24 Kasım 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 28 HAZİRAN 2007 PERŞEMBE 4 HABERLER AKP seçim bildirgesinin dış politika bölümü yerine getirilmesi mümkün olmayan vaatlerle dolu DÜNYADA BUGÜN ALİ SİRMEN TSK: Sınır Ötesi Şart RTE: Önce İçerisi Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt gazetecilere gezdirilen Eğridir Dağ Komando Okulu ve Merkez Komutanlığı’nda yaptığı basın açıklamasında, sınır ötesi operasyonun gerekliliğini bir kez daha açık ve net ifadelerle gündeme getirdi. Önce gazetecilerin davet edilmesinin nedeni üzerinde duralım. Bir süredir Türkiye’de TSK’yi yıpratmaya yönelik hareketler yoğunlaşmış bulunmakta. AKP ve lideri Recep Tayyip Erdoğan’ın, çabalarıyla, şu anda hâlâ ülkenin en itibarlı kurumu olan TSK’nin yıpratılması için içte ve dışta yoğun bir kampanya yürütülmekte. Bu kampanya cümlesinden olmak üzere, teröre karşı mücadelede birliklerimizin yeterince eğitilmediği, iyi yetişmemiş askerlerin terör ile mücadeleye sevk edildikleri ve büyük kayıpların en önemli nedenlerinden birinin bu olduğu bazı odaklar tarafından ileri sürülmekteydi. Hatta bunlar, zaman zaman, “bakın hep erler ölüyor, hiç subaylardan ölen var mı?” gibisinden iğrenç kışkırtmalara bile başvurmaktan çekinmemişlerdi. Onlara yanıtı şehit subaylarımız, kanlarıyla canlarıyla verdiler. İşte Eğridir davetinin amacı bu söylentilerdi ve gazeteciler terörle mücadele eden birimlerin nasıl eğitildiklerini gözleriyle görme olanağını buldular. ??? Burada, bir noktaya değindikten sonra ana konumuza geçebiliriz. Terör ile mücadelede, bildiğimiz klasik yöntemler ve birliklerin dışında yöntem ve güçler kullanılması daha etkin sonuçlar verecektir. Nitekim bu alanda görev yapacak olan altı komando tugayının yüzde 100 profesyonellerden oluşacağını aynı toplantıda Kara Kuvvetleri Komutanı İlker Başbuğ açıkladı. Şimdi gelelim asıl konumuza: Genelkurmay Başkanı Yaşar Büyükanıt, bir sınır ötesi operasyonun zorunlu olduğunu dün bir kez daha açıkça belirtmiştir. Bilindiği gibi, Sayın Büyükanıt 12 Nisan tarihli konuşmasında da, bu gerçeği vurgulamış bulunmaktadır. Gazetemiz Cumhuriyet’in 25 Haziran Pazartesi yayımladığı TSK’nin “Irak’ta Mevcut Durum ve Alınması Gereken Önlemler” raporu da, Irak’a müdahalenin bir zorunluluk olduğunu, zaman kaybedilmesi halinde çok geç kalınacağını bildirmekteydi. Bütün bu gerçeklerin ışığında, Sayın Genelkurmay Başkanı Büyükanıt’ın dünkü açıklamalarında yeni bir husus olmadığı kendiliğinden ortaya çıkmış bulunuyor. Kuvvetle muhtemeldir ki, söz konusu gerçekler, yukarıda sözünü ettiğimiz raporda yer alan gerekçeleriyle birlikte 20 Haziran’da toplanan Milli Güvenlik Kurulu’nda da, komutanlar tarafından hükümet üyelerine anlatılmıştır. ??? Görülüyor ki, TSK en yetkili kişileri aracılığıyla, Kuzey Irak operasyonunun zorunluluğunu altını ısrarla çizerek dile getirmiş bulunmaktadır. Tabii ki, her açıklamada, böyle bir operasyon için kararın siyasal iradede olduğu belirtilmekte, ayrıca operasyonun kapsamı konusunda da, siyasi bir direktifin zorunlu olduğunun altı çizilmektedir. Bu durumda Tayyip Erdoğan’ın “hazırız, kararlıyız, bir talep olduğu takdirde karar alırız” yollu açıklamaları anlamını yitirmektedir. Demokrasilerde bundan daha açık talep nasıl olabilir ki? TSK’nin Cumhuriyet tarafından yayımlanan raporu, Tayyip Erdoğan’ın, “siz önce içeriyi bitirin de, dışarısını sonra düşünürüz” yollu açıklamalarının geçersizliğini de gerekçeleriyle gözler önüne sermiş bulunuyor. Gerçekten de, terörün lojistik ikmal merkezi ve insan deposu Kuzey Irak’ta bulunuyor. Hatta PKK ile kimi Kuzey Iraklı güçler o denli birbirlerinin içine girmişler ki, teröristlerin çoğunun bulunduğu K. Irak’ta artık resmi güvenlik gücü haline gelme aşamasına varmış bulunan Peşmergeler içinde kimi PKK’liler yer alırken, Türkiye’de faaliyet gösteren PKK’liler arasında da, Irak uyruklu kişilerin yer aldıkları (yüzde 15 – 18 oranında) görülmekte. Kısacası TSK gerçekleri ve kararlılığını dile getirmiş bulunuyor. Aynı gerçekleri Tayyip Erdoğan’ın kavramadığı ya da kavramak istemediği, AKP’nin terör ile mücadele konusunda kararlılıktan uzak olduğu da görülüyor. AKP teröre karşı kararlı bir politika izleyemezken, TSK’yi yıpratma konusunda ise son derecede kararlı görünmekte, yıpratma kampanyasını tezvirat ile güçlendirmektedir. Yazık!.. Çok yazık!... PKK’nin adı bile yok BAHADIR SELİM DİLEK ANKARA AKP, seçim bildirgesinin dış politika bölümünde çok ciddi yanlışlara imza attı. Bildirgede Irak başlığı altında güvenlik konusu ele alınırken ne “PKK” ne de “terör örgütü” ifadeleri kullanıldı. AKP’nin “Nice Ak Yıllara” başlığını taşıyan seçim bildirgesinin “Dış Politika ve Savunma” başlıklı bölümünün 214. sayfasının ilk paragrafında, “Latin Amerika Yılı çerçevesinde bu bölgeye yeni bir açılım başlatılmış, BM Güvenlik Konseyi (BMGK) daimi üyeliğimiz konusundaki çalışmalar yoğunlaştırılmıştır” deniliyor. Oysa Türkiye uzun zamandan buyana 20092010 yıllarında BM Güvenlik Konseyi’nin “geçici üyeliği” konusunda ciddi bir çaba yürütü ? Seçim beyannamesinde yerine getirilmesi mümkün olmayan ve üstelik devletin resmi gündeminde bulunmayan vaatleri sıralayan AKP’ye göre, dış politikada Türkiye’nin PKK gibi bir sorunu bulunmuyor, Türkmenler de sadece Kuzey Irak’ta yani Kürt bölgesinde yaşıyor. AKP, seçmene Türkiye’yi BM Güvenlik Konseyi’ne “daimi üye” yapma taahhüdünde de bulundu. yor. Ancak bu aşamada, daimi üyeliğin sözü bile edilmediği gibi Dışişleri Bakanlığı gündeminde de böyle bir konu bulunmuyor. Seçim bildirgesindeki bu taahhüt, sadece 214. sayfadaki ifade ile de sınırlı kalmadı. 216. safyada da BM Güvenlik Konseyi üyeliğine atıf yapıldı. Ancak, bu üyeğin geçici ya da daimi olması konusuna yorum getirilmedi. Ancak 227. sayfada AKP’nin dış politika kurmayları henüz geçici üye bile olamamış Türkiye’yi BM Güvenlik Konseyi’nin daimi üyeliğine aday yapabilme becerisini gösterdiler. Seçim bildirgesinin 224. sayfasındaki AB başlığında ise Türkiye’nin limanlarını Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’ne açmaması nedeniyle müzakerelerin kısmen askıya alınmış olmasına hiç değinilmemesi dikkat çekti. Oysa AB geçen yılın sonunda, Türkiye ile sekiz başlıkta müzakerelerin dondurulması, Türkiye’nin limanlarını açmaması durumunda açılmış olan hiçbir başlığın kapatılmaması karanını vermişti. Aynı şekilde, ABD ile ilişkiler başlığında ise Washington yönetiminin Irak’taki PKK varlığına göz yumuyor olması da görmezden gelindi ve TürkiyeABD ilişkileri, “hem ikili düzeyde hem de ittifak sistemi içinde köklü bir geçmişe, kapsamlı bir amaç ve çıkar ortaklığına ve de sağlam jeopolitik bir zemine dayanmaktadır” denildi. AKP, Irak Türkmenlerini de “Kuzey Irak Türkmenleri” yaparak Irak bağlamında önemli bir yanlışa imza attı. Böylece AKP’nin dış politika kurmaylarının, Irak’taki Türkmenlerin dörtte üçünün Kuzey Irak dışında yaşadığını bilmediği ortaya çıktı. Bunların yanı sıra KKTC’nin 1. Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş da görmezden gelindi. Bildirgede adına hiç yer verilmeyen Denktaş, “Daha önce KKTC Cumhurbaşkanı, sadece BM yetkilileri ile görüşebilirken izlediğimiz politikalar neticesinde ilk defa Pakistan Cumhurbaşkanı’nın davetlisi olarak bu ülkeyi ziyaret etmiştir” denilerek üstü kapalı olarak eleştirildi. Seçim bildirgesinde Irak başlığı altında güvenlik konusu ele alınırken ne “PKK” ne de “terör örgütü” ifadeleri kullanıldı. Sadece, “terör tehdidi” ifadesi kullanılarak “her türlü tedbiri en etkin şekilde alacağız” denildi. FINANCIAL TIMES AÇILIŞ YAPILMADI Rögar AKP’yi korkuttu İstanbul Haber Servisi Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın dün açılışını yaptığı İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin (İBB) 47 projesiyle ilgili liste son anda değiştirildi. Islah çalışmaları sırasında açık bırakılan rögar kapağından düşen 5 yaşındaki Dilara Dumrul’un yaşamanı yitirdiği Tavukçuderesi’nin ıslah sonrası açılışı son anda listeden çıkarıldı. İstanbul Büyükşehir Belediyesi, açılışı yapılacak olan Tavukçuderesi’nin ıslahının da aralarında olduğu 47 projenin listesini önceki günden itibaren resmi internet sitesinden yayımlamaya başladı. ‘Seçimin ana konusu iki Türkiye vizyonu’ LONDRA (ANKA) Türkiye’de 22 Temmuz’da yapılacak seçimlerin ana konusunun “İki Türkiye vizyonu” olduğu öne sürüldü. Seçimler öncesi Sıvas’ın nabzını tutan Financial Times gazetesi, “Eğer Türkiye’de bir muhalefet kalesi olacaksa bu da Sıvas olmalıydı” ifadesini kullandı. Gazete, son yıllarda Türkiye’deki siyasete “laik soldan dindar muhafazakâr sağa kayma”nın damgasını vurduğunu belirterek “iki Türkiye vizyonu biri laik, diğer demokratik bu seçimin ana konusu” diye yazdı. 22 Temmuz seçimleri öncesi Sıvas’a giderek kentin nabzını tutan Financial Times gazetesi, izlenimlerini “Türkiye’nin kavşağındaki kent” başlıklı haberinde aktardı. Sıvas’ın Kurtuluş Savaşı’nda oynadığı rolüne dikkat çekerek “Eğer Türkiye’de bir muhalefet kalesi olacaksa bu da Sıvas olmalıydı” ifadesini kullanan gazete, Sıvas’taki Atatürk heykelinin yanındaki “Cumhuriyet burada kuruldu” yazısına dikkat çekerek “Ancak seçime bir aya kala Atatürk’ün kurduğu Cumhuriyet, pek de modern sayılmayacak kentte geriliyor gibi” yorumunu yaptı. Erdoğan, İstanbul’daki 47 tesisin açılış töreninde Baykal’ın hizmet aşkı olmadığını söyledi. (UĞUR DEMİR) 2 saat önce çıkartıldı Listenin birinci sırasında küçük Dilara Dumrul’un hayatını kaybettiği “Bahçelievler Avrupa Yakası Yağmursuyu Kanalı ve Dere Islahı İnşaatı (Tavukçuderesi)” işi bilinmeyen bir nedenle açılış töreninden yaklaşık 2 saat önce listeden çıkartıldı. Yapılan duyurularda 47 projenin açılışı yapılacağı belirtildiği için geri adım atamayan İBB listeye sonradan bir başka açılış ekledi. İBB’nin son dakika değişikliği ile listeye aldığı “Pendik, Fevzi Çakmak Mahallesi Eğitim Kültür ve Sağlık Tesisi” işi ile önceki listede 7 tane olan “KültürSosyalEğitimSağlık Yatırımları”, 8’e çıkartılarak 47 açılış sayısı korundu. Yine CHP’ye yüklendi İstanbul Haber Servisi Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, sürekli kullandığı Kasımpaşa üslubuyla yine CHP’yi eleştirdi. Erdoğan, “Ana muhalefet lideri, İstanbul’a özel proje hazırladıklarını söylüyor. Ne projesi ya? Proje falan, bunların semtine uğramamış” dedi. Başbakan Erdoğan, İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin kentin değişik ilçelerinde yaptığı 47 tesisin açılışına katıldı. Erdoğan, Cemal Reşit Rey Konser Salonu’nda gerçekleştirilen törendeki konuşmasında, CHP’ye ve CHP’li yerel yönetimlere yüklendi. İstanbul’da belediye başkanlığı yaptığı dönemi anlatan “Bizden önceki İstanbul skandallar şehri haline gelmişti. Çöp dağları sokakları istila etmişti, bir damla suya hasret hale gelmişti, gazeteler hava kirliliği nedeniyle maske dağıtıyordu. Paralar hırsıza, yolsuza gidiyordu. Buna da sosyal demokrat belediyecilik diyorlar. Sosyal boyutu yok, hizmet boyutu yok, demokrasi boyutu yok. Ama siyasetlerinin adı sosyal demokrat belediyecilik. Sevsinler böyle sosyal demokrat belediyeciliği. Şimdi ana muhalefet lideri, İstanbul’a özel proje hazırladıklarını söylüyor. Ne projesi ya? Proje falan, bunların semtine uğramamış. Bunların derdi başka. Bunların hizmet diye bir aşkı yok” diye konuştu. Tarihteki ünlü aşk efsanelerinden Ferhat ile Şirin hikayesine değinerek Ferhat’ın Şirin için dağları delmesine atıfta bulunan Başbakan Erdoğan, “Istranca dağlarını dele dele İstanbul’a suyu getirdiklerini” dile getirdi. Erdoğan, isim vermeden eleştirdiği eski İBB Başkanı Nurettin Sözen’e şunları söyledi: “‘Biz yaptık’ diyorlar, eline diline dursun. Belgeler ortada. O belgelerin altında, hapse giren genel müdürünün değil benim genel müdürümün imzası var. Sorsanız Istranca dağları nerde diye, yerini bile bilmez...” Sağa aşamalı kayma Haberinde bir zamanlar Sıvas’ta en büyük siyasi güç olan ve 1980 öncesi rahatça seçimleri kazanan CHP’nin varlık gösterebilmek için mücadele ettiğini kaydeden Financial Times, “Son on yıllarda Türkiye’deki siyasete damgasını vuran laik soldan dindar muhafazakâr sağa aşamalı kayma, belki Sıvas’ta Türkiye’nin diğer tüm yerlerinden daha belirgin” diye yazdı. Sıvas’taki yerel AKP ve CHP politikacılarının görüşlerini yansıtan gazete, Sıvas’taki sağa kaymadan en çok AKP’nin yaralandığını belirtti. İngiliz gazetesi, Sıvas’ta sağa yönelişte en büyük faktörün göç olduğunu, civarındaki illerden Sıvas’a göç edenlerin beraberlerinde muhafazakâr, kırsal ve kasaba alışkanlıklarını taşıdıklarını dile getirdi. 22 Temmuz seçiminin “Türkiye’nin laikleri ile AKP arasındaki çatışmayı çözmek amacıyla” düzenlediğini yazan gazete, AKP’nin eşi türbanlı Dışişleri Bakanı Abdullah Gül’ü Cumhurbaşkanlığı adayı göstermesinin anayasal bir krizi tetiklediğini belirtti. CHP’nin hükümeti laikliği zedelemekle suçladığı AKP’nin Gül’ü atamak için demokratik bir yetkisinin olduğunu söylediğini kaydeden gazete “İki Türkiye vizyonu biri laik, diğeri demokratik bu seçimin ana konuları” ifadesini kullandı. Geçen seçimlerde AKP’nin Sıvas’taki altı milletvekilinden beşini, CHP’nin ise birini elde ettiğini belirten gazete, şu yorumu yaptı: “Sıvas’ta CHP lehindeki bir faktör, kentin en önemli milletvekili, hükümetin önde gelen ve saygı duyulan üyesi Abdüllatif Şener’in, yeniden seçime katılmamasıdır. Bu AKP’ye verilen desteği olumsuz etkileyebilir.” GAZETECİLERE SALDIRIYA TEPKİ BAYKAL: BU ANLAYIŞLA OLMAZ TGS: Başbakan’ın korumaları hadlerini aştı İstanbul Haber Servisi Başbakanlık korumalarının, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın önceki gün Niğde mitingini izleyen gazetecilerin bindiği minibüsü durdurarak şoförün başına silah dayaması basın örgütlerinin tepkisiyle karşılandı. Türkiye Gazeteciler Sendikası (TGS), Basın Konseyi ve Çağdaş Gazeteciler Derneği (ÇGD) tarafından yapılan açıklamada, saldırının “yakışıksız” olduğuna dikkat çekilerek, “Suç işleyen koruma görevlileri gerekli cezaya çarptırılmalıdırlar” denildi. maların bu ruh hali, onların daha büyük olaylara da yol açabileceğini ve Başbakan’ı da son derecede zor durumlara sokabileceğini göstermektedir” dedi. TGS Genel Başkanı Ercan İpekçi ise araçtakilerin gazeteci olduklarını beyan etmelerine karşın Başbakanlık korumalarının eylemlerini sürdürülmelerini, silahlarını çekmelerini “Hadlerini aşmışlardır” diye yorumladı. ÇGD Genel Başkanı Ahmet Abakay da basına, ifade özgürlüğüne, halkın haber alma hakkına karşı yönelen bu saldırıyı gerçekleştirenlerin cezasız kalmamaları gerektiğini belirtti. ‘Terörle mücadelede ilk adım AKP’yi uzaklaştırmak’ ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, terörle mücadele için atılması gereken ilk adımın “mevcut hükümetin uzaklaştırılması” olduğuna işaret ederek “Bu anlayışla, bu zihniyetle, mücadele olmaz” diye konuştu. Baykal, katıldığı bir televizyon programında terörle mücadeleye ilişkin soruları yanıtladı. İktidarın teröre yaklaşımında hatalar olduğunun altını çizen Baykal, AKP iktidarının göreve gelişinin hemen ardından “eve dönüş” yasasının çıkarıldığını anımsattı. Baykal, “Maalesef o eve dönüş yasası, dağa dönüş yasası oldu. Cezaevlerinde tutuklu olan PKK teröristleri tahliye oldu, Hizbullah teröristleri tahliye oldular ve tümü eski işlerine döndüler. Bir kişi bile dağdan inip teslim olmadı” diye konuştu. Hükümetin Dubai’de “1 milyar dolar karşılığında hiçbir şartta Kuzey Irak’a müdahale etmeyeceğine ilişkin bir uluslararası anlaşma” imzaladığını ileri süren Baykal, bu durumun iktidarın terör meselesini kavramadığını, nasıl yaklaşılması gerektiğini bilmediğini ortaya koyduğunu dile getirdi. Baykal, “Terörle mücadele için ilk iş bu hükümet uzaklaştırılmalıdır. Bu anlayışla bu zihniyetle, mücadele olmaz” dedi. Baykal, Türkiye’deki terörle Irak’taki terörün bir bütün olduğunu belirterek terörün çıkış noktasında etkisiz kılınması gerektiğini vurguladı. Baykal, “Terörün kökü Irak’ta, karargâh Irak’ta. O Irak’taki karargâhı kurutmadan sadece şehitlerin verildiği mücadele ile bu iş olmaz. Sivrisinekle mücadele yetmez, bu bataklığı kurutacaksın. Irak’ta bir terör bataklığı var” dedi. Kuzey Irak’a yönelik operasyonunun ABD ile ilişkileri nasıl etkileyeceği yönündeki soru üzerine de Baykal, Türkiye’nin operasyonunun amacını çok açık şekilde ortaya koyması gerektiğini söyledi. asirmen?cumhuriyet.com.tr ‘Saldırı haber alma hakkına’ Basın Konseyi Başkanı Oktay Ekşi, Başbakanlık korumalarının “yakışıksız” bir davranışta bulunduklarını belirterek “Başbakanlık korumalarının silah göstererek konvoydaki bir aracı durdurmaya kalkmaları, kaba ve yakışıksızdır. Ayrıca araçtakilerin gazeteci olduğunu öğrenince de eylemi sürdürdükleri anlaşılıyor. Koru ‘Silah şüpheli araca’ Başbakanlık’tan yapılan açıklamada ise üsteğmenin yumruklandığı Niğde’deki TOKİ konutlarının açılışının ardından Başbakanlık korumalarının gazetecilere silah doğrultmasının, “basın mensuplarına değil şüpheli bir araca yönelik olduğu” savunuldu. CUMHURİYET 04 K
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear