Catalog

SAYFA CUMHURİYET 26 ŞUBAT 2007 PAZARTESİ 8 TÜRKİYE İstanbul Edirne Kocaeli Çanakkale İzmir Manisa Aydın Denizli Zonguldak Açık İstanbul HABERLERİN DEVAMI PB PB PB PB PB PB PB PB PB 8 7 9 7 13 12 15 15 7 Sinop Samsun Trabzon Giresun Ankara Eskişehir Konya Sıvas Antalya PB 7 K 6 K 6 K 6 PB 7 PB 7 PB 6 PB 3 PB 18 Parçalı bulutlu Adana Mersin Diyarbakır Şanlıurfa Mardin Siirt Hakkâri Van Kars PB PB PB PB PB Y K K PB 18 18 11 13 10 11 4 4 5 Trabzon Ankara Erzurum Hakkari İzmir Antalya Ş.Urfa Adana Yurt geneli parçalı az bulutlu, Orta ve Doğu Karadeniz kıyıları, Doğu Anadolu’nun güneydoğusu ile Siirt çevreleri karla karışık yağmur ve kar yağışlı geçecek. Yurdun iç ve doğu kesimlerinde kuvvetli buzlanma ve don olayı görülecek. Hava sıcaklığı yurdun iç ve doğu kesimlerinde 4 ila 6 derece azalacak, diğer yerlerde önemli bir değişiklik olmayacak. Çok bulutlu DIŞ MERKEZLER Oslo K 3 Helsinki K 8 Stockholm K 0 Londra Y 11 Amsterdam PB 9 Brüksel Y 9 Paris Y 8 Bonn Y 7 Münih Y 12 Yağmurlu Stockholm Berlin Budapeşte Madrid Viyana Belgrad Sofya Roma Atina Zürih Y Y Y Y Y Y Y Y Y 8 5 14 10 10 9 17 13 13 Moskova Aşkabat Astana Taşkent Baku Bişkek Tiflis Kahire Şam Karlı K 10 PB 7 K 12 Y 17 K 2 PB 12 K 5 B 22 A 14 Londra Berlin Moskova Belgrad Madrid Ankara Taşkent Tahran Kahire Sulu kar Gök gürültülü Sisli Bulutlu Başbakanın İşlevi? ? Baştarafı 1. Sayfada man ortaya çıkacak hazin manzarayı yadsınamayacak biçimde sergilemektedir. Bu açıdan bakıldığında, ülkemizde dinciliğe karşı milliyetçiliğin yükselmesini doğal saymak gerekir. ? En başta Sayın Erdoğan olmak üzere, takıyyeci şaibesi altında bulunan AKP iktidarının İslamcılık kuşkusunu üzerlerinden silecek bir açıklığa yönelmelerinde, saymakla tükenmez yararlar bulunmaktadır. 2007’de Cumhurbaşkanlığı seçimi ve genel seçim sınavlarından geçecek Türkiye’de saydamlığa her şeyden çok ihtiyaç vardır. Sayın Recep Tayyip Erdoğan kapalı, sinirli, gerilimli, saldırgan olduğu sürece, ülkeyi bilinmedik beklentilerin tereddütlerine itelemektedir, ki bir başbakanın işlevi ve görevi bu olmasa gerektir. ‘Rumlar provoke ediyor’ Dış Haberler Servisi Dışişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Abdullah Gül, Kıbrıs Rum yönetiminin Doğu Akdeniz’de petrol arama etkinliklerinin “şakası olmayan bir konu” olduğunu belirtti ve “Eminim ki bütün Avrupa, NATO, Akdeniz’e kıyısı olan herkes, bunun nasıl bir provokasyon olduğunu, kalıcı bir çözüm ortaya çıkmadan bu işlerin ne kadar tehlikeli olduğunu görmüşlerdir” dedi. Gül’in Pakistan’ın başkenti İslamabad’da dün Mısır Dışişleri Bakanı Ahmet Ebulgeyt ile yaptığı görüşmede ise, petrol arama konusunda karşılıklı heyet ziyaretleri yapılması kararlaştırıldı. Ortadoğu konulu uluslararası toplantıya katılmak üzere İslamabad’a giderken gazetecilerin sorularını yanıtlayan Gül, Rum yönetiminin ada çevresinde petrol arama etkinliklerine ilişkin bir soru üzerine, “Eminim ki Avrupa, NA GÜNDEM ? Baştarafı 1. Sayfada MUSTAFA BALBAY DENKTAŞ: TÜRKİYE GEMİLERİNİ GÖNDERSİN İstanbul Haber Servisi KKTC’nin 1. Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş, Rum yönetiminin Doğu Akdeniz’de petrol ve doğalgaz arama çalışmasına ilişkin, “Bizim sularımıza Türkiye derhal sismik gemisini göndermeli, başka ülkelerden gelen gemiler varsa donanmasıyla kovalamalıdır. Türkiye, fiilen sahip çıkacağını göstermelidir” dedi. KKTC ile Türkiye arasındaki deniz sınırlarında var olan doğal servete Rumların sahip çıkmasının mümkün olmadığını belirten Denktaş, “Kaynaklarla ilgili olarak Türkiye ve KKTC arasında anlaşma yapılmalıdır” diye konuştu. TO, durup dururken dünyada daha büyük işbirliği ve dayanışmaya ihtiyaç olduğu bir dönemde bütün bunları zedeleyecek adımları Rumların nasıl attığını görmüştür” dedi. Rum yönetiminin, tamamını temsil etmediği bir adanın böyle etrafını paylaşmaya kalkmasının çok büyük bir provokasyon olduğunu kaydeden Gül, “Eminim ki bu görülecektir, görülmüştür” dedi. Gül, bir gazetecinin, ‘’Kuzey Iraklı liderlerle görüşüyor musunuz’’ sorusu üzerine, bu konunun sansasyona ve basite indirgenmemesi gerektiğini kaydederek, “Zaten görüşüyoruz. Herkesle görüşüyoruz’’ dedi. Mısırlı bakanla görüşme Gül, Ortadoğu konulu uluslararası toplantı öncesinde Mısır Dışişleri Bakanı Ahmed Ebulgeyt ile görüştü. Görüşmede, Mısır’ın Kıbrıs Rum kesimi ile yaptığı petrol arama anlaşması gündeme geldi ve bu konuda iki ülke arasında karşılıklı heyet ziyaretleri düzenlenmesi kararlaştırıldı. Görüşmeye ilişkin bilgi veren diplomatik kaynaklar, konuyu Mısır Dışişleri Bakanı’nın açtığını ve Türkiye’nin konuya gösterdiği tepkilere işaret ederek konunun ayrıntılarının görüşülmesini istediğini, bu konuyu Türk tarafına daha iyi açıklayabilmeleri için karşılıklı heyet ziyaretlerinin olabileceğini ifade ettiğini aktardı. Ebulgeyt’in, görüşmede “Türkiye’nin çıkarlarını zedeleyecek bir şey yapmayız” dediği kaydedildi. PJAK’ye yardım iddiası Eski Rum lider İETT otobüsüne saldırı C ‘CIA, terörü besliyor’ LONDRA (ANKA) İngiliz The Sunday Telegraph gazetesi, CIA’nın İran’da kaos yaratmak amacıyla aralarında PKK’nin İran’da kolu olarak bilinen PJAK örgütünün de bulunduğu etnik ayrılıkçı grupları finanse ederek yardım sağladığını öne sürdü. İngiltere’de pazar günleri yayımlanan gazete, “ABD, İran’da kaos yaratmak için terör gruplarını finanse ediyor” başlıklı haberinde “Amerika, nükleer programından vazgeçmesi için İslami rejim üzerine baskı oluşturmak amacıyla İran’daki etnik ayrılıkçı grupları gizlice finanse ediyor” iddiasında bulundu. İran yönetiminin azınlık haklarını ve kültürlerini baskılamakla suçlandığını belirten gazete, CIA’nın destek verdiği gruplar arasında bulunduğu iddia edilen PKK’nin İran’daki kolu PJAK’ın son zamanlarda eylemlerini artırdığına dikkat çekti. Klerides’in itirafları Dış Haberler Servisi Kıbrıs Rum yönetimi eski liderlerinden Glafkos Klerides, Rum yönetimi lideri Tasos Papadopulos’un Kıbrıslı Türkleri hiçbir zaman toplum olarak görmediğini, onlara klasik azınlık haklarından başka hak tanımayı asla kabul etmediğini belirtti. Klerides, Rumların Kıbrıslı Türkleri yok etme planlarını içeren Akritas Planı’nın büyük bölümünü Papadopulos’un yazdığını kaydetti.“Sonunda olacak olan, Kuzey’deki rejimin doğrudan ayrı egemenlik olarak değil hukuki olarak tanınmasıdır’’ diyen Klerides, “Kendisine birkaç yıl verecekler ve ayrılış bugünkü bölücü hatlar temelinde gerçekleşecek’’ ifadesini kullandı. Rum Politis gazetesi, Kıbrıs Rum Üniversitesi’nde öğretim görevlisi Niyazi Kızılyürek’in, Klerides’in Kıbrıs sorunuyla ilgili anlattıklarını aktardığı, “Glafkos Klerides: Bir Ülkenin Süreci’’ isimli kitabından alıntı yaptı. Klerides, Papadopulos’un 1964’te harekâtın gerçekleşmesi durumunda Kıbrıslı Türkleri temizlemeleri konusunda çeşitli yerlere telefon ederken yakalandığını söyledi. “Bunu Yorgacis ve Makarios da onayladı. Kendisine ‘Bizi, suç işlemekle suçlanacağımız bir yöne sürüklüyorsunuz, durunuz’ dediler. Ancak böyle düşünceleri vardı’’ diyen Klerides, bu sözleriyle Makarios Drusiotis’in kitabında yer verdiği, Papadopulos’un 1964’te Amarikan Büyükelçiliği’ni ziyaret ederek Türkiye’nin Kıbrıs’a müdahale etmesi durumunda “Türkleri temizlemek için 1 saat 45 dakikamız var” sözlerini söylediğini doğruladı. ? İstanbul Haber Servisi Esenler Havaalanı Mahallesi Karaosmanoğlu Caddesi’ndeki durakta yolcu indirdikten sonra hareket eden EminönüEsenler hattındaki 92468 numaralı İETT otobüsü, kimlikleri belirsiz kişilerce durduruldu. PKK lehine slogan atan kişiler, otobüs şoförü Mehmet Ali Öztürk’ten yolcuları indirmesini istedi. Yolcuların inmesinin ardından otobüse molotofkokteyli atan kişiler kaçtı. Emine Erdoğan ‘abaya’ giydi ‘Helikoptere saldırdık’ “Ayrılıkçı hedeflere yönelik kaynaklar, doğrudan CIA’nın gizli bütçesinden geliyor” ifadesini kullanan gazete, adının açıklanmasını istemeyen eski bir üst düzey CIA yetkilisini kaynak gösterdi. Gazete, söz konusu eski CIA yetkilisinin anlattıklarının ABD Dışişleri Bakanlığı’nın eski terörle mücadele ajanı Fred Burton tarafından doğrulandığını belirtti. Öte yandan PJAK örgütü, önceki gün bir İran askeri helikopterine saldırı düzenlediğini ve helikopterdeki askerlerden birisini ele geçirdiğini iddia etti. Başbakan Tayyip Erdoğan’la birlikte Suudi Arabistan’a giden eşi Emine Erdoğan ve heyetteki diğer kadınlar zorunluluk olmamasına karşın kara çarşafa benzeyen ve “abaya” denilen yerel bir kıyafet giydi. Emine Erdoğan’ın polis koruması Öznur Uçar ve başı açık Özel Kalem Müdürü Ela Çakıcı Arabistan’da başlarını örterken genel başkan yardımcıları Edibe Sözen ve Nükhet Hotar örtmemeyi tercih etti. Devlet Bakanı Ali Babacan’ın eşi Zeynep Babacan abaya giyen türbanlı kadınlar arasında yer aldı. Sözen, kıyafetlerin elçilikten verildiğini söyledi. (AA) ‘Hocalı katliamı’ lanetlendi ? İstanbul Haber Servisi Azerbaycanlılar Dayanışma Derneği üyeleri dün Taksim Gezi Parkı’nda bir araya gelerek 26 Şubat 1992’de Azerbaycan’ın Hocalı şehrindeki katliamı lanetleyerek olaylarda ölenleri andı. Dernek Başkanı Timur Selçuk, 26 Şubat 1992’de Rus ordusu destekli Ermeni çetelerinin 613 kişiyi katlettiğini hatırlatarak Türkiye aleyhine sözde soykırım tasarıları hazırlayan ülkelerin Ermeni soykırımlarına ve Karabağ’ın işgaline kayıtsız kaldığını söyledi. ‘Tahammülümüz kalmadı’ Haber Merkezi Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, “Terörle mücadele konusunda atılan diplomatik adımlar var. Güvenlik güçlerimizin attığı ve atacağı adımlar var. Bunlar konuşulmaz, yapılır’’ dedi. Erdoğan, Türkiye’nin bu konuda oyalama politikasına tahammülünün kalmadığını söyledi. El Cezire televizyonuna konuşan Erdoğan, Türkiye’nin terörle mücadelede dünya ülkelerinden destek alamamasından şikâyet etti. Kuzey Irak’taki durumdan rahatsızlığını da dile getiren Başbakan Erdoğan, “Avrupa’daki operasyonlar önemli. Ama bunun çok daha hızlı geliştirilmesi gerekiyor. Çünkü bizim oyalanmaya pek zamanımız yok. Oyalama politikasına tahammülümüz yok” diye konuştu. Başbakan Erdoğan, PKK ile mücadelede atılan diplomatik adımlar bulunduğunu belirterek “Güvenlik güçlerimizin attığı atacağı adımlar var. Bunlar konuşulmaz, bunlar yapılır” dedi. Kimi belirtiler, “Acaba tam ortasında mı” sorusunu da akla getirmiyor değil! Bize göre, bugün yaşananların temelinde geçen ağustos ayında başlayan süreç var. Ağustos 2006’da Başbakan Erdoğan’ın ABD ile kurduğu özel ilişkiler doğrultusunda PKK terörü ile mücadele için Türkiye’nin ve ABD’nin birer koordinatör ataması kararlaştırıldı. Bu öneriye Cumhurbaşkanı Sezer ve askerler karşı çıktılar. Bunun sonuç getirmeyeceğine dikkat çektiler. Hükümet inat etti. Öyle ki, ABD, emekli asker Ralston’ı koordinatörlüğe atayıp Türkiye’ye gönderme kararı aldığında Ankara’nın kimi atayacağı belli değildi. Emekli Orgeneral Edip Başer’in atanmasında önce “büyükelçi” düzeyinde olması benimsendi. Sezer buna karşı çıkınca, Başbakanlık görevlendirmesiyle koltuğa oturdu. O günlerde biz bunun, PKK ile mücadele mi yoksa mukavele mi olduğunu tam olarak kestiremediğimizi söylemiştik. ??? Aradan geçen altı aylık zaman diliminde yaşananlara baktığımızda ne yazık ki, yukarıda dile getirdiğimiz ikilemin giderek derinleştiğini görüyoruz. Ralston ne zaman Ankara’ya gelecek olsa, önce Kuzey Irak’a uğruyor. Oradaki yerel yönetimle görüşmesinden sonra Türkiye’yi neredeyse aşağılayan demeçler yayılıyor. Bu demeçlerin dumanı altında başkente gelen Ralston, özenle askeri seçeneğin son sırada olduğunu söylüyor. İlle de askeri seçenek olsun diyen de yok. İşin o noktaya gelmeden çözülmesi sağduyulu herkesin ortak görüşü. Ama bunu baştan vurgulamak aslında, “Askeri seçenek yok, ona göre” demek gibi bir şey... Şubat ayında sürecin daha da hızlandığını görüyoruz. 7 Şubat’ta Başer demeç veriyor: “Benden istenmesi durumunda Kuzey Irak’taki Kürt liderlerle görüşebilirim...” 15 Şubat’ta Başbakan sözü alıyor: “Olumlu gelişmeler var. Daha başka gelişmeler olacak. Kuzey Irak’taki bölgesel hükümet ile ilişkileri geliştirecek adımlar atılabilir. Yeter ki, yakınlaşma huzur getirsin, barış getirsin...” Geçen hafta ise neredeyse başından sonuna dek, Kuzey Irak’ın neresiyle, nasıl, hangi biçimde görüşme olacağı, bunu kimin istediği kimin istemediği tartışıldı... Görüldüğü gibi ortada PKK yok, Kuzey Irak’la görüşmenin zemini, koşulları, zamanı var! ??? Bu gelişmelerin ışığında 23 Şubat Cuma günü toplanan Milli Güvenlik Kurulu’ndan sonra yapılan açıklamada, Irak’ın toprak bütünlüğünün yanında siyasi bütünlüğüne de vurgu yapıldı. Bu tümceden sonra her türlü siyasi ve diplomatik çabanın yoğunlaştırılması gerektiği belirtildi. Bu açıklama bile medyanın önemli bir kesimi tarafından hemen Kuzey Irak’la temas olarak algılandı... Başbakan Erdoğan ise MGK toplantısında konuşulanlardan çok, toplantı öncesinde yayımlanan haberle ilgiliydi. Arkadaşımız Fikret Bila, MGK toplantısında askerlerin, Kuzey Irak’taki grupların terör örgütüne verdiği desteği görüntüleriyle ortaya koyacağını haberleştirdi. Erdoğan bu haberi “vatana ihanet” diye tanımladı. Askerler bu yöntemi yakın geçmişte Ralston’ı ikna etmek için de kullanmışlardı. Acaba Erdoğan, bu konuda ikna olmak mı istemiyor? Acaba Erdoğan’ın kafasında bir plan vardı da, o mu bozuldu? Acaba Erdoğan, ABD’ye Kuzey Irak’la “tanıma” sözcüğünü de çağrıştıracak doğrudan temas sözü verdi de, onu tutmakta mı zorlanıyor? Aklımıza gelen bu sorular, aklımızı karıştırıyor... Bu hükümet kimin hükümeti?.. ankcum?cumhuriyet.com.tr ‘İSLAMIN ŞARTI 7’ İDDİASI MİHR Vakfı’nın konferansında kavga Haber Merkezi Medeniyet İrfan Hayır Ref (MİHR) Vakfı tarafından Düzce’de düzenlenen konferansta, vakıf başkanının “İslamın şartı 5 değil 7’dir” iddiasına tepki gösteren Türk Diyanet VakfıSen üyeleri salonu terk etti. MİRH Vakfı tarafından Düzce’de bir düğün salonunda “Kuran’daki İslam, Mutluluk ve Tasavvuf’’ konulu konferansta, ABD’de yaşayan MİHR Vakfı Genel Başkanı İskender Erol Evrenosoğlu, internet ortamından canlı bağlantıyla dinleyicilerin sorularını yanıtladı. Salonda bulunan Türk Diyanet VakfıSen üyeleri ve din görevlileri, Evrenosoğlu’nun İslam dininin 5 değil, 7 şartı bulunduğu yönündeki iddialarına tepki gösterdiler. Konferansın Düzce’de yapılmasına da tepki gösteren sendika üyeleri, dinleyicilerin salonu terk etmelerini istediler. Görevlilerin müdahalesiyle sendika üyeleri salondan çıkarıldı. Salonda bulunan dinleyicilerin büyük kısmı, sendikacıların uyarısıyla konferansı terk etti. İstanbul Üniversitesi Rektörü, YÖK’ün yapılan açıklamaları yeterli bulduğunu bildirdi Parlak: İnceleme yapıldı, yanıt verildi Haber Merkezi İstanbul Üniversitesi Rektörü Mesut Parlak, gazetemizde 21 Şubat 2007 tarihinde “İÜ’de Fethullah incelemesi” başlığı altında yayımlanan haberle ilgili yaptığı yazılı açıklamada, Yükseköğretim Kurulu Başkanlığı’nın (YÖK) inceleme talebinin yerine getirildiğini ve iddialara yönelik yanıtın YÖK’e iletildiğini bildirdi. “YÖK’e gönderilen cevabi yazıda özetle şu açıklamalar yapılmıştır” diyen Parlak’ın yazılı açıklaması şöyle: 1. Üniversitemiz Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Şafak Ural, “Bilgi, Bilim ve İslam” adlı kitabın editörlüğünü yapmamıştır. 2. Prof. Dr. Şafak Ural’ın söz konusu kitapta yer alan yazısı, 1984 yılında düzenlenen bir sempozyumda sunduğu “Bilim Felsefesi” başlıklı tebliğ metnidir; iddia konusu kitabın yayımlanması Prof. Dr. Şafak Ural’ın bilgisi dahilinde olmadığı gibi, yayımlayanları ile bir ilgisi de yoktur. 3. Prof. Dr. Şafak Ural’ın sadece bir kez ve konuşmacı olarak katıldığı toplantılar dizisinde sunulan ve iddia konusu kitapta yayımlanan diğer tebliğler ile kitabın önsözünde savunulan görüşlerden sorumlu tutulması mümkün değildir. 4. Üniversitemiz öğretim üyelerinden Prof. Dr. Çiğdem Papila’nın geçmişte doçent kadrosunda görev yaptığı dönemde “olumsuz” olarak verilen sicili, Devlet Memurları Sicili Yönetmeliği’nin 21. maddesine öngörüldüğü şekilde adı geçene tebliğ edilmediğinden, öğrendiği tarihten itibaren olumsuz sicil işlemine itiraz hakkına sahiptir. 5. Adı geçen öğretim üyesi, Bilgi Edinme Kanunu hükümleri uyarınca sicili hakkında bilgi verilmesini talep etmesi sonucu 1994 ve 1997 yıllarında olumsuz sicil verildiğini öğrenmiş ve 30.01.2006 tarihli dilekçesi ile bu işleme itiraz etmiştir. 6. Olumsuz sicil işlemleri ve bu işlemlere yapılan itirazın incelenmesi için, İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi İdare Hukuku Anabilim Dalı’nda görevli bir öğretim üyesi görevlendirilmiştir. 7. İnceleme ile görevlendirilen öğretim üyesi tarafından hazırlanan raporda, “1994 yılındaki olumsuz sicilin gerekçesi olarak gösterilen disiplin cezası verilmesi işleminin İstanbul 2. İdare Mahkemesi’nin 30.03.1995 tarih, E 1994/1016 ve K 1995/444 sayılı kararı ile iptal edildiği ve söz konusu mahkeme kararının Danıştay 8. Dairesi’nin 11.11.1997 tarih, E 1995/2833 ve K 1997/3288 sayılı kararı ile onandığı; böylece 1994 yılı olumsuz sicilinin gerekçesinin ortadan kalktığı; 1997 yılı sicilinin ise ilgili yönetmelik hükümlerine aykırı olduğu” belirtilmiştir. 8. Olumsuz sicil işleminin düzeltilmesi gerektiğinin tespit edilmesi üzerine Prof. Dr. Çiğdem Papila’nın itirazı haklı görülerek sicil düzeltme işlemi yapılmıştır. 9. Yönetim görevine gelindiğinden bu yana, sadece Prof. Dr. Çiğdem Papila’nın değil, aynı durumda olan ve yaptırılan inceleme sonucunda olumsuz sicil işleminin düzeltilmesi gerektiği tespit edilen akademik ve idari personelin olumsuz sicilleri de, daha önce yapıldığı gibi tamamen hukuka uygun olarak düzeltilmiştir. İstanbul Üniversitesi Rektörlüğü tarafından Yükseköğretim Kurulu Başkanlığı’na gönderilen ve yukarıdaki açıklamaları içeren yazı ile, söz konusu iddiaların asılsızlığı, tartışılamayacak şekilde belgeleri ile ortaya konmuş; kurul başkanlığı da yapılan açıklamaları ve bunlara ilişkin belgeleri yeterli görüp, bu konuda başka bir işlem yapmamıştır. Mumcu’dan ‘yersen’li rest ? GİRESUN(ANKA) Anavatan Partisi Genel Başkanı Erkan Mumcu, partisinin Giresun il kongresinde yaptığı konuşmada, hükümetin fındık fiyat politikasını eleştirdi. Daha sonra konuyu AKP ile el sıkıştığı konuşulan reklamcı Ali Taran’ın mimarı olduğu fındık reklamlarına getiren Mumcu, “Bir reklam var, ‘Yersen’ diye. Fındık üreticisi sandıkta seçim günü soracak: ‘Yer misin, yemez misin?’. Yerler mi yemezler mi hep beraber göreceğiz” dedi. Korsanlar BM gemisi ele geçirdi ? NAİROBİ (AA) Somali’nin kuzeydoğusu açıklarında korsanlar, BM’nin gıda yardımı taşıyan bir yük gemisini ele geçirdi. BM’ye bağlı Dünya Gıda Programının (PAM) yetkilisi Stephanie Savariaud, NU Rozen adlı geminin 1800 ton gıda yardımını Berbera ve Bosasso limanlarına bıraktıktan sonra korsanlar tarafından ele geçirildiğini belirtti. CUMHURİYET 08 K