02 Haziran 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 6 MAYIS 2007 PAZAR 8 TÜRKİYE İstanbul Edirne Kocaeli Çanakkale İzmir Manisa Aydın Denizli Zonguldak Açık İstanbul HABERLERİN DEVAMI PB B PB B B B B B B 23 22 22 22 27 28 30 29 16 Sinop Samsun Trabzon Giresun Ankara Eskişehir Konya Sıvas Antalya B B Y Y B B B B B 17 17 14 14 23 22 23 17 28 Adana Mersin Diyarbakır Şanlıurfa Mardin Siirt Hakkâri Van Kars B B B B B B B B Y 28 25 26 31 23 25 19 17 13 Trabzon Ankara İzmir Hakkari Antalya Adana Ş.Urfa Erzurum Yurdun kuzey, iç ve doğu kesimleri parçalı çok bulutlu, Doğu Karadeniz ile Doğu Anadolu’nun kuzeyi sağanak ve gök gürültülü sağanak yağışlı, diğer yerler az bulutlu geçecek. Hava sıcaklığı yurdun güney ve batı kesimlerinde artacak, diğer yerlerde önemli bir değişiklik olmayacak. Çok bulutlu DIŞ MERKEZLER Oslo Helsinki Stockholm Londra Amsterdam Brüksel Paris Bonn Münih B B B B B B B B B 18 7 16 20 20 21 20 19 20 Yağmurlu Stockholm Berlin Budapeşte Madrid Viyana Belgrad Sofya Roma Atina Zürih B B Y B B Y Y B Y 22 23 17 20 23 19 20 20 21 Moskova Aşkabat Astana Taşkent Baku Bişkek Tiflis Kahire Şam Karlı Y B B Y Y Y Y Y B 9 30 22 34 15 30 18 39 33 Londra Berlin Moskova Belgrad Madrid Ankara Taşkent Tahran Kahire Sulu kar Gök gürültülü Parçalı bulutlu Sisli Bulutlu GÜNCEL CÜNEYT ARCAYÜREK ? Baştarafı 1. Sayfada lü siyaset anlayışını bir kez daha sergiliyor. Anayasa Mahkemesi’nin 367 sorununu AKP mantığına aykırı biçimde çözümlemesinden sonra RTE; ANAVATAN Genel Başkanı Erkan Mumcu’nun cumhurbaşkanını halkın seçmesi önerisine kol kanat gerdi. Bir yandan acil erken seçim kararı alırken diğer yandan da cumhurbaşkanını halkın seçmesi, milletvekili seçimlerinin dört yılda bir yapılması gibi sistemi temelinden karıştıracak anayasal düzenlemeye ışık yaktı. Acele bir anayasa değişiklik taslağı hazırladı. Komisyona sundu. Aylardır uzlaşma çağrılarına yanıt vermeyen RTE’nin “artık TBMM’lerde cumhurbaşkanı seçme olanağı kalmadı” gerekçesine içtenlikle sarıldığı sanıldı. CHP karşı çıktı. ANAVATAN bu tezgâha bayıldı. Meğer RTE’nin kafasında başka bir siyasal tertip yaşıyormuş. ??? Günlerdir başkent kulisleri çalkalanıyor: RTE, bir yandan cumhurbaşkanını halka seçtirelim, milletvekili seçimini dörde indirelim önerilerine can veriyor; beri yandan… 360 oyu 367’ye tamamlayabilmek için el altından, kim bilir (dün bir ise bugün 10 misli) vaatlerle ANAVATAN’dan yedi milletvekili daha apartarak Gül Abdullah’ı cumhurbaşkanı seçtirmeye çalışıyor. Oysa ANAVATAN’la anayasa değişikliği üzerinde ANAVATAN’la kucaklaştı, öpüştü, koklaştı (mı?). Yok, hayır! İkiyüzlülüğü siyaset sanan kıvrak dönüşlerden birini yapmaya hazırlanan RTE; bugün Gül Abdullah’ı cumhurbaşkanı seçtirebilirse ANAVATAN’ı yarı yolda bırakıverecek. Sonuç: Anayasa paketi çöpe. Tabii ANAVATAN ve Genel Başkanı Erkan Mumcu elleri böğründe apışıp kalacaklar. Bugünkü tura girmeyecekleri açıklandı ama, RTE’nin gereksindiği sayıda ANAVATAN’lı tura katılırsa bu parti milletvekillerinin Cumhurbaşkanlığı konusundaki ilkesel görüşlerinin mangırın sıcak yüzü karşısında beş paralık değeri olmadığı kanıtlanmış olacak! ??? RTE’ye nasıl inanılıyor, sözüne güvenip yola çıkılıyor, hayret verici bir olay. Bu adam geçen yıl, bu yılın ilk aylarında erken seçim isteyenlere şöyle yanıt veriyordu: “…Erken seçim istemek vatana ihanettir!” Bu konuda ısrarlı olan CHP’yi ülkeye getirdikleri istikrarı bozmaya çalışmakla suçluyor, erken seçim isteyenleri darı ambarı düşü gören aç tavuklara benzetiyordu. Üstelik sözde Kasımpaşalı havasıyla beş yıllık iktidar süresini tamamlayacaklarının altını çizerek yineleyip duruyordu. Bugün erken seçimden geçtik; acil erken seçim isteyen kim? RTE! Dünkü söylemlerinden çıkarak bugün sergilediği tabloya bakarsak… şimdiiii kendini darı ambarında gören ve vatana ihanet eden kim oluyor? RTE! ??? Adamlar yalan fabrikası. Bakın neden: RTE, sıcak temmuz ayında köylünün tarlada, kentlerin tatilde olduğunu, bu nedenle katılımın düşük olacağını öne süren, seçim tarihinin eylüle alınmasını isteyen haklı görüşlere karşı TBMM kapısında medyaya şöyle dedi: “Asıl seçmen açısından sıkıntı o dönem (eylül) olur. Çünkü kar kış, her şey başlıyor, riski var vesaire… İlk defa tatilde seçim yapılmıyor…” Birinci yalan; 1954’ten bu yana yapılan 13 genel seçimim hiçbiri temmuz ayına rastlamadı. İkinci yalan: 14 Mayıs 1950 seçiminden sonra, 1954’den 2002 yılına kadar yapılan genel seçimlerin biri nisan, biri mayıs, biri haziran ayında, 6’sı ekim, biri aralık ve… 3’ü karın kışın kol gezdiği kasım ayında yapıldı. Üstelik ve de maalesef AKP 3 Kasım 2002’de tek başına iktidara geldi ve kara kışa karşın katılım yüzde 79.1’di. Üstüne üstlük ekim, kasım ve aralık aylarında yapılan seçimlere katılım oranı genelde yüzde 80’lerin üzerinde gerçekleşti. ??? CNN International’e (ABD) ait web sitesinin uluslararası formatı içinde yer alan bir anketi cevaplayanların yüzde 76’sı, “Ordunun Cumhurbaşkanlığı seçimleri konusunda yayımladığı açıklamaların Türkiye’de demokrasiye zarar verdiğini düşünüyor musunuz” sorusuna “hayır” yanıtı verdi. TSK’nin ülke yararına, laik Cumhuriyet, üniter devlet adına haklı açıklamalarını destekleyenleri cuntacı, darbeci, demokrasi karşıtı diye suçlayan Hasan Cemal’lere kara haber bu. Hasan Cemal’ler adına eyvah ki eyvah! Zira Hasan Cemal’ler her fırsatta Türkiye’de bir avuç cuntacının, darbecinin, demokrasi karşıtının, demokrasiyi sindirememiş asker yanlısı kişilerin varlığından yakınır, veryansın ederken… üstelik ABD kaynaklı anket, “dünyanın dört bir yanında” cuntacı, darbeci, demokrasi karşıtı, asker yanlısı 59 bin 580 kişinin var olduğunu ortaya çıkarmaz mı? İspanyol Cervantes’in değirmenlere savaş açan ünlü kahramanı Don Quijote, günümüzde acaba kimlere uyarlanabilir? DYP ve ANAVATAN’ın kurmayları birleşme kararını deklarasyonla açıkladı GÜNDEM ? Baştarafı 1. Sayfada MUSTAFA BALBAY Yola DP ile devam ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) 2002 seçimlerinin baraj altında bıraktığı merkez sağın köklü partileri DYP ve ANAVATAN, Demokrat Parti (DP) ismi altında birleşme kararı aldılar. DYP Genel Başkanı Mehmet Ağar ve Anavatan Partisi Genel Başkanı Erkan Mumcu tarafından imzalanan birleşme protokolüne göre iki partinin genel kurulları eşzamanlı olarak toplantıya çağrılarak birleşme kararı alınacak ve seçimlere DP ismi altında girilecek. Yeni oluşumun resmi lideri Mehmet Ağar olacak, ancak parti içi faaliyetlerde “eşbaşkanlık” sistemi uygulanacak. Yeni partinin amblemi ise iki partiden ortak simgelerden oluşan “Kırmızı renkli Türkiye haritası önünde kırat’’ oldu. Sabaha kadar görüştüler DYP ve ANAVATAN liderleri önceki gece başlayıp dün sabah saatlerine kadar süren görüşmeler sonunda, birleşme kararını ortak basın toplantısı ve imzaladıkları birleşme protokolüyle açıkladılar. Açıklamayı önce hafta başına bırakmayı planlayan iki li der, kamuoyunda bunun “uzlaşma olmadı” gibi algılanacağını dikkate alarak geciktirmeme kararına vardılar. Partililerin yoğun ilgi gösterdiği toplantı salonuna iki lider alkışlar arasında girdi. Açıklama sırasında partililer sık sık “Türkiye sizinle gurur duyuyor”, “Söndürün şu ampulü”, “Helal olsun size, helal olsun” sloganları attı. İki liderin açıklamasından önce “birleşme deklarasyonu” ve Demokrat Parti’nin yeni amblemi kamuoyuna ekrandan yansıtılarak açıklandı. Ağar ve Mumcu’nun YSK’den onay çıktı ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Yüksek Seçim Kurulu Başkanı Muammer Aydın, DYP ve ANAVATAN birleşmesiyle oluşacak “Demokrat Parti’nin seçime katılmasının bir engeli olmadığını’’ açıkladı. Bu iki partinin oy pusulasında Demokrat Parti olarak yer alacağını kaydeden Aydın, birleşme sonrası oluşacak yeni partinin yapması gereken yasal işlemler olduğunu hatırlatarak oy pusulasından DYP ile ANAVATAN’ın çıkarılacağını söyledi. alkış ve tezahüratlar arasında imzaladığı deklarasyonda “kardeş partiler” olarak siyaseti yeniden huzur ve hizmet istikametine yönlendirmek için birleşme kararı aldıklarını açıkladılar. Protokole göre birleşme şu ilkeler çerçevesinde olacak: “Birleşmenin ortak kararlaştırılmış unvanı Demokrat Parti olacak. Bu amaçla partiler eşzamanlı olarak genel kurullarını toplantıya çağırarak gerekli tüzük değişikliklerini tamamlayacak ve birleşme kararlarını alacaklar. Her düzeyde eşit temsil, kapsayıcılık ve bütünleştiricilik de birleşmenin temel ilkeleri olacak. Karar alma, politika oluşturma, organların oluşum ve uygulama süreçlerinde aynı eşitlik ilkesi uygulanacak.” Eşbaşkanlık sistemi Protokolde “eşbaşkanlık” sisteminin uygulanacağı bildirildi. Mumcu, eşbaşkanlık statüsünün, partinin karar alma, politika oluşturmasına ilişkin olduğunu belirterek “Partinin resmi düzeyde temsili, yani seçim pusulasında genel başkanın (Mehmet Ağar) adı yazılacaktır” dedi. İki parti 2 Haziran’da kongrelerini toplayarak birleşme kararı alacaklar. Buna göre önce ANAVATAN, DYP’ye katılacak. Daha sonra DYP, DP ismini alacak. Mumcu, birleşmenin bir “vatan hizmeti” olduğunu kaydetti. Ağar da birleşme kararıyla, siyasette 1980’de tıkanan yolların açıldığını söyledi. Siyasetin, milletin arzuladığı yönde yeniden şekillendiğini kaydeden Ağar, “Tıpkı 61 sene evvel milletin en demokratik isyanını ceberut bir tek parti iktidarına karşı ortaya koyan Demokrat Parti iradesi gibi’’ dedi. AKP ve CHP’yi “ruh ikizi’’ olarak niteleyen Ağar, “O günün Türkiye’sinde kendilerini rejim muhafızı tayin edenler, kendilerini milleti hizaya sokmakla görevli zannedenlerin bugün bir ruh ikizi oluşmuştur’’ diye konuştu. DYP ve ANAVATAN liderleri, yola birlikte devam etme kararı aldı. (AA) Turizmcilerden çağrı Sektör temsilcileri, yurttaşların tatil planları seçim tarihine denk gelirse önce oy kullanmaları gerektiğine dikkat çekti ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) AKP’nin seçim tarihi olarak belirlediği 22 Temmuz’da şimdiye kadar toplam 10 bin kişinin paket tatil aldıkları belirlendi. Türkiye Seyahat Acentaları Birliği 2. Başkanı Rıza Epikmen, kendi olanaklarıyla yazlık ve yaylalara gidecekler ile tatil tarihini netleştirmemiş olanların bu rakama dahil olmadığını belirterek, sandığa gitmeleri için yurttaşlara çağrıda bulundu. Erken rezervasyon kampanyaları doğrultusunda, 2007 tatil sezonu için yaklaşık 225 bin paket turun satıldığı bildirildi. Bu rakam üzerinden yapılan hesaplamalara göre erken seçim tarihi olarak belirlenen 22 Temmuz’da ise 10 bin civarında yurttaş, önceden yer ayırtmış durumda. Epikmen, erken rezervasyon yaptıran yurttaşların, tatillerinin seçim tarihine denk gelmesi halinde, yurttaşların öncelikli görevinin “oy kullanmak” olduğunu anımsattı. Paket tur programlarının başlangıç ve bitiş tarihlerinin genellikle hafta sonuna rastladığına işaret eden Epikmen, “Seçimler için acenteler esnek davranmalı ve yurttaşlar da duyarlılık göstermeli” dedi. Epikmen, haftalık tur programı satın alan yurttaşlardan tatili 22 Temmuz’da başlayanların, erkenden yola çıkmak yerine; oyunu kullanıp gitme şansları olduğuna dikkat çekti. Tatili 22 Temmuz’da biten yurttaşların ise, otel ya da tatil köyünden daha erken ayrılarak yurttaşlık görevini yerine getirebileceklerini söyleyen Epikmen, sözlerini şöyle sürdürdü: “21 Temmuz Cumartesi günü tatili başlayanlar ise tatil yapacakları tesisleri önceden arayıp, tatil günlerinde erteleme yaptırmayı denesinler. Eğer, seçim günü yurttaşların tatilinin ortasına denk geliyorsa, ulaşım imkânları geniş olduğu için tatilinden bir gün ayırıp, o gün denize girmekten vazgeçebilirler. Yurttaşların seçim tarihini dikkate alarak program yapacaklarına inanıyorum.” Anadolu Turizm İşletmecileri Derneği Başkanı Seçim Aydın ise seçim tarihinin turizm dönemine denk gelmesinin yerli turizm açısından önemini vurguladı. Önceden belirlenerek parası ödenmiş günler için, turizm işletmelerinin “erteleme şansı”nın olmadığını dile getiren Aydın, “22 Temmuz tarihi, önceden rezervasyon yapılan günler arasında yer alıyorsa, bu konuda yurttaşların duyarlılık göstermesi gerekiyor” diye konuştu. ‘Süt ve şeker’ örneği Mumcu ise amaçlarının tam bütünleşmeyi sağlamak olduğunu kaydetti. Mumcu, “Aradığımız şey, sütün içinde şekeri eritir gibi eritmek ve ortaya yeni bir lezzet, yeni bir tat... Bu birleşme hiç şüphesiz bir ortak anlayışla gerçekleşmektedir” dedi. İki lider “geriye dönüşü olmayan bir yolda sonsuza kadar birlikte yürümeyi arzu ettiklerini” bildirdi. Bütün bunlar bir yana, “birleşme” kararı almış olmaları çok önemli. Bu bağlamda meydanları ilk dinleyen merkez sağ oldu, diyebiliriz. DYP Genel Başkanı Mehmet Ağar ve ANAVATAN Genel Başkanı Erkan Mumcu birleşme kararı sonrasında yaptıkları ilk ortak açıklamada, iktidar adayı olduklarını ilan ettiler. Merkez sol da kendini büyütüp toplumun karşısına iktidar adayı olarak çıkmayı başardığında, siyasi yelpazenin iki ana kolu tamamlanmış olacak. Siyasetin rayına oturması için beklenen, özlenen de böyle bir tablo. İki sağ parti 80’li yıllardan 90’lı yıllara birbirine vura vura eridi. ANAP 1983’te yüzde 45.1’le tek başına iktidara geldiğinde merkez sağın başlıca temsilcisiydi. 1987 seçimlerinde ANAP yüzde 36.3’e düşerken DYP yüzde 19.1’le sahneye çıktı. 1991’de Demirel’li DYP yüzde 27 ile birinci parti oldu, ANAP yüzde 24’le ikinciliği aldı. 3. sırada yüzde 21 oy alan SHP vardı. 1995 seçimleri merkez sağın iki partisi için tehlike çanlarının çalmaya başladığını gösteriyordu. ANAP 19.6, DYP 19.2 oy alıp kafa kafaya gelmişti. RP yüzde 21.4’le birinci parti olmuştu. Seçmen DYP ve ANAP’a şunu söylüyordu: “Birleşin, yoksa ikiniz birden barajın altına doğru gidiyorsunuz.” ??? Parti liderleri Yılmaz ve Çiller bunu dinlemedi. Tam tersine birbirlerine saldırıyı yeğledi. 1999 seçimleri son uyarıydı: ANAP 13.2, DYP 12. İlk kez merkez sağda ilk ikiyi MHP ve FP alıyordu. Çiller ve Yılmaz’a formül üzerine formül önerildi. Olmadı. 3 Kasım 2002 seçimlerinde ANAP ve DYP barajın altında kaldı. Seçmen, Çiller ve Yılmaz’ı tasfiye etti. 2007 seçimleri yaklaşırken iki partinin ortak noktaları kadar ayrılıkları da sık tartışıldı. Sonuçta, seçmen ve bizim tahminimiz o ki, iş âlemi baskısı öne çıktı. İş âleminden öne çıkan genç liderlerin, sözcülerin yanında perde gerisindeki büyükler, merkez sağın ciddi bir seçenek oluşturamaması, AKP’nin yeniden tek başına iktidara gelmesi durumunda tasfiye olacaklarını gördüler. Bir başka deyişle, tek başına iktidar sürecinde kendi dönem zenginlerini yaratan AKP, ikinci kez bu şansı elde ettiğinde, kendi zenginleri dışındakileri silecekti. Girişte vurguladığımız gibi, nedenleri ne olursa olsun, merkez sağın iki partisinin birleşmesi siyasetin genel dengeleri açısından umut verici. Anadolu’da yerel önderlik yapan aileler, üyelerinin bir kısmına sağda, bir kısmına solda siyaset yaptırırlar. Kendi yerel iktidarlarını bir ölçüde böyle sağlarlar. Bu durum genel siyasi ahlak değerleri içinde zaman zaman eleştirilse de Türkiye tipi yapının bir parçasıdır. Ancak AKP, siyaseti ayrıştırdığı için ortak paydaları da tüketti. ??? Şimdi sıra merkez solda... Gün; mazeret üretme, gerekçe yaratma günü değil. Gün; ben nasıl olsa barajın üstündeyim ötekiler düşünsün, deme günü değil. Gün; benim partimde çok derin hatıralar var, onları bırakamam, deme günü değil. Gün; seçimlere değil, seçimler sonrasındaki merkez solun hezimetine hazırlanıp, o gün “Beceremeyen gitsin” deme pususuna yatma günü değil. Gün, AKP iktidarından kurtulmak için her şeyi.. ama her şeyi yapma günü. Ortadaki seçmen gözlüyor... AKP’den çekilen, ama henüz hiçbir yere yönelmeyen seçmen dikkatle izliyor. AKP’nin karşısında kim öne çıkarsa onun daha başlangıçta artı 5 puanı var. Solun önünde 3 yol duruyor: Birleşin, birlikte hareket edin, ortak payda yaratın! ankcum?cumhuriyet.com.tr Yunus Nadi Ödül Töreni İstanbul Haber Servisi Atatürkçü, laik ve demokratik çizgisinden ödün vermeden yayın hayatını kararlılıkla sürdüren gazetemiz Cumhuriyet’in yarın 83. kuruluş yıldönümünü kutluyacağız. Gazetemizi 7 Mayıs 1924’te kuran Yunus Nadi adına bu yıl 61’incisi düzenlenen Yunus Nadi Yarışması 2007’de kazananların ödülleri törenle sunulacak. Lütfi Kırdar Konser Salonu’nda düzenlenecek olan kutlama ve ödül töreni yarın saat 19.00’da başlayacak. Duygu Dikmenoğlu’nun sunacağı törende Cumhuriyet dostları bir araya gelecek. Bu yıl Yunus Nadi Ödülleri, gazetemizin kuruluş yıldönümü kutlama töreniyle birleştirildi. 5 dalda ödülün verildiği ve 275 kişinin yapıtlarıyla katıldığı Yunus Nadi Ödülleri, Sosyal Bilimler Araştırma dalında Zühal Güler Parlak, roman dalında Enver Ayesver, öykü dalında Cem Uçan ve İlhan Doğruyol, şiir dalında Yüksel Pazarkaya, karikatür dalında Ali Şur ile Mustafa Bora’ya verilecek. Törende Şişli Senfoni Orkestrası şef Sera Tokay ve solist Halit Turgay eşliğinde bir dinleti sunacak. Sera Tokay, yüksek müzik eğitimini Paris’te Fransız hükümetinin kendisine verdiği piyano bursu ile sürdürdükten sonra Şişli Belediyesi Başkanı Mustafa Sarıgül’ün önderliğinde kurduğu Şişli Senfoni Orkestrası’nın genel müzik ve sürekli şefliğini yürütüyor. Dünyanın en ünlü flütçülerinden William Bennett tarafından çok önemli ve doğal bir müzisyen olarak nitelenen Halit Turgay ise halen İstanbul Üniversitesi Devlet Konservatuvarı’nda flüt öğretmenliği yapıyor. / IŞIL ÖZGENTÜRK ? Baştarafı Arka Sayfada Baykal ve Sezer birlik için bir araya geldi ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Sağda ANAVATANDYP birleşmesinin ardından solda da birleşme çalışmaları hız kazandı. CHP Genel Başkanı Deniz Baykal ile DSP Genel Başkanı Zeki Sezer, parti kurmaylarıyla dün CHP Genel Merkezi’nde bir araya gelerek sürpriz bir görüşme yaptılar. Görüşmeye, DSP Genel Sekreteri Ahmet Tan ve Genel Başkan Yardımcısı Emrehan Halıcı ile CHP Genel Sekreteri Önder Sav ve Genel Başkan Yardımcısı Eşref Erdem de katıldı. Yaklaşık 1.5 saatlik görüşmenin ardından Sezer ve Baykal CHP Genel Merkezi’nden ayrılırken iki partinin kurmayları, çalışmalarını gece geç saatlere kadar sürdürdü. Görüşmelere ilişkin bugün açıklama yapılacağı bildirildi. üyeleriyle konuşun, hepsi en çok üniversitelerinden ve onu bugünlere getiren Rektör Prof. Dr. Fatih Hilmioğlu ve ekibinden övünerek söz ediyor. Ben hocalarından böyle gözleri parlayarak söz eden bir başka öğrenci grubuna rastlamadım. Çok haklılar, öğrencilerin bir dediği iki edilmiyor; tiyatro şenlikleri, resim, heykel atölyeleri, müzik etkinlikleri, hemen hepsi öğrencilerin emeği ve öğretim üyelerinin desteğiyle kampusu şenlendiriyor. Bu yıl etkinliklere, sinemayla yakından ilgilenen öğrencilerin isteği dikkate alınarak Kısa Film Festivali eklenmiş. Okulun hocalarından, Altın Koza Film Festivali’nde de danışmanlık yapan Kadir Beycioğlu, “Ben” demiş, “öyle hazır piş ağzıma düş sevmem, kim bu film festivalini istiyorsa canı çıkana kadar çalışacak”. “Emredersiniz hocam!” Kadir Beycioğlu bununla yetinmemiş, “Konuklar gelip sinema üstüne konuşurken sa Kayısı Işıklı Malatya londa dörtbeş kişi görürsem yandınız” demiş ve iş başlamış. Ben festivalde hem jüri üyesiydim hem de konuşmacı. TRT’den sinema programlarının bir numaralısı Binnur Feyizli de, kısa filmin yaygınlaşmasına, büyük festivallerde değerli kılınmasına ve kısa filmcilere de para ödülü verilmesine önemli katkıları olan Uluslararası İstanbul Kısa Film Festivali’nin yöneticisi Hilmi Etikan da, pek çok gazetede ve dergide film eleştirileri yazan Esin Küçüktepepınar da, Radikal’de yazan ve dobralığıyla tanınan Olkan Özyurt da hem jüri üyesi hem de konuşmacıydılar. Festivalin sonunda hepimizin ortak kanısı, mükemmel bir dinleyici kitlesiyle karşılaştığımızdı. Katılım çok fazla, sorular çok akıllıcaydı. Büyük kentlerde rastlanmayan bir ilgi, bir sıcaklık, bir öğrenme isteği bizleri de baştan çıkardı. Bir saatle sınırlı konuşmalar, sınırını epeyce geçti. Canımız sağ olsun. Bu arada jüri üyeleri, elemeyi geçmiş 13 kurmaca film ile 6 belgesel filmi izleyip birincileri ve jüri özel ödülüne layık görülenleri seçtiler: Eray Mert’in yönettiği, çok okumalı “Mütereddit” kurmaca dalında birinci oldu. Bu alandaki jüri özel ödülü ikiye bölündü. Malatyalı lise öğrencisi bir grubun imece yöntemiyle gerçekleştirdiği, Mehmet Akif Eligül ve Abdulvahit Baydemir’in yönettiği, son derece sade ve bir o kadar da etkili “SarıSiyah Yaşam” ile Mevlana felsefesini büyük bir sadelikle anlatan Ömür Kınay’ın “Kün (ol) Be” adlı filmi ödülü paylaştı. Belgesel dalındaysa Ateş Savaşeri, İrem Basinligil ve Onur Etiz’in birlikte yönettikleri, Trabzon’da faili meçhul bir cinayete kurban giden öğretim görevlisi bir baba ve çocuğunun öyküsüyle, kocasını öldüren bir kadının öyküsünü birlikte anla tan ve içimizdeki şiddeti sorgulayan “Öyle Duruyorum” birinciliği aldı. Bu alandaki jüri özel ödülünüyse, sakatların yok sayıldığı ülkemizde down sendromlu çocukların ve ailelerinin öyküsünü çok öğretici bir biçimde anlatan, Özlem Altun’un yaptığı “47/21” filmi aldı. Malatya’da toplanan genç yönetmenlerin keyfine diyecek yoktu; kısa, belki de ilk kez bu festivalde kendini en çok ifade etmişti. Bize gelince; çalışmaktan, güzelim Malatya’yı bir güzel gezemedik. Özellikle ben geç Hitit döneminin önemli merkezlerinden birinin bulunduğu Aslantaş Açık Hava Müzesi’ni görmek istiyordum, olmadı, bir başka sefere. Ama Malatya’nın tatlısından tuzlusuna kayısının binbir çeşidinin çuvallar içinde sergilendiği o altın ışıklı çarşıyı dolaştık. Altın olup çıktık ve içim umutla doldu. Cumhurbaşkanı seçimlerini bile unuttum. [email protected] CUMHURİYET 08 K
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear