14 Kasım 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
29 OCAK 2007 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA DİZİ 9 ‘Gözlerindeki umut ve ışıltı hiç silinmedi’ Karadeniz Teknik Üniversitesi Elektronik Hesap Merkezi 978 yılında uğradığı saldırı sonucu yaşamını yitiren Necdet Bulut’un eşi Neşe Erdilek Bulut: “Bana yaşama sanatını öğretiyordu. Bir ideolojiye sahip olmanın insanın kendisini kalıplara sokmasını gerektirmediğini, hem inançlı, hem de yaşamayı ve yaşamdan zevk almayı başarabileceğimizi ondan öğrendim. Onu yitirdiğimde bu öğrettikleri ayakta kalmamı, yaşama direnmemi sağladı.” yönetmenliğini yürütürken katledilen Necdet Bulut’un eşi Neşe Erdilek Bulut, “Küçük şeylerden güzellikler yaratabilmeyi, paylaşmayı, üretmenin verdiği mutluluğu bana o öğretti” diyor 1 ğim keyfi alabilmenin kötü bir şey olmadığını göstermişti. Bana yaşama sanatını öğretiyordu. Bir ideolojiye sahip olmanın insanın kendisini kalıplara sokmasını gerektirmediğini, hem çok inançlı olmayı, hem de yaşamayı ve yaşamdan zevk almayı başarabileceğimizi ondan öğrendim. Onu yitirdiğimde bu öğrettikleri ayakta kalmamı, yaşama direnmemi sağladı. Yöneticilik görevleri, akademik çalışmaları, konuşmacı olduğu toplantılar, politik çalışmaları, dergilere, gazetelere yazdığı yazılar, kendisinden talep edilen yardımlar, dostlarına ayırdığı onun için çok değerli zaman, tanıdığım en iyi baba olmak sanatı ve benim için çok özel olan inanılmaz bir sevgili olarak ilgisi. Bütün bunları en ince detayına kadar düşünerek yüksünmeden, yakınmadan, büyük bir keyif ve coşku ile birlikte yaşayabilmesine ve yapabilmesine her zaman çok şaştım. Yaşamımda bir daha da böyle bir insanla karşılaşmadım. Necdet Bulut 1938 – 8 Aralık 1978 ‘Vur emrini kim verdi’ diye sorulmadı N ecdet Bulut, 1938’de Sıvas’ta doğdu. 1960’ta İstanbul Üniversitesi Fen Fakültesi Jeofizik Bölümü’nden mezun oldu. 19631969 arasında IBM Türk Şirketi’nde sistem mühendisi olarak çalıştı. 1969’da ODTÜ Elektronik Hesap Bilimleri Enstitüsü’ne programcı olarak girdi. Bulut, 1978 Temmuz’unda ODTÜ’den izinli olarak Karadeniz Teknik Üniversitesi Elektronik Hesap Merkezi yönetmenliğine getirildi. O bu göreve getirildiğinde bu merkezin sadece adı vardı. Hızla bu merkezin kuruluşunun yoğun çalışmaları içine girdi. KTÜ Bilgisayar Merkezi’ni kısa bir sürede adeta yoktan var etti. Trabzon’a gelişinden 4 ay sonra eşi ve oğlu ile saldırıya uğradı. Bulut ailesi, 26 Kasım 1978 gecesi saat 24.00’te bir arkadaş ziyaretinden arabayla eve dönerlerken, ülkücü tetikçilerce çapraz ateşe alındı. Oğlu ve dört ay önce evlendiği eşi hafif yaralandı. Ağır yaralanmış olan Bulut, Genelkurmay Başkanlığı’nın gönderdiği özel uçakla Ankara’ya getirildi. Böbreği parçalanan Bulut, olaydan 12 gün sonra hayata gözlerini yumdu. aradeniz Teknik Üniversitesi Elektronik Hesap Merkezi yönetmenliğini yürütürken öldürülen Necdet Bulut’un eşi Neşe Erdilek Bulut, “Yaşamda küçük şeylerden güzellikler yaratabilmek, paylaşmak, üretmenin verdiği mutluluk bunları bana o öğretti” derken, olayı ve olay sonrası yaşadıklarını şöyle anlattı: Necdet, onu tanıdığımda, kurucusu olduğu ODTÜ Bilgisayar Merkezi’nin müdürü, üniversitenin Akademik Konsey üyesi, TÜTED (Tüm Teknik Elemanlar Derneği) Yönetim Kurulu üyesi, TÜMÖD (Tüm Öğretim Üyeleri Derneği) üyesi, Bilişim Derneği kurucusu ve Yönetim Kurulu üyesi, TİP’in (Türkiye İşçi Partisi) Bilim Kurulu’nda ve seçimlerde senatör adayı, 14 yaşında bir erkek evlat babası ve dostları için yeri doldurulamayacak bir arkadaştı. Arkadaşlarını hep kıskandım. Onunla briç oynayan, spor yapan, aynı kurullarda çalışan, mücadele veren, keyifli sohbetlerinde yanında olan, tatil yapan arkadaşlarını ve çok sevdiği öğrencilerini. Onlar Necdet ile benden çok daha fazla beraber olmuş, onun benim tanımaya fırsatım olmayan birçok güzelliklerini yaşamış dostlarıydı. Onunla yaşayabildiğim dört aylık evliliğim bunları paylaşmama yetmedi. Zamanımız olmadı. Buna izin vermediler. K PUSUYA DÜŞÜRÜLDÜK Necdet, Karadeniz’deki ilk merkez olacak Bilgisayar Merkezi’ni KTÜ’de kurmak için bir sene ODTÜ’den izin alarak Trabzon’a gelmişti. Hızla, Bilgisayar Merkezi kuruluşu çalışmalarını yürütür, personel alımı, eğitimi, merkezin binasının tadilatı, makinelerin gelmesini organize etmekle uğraşırken, bir yanda da TÜMÖD, TÜTED gibi kurucusu ve yönetiminde olduğu derneklerin Trabzon’da güçlenmesi için toplantılar yapıyor, birlikte TİP’in Trabzon il örgütünün kuruluş çalışmalarını yürütüyorduk. Onun coşkusu ve enerjisi kısa sürede Trabzon’da da etkisini göstermiş, tüm sol görüşlü dernekler ortak toplantılar yapmaya başlamıştı. TİP Trabzon il örgütünü de bir hafta önce kurmuştuk. 28 Kasım 1978 gecesi dostlarla yediğimiz bir yemekten sonra Trabzon’dan, daha lojmanımız olmadığı için, iki odada barındığımız KTÜ sahil tesislerine gelirken Rize Yolu üzerinde deniz tarafın sapan yolun ağzında hazırlanan pusuya düştük. İçinde olduğumuz otomobili çift taraflı ateş altına aldılar. Direksiyonda olan Necdet ağır yaralandı, Yiğit ve ben hafif yaralarla atlattık. Yaşam savaşı verdiği on gün boyunca gözlerinden umut ve ışıltı silinmedi.” Öldürüldüğünde 40 yaşındaydı. Şimdi ben ondan çok yaşlıyım. Ama baktığımda ondan öğrenebileceğim daha ne kadar çok şey vardı diye düşünüyorum. Onun, insana olan güveni ve sevgisini, güzel günlere olan sarsılmaz inancını ve umutlarını paylaşmakta artık o kadar zorlanıyorum ki . AYLAŞMAYI ÖĞRETTİ P Zaman zaman onunla konuşmaya, yanımda olup bana dayanma gücü ve ümit vermesine o kadar ihtiyaç duyuyorum ki. Aslında yaşadığımız günlerde galiba birçoğumuz için de durum farksız. Yaşamda küçük şeylerden güzellikler yaratabilmek, paylaşmak, üretmenin verdiği mutluluk bunları bana o öğretti, ne kadarını özümseyebildim bilmiyorum. İlişkimizin başladığı ilk günlerdeydi (zaten iki ay içinde evlen dik) gözleri sevinç ve becerebilmenin verdiği gurur ile parlayarak, oğlu Yiğit’in boyu uzadığı için kısalan pantolonunun paçasını söküp uzatıp diktiğini anlatmıştı. Arkadaşlarla sinema sonrası evine gidip kendi özel tarifi ile marine ettiği etleri ızgara yaptığı bir akşam, Boney M, Santana ile dans etmiştik. Bu da benim hayatımda çok önemli bir andı. İlk defa lise döneminden sonra dans ediyordum. Politik harekete girdikten sonra dönemin gereği olarak her türlü yozlaşmadan kendini arındırmış(!), her türlü burjuva etkisinden temizlenme çabası ile tam bir militan olmaya çalışmıştım. O gece Necdet bana sosyalistlerin de dans edebileceğini, California Hotel’i de dinlerken Ruhi Su ve Feyzullah Çınar’ın müziklerinden alabilece 980 yılında gözaltında dövülerek öldürülen yayıncı İlhan Erdost’un eşi Gül Erdost’un çığlığı şu gökkubede bugün de asılı: “Kızım Alaz bir kez bile baba diyemedi” Gül Erdost, İlhan Erdost’un öldürülmesi ile ilgili duygularını şöyle paylaştı: Bize İlhan Erdost’tan söz eder misiniz? Ölenlerin arkasından hep söylendiği için değil ama gerçekten İlhan bana yazdığı mektuplarda da söz etmişti, çocukluğunda da arkadaşlarıyla bir kez dahi kavga etmemiş, aile içerisinde, arkadaşları arasında yapıcı rolü nedeniyle çok sevilen; çocuklarına, ailesine düşkün, ülkesini seven bir sosyalistti. 1 Kızım bir kez bile baba diyemedi 1980 yılında gözaltında dövülerek öldürülen yayıncı İlhan Erdost’un eşi Gül Erdost: Olay nasıl oldu? Evimiz arandı ve arama sonucunda, kendi yayınlarımızda birden fazla evde bulunduğu için ‘yasak yayın bulundurmak’ suçlamasıyla Abim gözaltında iken, İlhan’ın da gelmesini istedikleri için ben, İlhan ve İlhan’ın amcası, birlikte emniyet müdürlüğüne gittik ve İlhan’ı kendi ellerimizle teslim ettik. Bunu özellikle kendi ellerimizle diye bastırarak söylüyorum, çünkü İlhan’ın öldürülme haberini Cunta, “Çeşitli suçlardan aranan sanık İlhan Erdost başına vurulan bir dipçik darbesiyle hayatını kaybetti” diye ilan etti. Yani evimiz, adreslerimiz açıktı ve de ‘çeşitli’ değil, tek ‘suçu’ vardı İlhan’ın; dövülürken Astsubay Şükrü Bağ’ın süİlhan Erdost. rekli tekrarladığı “10 yaşındaki bebeleri zehirleyayılmış yayınlarla ilgili çalışı diniz” dediği Marksist klasikyordu... Bizim girişimizle ma leri Türkiye’ye kazandırmak sa birden rakı/türkü sofrasına için yayın yapmak. dönüştü. Gün, İlhan’ın davudi Sorgulanmaları süresince emsesi ve benim sesimle inanıl niyet müdürlüğünden her gün maz güzellikte geçti. Birlikte Mamak Sıkıyönetim Komutanevden çıktık... Yürüyerek gi lığı’na gidip gelirken SSK Hasderken bana birden “Gel se tanesi’nin (benim işyerim) ninle evlenelim” dedi. Bu tek önünden geçtiler ve de büfelifi ben hemen kabul etmedim den su içme bahanesiyle beni de ve İzmir’e döndüm. yanlarına çağırdılar, çocukları İlhan’dan her hafta ‘özel anlattım, İlhan’ı en son orada ulak’ mektup aldım. Bu mek gördüm. Akşam da tutuklandıtuplarda çocukluğunu, yaşa lar. Ve İlhan öldürüldü. Hacettepe Üniversitesi Merkez Kampusu’nda beni ve Su’yu ararken buldum. Ancak arkadaşlarıyla yapacakları piknik önerisini de reddettim. Mezun olup İzmir SSK Tepecik Hastanesi’ne tayin oldum. Ailem Ankara’da olduğu için de sık sık Ankara’ya geliyordum. Bayram gelişlerimin birinde Su’nun “İlhan’lara da uğrayıp türkü söyleme” çağrısı bana da sıcak geldi ve birlikte Muzaffer Abimlerin evine gittik. İlhan, arkadaşıyla masaya mını bana şiirsi bir dille anlattı ve yaklaşık bir yıl sonra da bir anneler gününde bana yolladığı ve üzerinde ‘Geleceğin anasına’ yazılı hediyesinden etkilenerek evlenme teklifini kabul ettim. 5 Temmuz 1976 yılında da evlendik. ÜLKÜCÜLER SAHNEDE Tetikçilerin bir kısmı yakalandı. Saldırıyı gerçekleştirenlerin MHP Gençlik Örgütü, Ülkü Ocakları yöneticileri ve üyeleri oldukları duruşmalarda kesinleşmiş, Necdet Bulut’un eşi Neşe Bulut, Mikdat Şimşek’i teşhis etmişti. Üç tetikçi 15’er yıl, onları azmettiren üç Ülkü Ocakları üyesi ise müebbet hapse mahkum oldular. Ancak Askeri Yargıtay, Bulut’un ölümünde “tıbbi hata” ve –tıp açısından “meslek ve sanatta acemilik” saptadığından bu kararlar bozuldu ve yargılama, yeterli kanıt bulunamadığından dolayı, 1985’te beraat ile sonuçlandı. KENDİ ELİMİZLE TESLİM ETTİK BİR SALDIRI DAHA... Gül ve İlhan Erdost. TÜRKÜLERLE BAŞLADI... Nasıl tanıştınız? Ne zaman evlendiniz? Aslında burası tam bir masalımsı hikâye.... 1973 yılıydı... Ben Hacettepe Üniversitesi Sosyal Çalışma Bölümü’nde okuyordum. Sesim fena değildir. Ailemizden gelen bir de türkü merakımız var. Azeri türkücü Beybitof’un türkülerine ulaşmak istiyordum. Sınıf arkadaşım (yazar Talip Apaydın’ın kızı ) Su Apaydın Öge “Benim bir akrabam var; o da türküleri sever ve söyler de.. istersen gidelim” dedi. Birlikte Zafer Çarşısı’nda ‘Onur Kitabevi’ne gittik. İlhan oradaydı. Zaten SolOnur yayınlarını hem ideolojim gereği hem de Bölüm Başkanımız Emre Kongar’ın kaynak kitapları olan derslerimiz nedeniyle okuyorduk. İlhan’la tanıştım ve kaset bulma sözü aldım... Birkaç gün sonra İlhan’ı elinde kasetler, ‘3 gün sonra öğrendik’ Siz olayı nasıl öğrendiniz? GÜL ERDOST Biz olayı 3 gün sonra öğrendik. Aile dostumuz ve avukatımız Halit Çelenk, İlhan ile Muzaffer Abimin tutuklanmaları haberini verdiğinde hava soğuktu, halbuki İlhan, yukarıda da değindiğim gibi ‘bir konuda ifadesine başvurulmak üzere’ emniyete çağrılmıştı, takım elbisesi ile gitmişti ‘ifade vermeye’. Ben hemen ertesi gün (8 Kasım) İlhan’ın yeğeni ile birlikte Mamak Cezaevi Dış Nizamiyesi’ne gittik. Elimde İlhan’ın paltosu ve iç çamaşırları olan bir paketle.. Ancak nizamiyedekiler bizi bir garip karşılayıp paketimizi de almadan yolladılar... Ben de ‘Halit Abiyle yollarım’ rahatlığı içerisinde eve döndüm. ‘MUMCU’YU ARADIM’ 10 Kasım günü akşamüzeri Muzaffer Abimin kızı Suları bize geldi ve “Halit Abi geldi, seni bize çağırıyor” dediğinde yine poşeti ve paltoyu kaparak Abimlere gittim. Ama garip bir hava var evde. Halit Abi inanılmaz kötü ve suratıma bakamıyor. “Gül, İlhan mide kanaması geçiriyor ve Gülhane Hastanesi’ne kaldırılmış” sözcüğü ağzından çıkar çıkmaz ben hemen kan gereksinimi olur ve doktor bulup ilgilenmeyi sağlamak (kendim de hastanede çalıştığım için tıp çevremi harekete geçirmek istedim) amacıyla telefonlara sarıldım. Yalnız bu arada evin kapısı sürekli çalıyor ve gelen giden sayısı artıyor, endişem de artıyor.. salona gidip Halit Abiye “Başka bir şey mi var Abi?” diye sorup ‘Hayır’ yanıtını alınca “Ben Uğur’a soracağım (Mumcu)” diye telefonunu aldım ve bir okuyucu gibi Uğur’u aradım ve Uğur “Maalesef kaybettik” deyince kendimi tanıtıp telefonu kapattım. SÜRECEK Necdet Bulut vurulduktan bir hafta sonra PolDer Trabzon Şubesi Başkanı, TİP İl Başkanı Işıkhan Gündüz’ü aradı ve Necdet Bulut’a yönelik saldırıyla ilgili açıklamalarda bulunacağını söyledi. TİP İl Başkanı ile PolDer Başkanı parkta buluşmaya karar verdi. Ancak PolDer Başkanı randevuya gelirken yolda vurularak yaralandı. Hastanede kendisine geldikten sonra TİP İl Başkanı ile görüştürülmedi. İyileştikten sonra da kimseyle görüşmesine izin verilmeden gizlice başka bir yere sürüldü. PolDer’li polisi vuranların kim olduğu ise hâlâ bilinmiyor. Necdet Bulut’u Trabzon’da fazla kişi tanımıyordu. Eşi, “vur” talimatının Ankara’dan geldiğinde ısrar ediyordu. Olaydan sonra yakalanan sanıklara saldırı emrinin kimden geldiği, ne polis sorgulamasında, ne mahkeme aşamasında soruldu. CUMHURİYET 09 K
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear