siyasal/ideolojik görüşün karşıtına benzemeye başlaması yaklaşan sonunun da habercisidir. Seçime 11 gün kaldı; ülkemizi yönetecek siyasal kadroları belirleyeceğiz. Kim bizden yana, kim değil, bilerek kullanalım oylarımızı. Günü kurtarmak adına geleceğimizi karartmayalım, derim. ??? Dün Türkiye sosyalizminin büyük önderi, Türkiye İsçi Partisi’nin ilk Genel Başkanı Mehmet Ali Aybar’ın ölümünün 12. yıldönümüydü. Onu saygıyla, özlemle, sosyalist duygularla anıyorum. eposta: dkavukcuoglu?superonline.com Ya ğ m u r E k i m SESSİZ SEDASIZ (!) Sınav sorusu: Güneydoğu’ya nasıl gidilir? ÖSS, OKS, KPDS, ÜDS, YÇS, LES, TUS... Sınavlardan sınav beğen. Neredeyse doğumda bile sınav uygulanacak: “Bu bebek yüzde 50 barajını aşamadı, dünyaya gelmesin!” Kaya Çetin’in tek başına düzenlediği sınav ise siyasi ve tek soruluk. Sınavın adını biz koyalım: KTSSÇÖSYS. Kendini Tüketmiş Siyasilerin Son Çırpınışlarını Ölçme ve Sandığa Yerleştirme Sınavı. Sınavın tek sorusu ve yanıt seçenekleri şöyle: “Tayyip Beyefendi’nin, Doğu ve Güneydoğu Anadolu’ya gitme konusunda Deniz Baykal’a söylediği, ‘Gidemez, başına neler geleceğini bilir...’ tümcesi aşağıdakilerden hangisiyle daha iyi tamamlanır? a) Bizim cemaat oralarda bir şeyler yapıyor, güvenliği konusunda garanti veremem. b) İncirlik’teki konuklarımızın ne yaptıklarını bilmiyoruz, başına bir iş gelebilir. c) Beş yıllık iktidarımızda her tarafı olmasa bile o yöreleri ‘güvenli bölge’ olmaktan çıkarabildik; gitmese kendisi için daha iyi olur. d) Stratejik ortağımız oraları ‘kurtarılmış bölge’ ilan etti, vize alabilirse gitsin. e) Genelkurmay oraya giriş yasağı koymuş diye duydum, beni bu işe fazla karıştırmayın. Gerçek Aziz Naci Doğan: “Abdullah Gül’ün esnaf çocuğu olduğu için cumhurbaşkanlığına layık bulunmadığından yakınması tam bir ‘politikacı esnaflığı’ değil mi!” ÇED KÖŞESİ OKTAY EKİNCİ ÇİZGİLİK KÂMİL MASARACI kamilmasaraci?mynet.com “Batçık kafası” seçimlerde… Kent içinde arabayla giderken, ikide bir yeraltına “bat”mak ve “çık”mak nasıl bir anlayışın ürünü? Kentin görsel, kültürel, doğal, algısal ve hatta duygusal değerlerini aniden “terk” edip, yeraltındaki duvarların arasından geçmek nasıl bir “ulaşım kültürü”? Kent dokusunun, kent topoğrafyasının, kent peyzajının, kent mekânlarının delik deşik edildiği; ağacın, tarihin, anlamlı güzelliklerin ya da anıları olan çirkinliklerin önünden, yanından değil de “altından” geçildiği “kent caddeleri”(!), hangi “şehircilik dersi”nde öğretilebilir? Ve bütün bunları “önce Ankara”da, şimdi de AKP’li yöneticilerin elindeki diğer Anadolu kentlerinde gerçekleştirenlere nasıl “uzman” denebilir? Ne var ki “insan ile kent ilişkisi”ni kavramaktan uzak böylesine gözü kara bir siyaset yine “çok oy” alacak. Onlara “durun; trafik sorununu otomobili değil, insanı önemseyen ulaşım planlamasıyla çözebilirsiniz…” diyenler ise ya aday listelerine alınmadılar; ya da seçilebilecek sıralarda değiller… Siz hiç “batçıklar”la kalbura dönen kentlerimizde AKP’yi eleştirirken, “batçık”larını da sorgulayan bir parti ya da aday duydunuz mu?.. Yolsuzlukların üzerine gitmek adına batçık ihalelerini didikleyenlerin, sorumlularla birlikte “projenin kendisi”ni de mahkemeye verdikleri bir örnek var mı? Çünkü muhalefetteki partilerin de “kalburüstü destekçileri”, hatta arabalarına âşık taraftarları, caddelerden kenti algılayarak geçmek yerine yeraltından hızla uçmayı pek sevdiler. Hatta batıp çıktıktan sonra kırmızı ışığa geldiklerinde, neden orada da batmadıkları için daha sert muhalefet yapıyorlar… meydanına yapılmak istenen kavşağa mahalleli tepki gösterdi. Sosyal yaşamı olumsuz etkileyecek batçıkın durdurulması için 5 bin imza toplandı…” (6 Temmuz 2007) Ulaşım sorunu için kenti parçalamak yerine “Bursaray’ın yaygınlaştırılması”nı isteyen Ertuğrulgazililer, meydanların otomobillere değil, “halka” ait olduğunu anımsatıyorlardı. Haberi okuyunca insan merak ediyor. Acaba Türkiye’ye de örnek olabilecek böylesi bir eylem; “otomobile sevdalı politikalar”ın belki de ilk “toplumsal sorgulama”sı olduğu halde, medyada neden ilgi görmüyor? AKP yönetimindeki belediyelerin Melih Gökçek patentli bu “kent suçları”nı eleştirenler, aynı medyada neden yer bulamıyor? Kaldırımdaki bir çukuru iki sütuna 30 cm yerden yere vuran köşe yazarları, koca meydanların dev çukurlara dönüşmesine neden aldırmıyorlar? Belli ki bu “kanaat önderleri” de kent içinde arabalarıyla “batıp çıkarak” gezmekten memnunlar. Bazıları da AKP’li batçık belediyelerinin bu en iddialı ve adeta “gurur kaynakları”na dönüşen kültür yoksunu projelerini tartışmayı ise şu pek önemsedikleri “siyasal istikrar” adına erteliyor olmalılar... Oysa Ertuğrulgazililerin “batçık, esnafı ve ticareti de öldürecek” sözleri, herkesin dilinde olan ama sadece “rantçıların cebi”ne giren “istikrarlı ekonomi”(!) adına bile ne kadar uyarıcı. Sadece borsanın ve emlak pazarının değil, asıl çarşının, pazarın yüzünü güldüren bir ekonominin toplumsal kalkınmaya hizmet edebileceğini; halkın alışveriş dünyasını da batçıka “kurban” ederek, “kenti kavşaklardan ibaret sananlar”a anlatabilmek çok zor olsa gerek… Şimdi 22 Temmuz’da bir bakıma batçık kafası da “oy”lanacak. Kamu kaynaklarının “kamusal yaşamı yok etme”ye harcanmasına da “evet” ya da “hayır” denecek… Benim asıl merak ettiğim de kenti ve insanları böylesine göz ardı eden bir anlayışa, şu kimi “özgürlükçü aydın”ların demokrasi adına nasıl oy verecekleri… Sakın onlar da batçıklarda gezinmekten keyif alıyor olmasınlar? ekinci?cumhuriyet.com.tr HARBİ SEMİH POROY OTOBÜSTEKİLER KEMAL URGENÇ kurgenc?yahoo.com BULMACA SOLDAN SAĞA: SEDAT YAŞAYAN TARİHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN 11 Temmuz www.mumtazarikan.com Kentliler ayaklandı.. İşte bu aymazlığın ülkeyi sarmaladığı bir süreçte seçime gidilirken, Bursa’nın Ertuğrulgazi semti sakinleri, oradaki batçık inşaatına karşı eylem yapmasınlar mı? Geçen çarşamba (4 Temmuz 2007) gerçekleşen bu alkışlanacak toplumsal duyarlılığı ertesi gün yerel ve ulusal basında ara ki bulasın. Neyse ki iki gün sonra Meydan gazetesi yer verdi de “kentli haklarının savunulması”nda yılların özlemini bir solukta okuyuverdik; “Mesken Sayı: 2007/802 Esas Satılmasına karar verilen taşınmazın cinsi, kıymeti, evsafı: TAPU KAYDI: Denizli ili, Merkez İlçesi, 2.Bölge, Uçancıbaşı Mah., Kayalık Cad., mevkii’nde kain tapunun, 14 (19L4) pafta, 3267 ada, 1 nolu parselinde kayıtlı 933 m2 miktarlı ,1 Bodrum 1 Zemin, 6 Normal, çatı katlı Kargir Apt. vasıflı taşınmazda, 4. katta, 7000/238610 arsa paylı 12 bağımsız bölüm nolu meskendir. HALİHAZIR DURUMU: Taşınmaz Uçarcıbaşı Mah.,552 Sok. İstanbul Apt. No:1 adresinde bulunan binanın 4. katındadır. Uçancıbaşı Mah. 3267 ada, 1 parselde 4. katta 12 nolu mesken, 3 oda, salon, mutfak, banyo ve tuvaletten ibaret, iç ve dış doğramalar ahşap doğramalı, doğramalar yağlıboyalı, duvarları saten boyalı, tavanlarda kartonpiyer mevcut, tabanları ahşap parke ve rabıta, ıslak zeminler kalebodur kaplıdır. Ana yola cepheli olmayıp arka cephelidir. 145 m2 olduğu belirtilmiştir. Daire Kaloriferli ve asansörlüdür. Bina olarak 2526 yıllık olup bina bakımlıdır. Binanın B+Zemin+1.katı dükkanlar olup, ön cepheden girilmekte, pasaj şeklindedir. Meskenlerin girişi arka bahçedendir. Taşınmazın bulunduğu mevkii merkezi bir yerde, çarşıyapazara okullara yakın, ulaşım durumu rahattır. İtfaiye merkez binasına yakın, TEK, PTT, belediye hizmetlerinden yararlanır durumdadır. İMAR DURUMU: Denizli Belediyesi 09/02/2007 tarih ve 1/1000 ölçekli imar durumunda ticari alanda kat ayrık nizam kat adedi 7 kat, mevcut bina vardır yazılıdır. MUHAMMEN BEDELİ: Satışa konu taşınmazın mevkisi cinsi, konumu, mevkisi, yapım durumu, kullanım alanı, cephe durumu ve yaşı ve yıpranma bedeli ile emsal rayiçler de dikkate alındığında 12 BB nolu mesken 75.000.YTL ederlidir. SATIŞ ŞARTLARI: 1 Satış, 03/09/2007 Pazartesi günü saat: 14.00’ten saat 14.10’a kadar Denizli Adliye Sarayı Binası, 1.kat 102 nolu satış odası – Denizli adresinde açık arttırma suretiyle yapılacaktır. Bu arttırmada tahmin edilen kıymetin %60’ını ve rüçhanlı alacaklılar varsa alacakları mecmuunu ve satış masraflarını geçmesi şartıyla en çok arttırana ihale olunur. Böyle bir bedelle alıcı çıkmazsa en çok arttıranın taahhüdü baki kalmak şartıyla, 13/09/2007 Perşembe günü saat 14.00’ten saat 14.10’a kadar Denizli Adliye Sarayı Binası 1. kat 102 nolu satış odası – Denizli adresinde ikinci artırmaya çıkarılacaktır. İkinci artırmada ise rüçhanlı alacaklılar varsa alacakları mecmuunu ve tahmin edilen kıymetin %40’nı ve satış masraflarını geçmesi şartıyla en çok arttırana ihale olunur. 2 Arttırmaya iştirak edeceklerin, tahmin edilen kıymetin %20’si nispetinde pey akçesi veya bu miktar kadar milli bir bankanın teminat mektubunu vermeleri lazımdır. Satış peşin para iledir. Alıcı istediğinde 10 günü geçmemek üzere mehil verilebilir. KDV, damga vergisi, tapu alım harç ve masrafları, tahliye ve teslim giderleri ihale alıcısına aittir. Birikmiş vergileri, Tellaliye harcı ve tapu satıcı payı harcı satış bedelinden ödenir. 3 İpotek sahibi alacaklılar ile diğer ilgililerin (*) ve irtifak hakkı sahiplerinin bu gayrimenkul üzerindeki haklarını hususiyle faiz ve masrafa dair iddialarını, dayanağı belgeler ile 15 gün içerisinde dairemize bildirmeleri lazımdır. Aksi takdirde hakları tapu siciliyle sabit olmadıkça paylaşmadan hariç bırakılacaklardır. 4 Satış bedeli, hemen veya verilen mühlet içerisinde ödenmezse İİK’nun 133. maddesi gereğince ihale feshedilir. İki ihale arasındaki farktan ve gecikme faizinden alıcı ve kefilleri mesul tutulacak ve hiçbir hükme hacet kalmadan kendilerinden tahsil edilecektir. Bu fark varsa öncelikle yatırılan teminattan tahsil edilir. 5 Şartname, ilan tarihinden itibaren herkesin görebilmesi için, Denizli 5. İcra Müdürlüğü’nde açık olup, masrafı verildiği takdirde isteyen alıcıya bir örneği gönderilebilir. 6 Satışa iştirak edenlerin, şartnameyi görmüş ve münderacatını kabul etmiş sayılacakları, başkaca bilgi almak isteyenlerin 2007/802 Esas sayılı dosya numarasıyla Müdürlüğümüze başvurmaları, ayrıca İİK’nun 127. maddesi gereğince, işbu satış ilanının tapuda adresi bulunmayan ve Adli Tebligatı iade olan, diğer ilgililer hakkında da tebligat yerine kaim olmak üzere ilan olunur. 03/07/2007 (*) İlgililer tabirine irtifak hakkı sahipleri de dahildir. NOT: İşbu taşınmaz satış ilanı, tebligat yapılamayan tüm taraflara (haciz koyduran, takyidatı olan, alacaklı, borçlulara, 3. şahıslara) ilanen tebligat yerine geçerlidir. (Basın: 37671) DENİZLİ 5. İCRA MÜDÜRLÜĞÜ’NDEN TAŞINMAZIN AÇIK ARTIRMA İLANI 1 2 3 4 5 6 7 8 9 1/ Vadesi bel1 li olmayan ve yalnızca faizi 2 ödenen devlet 3 tahvili. 2/ En küçük izci ku 4 ruluşu... İn 5 sanda el ve 6 ayağın bilekle 7 parmak arasında kalan 8 üst bölümü. 3/ 9 Temel mad1 2 3 4 5 6 7 8 9 desi poliamit reçinesi olan dayanıklı ve 1 H I R T L A M A A R A K A esnek madde... Lan 2 A R A L tan elementinin sim 3 R A M A Z A N İ D O L T A gesi. 4/ Mikroskop 4 K A T I L A Y camı... Tevfik Fik 5 İ L K A R ret’in İstanbul’a la 6 L İ N K netler yağdırdığı ün 7 E B O L A G A F lü şiiri. 5/ Bir tür 8 R O I S L AMA ipekli kumaş... Akım 9 Ş U T A R A Ş şiddeti birimi kiloamperin kısa yazılışı. 6/ Kaba bir seslenme sözü... Kısa yazı. 7/ İran’ın plaka imi... Bir sözcüğü,yasaklanmış sözcükleri kullanmadan anlatmaya dayanan bir oyun. 8/ Arap abecesiyle yazılan bir yazı türü... Niğde’nin bir ilçesi. 9/ Tüfeğin namlusu ucuna takılan küçük kılıç. YUKARIDAN AŞAĞIYA 1/ Bir iskambil oyunu. 2/ Göçebelerin konak yeri... Toprağın taşını ayıklamakta kullanılan tarım aracı. 3/ Düzme, sahte... Bir nota. 4/ Arap abecesinde bir harf... Zülfü Livaneli’nin bir filmi. 5/ Sedir biçiminde kanepe... Eski Mısır inanışında insan ruhu. 6/ “Yerel bilgisayar ağı” anlamında kullanılan kısaltma... Bir şeyin niteliği üzerine edinilen kanı. 7/ İridyum elementinin simgesi... Kutsal olduğu için dokunulmaması gereken şey. 8/ Asma, yukarı kaldırma... İşlenmemiş, ekilmemiş toprak. 9/ Kırklareli’nin Vize ilçesinde, “tabiatı koruma alanı” kapsamına alnan orman ve körfez. CUMHURİYET 16 K
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear