26 Aralık 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
16 EKİM 2007 SALI CUMHURİYET SAYFA EKONOMİ ekonomi?cumhuriyet.com.tr Uluslararası piyasalarda varil fiyatı 85 doları da geçti. Kış öncesi enerjide alarm zilleri çalmaya başladı 13 İŞÇİNİN EVRENİNDEN ŞÜKRAN SONER Ekonomi Servisi Türkiye’nin Irak’ın kuzeyine sınır ötesi harekât düzenleme olasılığı ve kış mevsimi öncesinde stoklarla ilgili endişelerin artmasıyla yükselen petrol fiyatları rekor düzeye tırmandı. ABD ham petrolü, varil başına 85 doları aştı ve 85.19 dolarla yeni rekor seviyesine yükseldi. Brent petrolü de varil başına 81.93 dolar ile rekor düzeye çıktı. Fiyatlardaki hızlı yükselişte Çin ve Hindistan’daki talep artışının da önemli etkisinin olduğuna değinen uzmanlar, petrol fiyatlarının bu yıl bitmeden 90 dolara çıkacağı görüşünde. Öte yandan Petrol tezkereyle ateşlendi ? Uluslararası piyasalarda petrol fiyatları, Türkiye’nin Irak’ın kuzeyine sınır ötesi harekât düzenleme olasılığı nedeniyle 85 doların üzerine çıkarak rekor kırdı. Petrol İhraç Eden Ülkeler Örgütü (OPEC), OPEC petrolüne olan talebin yılın son çeyreğinde günlük 31 milyon 430 bin varil olacağını tahmin etti. Kartelin bu tahmini daha önce açıkladığı tahminin 100 bin varil üzerinde bulunuyor. OPEC, kendi ürettikleri petrole bu kış daha çok talep olacağını tahmin ediyor. OPEC’in ekim ayı Petrol Piyasası Raporu’nda, üyelerinin ürettiği ham petrole 2007 yılının son çeyreğinde talebin günlük 31.43 milyon varil olacağı tahmin edildi. Böylece, bir önceki tahminlerin 100 bin varil üzerine çıkılmış oldu. Gelecek yıl başında da petrol talebinin artmasını bekleyen örgüt, ilk çeyrekte de kendi ürettikleri ham petrole olan ihtiyacı 120 bin varil artırarak 31.17 milyon varile çıkardı. Raporda, en büyük petrol tüketicisi konumundaki ABD’nin ekonomisinde keskin bir yavaşlama olma olasılığının azaldığı üzerinde duruldu. İktidarGüç Gösterisi Beyaz gelinlik, düğün, her genç kızın, ailenin düşlerinin içinde vardır. Sağlık, siyaset nedeniyle iki kez ertelenen düğününde Kübra Gül’ün gülümseyen yüzüne, sesine mutluluğun yansıması kadar doğal, insani bir şey olamaz. Kıraç’ın aşkları, mutlulukları için özel müzik bestelemesi, binlerle konuğun önüne sahneden çıkmak, milyonların sonradan çekilmiş görüntülerle mutluluğunu paylaştığını, izlediğini bilmek.. dünyada kaç genç kızın payına düşmüş olabilir? En son hangi hanedana gelin olan hangi prenses için böylesine şatafatlı düğün düzenlenmişti ki? Baba Cumhurbaşkanı, şahitleri Başbakan, Meclis Başkanı, AKP’nin kurucu sacayağındaki eski Meclis başkanı, damadın ailesi Kayseri’nin en varsıl, saygın ailelerinden. Gelinle damat Türkiye’nin en ayrıcalıklı üniversitelerinde en iyi eğitimleri almışlar.. Kimi haberlerde takıların torbalarla mı, bavullarla mı taşındığı sorgulanıyordu... Gerçi aynı saatlerde AKP iktidar kadrolarının geldikleri, ait olmakla çok övündükleri kitleler için düğünün yaşandığı İstanbul’da çok farklı dramlar söz konusuydu.. Örneğin bir taze gelinin ailesinin büyük borçlar karşılığı almış olduğu ev eşyalarının sel suları altında yok olmasının dramını haykırarak ağlayan annenin “Taksit borçları yıllar sürecek” çığlığı, durumu çok çıplak özetliyordu. Belediye Başkanı, Kübra Gül’ün nikâhını kıyarken evlerini sular basmış binlerle, belki de on binlerle İstanbullu “Belediye nerede?” diye haykırıyordu. Belediye, evleri basmış suyu çekecek araçları ile bile ortalıkta yoktu. Elde kovalar, süpürgeler, küreklerle birikmiş sular boşaltılmaya çalışılıyordu. Ama İstanbul’da binlerle polis, Kübra Gül’ün nikâhının güvenliği için haftalardır alarm halinde görev yapıyordu. ??? İstenmeyen bir fotoğraf karesinin, görüntünün yakalanmaması için nikâh, medya çekimine, daha çok güvenlik gerekçesi ile yasaklanmıştı. Bu nedenle resmi görevliler tarafından çekilen ve medyaya dağıtılan görüntülerin önem ve anlamı artmış, ne anlatmak istediği siyasal nitelik kazanmıştı. Nikâhın bitiminde türbanlı eşlerle birlikte çekilen aile fotoğrafının çok yalın, çok net çizgisi, anlatımı ise AKP’nin “iktidargüç gösterisi” oldu; Cumhurbaşkanı, Başbakan, hükümet, Meclis Başkanı, milletvekillerinin çoğunluğu, binlerle iktidarın güç paylaşımını temsil eden işverenmedya yandaşlarıbürokrasi.. temsilcileri ile, tam kadro AKP’nin, bal gibi de Atatürk devrimleri, laiklik, Cumhuriyet değerleri ile uyum içinde olmayan farklı bir yaşam biçiminin dayatılması, dünyaya, ülkemize gösterilmesinin güç gösterisiydi. Bana göre hem talihsiz bir zamanlama hem de görgüsüz bir güç gösterisi oldu. Başbakan Erdoğan’ın bilimsel karşılığı olmayan bir söylemle; “dini milliyetçiliği” reddetmesi, bize dayattıkları iktidar modeli, yaşam biçimi, ülkemizin geleceğine ilişkin çizdikleri ufuk bu ülkenin ekonomik, sosyal, toplumsal, siyasal birikimine, kazanımlarına hiç mi hiç uymuyor. Bayrama PKK terörünün kitlesel katliamının travması, şehit cenazelerini gömerek girmiştik. ABD odaklı, AB’nin de çok farklı bir portre çizmediği Ermeni soykırımı, teröre destek ve baskısının can yakan gelişmeleri, karabasanı peş peşe... ??? Zengin Kuzey dünyası, Batı uygarlığı, bizi çok hafife alarak, özetle “Aslolan bizim çıkarlarımızdır. Irak’ta, Afganistan’da yol açtığımız kanlı katliamlar, insan hakları ihlalleri umurumuzda değilken, sizden yüz yıl geride kalmış, karşılıklı kırım nitelikli olsa da bir ayıbın, soykırım olarak hesabını sorabiliriz. Terör bizim silahlarımız, parasal desteğimizle sizi yaksa da, bizim çıkarlarımızın çerçevesinde bizim dediğimiz olur. 11 Eylül terör tehdidimiz gerekçesiyle biz Afganistan’ı, Irak’ı işgal ederiz, ama siz terör operasyonu için bile bize kul kölelik yapanlara dokunamazsınız..” çerçevesinde meydan okuyorlardı. Bu ülkenin insanları bu onur kırıcı dayatmalara boyun eğecek değil. Elbette iktidar sorumluluğu bütün bu olup bitenlere karşı çözüm üretmek konumunda. Türkçesi, “AKP olarak iktidarımı koşulsuz ABD, AB siyasal desteğine borçluyum, susmak durumundayım” deme lüksleri yok. Başbakan Erdoğan başta, Gül ve AKP liderlerinin kimi sert, keskin çıkışları, bu çok güçlü toplumsal baskı, beklentiler, travmaların sonucu. İktidar, iktidarını borçlu olduğu ittifaklar ile, dayandığı halk tabanının, ülkenin çıkarları, beklentileri, olmazsa olmazları arasında zikzaklar çizmekte. Yani bu tabloda akılcı siyaset, iktidar, güç gösterisi değil, tam tersi, ülkenin tüm siyasal, kamu, toplumsal güç odakları, örgütlenmeleri ile sorumluluğun paylaşımını, tam ittifakı gerekli kılıyor. Krallar, padişahlara yaraşır, ülkenin tarihine, değerlerine, toplumsal kazanımlarına meydan okuyan, hatta dayandığı seçmen tabanı, yoksul halkı da küçümseyen, görgüsüz üslupta bir iktidar, güç gösterisi hiç de akılcı bir şov değil... “Bütün kurumları ile devlet, güç benim” diyene, meydan okuyana olumsuz her şeyin hesabı çok daha kolay sorulur... soner@cumhuriyet.com.tr Dolar 1.21 YTL ’ye çıktı Raporda, OPEC üyelerinin daha fazla petrol pompalaması ve Atlantik kasırga sezonunun atlatılmasıyla petrol fiyatları üzerindeki fiyat baskısının azalmaya başlayacağı tahmin edildi. Merkez Bankası Para Politikası Ku rulu’nun bugünkü toplantısına kilitlenen piyasalarda faiz indirimine kesin gözüyle bakılması, borsada alımları artırdı. Güne satışlarla başlayan İMKB, Merkez Bankası’nın faizlerde yüzde 1’den fazla bir indirime gidebileceği beklentisiyle ikinci seansla birlikte toparlandı. Günün sonunda Ulusal 100 Endeksi 178 puan artışla 58 bin 232 puana çıktı. Serbest piyasada ise tezkere gerginliği YTL’ye değer kaybettirdi. Bayram tatili öncesi 1.19 YTL ’den kapanan dolar kuru, dün 1.21 YTL’ye kadar çıktı. Nobel Ekonomi Ödülü ABD’li ekonomistlere Ekonomi Servisi 2007 Nobel Ekonomi Ödülü ABD’li ekonomistler Leonid Hurwicz, Eric Maskin ve Roger Myerson’a verildi. İsveç Bilimler Akademisi ödülün gerekçesi olarak, üç ekonomistin “ekonomistlerin piyasaların iyi işlediği durumları iyi işlemediği durumlardan ayırt etmelerini sağlayan (mekanizma tasarım kuramının) temellerini atmalarını’’ gösterdi. Açıklamada, “mekanizma tasarım kuramının artık ekonominin pek çok alanında ve siyasal bilimlerde merkezi bir rol oynadığı” belirtildi. Tofaş Doblo’yu ikileyecek Fiat ve Tofaş, 263 Projesi ile 370 milyon Avro’luk yatırım gerçekleştirecek ? Avrupa pazarına sunulacak olan yeni hafif ticari araç sadece Bursa’daki fabrikada üretilecek. Ekonomi Servisi Koç HoldingFiat Group Automobiles ortaklığı ile Türkiye’de faaliyet gösteren Tofaş, içinde bulunduğu atılım hamlelerine hız kazandırarak devam ediyor. Fiat ürün gamını yenilikçi ürünlerle genişletme yolunda önemli adımlar atan Tofaş, Avrupa pazarları için yeni bir hafif ticari aracın 370 milyon Avro yatırım ile Bursa’da üretileceğini açıkladı. 2007 yılında hayata geçirdiği 550 milyon Avro’luk Fiat Linea ve MiniCargo yatırımlarından kısa bir süre sonra yeni bir model için yatırım kararını açıklayan Tofaş’ın Bursa fabrikasında yılda 120.000 adet olarak üretilecek yeni hafif ticari aracın, yüzde 70’i ihraç edilecek. Pandır, 20072009 arasında Tofaş’ın toplam yatırımlarının 1 milyar Avro’ya ulaşacağını söyledi. Projenin adı 263 Fiat ve Tofaş’ın bu projedeki amacı; modern, dayanıklı ve ilgi çekici olması planlanan kompakt, ekonomik ve çok amaçlı bir hafif ticari araç tasarlamak. 263 Projesi, Tofaş tarafından Fiat markası altında üretilecek çevreci ve çok amaçlı bir araç. Türkiye’de yeni bir model üretilmek üzere yapılan bu yatırımın Fiat’ın Türkiye’ye ve Tofaş’a olan 39 yıllık güvenini gösterdiğini belirten Tofaş CEO’su Ali Pandır “263 Projesi’yle birlikte 20072009 arasında toplam yatırımımız 870 milyon Avro civarına çıkacak ve Tofaş yeni projelerin devreye girmesiyle yüzde 70’ten fazlası ihraç olan ve 360 bine çıkacak kapasitesinin tamamını kullanan dev bir şirket olacak” diye konuştu. PANDIR: FABRİKA İÇİNDE BİR FABRİKA DAHA YARATTIK Yatırımlara yoğun bir şekilde devam edeceklerini söyleyen Tofaş CEO’su Ali Pandır, “Ülke ekonomisine önemli katma değer sağlayan bu yatırımlarla bir kez daha yinelemek istiyorum; Tofaş içinde bir Tofaş fabrikası daha inşa ettik” dedi. 263 Projesi’nin 2007, 2008 ve 2009 yıllarına yayılacak olan yaklaşık 370 milyon Euro’luk bir yatırım ile gerçekleştirileceğini belirten Ali Pandır; “Bu yatırım rakamından da görüleceği gibi 263 Projesi mevcut Doblo modelinin bir yenilemesi değil, otomobil, ticari araç ve MPV özelliklerini kapsayan yepyeni bir aracın yepyeni bir platform üzerinde, sıfırdan başlayarak geliştirilmesidir” dedi. Pandır “263’ün Türkiye’de üretilmeye karar verilmesinden daha doğal bir süreç olamazdı. Fiat’ın güvenini başarıdan başarıya koşan ‘Yılın Ticari Aracı’ seçilen Doblo ile çoktan kazanmıştık, Tofaş’tan daha iyi alternatif yoktu” diye konuştu. Dünyanın en büyük uçağı sefere çıkıyor Ekonomi Servisi Avrupa uçak üreticisi Airbus, dünyanın en büyük yolcu uçağı olan A380 modelinin ilk teslimatını gerçekleştirdi. Singapur Havayolları tarafından teslim alınan ilk A380’in ilk uçuşunu 25 Ekim’de yapacağı, elde edilen gelirin hayır kurumlarına bağışlanacağı duyuruldu. Tarihi uçuştan sonra, dünyanın en büyük uçağının 28 Ekim’den itibaren SingapurSydney (Avustralya) hattında düzenli seferlere başlayacağı bildirildi. M A L İ Y E Y A Ş A M I N D A N / M U S T A F A P A M U K O Ğ L U pamukm?superonline.com AB’ye katılmak için büyük bir gayret içindeyiz. Daha AB ülkesi olmadan Gümrük Birliği’ne girmekle AB ülkelerine önemli bir avantaj sağlamış bir ülke olarak AB hibe fonlarını çok önemsiyoruz. Gidene hayıflanmıyoruz. Gelecek fonların herkes peşinde. AB ile 2000 yılında başlayan bu süreçte 2006 yılına kadar 1.7 milyar Avro katkı sağlamışız. Yurtiçinde bulunan 100 milyar doların üstünde sıcak paraya sağlanan faizkur arbitraj geliri yanında bu katkının esamesi okunmuyor ama, insanımızı araştırmaya, proje üretmeye, yeni alanlara kafa yormaya yönelttiği için faydalı kabul edilebilir. Aslında bizden transfer ettiğimiz paraların bir kısmını bu yolla geri de almış oluyoruz. Almazsak diğer aday ülkelere gidecek. Onun için bu fonlardan en iyi şekilde yararlanıp ülkeye katkı getirecek projelerde kullanmalıyız. Çünkü gelen para aslında bizim paramız. Fakat dikkatli olmamız gereken bir şey var ki o da bu fonların Soros fonlarına dönüşmesini engellememizdir. Gerçi Erzurum Doğu Anadolu Birlikleri’nin organik tarım nedeniyle aldığı hibe fonlarının çiftçiye yaptığı katkı gibi örnekleri gördükçe bu endişemiz azalıyor. Nedir bu fonlar, nasıl alınır? Türkiye’nin 1999 Helsinki zirvesinde “aday ülke” ilan edilmesiyle başlayan yeni dönüm noktasının sonucu doğmuştur. Türkiye aday AB Hibe Fonları Tehlikeli mi? ülke olarak “katılım öncesi yardım” olarak adlandırılan çerçevede katkı temin etmektedir. AB’nin sağladığı katkılar; a) Hibeler, b) Krediler c) İhalelerdir. Hibeler, doğrudan bir ödeme olup ticari nitelik taşımayan projelere verilmektedir. Türkiye’nin sağladığı hibe miktarları; 2002 yılında 126 milyon, 2003 yılında 144 milyon, 2004 yılında 250 milyon, 2005 yılında 300 milyon, 2006 yılında 500 milyon, toplam 5 yıl için 1320 milyon Avro olmuştur. AB ne kadar hibe fonu ayıracağını kararlaştırdıktan sonra desteklenecek programları Türkiye ile birlikte tespit etmektedir. Program belirlemede en önemli ölçüt Türkiye’nin AB müktesebatına katkıda bulunmasıdır. Öte yandan her yıl alınacak hibenin katlanarak artacağı beklenmektedir. Bu fonlar aşağıdaki önceliklere göre verilmektedir; 1 Kurumsal yapının güçlendirilmesi AB müktesebatına uyum için gerekli yapıların oluşturulmasına katkıda bulunacak projelere destek verilmektedir. Üye ülke uzmanları ülkemize gelerek bu projelerde çalışmaktadır. Bu çalışmaya “eşleştirme” denmektedir. 2 Müktesebata uyum için yapılan yatırımlara destek Bu uyumu sağlayacak altyapı yatırımlarının desteklenmesidir. Örnek olarak standart belgelendirme kuruluşlarının teçhizat alımı, adalet ve iç güvenlik projelerini gösterebiliriz. 3 Ekonomik ve sosyal uyum çalışmaları Türkiye’nin bölgeleri ve TürkiyeAB arasındaki ekonomik ve sosyal uyumun sağlanmasına yönelik projeler desteklenmektedir. Doğu Anadolu Kalkınma Projesi, GAP projesi bunlardan birkaçıdır. Hibe almak için projenin teklif edilecek program içinde olması gerekir. “Benim projem bu, şu katkıyı sağlayacak hibe fonu isterim” diye bir şey yok. Ankara AB Genel Sekreterliği’nin teklif çağrısı yapması gerekiyor. Bu teklif çağrıları internet kanalıyla yapılıyor. Yeni bir programda olan teklif çağrısını siz okuyucularımızın daha iyi değerlendirme yapabilmesi için aşağıya alıyoruz. Program başlığı: “EuroMediterranean Youth III Programme MEDA/2005/017591/10 Tipi: Hibe Kapsamı: MEDA programı kapsamında “EuroMediterranean Youth III Programı” çerçevesinde sunulan projeler için merkezi ihale ve finans birimi aracılığıyla çağrılar açılmıştır. Bu çağrının amacı AvrupaAk deniz bölgesindeki gençler arasındaki karşılıklı anlayış ve kültürlerarası diyaloğun geliştirilmesini sağlamak, gençlerin aktif vatandaşlar olarak katılımını sağlamak, birliktelik duygusunu aşılamak, gençlik derneklerinin sivil topluma, demokrasiye ve gençlik politikalarının gelişimine katkıda bulunmasını sağlamaktır. Programının tematik öncelikleri; ırkçılık ve yabancı düşmanlığı ile savaş, aktif vatandaşlık, cinsiyet eşitliği, azınlık hakları, ortak miras ve çevrenin korunması olarak belirlenmiştir. “Program EuroMed Gençlik Değişimleri ve EuroMed Gençlik Destek Araçları”na destek sağlayacaktır. Uygun başvuru sahipleri; Türkiye’de kayıtlı ve yerleşik tüzelkişiler, gençlik alanında ya da resmi olmayan eğitimler alanında faaliyet gösteren dernek ya da birimler (kâr amacı gütmeyen; gençlik dernekleri, sivil toplum dernekleri, üniversitelerin öğrenci dernekleri, gençlik alanında çalışan yerel resmi otoriteler gibi). Başvuru koşulları ve çağrı ile ilgili detaylar aşağıdaki adreslerde yer alan “Başvuru Rehberi”nde yer almaktadır: http://www.deltur.cec.eu.int; http://www.cfcu.gov.tr; www.genclik.gov.tr www.euromedyouth.net. Son başvuru tarihi: 21 Kasım 2007 saat 17.00. Tekstilcilerden şehit ailelerine destek çağrısı Ekonomi Servisi Türkiye Tekstil Sanayii İşverenleri Sendikası (TTSİS), şehit ailelerine yardım amacıyla açılan kampanyaya 5 milyon YTL ’lik bağışta bulunurken tüm iş dünyasını da yardım yapmaya çağırdı. Habertürk televizyonu ve Türkiye Milli Takımı’nın işbirliğiyle açılan “Terörle Mücadele Kahramanlarına Destek Kampanyası”na 5 milyon YTL bağış yaptığını açıklayan TTSİS Yönetim Kurulu Başkanı Halit Narin, iş dünyasına çağrıda bulunarak “Bugün rahat uyuyabiliyorsan şehitlerin sayesindedir. Ülkemizi seviyorsak şehitlerimizi unutmayalım. Minnettarlığımızı yakınlarına sahip çıkarak gösterelim” dedi. CUMHURİYET 13 K
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear