28 Kasım 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 16 EKİM 2007 SALI 8 TÜRKİYE İstanbul Edirne Kocaeli Çanakkale İzmir Manisa Aydın Denizli Zonguldak Açık İstanbul HABERLERİN DEVAMI B B B B B B B B B 19 17 17 18 20 20 24 22 13 Sinop Samsun Trabzon Giresun Ankara Eskişehir Konya Sıvas Antalya Y Y Y Y B B B Y B 18 17 17 13 18 15 14 9 29 Adana Mersin Diyarbakır Şanlıurfa Mardin Siirt Hakkâri Van Kars PB PB Y Y Y Y Y Y Y 26 27 25 23 23 26 18 21 16 Trabzon Ankara İzmir Hakkari Antalya Adana Ş.Urfa Erzurum Bütün bölgelerimiz parçalı çok bulutlu, Orta ve Doğu Karadeniz, Doğ ve Güneydoğu Anadolu, İç Anadolu’nun doğusu ile Kahramanmaraş çevreleri sağanak ve gökgürültülü sağanak yağışlı geçecek. Hava sıcaklığı doğu bölgelerde 68 derece azalacak diğer yerlerde ise biraz artacak. Çok bulutlu DIŞ MERKEZLER Oslo Y 12 Helsinki Y 12 Stockholm Y 14 Londra Y 17 Amsterdam Y 18 Brüksel Y 18 Paris Y 20 Bonn PB 19 Münih PB 18 Yağmurlu Stockholm Berlin Budapeşte Madrid Viyana Belgrad Sofya Roma Atina Zürih PB PB Y PB PB B PB PB PB 19 17 22 16 19 20 22 21 20 Moskova Aşkabat Astana Taşkent Baku Bişkek Tiflis Kahire Şam Karlı Y PB PB B Y B Y B B 7 33 14 26 20 22 14 29 27 Londra Berlin Moskova Belgrad Madrid Ankara Taşkent Tahran Kahire Sulu kar Gök gürültülü Parçalı bulutlu Sisli Bulutlu GÜNCEL CÜNEYT ARCAYÜREK ? Baştarafı 1. Sayfada AksarayHavalimanı arasında çalışan hafif metronun, nikâhın kıyılacağı kongre merkezindeki istasyonda yolcu indirmesi ve bindirmesine izin verilmemiş. Güvenlik açısından doğrusu bir önergeyle Meclis’e yansıtılacak kadar ciddi bir olay; yolcuların cepleri aranmamış, küçük bir çakı taşıyanlar neden karakola götürülmemiş! Her tramvaya görevli polisler bindirilmiş. Dünya Ticaret Merkezi ile civar otellerin çatılarına susuz geçen yazın acısını çıkarsınlar diye keskin nişancılar yerleştirilmiş. Gün boyunca bir helikopter havada tur atmış. İtfaiye aracı ve iki ambulans da orada. Dünya Ticaret Merkez’inin çevresi etten duvarla örülmüş. Güvenlik güçleri her üç metrede bir kişi olmak üzere saatlerce herhalde hazır olda kıpırdanmadan nöbet tutmuş ve... ...İstanbul Emniyet Müdürü Celalettin Cerrah beyefendi alınan güvenlik önlemlerini yerinden denetlemiş. 11’incinin türbanını üniversite diploma töreninde bile çıkarmayan doğuştan inançlı kızı Kübra ile bundan böyle Cumhurbaşkanı’nın damadı diye anılacak olan gencin güvenliği için gösterdiği çaba ve üstün başarıdan dolayı Bay Celalettin Cerrah Bey artık yaşam boyu İstanbul Emniyet Müdürü kalma olanağını yakalamış. Nikâh sırasında bir torbada toplanan takılarla ilgili işlem 23 saat sürdü. 11’inci, dünürüne “takıların bir bölümünü şehit ailelerine bağışlasak” diyor ve bu haber, basına sızdırılıyor. Kimi bilgilere göre, takıların toplam değeri 400 bin YTL (400 milyar Türk Lirası). Yine kimi bilgilere göre, bu miktarın yarısı şehit ailelerine ayrılacakmış! ??? Şu dünyanın haline bakın; 11’inci, yaşamın cilvesi cumhurbaşkanı olmasaydı, Kayseri Üniversitesi’nde öğretim üyeliği yapan mütevazı bir Kayserili olarak kalsaydı, acaba Kübra böyle varlıklı bir aileye gelin gidecek miydi? Ulusun şehitlerine ağladığı bir bayram günü görkemli, demokrasilerden çok sultanlıklara yaraşır böylesi bir nikâh töreni ile evlenebilir miydi? Nasıl bir devlet bu: Sıfatı ne olursa olsun görevli bir kişinin kızı evleniyor diye İstanbul, saatlerce hapishaneye çevriliyor. Devletin emniyet gücü sanki Kübra ile eşini korumakla görevli, seferber oluyor. Konuşmalarında övgüler sıraladığı medya çalışanlarına nikâh törenini izlemeyi yasaklıyor. Yalnız devletin denetimindeki AA kameralarına görev yaptırıyor. Bu düşünce biçimiyle nikâha ev sahipliği yapan 11’inciyi, bugün yazılmaz ama konuşulursonradan görme diye bir yorum getirenler olursa, sakın şaşırmasın, kızmasın, alınmasın! ??? Laik devletin son Cumhurbaşkanı Sayın Ahmet Necdet Sezer, oğlunu evlendirirken kısıtlı konuğun katıldığı mütevazı resepsiyonun masraflarını, hatta görev saatleri dışında hizmet gören bütün görevlilere fazla mesai ödeyerek cebinden karşıladı. Gölbaşı’nda ev yaptırdı, santimine kadar hesabını verdi. Devlet adamlığı, laik Cumhuriyeti, Atatürk devrimlerini korumak ve savunmak Sayın Sezer’le birlikte Köşk’ten, ne yazık ki geri dönmemek üzere 1’inci Nizamiye kapısından ayrıldı. Kübra’nın nikâhının masrafları erkek tarafından varlıklı kayınpederden çıktı diyorlar. Ancaakkkk 11’inci, değirmenin suyunun nereden geldiğini, kızının evliliğine ne ölçüde katkıda bulunduğunu santimine kadar kanıtlamak zorunda değil mi? ??? Mustafa Kemal Atatürk; Latife Hanım’la evlendiği zaman zaferle sonuçlanan Kurtuluş Savaşı’nın altın tacı başını süslüyordu ama; O, gürültüsüz, görkemli törenlerden uzak kalarak sade bir törenle evlendi. İsteseydi, “Yedi düvel”, ellerinde nadide armağanlar, Ankara’ya gelmekte yarış ederlerdi. Yıllarca Başbakanlık ve Cumhurbaşkanlığı yapan İsmet İnönü, biricik kızı Özden’i evlendirdiği gün Çankaya’daki Pembe Köşk’teki bir iki saatliğine düzenlenen kabulde bulunan sınırlı sayıda konuğu her türlü aşırılıktan kaçan sadelik içinde ağırladı. Cumhuriyet tarihinde hiçbir dönemde hiçbir devlet adamı; RTE ve şimdi de 11’inci Cumhurbaşkanı olan kişi gibi çocuklarına görkemli düğünler, nikâhlar ve sünnet düğünleri düzenlemedi. Hiçbiri örneğin RTE gibi oğlunun sünnet düğününe gelen armağanları mal beyanında kaynak göstermedi. 11’inci gibi oturduğu koltuğun yüceliğini kızının düğününe yansıtmadı. Devletten maaşlı memurları bayram günü hizmete zorlamadı. Bu adamlar sık sık Müslümanlığın ve Peygamber’in sade yaşamından ve haddini bilmeyen insanlara karşı tavrından söz ederler. Hadi onların anlayacağı dilden yemin edeyim. Şu yaşa geldim: Benzetmek gibi olmasın ama vallahi billahi devlet katında sonradan görmelere layık böylesi nikâhlara, düğünlere hiç ama hiç rastlamadım. AKP iktidarının, şeriatçı örgütü harekete geçirmeye çalıştığı ileri sürüldü GÜNDEM ? Baştarafı 1. Sayfada MUSTAFA BALBAY Kürt Haması Hizbullah devrede MEHMET FARAÇ PKK, TBMM’deki sınır ötesi operasyonla ilgili çalışmaları endişeyle izlerken örgüt yöneticilerinden tehdit içeren açıklamalar gelmeye devam ediyor. Feyman Hüseyin’in, “AKP ve CHP’yi hedef alırız” şeklindeki tehdidinin ardından PKK yöneticilerinden Duran Kalkan, olası bir sınır ötesi operasyona karşı hazırlıklı olduklarını ileri sürüyor ve “Geçsinler de bir görelim. Kimin başına ne gelecek?”diye meydan okuyor. Cemil Bayık ise, AKP iktidarının PKK’ye karşı “Kürt Haması” olarak nitelendirdiği Hizbullah’ı harekete geçirmeye çalıştığını iddia ediyor. Örgütün son 11 ayda eylemsizlik sürecine girdiğini öne süren ve bu dönemde 170 militanını operasyonlarda kaybettiğine dikkat çeken Duran Kalkan, AN F’de yayımlanan röportajında, Gabar’da 13 askerin şehit edilmesini protesto eden Washington’a, “ABD’nin demokrasisi bu mudur?”diyerek ilginç bir tepki gösteriyor. TSK’nin kış aylarında sınır ötesi operasyondan kaçınacağını öne süren Kalkan tehditlerini şöyle sürdürüyor: “Militanlar Türkiye sınırlarının içindedir. Ama eğer ‘Biz Irak sınırını geçmek istiyoruz’ diyorlarlarsa geçebilirler. Geçsinler de bir görelim, bakalım neler olacak. Kimin başına ne gelecek? Sanki geçince orada hemen yok edecek, her şey bitecek. Yani bu sınır ötesi operasyonun öyle pratik bir değeri yoktur. O bakımdan bu operasyon politik baskı içeren bir özellikten başka bir şey taşımıyor. Kaldı ki, örgüt hazırdır, bekliyor kendine güvenen varsa, hodri meydan geçebilir!” PKK’nin, Mesud Barzani ve Celal Talabani’den, Türkiye ile Irak arasındaki terör anlaşması karşısında tutum almasını isteyen Kalkan, olası bir sınır ötesi operasyonda PKK’lilerin mevzide olmayacağını, Türk ordusunun peşmergeler ve ABD birlikleriyle karşı karşıya geleceğini ifade ediyor! Ancak PKK’nin endişesi salt Kuzey Irak’a yönelik olası bir operasyonla kalmıyor. Başta Abdullah Öcalan olmak üzere örgüt yöneticileri, Güneydoğu’daki Hizbullah yapılanmasından da büyük kaygı duyuyor, sık sık uyarılar yapıyor. Örgüt yöneticilerinden Murat Karayılan, Azadiya Welat gazetesinde dün yayımlanan, “AKP ve Erdoğan’ın son yöntemi Hizbi Kontra” başlıklı makalesinde, AKP’nin tıpkı 1990’larda yapıldığı gibi örgütün karşısına Hizbullahı çı Teröre karşı eylemler Muğla’nın Datça ilçesinde teröre lanet mitingi düzenlendi. İlçedeki bazı siyasi parti temsilcilikleri ve sivil toplum kuruluşlarının öncülüğünde, Cumhuriyet Alanı’nda düzenlenen mitingde, şehitler anısına saygı duruşunda bulunuldu. CHP Datça İlçe Sekreteri Gökhan Sağır, yaptığı konuşmada, terörist saldırıda şehit olan askerlerin asla unutulmayacağını ifade etti. Mitinge katılanlar, ABD ve terör örgütü aleyhine sloganlar atarak bir süre yürüdükten sonra dağıldı. Bodrum MHP ilçe örgütü Turgutreis’te eylem yaptı. Atatürk Üniversitesi (AÜ) Rektörü Prof. Dr.Yaşar Sütbeyaz da düzenlediği basın toplantısında, terör saldırılarını kınadı. (AA) karmaya çalıştığını iddia ediyor. Başbakan Erdoğan’ın bir süre önce “PKK’ye karşı farklı yöntemleri devreye koyacağız”dediğini ileri süren Bayık, bu açıklamaların Hizbullah’ın Güneydoğu’da faaliyetlerinin artmasıyla birlikte anlam kazandığına dikkat çekiyor. Bu durumun faili meçhul cinayetleri yeniden gündeme getireceğini öne süren Bayık, şunları yazıyor: “Erdoğan daha başka ne uygulayabilir ki? Geriye ne kaldı ki? Her halde geride kullanacağı asıl silahlarından biri olan ‘Kürt Haması’nı devreye sokmak kalıyor. Bunun uzun süredir hazırlığını yaptığı biliniyor. Hizbi Kontrayı yeni sahte isimler (Mustazaf vb.) altında yeniden örgütlemeye çalıştığı bir sır değildir. Herhalde Erdoğan’ın yeni uygulayacağı yöntem bu kontra gücünü sokağa aktarmak, seri cinayetler için yeniden sokağa salmak oluyor. Meşru zeminde yer alan tüm kurumları kapatabilirler. Vekilleri, belediye başkanlarını tutuklayabilirler.” Açıklamalara bakıldığında, PKK’nin, sınır ötesi operasyon tezkeresinin çıkmasının ardından örgüte yönelik hem yurtiçi hem de yurtdışında topyekun bir mücadele sürecinin başlamasından endişe ettiği anlaşılıyor! Ancak PKK’nin son dönemde eski Hizbullahçıların kurduğu ve Diyarbakır ile çevresinde faaliyetleri yoğunlaşan başta Mustazaflar Derneği (MustazafDer) olmak üzere Hizbullahi yapılanmalara her geçen gün daha fazla vurgu yapması dikkat çekiyor. Güneydoğu insanı, PKK’nin yanı sıra birçok çevrenin de gündeme getirdiği Mustazaflarla ilgili endişeyi, devletin 2000 yılındaki Hizbullah deneyiminden ders almış olma ihtimaline sığınarak etkisiz kılmaya çalışıyor! TEMSİLCİLER MECLİSİ BAŞKANI F. TIMES’DAN ERMENİ YORUMU nını sözde halkın seçmesi için kararlı bir çalışma içinde! AKP’nin Türkiye’yi bu noktaya getirişini kısaca özetleyelim: Her ne pahasına olursa olsun, cumhurbaşkanını ben tek başıma seçeceğim, dedi. Yürürlükteki anayasa kuralları buna izin vermeyince, yasal mı değil mi dinlemeden elindeki her türlü yetkiyi kullanıp erken genel seçime gitti. Seçim öncesi anayasayı değiştirip, cumhurbaşkanını halkın seçmesi için referandum sürecini başlattı. İşi sağlama almayı da ihmal etmedi; özellikle 11. Cumhurbaşkanını halkın seçeceğini maddelere ekledi. 22 Temmuz seçimlerinin ardından hemen 11. Cumhurbaşkanını Meclis’e seçtirdi. Referandum süreci de işlemeye devam ediyordu. Gümrük kapılarında oy kullanılmaya başlandı. Referandum kapıya dayanınca 11.’nin seçildiği akıllarına geldi. Bu maddeyi değiştirip halkın seçimini 12.’ye bırakma girişimi başladı. ??? Bugün anayasa değişikliğinde değişiklik yapılması değişikliği Meclis’te oylanacak! Oylamaya, AKP’nin bölge ortağı DTP ile çözüm ortağı MHP’nin katılması halinde sorun yok. 400’ü aşkın oyla, değişiklik değişikliği Meclis’ten geçecek, Gül’ün önüne gelecek. Gül, 11. seçildiği için 12.’yi halkın seçmesini öngören değişikliğe bakıp, düşünecek: “Seçildiğime karar versem mi vermesem mi?” Zaman kaybetmeden şu kararı verecek: “Seçilmiş olmayı seçmeliyim... Halkı, 12.’ye bırakalım...” Gül, “AKP işleri son onay makamı” olarak imzayı çakacak. Referandumun 19. maddesi yürürlükten kalkmış olacak. İlk akla gelen soru şu: Gümrük kapılarında oy kullananlar ne olacak? Belki de bu değişiklik sonrasında görüşünü değiştirecek seçmen vardı! Gül’ün hızla onaylayıp Resmi Gazete’ye göndereceği değişikliğin yayımlanmasından sonra düşünme sırası Yüksek Seçim Kurulu’na gelecek. Kararı önüne koyup bakacak: “Referandum sakatlanmıştır deyip iptal etmeli mi, yoksa hiç etliyesütlüye, 11.’ye 12. ye bakmayıp, baş sallayıp geçmeli mi?” ??? Erdoğan bayramlık ve iftarlık ağzını hiç kapatmadı! Her fırsatı değerlendirip konuştu. Bayram öncesi bir iftarda din ve devlet işlerini hiç birbirine karıştırmadan çıkıştı: “Türkiye referandumlara hazır olsun. Bundan sonra çok referandum yaşayacağız...” Görünen o ki; Erdoğan, rejimin temelleriyle AKP’nin emelleri çatıştığında hemen bir referandum üretecek. Toplum o hale geldi ki; her şeyi söyletmek kolay! İşte size bir AKP çalışması: 10 maddelik bir referandum hazırlanır... Bunun 8 maddesi yapılması planlanan değişiklikle ilgilidir. Kalan 2 madde, halkın neredeyse tümünün evet diyeceği başka şeyler olur. Toplu halde referanduma gidilir. Halk, ilk 8’e değil, son 2’ye bakıp eveti yapıştırır... AKP milli iradeyi olmayacak biçimlerde kullanıyor. Artık demokrasi, kurum ve kurallar rejimi değil, halk dalkavukluğuna dayalı referandumlar sepeti... Bu mantık; dinamit lokumunu alıp, bayram şekeri yapmaya kalkar... Yat simidini masaya koyup, ona uygun çay bardağı arar... Acil servise gidip, hızlı yemek servisi ister! ankcum?cumhuriyet.com.tr ‘Bush beni aramadı’ ELÇİN POYRAZLAR ‘Jest adalet getirmez’ Dış Haberler Servisi İngiltere’de yayımlanan Financial Times gazetesi, Türkiye ile ABD arasında Ermeni iddialarına ilişkin tasarı yüzünden anlaşmazlık yaşandığına dikkat çekti ve “ABD Kongresi’nin jest politikalarının Ermenilere adalet getiremeyeceği” yorumunda bulundu. Ermeni tasarısı oylamasından sonra Ankara’nın, “ABD’nin Irak’ta yaşanan çok taraflı savaşa yeni bir cephe eklememesi ve bölgeyi daha da istikrarsızlaştırmaması yolundaki ricalarını” görmezden gelebileceği vurgulandı. Türkiye’nin ayrıca askeri ilişkileri kesebileceği belirtilen yazıda, “Ancak en kötüsü, artık her 10 Türk vatandaşından 9’u, politikalarıyla milliyetçilik ve radikal İslamı besleyen ABD’ye karşı düşmanca bir tutum besliyor. Bu sorunlar ABD Kongresi’nde Ermenilere jest politikalarıyla çözülemez” denildi. WASHINGTON ABD Temsilciler Meclisi Başkanı Nancy Pelosi, Ermeni soykırım savlarına yönelik tasarı konusunda ABD Başkanı George Bush’un kendisini aramadığını söyledi. Temsilciler Meclisi Demokrat çoğunluk lideri Steny Hoyer ise Ermeni tasarısının 16 Kasım’dan önce Genel Kurul’da oylanacağını belirtti. Amerikan ABC televizyo nuna konuşan Pelosi, Dışişleri Bakanı Condoleezza Rice ve yönetimden diğer yetkililerin kendisini aradığını, ancak bu konuda Bush’la herhangi doğrudan bir görüşmede bulunmadığını söyledi. Bush’un kendisini araması ve tasarının ABD için askeri bir tehlike oluşturduğunu söylemesi durumunda tasarıya yönelik tutumu sorulan Pelosi, “Başkan beni aramadı. Bu bir varsayım” dedi. Washington Post editörü: Diyaspora Ermenistan gerçeğini görmüyor WASHINGTON (ANKA) ABD’deki Ermeni diyasporasının Ermenistan’da demokrasinin gelişmesinin yerine “Ermeni soykırımı” tasarısına odaklanması eleştirildi. Washington Post editörü Fred Hiatt, “Ermeni diyasporası, bir asır kadar önce Ermenilerin maruz kaldığı soykırımın Kongre tarafından tanınması için yaptığı çabanın benzerini Ermenistan’da demokrasi için gösterse, muhtemelen modern Ermenistan, modern Türkiye kadar demokratik olurdu” yorumunu yaptı. Hiatt, diyasporanın tüm enerjisini Türkiye ve Azerbaycan karşıtı faaliyetlerine verdiğini, Ermenistan’da yaşanan insan hakları ihlallerini ise göz ardı ettiğini belirtti. Temsilciler Meclisi Dış İlişkiler Komitesi’nce tasarının onaylanmasının ABD’deki Ermeni topluluğu için bir zafer olduğunu öne süren Hiatt, “Ancak hüzün veren konu, Kongre üyeleri, oylamayı insan hakları için bir zafer olarak nitelendirirken bugün Ermenistan’da insan haklarının o kadar kötü durumda olmasıdır” diye yazdı. Washington’ın iki Ermeni lobi kuruluşunun Ermenistan’a demokrasinin gelişmesini sağlamaktan çok, Azerbaycan’a silah satışlarının engellenmesine ve Azerbaycan’ın müttefik olan Türkiye’ye odaklandığını belirten Hiatt, Ermenistan yöneticilerinin de insan haklarına ne kadar ihlal edilirse edilsin lobicilik gruplarının onları koruyacağını bildiklerini belirtti. / IŞIL ÖZGENTÜRK Dün akşam çok uzun bir yolculuktan sonra sevgili yurduma ayak bastım. Yıllık iznimin küçük bir bölümünü kullandığım için pek bir mutluydum, en azından yol yorgunluğumu atmak için uzun bir uyku uyuyabilecektim, ama arkadaş narına yandım, çünkü sevgili arkadaşlarım benim yıllık iznimi kullandığımı unutup pazar yazı günümde “arkadaşımızın yazısı elimize geçmedi” diye bir mazeret beyan etmişler. Sağ olsunlar, ama ben bu tür mazeretleri hiç sevmem, ayrıca artık dünyanın neresinde olursanız olun, yazınızı gönderme şansına sahipsiniz ve tıpkı Hint Okyanusu’nda bir teknede beni bulan camcım (evimin camlarını silen) Fikri Bey gibi, isteyen anında sizi buluyor. Uzun lafın kısası arkadaşlarımın canı sağ olsun, sizler de bana bir günlük yeni bir yazı bağışladınız. Beni bilenler bu bağışlama kelimesi karşısında şaşırmış olabilirler, haklılar ama bendeniz günlerce gündemimizi kuşatan Malezya’ya çok yakın bir bölgeden geliyorum. Bir farkla, Budist bir coğrafyadan, herkesin bir Yurduma hoş geldim! birine gerçekten hoşgörüyle baktığı, kimsenin kendini tanrı yerine koyup diğerini yargılamadığı bir coğrafyadan. Bu coğrafyadan doğa ve insan manzaralarını bir dizi yazıya sakladığım için şimdilik sadece gittiğim yerlerin belleğimize tsunami olayıyla yer ettiğini söylemekle yetineceğim, biraz merak edin. Peki uzun bir yolculuktan sonra ülkeye döndüğünüzde neler olur? Benim ülkeye dönmem bir gün önceden başladı, şiddetli bir şok geçirmemem için olacak birileri bana yardım etti. Uçuşumda bir gece Bahreyn’de konaklama vardı ve sağ olsunlar Arap dostlarımız bu konaklama sırasında öyle küçük üçkâğıtlar yaptılar ki, ben rahmetle ülkemi andım. Ülkeme geldim, tabii hemen televizyona saldırdım; işler kızışmış, anlaşılan o ki şehit sayısında ciddi bir artış olmuş. Ermeni yasası geçmiş ve herkesin canına tak demiş. Cümle âlem şehitlerimizi ve gazilerimizi anımsayıp “hadi bir şeyler yapalım” diye yollara düşmüş. Tabii bende uyku hak götüre; oturdum Milli Takımın ve Amerika Başkanı’ndan daha fazla aylık alan yönetici Fatih Terim’in önderliğinde ilerleyen Habertürk kanalının seferberlik gecesini seyretmeye başladım. Gerçekten başlangıç heyecan vericiydi, şehit yakınlarına bağlanan aylığın miktarını düşündüm; yıllar önce rastladığım bacaklarını kaybetmiş bir gazinin bana ağlayarak “Keşke o gün ölseydim” diye seslendiğini anımsadım, Sevgili Uğur Yücel’in defalarca izlediğim “YazıTura” filminin kahramanları yeniden aklıma düştü, kısaca anında ülkeye döndüm. Hemen hayal kurmaya başladım; bu paralar şehit çocuklarının en iyi okullarda okumaları için, gazilerin yeni meslekler edinmeleri için en iyi biçimde, en doğru biçimde harcanmalıydı. Ama gece ilerledi ve her şey tu 1. KOŞU: F: Kutay (3), P: Pasiner (7), PP: Küçük Aysu (12), S: Odinden (5). 2. KOŞU: F: Cross Relative (1), P: Ogasavara (4), PP: Cazibeli (2), S: Bakkal Hasan (3). 3. KOŞU: F: Coşkundamla (12), P: Şenbahar (15), PP: Yeşilbulak (8), S: Ahmet Milli (1). 4. KOŞU: F: Rikko (5), P: Dixie Land (1), PP: Lamos (6), S: Berka (7). 5. KOŞU: F: Gökçeada (8), P: Yücelay (10), PP: Serteser (6), S: Nurhilal (9). 6. KOŞU: F: Gözüpek (4), P: Akmert (3), PP: Üseyid (6), S: Mertbatur (1). 7. KOŞU: F: September Storm (5), P: Kaluga (7), PP: Selhan (3), S: Santa Barbara Girl (1). 8. KOŞU: F: ALTILI GANYAN Clever Boy (1) P: Lissey (3), PP: Blowing Storm (2), S: Karatehlike 5 8 4 5 1 10 3 1 (4). 9. KOŞU: F: Akahenk (10), P: 1 10 3 6 2 6 Aksoylu (1), PP: Işıkbey (6), S: 6 7 1/8 4 Yardımcı Abla (15). haf bir şova dönüşmeye başladı. Ve ben hayal kurmayı bıraktım, gerçekten bu paralar nasıl ve hangi projelere yatırılacaktı? Başlangıçta harika bir sivil girişim hissi oluşturan seferberlik, Genelkurmay Başkanı’nın telefonuyla sivilleşmekten çıktı ve hedef gösterildi. Neden? Bırakın bu bir sivil girişim olsun ve oluşturulacak bir vakıf ya da dernek projeleri yönetsin. Stüdyoda bulunan işadamı Sinan Öncel, sanırım benimle aynı kaygıları taşıyordu ve ülkemizdeki her alanda işleri yavaşlatan bürokrasi konusunda bir uyarı yapmaya çalıştı, hedef sapabilirdi. Gerçek ihtiyaç sahiplerine ulaşmak zorlaşabilirdi. Bu uyarı ne yazık ki herkesin büyük dostu(!) eski Fenerbahçe Başkanı Ali Şen’in telefonu nedeniyle kaynayıp gitti. Bence gecenin en asil işadamı Selahattin Beyazıt idi, 1 milyon doları hiçbir şov yapmadan bağışladı. Ve en kahramanlar da cep telefonlarına sarılan güzelim Türk halkıydı. Ben de ülkeme hoş geldim!.. NATO deniz birlikleri Antalya’da ? ANTALYA (Cumhuriyet) Tuğamiral Sinan Ertuğrul komutasındaki NATO Daimi Deniz Görev Grubu2 Antalya’ya demir attı. Ertuğrul, “Eğer NATO Türkiye’nin terörist saldırıya uğradığı yönünde karar alırsa biz de 5’inci madde gereği üzerimize düşen görevi yaparız” dedi. isilozgenturk@gmail.com CUMHURİYET 08 K
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear