14 Kasım 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
5 HAZİRAN 2007 SALI CUMHURİYET SAYFA HABERLER Aşiret adayları ve ilginç propaganda yöntemleriyle GAP’ın merkezi seçime hazırlanıyor 7 DÜZ YAZI ORHAN BİRGİT Urfa’ da 70 bin mükerrer oy MEHMET FARAÇ Politikacıda ‘Söz’ün Önemi 23. Dönem Türkiye Büyük Millet Meclisi’ni oluşturacak milletvekili seçiminin öncesinde, ‘liderler’in en fazla dikkat etmeleri gereken, verdikleri sözlerin arkasında durmak olmalıydı. 25 yaş ve Demokrat Partilileşme olaylarında izledikleri umursamaz politika, Erdoğan ile Ağar’ın bu konudaki birinci karne notlarında “zayıf” aldıklarını gösteriyor. AKP Genel Başkanı ve Başbakan, milletvekili seçilebilme yaşını 25’e indirmek amacıyla anayasada yapılacak değişiklik öncesinde, parlamentodaki öteki partiler ile de anlaşma sağladığı ve değişiklik gerçekleştirildiği halde, yürürlük maddesi buzdolabındaki yerinden çıkartılmadı. 25 ile 29 yaş arasında bulunan milyonlarca vatandaştan esirgenen yasama meclisi üyeliğinin 22 Temmuz seçimlerinde de uygulanabilmesi için topun önce Yüksek Seçim Kurulu’nun üstüne atılması seçeneği denendi. Bu yaş dilimleri içindeki milletvekili aday adayları için AKP’ye yapılacak başvuruların kabul edileceği bildirilerek, aday olmayı bekleyenlerin düşlerini pembe tüller ile süslemek senaryosu, AKP’nin resmi vaatleri içine alındı. Yüksek Seçim Kurulu’nun, zorunlu olarak ve zamanında yaptığı açıklama, iktidar partisinin oyununu bozmuş oldu. Kurul, bu zamanlamayı yerinde kullanmamış olsaydı; Başbakan tıpkı Anayasa Mahkemesi’ne yönelttiği, o “karalama kampanyası”nda olduğu gibi, Yüksek Seçim Kurulu’nu oluşturan yüksek yargı üyelerini, genç aday adayları ile tek tek karşı karşıya bırakma stratejisini yürüterek, 25 yaş olayının ertelenmesinin kabahatini sırtından atmayı yeğleyecekti. BAĞIMSIZLARIN YARIŞI HAKPAR seçime girmiyor MAHMUT ORAL DİYARBAKIR DTP’nin bağımsız adaylarla seçime gireceğini açıklamasının ardından destekleyeceği kişiler, seçim bölgelerinde başvurularını yaptı. Diyarbakır’da toplam 36 bağımsız aday başvurdu. HAKPAR, Kürtlerin kendini yönetme hakkını savunan parti veya adayları destekleyip seçime katılmayacaklarını açıkladı. Eski DTP Genel Başkanı Ahmet Türk hakkında da “Sayın Öcalan” dediği için dava açıldı. DTP’nin 22 Temmuz’da seçimlere bağımsız gireceğini açıklamasının ardından deklare ettiği kişiler, seçim bölgelerinde başvurularını dün öğleden sonra yaptı. DTP’nin “Bin Umut Adayları” sloganıyla desteklediği Diyarbakır adayları eski DEP milletvekili Hatip Dicle, İHD Onursal Başkanı Akın Birdal, eski DTP Genel Başkan Yardımcısı Aysel Tuğluk, İHD Diyarbakır eski Şube Başkanı Selahattin Demirtaş ve Gülten Kışanak Diyarbakır Adliyesi’ne giderek başvurularını yaptı. Öte yandan DTP’nin destek vereceğini bildirdiği kişiler dışında da başvurular oldu. Diyarbakır Baro Başkanı Sezgin Tanrıkulu ile eski DEP milletvekillerinden avukat Sedat Yurtdaş ve eski DTP PM üyesi Nurseli Aydoğan da bağımsız adaylık için başvuranlar arasında yer aldı. 36 bağımsız aday DTP tabanı dışında aralarında eski Fazilet Partili Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Bilgin, eski ANAP milletvekili Sebgetullah Seydaoğlu, antikacı Nil Demirkazık, Öcalan davasında kamuoyunun yakından tanıdığı hemşire Yıldız Namdar’ın da aralarında bulunduğu toplam 36 bağımsız adayın milletvekilliği için başvurduğu bildirildi. DTP Diyarbakır İl Başkanı Hilmi Aydoğdu, açıklanan adaylar dışındaki başvuruları değerlendirirken “Diyarbakır halkının bilmesi gerekiyor ki partimizin desteklediği adaylar Aysel Hanım, Akın Bey, Gülten Hanım, Selahattin Bey, Hatip Bey’dir. Bu adaylar dışındaki hiçbir adayın partimizin adayı olarak tanıtması mümkün değildir” dedi. Öte yandan Hak ve Özgürlükler Partisi (HAKPAR) Genel Başkanı Sertaç Bucak, Diyarbakır’da yaptığı basın açıklamasında protesto etmek için seçime katılmayacaklarını açıkladı. DTP’nin göstermiş olduğu bağımsız adaylara oy verip vermeyeceklerinin sorulması üzerine Bucak, “Aysel Tuğluk Kürtlerin oyunu hak etmiyor” dedi. Bu arada Diyarbakır’da geçen 21 Mart günü Nevruz kutlamaları sırasında yaptığı konuşmadaki “Sayın Öcalan sıradan bir tutuklu değil. Onun sağlığı bu ülkede gerginliklere neden olabilir” sözleri nedeniyle soruşturma başlatılan Ahmet Türk hakkında, “suçu ve suçluyu övmek” iddiasıyla 3 yıla kadar hapis cezası istemiyle dava açıldı. URFA İstanbul’dan Anadolu kentlerine gidildiğinde genel seçimlerin çok daha heyecan yarattığı görülüyor. 11 milletvekilinin çıkacağı Urfa’da aday adayları çok renkli bir propaganda dönemi geçiriyor. Şeyhanlı aşiretinden iki kardeş ile Harran’ın AKP’li belediye başkanının üç eşinden biri de milletvekili olmaya çalışıyor. Kimi adaylar paraşüt gösterisiyle seçmenin ilgisini çekmeye çalışırken bazı aşiret liderlerinin 20 bin oyu 1 milyon dolardan pazarlamaya çalıştığı iddiaları konuşuluyor. Ancak Urfa en çok, seçmen sayısının 70 bin düşmesine şaşırıyor! 2002 seçimlerinde 570 bin, 2004 yerel seçimlerinde seçmen sayısını 630 bin olarak belirlendiği Urfa’da son yapılan çalışmada bu sayı 553 bin olarak ortaya çıkıyor. Yani seçmen sayısının mükerrer yazımlar yüzünden en az 70 bin düştüğü belirtiliyor. Bu rakamlar Urfa’da aşiret yapısının seçmen listeleri üzerinde oynadığı oyunu ve mükerrer oylardan kimlerin yararlandığını çok net biçimde deşifre ediyor! AKP’nin 2002’de 8, CHP’nin 3 milletvekili çıkardığı Urfa’da, bağımsız seçilen Sabahattin Cevheri de 3 yıldır iktidar partisinde faaliyet gösteriyor. Ancak kardeşi Mahmut Cevheri’nin Demokrat Parti’den aday olması hem AKP milletvekilini hem de bağlı oldukları Şeyhanlı aşiretini zor durumda bırakıyor. Yalnızca Cevheri kardeşler değil, Mehmet Ali Dolap (DP), Hüseyin Dolap (AKP), ANAVATAN il başkanı Naci Satış ve Seydi Eyüboğlu (bağımsız) Şeyhanlı aşi ‘Paraşütle aday oldu’ Kentin her tarafını süsleyen afişlerin yanı sıra kimi adaylar farklı propaganda yöntemleri de deniyor. AKP aday adaylarından Mehmet Acı’nın tanıtımını yapan bir paraşütçü, Urfa semalarında dolaşarak dikkat çekmeye çalışıyor. “Paraşütle aday oldu” deyimi Acı’nın propaganda yöntemiyle çok uyuşuyor! ran’ın AKP’li belediye başkanı İbrahim Özyavuz’un üçüncü eşi olduğu ileri sürülen Çağla Özyavuz’u AKP’den aday göstermesi bağlı olduğu Cumeyli aşireti içinde tartışma yaratıyor. MHP il başkanlığı binası da afiş ve pankartlarla yapılan süslemeleriyle dikkat çekiyor. Eski MHP milletvekili Muzaffer Çakmak’ın ikinci sırasında aday olan DYP’li eski Urfa Belediye Başkanı Uğur Esat Akgöl’ün Demokrat Parti’nin oylarını etkileyeceği söyleniyor. Foto: Necip ÇAPRAZ Ünlü türkücü İbrahim Tatlıses Urfa’dan vazgeçti. AKP’nin bu kez 8 yerine en çok 4 milletvekili çıkarabileceği konuşuluyor. Milletvekillerine yönelik eleştirilerin aday adaylarının sayısının artmasında etkili olduğu Foto: Arif FARAÇ belirtiliyor. AKP adayları arasında kupür yololduğu HarranAkçakale suzluğundan yargılanan dok bölgesinde aşiretler farklı torlar, eczacılar, çocuk has bir açılıma yönelmeye çalıtanesinde türban furyası baş şıyor. Ancak ilk kez denenen latan hekimlere değin, her bu açılım hem kuma gelenekesimden tepki çeken isim ğinin etkin olduğu bölgede ler de bulunuyor. kadınların hem de aşiretleArap kökenlilerin etkin rin tepkisine yol açıyor. Har Tatlı ve acı! Urfa’da bu seçimlerde bağımsız adayların sonuçları önemli ölçüde etkilemesi bekleniyor. 2002 seçimlerinde 83 bin 600 oy alarak AKP’nin ardından ikinci parti olan DEHAP’ın bu kez iki bağımsız adayı milletvekili seçtirmesine kesin gözüyle bakılıyor. Kentteki tüm popülaritesine karşın türkücü İbrahim Tatlıses’in seçilmesine çok olanak tanınmıyor. Tatlıses bu yüzden olsa gerek dün akşam saatlerinde İstanbul’dan Genç Parti adayı olduğunu açıklıyor. reti mensupları olarak milletvekili olmaya çalışıyor. Ancak Urfalı aydınlardan Müslüm Akalın bu durumu, “Aşiretler büyük bir hızla demokratikleşiyor!” diye yorumluyor. Urfa’daki tüm billboardları, geniş caddelerdeki duvarları, işyerlerinin camları ile yüksek binaları aday adaylarının afişleri süslüyor. Bu afişlerin büyük bölümünde AKP’nin 123 aday adayının birçoğunun fotoğrafı bulunuyor. Urfa’da İnce darbe Umarım, CHP ya da MHP sözcüleri, Erdoğan’ı sadece parlamentomuza gençlerin girmesini önlemeyi amaçlayan bu ince darbesinden dolayı değil; aynı zamanda millete bu konuda verdiği sözü, dün dündür diyerek unutmuş görünmesinden dolayı da seçim meydanlarında yeterince uyarırlar. Seçmenin önüne, bu kez bir merkez partisi görünümü ile çıkmayı denemeden önce, vermiş olduğu sözleri tutacağını kanıtlayan güvenilir kefiller göstermesini de isterler. İktidar kanadına uyarı yapmaları görevini beklediğim partilerimizin arasına Mehmet Ağar’ın Demokrat Parti’sini almamın da elbette bir nedeni var: Merkez sağı oluşturduklarını söyleyen ANAVATAN ve Doğru Yol partileri, 22 Temmuz seçiminde, 1946’nın ‘Yeter Söz Milletindir’ sloganı ile meydanları dolduran DP’sini çağrıştırmayı amaçlayan bir birliktelik sağlayacaklardı. O birliktelik için adımlar atıldı. Sadece bu iki partinin kamuoyuna değil; seçmenin tümüne de belirli bir söz verildi. Ama sözün icabının yapılabilmesi için Sayın Ağar’a düşen ikinci ve üçüncü adımların gerektirdiği ödevlerin yerine getirilmesine sıra gelince... Bu seçimde, kendilerini orta sağda gören seçmenlerin oluşturmak istedikleri umut filminin yerini, daha ilk sahne perdeye yansırken, ne yazık ki kapkara harflerle oluşturulmuş bir ‘son’ yazısı aldı. Her iki partinin çekirdek kadrolarını oluşturan örgütlerden daha çok, kendilerini o kadrolara yakın gören partisiz sempatizanların sandık başında verecekleri oyun kimliğini, seçim kampanyasında en çok güvenilir parti ve lider imajını verecek olan markalar belirleyecektir. 20 bin oy 1 milyon dolar mı? Urfa kulislerinde kimi aşiret liderlerinin 20 bin oyu 1 milyon dolara pazarlamak için adayların kapısını aşındırdığı söyleniyor. Urfa’da her dönem olduğu gibi bu seçimin galibinin de seçmenlere lahmacun yetiştirme telaşına girecek olan kasaplar ve fırıncılar olacağı belirtiliyor! Çünkü seçmen iradesinin ağa egemenliğinden kurtaramadığı bir kentte her esprinin altında bir acı gerçek yatıyor! H E R P A R T İ D E B İ R Ö N C E L eçen seçimde diğer partilerin baraja takılması yüzünden 3 milletvekili çıkaran CHP’de ise partinin genel saymanı Mahmut Yıldız liste başında seçime giriyor. CHP milletvekili Vedat Melik ise listeye konulmazken ikinci sıradaki Ahmet Öncel’in dört yakını farklı partilerden aday olmaya çalışıyor. Öncel ailesinden adı yeraltı dünyasıyla G anılan Feridun Öncel ve kendisiyle aynı ismi taşıyan bir akrabası da Demokrat Parti’nin aday adayları arasında bulunuyor. Etiler’de sosyetenin akapunkturcusu olarak tanınan Dr. Faruk Öncel de AKP’den sıralamaya girmeyi hedefliyor. Ancak Önceller’in parti gözetmeksizin seçilebilecek adaya yönelebileceği öne sürülüyor. Mersin’de önseçimde gerilerde kalan iki ismin üst sıralara çekilmesi protesto edildi Zeki Sezer’den şarkılı sitem.. CHP’nin, 22 Temmuz yarışında merkez sağda baş gösteren bu ani dağınıklıktan kendisine oy gelmesini bekleyen ataklar yaparken; oluşturduğu seçim güçbirliği için DSP Genel Merkezi’nden tam bir gizlilik örtüsü arkasında 12 seçilebilecek isim için anlaştığı haberlerinin, demokratik solcular arasında yarattığı düş kırıklığının onarılması bakalım nasıl ve ne şekilde sağlanacak? Önceki gecenin dün sabaha dönen saatlerinden beri, DSP’deki dostlardan aldığım eposta ya da telefon mesajları, bu güçbirliği ile oluşturulmasını AKP ve Erdoğan tehlikesinin farkında olan herkesin istediği sinerjinin oluşmasında yaralar açma tehlikesinin belirtilerini duyuruyor. Güçbirliğini tam bir yurtseverlik görevi olarak algılayan ve değerlendiren Zeki Sezer’in, dün bazı gazetelerde yer alan ve Kayahan’nın o ünlü “Sana sevdanın yolları, bana kurşunlar” sözleri ile süslü şarkısı ile CHP yöneticilerine iletmek istediği mesaj elbette adresini bulmuş olacak. Ancak 22 Temmuz sonrası parlamentosunda grup oluşturmayacak olan bu 12 kişilik DSP’li parlamenterler, resmen ve fiilen “bağımsız” lar olarak CHP’ye de, 23. yasama dönemine de, hangi katkıyı ve nasıl sağlayacaklar? Bu tür güçbirliği oluşumlarında, yerel parti örgütlerinin tam katkılarını hangi durumlarda ve nasıl yapacaklarını hesap etmeyen masa başı önlemleri yerine, her seçim çevresinde tam bir seferberlik yaratabilecek liste düzenlemelerinin yapılması gerektiğini, Baykal ve arkadaşları umarım düşünmüş olmalılar. Genel Merkez’e tepki var ABİDİN YAĞMUR MERSİN Mersin’de milletvekili adaylığı için önseçim yapan CHP, aday listesinin 1. sırasına Mersin Barosu Başkanı İsa Gök’ü, 3. sırasına Silifke ilçesinden avukat Ali Rıza Öztürk’ü atadı. Önseçime katılan bu iki adayın üst sıralara yerleştirilmesine delegeler ile AleviBektaşi örgütleri tepki gösterdi. Milletvekili adaylığı için 51 aday adayının yarıştığı önseçim sonucunda Tarsus bölgesinden Vahap Seçer birinci, yine Tarsus bölgesinden milletvekili Ali Oksal ikinci, merkez ilçeden Ali Koç üçüncü sıraya yerleşmişti. CHP Genel Merkezi, 1. ve 3. sıra kontenjan adaylıkları için önseçime katılan ancak listenin üst sıralarında yer alamayan 2 ismi tercih etti. Önseçimden 16. sırada çıkan Mersin Barosu Başkanı İsa Gök aday listesinin ilk sırasına yerleştirilirken, 11. sırada yer alan Ali Rıza Öztürk üçüncü sıradan aday gös Mersin’deki AleviBektaşi örgütleri CHP Genel Merkezi’ne tepki gösterdiler. terildi. Bu düzenlemenin ardından lama yapan Tuncelililer Vakfı Şube Seçer 2. sıraya, Oksal 4. sıraya, Koç Başkanı Hıdır Acar, “Genel merise 5. sıraya geriledi. kez en azından 3. sıra için kontenAday listesinin bu hali, Mersin’de jan kullanmamalıydı. Eğer CHP ki AleviBektaşi örgütleriyle bazı yönetimi bu sıralamada ısrar ederyöresel kültür derneklerinin tepki se tepkimizi sandıkta da gösteresini çekti. Parti binası önünde açık ceğiz ve oy kullanmayacağız. Ge rekirse Anadolu Alevisi adaylarımızın listeden çekilmeleri için baskı yapacağız” dedi. Alevilerin yoğun olduğu tüm kentlerde, Alevi kökenli adayların listelerin alt sıralarına konulduğunu, üst sıralarda geçmişte sağcı olanların yerleştirildiğini savunan Acar, “Biz ille de Alevi aday derdinde değiliz. İlerici, devrimci, demokrat kişilerin listelerin üst sırasında yer almasını istiyoruz” diye konuştu. Hacı Bektaşı Veli Kültür Derneği Şube Başkanı Hüseyin Ali Baysal da tepkisini, “Mersin’e 2 kontenjan kullanılmayacak deniliyordu ama 2 kontenjan kullanıldı ve Mersin’deki Anadolu Alevileri dışlandı. CHP Genel Merkezi’nin bu yanlışlığı düzeltmesini bekliyoruz” diye dile getirdi. Öte yandan, kontenjan adaylığı için başvuran Ümit Çiftçi, CHP Genel Merkezi’nin önseçime katılmış adayları atamasına İlçe Seçim Kurulu’na başvurarak itiraz etti. Faks: 0 212 677 08 21 obirgit?ekolay.net İZMİR’DE CHP LİSTELERİ ENTERNET / MEHMET SUCU Türkiye Bilişim Derneği’nin (TBD) düzenlediği “Kamu Bilgi İşlem Merkezleri Yöneticileri Birliği Verimlilik Toplantısı”nda yine internet ve bilişim hukuku tartışıldı. “Bilişim Teknolojilerinin Kullanılmasının Hukuksal Boyutu”nun enine boyuna incelendiği toplantıda yeni yasayla internete getirilen kısıtlamalar ele alındı. TBD’nin hukuk çalışma grubu tarafından hazırlanan raporda bilişimin ilerlemesiyle birlikte her gün yeni suç türlerinin ortaya çıktığı dile getirildi. Raporda bu konuya şöyle değiniliyor: “Bilişim alanında ilerlemiş ülke mevzuatları da göstermektedir ki genel olarak bilişim hukuku özelde ise her gün yeni suç türlerinin ortaya çıktığı bilişim suçları alanlarında daha detaylı ve sürekli bir çalışmaya ihtiyaç vardır. Örneğin ABD’nin bilişim suçları ile ilgili yasalarının oldukça ayrıntılı olduğu hemen göze çarpmaktadır. Ülkemize göre bilişim suçlarıyla daha erken karşılaşan ve bunlarla mü mehmet?cumhuriyet.com.tr rulmalı ve konunun uzmanı tüm bireylerden bir şekilde katkı sağlanması gerekmektedir.” Raporda fikri ve sınai hakların bilişim alanında korunması mekanizmasına da yer verildi. Konunun dünyada mahkemelerden, araştırma enstitülerine ve meslek örgütlerine kaymakta olduğu değerlendirmesine yer verilerek ülkemizde de dünyadaki bu genel gidişata uygun olarak teknoloji ve fikri hukuk ağırlıklı enstitülere ihtiyaç olduğu belirtildi. Türkiye Bilişim Derneği’nin internetin ve bilişim dünyasının geleceğini ana hatlarıyla çizmeye çalıştığı toplantılarda ortaya çıkan sonuç Avusturyalı hukukçu Anton Kolb’un ifadesi ile özetleniyor: “Günümüzde gelişen teknolojiyle birlikte çokluortam (multimedya) suçluluğu ortaya çıkmıştır. Disiplinlerarası çalışmaya ihtiyaç vardır. Bu nedenle bilişim, ekonomi, kültür, politika ve hukukun işbirliği içinde mücadelesine ihtiyaç vardır”. Bilişimde Disiplinlerarası Çalışma Zorunluluğu cadele etmek zorunda kalan ABD ve bilişim konusunda önde olan diğer ülkelerin bilişim alanında yapmış olduğu mevzuat çalışmalarının da eleştirel bir gözle masaya yatırılarak daha önce yaşanmış tecrübeler sonucu oluşan bu birikimden ülkemizin ihtiyaçları doğrultusunda yararlanılması, Amerika’yı yeniden keşfetmeme bağlamında yerinde olacağı kanaatindeyiz. Aksi takdirde daha önce tartışılmış ve bir şekilde çözüme kavuşturulmuş sorunlarla boş yere vakit kaybedilmesi ve emek ve zamanın asıl harcanması gereken alanlardan başka alanlara kayması sonucu ortaya çıkacaktır. Çünkü bilişim suçları gelişen teknolojiye paralel olarak hızla artmakta, sürekli ve inatçı bir mücadele yöntemi belirlenmesi, bu alanda yapılan uluslararası çalışmalara daha fazla katkı sağlanması yerinde bir yöntem olacaktır. Ülkemizdeki bilişim suçlarına karşı mücadelenin hukuksal boyutunda yukarda da belirttiğimiz gibi birtakım mevzuat çalışmaları halen gündemdedir. Bu çalışmalar yapılırken internetin doğası gereği özgürlük alanı olduğu unutulmamalı, yapılan yasalar da bu özgürlük alanının mümkün olduğu kadar az daraltılmasına hassasiyet gösterilmesi gerekmektedir. Bu çalışmalar yapılırken uluslararası hukuksal düzenlemeler mutlaka göz önünde bulundurulmalı ve örnek çalışmalardan yararlanılmalıdır. Bunun yanı sıra bu konuda tepki niteliğindeki yasal düzenlemelerden çok ihtiyaçlar önceden tespit edilmeye çalışılarak hukuksal bağlamda gelişmeleri öngörerek yasal çalışmalar için problemlerin içinden çıkılmaz hale gelmesi beklenmemeli, konuyu inceleyen kurum ve kuruluşlar oluşturulmalı ve aynı zamanda konu akademik bağlamda uygulama ile ilişkili olarak enstitüler vb. yapılanmalar vasıtası ile ele alınmalıdır. Bu konuda kamuoyuna yansıyan ‘yasalar, ancak meydana gelen gelişmelere tepki olarak düzenlenir’ şekildeki yaygın kanaate katılmamaktayız. Çünkü bugün gündemimizde olan birçok problem elektronik ortamın kullanılmaya başlandığı ilk zamanlardan bu yana vardı ve artarak var olmaya devam etmektedir. Kaldı ki bilişim suçları konusundaki birçok mevzuat düzenlemesi, gelişmiş olan ülkelerde 90’lı yıllarda mevcut idi. Hatta bizim mevzuatımıza bile 1990’lı yılların başında girdiği düşünüldüğünde aslında konunun ülkemiz açısından çok yeni olmadığı görülmektedir. Konuya bu açılardan yaklaşıldığında bilişim suçları konusundaki yasal düzenlemeler yapılırken daha geniş katılımlı tartışma zeminleri oluştu Mumcu ve Susam öne çıktı HAKAN DİRİK İZMİR CHP’nin İzmir’deki milletvekili aday listesinde Güldal Mumcu ve Mehmet Ali Susam dikkat çeken isimler olurken, pek çok milletvekili yeni listede kendine yer bulamadı. CHP’nin belirlediği adaylar, Mumcu ve Susam dışında, parti içinde mücadelesiyle dikkat çekenler isimlerden oluştu. Söz konusu isimler “doyurucu” bulunmazken, CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, son iki il başkanı Selçuk Ayhan ve Ekrem Bulgun’u her iki bölgenin altıncı sıra larına yerleştirdi. Baykal’ın genel merkez ve parlamentoda güvendiği Oğuz Oyan ve Kemal Anadol ile Canan Arıtman, 2. bölgenin ilk sıralarında yer aldı. 1. bölgede milletvekilleri Bülent Baratalı, Abdurrezzak Erten ve Ahmet Ersin istediklerini alırken, Erdal Karademir “sınırda” kaldı. DSP’den Recai Birgül ve Hasan Suna bölgelerde ikinci sıraları aldı. CHP’nin oy potansiyeline katkıda bulunabilecek bir diğer isim de İzmir Esnaf ve Sanatkârlar Odaları Birliği Başkanı Mehmet Ali Susam. CUMHURİYET 07 K
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear