25 Aralık 2024 Çarşamba Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
7 MART 2007 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA KÜLTÜR kultur?cumhuriyet.com.tr Mart ayında da Akbank Oda ve CRR Senfoni Orkestralarının yanı sıra dünyaca ünlü solistler geliyor BERTAN ONARAN 15 GÜZELİN ARDINDA Cemal Reşit Rey Salonu atakta emal Reşit Rey Salonu’nun son sanat yönetmeni Yalçın Çetinkaya’ya iki yıl önce yaptığım söyleşide sormuştum: Bu dünya çapındaki konser salonumuzu kime teslim ettik, hedeflerinizi öğrenmek istiyorum, demiştim. Yanıt olarak, “İnanın ki Aydın Gün dönemini arattırmayacak programlar yapacağım” demişti. Ve yavaş yavaş çıtayı yükseltti, öylesine yükseltti ki Avrupa’nın benim diyen salonlarında dahi görülmeyen bir yoğunlukta, en üst düzey sanatçıları getirmeye başladı. Yalnız geçen 23 hafta içinde çalan sanatçılara bakın: Vadim Repin, Amsterdam Sinfonietta, Kim Kaşkaşyan, Hermitage Oda Orkestrası, Alexy Utkin, Jean Fernandis; ErduranSarıca Alexander Rudin Üçlüsü, François Groben; Akbank Oda Orkestrası’yla piyanist Kovaçeviç; Amsterdam Concertgebouw Oda Orkestrası’yla Shlomo Mintz! Türk müziği alanındaki toplulukların da kendi üst düzey sanatçıları süreklilik gösteren dinletilerle katılıyor programlara. Ramazan ayının mevsim açılışına denk gelmesiyle salonun ağırlığını ramazan programlarına vermesini eleştirmiştik. Buradaki kaygımızı da yineleyelim: Bu salon uluslararası düzeyde niteliklere sahip. Hiç kimsenin, ne değişen belediye yetkililerinin, ne gelip giden AŞ müdürlerinin, ne de sanat yönetmenlerinin onun kimliğiyle oynamaya hakkı olmalı. Artık dünyanın çatısındaki nice sanatçının özgeçmişinde yer alıyor; konuk sanatçılar ise aylık programları görünce kendilerini üst düzey bir ortamda bulmanın kıvancını yaşıyorlar. CRR Konser Salonu’nun orkestrası da bu sorumluluğu duymalı, daha nitelikli olmak için adını taşıdığı bestecinin ve salonun şanına yaraşır dinletiler vermeli. Gerçekten de Yalçın Çetinkaya’nın dediği doğru çıktı. Aydın Gün döneminin program zenginliği kadar izleyici niteliği ve niceliği de yükseldi. Şimdi haftanın en az üç günü dünya Küba’da Devrimin Temeli: Eğitim “(Beyne) ne ekersen onu biçersin!” Küba’nın ulusaldüşünsel kahramanı José Marti, “Devrimin temeli ekin (kültür) olacak” demiş; Fidel Castro bunu ta başından benimseyip canla başla yürürlüğe koymuş. Küba José Marti Dostluk Derneği bir söyleşi düzenledi geçenlerde; Küba Büyükelçisi Ernesto Gomez Abascal, Selcan Çınar Önal, Şirin Öztürkler “Küba’da Eğitim”i ele aldılar. Selcan, anaokulundan üniversiteye dek eğitimöğretimi anlattı; Şirin, Küba’daki eğitim düzeniyle Türkiye’dekini karşılaştırdı; Abascal da dinleyenlerin bu konuda merak ettikleri öbür ayrıntılara değindi. Gelin şimdi bu konuda, İgnacio Ramonet’nin “İki Ses Bir Biyografi” adlı kitabında Fidel’in söylediklerine kulak verelim: Birkaç ay önce Küba Yazarlar ve Sanatçılar Birliği toplantısı yapıldı. Birkaç gün sürdü. “Ekinsel istila”dan söz edildi. Dünyayı aydınlatan düşün’lerdir. Düşün derken yalnız adil düşünleri anlıyorum. Dünyaya barış getirebilecek, ciddi savaş tehlikelerini ortadan kaldırabilecek düşünler. Bu yüzden “düşün savaşı”ndan söz ediyoruz. İnsanlar paranın yaşamsal olduğunu düşünüyor. Yanlış. Yaşamsal olan, insanların bilgi ve eğitim düzeyidir. Bilgili, eğitimli pek çok insan Miami’ye göçtü, ama devrim 800 bin nitelikli uzman ve aydın yetiştirdi. Peki üzülerek neyin ayrımına vardık? Ailesi bilgili, ekine ulaşmış çocuklar en iyi okullara gidiyordu, çünkü o okullara not ortalamasıyla giriliyor. Bu insanlar daha sonra iyi işler buluyor, daha iyi yerlere geliyorlar. Toplumun yönetici çıkaran kesimi hep aynı oluyor. Bizim toplumcu düzenimizde, yıllar süren çabadan sonra, okuma yazma bilmeyen kalmadı. Herkes en azından 9 yıllık eğitimi bitiriyor. Yine de şunu görüyordum: Ayrıcalıklı diyebileceğimiz kesim hep ayrıcalıklı kalıyor, öbürleri, daha dışlanan kesim yine dışlanmış kalıyordu. 1959’dan sonra eğitim dizgesini değiştirdik. Ama bugün öyle bir yere gelindi ki, üniversiteyi bitirmeden herhangi bir şeyi yönetmek olası değil. Ekinden yoksun insanların çocuklarını bekleyen, cezaevleri. Bunu düzeltmek için tam bir devrime giriştik. Durumu tersine çeviriyoruz. Bunu yaparken iyi okullara gidenlerin fırsatları da ellerinden alınmıyor elbet. Onlar da devrimci. Ama üniversite eğitimini bütün ülkeye yayıyoruz. Dokuzuncu sınıfı bitirmiş, çeşitli nedenlerle ilerisini okuyamamış, çalışmayan bütün 1730 yaş arası gençlere parasal yardımda bulunup okutuyoruz. 2001 Eylül’ü ile 2005 Eylül’ü arasında, bu gençlerin 45 binden fazlası üniversiteye gitti. En devrimci onlar olacak. Bu onlara, yaşamın tanıdığı ikinci fırsat. Bir inceleme yaptırdım, cezaevlerindeki insanların yalnız yüzde 2’si yönetici ya da aydın çocuğuydu. Bunun üzerine her şeyi değiştirmeye karar verdik: Sanat eğitmeni yetiştiren okullar açtık, buralarda toplumsal dağılım çok başka. Okumayan, çalışmayan insanlar şimdi bu okullara gidiyor. 70 bin kişi daha girecek. Bunu yaygınlaştırıyoruz. Okulumuz, televizyonumuz, bilgisayarımız var zaten. Yeni okul yapmaya gerek yok. Gereken tek şey, birinci sınıfın coğrafya, matematik öğretmeni. En iyi öğretmeni buluyor, ders verdirip filme çekiyor, 50100 bin kasete kopyalıyoruz. En iyi ders veren, konuyu en iyi bilen, en iyi öğretendir. Belli bir işkolunda çalışanların azaltılması mı gerekli? Aylık kazancını öde, okula yolla. 958 üniversite merkezimiz var, 169’u kentlerde, 84’ü şeker işletmesi konutlarında; 18’i merkez cezaevlerinde. Her şey birbirine bağlı: Bilgisizlik, işsizlik, yoksulluk, açlık, hastalıklar, içme suyuelektrik eksikliği, çölleşme, iklim değişimi, ormanların yok olması, seller, kasırgalar, kuraklıklar, toprak kaybı, dirimsel bozulma, salgınlar, bütün öbür ağlatılar. Ve bütün bunlar, ancak dünya insanlarının beyinlerine doğru bilgilerin ekilmesiyle çözülebilir. sbonaran@hotmail.com C RR martta da dünyaca ünlü klarinetçi Sabine Meyer, kuşağının en iyi kemancılarından Alman Isabelle Faust (1972), Paco di Lucia’nın tahtına aday gösterilen gitarcı Vicente Amigo, İsrailli piyanist Itamar Golan ile Fransız viyolacı Gérard Caussé gibi önemli sanatçıları buluşturuyor İstanbullu müzikseverlerle. nın üstün sanatçılarını İstanbul’a, yanı başımıza getirirken salonu da tıka basa doldurmayı başardı. Üstelik inanılmaz ucuz bilet fiyatlarıyla! Acıklı olan konservatuvar öğrencilerine ücretsiz olduğu halde konservatuvarların öğretmenlerini de, öğrencilerini de bu salonda görmek çok zor. Geçen hafta çağımızın en büyük kemancılarından Shlomo Mintz, Concertgebouw Oda Orkestrası’nın hem şefi, hem de solisti olarak, Beethoven’in romanslarını, adeta bir dinsel tören gibi, görkemli bir icra ile sundu. Bu yalın yapıtlar ancak bu denli anlamlı, bu denli “romans” biçeminde çalınabilirdi. Mintz’i izlerken müziğin ne denli kutsal bir sanat dalı olduğu, icracılığın ne denli önemli bir iş olduğu bir kez daha kanıtlanıyordu. C Shlomo Mintz CRR Salonu’nun mart ayı programına bakıyoruz: Sabine Meyer, üstün klarinetçiliği kadar Karajan’ın, bir zamanlar sırf erkeklerden oluşan Berlin Filarmoni Orkestrası’na davet ettiği ilk kadın olarak da müzik tarihine fırtınayla adını geçirmiş bir sanatçı. Bugün, çağımızın en yetkin klarinetçileri arasında saygın yerini alıyor. Camerata Bern gibi kırk beş yıllık bir toplulukla Mozart’ın güzelim “Klarinet Konçertosu”nu çalacak. Alman kemancı Isabelle Faust (1972) gencecik yaşından itibaren dünyanın önde gelen yarışmalarını kazanmış, Harmonia Mundi gibi ünlü bir etiketle ZENGİN BİR MART PROGRAMI kayıtlarını piyasaya sürmüş, kendi kuşağının en başarılı sanatçılarından birisi. Ünlü Rus piyanistlerinden Alexander Melnikov’un eşliğinde, sadece Beethoven’ın sonatlarından oluşan bir program sunacak. Gitarcı Vicente Amigo, Paco di Lucia’nın tahtına aday olarak gösterilen bir Flamenkocu. İsrailli piyanist Itamar Golan’ı Maxim Vengerov, Barbara Hendrix gibi dünyaca ünlülerin eşlikçisi olarak tanımıştık. CRR Salonu’na bu kez, viyolacı Gérard Caussé’ye eşlik etmek için geliyor. Gérard Caussé ise en ünlü firmalar tarafından basılan CD’leriyle nice ödül derlemiş bir Fransız sanatçı. CRR Konser Salonu’nda her ay yer alan iki yerli topluluk da dinleyicilerin büyük ilgisini çekmekte: Cem Mansur yönetimindeki Akbank Oda Orkestrası ki şefin konser öncesi yaptığı açıklamalarla ayrı bir önem kazanıyorve salonun kendi topluluğu olan CRR Senfoni Orkestrası. Bu kez Rengim Gökmen yönetiminde Mahler’in “Titan” gibi önemli bir senfonisini sunacaklar ve Yalçın Tura’nın keman konçertosunda Hasan Tura’ya eşlik edecekler. Akbank Oda Orkestrası ise mucizevi bir vurma çalgıcıya, Evelyn Glennie’ye eşlik edecek zira bu sanatçı kulağı duymadığı halde çağımızın büyük bir yeteneği olduğunu kanıtlamış durumda. Bu arada “Yıldızlardan Oda Müziği” başlıklı bir kuvartet programında Faure ve Brahms’ın dörtlüleriyle karşımıza Mischa Maisky, D. Kashimoto, G. Causse ve I.Golan gibi sanatçılar çıkıyor. Viyana Oda Orkestrası’nın şefi ise Heinrich Schiff gibi büyük bir çellist ve şef. Programda Özcan Ulucan, Cemal Reşit Rey’in zarif yapıtı “Andante Allegro”yu çalacak. Gerçekten inanılmaz bir ivme kazanmış durumda Cemal Reşit Rey Salonu. www.evinilyasoglu.com UfukBahar Dördüncü AKM’de İstanbul Haber Servisi Piyanist kardeşler UfukBahar Dördüncü, şef Jurjen Hempel yönetimindeki İstanbul Devlet Senfoni Orkestrası eşliğinde 9 Mart Cuma günü saat 19.30’da, 10 Mart Cumartesi günü ise saat 11.00’de Atatürk Kültür Merkezi’nde (AKM) konser verecek. Avrupa’da çalışmalarıyla önemli bir kariyer edinen UfukBahar Dördüncü Piyano İkilisi’nin solist olduğu konserde Debussy’nin Bir Pan’ın Öğleden Sonrasına Ağıt, Poulenc’in İki Piyano Konçertosu, Berlioz’un Fantastik Senfonisi seslendirilecek. Konser arasında Dördüncü ikilisi albümlerini imzalayacak. (0212 243 10 68) İKSD’nin 5. yıldönümü ? İSTANBUL (AA) İstanbul Kültür Sanat Vakfı (İKSV) çatısı altında sanatı desteklemek için bir araya gelen İstanbul Kültür Sanat Dostları’nın (İKSD) 5. yıldönümü, düzenlenen etkinlikle kutlandı. Cemal Reşit Rey (CRR) Konser Salonu’nda Fatih Türkmenoğlu ve Şebnem Dönmez’in sunuculuğunu üstlendikleri gecede Okay Temiz, Kerem Görsev, Sertab Erener, Fatih Erkoç ve Hüsnü Şenlendirici’nin de aralarında bulunduğu çok sayıda sanatçı konser verdi. Aykırısanat’ta ‘Demirtaş Ceyhun Dosyası’ Kültür Servisi On beş yıldır Adana’da çıkmakta olan Aykırısanat kültür, sanat ve edebiyat dergisi, son sayısında kendisi de bir Adanalı olan Demirtaş Ceyhun için dosya yayımladı. Roman, öykü ve araştırma alanlarında çok sayıda kitaba imza atan Demirtaş Ceyhun, bugüne kadar 11 öykü, 3 roman, 7 deneme ve 17 inceleme kitabı yazdı. Ceyhun çok sayıda da ödül aldı. Dergide Yüksel Pazarkaya, M. D. Babacanoğlu, Hikmet Altınkaynak’ın Ceyhun’un yaşamı, kitapları ve yazma anlayışıyla ilgili yazıları da yer alıyor. Ayrıca dergide Ceyhun’un “Mustafa Kemal ve Şiir” adlı bir yazısı da bulunuyor. CUMHURİYET 15 K
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear