Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
26 ŞUBAT 2007 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA EKONOMİ ekonomi?cumhuriyet.com.tr Sanayi Bakanlığı, Bankalar Birliği ile tüketici örgütlerini toplayarak sorunu çözmek için çalışmaya başladı 13 ANKARA PAZARI YAKUP KEPENEK Kartta yıllık ücrete müdahale ANKARA(ANKA) Sanayi Bakanlığı, kredi kartında yıllık ücret alınması sorununu çözmek üzere harekete geçti. Sanayi Bakanlığı Tüketicinin ve Rekabetin Korunması Genel Müdürlüğü, Türkiye Bankalar Birliği (TBB) ile tüketici örgütlerini, kredi kartı yıllık ücreti sorunu için geçen hafta içinde topladı. TBB, yıllık ücreti savunurken tüketici örgütleri karşı çıktı. Bunun üzerine her iki tarafın da çalışma yapması kararı alındı. Sanayi Bakanlığı toplantıda, tüketicinin yıllık ücrete ilişkin kullanabileceği iki hakkın kesin bir şekil İşgücü Seçimlere gidilirken, hükümetin “işine gelecek” sayısal veriler de artıyor. Örneğin, geçen günlerde yayımlanan geçen yılın son üç ayının işgücü verileri yılın son üç ayında işsizlik oranının geçen yılın aynı dönemine göre azaldığını, yüzde 10.6’dan yüzde 9.6’ya düştüğünü gösteriyor. Bu durum seçime giden bir hükümet için önemli bir başarı sayılıyor. Ancak duruma daha yakından bakmak gerekiyor. ??? Nüfusun, çalışma çağı, yani 15+yaş kısmında bulunanların sayısı, bir yıl boyunca, 854 bin kişi artmıştır. Bunların yalnızca 517 bini, yani, yüzde 60’ı işgücüne katılmıştır. İşgücüne katılma, iş bulma anlamına gelmiyor; istihdam edilenlerle işsizlerin toplamını veriyor. Bu durumda geriye kalan 337 bin kişi işgücü içinde yer almıyor. Ekonomi, işgücü piyasasına girebilecek olan her beş kişiden ikisini “dışarıda” tutmaktadır. Sonuçta, toplam 52 milyon olan çalışma çağı nüfusunun, işgücüne katılan kısmı 25 milyon 56 bindir. Bunların da 22 milyon 641 bini istihdam edilmektedir, işsiz sayısı 2 milyon 415 bindir. Çağ nüfusunun kalan 26 milyon 944 bini de “işgücüne dahil olmayanlar”dır. İşgücüne katılmayanların “2 milyon”a yakın bir kısmı, “iş aramayıp çalışmaya hazır olanlar”dan, 13 milyona yakın kısmı da, “ev işiyle uğraşanlar”dan oluşuyor. Ek olarak 3.5 milyon öğrenci, bir o kadar da çalışamaz durumda olan ve mevsimlik çalışan var; 1.7 milyon kişi de “diğer” işgücüne katılmayanlardan oluşuyor. Eğer, “çalışmaya hazır” olmasına karşın iş aramayan 2 milyonu göz önüne alırsanız, işsiz sayısı, neredeyse “ikiye” katlanır. İşsizlik oranını da buna göre hesaplamak, yüzde 17.6 olarak açıklamak gerekir. Eğer “eksik istihdam” ve “mevsimlik çalışanlar” da katılırsa, işsizlik oranı yüzde 18.2’ye çıkıyor. Kamuoyu işsizlik verilerine bu nedenle güven duymuyor. ??? Çalışanların işteki durumu, son bir yılda oldukça önemli bir değişim geçirmiştir. Tablo’dan da izlenebileceği gibi, “kendi hesabına” çalışanların sayısı dörtte bir dolayında azalmıştır. Özellikle “büyük mağazaların” hızla çoğalmasıyla esnafın ekonomik konumunu yitirdiği söylenebilir. Ekonominin toplumsal yüz karası sayılması gereken kadın “ücretsiz aile işçisi” toplamı bir yılda 75 bin artmış, ücretsiz aile işçisi erkeklerin sayısı, çok az da olsa (8 bin) azalmıştır. Tablo’da yer almayan bir nokta daha var. Çalışanların ortalama yüzde 48’i kayıt dışıdır. Kayıt dışılık, ücretsiz aile işçilerinde yüzde 96’ya yaklaşmaktadır. Kendi hesabına çalışanların yüzde 65’i; ücretlilerin yüzde 23’ü, işverenlerin de, geçen yıla göre bir puan artışla, yüzde 27’si kayıt dışıdır. İşverenin neredeyse üçte biri bile kayıt dışıdır. Ülkenin nüfusu 74 milyona ulaşıyor. Toplam çalışanlar ise 22.6 milyonda kalıyor. Çalışanların işteki durumunu da olumlu yorumlama olanağı bulunmuyor. Çalışanların İşteki Durumu (Bin Kişi) ? Sanayi Bakanlığı, tüketicilerin, kredi kartı sözleşmesinde yıllık ücrete ilişkin bölüm boş bırakılmışsa, yıllık ücret ödememesi, yıllık ücret belirlenmişse de bankanın haber vermeksizin artırdığı ücretin artan bölümünü ödememesi yönünde görüş bildirdi. de ortaya konulmasını istedi. Bu çerçevede; kredi kartı kullanıcısının haklarını kullanması için kredi kartı sözleşmesine bakması gerekiyor. Sözleşmede söz konusu alan boş bırakıldıysa, bankanın müşteriden yıllık ücret isteme hakkı bulunmuyor. Bu durumda kart kullanıcısı, yıllık ücret ödemeyi reddedebilecek, ödeme yaptıysa da geri isteyebilecek. Sözleşmede yıllık ücret alınacağına ilişkin hüküm varsa, bu kez de belirlenen miktara bakılması gerekiyor. Müşteriden onay alınmamışsa, bankanın sözleşmede belirlenen ücretin üzerinde bir rakam talep etme hakkı bulunmuyor. Bu durumda örneğin, sözleşmede 5 YTL yıllık ücret varken halen 30 YTL ’ye kadar çıkan yıllık ücretin ödenmesine itiraz hakkı bulunuyor. Yıllık ücretin bütünüyle haksız uygulama olduğu yönünde mahkeme kararı da bulunuyor. Ancak tersi yönde de karar olduğuna dayanan Sanayi Bakanlığı, yalnızca sözleşme uygulamalarına göre tüketici hakkını gözetme kararı aldı. Bu çerçevede 12 ve 23 Şubat günlerinde 81 il valiliğindeki sanayi il müdürlüklerine iki ayrı genelge gönderildi. 12 Şubat tarihli genelgede, tüketici sorunları hakem heyetlerinin, ücretlerin ne şekilde belirleneceği ne ilişkin hükmün kredi kartı sözleşmesinde açık ve anlaşılır dille yazılıp yazılmadığını kontrol etmesi istendi. Üyelik ücreti alınacağına ilişkin hükmün sözleşmede bulunmadığı tespit edilirse, ücretin iptalinin hükme bağlanması gerektiği bildirildi. 23 Şubat tarihli genelgede de tüketici sorunları hakem heyetlerinin; tüketiciye ait anlaşmazlık konusunu içeren dilekçesini; varsa tüketicide bulunan ve delil oluşturacak nitelikteki sözleşme örneği ve diğer ilgili belgelerle kabul etmesi talimatı verildi. TÜRKİŞ ARAŞTIRMASI: BA ile New York’a First Class gidişdönüş bilet fiyatı 3 bin 842 Avro civarında Açlık sınırı 629 YTL’ye çıktı Ekonomi Servisi Türkİş, şubat ayında açlık sınırının 628 YTL 75 YKr, yoksulluk sınırının 2 bin 48 YTL 05 YKr’ye yükseldiğini bildirdi. Türkİş Araştırma Merkezi’nce yapılan araştırmaya göre 4 kişilik bir ailenin dengeli ve sağlıklı beslenebilmesi için aylık zorunlu gıda harcaması tutarı, bu ay bir önceki aya göre 1.75 oranında arttı. Bu artış ile son dört yılın en yüksek şubat ayı artışı elde edildi. Gıda harcaması tutarında son 12 ay itibarıyla artış oranı yüzde 13.27 olurken, geçen yıl bu oran yüzde 6.09 düzeyinde gerçekleşti. Açlık sınırı tutarındaki artış 10.81 YTL ve yoksulluk sınırı tutarındaki artış 35.22 YTL düzeyinde olurken, yıllık artış tutarı ise sırayla 73.68 YTL ve 240.01 YTL hesaplandı. Et, tavuk, balık, sakatat, bakliyat grubunda et fiyatı değişmezken, tavuğun kilogram fiyatı 3.55 YTL ’den 3.85 YTL ’ye yükseldi, yumurta fiyatı ise değişmedi. Meyvesebze grubunda bu ay ortalama itibarıyla yüzde 7.39 oranında fiyat artışı yaşanırken, geçen ay 1.76 YTL olarak hesaplanan ortalama meyvesebze fiyatı bu ay 1.89 YTL olarak belirlendi. Havada lüksün sınırı yok ? British Airways’in uzun yolculuklarda ve üst gelir grubuna hitap eden First Class kabini, marttan itibaren yolcuları uçuracak. ŞEHRİBAN KIRAÇ BOSTON İngiliz havayolu şirketi British Airways (BA) lüks bir yolculuk yapmayı amaçlayan yolcular için First Class kabinlerini yeniledi. Marttan itibaren yeni bir ikram servisi ve yenilenen yemek takımları, masa örtüleri ve koltuklarla müşterilerini ağırlamaya başlayacak şirket, yaklaşık 100 adet uçağını yeniledi. BA ile New York’a First Class gidişdönüş bilet fiyatı 3 bin 842, Business Class bilet fiyatı ise 1715 Avro’dan başlıyor. BA’nın yenilenen kabin hizmetini tanıtmak amacıyla BA Genel Müdürü Ayşim Arda’nın katılımıyla First Class kabininde İstanbul’dan Londra aktarmalı Amerika’nın Boston kentine bir seyahat düzenlendi. BA’nın First Class kabini İngiliz tasarım firması Design Acumen tarafından yenilendi. Boeing 747’lerde 17 ayrı kabin ve bazı Boeing 777’lerde 17 adede kadar ayrı kabin bulunuyor. Her kabinde bulunan koltuklar, bir düğmeye basarak yatağa dönüşebiliyor, yorgan ve yastıkları ile yolcular kendi kabinlerinde uyuyabiliyor. BA; 30 Haziran’a kadar İstanbul’dan New York, Miami, Orlando, Chicago, Boston, Philadelphia, San Francisco, Los Angeles, Washington, Toronto ve Hong Kong’a gitmek üzere bilet alan Business Class yolcularının uçuşlarının gidiş ya da dönüş kısımlarını First Class’a yükseltebiliyor. E N B A Ş A R I L I S AT I Ş E L E M A N I Bu arada BA’nın Türkiye Genel Müdürü Ayşim Arda, Türkiye’de 5 noktaya haftada düzenlediği 33 sefer ile Avrupa’nın en başarılı satış elemanı seçildi. Arda, 14 yıldır BA’da çılıştığını ve bu ödülü bütün Avrupa ülkelerini geride bırakarak aldıklarını belirterek, gelecek dönemde Türkiye’deki uçuş noktalarını artırmak istediklerini söyledi. Arda, BA’nın First Class kabinine Türkiye’deki yolculardan da büyük ilgi olduğunu kaydederek, müşterilerine lüks ve ferah bir yolculuk sunduklarını dile getirdi. TTSO’da ilk kadın meclis üyesi TRABZON (AA) Türkiye’nin en eski ticaret ve sanayi odalarından Trabzon Ticaret ve Sanayi Odası’nın (TTSO), tarihinde ilk kez bir kadın meclis üyesi oldu. Osmanlı İmparatorluğu döneminde 1874 yılında kurulan TTSO’nun, 133 yıllık tarihinde oda meclisine giren ilk kadın üyesi Nurcan Ofluoğlu, bir ilki gerçekleştirdiği için çok mutlu olduğunu söyledi. Ofluoğlu, kadınların ülke yönetiminde olduğu gibi Trabzon’da iş hayatında da eksik kaldıklarını vurguladı. ‘Erdoğan Başbakan kalmalı’ Ekonomi Servisi Sabancı Holding Yönetim Kurulu Başkanı Güler Sabancı, seçimler konusunda bir sorun yaşanacağını düşünmediğini belirterek, “Bir fevkaladelik yaşayacağımızı düşünmüyorum” dedi. Sabancı, Erdoğan’ın başbakan olarak kalması yönündeki görüşünü de muhafaza ettiğini aktararak, “Başbakan olarak kalsa daha iyi. Demokratik bir ülkede Cumhurbaşkanını parlamentonun seçmesini, bu konuda bir sorun olmayacağını düşünüyorum” dedi. Sabancı, bazı gazetecilerle yaptığı sohbet toplantısında, enerji konusundaki projeksiyonlara değinerek, nükleer enerji ile ilgilendiklerini yineledi. Sabancı, Sabancı Holding olarak faaliyet gösterdikleri işkollarında, sektörlerde çok iyi durumda olduklarını belirterek, “Bizden her işe girmemizi beklemeyin. Mevcut işlerimizde çok büyük potansiyel var. Başkası için bize olduğundan daha değerli olduğuna inandığımız işlerden çıkarız. Örneğin polyesterde Avrupa’nın 1 numarasıydık. İspanyollar için daha değerli olduğunu görünce devrettik’’ diye konuştu. Halkbank ile ilgileneceklerini, değerlendireceklerini, ancak daha detayların belli olmadığını söyleyen Sabancı şöyle devam etti: “Enerjide, elektronik perakendede (Teknosa) Türkiye ve bölge ülkelerinde büyüyeceğiz. Temsa önce bölgesel bir güç olacak. 2006’nın en önemli operasyonlarından biri de Kordsa’dır. Tamamen bizim geliştirdiğimiz teknoloji ile 11 ülkede 12 fabrikası ve alanında dünyanın ilk markası olan bir kuruluş.” 2005 Toplam 21.928 Ücretli 10.763 Yevmiyeli 1.611 İşveren 1.150 Kendi Hesabına Çalışan 5.353 Ücretsiz Aile İşçisi 3.051 Kadın 2.088 Erkek 963 2006 22.641 11.337 1.763 1.181 5.216 3.114 2.163 951 Değişim +713 +574 +152 + 31 137 +63 +75 8 Kaynak: TÜİK Haber Bülteni, İşgücü Piyasası Kasım 2006 verileri; 15 Şubat, Tablo.1. Önceki yılın aynı dönemiyle karşılaştırma. yakupkepenek06@hotmail.com erginy@tr.net http://erginyildizoglu.blogspot.com alırsa, Obama’nın başkan olması benim uykularımı kaçırmaz” diyormuş. Kısacası, Obama, uzlaşmacı, kendisine oy verenleri kolaylıkla yarı yolda bırakabilecek biri. Ne Hillary ne de Obama’nın, ekonomi, iç politika ve dış politika, hatta savaş konularında son 1520 yıldır izlenenlere alternatif olacak önerileri var. Muhafazakâr eğilimli National Journal’da Jonathan Rauch’un gösterdiği gibi, zaten Demokratlar’la, Cumhuriyetçiler arasında dış politika alanında öyle büyük bir ayrım henüz oluşmuş değil (16/02). Anımsarsak, imparatorluk eğilimi, Irak’ta rejim değişikliği kararı, iç güvenlik yasaları (Patriot Act) ilk önce Clinton döneminde şekillenmişti. Şu andaki lider adaylarına ve programlarına bakınca, 2008’de belirgin bir değişiklik beklemek zor. Şimdilik, kim kazanırsa kazansın, 1980 sonrası benimsenen neoliberal çizginin, 1990’larda şekillenmeye başlayan dış politika stratejisinin, görüngüsel kimi değişikliler dışında devam edeceğini varsayabiliriz. Ancak, gelir dağılımı adaletsizliğinin, küreselleşmenin olumsuz etkilerinin, sermaye hareketlerinin denetlenmesinin, korumacılığın, sağlık reformu, işçilerin sendikalaşmasını kolaylaştıracak yasalar, küresel ısınmaya karşı politikaların açıkça tartışılmaya başlanmış olması, çok taraflı bir dış politika olasılığı, daha sonra gerçekleşebilecek bir “rejim değişikliğinin” ilk işaretleri olarak görülebilir. Ancak bu arada İran savaşı, mali piyasalarda şiddetli bir kriz, “durumu” radikal bir biçimde değiştirerek 2008 seçimlerini bir “rejim değişikliği” seçimine dönüştürebilir. Aksi takdirde 20082012 dönemi ve liderleri kararsız, istikrarsız ve geçici olmaya aday! DÜNYA EKONOMİSİNE BAKIŞ / ERGİN YILDIZOĞLU LONDRA ABD başkanlık seçimlerine bir yıldan fazla süre var. Ama nedense ABD medyasında seçim tartışmaları geçen hafta birden hızlandı. Daha şimdiden 2008 seçimlerini Demokratlar’ın rahatlıkla kazanması bekleniyor. Hatta 2008’in ABD’de bir “rejim değişikliği” getireceğine ilişkin bir beklenti bile oluşmuş görünüyor. Örneğin, New Labour Forum’un editörü Steve Fraser “2008’e Doğru” başlıklı denemesinde, bugünkü konjonktürü, ABD tarihinin ışığında irdeledikten sonra, biraz tereddütle de olsa, “olabilir” diyor. Ben, bu “rejim değişikliğinin” maalesef, zamanında gerçekleşmeyeceğini, bir sonraki seçimlere kalacağını düşünüyorum. Eğer haklıysam, jeopolitik konumumuzdan dolayı özellikle de bizim için iyi bir haber değil. Ancak, bu “kötümserliğimin” nedenlerini tartışmadan önce, Fraser’in yazısını kısaca aktarmam gerekiyor. 2008’de ‘Rejim Değişikliği’ Olur mu? kilerinde, piyasanın işleyişinde devletin rolü değişiyor. Böyle bir dönüm noktasının başladığı dönemlerdeki seçimlerde; bireylerin, kentlerin hatta büyük bölgelerin oy verme eğilimleri, aniden ve topluca değişiyor. Örneğin, 193236 arasında, daha önce Cumhuriyetçiler’in tabanı olan göçmen sanayi işçileri, kurtuluşlarından beri Lincoln’un partisi Cumhuriyetçiler’e oy veren siyahlar, Roosewelt’e, Demokratlar’a yöneldiler, uzun yıllar hep orada kaldılar. Beyaz işçi sınıfı ve Güney eyaletleri 1980’de Cumhuriyetçiler’e geri dönerek Reagan iktidarının sosyal tabanını oluşturdular. 1932 dönüm noktasının ilk işaretleri 1929’da, 1980’i yaratan oy kayması da 1968’den sonra başladı. New Deal dönemi serbest piyasa ve sosyal Darwinciliği tümüyle gözden düşürdü. Reagan dönemiyse, bunları yeniden gündeme getirdi, bir “küresel serbest piyasa” projesi başlattı. Özetle, seçmenin önemli bir kısmı tavrını değiştirmeye başlıyor ve “yeni rejim” bu yeni tavır üzerinde gerçekleşiyor. Bir “dönüm noktasının” gelmekte olduğunu “eski rejimin” politikacılarının tavrında da görebiliyoruz. Önce, bu politikacıların üzerinde oturdukları rejimin ekonomiyi ve siyaseti yönetme araçları tükeniyor: “Eski rejimin” politikacıları, gittikçe ağırlaşan ekonomik sorunları, mayalanmakta olan meşruiyet krizini aşacak politikalar üretemiyorlar; dahası, yeni bir yönelim aramak yerine, “daha önce denenmiş” Ortodoks politikalara geri dönüyorlar. Böylece kriz derinleşiyor, siyasi tercihlerdeki kaymalar hızlanıyor. Alternatif politikalar ise embriyonik durumda bile olsa daha “eski rejim” yıkılmadan şekillenmeye; seçkinler, çeşitli sermaye kesimlerinin temsilcileri arasında tartışılmaya başlıyor, giderek taraftar buluyor. kenleri bir araya getirdikten, ya da bir dönemden öbürüne geçerken ortaya çıkan, sonra da yok olan etkenler, özneler) kavramı kullanılabilir. Cumhuriyetçiler tam anlamıyla iflas halindeler; henüz ortada ciddi, özgün bir politikaya sahip adayları yok, çıkacağa da benzemiyor. Bu nedenle medyayı meşgul eden isimler esas olarak Demokrat Parti’nin aday adayları, özellikle de Hillary Clinton ve Barac Obama. Ama bunlar, tam anlamıyla 1980 sonrası şekillenen döneme ait, onun ürünü siyasiler. Clinton’lar, sermaye çevrelerinden gelen her baskıya boyun eğmiş olmalarıyla, inanılmaz oportünistlikleriyle ünlüler. Hillary, Irak savaşına destek vermişti. Çok sonra, o da isteksizce savaşı eleştirmeye başladı. Ancak ilk kararının yanlış olduğunu kabul etmemekte ısrarlı. İsrail lobisine ters düşecek bir şey söylememeye özellikle dikkat diyor. Kariyeri adeta bir roket hızıyla yükselen Obama da aynı kumaştan biçilmiş. Obama, başından beri savaşa karşı çıkmış olmasın karşın, 2004 Temmuz ayında Demokrat Parti Kongresi’nde, adının ilk kez duyulmasına yol açan konuşmayı yaptığında neoconlardan büyük övgü almıştı. Bugün, muhafazakâr, hatta Siyonist, neocon eğilimli Wall Street Journal, Obama için, Illinois Eyalet Senatosu’ndaki pratiğine bakarak, över bir tonla, “Kimi zaman kendisini destekleyenleri bile düş kırıklığına uğratacak kadar pragmatik, rakip partiyle, kolaylıkla işbirliği yapabilen biri” diyor. Illinois Eyalet Senatosu’ndan Cumhuriyetçi Kirk Dillar “Etrafına iyi insanlar 20062008 Bush yönetimi 2006’da iki mecliste de çoğunluğu Demokratlar’a kaptırdı. Seçmen, artık Bush yönetiminin Irak savaşı politikalarına, Katrina kasırgasıyla oluşan rezalete, Abramof gibi lobicilerin skandallerine, Halliburton örneğinin gösterdiği “ahbap çavuş kapitalizmine”, Libby, Faith gibi üst düzey politikacıların yolsuzluklarına karşı çıkıyordu. Seçim sonuçları, beyaz işçi sınıfının, geleneksel olarak büyük çoğunluğu Cumhuriyetçiler’e oy veren Latin Amerika kökenli Katolik seçmenin tercihlerini Demokratlar’dan yana kullanmaya başladığını gösteriyordu. Öyleyse, diyor Fraser, 2006 seçimleri, 2008’de “bir dönüm noktasının” gerçekleşeceğine işaret ediyor olabilir mi? Ben, hem “eski rejimin” ekonomiyi ve siyaseti yönetme biçimlerine alternatif politikaların, hem de bu politikaları savunacak, geliştirecek, kitlelere mal edecek liderliklerin eksikliğine bakarak henüz etmiyor diye düşünüyorum. ‘Rejim değişikliği’ Fraser, 1860’ta Lincoln’ü, 1932’de Roosewelt’I, 1980’de Reagan’ı iktidara getiren seçimler için “dönüm noktası” kavramını kullanıyor. Ben, 1860’ın, bir yıl sonra iç savaşı; 1932’nin, 1970’lerin sonuna kadar etkisini devam ettiren New Deal’i (refah devletini); 1980’in de neoliberalizmi getirdiğini düşünerek, “rejim değişikliği” kavramının daha açıklayıcı olacağını düşünüyorum. Gerçekten de bu “rejim değişikliği” noktalarında, Fraser’in 1932 ve 1980’e atıfla işaret ettiği gibi, sınıflar arası dengeler, iktidar blokunun lider sınıfı, sermaye birikim tarzı, bölüşüm iliş ‘Kaybolacak aracılar’ Bugün ABD halkının karşısına çıkan lider adaylarına ilişkin, en fazla, “kaybolan aracı” (çeşitli et CUMHURİYET 13 K