19 Haziran 2024 Çarşamba Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
2 MART 2007 CUMA CUMHURİYET SAYFA HABERLER Mustafa Kemal Üniversitesi’ndeki uygulamalar kent halkını ikiye böldü, rektör zaman istiyor 7 DÜZ YAZI ORHAN BİRGİT Hatay’ da huzursuzluk MEHMET FARAÇ Sizce, Erdoğan Ne Yapmak İstiyor? Başlıktaki sorunun cevabını anlamak, gün geçtikçe daha da zorlaşıyor. Toplumun, yeni cumhurbaşkanı seçimine endekslenmiş olduğunu herkesten çok daha yakından bildiğine kuşku duyulmayan bir konumda olan Erdoğan, Mayıs 2007 yaklaştıkça, ortamı her geçen gün daha da geren konuşmalar yapıyor. Önceki gece, CNN Türk’te Taha Akyol’un “Orgeneral Büyükanıt’ın Kuzey Iraklı liderlerle görüşmeyeceğine ilişkin açıklaması”nı anımsatması üzerine, “Genelkurmay Başkanı’nın sözleri kişiseldir. Kurumsal olamaz” demişti. Genelkurmay Başkanlığı’nın resmi internet sitesinde, dün öğleye doğru yapılan açıklamayı, basın danışmanları elbette Başbakan’a ivedi olarak iletmişlerdir. O açıklamada, çok diplomatik bir söylem kullanılmasına özel önem gösteriliyor ve “Sayın Genelkurmay Başkanı’nın söz konusu basın toplantısında ifade ettiği görüşler, tabii olarak kişisel olmayıp Türk Silahlı Kuvvetleri’nin kurumsal görüşüdür” deniliyordu. Ancak açıklamadaki diplomatik titizlik, Başbakan’ın bir TV ekranından yaptığı meydan okumanın yanlışlığını kamuoyunun görmesini engellemeyi de amaçlamıyordu. Şimdi Erdoğan ne yapacak dersiniz? Söylediklerinin arkasında durduğunu bir kez daha tekrar edip “Genelkurmay başkanları, Türk Silahlı Kuvvetleri adına konuşamazlar” diyerek kara kaplı kitaplarda yaptırımlar mı arayacak? Yoksa susmayı mı yeğleyecek? Tıpkı son MGK toplantısının gündemi ile ilgili olarak Fikret Bila’nın yazdıklarını vatan hainliği olarak nitelendiren açıklamasından bu yana beş gün geçtiği halde, böylesine ağır ithamlardan sonra yasal yollara başvurmasının kaçınılmaz olduğunu bilmezden gelmesi gibi... Sizce Başbakan ne yapmak istiyor? Hatay, Mustafa Kemal Üniversitesi’ndeki kadrolaşmaları tartışıyor. Kitle örgütleri ve milletvekillerinin de karıştığı tartışma, etnik ve dini yapısı nedeniyle duyarlılıkları bulunan kentte huzursuzluk yaratıyor. İddiaya göre Prof. Şerafettin Canda’nın rektör olarak atanmasının ardından fakültelerin alt birimlerinde “Fethullahçı, ülkücü” ve “dinci” olduğu ileri sürülen kişiler göreve getiriliyor, demokrat bilim adamları geri plana itiliyor. Canda ise kimi atamaların gözden kaçmış olabileceğini doğruluyor ancak düzeltmek için kent halkından süre istiyor. Prof. Canda’nın 26 Kasım 2006’da Hatay’da Atatürk’ün adını taşıyan üniversiteye rektör olarak atanması önce umut yaratıyor. Daha önceki yönetim döneminde yoğunlaştırılan ülkücüdinci kadrolaşmadan ciddi rahatsızlık duyan kent halkı, Canda’nın üç ayı henüz tamamlanan görevi sırasında bekleneni veremediğinden yakınıyor. Tepkiler demokratların alınıp yerlerine gericilerin atandığı iddialarında yoğunlaşıyor. Nitekim bu konuda hazırlanan dosyalarda, kadrolaşmayla ilgili çarpıcı tespitler bulunuyor. Elden ele dolaşan ve başta Cumhurbaşkanlığı, YÖK ve CHP’li kimi milletvekillerine de gönderilen dosyalarda, göreve getirilen 53 yöneticinin siyasi yapısı ile ilgili bilgiler bulunuyor. Dekanlar, yüksekokul müdürleri, fa ? Hatay’da, üniversitedeki kadrolaşmayla ilgili hem yerel basında hem siyasi arenada dosyalar savaşı yaşanıyor. Karşılıklı suçlamalar hem üniversiteyi hem de etnik ve dinsel duyarlılıkları olan Hatay’ı yıpratıyor. Üniversitede geçmişteki gerici örgütlenmeden büyük sıkıntı çeken yöre insanı, Rektör Canda’dan çağdaş uygarlık yolunda yönetim anlayışı, duyarlılık ve atılım bekliyor. ruğa çıkarıyor. İddiaya göre ADD Genel Başkanı Şener Eruygur, konferans için üniversiteye geliyor ancak etkinliği son anda iptal ediyor! Kuran, konuyla ilgili konuşmak için erken olduğunu söylüyor. Atamalarda liyakata bakılmıyor nin bazı CHP milletvekilleri de konuyu TBMM gündemine getirmek için hazırlık yürütüyor. Canda: Yanlışlık varsa düzeltirim külte sekreterleri ve idari yöneticilerin çoğunlukta olduğu bu isimlerin büyük bölümünün karşısında “Fethullahçı”, “MHP’li”, “Aşırı sağcı”, “Türk EğitimSen üyesi”, “Aşırı dinci”, “Türkİslam sentezci”, “Nurcu” diye yazıyor, kimi yöneticilerin MHP Hatay örgütü ile MHP’li belediye başkan adayıyla yakın ilişkilerine dikkat çekiliyor. Ayrımcılık iddiası savcılıkta İmam hatip mezunlarının yöneticiliğe atanmasına ise tepki gösterilirken, rektör danışmanılığına getirilen L.S. hakkında, çalışanları “sağcı”, “solcu”, “Nusayri” diye ayırdığı iddiasıyla Adana Cumhuriyet Savcılığı’nca hazırlanan iddianameye dikkat çekiliyor. Bu arada Eğitim Faktültesi’nde dekan yardımcılığı yapan Atatürkçü Düşünce Derneği (ADD) Hatay Şube Başkanı Yrd. Doç. Kezban Kuran’ın görevden alınması, tepkileri do Dosyalarda görevden alınan demokrat yöneticilerin ise “istifaya zorlandığı”, “sürgün edildiği” ve “pasifize edildiği” vurgulanıyor. MKÜ’deki kadrolaşma iddialarına ilk tepkiyi Hatay Meslek Odaları Koordinasyonu (HAMOK) veriyor. 11 kitle örgütünün açıklamasında, “Yeni yönetici atamalarının liyakat esaslı değil, dar ve belli bir siyasi çizgi gözetilerek yapıldığı iddiaları yanıtlanmaya muhtaç bir hal almıştır” deniliyor. İddialar Ankara’ya da ulaşınca Prof. Canda YÖK’e çağrılarak iddialar soruluyor ve dikkatli olması gerektiği belirtiliyor. Bölge Dosyaların gazetemize yansımasının ardından, Rektör Canda’nın Atatürkçülüğüne vurgu yapılan fakslar sistemli biçimde Cumhuriyet’e yağdırılıyor. Bu arada gazetemizi ziyaret eden Canda ise hakkında asılsız dedikodular yapıldığını iddia ediyor. Canda, fakülte dekanlıklarına Atatürkçü ve demokrat kimlikleriyle bilinen kişileri atadığını, alt düzeydeki kadrolaşmaları dekanların gerçekleştirdiğini anlatıyor. Canda, örnekler sıralandığında kimi atamaların gözden kaçmış olabileceğini kabul ediyor ancak, “Farkında değilim, bilgim yok” diye konuşuyor. Göreve yeni başladığını, 325 öğretim üyesinin büyük bölümünün yardımcı doçent olduğunu ve nitelikli yönetici bulmakta güçlük çektiğini iddia eden Canda şunları söylüyor: “Rektörlük seçimimde rakiplerimi dekan olarak göreve getirdim. Atamalarda yanlışlar, eksiklikler olabilir. Keşke beni gelip uyarsaydılar. Ama bunları düzelteceğim. Atatürk’ün aydınlık ışığında yürüyorum. Öğretim üyesi almak için ilanlar verdim. Ben tıp doktoruyum, ortada bir sorun var tedavi edeceğim. Tabii ki reçete acı olacak! Bana biraz zaman verilsin her şeyi düzelteceğim.” Erdoğan’a tarih dersleri Partisinin Meclis grubundaki haftalık konuşmasını da toplumu germek için, elinden geleni ardına koymamak ilkesi ile yapan Erdoğan, maalesef bir televizyon dizisinin senaryosunda yer alan kuşbakışı bilgileri yakın tarihi anımsatmak amacıyla mikrofonlara taşımaktan da çekinmiyor. Yassıada Mahkemesi adı ile anılan Yüksek Adalet Divanı’nın duruşmalarının yapıldığı tarihte 8 yaşında olmasının, bir başbakana, kendi yakın tarihi üzerinde kıyaslamalar yaparken hedef saptırmaya kalkışmasının kendisini mazur göstereceğine mi inanıyor ki yanlışlarla dolu bilgileri resmi açıklamalar haline getiriyor? Şu sözler, salı günkü AKP Grubu’nda Sayın Başbakan tarafından söylenildi: “Neler söylemediler.. neler.. Sadece bize değil. Aynı şeyi ta gidelim Menderes dönemine. Neler yaptıklarını biliyoruz. ‘Bizi buraya gönderen irade böyle emrediyor’ dediler.” Başbakan’ın konuşmasındaki hedef Cumhuriyet Halk Partisi olduğu için, yukarıda aldığım tümcelerin de bu partiyle ilgisi olması gerekmiyor mu? Erdoğan’ın niyeti öyle, ama siyah harflerle ilettiğim o “Bizi buraya getiren irade...” diye başlayan sözün aslı da, söyleyeni de başka... Rahmetli Başbakan Menderes ve öteki sanıklar, bir duruşmada, tutukevindeki uygulamalardan şikâyetlerini tekrar edince, Yüksek Adalet Divanı Başkanı Salim Başol, bir ihtilal mahkemesini yönetmenin çaresizliğini anlatırcasına “Sizi buraya getiren irade böyle istiyor” demişti. O sözün sahibi, politikacılar ve hele CHP değildir. Bir politikacının, özellikle bir başbakanın, kendi ülkesinin geçmişindeki iyi ve kötü olayları, kıyaslama amacıyla da olsa bugüne taşırken kulaktan dolma, hele renkli cam dizilerindeki senaryolardan, hatta belki de onların tanıtım reklamlarından kaparak parlamento kürsülerine taşımasının ne denli gaflara sebep olduğunu Başbakan artık anlamalıdır. KARAR BELEDİYEYE ULAŞTI Ali Dibo’lar öldürüyor ‘Tarikatçı müteahhitler insan hayatıyla oynuyorlar’ diyen CHP Milletvekili Özpolat, sorumluların cinayetle yargılanmalarını istedi yandaş firmaların ihale almasının acı soİstanbul Haber Servisi Yaklaşık 13 nuçlar ortaya çıkardığını bir kez daha yıldır aynı parti ve partiler tarafından yöortaya koydu. 5 yaşındaki Dilara D., netilen İstanbul Büyükşehir BelediyeİBB tarafından yapılan Tavukçu Deresi’nde “yandaş kayırma çabası” ve si’nin ıslah çalışmaları sırasında atık su “denetim ihmalleri”, can almaya devam kolektör bacasından düşerek feci şekilediyor. İhalelerde “yeterlilik” yerine de can verdi. İBB’ye bağlı kuruluşlar“parti yandaşlığı” aranması nedeniydan olan İSKİ, bu işi Mimar ve Müle ortaya çıkan ihmal ve sorumsuzluk zinhendislik (MVM) Turizm ve Ticaret Licirinin son halkası, Şirinevler’de 5 yamited Şirketi’ne ihale etti. MVM’nin şındaki bir kız çocuğunun kartonla kasahibi Bilal Şahin AKP’ye yakınlığıypatılan bir mazgalda yaşamını yitirmela bilinen bir müteahhit. Şahin, Başbasine neden oldu. CHP İstanbul Milletkan Erdoğan, Başbakanlık Müsteşar vekili Mehmet Ali Özpolat, “tarikatVekili Ömer Dinçer ve bazı bakanlarçı müteahhitlerin insan hayatıyla oyla birlikte Birlik Vakfı kurucuları aranadığını” belirterek olayın sorumlulasında yer alıyor. MVM de işi taşeron firrının cinayetle yargılanmalarını istedi. ma Güntek’e verdi. “İBB’deki trilyonluk ihalelerin”, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın İBB Başkanlığı döneminden bu yana ‘Her yayaya bekçi mi verelim?’ partili yandaşlara verildiğine yönelik iddialar kamuoyunun gündeminden düşDilara D’nin kolektör bacasından dümüyor. Çoğunlukla partiye yakın isimşerek öldüğü yerdeki altyapı çalışmalalere verildiği belirtilen ihaleleri alan şirrını yürüten MVM Turizm Ticaret Limiketler de yapılması gereken işi genelde ted Şirketi’nin İdari İşler Koordinatörü bir başka taşeron firmaya devrediyor. Osman Bozkurt, “firmalarının, ortaBu duruma bir de belediyenin yapması ya çıkacak hukuki ve vicdani sorumgereken denetim ve kontrollerin ihmaluluğu kabul edeceğini’’ bildirdi. Şirli eklenince, sunulan hizmetin kaliteli olket avukatı Abdullah Pehlivan da bir baması bir yana, çoğu zaman can kayıpsın mensubunun altyapı çalışmalarının larının yaşanması kaçınılmaz oluyor. yapıldığı yerde alınan önlemlerle ilgili 5 yaşındaki Dilara’nın İBB’nin bu ihaleleri çoğu zaman “ihasorusuna şu yanıtı verdi: “Çalışmanın ölmesinin ardından lelerde şeffaflık” ilkesinden de uzak bir yapıldığı bölgede 723 adet rögar kapaşekilde gerçekleştiriliyor. Belediyenin başlatılan soruşturma kapsamında gözaltına alınan inğı var. Yayaların ve araçların, çalışresmi internet sitesindeki ihale bölümü şaatı yapan taşeron firmanın sorumlusu Ömer Adnan maların yapıldığı yere girişini engelleKaya’nın da aralarında olduğu 3 kişi mahkemece de çoğu zaman çalışmıyor. yemedik. Her yayanın başına bir bekCHP İstanbul Milletvekili Mehmet “taksirle adam öldürmek’’ suçundan tutuklandı. çi koyma imkânımız yoktur. Her türAli Özpolat, “Tarikatçı işadamları, lü tedbiri alıyoruz.” yacaktır” dedi. Tüm sorumlular hakkında İstanbul’da hukuk dışı yollardan işleri alıBüyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topyasal işlem başlatılmasını isteyen Özpolat, yor, yüzlerine gözlerine bulaştırıyor, bu baş ise denetimin sadece belediyede olmadı“İstanbul halkı, kenti ölüm tuzaklarıyla son olayda olduğu gibi kimi kez de insanğını, müteahhit firmanın da denetim yapmadolduran bu zihniyete, sandıkta gereken larımızın hayatına mal oluyorlar. Günün sı gerektiğini söyledi. Topbaş, “Sorumlular cevabı vermeli” çağrısını yaptı. her saatinde sokakta nüfus yoğunluğu cezalandırılacak fakat bu yavrumuz geri olan, işlek, bir yerleşimde, rögar kapağını gelmeyecek. Suçlu bu ya da şu diye bir iki İhaleyi alıp taşerona devretti açık bırakmak, cinayete tam teşebbüstür. kişiyle sınırlandırmamak lazım. Suçlu menBu, ilk değildir. Kentimizin işleri, ehil oltalite. Herkes sorumludur” dedi . Dilara’nın Son olarak Bahçelievler’de yaşanan olay mayan ancak yandaş olan firmalara tesbabası Muhterem Dumrul da sorumlular da, işin ehli olmayan ve sorumsuz davranan lim edilmeye devam edilirse son da olmahakkında dava açacağını söyledi. Acaristanbul beklemede İstanbul Haber Servisi Beykoz Özel Serdaroğlu Ormanı’nı katlederek yapılan Acaristanbul villalarının yıkımına olanak sağlayan Danıştay kararı, sonunda Beykoz Belediyesi’ne ulaştı. Beykoz Belediye Başkanı Muharrem Ergül’ün dosyayı encümene sevk etmesinin ardından, konunun salı günü gerçekleştirilecek encümen toplantısında gündeme alınması bekleniyor. Özel Serdaroğlu Ormanı’nda ruhsatsız olarak inşa edilen 4’ü su basman seviyesinde toplam 142 villanın yıkımı için Danıştay 6. Dairesi’nin “Beykoz Belediyesi’nin Acaristanbul’a verdiği yapı ruhsatının iptaline ilişkin yerel mahkeme kararını onamasına ilişkin kararı’’ 15 gün sonra belediyenin Hukuk İşleri Müdürlüğü’ne tebliğ edildi. Dosya, Hukuk İşleri Müdürlüğü’nden İmar İşleri Müdürlüğü’ne gönderilecek, daha sonra da Belediye Başkanı Muharrem Ergül’e sunulacak. Belediye Başkanı Ergül’ün dosyayı belediye encümenine sevk etmesi halinde önümüzdeki salı günü yapılacak olağan encümen toplantısında konunun gündeme alınması bekleniyor. Bu arada, Zekai Emeç’in istifasıyla boşalan encümen üyeliği için pazartesi günü belediye meclisinde seçim yapılacağı belirlendi. Hukuki süreç ğı dava, 9 Nisan 2006’da Acaristanbul’daki ruhsatların iptal kararıyla sonuçlanmıştı. Acarlar İnşaat’ın bu karara itirazı ise Danıştay tarafından reddedilmişti. Beykoz Belediyesi, Danıştay’ın kararının ardından 18 Aralık 2006 tarihine kadar yaptığı inceleme sonucunda yapı tatil tutanakları tutarak 142 adet yapının ruhsatsız hale geldiğini Acarlar’a bildirmişti. Yapıların ruhsatlandırılması için verilen sürenin 18 Ocak 2007’de bitmesi ve bu sürede ruhsatlandırma yapılmaması sonucu Muharrem Ergül, dosyayı encümene sevk etmişti. ‘Gözler encümende’ Cumhuriyetin sahipleri... Gelelim Erdoğan’ın son zamanlarda sık sık yinelediği ve son grup konuşmasında da tekrarladığı şu ünlü “Cumhuriyetin sahibi cumhurdur. Kurumlar değil” sözünün içindeki yanlışlara. Cumhuriyetin sahibi elbette cumhur, yani halktır. Daha açık bir deyişle, cemaat olmaktan, cumhuriyet sayesinde bireyliğe, yurttaşlığa geçtiği tescil edilen vatandaşlardır. Onlar tek tek birey olarak cumhuriyetlerini koruyamayacaklarının bilinci içinde yaparlar görevlerini. Nasıl yaparlar? Cumhuriyetin anayasasındaki ilkelerin doğrultusunda kurulmuş olması gereken siyasal partiler, sendikalar, derneklere üye olarak, sivil toplum örgütlerinde görev alarak yaparlar. Devletin bürokratik kurumlarında çalışıyorlarsa, görevlerinde cumhuriyetin sahibi olduklarını unutmadıklarını titizlikle göstererek yaparlar. Başbakan, bu kurumlardan kimilerine yasalar tarafından verilmiş özel yükümlülüklerden şikâyetçi ise parlamentodaki çoğunluğu ne güne duruyor? Hele, o çoğunluğu sağlayan 354 milletvekilinin kendisine yönelik sadakat andının dumanının tüttüğü bir sırada... 3 kişi tutuklandı Mimarlar Odası İstanbul Şubesi’nin İstanbul 3. Bölge İdare Mahkemesi’nde açtı 30 Ocak’ta toplanan encümen, Acaristanbul ruhsatlarının iptaline ilişkin Danıştay’a yapılan temyiz başvurusuyla ilgili nihai kararın beklenmesine ve karar gelinceye kadar dosyanın İmar Müdürlüğü’ne iadesine karar vermişti. Çevre ve Orman Bakanlığı encümenin bu kararına itiraz etmişti. Bakanlığın itirazının ardından toplanan encümen, “Acaristanbul’un yıkımı için Danıştay’ı bekleme” kararını yinelemişti. Son olarak da Danıştay, 14 Şubat’ta nihai kararını vererek Beykoz Belediyesi’nin Acaristanbul’a verdiği ruhsatı iptal etmişti. Danıştay’ın bu kararı da 28 Şubat Çarşamba günü belediyeye tebliğ edildi. Şimdi Acaristanbul için Beykoz Belediye Encümeni’nin vereceği karar bekleniyor. Faks: 0 212 677 08 21 obirgit?ekolay.net S E RV E T S O R U Ş T U R M A S I MVM TURİZM TİCARET ŞİRKETİ Bir dram da Kocaeli’de YANDAŞA İHALENİN SONUCU 6 ihale aldı Şirinevler’de 5 yaşındaki Dilara D’nin rögara düşerek hayatını kaybetmesine neden olan Tavukçu Deresi’nin ıslah çalışmalarını yapan MVM Turizm ve Ticaret Limited Şirketi’nin, İstanbul Büyükşehir Belediyesi ve İSKİ’den yaklaşık 90 milyon YTL’lik 6 ihale aldığı ortaya çıktı. 2000 yılında 1 milyon 250 bin YTL sermayeyle kurulan MVM şirketi, 1 Mart 2006 tarihinde, Tavukçu Deresi ıslahını kapsayan “Avrupa Yakası 3. Kısım Atıksu Kanalı, Yağmursuyu Kanalı ve Dere Islahı” işinin ihalesini 20 milyon 13 bin 902 YTL’ye üstlendi. MVM, Tavukçu Deresi’nin tamamlanmamış işleriyle ilgili 7 Ağustos 2006 tarihinde açılan ihaleyi de 26 milyon 300 bin YTL’ye aldı. Açık bırakılan fosseptik can aldı KOCAELİ (Cumhuriyet) Kocaeli’nin Gebze ilçesine bağlı Darıca beldesinde bir evin bahçesinde bulunan ve üstü açık bırakılan fosseptik çukuruna düşen 2.5 yaşındaki çocuk boğularak yaşamını yitirdi. Bayramoğlu Mahallesi Tuzla Caddesi Foroz Sokak’ta kimsenin oturmadığı bir evin bahçesinde arkadaşıyla oynayan 2.5 yaşındaki Tuğçe Ö, fosseptik çukuruna düştü. Tuğçe Ö’nün annesi ve yurttaşların haber vermesi üzerine gelen itfaiye ekipleri, yaptıkları çalışmada yaklaşık 3 metre derinliğindeki fosseptik çukurundan küçük Tuğçe’nin cesedini çıkardı. Yurttaşlar fosseptik çukurunun kapatılmamasına tepki gösterdi. 10 kişi öldü İBB’nin yandaşlarına ihale ettiği işlerin can kayıplarına neden olmasının çok sayıda örneği arasında İBB’nin E5 karayolu üzerinde sürdürdüğü yan yol ve metrobus çalışmaları, bu güzergâhı ölüm tuzağına çevirdi. AKP’ye yakınlığı ile bilinen Hasan Kalyoncu’nun sahibi olduğu Kalyon İnşaat’ın aldığı iş kapsamında hatalı olarak yapılan bariyerler 8 kişinin canını aldı. Zeytinburnu’nda, 2 kişinin hayatına malolan bina çökmesi olayı da yine belediye ihalelerini gündeme getirmişti. Depreme hazırlık çalışmaları kapsamında Zeytinburnu’ndaki binaların ihalesi Bimtaş’a ihale edilmiş, Bimtaş da kontrol işinde yeterliliği olmayan öğrencilere görev yaptırmıştı. Arcayürek, Kırıkkanat ve Özkan’dan dava ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Kanaltürk Televizyonu şirketlerine yönelik mali inceleme sırasında kişisel hesaplarına ilişkin de sorgulama yapılan gazetemiz yazarı Cüneyt Arcayürek ile Tuncay Özkan ve Mine Kırıkkanat, incelemeyi yapan Gelirler Kontrolörü Metin Ölçek hakkında 20’şer bin YTL’lik manevi tazminat davası açtı. Dava dilekçesinde, Arcayürek, Özkan ve Kırıkkanat’ın, ‘’denetlenmekten zerre kadar endişelerinin olmadığı’’ vurgulandı. Arcayürek, Özkan ve Kırıkkanat’ın avukatı Şahin Mengü tarafından açılan davaların dilekçelerinde, Özkan’ın, “Cumhuriyetin değer ve kurumlarını ödünsüz savunduğu, yolsuzluğa, din bezirgânlığına karşı çıktığı için ve ülkenin ulusal çıkarlarını savunduğu için siyasal iktidarın sevmediği bir gazeteci’’ olduğu ifadesine yer verildi. CUMHURİYET 07 K
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear